GÜNDEM - 15 Ocak 2017 Pazar 20:01

Sahipleri ölen köpekler paylaşılamıyor

A
A
A
Sahipleri ölen köpekler paylaşılamıyor

Bodrum'da 'Golden çetesi' olarak bilinen 12 Golden cinsi köpeğin sahibi Şenol Özbakan vefat edince, köpekleri sahiplenen hayvan sever Aylin Yıldız Schwarz ve köpekleri geri almak isteyen Özbakan’ın kızı davalık oldu. Schwarz’ın köpekleri vermemesi üzerine karşı karşıya gelen taraflar basın mensuplarına yaptıkları açıklamada, konuyu yargıya taşıyacaklarını ifade etti.

Bodrum’da 'Golden çetesi' olarak bilinen 12 Golden cinsi köpeğin sahibi Şenol Özbakan vefat edince hayvan sever Aylin Yıldız Schwarz evinin kapılarını köpeklere açmıştı. Bu duruma karşı çıkan Özbakan'ın kızı Yağmur Özbakan ise köpekleri geri almak için Güvercinlik Jandarma Karakolu'na gidip şikayetçi olunca iki grup arasında gergin anlar yaşandı.

Bodrum’da yaşayan emekli anestezi uzmanı Aylin Yıldız Schwarz, villasının bahçesinde bulunan 2 odalı müştemilatını sahipleri vefat edince sokakta kalan 12 tane Golden cinsi köpeğe tahsis etmişti. Köpeklere sahip çıkan hayvan sever Schwarz, köpeklerin kullanılmasını istemediğini söyleyerek, kimseye köpekleri vermeyeceğini beyan etmişti. Bunun üzerine vefat eden Özbakan’ın kızı Yağmur Özbakan, jandarma ile birlikte Schwarz'ın evine gelerek köpekleri almak istedi. Kısa bir tartışmanın ardından Schwarz, köpekleri mahkeme kararıyla teslim edeceğini söyledi. Bunun üzerine Özbakan’ın kızı jandarma karakoluna giderek Schwarz’dan şikayetçi oldu. Köpekleri geri almak için hukuksal mücadeleye başvuracaklarını söyleyen Özbakan’ın kızı, köpekleri aldıktan sonra vakıf kuracağını da açıkladı.

Konuyla ilgili kısa bir açıklama yapan Aylin Yıldız Schwarz, Özbakan’ın kızı ve yakınlarının sabah köpekleri almaya geldiklerini belirterek, şu ifadelere yer verdi:
“Bu sabah bir grup kapıma geldi. Golden cinsi köpekleri alacaklarını ve vermem gerektiğini söylediler. Ben de bu köpeklerin koruma altında olduklarını, bu saatten sonra bu köpekleri kimseye vermeyeceğimi söyledim. Goldenleri vermeyince jandarmayı çağırdılar. Ben de jandarma komutanına köpekleri sadece mahkeme kararıyla vereceğimi söyledim. Goldenlerin kimliklerini göstermelerini istedim. Köpeklerin kimliklerinin bende olduğunu söylediler. Asla kimlikler bende değil. Goldenler bana teslim edildiğinde kimse bana kimlik teslim etmedi. Bunlar sokaktan toplanan Goldenlerdir. Şenol beyin kimlikli Golden değildi. Allah rızası için sokaktan alıp baktığı köpeklerdi. Şenol beyin vasiyeti 'köpeklerimi asla kimseye teslim etmeyin' dedi.”

Köpeklere sahip çıkanlardan Yıldız Uslu da Şenol Özbakan’ın vasiyetini yerine getirdiklerini söyleyerek, “Şenol bey bana dedi ki 'köpeklerimi kesinlikle kimseye vermiyorsunuz.' 'Yeşim hanımda kalacaklar bir tek ona güveniyorum' dedi. Ben bu olaya bizzat şahidim. Ve onun için burada bunun mücadelesini veriyoruz. Ben 20 yıldır burada yaşıyorum ve Şenol beyi çok yakından tanıyorum. Şenol bey sokaklarda bu hayvanları toplar. Yazın tatilciler Bodrum’a gelir, köpek alır. Bu köpekleri de kışın giderken sokağa bırakır giderler. O kadar çok köpek var ki sokakta ama bunlara sahip çıktı bunlar normalde sokak köpeği. Biz de Şenol beye bunun için yardım ederdik. Yazın da Bodrum merkezde durur, turistlerin yardımıyla geçinirdi” dedi.

"Köpekler Bodrum'un değil"
Goldenlerin sahibi olan Şenol Özbakan’ın kızı Yağmur Özbakan ise köpekleri yasal yollarla alacağını belirterek, "Babamın bugün gömülüşünün 4’üncü günü. Daha yasını bile ne yazık ki yaşayamadık. Ben her ne olursa olsun teşekkür ediyorum. Babamın tedavi sürecinde Aylin hanımın köpeklere bakması için onay verdim. Babamın öldüğünün sabahında Aylin hanım bana 'köpekler hakkında ne düşünüyorsun' diye sordu. Ben de 'babam yeni öldü bana biraz müsaade edin' dedim. Sonra bana 'al o zaman köpeklerini' diye bir tavırla karşılaştım. Ben de bunun üzerine buraya geldim. Köpekler Bodrum’un değil. Köpekler Şenol kaptanındır. Şenol kaptan sokaktan aldığı köpekleri sahiplendirdi. Sahiplendiremediği köpeklere kendi baktı. Köpekleri Bodrum’a mal eden benim babamdı. Köpekler Bodrum’un da değil, İzmir’in de değil köpekler bir semte bağlı değildir. Köpekler Şenol kaptanındır. Benim babam Bodrum’a bu köpekleri kabul ettirene kadar uzun bir süreç geçirdi. Ben köpeklerin burada kalmasını kabul ettim, 'burada kalsın' dedim, 'ben de gelip giderim' dedim. Bir sayfa açtım köpeklerle ilgili ve bu sayfada maddi ve manevi hiçbir beklentimiz olmadığını belirttik sayfamızdan. Ben daha sonra bir mesaj aldım 'o sayfayı Aylin hanıma devredeceksin' diye. Babamın başında bulunduğu köpekler ile ilgili açılan sayfayı kapatmayacağım. Çünkü biz bu sayfada sadece 'Golden çetesi'ni işlemiyoruz. Sahiplendirilecek hayvanları işliyoruz. Kayıp hayvanları işliyoruz. Ve insanlara hayvan sevgisini aşılıyoruz. Ben geldim köpekleri almaya. Ben burayı kesinlikle basmadım. Haneye tecavüz olur diye sadece kapı zilini çalıp dışarı çıkmalarını bekledim. Benim babam öldü, benim babamın parası olsaydı villa tutup yaşayacak bir kıvama gelirdi. Benim babam karavanda yaşayan bir insandı. Köpeklere para bıraktığını söylememesinin nedeni ise bu şekilde olacağını biliyordu" diye konuştu.

"Köpekleri alıp babamın adına vakıf kuracağım"
Golden cinsi köpekleri aldıktan sonra vakıf kuracağını söyleyen Özbakan, “Bundan sonra hukuk sürecini de göreceğiz. Ben eminim ki geçte olsa ben bir şekilde hayvanlara kavuşacağım. Benim her zaman istediğim şuydu; ölen babamın adına her zaman bir vakıf kurmak istedim. Benim bu köpekleri aldıktan sonraki sürecim vakıf kurmaktır. Çünkü başka hayvanlar da yararlanacak bu vakıftan. Benim köpekler de başka köpekler de yararlansın” şeklinde konuştu. 

Eren Ayhan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tekirdağ Teleferikte ailesiyle mahsur kalan makine teknisyeni: "Kazadan 10 dakika önce arayıp uyarmıştım" Antalya’da yaşanan teleferik kazasında ailesiyle birlikte mahsur kalan ve Çorlu ilçesinde yaşayan Makine Teknisyeni Cezmi Türkyılmaz, “Henüz olay yaşanmamıştı, ben arayıp uyardım ama maalesef 10 dakika sonra kaza meydana geldi. Çok üzücü bir olay fakat önüne geçilebilirdi” dedi. 12 Nisan tarihinde Antalya’nın Konyaaltı ilçesindeki Sarısu-Tünektepe teleferik hattında bulunan bir teleferik direği devrilip seyir halindeki bir kabine çarptı. Kabinin parçalanması sonucu Avukat Memiş Gümüş hayatını kaybederken, 17 kişi de yaralanmıştı. Kaza sonrası tamamen duran teleferik kabinlerinde mahsur kalan 174 kişi, yaklaşık 1 gün süren çalışmalardan sonra tahliye edildi. Çorlu ilçesinde yaşayan Cezmi Türkyılmaz, üniversitede okuyan kızını ziyaret için gittiği Antalya’da yolculuk için bindiği teleferikte, kabinlerde mahsur kalan 174 kişi arasında yer aldı. Türkyılmaz ve ailesiyle yaklaşık 7 saat sonra helikopter vasıtasıyla mahsur kaldığı kabinden kurtarıldı. Olayla ilgili konuşan Makine Teknisyeni Cezmi Türkyılmaz, “Gezi amaçlı teleferiğe bindik ve geziyi tamamladıktan sonra dönüş için teleferiğe bindik. Bu sırada direklerden bizim kabinin üzerine kıvılcım sıçradı. Bunu kızım fark etti ve bana da söyledi. Ben de bu konulara karşı bilgisi olan bir makine teknisyeniyim. Kafamı kaldırıp baktığımda direğin üzerinde makaralar kilitlenmiş dönmüyordu. Hemen kabinde yazan irtibat numarasını arayarak, görevlilere ulaştım ve kazaya sebebiyet verilmesin diye teleferiği durdurmalarını ifade ettim. Arayıp, ‘direğin üzerindeki makaralar dönmüyor. Bu yüzden çelik halat kıvılcım çıkarıyor, teleferiği hemen durdurun’ dedim. Telefonu kapattılar 5 dakika sürdü, herhangi bir durdurma olmadı. 5 dakika sonra tekrar aradım ve ‘sakın yolcu almayın, teleferiği hemen durdurun, kıvılcım ve duman çıkıyor’ dedim. 3-4 dakika sonra teleferik tekrar start alınca bir baktım arkaya etrafı toz bulutu kapladı. Telefon kayıtlarına bakılabilir muhtemelen ilk ben arayıp uyardım. Benim aradığımda stop edilip bırakılsaydı bu olay yaşanmazdı” diye konuştu.
Antalya Deniz kaplumbağaları ilk yuvayı yaptı Antalya’nın Manavgat ilçesi Sorgun-Side sahilinde ilk yetişkin deniz kaplumbağası yuvası tespit edildi. Manavgat’ta nesli tükenme tehlikesi altındaki deniz kaplumbağalarının yuvalama alanlarından Sorgun- Side sahilinde, yeni sezonun ilk kaplumbağa yuvası tespit edildi. Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan aldığı araştırma izinleriyle izleme faaliyetlerini yürüten DEKAFOK Kıyı Koruma Derneği tarafından belirlenen kaplumbağa yuvası, korumaya alındı. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve genelgelerle nesli koruma altına alınan deniz kaplumbağalarının yuvalama alanları, her yıl olduğu gibi bu yıl da çeşitli uyarı ve tedbirlerle korunacak. Bunların başında yuvalama alanlarından motorlu araçların geçmesi, sahilde ateş yakılması, yavruların deniz yönüne gitmesini engelleyebilecek yapay ışıklar, havai fişekler ve çöpler gibi faktörlerin yasaklanması geliyor. İlk yuva, geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildi DEKAFOK Kurucu Başkanı Seher Akyol, bu yıl beşinci koruma ve izleme sezonuna hazırlandıklarını belirterek, "2020 yılında bu işe başladığımızda bize ’Burada caretta mı olur?’ demişlerdi. İlk yıl burada carettaların olduğunu, ikinci yıl ise deniz analarının en büyük avcısı carettaların aslında buradaki en büyük çalışma alanı olan turizm için ne kadar önemli olduğunu gösterdik. Üçüncü yıldan itibaren ise çevreye duyarlı halkımızın muhteşem çabalarıyla daha da güçlendik. Bu yıl beşinci sezonumuza hazırlanırken çok daha müsterihiz çünkü vicdani duyguları son derece gelişmiş olan halkımız artık ne yapması ve yapmaması gerektiğini çok iyi biliyor. Geçmiş dönemlere bakarak duyarlılığıyla beni çok etkileyen off-road sürücülerimiz ekim ayının ortalarına kadar sahillerimizde araçla geçmemesi gerektiğini, kampçılarımız ateşin deniz kaplumbağalarına ne gibi zararlar verdiğini çok iyi biliyor. Bölgedeki otellerimiz bu konuda tam destekçimiz ve bu dönemde onlarla ve duyarlı personelleriyle muhteşem bir uyum yakalıyoruz" dedi. DEKAFOK tarafından yapılan açıklamada; ilk yuvanın geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildiği belirtilirken, yetişkin deniz kaplumbağalarının ağustos ortalarına kadar yuvalamaya devam etmesinin beklendiği, yavruların ise ilk yuvadan yaklaşık 50 gün sonra çıkmaya başlayacağı ve geçen yıl olduğu gibi ekim ayının ortalarına kadar çıkışlarını sürdüreceği kaydedildi.
Hatay Küçük Barış Manço takma saçı, bıyığı ve sahne performansıyla beğeni topladı Depremin vurduğu Hatay’da açılan Barış Manço temalı kütüphane hizmete açıldı. Kütüphanenin açılışında Barış Manço’ya benzemek için takma saç ve bıyık takan küçük çocuk, sahne performansıyla beğeni topladı. Asrın felaketinin ilk saatlerinden itibaren bölgeye yardıma koşan Antalya İl Sağlık Müdürlüğü’nde görevli 38 yaşındaki Acil Tıp Teknisyeni Havva Aydanur Ertuğrul, afetzede vatandaşlara umut olmaya devam ediyor. Hatay’da bir çok projeye imza atan Ertuğrul, kurucusu olduğu Ülkem Okuyor Derneği öncülüğünde 21. Kütüphanesinin açılışını gerçekleştirdi. Antakya ilçesinde bulunan Katar - 4 konteyner kentte açılan Barış Manço temalı kütüphane vatandaşlara hizmet etmeye başladı. Barış Manço severler ve Ülkem Okuyor Derneği işbirliğinde açılan kütüphanenin açılışı renkli görüntülere sahne oldu. Barış Manço’ya benzemek için peruk ve bıyık takan ilkokul 2. sınıf öğrencisi Ayaz Nalçak, açılışa katılanlardan büyük beğeni topladı. Lale Manço, kütüphanenin eşinin ismini taşıyacak olmasından dolayı mutlu olduğunu belirterek, “Havva hanım önderliğinde bu gün Ülkem Okuyor Derneği’nin 21 kütüphanesini açıyoruz. Bu kütüphane Barış Manço’ya ithaf edildi. Tabii bizim buraya katkımız da var. İzmanço ve Barış severler katkıda bulundu. Burası Havva hanımın emekleriyle bizim eserimiz oldu. Kütüphanemiz Barış Manço adıyla anılacak ve gerçekten mutlu oldum. Depremzede çocukların Barış Manço’yu tanıyabilecekleri bir ortam oluşturmaya çalıştıklarını belirten Ertuğrul, “Depremin ilk gününden beri sahadayım. Ancak sağlıkçı olarak değil deprem bölgesine kitap yığan kadın olarak biliniyorum. Ülkem Okuyor Derneği olarak 21. Kütüphanemizi açtık. Derneğimiz açtığı kütüphanelerde artık iş birlikleri yapıyor. Lale hanım ve Barış severler olarak 21. Kütüphanemizi birlikte açmak istediklerini söylediler. Hatay’ın Antakya ilçesinde bulunan konteyner kente Barış Manço temalı bir kütüphane kazandırdık. Çocukların girdiklerinde Barış Manço’yu hatırlayabilecekleri bir ortam oluşturmaya çalıştı” şeklinde konuştu.