GÜNDEM - 24 Haziran 2016 Cuma 14:18

Referandumdan çıkan ayrılık kararı Birleşik Krallık’ın sonunu getirebilir mi?

A
A
A
Referandumdan çıkan ayrılık kararı Birleşik Krallık’ın sonunu getirebilir mi?

Avrupa Birliği (AB) ile yol ayrımına gelen İngiltere kararını verdi. Sabah saatlerinde sonuçları açıklanan Brexit referandumuna göre İngilizler AB’den ayrılma kararı aldı. Kararın İngiltere için olumsuz sonuçlar getirebileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Mustafa Aydın, ‘’Bu karar, Birleşik Krallık kavramının sonunu getirecek bir sürecin başlangıcı olabilir’’ dedi.

Günlerdir beklenen ve İngiltere’nin Avrupa Birliği (AB) kaderini belirleyecek olan Brexit referandumu dün gerçekleşti. Bu sabah açıklanan sonuçlara göre, İngiltere’de halkın yüzde 51.9’u AB’den ayrılalım derken yüzde 48.1’lik kesim AB’de kalalım yönünde oy kullandı. Bu sonuçlara göre ayrılık kararı alan İngiltere’yi AB ile iki yıllık bir müzakere süreci bekliyor.

İNGİLTERE İÇİN KARANLIK TABLO
Referandumun sonucunu yorumlayan Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aydın, bu kararın özellikle İngiltere açısından olumsuz sonuçlar ortaya çıkarabileceğine dikkat çekti. İlk olarak İskoçya ile Kuzey İrlanda’nın bu sonuç neticesinde İngiltere’den ayrılmak için harekete geçebileceğini vurgulayan Prof. Dr. Aydın, ‘’Bu durum Birleşik Krallık kavramının sonunu getirebilecek bir sürecin başlangıcı olabilir. Bence siyasetçiler öngörülü davranamadılar’’ dedi. 

‘’İSKOÇYA VE KUZEY İRLANDA İNGİLTERE’DEN AYRILMAK İÇİN HAREKETE GEÇEBİLİR’’
Kısa bir süre önce İskoçya’nın böyle bir referanduma gittiğini ancak çok küçük bir farkla İngiltere içinde kalma yönünde karara vardığını hatırlatan Aydın, ‘’Bu kararın alınmasındaki en önemli sebeplerden biri de İngiltere’nin AB içinde yer almasıydı. Çünkü AB kurallarına göre mevcut bir üye ülkeden ayrılan bir parça AB’nin parçası olamaz. İskoçya da bunu riske edemedi. Ama şuanda durum değişti. Bu nedenle İskoçya’da yeni bir referandum gündeme gelebilir. Aynı durum Kuzey İrlanda için de geçerli. Kuzey İrlanda’nın büyük kısmının AB’de kalma yönünde oy kullanması ve daha şimdiden bazı partilerin İngiltere’den ayrılarak İrlanda ile birleşme çağrılarında bulunması Kuzey İrlanda halkının da bir referanduma gidebilme ihtimalinin olduğunu gösteriyor. Hem İskoçya’yı hem de Kuzey İrlanda’yı İngiltere’den ayrılmaya götürecek bir diğer önemli sebep ise AB üyeliği. Çünkü AB’nin hala bir çekiciliği söz konusu ve iki ülke de birlik içinde yer almak istiyor’’ diye konuştu.

‘’İNGİLTERE’NİN AB DIŞINDA KALMASI DENGELERİ BOZABİLİR’’
AB açısından bu kararın önemli siyasal sonuçlar ortaya çıkaracağını ifade eden Prof. Dr. Aydın, ‘’ Bu örnekten yola çıkarak birlik içinde yer alan ülkelerdeki bazı aşırı gruplar ve partiler kendi ülkelerinde de referandum isteyebilirler. Bu durum AB içindeki sorunlara bir yenisini ekleyip, birliği zayıflatabilir’’ dedi. İngiltere’nin AB açısından önemli bir siyasi güç olduğunu da dile getiren Prof. Dr. Aydın, ‘’AB’nin asıl kuruluş amacı 2. Dünya Savaşı’nın ardından olası bir savaş ihtimaline karşı alınan önlemlerden biri olmasıydı. Daha sonra ekonomik ve refah devleti boyutu ortaya çıktı. Bu açıdan İngiltere, Almanya ve Fransa ile birlikte bu birliğin en önemli 3 denge unsurundan biriydi. Şimdi İngiltere’nin bunun dışında kalması Avrupa dengelerini de olumsuz etkileyecektir. Bunun dışında AB’nin küresel duruşunda da bu kararla birlikte bir zayıflama olacaktır. Zaten AB son zamanlarda ortak güvenlik politikası ve ortak dış politika geliştirmekte sıkıntılar yaşıyor. İngiltere’nin ayrılması ile daha yoğun sıkıntılar ortaya çıkacaktır’’ ifadelerinde bulundu. 

İNGİLTERE VE AB EKONOMİSİ BU KARARDAN NASIL ETKİLENİR?
Ekonomik açıdan etkilerin mutlaka yaşanacağını, şuanda sterlinin dolar ve euro karşısında değer kaybettiğini belirten Prof. Dr. Aydın, ‘’Bu ayrılmada ekonomik bağlantıların ne olacağı önemli. Gümrük birliği dışında kalan bir İngiltere bu durumdan çok fazla zarar görür. Ama ayrılıp gümrük birliği içinde kalınırsa bunun ekonomik etkileri çok daha sınırlı olacaktır. Bu bölgede olmak İngiltere’ye büyük katkı sağlıyor. Sanmıyorum ki İngiltere siyaseti AB’den ayrılmak isterken gümrük birliğinden de çıkmak istesin, bunun mutlaka önlemini almaları gerekir aksi halde sonuçlar olumsuz olur. İngiltere birlik içinde olduğu süre boyunca ekonomik açıdan artıda görünüyordu. Buna rağmen böyle bir karar çıktı, ben İngiliz ekonomisinin bu durumdan olumsuz etkileneceği görüşündeyim. Genel olarak Avrupa’ya baktığımızda ise bir dalgalanma söz konusu olabilir ama denge, orta vadede sağlanacaktır’’ diye konuştu.

MERVE DUNDAR  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye bilim kadınlarını desteklemeyi sürdürüyor L’Oréal Türkiye, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" Programı’nı 23 yıldır sürdürüyor. Program kapsamında, Türkiye’de bilime yön veren 128 kadının başarıları taçlandırıldı. Bilimde cinsiyet eşitliğini desteklemek, bilim kadınlarının başarılarını görünür kılmak ve yeni nesillere ilham vermek amacıyla hayata geçirilen program kapsamında, Sabancı Üniversitesi’nden Dr. Duygu Kuzuoğlu Öztürk, kastrasyona dirençli prostat kanserine yönelik gerçekleştirdiği yenilikçi projesiyle ödüle layık görüldü. 40 yaş altı genç ve yetenekli bilim kadınlarının başarılarını taçlandıran ve Türkiye’nin önde gelen sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" Programı’nda, bu yıl ödül kazanan 4 bilim kadını L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde düzenlenen törende kamuoyuna tanıtıldı. Dr. Duygu Kuzuoğlu Öztürk, prostat kanserinin en agresif formu olan kastrasyona dirençli prostat kanserinin tedavisinde yeni yaklaşımlara kapı aralayan çalışmasıyla dikkat çekti. Tedaviye dirençli prostat kanserini protein sentezi üzerinden hedefliyor Prostat kanseri, dünyada erkeklerde en yaygın görülen kanser türleri arasında yer alırken, hastaların önemli bir kısmında zamanla uygulanan tedavilere karşı direnç gelişiyor. Dr. Kuzuoğlu Öztürk’ün projesi, kastrasyona dirençli prostat kanserinde genetik bilginin proteinlere dönüşme sürecini inceleyerek, hastalığa sebep olan moleküllerin seviyelerinin düşürülmesini hedefliyor. Bu yaklaşım, mevcut tedavilere direnç geliştiren hastalar için alternatif tedavi stratejileri geliştirilmesine bilimsel temel oluşturma potansiyeli taşıyor. Dr. Duygu Kuzuoğlu Öztürk, araştırmasıyla ilgili olarak şöyle konuştu: "Bu çalışma, mevcut tedavilere direnç geliştiren prostat kanserinde hastalığa sebep olan proteinleri daha iyi anlamayı ve bu proteinleri hedefleyen yeni tedavilere temel oluşturmayı amaçlıyor." Uluslararası bilimsel tecrübe Türkiye’ye taşınıyor Yapılan açıklamaya göre; L’Oréal-UNESCO For Women in Science Programı, dünya çapında bilimin seyrini değiştiren kadınları destekleyen bir program olarak öne çıkıyor. Bugüne dek ödüllendirilen bilim kadınlarından 7’si Nobel Ödülü kazandı. Türkiye, 140’dan fazla ülke arasında bu programa en fazla katkıyı sağlayan ilk beş ülkeden biri oldu. Saint-Joseph Fransız Lisesi’nde biyolojiye ilgi duyan Kuzuoğlu Öztürk, lisans eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nde tamamladı. Yüksek lisans sürecini Sabancı Üniversitesi’nde sürdüren bilim insanı, doktora çalışmaları için Almanya’nın Tübingen kentindeki Max Planck Enstitüsü’ne kabul edildi ve burada RNA biyolojisi üzerine çalıştı. Sonrasında Kaliforniya Üniversitesi San Francisco’da prostat kanseri hücrelerinde protein sentezini inceleyen araştırmalar gerçekleştirdi ve birçok uluslararası fon tarafından desteklendi. Ocak 2025’te Sabancı Üniversitesi’ne öğretim üyesi olarak katılan Dr. Kuzuoğlu Öztürk, kurduğu laboratuvarında genç araştırmacılarla birlikte çalışmalarını sürdürüyor.
İstanbul Uzmanlar uyarıyor, estetikte ‘Yapay zeka’ etkisi: "Telefonlarıyla yaptıkları değişiklikleri bizden bekliyorlar" Yapay zeka günümüzde birçok alanda kullanılırken uzmanlar, kişilerin estetik işlemlerdeki beklentilerini de etkilediği belirterek "Son dönemde kişiler yapay zekayla, telefonlarıyla ve bilgisayar ortamında yaptıkları yüz, burun, vücut değişikliklerinin aynısını ‘Hocam yüzümün şeklini bu hale getirir misiniz?’ diyerek bizden bekler oldu. Çok büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığımızı düşünüyorum. Yapay zekayla oluşturulan gerçeklik dışı görüntüler ileride hayal kırıklıklarına, büyük ruhsal depresyonlara yol açabilir. Gerçeklik dışı beklentiler ortaya çıkıyor. Umarım bu uyarımıza insanlar dikkat eder" dedi. Yapay zeka günümüzde birçok alanda kendine yer bulurken uzmanlar, estetik beklentilerde yapay zeka etkisine ilişkin konuştu. İstinye Üniversitesi (İSÜ) Medical Park Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Yakup Çil ve Medipol Bahçelievler Üniversite Hastanesi Doç. Dr. Burak Özkan, yapay zekayı kullanarak uygulamalarda kendilerine çeşitli estetik işlemleri kısa sürelerde yapan kişilerin bu beklentilerle kendilerine başvurduğunu aktardı. Taleplerde sosyal medyanın da etkili olduğunu söyleyen uzmanlar, önemli uyarılarda bulundu. "Hayali, gerçeklik dışı beklentiler ortaya çıkıyor" Hastalarının taleplerine ilişkin konuşan Prof. Dr. Yakup Çil, "Son dönemde yapay zekayla kendi yüzünde, vücudunda değişiklikler yaptırıp ‘Hocam dudağımı böyle yapar mısınız, yüzümün şeklini bu hale getirir misiniz?’ diye talepler meydana gelmeye başladı. Çok büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığımızı düşünüyorum çünkü yapay zekayla oluşturulan gerçeklik dışı görüntüler ileride hayal kırıklıklarına, büyük ruhsal depresyonlara, sorunlara yol açabilir. Yapay zekayla insanlar yüzünün ve vücudunun şeklini hemen değiştiriyorlar. Bize geldikten sonra özellikle meme ameliyatında yapay zekayla oluşturulmuş bir görüntü, ‘Hocam 10 gün sonra memem bu hale gelir mi?’ diye bana soruyorlar. ‘Hocam yeni yıla bu burunla girebilecek miyim’ diye hayali, gerçeklik dışı beklentiler ortaya çıkıyor. Yapay zekanın son dönemde özellikle estetikte çok fazla kafa karışıklığına neden olduğunu görmekteyim çünkü eskiden ünlü insanların fotoğraflarıyla gelip ‘Burnumu şu mankene, şu Hollywood yıldızına benzetir misiniz?’ diyen insanlar şimdi kendi gelişmiş telefonlarıyla ve bilgisayar ortamında yaptıkları yüz, burun, vücut değişikliklerinin aynısını bizden bekler oldu. Bu gerçeklikle alakası olmayan bir durum. Umarım bu uyarımıza insanlar dikkat eder ve bu sıkıntıya girmezler. Özellikle sosyal medyada çok aktif gezinen 20-30 yaş grubu genç grupta çok fazla karşıma çıkıyor" dedi. "Anlık değişimlerin saatler sürecek ameliyatlar olduğunu ya da mümkün olmadığını söylememiz gerekiyor" ’Yapay zeka şu anda hepimizin hayatına çok iyi bir şekilde girmiş durumda’ diyerek sözlerine başlayan Doç. Dr. Burak Özkan, "Cerrahlar olarak ameliyatların planlanması, yaptığımız ya da yapmayı düşündüğümüz değişikliklerin öngörülebilir sonuçlarını mantıklı zeminde planlama açısından kullanıyoruz. Kemikte bir oynama yapacaksak görüntüye nasıl etki edeceğini, bir meme estetiği yapacaksak implantın ne kadar bir büyüklüğe sahip olacağını, burun estetiğinde yapacağımız manevraların nasıl bir değişimi olacağını öngörebiliyoruz. Bunu hastalarla paylaşıp cerrahi planlamayı, beklentilerin gerçekle örtüşüp örtüşmediğini istişare ederek karar veriyoruz. Hastalar artık günümüzde yapay zeka programlarını telefonlarına indiriyor. Kendi yüz ya da bedenlerinde istedikleri gibi parmaklarıyla kaydırarak değişimi hızlı bir şekilde gördüklerini zannediyorlar. Bazen de bu tarz değişiklerin tarafımızdan yapılıp yapılamayacağını merak ediyorlar. Hastanede uyguladığımız yapay zeka programları; birçok hastanın datasından faydalanılarak oluşturulmuş, hastanın tedavisinde yol gösterici programlar. Bu güzellik uygulamaları, application’lar olsun, her zaman tıbbi neticesi olacak ya da öngörülebilecek sonuçları göstermiyor. Hastaların yanılmasına neden oluyorlar. Bu programların yaptığı anlık, saniyelik değişimlerin belki saatler sürecek ameliyatlar olduğunu ya da mümkün olmadığını söylememiz gerekiyor. İnsan bedeni üzerinde birçok değişken var. Bazen öngöremediğimiz şeyler de olabiliyor. Kişinin iç hastalıkları, kullandığı ilaçlar, genetik yatkınlıkları olabilir, her şey iyileşme sürecinde etkili ve yapay zeka bunu hala günümüzde öngöremiyor" şeklinde konuştu. "Bilgisayar programlarıyla yumuşak doku yönetilemez" Sözlerini sürdüren Doç. Dr. Özkan, "Topluma yön veren ya da magazinde çok, güzel gördükleri bir ünlünün burnunu, çenesini, yüzünü gösterip ‘Bunu yapabilir miyiz’ diyorlardı. Artık yapay zeka programlarıyla biraz daha kendileri, benzemek istedikleri kişilere kendilerini benzetmeye çalışıyorlar. Burunlarını kısıyorlar, ediyorlar derken aslında olmayacak bir şeyi oldurmaya çalışıyorlar. Bilgisayar programlarıyla yumuşak doku yönetilemez. Bu beklentilerin gerçek olmadığını kendilerine kibarca söylüyoruz. Sosyal medya maalesef günümüz estetik trendlerinin hızlıca yayılmasına, herkes tarafından görülmesine ve estetik yaş aralığının git gide geriye gelmesine sebep olan bir durum doğurdu. Kişiden kişiye değişen bir iyileşme süreci var. Uygunsuz uygulamanın kulaktan kulağa yayılması gerçekten önemli bir sağlık sorunu da oluşturabilir. Plastik cerrah ya da dermatolog dışında bu tarz uygulamaları yaptırmamaları gerekiyor. Yapay zeka daha çok hayatımıza girecek ameliyat planlarımızda daha da faydalı olacak ama sonuçta ameliyatı yapan kişi gerçek cerrah ve olan kişi de gerçek bir hasta. Kişilerin biraz daha sağduyulu gerçekle bağdaşan beklentilerinin olması çok önemli" dedi.