GÜNDEM - 02 Mart 2022 Çarşamba 17:58

Sağlık Bakanı Koca: 'Artık açık havada maske takmak zorunda değiliz'

A
A
A
Sağlık Bakanı Koca: 'Artık açık havada maske takmak zorunda değiliz'

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Kovid-19 salgınında alınan yeni kararları açıkladığı konuşmasında, “Bundan sonra artık açık havada maske kullanmak zorunda değiliz. Kapalı ortamlarda havalandırma yeterliyse ve mesafe kuralına uyum gösterilebiliyorsa maske takmak artık şart değildir” dedi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, saat 16.00’da salgınla mücadelede gelinen nokta ve kısıtlamaların tekrar değerlendirilmesi gündemiyle toplanan Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısının ardından Bakanlık binasının toplantı salonunda korona virüs salgını kapsamında alınan yeni kararları açıkladığı bir basın açıklaması düzenledi. Koca, yaptığı konuşmada Koronavirüs Bilim Kurulu’nun çalışmaktan iftihar ettiği bir kurul olduğunun altını çizerek, “Kovid-19 salgınını ciddiyetini ilk kavrayan ülkelerden biri olmuştuk. Bütün mücadelemiz aynı ciddiyet içinde devam etti. Koronavirüs Bilim Kurulumuz tıpkı bugün olduğu gibi gelişmeleri sürekli mercek altında tuttu ve öneriler geliştirdi. Tedbirleri ele alan salgınla nasıl mücadele edeceğimizi tanımlayan, tedavi rehberlerini hazırlayarak güncel gelişmelere göre sürekli güncelleyen Bilim Kurulu, çalışmaktan iftihar ettiği bir kuruldur” diye konuştu.

“Tüm dünyada belki de en hızlı hareket eden ülkelerden biri olduk”

Bilim insanları ve karar vericiler olarak salgın sürecinde gerekli tedbirlere erken başladıklarını söyleyen Bakan Koca, “Tüm dünyada belki de en hızlı hareket eden ülkelerden biri olduk. Bu açıdan bakıldığında salgın hastalığın vaka sayılarına kıyasla en az etkilediği ülkeler arasındayız. Şu anda Türkiye’de salgının toplumsal hayatı eskisine oranla çok daha az etkilediğini yeri gelmişken vurgulamak isterim. En büyük teşekkürüyse aziz milletimiz hak ediyor. Kurallara uymada, kısıtlamalara sabretmede büyük kararlılık gösteren aziz milletimize teşekkür ederim. Birlikte eşsiz bir mücadele verdik. Bir süredir sizlere kovid dediğimiz hastalığın gündemde kalma vasfını kaybetmekte olduğunu söylüyorum. Türkiye’deki durumu tüm detaylarıyla bilerek vardığımız bu sonuca dünyanın pek çok ülkesinde de varıldığını alınan kararlar neticesinde biliyoruz. Tedbirlere bizden çok geç başvuran ülkeler kısıtlamalarda büyük oranlarda vazgeçmiş durumda. Bildiğiniz gibi ülkemizde de bazı kısıtlamalar kalkmıştı. Salgının biteceğine dair somut işaretler gördüğümüzde toplumsal hayatı baskılayan şartları normalleştirecek adımları attık” cümlelerine yer verdi.

“Bundan sonra artık açık havada maske kullanmak zorunda değiliz”

Kovid-19 ile mücadelenin bundan sonra aşıyla verileceğini vurgulayan Bakan Koca, salgını toplumsal hayatın hakim unsuru olmaktan sağduyulu bir şekilde çıkarmaya sıra geldiğini söyledi. Koca, korona virüs salgınında alınan kararlı şöyle sıraladı:
“Bundan sonra artık açık havada maske kullanmak zorunda değiliz. Kapalı ortamlarda havalandırma yeterliyse ve mesafe kuralına uyum gösterilebiliyorsa maske takmak artık şart değildir. Yeni dönemde HES-Kodu uygulaması kaldırıldı. Hiçbir kurum ya da kuruluşa girişte HES-Kodu kontrolü yapılmayacak. Hastalık belirtisi olmayan kişilerden test istenmeyecek. Okullarda iki vaka çıkması halinde ‘sınıfın kapatılması’ şeklindeki uygulamaya artık gerek görülmemektedir. Pozitif çıkan öğrencinin izole edilmesi yeterli bulunacak ve eğitim devam edecektir. Birbirimizin yüzünü, birbirimizin gülüşünü özledik. Az değil, 2 yıldır. Şükür ki normale dönüşün son aşamasına gelmiş bulunuyoruz ve artık biliyoruz ki yaşam tek duygu ile tek konu ile sürdürülemez. Alınan kararlar hem salgının düşüşe geçtiği realitesine dayanmakta, hem de hayatlarımızın ihtiyaç duyduğu psikolojik rehabilitasyonu amaçlamaktadır. Bu kararlar konusunda farklı değerlendirmeler yapılması mümkündür. Bizimse bakanlık olarak hepimiz adına en iyisini yapmayı, en doğru kararı vermeyi amaçladığımızdan kimsenin kuşkusu olmayacaktır.”

“Salgın etkisini yitirdi, gözle görülür gerçek budur”

Maske takmanın özellikle yaşı büyükler ve kronik hastalığı olanlarla bir aradayken vazgeçilmez olduğunu kaydeden Bakan Koca, salgının etkisini yitirdiğinin altını çizerek, “Bir kişi salgın bitmedi ya da salgın bitti dediğinde somut gerçek değişmiyor. Salgın etkisini yitirdi, gözle görülür gerçek budur. Bu sebeple salgın kelimesine eskisi kadar vurgu yapmaya gerek yoktur. Bu sebeple salgını günlük hayatın ana kriteri olmaktan çıkarmalıyız. Bundan sonra salgınla toplum olarak kısıtlamalar aracılığıyla mücadele etme döneminden hastalıktan bireysel olarak korunma aşamasına geçtiğimiz, kişisel korumada eğer istersek süregelen alışkanlıklarımızı sürdürebiliriz. Maske konusunda bence prensip şudur; maskeleri hayatımızdan çıkarmıyoruz. Maskeyi gerektiğinde hemen takmak üzere yanımızda taşıyoruz. Özellikle büyüklerimizde kronik hastalığı olanlarla bir aradayken maske günlük hayatımızın vazgeçilmezi olmalıdır” dedi.

“Tek tanısı kovid olup vefat edenlerin oranı yüzde 7.8”

Korona virüs salgınıyla ilgili grafikleri de paylaşan Bakan Koca, vefat edenlerin yüzde 92.2’sinin en az iki tanıyla vefat ettiğini belirterek, “Tek tanısı kovid olup vefat edenlerin oranı yüzde 7.8. Vefatların yüzde 92.2’sinin en az iki tanıyla vefat ettiği bu tabloda görülüyor. Hiç ek hastalığı olmayanların, yüzde 8’den bahsediyorum vefat yaş ortalaması ise 63. Yani hiç ek hastalığı olmayan vatandaşlarımızın da yaş ortalaması yine gençler olmadığını, ağırlıklı yaş grubunun 60’ın üzerindeki ortalamasının 63 olduğunu görüyoruz. 13 ayrı ek hastalığı olanların vefat yaş ortalaması ise 77. Ek hastalığı olmayan sadece kovid tanısı almış olan vatandaşlarımızın ise yaş ortalaması 63. Vefat yaş ortalaması 2021 Mayıs ayı yani Omicron’un olmadığı, Deltanın ağırlıklı olduğu dönemde yaş ortalaması 68. Omicron varyantının baskın olduğu son iki ayda ise bu yaş ortalaması 77’ye kadar yükseldiğini görmüş oluyoruz. Delta özellikle virülansı yüksek olan bir varyanttı ve genç yaş grubunu da etkileyen bir varyanttı. O dönemde yaş ortalaması 68 iken Omicron daha yaşlı daha bu anlamda ek hastalığı olan kişileri etkileyen bir varyant. O durumda da yaş ortalaması 77’ye kadar çıkmış oldu. Yaş gruplarına göre vefat oranlarına bakıldığında son ay vefat edenlerin yüzde 91.5’i 60 yaşından büyükler. Giderek yaşın ve ek hastalığın artmış olduğunu görüyoruz. Delta varyantının baskın olduğu 2021 mayıs ayında bu oran ise 71.4. Giderek bu hastaneye yatan günlük yatışların Omicron öncesi döneme geldiğini görmüş oluyoruz. Ortalama 6-7 hafta öncesine gelmiş olduğumuzu görmüş oluyoruz. Yoğun bakımlarda da benzer şekilde özellikle son iki haftada giderek günlük yatışların azaldığını ve yoğun bakımdaki günlük yatışların da önemli orana düşüşe geçtiğini ve Omicron öncesine doğru hızla bir düşüş yaşandığını gördüğünüz bir grafik” sözlerini kaydetti.

“Turkovac aşımıza sahip çıkalım”

Gazetecilerden gelen soruları yanıtlayan Bakan Koca, Turkovac aşısının tedarik ve kullanımıyla ilgili gelen soruya, “Turkovac aşısı şu an bizim sahaya verdiğimiz bir milyonu geçti ve üretim de her geçen hafta giderek artış içinde. Zannediyorum iki ay sonra aylık bir birbuçuk milyona rahat erişmiş olacağız. Cumhurbaşkanımızın Afrika ziyaretiyle Kongo’ya 130 bin Turkovac göndermiştik. Ayrıca yurt dışında Faz-3 çalışması olarak Azerbaycan’da bütün hazırlıklar tamamlandı, yakın dönemde hızla başlamış olacak, haftaya başlamış olacak. Bu hafta çıkan bir sorun yok yalnız Turkovac’ı biz önceki hafta bütün hastanelerimizde uygulamaya yeni başladık. Şimdiyse gelecek haftadan itibaren aile hekimleri dahil olmak üzere bütün sağlık kuruluşlarımızda başlatmak istiyoruz. O durumda vatandaşımızın erişimi daha kolay olacak. Bu anlamda var olan rabetin daha da artacağını tahmin ediyoruz. Turkovac aşımıza sahip çıkalım, özellikle Sinovac’ta yapılmış olan çalışmalardaki etkinliğini biz çok iyi biliyoruz. Ama sahada önümüzdeki haftalar bu aşı yapılmış olanların hastalık geçirme durumu, nasıl geçirdiğiyle ilgili verileri 2-3 hafta içerisinde paylaşmış oluruz” cevabını verdi.

“Molnupiravirin etkinliği hastaneye yatışları, vefatları en az yüzde 30 oranın azalttığını biliyoruz”

Molnupiravir ilacının etkinliği ve 65 yaş altına verilip verilmeyeceği hakkındaki soruya cevap veren Bakan Koca, “Şu an Bilim Kurulu’nun bu anlamda önerdiği özellikle 65 yaş üstü ve bağışıklığı baskılanmış olan kişilere verilme şeklinde. Bunu sahaya yaygın olarak verdik, bundan sonraki dönemde özellikle bu yaş grubu ve bağışıklığı baskılanmış kişilere verilmek üzere kullanılacak. Bunu daha alt gruba vermek şeklinde şu an Bilim Kurulu yeni bir karar almadı. Molnupiravirin etkinliği hastaneye yatışları, vefatları en az yüzde 30 oranın azalttığını biliyoruz. Dolayısıyla belli bir yaş grubu üzerinde riski olan hastalarımız için Molnupiravirin önemli olduğunu, dünyada yaygın kullanılmadığını, Amerika’da başlandı biliyorsunuz. 770 dolarlık bir ilaçtan bahsediyoruz. Türkiye’de bu ilacı biz yerlileştirdik. Bu ilaç 70’de 1 oranı maliyete kadar indirilerek üretildi ve bu ilaçtan da yaygın olarak bütün illerimize de dağıtmış olduk. Önümüzdeki dönemde vatandaşlarımızın aşı konusunda çok hassas olmaları, riskli olan yaşlı grup 65 yaş üstü vatandaşlarımızın hatırlatma asla ihmal etmemelerini, erken dönemde sempton, hastalık belirtisi gelişirse testlerini yaptırmalarını, çünkü testle pozitifse 65 yaş üstü ve riskli grup o durumda ilaca başlama imkanımız oluyor. İlaca ne kadar erken başlanırsa o kadar etkili olduğunu biliyoruz. 65 yaş üstü ve riskli grubun PCR testlerini yaptırmalarını son derece önemsiyoruz” ifadelerini kullandı.

“Sinovac tercihinin Turkovac nedeniyle çok azaldığını söyleyebiliriz”

Bakan Koca, Sinovac aşısının kullanımının ne durumda olduğuyla ilgili soruya “Genelde hem biontech hem sinovac hem turkovacla ilgili aşı tedarikinde sorunumuz yok ama Turkovac’ın devreye girmesiyle birlikte etkinliğinin bilim insanlarımız tarafından açıklanmasıyla birlikte her geçen gün sinovactan daha çok tercih edildiğini biliyoruz. Sinovac istenirse yine bir sorun yok fakat giderek Sinovac tercihinin çok azaldığını, Turkovac nedeniyle söyleyebiliriz” cevabını verirken 4’üncü doz ile ilgili soruya, “Şu an 4’üncü doz ile ilgili bir Bilim Kurulu’nun bir kararı olmadı ama 4’üncü doz uygulaması gerekecekse daha çok riskli, bağışıklığı baskılanmış olan kişiler için belki düşünülebilir ama şu an 4’üncü doz diye alınmış bir karar yok” yanıtını verdi. Bakan Koca, kovidli hastaların izolasyon süreçleriyle ilgili bir değişiklik olmadığını da ekledi.

“Mesafenin korunmadığı kapalı alanlarda maskeleri kullanmaya devam ediyoruz”

Kapalı alanlarda maske takılıp takılmayacağı hakkında bilgiler veren Sağlık Bakanı Koca, mesafenin korunmadığı kapalı alanlarda maske kullanımına devam edileceğini açıkladı. Koca, “Özellikle mesafenin korunmadığı kapalı alanlarda yani uçak, otobüs, tiyatro, sinema, sağlık kuruluşları, okulların kapalı alanları gibi alanlarda maskeleri kullanmaya devam ediyoruz. Bunun dışında kapalı alan olup mesafe korunabiliyor ise o durumda maskeyi takmanın şart olmadığını söylüyoruz. Maske hayatımızdan çıkmadı ama maskeyi artık nerede gerekiyorsa gerekli olan ortamda özellikle de büyüklerimizin riskli olanlarını korumak anlamında yanımızda taşımak gerektiğini söylüyoruz. Maske, pandemi, salgın dönemi bittikten sonra hayatımızda yeri olacak mı? Biz biliyoruz ki 2021 yılında yaygın maske kullanımıyla birlikte influenza ve benzeri üst solunum yolu enfeksiyonlarını biz Türkiye’de neredeyse görmedik. Yani maskenin faydasını gördük. Dolayısıyla pandemi sonrası dönemde de bundan böyle herhangi bir grip, nezle, kovid veya üst solunum yolu enfeksiyonu geçiren, belirtisi olan vatandaşımız bir başkasına bulaştırma potansiyeli olduğu ve başkasına bulaştırmamak için normal hayatımızda da artık maskenin takılması gerektiğini biliyoruz. Bu artık kişisel bir sorumluluk haline gelen bir durum. Bunu böyle kabul etmemiz gerektiğini kabul etmekteyiz. Müzik yasağıyla ilgili Bilim Kurulunun bu anlamda aldığı bir karar yoktur. Onun da ben yakın dönemde kalkacağı kanaatindeyim” dedi.
Türkiye’de 12 yaş altı çocuklara aşılama yapılıp yapılmayacağıyla ilgili detayları paylaşan Bakan Koca, “Özellikle Turkovac için doğrusu böyle bir çalışmayı başlattık. Ateş Kara hocam biliyor ve takip ediyor. O çalışmanın sonucuna göre gerektiğinde gündeme alalım istiyoruz” derken Prof. Dr. Ateş Kara ise, “İlk 16-18 yaş arasındaki çocuklarımızda çalışma başlattık. Bunun hemen arkasından 12-16 ve 5-12 yaş aşı çalışmalarımız da planlanıyor. Önümüzdeki dönem içerisinde de o yaş grubuna doğru çalışmalar da gelecek” notunu düştü.

“Şiddetle ilgili son 3 aydan bu yana devam eden bir çalışmamız var”

Sağlık çalışanlarına verilecek haklar ve sağlıkta şiddet konusunda atılan adımlara değinen Bakan Koca, hekimler ve sağlık çalışanlarıyla ilgili çalışmaların devam ettiğini vurguladı.
Bakan Koca, sağlık çalışanları için atılan adımları şöyle sıraladı:
“Özellikle hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarımızla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Yeni değil epeydir zamandan beri bildiğiniz gibi özellikle hem özlük hakları dahil olmak üzere hem şiddet hem malpraktis cezaları gibi hem sağlık çalışma ortamlarının daha düzenli hale getirilmesi gibi birçok konuda çalışmalarımız var. Maaşlar konusuyla ilgili Hazine ve Maliye Bakanımız ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız ile birlikte çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Emeklilikle ilgiliyse 3600 ek göstergeyle bildiğiniz gibi bütün kamuyla ilgili genel bir çalışma söz konusu. O çalışmayla birlikte değerlendirilmiş olacak. Ama bizim buradan beklentimiz özellikle hekimlerin de hakimlere benzer şekilde emeklilikte korunması. Bu çerçevede bir gayret var. Bunun dışında şiddetle ilgili özellikle Cumhurbaşkanımızın bilgisi dahilinde Adalet Bakanımızla birlikte son 3 aydan bu yana devam eden bir çalışmamız var. Bununla ilgili bir noktaya geldiğimizi söyleyebilirim. Bu çerçevede çalışmaların bir noktaya geldiğini Cumhurbaşkanımıza da yakın zamanda bu çalışmaları sunacağımızı, arz edeceğimizi ve bunların uzun sürmeyeceğini ifade etmek istiyorum. Ayrıca 10 Mart’ta Adalet Akademisi ile birlikte özellikle sağlık çalışanlarının bugünkü haklarının özellikle korunmasıyla ilgili bir sempozyum yapılacak. Bu sempozyumda ben ve Adalet Bakanımızın birer konuşması olacak. Bu sempozyumda 3 oturum yapılacak. Yargıda da özellikle sağlıkta şiddetle malpraktizm farkındalığını sağlamak üzere o sempozyum yapılacak.”

Huzeyfe Tarık Yaman

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Işıkhan: “Hepatit B ve D, diyabet tedavisinde ve kardiyoloji ilaçları aile hekimlerine yazdırılabilecek” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, “Yaklaşık 2 milyon vatandaşımızın faydalanabileceği kronik Hepatit B ve D tedavisinde, diyabet tedavisinde ve kardiyoloji alanında kullanılan ilaçların ilgili sağlık raporlu hastalarımızca hastanelerde sıra beklemeden aile hekimlerine giderek yazdırabilmelerinin önünü açıyoruz“ dedi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, her yıl 13-19 Mayıs tarihleri arasında kutlanmakta olan Sosyal Güvenlik Haftası çerçevesinde düzenlenen ‘Sosyal Güvenlik Haftası Buluşması’ programına katıldı. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ev sahipliğinde gerçekleşen ve toplumda sosyal güvenlik bilincinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması amaçlanan programda Bakan Işıkhan, sosyal güvenlik alanında yapılan yeni düzenlemelere ilişkin açıklamalarda bulundu. Sosyal Güvenlik Kurumu personeli başta olmak üzere sosyal güvenlik alanında çalışan, emek veren herkesin ’Sosyal Güvenlik Haftası’nı tebrik ettiğini söyleyen Işıkhan, sosyal güvenlik reformunun hayata geçmesiyle finansal yapının güçlendirildiğini, sosyal güvenlik kapsamının genişletildiğini, sosyal sigortacılık ve sağlık alanlarında da büyük mesafeler alındığını belirtti. Geçmiş dönemlerde Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve SSK olmak üzere üç farklı kuruma prim ödenmesi şeklinde ilerleyen bir sosyal güvenlik sistemi olduğunu hatırlatan Işıkhan, sistemde prim ödenen kuruma göre sunulan hizmetlerin farklılaştığını ve ayrıştırmaların oluştuğunu aktardı. Yapılan düzenlemelerle, sosyal güvenlik reformu ile kapsam, norm ve standart birliği açısından karmaşık, dağınık yapıya son verildiğini söyleyen Işıkhan, Sosyal Güvenlik Kurumu çatısı altında sosyal güvenlik sisteminin yeniden düzenlendiğini dile getirdi. “SUT’ta yaptığımız düzenlemeler ve alternatif tedavi seçenekleri ile yıllık 3,2 milyar lira tasarruf sağlamış olacağız” Bakan Işıkhan, sosyal güvenlik reformunun önemli bir ayağı olan genel sağlık sigortası sistemi hakkında da açıklamalarda bulundu. Sağlığa ayrılan bütçeyi en etkin şekilde kullanmaya özen göstererek Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) yer alan işlem ve tıbbi malzeme bedellerinde gerekli artışları yaptıklarını belirten Işıkhan, “Bir taraftan genel sağlık sigortalılarımızın en güncel ve yenilikçi tedavilere erişimini sağlarken, diğer taraftan da hastaların doğru şekilde tedavi edilmesi ve kamu kaynaklarımızın doğru kullanılması amacıyla akılcı ilaç kullanımı kapsamında çalışmalar yaparak gerekli düzenlemeleri hayata geçiriyoruz. Göreve geldiğimden itibaren Sağlık Uygulama Tebliği’nde yaptığımız düzenlemeler ve alternatif tedavi seçenekleri ile yıllık 3,2 milyar lira tasarruf sağlamış olacağız. SGK olarak protokol yaptığımız 907 kamu, bin 347 özel ve 154 üniversite hastanesi olmak üzere toplam 2 bin 408 hastane ve 30 bine yakın eczane tarafından sunulan sağlık hizmetini karşılamaktayız” açıklamasında bulundu. “Hepatit B ve D tedavisinde, diyabet tedavisinde ve kardiyoloji ilaçları aile hekimlerine yazdırılabilecek” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı için ilaç hizmetiyle hizmet veren eczanelerin ve eczacıların önemli birer paydaş olduğunu söyleyen Işıkhan, Türk Eczacıları Birliği ile sözleşmeli eczanelere 2023 yılı için imzalanan ek protokolle 2 milyar lira, 2024 yılı için imzalanan ek protokolle 3,8 milyar lira iyileştirme sağladıklarını kaydetti. Ayrıca vatandaşların raporlu ilaçlarının bir kısmını reçete ettirebilmek için hastanelere gittiğini ve ilgili doktordan yazdırmak zorunda kaldıklarını hatırlatan Işıkhan, “Hastanelerdeki yoğunluğu azaltmak, raporlu hastalarımızın işini kolaylaştırmak için aile hekimlerinin reçete edebildiği ilaçların sayısını artıran yeni bir düzenleme yapıyoruz. Yaklaşık 2 milyon vatandaşımızın faydalanabileceği kronik Hepatit B ve D tedavisinde, diyabet tedavisinde ve kardiyoloji alanında kullanılan ilaçların ilgili sağlık raporlu hastalarımızca hastanelerde sıra beklemeden aile hekimlerine giderek yazdırabilmelerinin önünü açıyoruz. Ayrıca mevcut durumda hekimler tarafından en fazla 3 aylık ilaç reçete edilebiliyorken, yeni düzenlemeyle raporu düzenleyen hekim tarafından 1 yıla kadar reçete edilebilecek ve hastalarımız tekrar hekime başvurmaya gerek kalmadan ilaçlarını bu süre zarfında 3’er aylık dozda sözleşmeli eczanelerden temin edebilecekler” ifadelerini kullandı. “Sosyal Güvenlik Kurumu’nu yeni bir hizmet modeline taşıyoruz” Bakan Işıkhan, emeklilerin emeklilik dönemini en iyi koşullarda geçirmeleri için gelir-gider dengesinin korunduğu, sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemini inşa etmenin en temel vazifeleri olduğunu ifade ederek, “Bildiğiniz gibi 2024 yılını Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde ’Emekliler Yılı’ olarak ilan ettik. Bu yıldan itibaren emeklilerimiz için bugüne kadar sağlamış olduğumuz imkanların çeşitlenerek artacağı bir süreci başlatıyoruz. SGK’yı yeni bir hizmet modeline taşıyoruz. Biliyorsunuz SGK, emekliler açısından sadece maaş ödeyen, ikramiye ödeyen teknik bir kurumdu. Artık SGK’yı sosyal açıdan da emeklilerimize hizmet verecek, gerçek anlamda emeklilerimizi SGK’ye paydaş yapacak, sosyal yönü de olan bir kurum haline dönüştürüyoruz. SGK’yı emeklilerimizin hayat kalitesini artıracak, arz odaklı hizmetlerle dinamik bir yapıya kavuşturuyoruz. Bu model kapsamında emeklilerimize yönelik sağlık hizmetlerinden sosyal etkinliklere kadar geniş bir yelpazede hizmetler sunulacak” değerlendirmesinde bulundu. “Emeklilerimizin yaşamlarını kolaylaştıracak teknolojik çözümleri devreye alacağız” SGK’nın uygulamaya koyacağı yeni hizmet modelinde her emeklinin hizmet merkezine gitmeden tek telefonla hızlıca ulaşabileceği, kurumun yetkin personelinden oluşacak emekli danışmanlarını görevlendireceklerini dile getiren Işıkhan, “Emeklilerimizin yaşamlarını kolaylaştıracak teknolojik çözümleri devreye alacağız. Online hizmetlerimizi genişleterek, işlemlerini daha hızlı ve kolay yapabilmelerini sağlayacağız. 81 ilde SGK İl Müdürlüklerinde emekli hizmet masası emeklilerimize özel hizmet sunmaktadır” şeklinde konuştu. “Son dönemlerde dijital alanda gerçekleştirdiğimiz yeniliklerle zaman ve paradan tasarruf sağlanmıştır” Bakan Işıkhan, göreve geldikleri andan itibaren en fazla önem verdikleri konuların başında dijital dönüşüm projeleri olduğunu söyleyerek, “Anlık olarak 400 bin adet talebi gerçekleştiren ve aylık yaklaşık 10 milyar talebe cevap verebilen bir bilişim altyapısına sahibiz. Bakanlığımız bilgi teknolojilerini etkin bir şekilde kullanarak, vatandaşlarımıza sunmuş olduğu hizmetleri ve bu hizmetlerin kalitesini sürekli artırmayı ve vatandaş memnuniyetini en üst seviyede tutmayı amaç edinmiştir. Kurumsal hizmetlerimizin kesintisiz, hızlı ve etkin sunulması, hizmet alan vatandaşların hastalık, yaşlılık, sağlık gibi temel haklarıyla ilgili memnuniyetleri açısından önem arz etmektedir. Son dönemlerde dijital alanda gerçekleştirdiğimiz yeniliklerle katma değeri yüksek hizmetler dijitalleştirilmiş, belge sayıları azaltılmış, zaman ve paradan tasarruf sağlanmıştır” diye konuştu. "SGK Co-Pilot uygulamasıyla veri ile karar alma, akıllı asistan, veri ile tahmin modelleme uygulamalarının etkinleştirilmesi amaçlanmaktadır" Kamu hizmetlerinen geliştirilmesi, ilgili hizmetlerin daha etkili, verimli, hızlı ve güçlü bir şekilde sunulabilmesi amacıyla iş ve işlemlere yapay zeka, büyük veri analizi ve makine öğrenmesi gibi teknolojilerle donatılmış SGK Co-Pilot adında yeni bir uygulama kazandırdıklarını da söyleyen Işıkhan, şu ifadelere yer verdi: “SGK Co-Pilot uygulaması ile kayıp, kaçak, suiistimal, anomali tespiti; veri ile karar alma, risk odaklı denetim, akıllı asistan, veri ile tahmin modelleme uygulamalarının etkinleştirilmesi amaçlanmaktadır. Bu proje kapsamında verilerimiz üzerinden analiz yapılarak sağlık geri ödeme fatura maliyetlerinin düşürülmesi, sağlık fatura inceleme operasyon süreçlerinin kısaltılması, iş gücünün ve kaynakların doğru, etkin ve verimli kullanılması, sağlık geri ödeme süreçlerinin iyileştirilmesi, sağlık fatura inceleme ve ödeme süresinin hızlandırılması hedeflerinde bulunduk. Bu sistem en kısa sürede hayata geçirilecektir.” Konuşmanın ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan, sendika başkanları ve ilgili sektör temsilcileriyle toplu fotoğraf çekildi.
Eskişehir Başkan Kurt: "Gençlerimizin enerjisi ve potansiyeli bizlere her zaman ilham vermiştir" Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle bir mesaj yayımlayarak, "Bu özel gün, milletimizin bağımsızlık ve özgürlük yolundaki kararlı duruşunun, gençlerimizin de bu yolda ne kadar önemli bir yere sahip olduğunun en büyük kanıtıdır" dedi. Başkan Kurt, yayımlamış olduğu mesajında, "Sevgili gençlerimiz, bugün Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkarak bağımsızlık meşalesini yaktığı, milli mücadelemizin başladığı ve Türk gençliğine armağan ettiği 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı coşkuyla kutluyoruz. Bu özel gün, milletimizin bağımsızlık ve özgürlük yolundaki kararlı duruşunun, gençlerimizin de bu yolda ne kadar önemli bir yere sahip olduğunun en büyük kanıtıdır. Odunpazarı’mızda, gençlerimizin enerjisi ve potansiyeli bizlere her zaman ilham vermiştir. Belediye olarak, gençlerimizin her alanda kendilerini geliştirebilmeleri için spor, sanat ve eğitim alanlarında sunduğumuz imkânları sürekli genişletiyoruz. Gençlerimiz bizim için sadece geleceğin büyükleri değil, aynı zamanda bugünün de aktif bireyleridir. Onların her türlü faaliyet içinde daha fazla yer almalarını sağlamak, bizlerin en temel görevlerinden biridir. Bu anlamlı günde, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bu toprakları vatan yapma uğrunda canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor; tüm gençlerimizin ve hemşehrilerimin 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutluyor; gençlerimize sağlık, başarı ve mutluluk dolu bir gelecek diliyorum. Hep birlikte daha güçlü ve aydınlık yarınlara ulaşacağımıza yürekten inanıyorum" ifadelerini kullandı.
Kayseri Evlilik Festivali heyecanı KUMSmall AVM’de başladı Kayseri’de düğün sezonu öncesinde KUMSmall AVM’de başlayan Evlilik Festivali’nde çiftler, düğünleri öncesinde A’dan Z’ye bütün ihtiyaçlarını karşılıyor. "Avrupa’nın ve Türkiye’nin En Büyük Mobilya AVM’si" özelliği taşıyan, 350 mağazası 300 bin metrekare kapalı alanı bulunan KUMSmall AVM’de düğün sezonu öncesinde evlilik heyecanı başladı. Düğün salonlarından gelinlikçilere, güzellik merkezlerinden düğün organizasyon firmalarına kadar düğün ve evlilikle alakalı her sektördeki firmaların stant açtığı festivale gelen çiftler, düğünleri öncesinde A’dan Z’ye ihtiyaçları olan her şeyi buradan karşılıyor. Evlilik Festivali kapsamında 18 ve 19 Mayıs tarihlerinde yapılacak etkinlikler arasında konserler, evlilikle ilgili söyleşiler, kına ekibi gösterileri, dans gösterisi, canlı müzik gibi etkinliklerin de bulunduğu festivalde, 19 Mayıs Pazar günü saat 17.00’de Willma Elles ve İpek Tanrıyar gibi ünlü mankenlerin de katılacağı bir defile gerçekleştirilecek. "KUMSmall alışveriş merkezi fuarlar ve festivaller merkezi olarak anılmaya devam edecek" Festival hakkında bilgiler veren KUMSmall AVM Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Sarıkaya, “KUMSmall alışveriş merkezi fuarlar ve festivaller merkezi olarak anılmaya devam edecek. Bunu daha da perçinliyoruz. Mobilya festivali ve Moda Show’dan sonra şimdi de evlilik festivalindeyiz. Bir taraftan halkımızın ve bölgemizin ihtiyaçlarını karşılamaya devam ederken, diğer taraftan da Kayseri’mizde ve bölgemizdeki vatandaşların sosyal, kültürel ve eğlence hayatına katkıda bulunmaya çalışıyoruz. 16-19 Mayıs tarihleri arasında evlilik festivalimiz var. Çiftlerimizin bir evlilik için damatlıktan gelinliğe, çiçekten, makyaja, düğün salonlarına, balayı tatiline ve hatta oturacakları konuta kadar tüm ihtiyaçlarını içeren güzel bir festival hazırladık. Özellikle cumartesi ve pazar günleri harika organizasyonlar var. Kına organizasyonundan tutun, defileye kadar etkinliklerimiz var. Konserlerimiz ve dans gösterilerimiz var. Eğlence alanımızda çocuklardan ve yetişkinlerden tutun, her kesime dokunmaya çalışıyoruz. Kayseri’de yapılmayanları yapmaya çalışıyoruz. KUMSmall AVM halkın ve bölgenin AVM’si. Bu AVM bir kişinin yatırımı değil, burada kendi ürettiğimiz mobilyalarımızı vitrine çıkartıyoruz. Evlilik Festivali ile beraber de mobilya ihtiyacı olan, evini yenileyen ve özellikle evlenecek çiftlerimizin mobilya ihtiyaçlarını festivalle beraber KUMSmall AVM’den karşılanmasını hedefliyoruz. Özellikle vatandaşlarımıza mobilya konusunda şunu söylemek istiyorum. Mobilyalar artık bir tercih nedeni oldu. Rengini, yastığını, tasarımını ve modelini belirliyorlar. Haliyle hazırda stokta olan ürünler çok kalmadı. Vatandaşların isteğine, seçtiği rengine ve talebine göre mobilya üretiliyor. Dolayısıyla temmuz, ağustos ve eylül ayında alacakları mobilyaların siparişlerini gelip bugünden sipariş etmeleri ve beğenmeleri hem zamanında teslimin hem de istedikleri şekilde rengini belirlenmesinin önünü açacak. Bu da bizim daha planlı üretim yapmamızı ve hammadde tedarik etmemizi sağlıyor. Burada da güzel bir birliktelik ortaya çıkıyor. Evlilik Festivali bu yıl daha renkli, önümüzdeki yılda da fuar formatına dönecek. Şehir dışından çok daha farklı firmaları burada görmeye başlayacağız. Kayseri’mizde de çok güzide firmaların olduğunu da gördük ve bundan çok mutlu olduk" ifadelerini kullandı. "Piyasa fiyatının daha da altında kampanyalar hazırlamalarını firmalarımızdan rica ettik" Sarıkaya; "İnsanları buraya davet ediyorsak farklı bir dokunuş sağlamamız gerekiyor. Sadece “indirim var” diyerek, göstermelik indirim olmuyor. Biz gerçekten piyasa fiyatının daha da altında kampanyalar hazırlamalarını firmalarımızdan rica ettik. Mobilyacılarımız özellikle düğün paketleri, çeyiz setleri veya bireysel takımlar anlamında belli modelleri seçerek indirimleri gerçekten yaptılar. Festivalimize katılan düğün salonları, organizasyon şirketleri gerçekten bunu önemsiyorlar. Biz de iyi bir duyuru yaptık. Hem sosyal medya aracılığıyla hem de belediyelerde nikah günü alanlara ulaşmaya çalıştık. 50 binin üzerinde SMS gönderdik. Bir hareket gerekiyor. İnsanların ihtiyaçları var ama akıllarına düşürmek gerekiyor. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz. Bunlar AVM’ye, sektöre, şehre ve bölgeye hareket katan etkinliklerdir" diye konuştu. (AG-
İstanbul Bakan Bolat, İsrail ile ticaretin durdurulmasına ilişkin konuştu Ticaret Bakanı Ömer Bolat, İsrail ile ticaretin durdurulması ile ilgili olarak, ‘‘Bu konu siyasi istismar konusu yapıldı. 2 Mayıs tarihinde İsrail’in ateşkese yanaşmadığının görülmesi üzerine İsrail ile ticareti durdurma kararı alındı. Ticaret Bakanlığı olarak bu kararı uyguladık. İsrail enflasyon artışı ve mal bulamama gibi konularda ciddi sıkıntılar çekti’’ dedi. Türkiye İhracat Seferberliği Zirvesi, Turkuvaz Medya Merkezi Konferans Salonu’nda Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, zirve kapsamında katıldığı oturumda Türkiye’nin ekonomik verilerine ilişkin bilgi verdi. Bakan Bolat, İsrail ile ticaretin kesilmesi ile ilişkin açıklamasında da ‘‘Konuyu siyasi istismar haline getirmek isteyenler oldu. 2 Mayıs itibariyle İsrail ile ticaret yapılmamaktadır. Türkiye olarak saldırıların başladığı andan itibaren tutarlı bir politika izledik’’ ifadelerini kullandı. Bakan Bolat, fahiş fiyat, stokçuluk gibi uygulamalarla ilgili de konuştu. Bolat, fahiş fiyat ve stokçuluk gibi uygulamalar ile ilgili olarak da caydırıcı cezaların olacağını belirtti. ‘‘İsrail enflasyon artışı ve mal bulamama gibi konularda ciddi sıkıntılar çekti’’ İsrail ile ticaretin durdurulması konusuna da değinen Bolat, ‘‘Bu konu Türkiye’de seçim döneminde siyasette istismar konusu yapıldı. Ülke olarak birlik beraberlik içinde bu konunun çözülmesi gerekirken istismarcı bir siyaset aracı haline getirildi. Hükümetimiz buna istismar aracı olarak görseydi seçimden önce ticareti durdururdu. Filistinliler ile 1 milyar dolarlık ticaretiz var. İsrail üzerinden aldıklarıyla da toplam 2 milyar dolarlık ticaretimiz vardı. Filistin Milli Ekonomi Bakanlığı ile görüşerek hükümetimiz kısmi olarak ihracatı durdurmuştu. İstismarcı tavırlar devam edildiğinde doğru bilgilerle cevap verdik. 2 Mayıs tarihinde İsrail’in ateşkese yanaşmadığının görülmesi üzerine İsrail ile ticareti durdurma kararı alındı. Ticaret Bakanlığı olarak bu kararı uyguladık. İsrail enflasyon artışı ve mal bulamama gibi konularda ciddi sıkıntılar çekti. Türkiye’den bir günde malını ekonomik fiyata alabiliyordu’’ diye konuştu. ‘‘İhracat hedefimiz geçerliliğini koruyor, revize yapılmadı’’ İsrail ile ticareti durdurduk ama ihracat hedefi rakamlarımız aynı şekilde diyerek konuşmasına devam eden Bakan Bolat, ‘‘Uzak ülkeler stratejisi ve İslam ülkeleri ile ticareti geliştirme stratejisi öncelikli durumda. Yılın ikinci yarısında AB pazarlarından talepte artış bekliyoruz. Körfez ülkelerine yönelik ihracatımızda artış var. Türki Cumhuriyetlere ihracatımızda artış var. ABD’ye ihracatımızı artırıyoruz. 267 milyar dolar mal ihracatı ve 110 milyar dolar hizmet ihracatı hedefimiz geçerliliğini koruyor, hedeflerimizde revize yapılmadı’’ dedi. Türkiye’nin 220 ülkeye 12 bin kalem ürün ihracatı yaptığını söyleyen Bakan Bolat, Türkiye ekonomisini veya iktidarı kötülemek için ’ekonomik krizde’, ’sanayi bitti’ falan tezviratları yapılıyor. Bunlar külliyen, yalan’’ ifadelerini kullandı. "Son 4 senede Türkiye’nin ABD’ye ihracatı yüzde 46 arttı" ABD ile ticaretin arttığına da vurgu yapan Bakan Bolat, ‘‘Son 4 senede Türkiye’nin ABD’ye ihracatı yüzde 46, karşılıklı toplam ticaret yüzde 41 oranında arttı. Geçen hafta ABD’deydik, bazılarını korku sarmıştı. Türkiye’yle İsrail arasındaki ilişkilerin gergin olması nedeniyle ve ticaretteki uyguladığımız ’ticaretin durdurulması’ kararı üzerine işte ’mahvolduk’ gibi şeyler söylenmişti. Tam tersine ABD’de biz çok sıcak karşılandık. Mesela iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin yürütüldüğü bir komite var; Ticaret ve Yatırım Komitesi. 7 yıl aradan sonra üç hafta önce bu konuda Ankara’da toplantısını yaptık. Geçen hafta perşembe günü Türk-ABD Kongresi, Türk Amerikan iş alemini bir araya getiren yıllık toplantı 5 yıl aradan sonra yine Washington DC’de yapıldı. Türkiye’yle iş yapmak konusunda hem ABD hükümetinde iştah var, hem ABD’li iş ve yatırım çevrelerinde o konuda istek var’’ şeklinde konuştu. Fahiş fiyat ve stokçulukta cezalar artıyor Bakan Bolat fahiş fiyat ve stokçuluğa karşı yeni yasaların yolda olduğunu da ifade ederken, ‘‘81 bin işletme ve 580 bin ürün denetlemeleri yapıldı. Geçen yıl İç Ticaret Genel Müdürlüğü üzerinden karaborsa, stokçuluk, haksız fiyat, fahiş fiyat denetlemelerinde 850 milyon lira; tüketici korunmasında da zararlı ürünler, aldatıcı reklamlar, sağlığa zararlı ürün konularında ise 1.2 milyar lira ceza kesildi. Rekabet Kurulu da geçen yıl 2,6 milyar lira ceza kesti, rekabete aykırı işlem yapan firmalara. TBMM’de; rekabetin korunması kanunu, tüketicinin korunması kanunu, stokçuluk ve fahiş fiyat ile ilgili düzenlemeler yapılacak, cezalarda ciddi artışlar meydana gelecek. Buradaki amaç caydırıcılık. Ticaretin piyasa şartları içinde yapılmasını, tüketicinin alım gücünün daraltılmamasını, fahiş fiyat ile istismar edici uygulamalara gidilmemesini amaçlıyoruz’’ açıklamalarında bulundu.