SAĞLIK - 28 Mart 2018 Çarşamba 09:20

“Sağlıkta tasarruf olmaz, obezite yüzde 45’e ulaştı”

A
A
A
“Sağlıkta tasarruf olmaz, obezite yüzde 45’e ulaştı”

Şeker tüketimine bağlı obezitenin Türkiye’de yüzde 45 oranına ulaştığını ifade eden Dr. Muhsin Öztürk, “Nişasta bazlı şekerin kullanılmasının nedeni ucuz maliyetinin olmasıdır. Sağlık üzerinden tasarruf yapılmaz. Nişasta bazlı şeker tüketiminin kısıtlanması gerekiyor” dedi.

İstanbul Esenyurt Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Muhsin Öztürk, şeker üzerine yaptığı değerlendirmede ister şeker pancarı ve isterse nişasta bazlı şekerler olsun obezite oluşturması nedeniyle aynı kategoride ele alınması gerektiğini ifade etti. Dr. Muhsin Öztürk, tatlı tüketilecekse alternatif olarak kuruyemiş tüketilmesini tavsiye etti. Nişasta bazlı şekerin leptin denilen doyma hormonunun salgılanmasını geciktirdiğini de değinen Dr. Öztürk, bu nedenle de obezite oranında yaşanacak artışa kapı aralandığını söyledi.

“Maliyeti düşük, taşınması kolay”

Nişasta bazlı şekerin kolay taşınması ve düşük maliyetinin olduğuna değinen Dr. Öztürk, bu nedenle nişasta bazlı şekerin tüketiminde artış olduğunu belirterek, “Nişasta bazlı şeker 1970’li yıllardan beri dünyada üretilen bir gıda ve gıda bileşeni olarak kullanılıyor. 1980 ve 1990’lı yıllarda üretiminde ciddi bir artış oldu. Bunun en önemli nedeni nişasta bazlı şekerin ucuz maliyette olmasıdır. Ticari, boyutuna bakıldığında kolay ulaşım ve düşük maliyet ön plana çıkıyor. Bu özellikler nişasta bazlı şekerin son dönemde kullanımını arttırmıştır. Bu katkı maddesi daha çok tatlı olan yiyecek ve içeceklerde; meyve sularında, unlu mamullerde ve tatlının olduğu her türlü mamul yiyeceklerde kullanılıyor” dedi.

“Nişasta bazlı şeker doyumsuzluk hissi veriyor” 

Şeker pancarından üretilen şeker ile nişasta bazlı şekerleri karbonhidrat kaynağı olarak aynı kategoride değerlendiriyoruz diyen Dr. Öztürk, nişasta bazlı şekerin kullanımı ile birlikte vücudumuzdaki yağ oranının arttığını söyledi. Dr. Öztürk, nişasta bazlı şeker ile şeker pancarından elde edilen şeker arsındaki farklara da değinerek, nişasta bazlı şekerin neden olabileceği hastalıkları şu şekilde ifade etti:

“Nişasta bazlı şeker ile şeker pancarından elde edilen şeker arasında fruktoz farkı vardır. Fruktoz nişastanın yapı taşlarından biridir. Nişastanın yapısında glikoz ve fruktoz mevcuttur. Ancak nişasta bazlı şeker elde edilirken fruktoz ön plana çıkıyor. Mevcut glikozun fruktoza dönüşmesi de söz konusudur. Yapılan araştırmalarda fruktozun obeziteye daha fazla yol açtığı ve vücutta daha fazla yağ birikimi yaptığı ortaya çıkmıştır. Glikoz vücuda alındığında insülin salınımını uyarıyor ve hızlandırıyor. İnsülin ise doygunluğu sağlayan hormonu salgılatıyor. Fruktoz insülin hormonunun daha az salgılanmasını sağlayarak buna bağlı olarak doygunluğu sağlayan leptin hormonu seviyesi de düşük kalmaktadır. Dolayısıyla insanlar doymuyor daha fazla şeker almak durumunda kalıyor. Bu da vücutta yağlanmaya, kiloya bağlı kalp ve damar hastalıkları, hipertansiyon, kan yağlarının yüksekliği, kolesterol yüksekliği gibi komplikasyonları ortaya çıkarıyor. Aynı zamanda vücutta yağ brikimi sonucu oluşan obezite, diyabet gibi kronik hastalıklara ve diğer metabolik hastalıklara kapı aralıyor” şeklinde konuştu.

“Şeker yerine kuru meyve tüketin”

Çay tüketimine bağlı şeker kullanımının sağlık açısından ciddi sorunlara da neden olduğunun altını çizen Dr. Öztürk, şekerli çay içilmemesi gerektiğinin söyleyerek, bunun yerine lif açısından oldukça zengin olan kuru meyve tüketimini tavsiye etti.

Dr. Öztürk, “Toplum olarak çay tüketimimiz oldukça yüksektir. Çay yaklaşık olarak içeceklerimizin yüzde 70’ini oluşturmaktadır. Ancak burada sorun oluşturan durum, çayın şekerli içilmesidir. Çaya eklediğimiz şeker rafine şekerdir. Rafine şekerler vücutta hemen yağa dönüşen şekerlerdir. Bu açıdan şekerin çaya kesinlikle atılmaması gerekiyor. Bunun yerine çayı şekersiz içemiyorsak kuru meyve eşliğinde içebiliriz. Çünkü kuru meyvede lif var. Lif sindirim sisteminin düzenlenmesi ve kan şekerinin hızlı yükselmesini engellemektedir. Bundan dolayı kuru üzüm, incir, hurma, kayısı gibi kuru meyveleri şeker yerine tercih etmeliyiz. Bunun yanı sıra günlük yaşantımızda da şeker kullanımına dikkat etmeliyiz. Çocuklara şeker vermek yerine çocuklara kuruyemiş ikram edelim. Bugün toplumumuzda obezite oranı yüzde 45’e, fazla kiloluluk oranı ise yüzde 65’e ulaştı. Şimdiden bunun önlemini almalıyız. Aksi takdirde uzun vadede sağlık sorunları yaşayacağız. Ayrıca ucuz olduğu için kullanılan ancak sağlığımızı tehdit eden ürünlerden de uzak durmalıyız. Çünkü sağlığın tasarrufu olmuyor” diyerek sözlerini noktaladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Deniz kaplumbağaları ilk yuvayı yaptı Antalya’nın Manavgat ilçesi Sorgun-Side sahilinde ilk yetişkin deniz kaplumbağası yuvası tespit edildi. Manavgat’ta nesli tükenme tehlikesi altındaki deniz kaplumbağalarının yuvalama alanlarından Sorgun- Side sahilinde, yeni sezonun ilk kaplumbağa yuvası tespit edildi. Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan aldığı araştırma izinleriyle izleme faaliyetlerini yürüten DEKAFOK Kıyı Koruma Derneği tarafından belirlenen kaplumbağa yuvası, korumaya alındı. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve genelgelerle nesli koruma altına alınan deniz kaplumbağalarının yuvalama alanları, her yıl olduğu gibi bu yıl da çeşitli uyarı ve tedbirlerle korunacak. Bunların başında yuvalama alanlarından motorlu araçların geçmesi, sahilde ateş yakılması, yavruların deniz yönüne gitmesini engelleyebilecek yapay ışıklar, havai fişekler ve çöpler gibi faktörlerin yasaklanması geliyor. İlk yuva, geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildi DEKAFOK Kurucu Başkanı Seher Akyol, bu yıl beşinci koruma ve izleme sezonuna hazırlandıklarını belirterek, "2020 yılında bu işe başladığımızda bize ’Burada caretta mı olur?’ demişlerdi. İlk yıl burada carettaların olduğunu, ikinci yıl ise deniz analarının en büyük avcısı carettaların aslında buradaki en büyük çalışma alanı olan turizm için ne kadar önemli olduğunu gösterdik. Üçüncü yıldan itibaren ise çevreye duyarlı halkımızın muhteşem çabalarıyla daha da güçlendik. Bu yıl beşinci sezonumuza hazırlanırken çok daha müsterihiz çünkü vicdani duyguları son derece gelişmiş olan halkımız artık ne yapması ve yapmaması gerektiğini çok iyi biliyor. Geçmiş dönemlere bakarak duyarlılığıyla beni çok etkileyen off-road sürücülerimiz ekim ayının ortalarına kadar sahillerimizde araçla geçmemesi gerektiğini, kampçılarımız ateşin deniz kaplumbağalarına ne gibi zararlar verdiğini çok iyi biliyor. Bölgedeki otellerimiz bu konuda tam destekçimiz ve bu dönemde onlarla ve duyarlı personelleriyle muhteşem bir uyum yakalıyoruz" dedi. DEKAFOK tarafından yapılan açıklamada; ilk yuvanın geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildiği belirtilirken, yetişkin deniz kaplumbağalarının ağustos ortalarına kadar yuvalamaya devam etmesinin beklendiği, yavruların ise ilk yuvadan yaklaşık 50 gün sonra çıkmaya başlayacağı ve geçen yıl olduğu gibi ekim ayının ortalarına kadar çıkışlarını sürdüreceği kaydedildi.
Hatay Küçük Barış Manço takma saçı, bıyığı ve sahne performansıyla beğeni topladı Depremin vurduğu Hatay’da açılan Barış Manço temalı kütüphane hizmete açıldı. Kütüphanenin açılışında Barış Manço’ya benzemek için takma saç ve bıyık takan küçük çocuk, sahne performansıyla beğeni topladı. Asrın felaketinin ilk saatlerinden itibaren bölgeye yardıma koşan Antalya İl Sağlık Müdürlüğü’nde görevli 38 yaşındaki Acil Tıp Teknisyeni Havva Aydanur Ertuğrul, afetzede vatandaşlara umut olmaya devam ediyor. Hatay’da bir çok projeye imza atan Ertuğrul, kurucusu olduğu Ülkem Okuyor Derneği öncülüğünde 21. Kütüphanesinin açılışını gerçekleştirdi. Antakya ilçesinde bulunan Katar - 4 konteyner kentte açılan Barış Manço temalı kütüphane vatandaşlara hizmet etmeye başladı. Barış Manço severler ve Ülkem Okuyor Derneği işbirliğinde açılan kütüphanenin açılışı renkli görüntülere sahne oldu. Barış Manço’ya benzemek için peruk ve bıyık takan ilkokul 2. sınıf öğrencisi Ayaz Nalçak, açılışa katılanlardan büyük beğeni topladı. Lale Manço, kütüphanenin eşinin ismini taşıyacak olmasından dolayı mutlu olduğunu belirterek, “Havva hanım önderliğinde bu gün Ülkem Okuyor Derneği’nin 21 kütüphanesini açıyoruz. Bu kütüphane Barış Manço’ya ithaf edildi. Tabii bizim buraya katkımız da var. İzmanço ve Barış severler katkıda bulundu. Burası Havva hanımın emekleriyle bizim eserimiz oldu. Kütüphanemiz Barış Manço adıyla anılacak ve gerçekten mutlu oldum. Depremzede çocukların Barış Manço’yu tanıyabilecekleri bir ortam oluşturmaya çalıştıklarını belirten Ertuğrul, “Depremin ilk gününden beri sahadayım. Ancak sağlıkçı olarak değil deprem bölgesine kitap yığan kadın olarak biliniyorum. Ülkem Okuyor Derneği olarak 21. Kütüphanemizi açtık. Derneğimiz açtığı kütüphanelerde artık iş birlikleri yapıyor. Lale hanım ve Barış severler olarak 21. Kütüphanemizi birlikte açmak istediklerini söylediler. Hatay’ın Antakya ilçesinde bulunan konteyner kente Barış Manço temalı bir kütüphane kazandırdık. Çocukların girdiklerinde Barış Manço’yu hatırlayabilecekleri bir ortam oluşturmaya çalıştı” şeklinde konuştu.
Kırıkkale Kuraklık riski artıyor, ekinler kuruyor: Köylüler yağmur duasına çıktı Kırıkkale’de ekili tarım arazilerinde yaşanan kuraklıktan yakınan köylüler, yağmur duası yaptı. Kırıkkale’de kuraklık tehlikesi çiftçileri endişelendiriyor. Yağışların önceki yıllara göre az olması sebebiyle ekili tarım arazileri, kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Bölgede yağış miktarındaki azalma, ekili tarım arazilerinin birçoğunun kurumasına sebep oldu. Geçimini çiftçilikten sağlayan köylüler ise kuraklıktan dolayı zor duruma düştü. Köylüler, yağmur yağmaması halinde hasadı kaybedeceklerini belirterek, yağmur duasına çıktı. Tilkili köyünde muhtarlık tarafından organize edilen yağmur duasına, çevre köylerden de katılım oldu. Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından dualar edildi, namaz kılındı. Yağmur duasına, Çelebi Kaymakamı Mehmet Melih Dalan ve Çelebi Belediye Başkanı Yaşar Erdemir de katıldı. Duanın ardından katılımcılara yemek ikram edildi. Tilkili köyü muhtarı Osman Ilıcan, İHA muhabirine mevsimsel değişiklikten dolayı bölgede kuraklık yaşandığını belirterek, köylülerle birleşerek yağmur duası yaptıklarını söyledi. "İnşallah dualarımız kabul olur" Bölgede kuraklığın olduğunu anlatan Ilıcan, "Bölgemizde mevsimlerin değişmesinden dolayı kuraklık yaşanıyor. Bizde tarım ülkesi olduğumuz için üretmeye mecburuz. Bölgemizde su sıkıntısı var. İklimlerin değişmesi yağışların kaymasından dolayı Nisan yağmurlarını alamadık. Buda bölgemizde ciddi bir kuraklığa sebep oldu. Bizde Müslümanlar olarak diğer köylülerimiz ile birlikte birleştik dua ettik. İnşallah yağmurumuz yağar. Dua ettik inşallah bundan sonrada şükür duası yaparız. İnşallah dualarımız kabul olur" dedi. Kaldırım köyü muhtarı Faruk Yıldırım ise ekinlerinin yüzde 70’inin kuramaya başladığını ifade ederek, bu sebeple de yağmur duasına çıktıklarını belirtti.