GÜNDEM - 24 Aralık 2020 Perşembe 18:24

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca: 'Çin’den aşı Pazar gecesi yola çıkıyor'

A
A
A
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca: 'Çin’den aşı Pazar gecesi yola çıkıyor'

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Çin'den gelecek aşının pazarı pazartesiye bağlayan gece yola çıkacağını belirterek, "Artık aşının Türk insanında etkili ve güvenilir olduğundan eminiz" dedi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısı basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Korona virüsle ilgili verileri paylaşan Koca, “Tarih bu yılları hastalığa adını veren 2019’dan başlayarak, büyük salgın yılları olarak anacaktır. Bugüne kadar Almanya’da her 1 milyon nüfus başına 325 kişi bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetti. Sürü bağışıklığını uygulamaya çalışan İsveç’te 789, en çok vaka ve vefat sayısına ulaşan ABD’de 984, virüste mutasyon görüldüğü iddiasıyla gündeme gelen İngiltere’de 994 kişi öldü.

Türkiye’de ise milyon nüfus başına vefat sayımız 216’ya ulaştı. Günlük vaka sayıları dünyada nisan ayındaki ilk pik döneminde 80 binlerdeydi. Şu an ise neredeyse 9 kat artışla 700 binlere ulaştı. Bununla birlikte nisan ortasındaki ilk pik döneminde 8 bin 500 civarındaki günlük vefat sayılarının şu an yüzde 70 artışla 14 binlere ulaştığını üzüntüyle görüyoruz” diye konuştu.

“İstanbul’da vaka sayılarında önemli düşüş sağlandı”

Türkiye’nin ekim ayının ikinci yarısından itibaren hızlı bir vaka artışı gösterdiği bilgisini veren Bakan Koca, “Birçok ilimizde yüzde 100’leri aşan artışlar oldu. Hastanelerimiz, yoğun bakımlarımız yükü kaldırmada zorlanmaya başladı. İl ziyaretleri ile yerinde değerlendirme, HES kodunun tüm kamu kurumlarında, ulaşımda ve konaklama tesislerinde kullanımının yaygınlaştırılması, toplu etkinliklerin ertelenmesi, düğün, nişan gibi törenlere kısıtlama getirilmesi, kademeli mesai uygulaması çeşitli iş yerlerinin çalışma saatleri ve hizmet sunum şeklinin sınırlandırılması, kalabalık meydan ve sokaklar için getirilen kısıtlama ve kontroller, açıkta sigara içme yasağı, okulların tekrar uzaktan eğitime geçmesi, hafta içi geceleri ve hafta sonu dışarı çıkma yasağı gibi yaygın tedbirler hayata geçirildi.

Sıkı tedbirlerin uygulanması sayesinde günlük vaka sayımızda Gaziantep’te yüzde 66, Tekirdağ, Bursa ve İzmir’de yüzde 60, Ankara ve Samsun’da yüzde 55, Trabzon ve Adana’da yüzde 50, Diyarbakır ve Hatay’da yüzde 48, Kayseri ve Kocaeli’nde yüzde 45, Şanlıurfa’da yüzde 40, Antalya’da yüzde 30 ve Mersin’de yüzde 30’a varan düşüşler sağlandı. İstanbul’da vaka sayılarında önemli düşüş sağlanırken, poliklinik başvurularında yüzde 50, hastane yatışlarına ve yoğun bakım doluluk oranlarına ise yüzde 25 olarak yansıdı” şeklinde konuştu.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca: 'Çin’den aşı Pazar gecesi yola çıkıyor'

"Türkiye salgının başından beri tedbirleri en erken alan ülkelerin başında gelmektedir"

İngiltere’nin virüsün mutasyonuyla ilgili açıklamada bulunduğunu kaydeden Sağlık Bakanı Koca, şu ifadelere yer verdi:

“Bilinmelidir ki bu mutasyon eylül ayından beridir mevcut. Korona virüs zaten damlacık enfeksiyonu ile bulaşan bir hastalıktır ve yayılma hızı çok yüksektir. Mutasyonun yayılma hızını arttırması çarpan etkisi yapabilir. Ancak mutasyon ve varyasyonlar, düzenli olarak taranmaktadır. Ülkemizde Halk Sağlığı Laboratuvarlarımız bu işi düzenli olarak yapmakta ve gelişmeleri Dünya Sağlık Örgütü’ne bildirmektedir. Anlaşılan o ki İngiltere’deki kontrolsüz vaka artışının nedeni araştırılırken, eylül ayından beri var olan mutasyon ilgililerin dikkatini çekmiştir.

Türkiye salgının başından beri tüm gelişmeleri dikkate alarak hastalığı önemseyerek tedbirleri en erken alan ülkelerin başında gelmektedir. Bu sayede virüsün Türkiye’ye girişini 3 ay geciktirdik. Mutasyonlar konusunda da düzenli incelemelerimiz hep devam etti. Virüs daha hızlı bulaşsa da tedbirler yine en etkili silahımız. Ayrıca DSÖ de bu durumun aşı çalışmalarını olumsuz etkilemeyeceğini açıkladı.”

“İnaktif aşının ülkemizdeki Faz-3 klinik çalışması başarıyla sürmektedir”

Türkiye’de adenovirüs temelli iki aşı adayının insan deneyleri safhasına ulaştığının bilgisini veren Koca, “Benzer şekilde virüs benzeri parçacıklar temelli bir aşımız da insan deneyleri safhasındadır. En çok merak edilen konulardan biri de aşının ne zaman geleceği zannediyorum. Başından beri Türkiye’de klinik çalışması olan kendi inşamızda etkisi olduğunu bildiğimiz bir aşıyı kullanmak istediğimizi beyan ettik. Tercih ettiğimiz aşının da klinik deneylerini bekleyip ona göre harekete geçmek için uğraş verdik. İnaktif aşının ülkemizdeki Faz-3 klinik çalışması başarıyla sürmektedir. Vaka sayılarının yüksek olduğu günlerde çalışmada çok hızla ilerlemekteydi. Aşılanan gönüllülerin ister gerçek aşıyla, ister plasebo aşıyla aşılansın hastalığa yakalanıp yakalanmayacağı izlenmektedir. Bu durumda ülkede çok vaka varken çalışma daha hızlı ilerlemektedir” dedi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca: 'Çin’den aşı Pazar gecesi yola çıkıyor'

"Aşılarımız bir aksilik olmazsa, pazarı pazartesiye bağlayan gece yola çıkıyor"

Aşının Türkiye’ye Pazar’ı pazartesiye bağlandığı gece yola çıkacağının müjdesini veren Koca, “Bilim Kurulu’nun değerlendirmeleriyle aşının ülkemizde kullanılması konusunda kendi insanımızda gösterdiği etkiden emin olduk. Artık aşının Türk insanında etkili ve güvenilir olduğunda eminiz. Çin makamları da Türkiye’ye gönderilecek aşı dozları için onay işlemlerini tamamladı. Üreticinin depolarında hazır olarak bizden gelecek haberleri bekleyen aşılarımız bir aksilik olmazsa, pazarı pazartesiye bağlayan gece yola çıkıyor” açıklamasında bulundu.

"En sık görülen yan etkiler yorgunluk yüzde 4,7, baş ağrısı yüzde 3,9 ve aşının yapıldığı bölgede ağrı yüzde 1,9"

Aşı hakkında bilgi veren Prof. Dr. Serhat Ünal ise, “Çin Sinovac tarafından üretilen inaktif aşı, çalışmaları 14 Eylül’de ülkemizde başlatıldı. Dün yapılan değerlendirilmeye göre 23 Aralık 2020 itibariyle 24 merkezde 9 bin 150 gönüllü taranmış, bunlardan 7 bin 371’i gönüllü çalışmaya alınmıştır. 4 bin 759 gönüllü aşı kolunda yüzde 64’ünü yapıyor, 2 bin 612’si de plasebo kolunda yüzde 35’ini yapıyor. Bine yakın sayıda sağlık personeli bire bir randomize edilmek üzere çalışıldı. 18 Kasım’dan itibaren de sağlık personelinden başlamamızın nedeni güvenlik datasını iyi takip edebilmekti.

İlk 900’dan fazla çalışmaya alınan kişinin güvenlik datası incelenip güvenliğine karar verildikten sonra ikinci kısımda vatandaşlarımıza yapmaya başladık. O da 18 Kasım tarihidir. Birincisinde bir aşı bir plasebo yapılırken, ikincisinde aşıya ulaşımı arttırmak amacıyla iki aşı bir plasebo şeklinde yapıldı. O nedenle iki kolda yüzde 64, yüzde 35 şeklinde bir fark var.

Tamamı değerlendirildiğinde bu çalışma kapsamında 7 bin 371 gönüllüye 10 bin 828 doz şu anda uygulanmış durumda. 752 aşı yapılmış kişide sadece 3 hastalık oluşurken, 570 plasebo yapılmış kolda 26 hastalık meydana geldi. Bunun özel istatistiki yöntemlerle hesaplanması var. DSÖ güven aralığı diye gördüğünüz, yüzde 95 güven aralığı bu tür çalışmalarda kullanılan standart bir yöntemdir. Alt sınırı yüzde 71 üst sınırı yüzde 97 olmak üzere, yani bu çalışmayı yüzlerce binlerce kez tekrar etseniz, en kötü ihtimalle yüzde 71 etkinlik ki DSÖ bunun yüzde 50 olmasını yeterli görüyor. Üst sınırda da en iyi ihtimalle yüzde 97 oranla başarılı bulacağını gösteriyor. Bu güvenlik aralığı içinde toplam aşı etkinliği yüzde 91,25 olarak hesaplanmıştır. Önümüzdeki günlerde daha da artacaktır.

İkinci değerlendirdiğimiz aşı güvenilirliği analizleri 2 bin 964 kişi verisiyle yapıldı. En sık görülen yan etkiler yorgunluk yüzde 4,7, baş ağrısı yüzde 3,9 ve aşının yapıldığı bölgede ağrı yüzde 1,9. İkinci aşıda bunlar biraz daha şiddetlenebilir. İkinci aşıda aynı etkiler yorgunluk yüzde 2,5, baş ağrısı 2,3 çok daha düşük ki iki bulgu da plasebo kolunda da gözlenen, deneklerin hissettiği duygular ve lokal aşı bölgesinde ağrı da yüzde 0,5 olarak tespit edilmiştir. Aşıla ilgili bir tana ciddi diyebileceğimiz yan etki, bir arkadaşımızda hafif alerjik reaksiyon meydana geldi. O da anında tedavi edildi. Güvenlik datası açısından güvenli görünüyor aşımız ve etkinlik açısından da yüzde 91,2.”

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca: 'Çin’den aşı Pazar gecesi yola çıkıyor'

“Aşının koruyuculuğu yüzde 91.25”

Aşının koruyuculuğu yüzde 91.25 olduğunu belirten Koca şu ifadelere yer verdi:

“Bu sonuçlar bu aşıyla ilgili dünya açıklanan ilk veriler. Dolayısıyla dünya hatta Çin muhtemelen devlet olarak bu datalarımızı kullanacak. Aşının koruyuculuğu yüzde 91,25 oranında. Bu erken dönem ve bu giderek artacak. Çünkü biz normalde 40 enfekte olan kişi olduğunda açıklamayı düşündüğümüz bir durumdu. Şu an 29 kişi söz konusu, o nedenle 40 kişi enfekte olduğu döneme kadar bu çalışma devam ediyor olacak. Ve giderek bu oranın daha da yukarı doğru çıkacağını söyleyebiliriz. Aşı yapılan bütün gönüllüler, kimisine plaseba, kimisine aşı yapılmış oldu.

Yapılan kişilerde 29 kişide enfeksiyon görülmüş oldu. 29 kişinin 26’sı aşı yapılmayandı. 3 kişi aşı yapılandı. Bu 3 kişi de sağlık çalışanıydı. Yani riskli gruptu. Dünyada riskli gurubu bu çalışmaların içine alan diğer aşıların da olmadığını bilelim. Bu riskli olmasına rağmen 3 kişinin PCR’si pozitif, ateş ve solunum problemi, akciğer tutumumu olmayan çok hafif geçiren bir tablo olduğunu biliyoruz. Özetle o 3 kişinin çok hafif geçirdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.”

“Aşılamada ilk aşamada 9 milyon kişinin olduğunu söyleyebilirim”

Aşılama programının nasıl gerçekleştirileceğinin sorulması üzerine Bakan Koca, “Pazartesi günü itibariyle aşıların Türkiye’de olacağını söyledim. Özellikle Bilim Kurulu bu konu ile ilgili geniş bir çalışma yaptı ve bir strateji hazırladı. 4 Aşamalı bir stratejiydi ve bu strateji de özellikle ilk planda sağlık çalışanları olmak üzere yapılmıştı. Öncelikle de sağlık çalışanlarımızdan başlamış olacağız. Özellikle birinci aşamada 9 milyona yakın kişinin olduğunu söyleyebilirim. Bizim Şubat sonuna kadar elimizde olmasını sözleşme gereği düşündüğümüz 50 milyon doz aşı olduğunu daha önce de söylemiştim.

Ocak, Şubat, Mart gibi yaygın olarak ilk 2 hatta 3’üncü aşamada olan kişileri aşılamak istiyoruz. Çünkü kitlesel bağışıklamada ne kadar dar bir zaman diliminde yoğun bir aşılama yaparsak o kadar başarılı olacağımızı biliyoruz. Buna özellikle odaklanmaya gayret ediyoruz. Bu aşılamayı yaparken de, yine daha önce ifade ettiğim şekliyle, özellikle birinci basamak sağlık hizmetlerimizin çok güçlü olduğunu biliyoruz. Aile Sağlığı Merkezleri ve hastaneler, kamu, üniversite hatta özel hastanelerimiz bu aşılama için kullanılmış olacak. Günde yaklaşık 1 buçuk hatta 2 milyona kadar aşıyı yapma imkanımızın olduğunu söyleyebilirim” şeklinde konuştu.

“Ön incelemelere göre Türkiye’de İngiltere’dekine benzer bir mutasyon görülmüyor”

İngiltere kaynaklı mutasyon sonrası ek tedbirler gelip gelmemesi ve bu mutasyona uğramış virüse Türkiye’de rastlanılıp rastlanılmadığının sorulması üzerine Bakan Koca, “İngiltere’de olan, birden fazla mutasyonun bir arada görüldüğü ve bulaştırıcılığın özellikle daha fazla olduğu şeklinde. Bizim şuana kadar yaptığımız analiz ve ön incelemelerde buna benzer bir mutasyona rastlamadığımızı, ama gelecek hafta özellikle daha çok, tam bir genom analizi yaparak bununla ilgili daha net bir şeyi söylemek mümkün. Ama ön incelemelerimizde benzer bir mutasyon olmadığını, genel olarak dünyada mutasyonun bulaştırıcılığını artırması yönünde olduğunu biliyoruz. Bildiğiniz gibi İngiltere, Danimarka ve Güney Afrika için bir kısıtlama söz konusu oldu. Şuan yeni bir kısıtlamayı düşünmüyoruz” diye konuştu.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca: 'Çin’den aşı Pazar gecesi yola çıkıyor'

“Yerli aşı çalışmalarında 5 ilave aşı insan çalışması safhasına geldi”

Yerli aşı çalışmalarının sorulması üzerine Bakan Koca, “Yerli aşı ile ilgili özellikle yoğun bir gayret içerisindeyiz. Yerli aşıda 5 tane ilave aşının, Faz safhasına, insanla çalışma safhasına geldiğini, bunlardan 3 tanesinin inaktif aşı olduğunu söylemiştim. Adenovirüs çalışması da ayrıca söz konusu. Zannediyorum gelecek ay, Ocak ayı içerisinde bunlardan 1 veya 2 tanesi daha Faz çalışmalarına geçmiş olur. Bunun dışında inaktif olan ve Faz-1 çalışmasını tamamlamış olan aşımız ile ilgili, Faz-2 de 200 kişi ile yapılmış olacak. Faz-1 biliyorsunuz 44 kişi ile yapılmıştı. Bununla ilgili gönüllülerin sağlık taramalarına başlandı” ifadelerini kullandı.

“Uğur hoca ile 5-6 kez görüştüm ve bu sorunu kısmen aştığımızı söyleyebilirim”

Pfizer/BioNTech ortaklığında üretilen Covid-19 aşısında ne durumda olunduğunun sorulması üzerine cevap veren Bakan Koca şu ifadeleri kullandı:

“Biz tabi ki inaktif aşıyı önemsemiştik. Ama başından itibaren bu aşıyı geliştiren 2 Türk bilim insanımızın olması nedeniyle, bilim insanlarımız ile yakın işbirliği içerisinde bu aşının Türkiye’de uygulanmasını istedik başından beri. Bununla ilgili bize başından beri söylenen 25 milyon gibi bir aşının söz konusu olabileceğini, 2020 yılı için yılsonuna kadar belki 1 milyon kadar bir aşının olabileceği söylenmişti. Fiyat boyutuyla herhangi bir sorunumuz olmadı.

O konuda dünya ölçeğinden daha uygun bir rakam olduğunu söyleyebilirim. Ama bizim bu dönemde yaşamış olduğumuz sorun şu oldu; bu dönemde aşının üretimi ile ilgili sorumluluk taşınmaması durumunun sözleşmeye yazılması istendi. Acil kullanım izni olduğu için, bu üretim ile ilgili bir sorun olma durumunda, sorumluluk taşımama ibaresi sözleşmeye konmak istendi. Bununla ilgili biz burada doğrusu bundan yana olmak istemedik. Son birkaç gündür Uğur hoca ile 5-6 kez görüştüm ve bu sorunu kısmen aştığımızı söyleyebilirim. Gelinen bu noktada ben toplantı öncesi tekrar görüştüm.

Sözleşmenin miktarı ile üretimle ilgili bir sorun olduğunda sorumluluk taşıyabileceklerini belirten bir maddeyi koymaya karşılıklı razı olduk. Mart ayı sonuna kadar 4 buçuk milyon ve opsiyonel olarak 30 milyona kadar aşının sözleşmesinin detayları netleşmiş oldu. Bu gece veya en geç yarın imzalanmış olur. ”

Mehmet Kalay - Utku Şimşek

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Hayvan koruma dernekleri: "Vali Yavuz’un açıkladığı maddelerden biri cımbızla alınarak infial oluşturuldu" Kocaeli’de Valiliğin sokak hayvanlarıyla ilgili alınacak tedbirlere ilişkin yaptığı açıklamaya gösterilen tepkilerin ardından açıklama yapan hayvan koruma dernekleri, Vali Yavuz’un açıkladığı maddelerden biri cımbızla alınarak infial oluşturulduğunu belirtti. Kocaeli Valiliği, vatandaşların şikayetleri üzerine sokak hayvanlarıyla ilgili alınacak tedbirlere ilişkin açıklamalarda bulunmuştu. 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği kapsamında belediyelerin görev ve sorumlulukları hatırlatılırken vatandaşlar insan sağlığını tehdit eden hayvanların itlaf edilmesiyle ilgili maddeye tepki gösterdi. Olayların büyümesi üzerine hayvanları koruma dernekleri Kocaeli Valiliği ile görüşerek basın açıklaması yaptı. "Vali Seddar Yavuz’un açıkladığı maddelerden biri cımbızla alınarak infial oluşturuldu" Kocaeli Hayvanları Koruma Derneği Başkanı Selma Pilatin Pek, "Valimiz Ali Aday’la görüşme yaptık. Valimiz yeni bir komisyon oluşturduklarını söyledi. Bu komisyonda artık belediyeleri, bakımevlerini DKMP’ler, emniyet müdürlüğü, tarım il müdürlüğü, çevre ve şehircilik müdürlüğü, il sağlık müdürlüğü olarak denetimlerine başlayacak. Vali Seddar Yavuz’un açıkladığı maddelerden biri cımbızla alınarak infial oluşturuldu. Biz Kocaeli Dernekleri olarak Kocaeli mükemmel demiyoruz. Ama Kocaeli’mizde de biz böyle sorunları istemiyoruz” diye konuştu. "Her ilçe belediyesi bakımevi yapmak zorunda" Valiliğin yaptığı açıklamayla tamamen yasa metninin paylaşılmasıyla ilgili olduğunu belirten KOHAYDER Başkanı Semra Çelikkaya, "Valilik, ’Belediyelere işinizi yapın’ demiş. Kanuna göre nüfusu 100 binin üzerinde olan her ilçe belediyesi bakımevi yapmak zorunda. Belediye bütçesini de yüzde 5’ini bakım evi yapıp hayvanların kısırlaştırılması için harcamak zorunda. 5199 Sayılı Kanunun yönetmeliği de yasada var olan bir şey. Peki Kocaeli’de bütün belediyeler bunu yapmış durumda mı? Hayır. Ülkemizde bin 395 belediyenin sadece bin 112’si kısırlaştırma yapmış. Sonra diyoruz ki ’Niye sokaklarda hayvanlar var?’ Çünkü kısırlaştırmıyorsunuz. Avrupa sokaklarında, ’Hayvanları yok’ deniliyor. Avrupa yüzyıllar önce kısırlaştırma işine başlamış. Avrupa itlaf da ediyor ama kısırlaştırma işlemine de yüzyıllar önce başlamışlar. Bizim belediyelerimiz maalesef bu işi ciddiye almadı, yapmak istemedi. Valimizin açıklaması da tamamen bununla ilgilidir" şeklinde konuştu. "Kocaeli’de hayvanların uyutulmasına ilişkin uygulama duymadım" Açıklamada yasa maddesi dışında bir şeyin olmadığını belirten Çelikkaya, "Yasada itlaf var mı diye soracak olursanız Türk Medeni Kanun’un birinci maddesidir. Yasalar kanunlar konuluş sebebiyle birlikte özü ve sözü birlikte yorumlanır. Hayvanları koruma yasasının böyle bir itlafa izin vermesi söz konusu değildir, bu özüyle beraber yorumlanır. Oradaki maddede hayvanın iyileşme şansı yok ve acı içindeyse hayvanı uyutuyorlar. Bunları veteriner hekimlerde yapıyor. Bu madde yanlış anlaşılmalar sebep olabiliyor. Diğer illere bilemem ama hayvanların uyutulmasına ilişkin Kocaeli’de böyle bir uygulama duymadım" ifadelerini kullandı.
İstanbul Cem Garipoğlu’nun otopsi görüntüleri ortaya çıktı Münevver Karabulut’u canice katleden ve cezaevindeyken intihar eden Cem Garipoğlu’nun otopsi görüntüleri ortaya çıktı. Otopsi görüntülerine ilişkin hazırlanan rapora karşı dilekçe sunan Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, fethi kabir taleplerinin olduğunu belirtti. Münevver Karabulut’u 3 Mart 2009 tarihinde canavarca hisle ve hunharca öldüren Cem Garipoğlu, 2014 yılında Silivri’de kaldığı koğuşta intihar etmişti. Ölen kişinin Cem Garipoğlu olup olmadığı yönündeki iddialar üzerine Karabulut ailesi avukatları aracılığıyla fethi kabir işlemi yapılmasını talep etmiş ancak bu talep Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından reddedilmişti. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’ndan Cem Garipoğlu’nun otopsi sırasında yapılan işlemlerine ait fotoğraflar ve video kayıtlarının hazırlanıp gönderilmesi istenerek dosyaya bilirkişi atanmıştı. Tamamlanan bilirkişi raporunun içerisinde Cem Garipoğlu’nun otopsi görüntüleri de yer aldı. Öte yandan mağdur Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir tarafından bilirkişi raporuna karşı bir dilekçe sunuldu. Dilekçede, Münevver Karabulut’un Cem Garipoğlu tarafından 3 Mart 2009 tarihinde canavarca hisle ve hunharca katledildiği ve olayın kamuoyu gündemine oturduğu belirtildi. Cem Garipoğlu‘nun hakkında hükmedilen cezanın infazı sırasında intihar ettiğinin açıklanması üzerine toplumun büyük bir kesiminde Garipoğlu‘nun intihar etmeyip cezaevinden firar ettiğine dair kanaat oluştuğu da dilekçede aktarıldı. Bunun üzerine 17 Ağustos 2023 tarihinde başsavcılığa başvurarak fethi kabir yapılması talep edildiği dilekçede belirtildi. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan dilekçenin devamında, "Başsavcılığınız tarafından ise İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığına müzekkere yazılarak 12 Kasım 2014 tarihli otopsi işlemine ilişkin fotoğraf ve video kayıtları celp edilmiş akabinde dosya bilirkişiye gönderilmiştir. Daha sonra bilirkişi tarafından kendisine teslim edilen materyaller içinde bulunan görseller rapor haline getirilmiştir” denildi. Dilekçede, daha önce Münevver Karabulut cinayeti hakkında tahkikat yürütülürken maktulün iç çamaşırı ile otopsi ve ilk inceleme yapıldığı, otopsi incelemesinin ilk aşamada hiçbir tıp eğitimi almamış olan bir teknisyen tarafından gerçekleştirildiği ve aynı eldivenle 11 otopsi işlemi yapıldığı açıklandı. Otopsi yapan teknisyenin eldiveninden maktulün iç çamaşırına aynı anda otopsi yapılan bir başka cesede ait sperm bulaştığı da dilekçede belirtildi. Cinayet mahallinde bulunan 700 bin dolar tutarındaki paranın kolluk tarafından tutanağa kaydedilmediği ve kaybedildiği de açıklanan dilekçede, “Kameraların kırık olmamasına rağmen ‘kırıktır’ şeklinde tutanak tutulması, faili yakalamaya giden kolluk görevlilerinin cinayet zanlısının kaçmasına imkan tanır türde yol vermesi, ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle cinayete iştirakten yargılanan Garipoğlu ailesi fertlerinin hiçbir delil olmaksızın tahliyesine karar verilmesi ve haklarında yurtdışına çıkmamak şeklinde adli kontrol tedbirinin dahi uygulanmaması, bu gerekçelerle tarafımızca reddi hakim yoluna gidilmesi, reddi hakim taleplerimiz hakkında karar verilmeden kovuşturma yürüten ağır ceza mahkemesi başkanının re’sen dosyadan el çekmesi ve bir başka yargılamada Garipoğlu ailesi için beraat kararı vermiş bir hakim olduğunun ortaya çıkması gibi skandalların yaşanması, Garipoğlu ailesinin tesadüf denemeyecek zamanlarda manidar paylaşımlar yapması hasebiyle müvekkilde hasıl olan şüphenin giderilmesi söz konusu olamamıştır” ifadeleri kullanıldı. Dilekçede bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini belirten mağdur avukatı Epözdemir, fethi kabir işlemi yapılmasını ve sonuca göre ilgililer hakkında iddianame düzenlenerek dava açılmasını talep etti.
Manisa ’Lüks makam odası’ iddiasıyla ilgili eski başkandan açıklama Eski Yunusemre Belediye Başkanı Mehmet Çerçi, hakkındaki “lüks makam odası yaptığı" iddialarıyla ilgili, "Bunların hepsi benim ve eşimin yıllardır biriktirdiğimiz eşyalarımız ve maliyeti de öyle çok yüksek değil. Birçoğunu da bit pazarından almışız. Başkan onurlu bir şekilde ‘Başkanım çok güzel eşyalar, makam odası da güzel olmuş, Yunusemre’ye de yakışıyor. Şahsi eşyalarınız ya bunu da belediyeye hediyeniz olsun’ dese yemin ediyorum hayırlı uğurlu olsun derdim" dedi. Manisa’da 31 Mart Mahalli İdareler seçimlerini kaybeden AK Parti’li Mehmet Çerçi, AK Parti Manisa İl Başkanlığında basın toplantısı düzenledi. AK Parti Manisa İl Başkanı Salih Hızlı’nın da katıldığı toplantıda eski Başkan Çerçi, Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban tarafından “Kendine lüks ve gösterişli makam odası yaptı” şeklindeki iddialara cevap verdi. Çerçi’nin açıklamalarından önce konuşan AK Parti Manisa İl Başkanı Salih Hızlı, “Büyükşehir belediye başkanımızın, ilçe belediye başkanlarımızın bir sürü vaatleri vardı. Bu vaatleri önlerine aldıklarında bunlar seçim heyecanıyla kazanma heyecanıyla hesap kitap yapılmadan söylenmiş şeylerdi. Şimdi bunların yapılabilme imkanı olmadığını gördükleri için şimdi ön alıyorlar. Devri sabık oluşturuyorlar. ‘Biz enkaz devraldık’ edebiyatıyla kamuoyunun tepkilerini almaya çalışacaklar” dedi. Projelerinin yetersiz kaldığı algısına kapıldığını belirten Başkan Çerçi, "Projelerimizi yaptınız ama biz sizden sonra bu insanları seçiyoruz bu insanlardan daha çok proje bekliyoruz’ öyle ya. Bizim projelerimiz yetersiz kaldı. Olabilir. Biz çok proje yaptık ama milletimizin daha çok talebi var. Beklentisi daha yüksek. Bunlara da saygılıyız. ‘Daha çok proje, eser üreteceğine inandığımız bu arkadaşları biz seçiyoruz’ dediler” diye konuştu. Kendisi hakkında seçimin ardından Amerika’ya kaçtığı yönünde sosyal medyada bir takım iddiaların dolaştığını ancak bel rahatsızlığından dolayı tedavide olduğunu belirten Çerçi, basın mensuplarına pasaportunu göstererek iddialar yalanladı. Çerçi, “Başlamadan önce bu benim pasaportum. Dün bana ‘Çerçi yurt dışına kaçtı’ demişler. Bir tane kendini bilmez, ‘Amerika’dan hoş geldin’ demiş. Ahlaksız, kendini bilmez, çok insan var. Öncelikle şunu söyleyeyim. Buradan ayrılırken bayramın hemen öncesinde yakın arkadaşlar bilir iki bastonla yola çıktık. Bazen tek bastonla eşimin omzuna tutunarak belimdeki zaman zaman nükseden ağrılar çok aşırılaştı. Seçim yorgunluğunda, aşırı efordan dolayı. Öncelikle bir kaplıca tedavisine gittik. Çok istifade ettik. Kaplıca tedavisinden sonra da İstanbul’a gittik” ifadelerini kullandı. "Bunların hepsi benim ve eşimin yıllardır biriktirdiğimiz eşyalarımız” Yunusemre Belediyesinin borcunu açıklayan Başkan Semih Balaban’a cevap veren Çerçi, "1,1, milyar borç diyor ya. Bunun 200 milyonu enerji santraline gitmiştir. Ve ödemeleri, taksitleri devam ediyor. Bakın şimdi 4 megavatlık bu 65 dönüm üzerine kurulu güneş enerji santrali yılda 8 milyon saatten ortalama şu anda EPDK birim fiyatları 2,7 TL, 22 milyon lira yıllık getirisi var. Şu anda. Biliyorsunuz dolara endekslidir. EPDK üç ayda bir altı ayda bir bu rakamı sent üzerinden yeniler. 4 milyar 373 milyon TL kayıtlara girsin. Bu yatırımların içinde belediyemizin yaptığı kültür, sanat projeleri, sosyal yardım destekleri, sağlık hizmetleri destekleri, gençlik spor destekleri, deprem ve pandemi dönemi yardımları yer almamaktadır. Yatırım bu. Şimdi şatafat lüks deyince 10 yıllık son hayat döngümü söylüyorum. Ev belediye, vatandaş, cami. 100 seneden öncekilere ancak antika denir. 50-60 senelik öncekileri antika denmez. Bu tür dekorasyon ürünleriyle hepsi ikinci el, üçüncü el malzemelerle yapılan iç mimariye vintage diyorlar. Biz hanımla bu tür işlere merak sardık. Burada şimdi retro denir. Bunların hepsi benim ve eşimin yıllardır biriktirdiğimiz eşyalarımız ve maliyeti de öyle çok yüksek değil. Birçoğunu da bit pazarından almışız. Şimdi ben bunları istiyorum. Siz bu belediyenin bu makam odasına bir büro mobilyasından, şuradan buradan bunların yenisini yani modern mobilya tarzında mobilya aldığınızda eminim sizin maliyetiniz benim aldığım maliyet daha da üzerine, belki 2-3 katı olacak. Benim evimde böyledir. Evime kaç kişi gelmiştir burada. Yeni bir tane mobilya yoktur. Biz bunları seviyoruz. Bu bizim medeniyetimiz. Şimdi yıllardır biriktirdiğimiz koleksiyonlarımızdan aldığımız kendi eserlerimiz” diye konuştu. "Zorluk çıkarma. Eşyalara da zarar verdirtme” Yarın eşyaları geri almak için kamyonla Yunusemre Belediyesine gideceğini belirten Çerçi, "Getirdiğimiz kendi eserlerimiz. Şimdi burada 7 tane memurun imzası var. Belgede yazılanlar ise aynen şöyle: ‘Mehmet Çerçi’nin makam odasındaki ekte fotoğrafları bulunan sayı ve isimleri yazılan eşyalar Mehmet Çerçi’nin şahsi eşyalardır. Görevde bulunduğu süre içerisinde kullanılmak üzere makam odasına yerleştirilmiştir. Kendi isteğiyle talep etmesi durumunda eşyalar kendisi tarafından alınacaktır’ Ben arkadaşlara dedim ki ‘5 sene sonra kim öle kim kala. Ondan sonra da bunları belediyeye hibe ederiz ne olacak. Bizim de belediyemize bir hediyemiz olur. Tutanağı falan boş verin dediğim halde arkadaşlar dediler ki ‘Başkanım önümüzde seçim var, şu var, bu var. Ne olur ne olmaz. Biz bunları tutacağız’ Ne yazdıklarını bile görmedim. Tutanağı tuttular. Şunu deseydi başkan onurlu bir şekilde ‘Başkanım dediniz çok güzel eşyalar, makam odası da güzel olmuş, Manisa’ya, Yunusemre’ye de yakışıyor. Şahsi eşyalarınız ya bunu da belediyeye hediyeniz olsun’ dese yemin ediyorum hayırlı uğurlu olsun demezsem beni bilen bilir. Elimdeki yüzüğü beğenen adama yüzüğümü veririm ben. Bu ahlaki bir şey değil. Bu belediye başkanlığı makamına yakışan bir şey değil. Herkesin bir onuru var. Ben 22 yıldır bu şehirde siyaset yapıyorum. Böyle bir kepazelikle karşılaşmadım. Bunlar başkana yakışıyor mu? Satacağım diyorsun. Hani kaydın yok. Kimin malını satıyorsun sen? Bakın buradan duyuruyorum arkadaşlar. Siz de gelin. Yarın, cuma günü saat 18.00’de. Kamyonu işçileri ayarladım. Siz de buyurun. Kalabalık olmaz. Orada güvenlikçiler var. Sayın başkan talimatı ver. İki tane görevli koy. Sen orada olursun, olmazsın. Lütfen eşyalarıma zarar verme. Bunlar ileride müze yaparsak müzenin de eşyaları olacak. Zorluk çıkarma. Eşyalara da zarar verdirtme. Yoksa mahkemede bunları görüşeceğiz” dedi. Belediyeye fazladan personel alındığı iddialarına cevap veren Çerçi, “Bakın ben delillerle, belgelerle konuşuyorum. Bu arada aşağıdaki salondaki eşyaları da ben aldım. Onlar zaten salonun güzel dekorasyonu. Onlar da benimdi. Onlar için ‘çocukları salonu falan bırakın. Onları falan kayda almayın’ Onlar da 5 beş kuruş belediye parası yoktur. Masalar hariç. Koltuk var orada 3 takım. Onların hepsini ben şahsımdan ödedim, oraya koydum. 4 milyon dolarlık makam odası diye yazdılar. Bunu yazan basın. 4 milyon dolarlık. Bunların sayılardan haberi yok. Belediye binasını 110 milyon liraya mal ettik. Otoparkı, meydanı, belediye binasını. Bugünkü rakamı 487 milyon. Şimdi bir de bu şeyi söylüyor. Bankamatik memurları ve çok fazla personel almışlar. Bizde bir tane bankamatik personeli yok. Bir tane yok” diye konuştu. Seçim gecesi belediyede evrakları düzenlediklerini söyleyen Çerçi, “Seçime doğru firmalar telaş ederler. 1 milyonluk mal vermişsiniz, iş yapmışsınız. Endişe ederler. insanlar bir an önce faturasını keserler, verirler. Sizin de bunun karşılığında fatura kesmeniz lazım. Niye kesmeniz lazım? Bu bir kanuni zorunluluk. Bu dosya tekemmül ettirilmiştir. Belediyeye 5 kuruşluk yükü de yoktur, maliyeti de yoktur. İşlem tamamlanmıştır. Çünkü pazartesi yeni belediye başkanı adamlarını gönderecek. Evrakları inceleyecek” dedi. Gündeme gelen dekoratif sobayı da 2 yıl önce kendi cebinden 55 bin TL’ye aldığını belirten Çerçi, tüm mobilyaların şahsına ait olduğunu ve bazılarının taksitlerinin halen ödemeye devam ettiğini söyledi. Maaşını da açıklayan Çerçi, eşinin 50 bin TL maaş aldığının kendisinin de 100 bin TL maaş aldığını belirterek belediyeden de 150 bin TL ayrıca maaşı olduğunu söyledi. Basın açıklamasına AK Parti Manisa İl Başkanı Salih Hızlı, AK Parti Manisa Tanıtım ve Medya Başkanı Emre Şener, AK Parti Yunusemre İlçe Başkanı İlkcan Durmaz katıldı.