POLİTİKA - 01 Mayıs 2018 Salı 10:16

Saadet Partisi adayını açıkladı!

A
A
A
Saadet Partisi adayını açıkladı!

Saadet Partisi'nin Cumhurbaşkanı adayı partinin Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu oldu.

 Saadet Partisi (SP) Cumhurbaşkanı Adayı Temel Karamollaoğlu, "İktidarı değil, bozulan düzeni değiştirmek için uğraşıyoruz. Kişilerin değil sistemin alternatifiyiz. Herkes bilsin ki, bu süreci de kişiler, partiler üzerinden değil, ilkeler üzerinden yürüteceğiz" dedi.

SP Genel Başkan Yardımcısı Birol Aydın, 24 Haziran seçimlerinde partilerinin cumhurbaşkanı adayının Genel Başkan Temel Karamollaoğlu olduğunu açıkladı.

"Temel Karamollaoğlu, Saadet Patisinin cumhurbaşkanı adayıdır" 

Cumhurbaşkanı adaylarını açıklamak için kürsüye çıkan SP Genel Başkan Yardımcısı Birol Aydın, "Cumhurbaşkanlığı adaylığı için ilgili mercilerde titiz ve özverili çalışmalar yürütüldü ve bir karara varıldı" açıklamasını yaptığı anda arkasında bulunan perde partililer tarafından indirildi ve Temel Karamollaoğlu’nun ismi göründü. Aydın, "Duruşu ile söylemleri ile asalet ve nezaketi ile bir isim hep ön plandaydı. Bilge başkan Temel Karamollaoğlu, Saadet Patisinin cumhurbaşkanı adayıdır" dedi.

"Devletin başında bulunan arkadaşlarımız üsluplarına dikkat etmek mecburiyetinde" 

Teşkilatına güvendiğini belirten ve partisinin devletten seçim yardımı almadığını, devlet imkanlarını da kullanmadıklarını kaydeden Temel Karamollaoğlu, "Dileğimiz, bu görevi sizin asalet ve nezaketinize uygun bir şekilde yerine getirmeyi bana nasip etmesidir. Vatan ve milletin geleceği söz konusu olduğunda tavizsiz bir gayretle çalışan fedakarlık abidesi yüzbinlerce insan var. İşte bu kadro Türkiye’nin güvencesi, sigortası ve teminatısınız. Seçimler bir demokrasi yarışıdır. Siyasi partiler birbirlerinin düşmanı değil, olsa olsa birbirinin sadece rakipleridir. Hepimiz daha iyinin, güzelin mücadelesini vermek için çalışıyoruz. Bu yüzden seçim meydanlarına çıkarken sözlerime bir çağrı ile başlamak istiyorum, ilk çağrımız şudur, bu süreçte herkes özellikle de parti liderleri, özellikle de devletin başında bulunan arkadaşlarımız üsluplarına çok dikkat etmek mecburiyetindeler. Birbirimizi insafsızca suçlamak yerine problemlerimizi sıralayıp, çözüm için projelerimizi anlatmalıyız. Bu ülke için en büyük tehlike kutuplaşmadır. Oy devşirmek için toplumu germek, seçimi savaş gibi görmek, hemen her konuda ülkeyi birbirinden ayıracak üsluplara tevessül etmek bu millete yapılabilecek en büyük kötülüktür" diye konuştu.

"Kişilerin değil sistemin alternatifiyiz" 

Saadet Partisinin prensiplerini anlatan Karamollaoğlu, "İktidarı değil, bozulan düzeni değiştirmek için uğraşıyoruz. Sistem aynı şekilde devam ettikten sonra A partisi gelmiş, B partisi gitmiş, hiçbir anlam taşımaz. Kişilerin değil sistemin alternatifiyiz. Herkes bilsin ki, bu süreci de kişiler, partiler üzerinden değil, ilkeler üzerinden yürüteceğiz" şeklinde konuştu.

"5 Y’ye asla izin vermeyeceğiz, 5 A’dan asla vazgeçmeyeceğiz" 

"Biz dün söylediğimizi hiç yokmuş gibi addedip onun tam tersini icraata hiçbir zaman koymayız. Biz sözümüzün eriyiz" açıklamasında bulunan Karamollaoğlu, bunları söylerken kimseyi kırmak ve küçük düşürmek niyetinde olmadıklarının da altını çizdi. Karamollaoğlu, "5 Y’ye asla izin vermeyeceğiz, 5 A’dan da asla vazgeçmeyeceğiz. Söz veriyorum, bizim yönetimimizde yolsuzluğa, yandaşlığa, yalakalığa, yasağa ve yağmaya hiçbir zaman yer olmayacaktır. Biz garip gurebanın hakkını yetim hakkı korur gibi koruyacağız, ihalelerden şeffaf, denetlemede son derece titiz olacağız. Çevremizde yalakaların öbekleşmesine asla müsaade etmeyeceğiz" ifadelerini kullandı. 

OHAL’i de eleştiren Karamollaoğlu, "İktidara geldiğimizde ilk alacağımız kararlardan birisi OHAL düzeninin kaldırılması olacaktır. Şiddete başvurmadığı müddetçe hiçbir fikrin ve düşüncenin yasaklanması yoluna gitmeyeceğiz. 5 A’dan ne kastettiğimizi de arz etmek istiyorum, akıl hakkın insana bahşettiği en büyük nimettir. Kamil akıl bir iyin sonunu görmek demektir. Akıl ile hareket etmezseniz ‘15 günde Şam’da namaz kılacağız’ derken, sonra 15 yılda işin içinden çıkamazsınız. Türkiye’yi tek akıl ile değil, ortak akıl ile yönetme yoluna gideceğiz. Bu istişare demektir. İkincisi adalettir. Bir kararname ile onbinlerce garibanı işinden, evinden eden, arkası olanı görmezden gelen bir anlayışa son vereceğiz. Hakim teminatını mutlaka tesis edeceğiz. Hakimin adil karar verebilmesi için elinde bir teminatı yok. Mahkeme kürsüsünde derdest edilen hakimler var. Onu gördükten sonra arkasından gelenin dürüstçe karar vermesini beklemek herhalde saflık olur. En önem verdiğimiz konulardan birisi de ahlaktır. Ahlak bir toplumun mayasıdır. Ahlak ve maneviyat olmadan bir ülke kalkınamaz. Yönetimde, siyasette ahlakı mutlaka hakim kılacağız. Ardından da adanmışlık ve asalet gelir. Adanmışlık ve asalet nedir, görmek isteyen varsa işte bu tabloya baksın" açıklamasında bulundu.  

Temel Karamollaoğlu kimdir?

Temel Karamollaoğlu (D. 1941, Kahramanmaraş). Türk siyasetçi. 16, 20 ve 21. dönemlerde milletvekilliği, 1989-1995 yılları arasında Sivas Belediye Başkanlığı, özel sektörde ve kamu kesiminde üst düzey yöneticilik yaptı. Türkiye’nin en çalkantılı dönemlerinde bürokraside ve siyaset dünyasında aktif olarak çalıştı; 1971 muhtırasını, 1980 askeri darbesini ve 1997 post-modern darbe dönemini yaşadı. Milli Selamet Partisi, Refah Partisi, Fazilet Partisi ve Saadet Partisi yönetimlerinde bulundu. 1968 yılından vefatına kadar 45 yıl Necmettin Erbakan’ın yakın çalışma ekibinde yer aldı. Türkiye’nin güçlü ve bağımsız bir ülke olması için maddi ve manevi kalkınmanın bir arada yürütülmesi gerektiğini savunan Karamollaoğlu, 30 Ekim 2016 tarihinde Saadet Partisi Genel Başkanı seçildi. Aslen Sivas’lı olan Temel Karamollaoğlu, babasının öğretmenlik yaptığı Kahramanmaraş’ta 7 Haziran 1941 yılında doğdu. Kayseri Lisesi’nden 1959 yılında mezun oldu. 1960 yılında Sümerbank bursuyla İngiltere’ye gitti. Manchester Üniversitesi Tekstil Teknoloji bölümünden 1964 yılında mezun oldu. 1967 yılında aynı üniversitede yüksek lisansını tamamladı. Üniversite yıllarında İngiltere Türk Talebe Birliği Başkanlığı yaptı ve Müslüman toplulukların sosyal faaliyetlerine aktif olarak katıldı ve FOSİS’te İngiltere Müslüman Talebe Cemiyetleri Federasyonunda yöneticilik yaptı.

1967 yılında Türkiye'ye döndü. Kısa süreli olarak Sümerbank’ta ve 1967–1972 yılları arasında Devlet Planlama Teşkilatında Tekstil Sektör Uzmanı olarak görev yaptı. 1973 yılında askerliğini tamamladıktan sonra Altınyıldız’da yöneticilik yaptı. 1975–1977 yıllarında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığında önce Teşvik ve Uygulama Genel Müdürü bilahare Yaygın Sanayiden Sorumlu Müsteşar Muavini olarak görev yaptı. Bu dönemde sanayinin gelişmesini ve Türkiye sathına yayılmasını hedefleyen önemli çalışmalar yaptı. Türkiye’deki tüm yatırımlarını/ kapasite, teknoloji ve konumu itibari ile yönlendirilerek teşvikini yapan Teşvik ve Uygulama Genel Müdürlüğünde İstanbul’un nüfusunun artmaması ve yatırımların Anadolu’ya yayılması hususunda çaba gösterdi. Yaygın Sanayi Koordinatörlüğü döneminde, Anadolu’da Organize Sanayi Siteleri ve Küçük Sanayi Sitelerinin kurulması çalışmalarının hızlandırılmasında önemli rol oynadı. Bu dönemde Türkiye’nin her ilinde özel sektör eliyle veya devlet öncülüğünde yüzlerce yatırımlar yapıldı.

DPT’de görev yaptığı dönemde, uluslararası alandaki çalışmalara katıldı. Bu dönemde Türkiye, İran ve Pakistan arasında kurulan ülke sanayilerinin koordine edilmesi için RCD (Bölgesel Kalkınma İşbirliği) çalışmalarında görev aldı. 1969 yılında ESAM’ın kurucuları arasında yer aldı. Bu yıldan itibaren kesintisiz olarak ESAM faaliyetlerine iştirak etti, birçok dönemde yönetimde görev aldı.

Bu yıllarda Türkiye’nin maneviyat önderlerinden Mehmet Zahid Kotku’yu ve siyasette devrim mahiyetinde yeni bir hamle başlatan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’la tanıştı. Bu iki şahsiyet, sonraki hayatının şekillenmesinde etkili oldu. 1977 yılında aktif siyasi hayata başladı. Millî Selamet Partisi'nden Sivas Milletvekili seçildi. 1978’de Parti Genel Kurulu Üyeliğine seçildi. Parlamento çalışmalarında KİT Komisyonu Üyeliği yaptı ve DPT’de başlattığı sanayileşme çalışmalarının takipçisi oldu. KİT Komisyonunda “Uçak Sanayi Alt Komisyonu” Başkanlığını üstlendi. Milletvekilliği döneminde Türkiye’yi üç yıl Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde temsil etti. Burada Kıbrıs ve İslam ülkeleriyle ilgili konuları aktif olarak takip etti. 1980 askeri darbesinde tutuklandı. 10 ay gözaltında tutulduktan sonra beraat etti. 1987 referandumu ile siyasi yasaklar kaldırılana kadar aktif siyasetten uzak kaldı. Bu dönemde önce özel sektörde danışmanlık yaptı, ardından beş yıl Bahariye Mensucat’ın Genel Müdürlüğü yaptı. Genel Müdürlüğü döneminde firmanın kurumsal ve fiziksel yeniden yapılanma sürecini başarıyla yönetti, rantabiliteyi artırdı. 1987 yılında referandumla birlikte siyasi hayata geri döndü ve Refah Partisi Genel İdare Kurulu Üyeliğine seçildi. 1987 genel seçimlerinde milletvekili adayı oldu.

1989 ve 1994 yıllarında iki dönem Refah Partisi'nden Sivas Belediye Başkanlığına seçildi. Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde Sivas’ın ekonomik, sosyal ve kültürel yönden kalkınması amacıyla çok sayıda iktisadi, sosyal ve kültürel faaliyetin organizasyonunu yaptı. Şehrin altyapı yatırımları kısa sürede tamamlandı. Sivas modern şehir planlamasında ve belediyecilikte örnek şehir haline geldi. Belediye hizmetlerinin kapsamı genişletilerek bir ekonomik kalkınma projesi hazırlandı. Belediye öncülüğünde Organize Sanayi Bölgesi kuruldu. Vakıf çalışmalarına, sosyal ve kültürel faaliyetlere önem verildi, şehrin tarihi ve kültürel yapısına sahip çıkıldı.

Sivas Belediye’sindeki çalışmaları, Refah Partisi’nin aynı dönemdeki Van, Kahramanmaraş, Konya ve Şanlıurfa illerindeki belediye çalışmaları ile birlikte Türkiye’de belediyecilik anlayışında devrim mahiyetinde bir hamle yaptı ve Milli Görüş hareketinin iktidara gelmesinde rol oynadı. Bu dönemde belediye çalışmalarını; partizanlık yapmama, işi ehline verme, adil olma, rüşvet ve yolsuzluğa fırsat vermeme ve herkesin derdiyle dertlenme üzerine inşa etti.

1995 Genel Seçimlerinde Refah Partisinden Sivas Milletvekili olarak tekrar Meclis’e girdi. Bu dönemde NATO Parlamenter Asamblesi Üyesi olarak görev yaptı. Türkiye’yi temsilen tüm Avrupa ülkelerine ve çok sayıda ülkeye gitti. Bu dönemde rahmetli Erbakan’ın İslam birliğinin oluşturulması, olgunlaştırılması ve D8’lerin kurulması çalışmalarına katıldı. Aynı dönemde Refah Partisi Grup Başkanvekilliğine seçildi. Bu görevini Refah Partisinin kapatılmasına kadar sürdürdü.

Refah Partisi’nin Anayasa Mahkemesince kapatılmasından sonra Fazilet Partisine katıldı. 1999 seçimlerinde Sivas’tan yeniden Milletvekili seçildi. Bu yasama döneminde NATO Parlamenter Asamblesi Üyeliği devam etti. Fazilet Partisinin 2001 tarihinde kapatılması üzerine Saadet Partisi’nin kuruluşunda yer aldı ve Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirildi. Erbakan’ın vefatından önce siyasi hareketin çizgisinden sapmaması için oluşturduğu Yüksek İstişare Kurulu’nda, oluşturulduğu tarihten itibaren üye olarak bulundu.

30 Ekim 2016 tarihinde gerçekleştirilen Saadet Partisi 6. Olağan Kongresi'nde Saadet Partisi Genel Başkanlığı görevine seçildi. Evli ve beş çocuk sahibidir.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.