POLİTİKA - 22 Haziran 2016 Çarşamba 17:47

Şamil Tayyar’dan çarpıcı iddialar: Beştepe de dahi çok sayıda...

A
A
A
Şamil Tayyar’dan çarpıcı iddialar: Beştepe de dahi çok sayıda...

AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, “Cumhurbaşkanımıza yanlış bilgi vererek, bazı cemaatçi isimlerin çok iyi yerlere getirildiğini düşünüyorum. Yüzde 100 ölçebilecek ölçermetre olsa, Beştepe de dahi çok sayıda cemaatçi çıkar” dedi.

AK Parti Gaziantep Milletvekili ve Gazeteci Şamil Tayyar, bir televizyon kanalındaki "Son Söz" isimli programda yaptığı değerlendirmede çarpıcı iddiada bulundu. Cumhurbaşkanlığı külliyesinde bile cemaatçilerin olduğunu söyleyen Tayyar, “Beştepe’de çok sayıda cemaatçi çıkar. Biliniyor bu isimler. Tehlike de arz ediyor. Benim ısrarla Cumhurbaşkanı ve Başbakanımızdan da talebim, bilgi kaynaklarının çeşitlenmesi gerekir” dedi.

“BEŞTEPE STERİL EDİLMELİ”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakan olduğu dönemde en yakın koruma müdürünün de paralelci çıktığını vurgulayan Tayyar, “Cumhurbaşkanımız, başbakan olduğu dönemde, bana cep telefonu numarasını verdi. Telefonun gündüz koruma müdürü Zeki’de, akşam da kendisinde kaldığını belirtti. Acil bir şey olursa, akşamları telefonundan aramasını istedi. Zeki dediği kişi, en yakın koruma müdürüydü. Peki o koruma müdürüne ne oldu? Paralel Yapı soruşturmasında gözaltına alındı, bırakıldı ve yargılanıyor. O böcekler var ya, dinlemeler, ondan dolayı. En yakın koruma müdürü, düşünün yaklaşık 20 saat başbakanımızın cep telefonunu elinde tutan adam. O yüzden kritiktir” dedi.
Tayyar, başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere bakanlıklar ve HSYK’nın da paralele karşı steril hale getirilmesini istedi. Tayyar, “Mutfaktaki aşçısına kadar hafife alınacak, kimse olmaz. Beştepe’nin daha steril hala getirilmesi lazım. Bu aynı zamanda başbakanlık için geçerli. İçişleri, Adalet Bakanlığı için geçerli. HSYK için geçerli. Beştepe’de bilgi akışıyla ilgili mekanizmanın kurulması gerektiğini düşünüyorum. Halk vatandaş, görevli, bilgileri oraya aktarmalı. Burada farklı kanallardan teyit edildikten sonra üzerine gidilmeli, yanlışların ayıklanmalı ve filtre sistemi kurulabilir. Çünkü paralel Yapı ile mücadele Tayyip Erdoğan kadar hassas ben ikinci bir ismi görmedi” dedi.

“KİMSENİN PARALELLE MÜCADELE DERDİ YOK”
Cemaatçilerin halen emniyet ve MİT, HSYK gibi kurumlarda bulunduğunu savunan Tayyar, cemaatçi, bürokrat ve siyasetçilerin de henüz temizlenmediğini söyledi. Paralel yapı ile tek mücadele eden kişinin Recep Tayyip Erdoğan olduğunu kaydeden Tayyar, “Eğer Tayyip bey, bu konuda şöyle bir hafif sendelese, geri çekilse, ve-leddalin, Amin. Hiçbir şey olmaz. Yani şuanda devleti yöneten kadroların, önemli bir kısmının paralel yapı ile mücadele diye bir derdi yok. Sadece bu mücadeleyi kendi yandaşlarına kadro açmak için kullanıyorlar. O kadroları açarken de devşirilmiş paralelcileri de araya sıkıştırabiliyorlar. Çok var. HSYK’da var. Emniyette var. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün üst kademe yöneticilerinden var, hala cemaatçi. Soruyorsunuz, falanca şahıs cemaatin çok önemli adamlarından biriydi, niye işlem yapmıyorsunuz’ diye. Bir bakıyorsunuz, onun arkasında siyasetçi, bürokrat, istihbaratçı çıkıyor. Sayısız adamlar çıkıyor. Ben biraz endişeliyim. Devlet içerisinde küçük küçük iktidar kantonları oluşmaya başladı. Bu konuda bana göre endişelenmek gerekir. Çünkü bunun nerede duracağını bilmiyoruz. MİT şuanda çok parça hale geldi. Emniyet karmakarışık. Emniyette halen aktif olarak görev yapan cemaatçiler var. Ama onlara arka çıkanlar var. Destek olanlar var. Onlar haklı çıkıyorlar” ifadelerine yer verdi.

AK PARTİLİLER TAFİYE EDİLDİ
Polis akademilerine sınavla alınan 7 bin polis hakkında da konuşan Tayyar, sonraki süreçte de AK Partili polis adayların tasfiye edildiğini söyledi. Tayyar, “Polis Akademilerinden 1800 çocuk atıldı. Önemli bir kısmı cemaatçi değildi, AK Partilileri tasfiye ettiler. O çocukları cemaat yurtlarına getiren adamları da okullarda bıraktılar. Eğer sizin bir hassasiyetiniz varsa, falancaya selam verdi, yandan geçti, ikin gün falanca yere gitti diye o adamları okuldan tasfiye ederken, bizatihi o çocukları cemaat yurtlarına götürenleri niye bıraktınız” dedi.

“PARALELİN EN GÜÇLÜ OLDUĞU KURUM TSK”
Milletvekili Tayyar, paralel yapının en güçlü olduğu yerlerin başında Genelkurmay Karargahı geldiğini ileri sürdü. Tayyar, “Şuanda paralel yapının en güçlü olduğu yerlerden biri, Türk silahlı Kuvvetleri, Genel Kurmay Karargahı. Maalesef paralel yapıyla mücadelenin en zayıf yürütüldüğü üç kurum sayın deyin, birinci sıraya Türk Silahlı Kuvvetleri derim. Genel Kurmay Başkanı Davet etsin kendisine hepsini anlatayım. Ben bildiğini düşünüyorum. Bilmemek mümkün mü bunları, hele askerde. Muharrem Köse diye bir akli müşavir vardı. 3 ay önce görevden aldıydılar, hala yerinde duruyor. Bir masadan aldılar, öbür masaya verdiler. Adam duruyor aynı yerinde” konuştu.

"ASKERİ YARGI DA PARALELİN ELİNDE"
Askeri yargının da paralel yapının elinde olduğunu ileri süren Tayyar, ”Bu Türk Silahlı Kuvvetleri, geçmişte pantolonun dizine bakarak, bu namaz kılıyor, bu mülteci diyerek, paldır küldür adam atıyordu. Şimdi niye atamıyorsunuz. Şuanda Askeri yargı var ya, hem idare mahkemesi hem diğer mahkemenin büyük çoğunluğu paralel yapımın elinde. Askeri mahkemeler, onların etki alanında. Niye değiştirme konusunda çaba harcamıyoruz” dedi.

Paralel yapı döneminde askeri okullara alınan bir çok öğrencinin de rütbe almaya başladığını belirten Tayyar, askerler konusunda başka büyük bir tehlikenin ülkeyi beklediğini ifade etti. Tayyar, “Tehlikeli bir şey daha var, Türk Silahlı kuvvetlerde. Bir dönem çalınmış sorularla giren öğrenciler var, geliyorlar alttan. Kuleli askeri lisesinden, Işıklar’dan, Harp Okulu’ndan gelen öğrenciler var. Alttan gelen belli rütbelerde. Türk silahlı kuvvetlerde de herkes çok biliyor zaten. Bu kuşak tamamen ele geçirirse, artık kontrol de edemezsiniz” şeklinde konuştu.

MİLLİ TAKIMIN ÇEK ZAFERİ
Tayyar, Türk Milli takımın Çek zaferi ile ilgili yaptığı değerlendirmede, “Bu zafere imza atan teknik heyeti ve futbolcularımızı kutluyoruz. Güzel bir gece oldu. Ayyıldız’ın gecesi oldu. Malum, 2 maçta yenilgi olunca linç edilmişlerdi. Zaman zaman bizim de canımızı sıkan, bizim de tepkimize neden olan sonuçlar olunca, o kadar aşağılıkça işler yapıldı ki, Fatih Terim futbolcuların eşlerine, çocuklarına varıncaya kadar ağza alınmayacak laflar söylendi. Bu memlekette, bu ihanet çizgisindeki insanlar hangi ara yetişti, serpildi. Hakikaten üzerinde doktora tezi yazılması gereken bir konu diye düşünüyor. Bu gece güzel bir zafer oldu. Zaferin tadını çıkarmak gerek. Herkesin çok iyi bildiği iki alan var, biri futbol, diğeri siyaset. Herkesin çok rahat ahkam kestiği konulardır. Benim bir miktar da, çok alt düzeyde olsa da futbol geçmişim var. İnşallah üst tura çıkar. Çıkmasa da dert değil. Sonuçta herkes alın teri döktü, emeğini ortaya koydu” ifadelerini kullandı.

“GOLÜ DE Mİ TAYYİP BEY ATACAK”
Tayyar, Milli takımın üst üste oynadığı 2 maçtan mağlubiyetle ayrılmasının bile hükümet karşıtı kampanyanın parçası haline getirildiğini kaydetti. Tüm takımlar için statlar bile yapıldığını kaydeden Tayyar, “ Milli maçta alınan 2 yenilgi bile neredeyse hükümet, Cumhurbaşkanı karşıtı bir kampanyaya düştü. Bu hükümet, Cumhuriyet tarihi boyunca yapılmış statlar, sahalar yapılmış. İmkanlar yapılmış. O sahaya çıkıp Tayyip Bey’mi oynayacak. Ne yapacak. Golü de mi O atacak yahu. Allah’dan korkun. Bu bile hükümet karşıtı bir kampanyanın parçası haline getirildi. Buna ilişkin çok ciddi hazırlıklar var. Medya ayağı hazır göreve. Buna ilişkin çok ciddi finansman da sağlanıyor. Fitili ateşlenecek bir olay da her yerden patlatılabilir.

MHP’DEKİ GELİŞMELER
Tayyar, MHP’deki gelişmeler ilgili yaptığı konuşmasında ise durumun MHP lideri Devlet Bahçeli’nin kontrolünden çıktığını, sorunu mahkemelerin çözeceğini ifade etti. Tayyar, “Milliyetçi Hareket Partisi’ni bu duruma düşürmek son derece ayıplı bir durum, siyaseten. İş kontrolden çıktı. Yine karakolda bitecek herhalde. Son tüzük kurultaya baktığımızda birbirinden farklı açıklamalar var. Noterin açıklaması farklı, çağrı heyetinin açıklaması farklı. Kamuoyuna deklare edilen, sayılar farklı. MHP iç tüzüğüne baktığımız zaman, ilgili hükümleri değerlendirdiğimizde, kongreyi toplamak için yeter sayısının olduğunu, tüzük değişikliği için yeter sayının olmadığını görüyoruz. Bu tartışmalar yine mahkemeye taşınacak gibi görünüyor. Buradaki İtilafı yine mahkeme çözecek. Tüzük değişikliğini yapabilecek çoğunluk sağlanabildi mi? Kurultayın toplanması için geçerli olan ve açıklanan sayı doğru mu? Sahte imzalar var mı konularında da çok sayıda spekülasyon var. Tüm bunları sonuçlandıracak olan yargı gibi gözüküyor” dedi.

“BAHÇELİ’NİN KARİZMASI ÇİZİLDİ”
Devlet Bahçeli’nin bundan sonraki süreçte işinin kolay olmamasına rağmen kongreden galip çıkacağını savunan Tayyar, “Sayın Bahçeli’nin işinin kolay olmadığı, çok açık gözüküyor. Muhalifler içerisinde de Meral Akşener önde gözüküyor. Meral Akşener’in öne çıkması diğer adayları rahatsız ediyor ama divan başkanlığı seçimde de gözüktü. Meral Akşener, diğerleri ile arasındaki mesafeyi açmış. Onlar da önemsemiyor zaten. Akıllarını başlarına toplamazsa, tasfiye olurlar, gider. Meral Akşener mesafeyi açtı. Diğer üç ismin Akşener’e alternatif olması kolay gözükmüyor. O Kurultay’daki dağılıma baktığımızda, aralarındaki mesafeye rağmen Bahçeli’yi alt edebilecek bir sayı da henüz ortada yok. Bir 400 civarında Meral Akşener’e yakın oy gözüküyor. Bu yeterli bir sayı değil ama o kurultaya katılmayan, Bahçeli’nin çağrısı üzerine yapılacak kurultaya katılacak delegeler, tavır, oylarının rengini değiştirirler mi bilemeyiz. Aşağıdan yukarıya hızla yükselen bir dalga var. Bu nasıl absorbe edilebilir, MHP bunu iyi değerlendirmesi lazım. Kararı, başlangıçta delegeler, nihai olarak da mahkeme verecek gibi görünüyor” ifadelerine yer verdi.

Devlet Bahçeli’nin kongreden yeniden galibiyetle çıksa bile partide ömrünün uzun olmayacağını belirterek, “Bahçeli’nin yeniden çok az bir oy farkıyla da çıksa, kalacağına ilişkin senaryolar daha güçlü gözüküyor. Bahçeli bu şekilde kalsa bile, artık o partide, bana göre karizması çizildi. Çok uzun ömürlü olacağını düşünmüyorum” dedi.

“İSTİHBARAT KİRLİ İŞTİR”
Tayyar, Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Hanefi Avcı’nın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği dilekçede, Emniyet içerisinde Milli Damar Grubu isimli bir suç örgütünün olduğu, paralel yapıyı taklit ettiği ve KÖZ’cüler grubu ile ilgili iddiaları da değerlendirdi.

İstihbaratın kirli bir iş olduğunu vurgulayan Tayyar, “İstihbarat kirli bir iştir. Kim içerisinde yer almışsa, o kirli suda yüzmüş ve nihayetinde, kendisi de kirlenmiştir. Buna bütün istihbaratçıları ekleyebilirsiniz. Çünkü istihbarat sadece enformatik değildir. Yani enformasyon amacıyla toplanmaz aynı zamanda dezenformasyon da istihbaratçının işidir. Yani doğru bilgi kadar kirli bilgi de var. Bir tarafa bilgilendirmek kadar, bir başka tarafı yanıltmak da istihbaratçının işidir. Bu kadar dezenformasyon ve formasyon arasında gidip gelen yapının temiz kalması, çok kolay bir şey değil. İstihbarat insanların egosunu, enaniyetini de arttırır. Düşünün ki çok özel adamların, yetkililerin, devlet görevlilerin tüm özel arşivi gözünüzün önünden geçiyor. Bir süre sonra her şeyi yapabileceğinize, her şeye muktedir olduğunuza inanmaya başlıyorsunuz. Onun için de istihbaratçıların egosu çok yüksek olur. Kolay kolay pozisyonlarını bırakmak istemezler. Bu nedenle tarih boyunca istihbaratçılar birbirleriyle atışmış, çatışmış ve hep kavga etmişlerdir. Çünkü istihbarat iktidar savaşının en önemli enstrümanlarından bir tanesidir” şeklinde konuştu.

“HANEFİ AVCI, CEMATTEKİ İKTİDAR SAVAŞINI KAYBETTİ”
Tayyar, Hanefi Avcı’nın da diğer istihbaratçılardan farklı olmadığını vurgulayarak, Avcı’nın cemaat içerisindeki iktidar savaşını kaybettiğini kaydetti. Tayyar, Hanefi Avcı ve Kemalettin Özdemir hakkında şu değerlendirmeyi yaptı:

“Hanefi Avcı, dinleme işini kurumsallaştıran isimlerden birisidir. Bugün gayri hukuku diye düşündüğümüz, paralel yapıya atfettiğimiz bir çok dinlemenin benzeri, Hanifi Avcı’nın görevli olduğu dönemlerde de söz konusudur. Benzer işlere Hanifi Avcı’da imza atmıştır. Hanifi Avcı’nın da diğer istihbaratçılardan farklı olmadığını görüyorum. Aynı zamanda Cemaatin bir dönem en önemli isimlerinden birisiydi. Cemaatin içerisinde bir iktidar savaşı vardı. O iktidar savaşını Hanifi Avcı kaybetti. O ayrışma öyle başladı, zaten. Cemaatin içerisinde eski kuşak istihbaratçıdır. KÖZ diye tırnak içerisinde söylediğimiz Kemalettin Özdemir’dir. Cemaatin emniyet imamıdır. Alttan gelen yeni nesil istihbaratçılar Hanifi Avcı’yı alt ettiler. Bugün cezaevinde olan Fuat Yılmazer, Ramazan Akyürek gibi o şöhretli istihbaratçılar. Onlar günün konjektürel şartları içerisinde o savaşı kazandılar. Hanifi Avcı, savaşı kaybettiği andan itibaren bunlarla çatışmaya girdi. Kendisini cezaevinde buldu. Hanifi Avcı geçmişten bu yana istihbarat savaşları içerisinde her zaman bir hizmi merkezi haline gelmiştir. Bunun göz ardı edilmemesi lazımdır. İlginçtir hiç konuşmadığı soruşturma süreci Ergenokon sürecine aittir. Ergenekon soruşturması kapsamında Zekeriye Öz, Hanifi Avcı’nın da ifadesine başvurdu. Hanifi Avcı Ergenokon ile ilgili tek satır bir şey söylemedi.

“AMAÇ PARAL MÜCADELESİ İLE BOŞALAN KADROLARI DOLDURMAK”
Tayyar, Hanefi Avcı’nın da bahsettiği tüm grupların, paralel yapı ile mücadelede boşalan kadroları doldurmak için savaş verdiğini anlattı. Avcı’nın niyetinin de kendi kadroları ile boşluğu doldurmak olabileceğini savunan Tayyar, “Paralel yapı ile mücadele hızlı bir şekilde sürerken, emniyette, MİT’te jandarmada, askerde, devletin farklı kurumlarında yeni kadrolar açılmaya başlandı. Bu kadrolar atamalar yapılırken, neredeyse bir savaş hali söz konusu. Herkes kendisine ait ve kendinden yada kendisine yakın isimleri, bu kadrolara atamaya çalışıyor. Herkes Paral yapıdan doğan boşluğu doldurmaya çalışıyor. Sadece o gruplar değil, Hanifi Avcı’nın kendisi de var, o işin içerisinde. Devlette etkin, güçlü, söz sahibi olmak isteyen kadrolar bir mücadele veriyor” dedi.

HANEFİ AVCI’NIN VERDİĞİ İSİMLER
Hanefi Avcı’nın şikayet dilekçesinde yer alan ve basına yansıyan isimleri de değerlendiren Tayyar, buradaki amacın yakın zamanda beklenen geniş kapsamlı kararname olabileceğini savundu. Tayyar, “Basına 15-20 isim yansıdı, dilekçe de anladığım kadar 200’e kadar isim var. İsimlere de birebir baktığımda, kendi aralarında birbirlerine benzemeyenler de var. Burada farklı bir manipülasyon olduğunu da düşünüyorum. Önümüzde ki dönemde bir kararname çıkacak. Hem Emniyet genel müdürlüğünde, hem de çok sayıda ilde emniyet kadrolarında çok ciddi değişiklik olacak. Buraya bazı isimlerin eklenmesi, yazılması, çıkarılması, biraz da bu kararnameyi etkilemeye yönelik gibi geldi bana. Mustafa Gülcü Emniyet Genel Müdür Yardımcısı aynı zamanda personelden sorumlu Emniyet Genel Müdür Yardımcısı. Personel Daire Başkanı da Eyüp Kınacı. İkisinin ilişkilerinin çok iyi olmadığını biliyorum. Cumhurbaşkanlığı koruma müdürü Ramazan Bal ile Personel dairesi Başkanı arkadaşlar. Kanka gibi arkadaşlar. Diğer taraftan Hanifi Avcı tanık gösteriyor. Bu durum çok ciddi mahkeme konusu olacak” değerlendirmesinde bulundu.

“HANEFİ AVCI’NIN GÖZÜ MİT MÜSTEŞARLIĞINDA”
Tayyar, Hanifi Avcı’yla ilgili kulislerde dile getirilen yaygın söylentinin ise MİT müsteşarı olmayı çok istediği yönünde olduğunu ifade etti. Tayyar, “MİT müsteşarlığının Geçmişten beri O’na kırmızı elma gibi gözüktüğü söylenir. MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da ismi sık geçiyor. Görevden alınacak, alındı, gidecek gibi. Bu süreçten Hakan Fidan gidecekse, ve oraya bir isim aranıyorsa, olabilir mi, veya bazı arkadaşlarını korumak için olabilir. Emniyetteki operasyonda bu isimlerden bir kısmının yeniden olmayacağını düşünüyorum. Bir şeyleri kesmek için mi bu yapılıyor. Çok senaryo yazılabilir” dedi.

Tayyar, sulandırılan Ergenekon ve Balyoz soruşturması sanıkları gibi paralel yapı mensuplarının da aklanabileceği tehdidine dikkat çekti. Tayyar, “Şuanda paralel yapı ile mücadele, tıpkı Ergenekon ile mücadele gibi olmaya başladı. Bir torba davaya dönüşme tehlikesi ile karşı karşıya. Böyle devam ederse, nasıl ki Ergenekoncular, Balyozcular, bu sulandırma nedeniyle, 5-6 yıl sonra sözüm ona aklandılarsa, 5 yıl sonra paralelcilerin tamamı aklanır. Paralel yapı ile mücadele ediliyormuş gibi gözükürken, araya birileri katılıyor, birbirleriyle ilintisi, bağlantısı olmayan hadiseler, aynı torba içerisinde görülmeye, değerlendirmeye başlıyor. Sayı hızla artıyor. Böylesine büyük bir problemle de karşı karşıya kalabiliriz. Neredeyse paralel yapı, Türklerin 1071’deki Malazgirt savaşı ile Anadolu’ya girdiği tarihten başlamış gibi sunmaya başlandı. Kalkmışlar, böyle bir şey olmadı, hepsini aklama yoluna gidiyorlar. Paralel yapı, şuanda ciddi bir darbe yedi. Devlet içerisindeki, en azından operasyonal kabiliyeti olan unsurları büyük ölçüde temizlendi. Yatay bir şekilde devam eden unsurları var. Yeniden bir yapılanma süreci var. Bu süreci ıskalarsak, paralel yapı, farklı bünyede kendisine hayat bularak, hortlayabilir. Ayrıca Ergenekon, balyoz gibi eski derin devlet artıkları da yeniden hortlayabilir. Hatta Ak Parti düşmanlığında birleşip, birlikte saf tutup, ittifak dahi yapabilirler. Bu süreci ıskalamamız gerekiyor. Ben siyaseten bu sürecin iyi algılanmadığı kanaatindeyim” diye konuştu.

“İNSANLARI SOKAĞA DÖKEBİLECEK HER ARGÜMANI KULLANACAKLAR”
Tayyar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Taksim’e cami ihtiyacı olduğu ve Gezi parkına kışla yapılacağını yönündeki söylemlere tepki gösterenlerin amacın insanları sokağa dökmek olduğuna işaret etti. Tayyar, “Hükümetimizi etkisizleştirme, Cumhurbaşkanımızı itibarsızlaştırmak, AK Parti’nin iktidardaki ömrünü azaltmak için bir işbirliği var. 2019’a bırakmama niyetindeler. Bunu başarabilirseler. Bunun için Taksim’e cami, Topçu kışlasının yapılması gibi projelere de gerek yok. Kullanabilecekleri, insanları sokağa dökebilecekleri her argümana atlayacaklar. Hızlı bir şekilde siyasetin tansiyonunu arttıracaklar, gerginliği arttıracaklar. Siyasetteki görüş ayrılıklarını derinleştirip, çatışmayı hızlandıracaklar. Bununla ilgili çok ciddi çalışmalar var. Finansman aktarılıyor, planlar yapılıyor. Her türlü provokasyona, zemin hazırlayacaklar. Böyle bir riskli bir süreçten geçtiğimizi söyleyebilirim” şeklinde konuştu.

“HEDEF YENİ BİR SİYASİ PARTİ KURMAK
Tayyar, son dönemlerdeki çatışma ortamlarının oluşturulmasındaki hedefin ise yeni bir siyasi parti kurmak olduğunu belirtti. Gergin ortamın yeni parti kurulana kadar süreceğini anlatan Tayyar, süreçte kalkan her dokunulmazlık dosyasının da kullanılabileceğini kaydetti. Her dosyanın bir canlı bomba etkisi oluşturabileceğini söyleyen Tayyar, “Bunun sonucunda neyi başarabilirler? Gezi olaylarını denediler olmadı, farklı darbe senaryolarını hayata geçirmeye çalıştılar olmadı. Neyi başarabilecekler. Yeni siyasi parti kurulmasına kadar, akla gelebilecek her enstrümanı bunlar kullanacaklar. Karşıda yeni bir strateji, yeni bir planlama söz konusuysa, Ak Parti’nin buna hazırlıklı olması, buna uygun olarak hareket etmesi, buna ilişkin tavır almamız gerektiğini düşünüyorum. Biz bu süreci en iyi şekilde yürütmeliyiz. Süreç iyi yönetilemezse, her dosya bir canlı bomba haline gelebilir. MHP’deki hadise gibi. Bu kadar savcı yada hakimi kontrol edebilir misiniz. Yarın en kritik zamanda bir savcı yada bir mahkeme heyeti, siyasi tansiyonu arttırmak için, tartışmalar alevlendirmek için pat diye bir karar verebilir. Ne yapacaksınız, gergin atmosferi nasıl absorbe edebileceksiniz. Bizim iktidarın, dikkatli olması gerekiyor. Sicilimiz çok temiz gözükmüyor. Her türlü tedbirin alınması gerekiyor” dedi.

KILIÇDAROĞLU DA PLANLAMALARIN PARÇASI
Tayyar, Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’lilerin de planın parçası olduğu için son dönemlerde gergin açıklamalar ve tahrik eden üslup kullandığını iddia etti. Tayyar, “Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyaseti gerginleştirici açıklamaları da bu planlamanın parçasıdır. Sürekli O’nun ve CHP’li milletvekillerinin ağza alınmayacak laflarla, tahrik edici bir uslüple konuşmaları, gündemi gerginleştirmeleri, kavga için bir sebep aramaları bundan bağımsız değil” diye konuştu. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Kayısıyı ’sis’ vurdu, rekoltede yüzde 60 düşüş bekleniyor Elazığ’da geçen sene don vuran kayısıyı bu sene de sis vurdu. Üretici rekoltede yüzde 60 düşüş beklerken, bazı ağaçlarda hiç meyve olmadığını ifade etti. Türkiye’nin önemli kayısı üretim merkezlerinden olan ve 100 bin dekar alanda bir milyona yakın kayısı ağacı bulunan Elazığ’ın Baskil ilçesinde, yılda ortalama 60 bin ton kayısı üretimi gerçekleşiyor. Elazığ’daki bu kayısının yüzde 95’i ise Baskil ilçesindeki bahçelerde oluyor. İlçede üretilen kalitesi ve aroması ile ilk sıralarda yer alan Baskil kayısısının önemli pazar yeri ise Malatya’da bulunuyor. 2 yıldır çeşitli meteorolojik olaylardan ve hastalıklardan dolayı çiftçi istediğini bir türlü alamazken bu sene de kayısı sis vurdu. Bahçelerin üzerlerini kaplayan sis, kayısı tomurcukları üzerinde su tanecikleri biriktirdi. Gece yaşanan en ufak bir soğukta su tanecikleri donarak kayısıyı adeta öldürdü. Her sene bir olayla karşılaştıklarını ve yaklaşık 3 sezondur istediklerini alamadıklarını dile getiren çiftçiler, rekoltede bu sene ortalama yüzde 60 düşüş beklediklerini söyledi. Bu sene kayısının olmamasının en büyük etkeninin sis olduğunu belirten üreticilerden Nusret Abiç, "Sis, ağaç üzerinde su tanecikleri bırakıyor. Bu tanecikler buz dönüştüğü zaman meyve kalmıyor. Hepsi yanıp gidiyor. En büyük etken sistir. Aşırı soğuk veya sıcaktan değil, bu seneki kayısının olmamasının sebebi sistir. Bu sene geçen seneden de düşük. Geçen sene zaten düşüktü, bu sene onun da altında kaldı. Bu sene işçiliği, elektriği, suyu ve gübresini çiftçi cebinden ödeyecek. Geçen seneye göre kayısıda yüzde 60 düşüş var. Geçen sene kadar olması imkansız gibidir. İklimlerin bozulması mı diyelim artık kayısı olmuyor. Geçen sene don vurdu, bu sene sis vurdu. Seneye de ne vurur onu Allah bilir" dedi. Üreticilerden Hamza Abiç ise, "Geçen sene çiçeğe yağmur vurdu ve dondurdu. Bu sene ise aşırı bir sis vardı. Sis tomurcukların üzerinde su olarak birikti. Gece de dondurduğu için tomurcukların hepsi dondu. Bu sene yapacak bir şey yok. Her zaman kazandırmıyor bazen de götürüyor. Bu sene de cepten götürecek. Rızkın kefili Allah’tır. Yapabileceğimiz bir şey yok. Geçen seneye göre bazı yerlerde yüzde 60, bazı yerlerde ise yüzde 100 düşüş var. Bazı ağaçlarda 3-5 kilo var. Bazı ağaçların üzerinde ise hiç yok. 3 sezondur bahçeden verim alamıyoruz. Bahçenin üzeri kırmızı sürgülerle dolu. Bu bahçenin artık verimden düştüğünün bir göstergesidir. Artık bahçe kendi gelişime verdi. 3 senedir meyve olmadığı için ağaç, meyve vermeyi bir nevi unuttu gibi, bu yüzden artık sadece kendini büyütüyor" diye konuştu.
Ankara Türkiye Arıcılık Haritası 2023 verileri ile güncellendi Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, ülkenin arıcılık ile ilgili bilgilerinin yer aldığı Türkiye Arıcılık Haritası’nın 2023 verileri ile güncellendiğini belirterek, "Türkiye Arıcılık Haritamıza yeni coğrafi işaret alan ballarımız ile damızlık ana arı üreten illerimiz de eklendi" dedi. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, sahip olduğu coğrafi konum ve biyoçeşitlilik dolayısıyla dünya ballı bitkiler florasının yüzde 75’ine sahip olan Türkiye’nin, bal üretiminde dünyada ikinci sırada bulunduğuna dikkati çekerek, dünyadaki çam balı üretiminin yüzde 90’ının da Türkiye’de gerçekleştiğinin altını çizdi. Son 22 yılda arıcılığın geliştirilmesi ve bal üretiminin artırılması amacıyla çok sayıda projenin hayata geçirildiğini anımsatan Yumaklı, bu kapsamda, Bakanlığa bağlı Hayvancılık Genel Müdürlüğünün hizmete sunduğu Türkiye Arıcılık Haritası internet sitesinin üreticiler için önemli bir dijital rehber olduğunu vurguladı. Bakan Yumaklı, “TarımCebimde” mobil uygulamasından da ulaşılabilen Türkiye Arıcılık Haritası internet sitesinde arıcılıkla ilgili birçok veri ve istatistiki bilgi bulunduğuna işaret ederek, “Ülkemiz geneli ve illere göre ayrı ayrı hazırlanan haritamız, renk skalası ile belirtilmiş üretici sayısı, kovan sayısı, bal üretimi ve kovan başı bal verimi gibi bilgiler içeriyor. Haritada ayrıca, ülkemiz genelinde üretimi yapılan bal çeşitleri ve bu balların illere göre dağılımı, illerde en çok üretimi yapılan bal çeşitleri, tescil edilmiş coğrafi işaretli ballar, damızlık ana arı üreten iller ve kapasiteleri, damızlık ana arıların ırk özellikleri ve tescilleri, bombus arısı üreten iller ve kapasiteleri de yer alıyor” değerlendirmesinde bulundu. Zaman zaman yeni bilgiler eklenen Türkiye Arıcılık Haritası’nın 2023 verileri ile güncellendiğini bildiren Yumaklı, şu bilgileri aktardı: "2023 TÜİK verilerine göre 9,2 milyon adet kovan varlığına sahip olan ülkemizde yıllık bal üretimi 115 bin ton, ortalama kovan başı verim ise 12,5 kilogram düzeyinde bulunuyor. 2002 yılında 74 bin ton olan bal üretimimiz, Bakanlığımızın çalışmaları sonucu 2023 yılında yüzde 54 artışla 115 bin tona, 4,1 milyon olan arılı kovan sayımız ise yüzde 122 artışla 9,2 milyona yükseldi. Muğla, Ordu, Adana, Mersin ve İzmir en fazla kovana sahip illerimiz arasında yer alıyor. Kovan başına en fazla verim Ordu’da gerçekleştirilirken, bu ilimizi Adana, Çanakkale, Sivas ve Kars takip ediyor. En fazla bal üretimi Ordu, Adana, Muğla, Sivas ve İzmir illerimizde yapılıyor. Muğla, Sivas, Antalya, İzmir ve Ordu en fazla arıcılık işletme sayısına sahip illerimiz olarak ön plana çıkıyor." Türkiye Arıcılık Haritası’nda güncellenen verilerden birinin de bal ormanı sayısı olduğunu vurgulayan Yumaklı, “2022 yılında 750 olan bal ormanı sayımız, 2023 yılında 796’ya ulaştı. Buna göre, ülkemiz genelinde toplam 1 milyon 6 bin 183 kovan kapasitesine sahip 95 bin 283 hektarlık alanı kaplayan 796 adet bal ormanımız bulunuyor” ifadelerini kullandı. Bakan Yumaklı, yapılan güncelleme ile Türkiye Arıcılık Haritası’na yeni coğrafi işaret alan ballar ile damızlık ana arı üreten illerin de eklendiğini belirterek, “Ülkemizde coğrafi işaret alan 29 adet tescilli bal çeşidi bulunurken, 27 bal da başvuru aşamasında tescil almayı bekliyor. Ardahan, Ankara, Çorum, Artvin, Muğla, Ordu, Ankara, İzmir, Mersin ve Düzce illerimizde de damızlık ana arı üretimi yapılıyor” bilgisini verdi. "Bal üreticilerimize desteklerimiz sürecek" Tüm bu çalışmaları, arıcılık ile uğraşan üreticilerin ülkenin sahip olduğu kapasiteyi daha yakından tanıyarak bilgi sahibi olmaları amacıyla yürüttüklerini vurgulayan Yumaklı, şunları kaydetti: "Bal ve diğer arı ürünlerinin üretiminde verimliliğimizi daha da ileriye taşımaya yönelik projeler geliştirmeye, desteklerimizi artırmaya devam edeceğiz. 2023 yılında 80 bin 479 arıcımıza 473 milyon 22 bin TL destekleme ödemesinde bulunduk. Bu minvalde, güncellenen Türkiye Arıcılık Haritamızın üreticilerimiz için her yönden yol gösterici olmasını ve üretimlerine güç katmasını temenni ediyorum."
Ankara Türkiye Arıcılık Haritası 2023 verileri ile güncellendi Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, ülkenin arıcılık ile ilgili bilgilerinin yer aldığı Türkiye Arıcılık Haritası’nın 2023 verileri ile güncellendiğini belirterek, “Türkiye Arıcılık Haritamıza yeni coğrafi işaret alan ballarımız ile damızlık ana arı üreten illerimiz de eklendi” dedi. Bakan Yumaklı, sahip olduğu coğrafi konum ve biyoçeşitlilik dolayısıyla dünya ballı bitkiler florasının yüzde 75’ine sahip olan Türkiye’nin, bal üretiminde dünyada ikinci sırada bulunduğuna dikkati çekerek, dünyadaki çam balı üretiminin yüzde 90’ının da Türkiye’de gerçekleştiğinin altını çizdi. Son 22 yılda arıcılığın geliştirilmesi ve bal üretiminin artırılması amacıyla çok sayıda projenin hayata geçirildiğini anımsatan Yumaklı, bu kapsamda, Bakanlığa bağlı Hayvancılık Genel Müdürlüğü’nün hizmete sunduğu Türkiye Arıcılık Haritası internet sitesinin üreticiler için önemli bir dijital rehber olduğunu vurguladı. Bakan Yumaklı, “TarımCebimde” mobil uygulamasından da ulaşılabilen Türkiye Arıcılık Haritası internet sitesinde arıcılıkla ilgili birçok veri ve istatistiki bilgi bulunduğuna işaret ederek, “Ülkemiz geneli ve illere göre ayrı ayrı hazırlanan haritamız, renk skalası ile belirtilmiş üretici sayısı, kovan sayısı, bal üretimi ve kovan başı bal verimi gibi bilgiler içeriyor. Haritada ayrıca, ülkemiz genelinde üretimi yapılan bal çeşitleri ve bu balların illere göre dağılımı, illerde en çok üretimi yapılan bal çeşitleri, tescil edilmiş coğrafi işaretli ballar, damızlık ana arı üreten iller ve kapasiteleri, damızlık ana arıların ırk özellikleri ve tescilleri, bombus arısı üreten iller ve kapasiteleri de yer alıyor” değerlendirmesinde bulundu. Zaman zaman yeni bilgiler eklenen Türkiye Arıcılık Haritası’nın 2023 verileri ile güncellendiğini bildiren Yumaklı, şu bilgileri aktardı: “2023 TÜİK verilerine göre 9,2 milyon adet kovan varlığına sahip olan ülkemizde yıllık bal üretimi 115 bin ton, ortalama kovan başı verim ise 12,5 kilogram düzeyinde bulunuyor. 2002 yılında 74 bin ton olan bal üretimimiz, Bakanlığımızın çalışmaları sonucu 2023 yılında yüzde 54 artışla 115 bin tona, 4,1 milyon olan arılı kovan sayımız ise yüzde 122 artışla 9,2 milyona yükseldi. Muğla, Ordu, Adana, Mersin ve İzmir en fazla kovana sahip illerimiz arasında yer alıyor. Kovan başına en fazla verim Ordu’da gerçekleştirilirken, bu ilimizi Adana, Çanakkale, Sivas ve Kars takip ediyor. En fazla bal üretimi Ordu, Adana, Muğla, Sivas ve İzmir illerimizde yapılıyor. Muğla, Sivas, Antalya, İzmir ve Ordu en fazla arıcılık işletme sayısına sahip illerimiz olarak ön plana çıkıyor. “ Türkiye Arıcılık Haritası’nda güncellenen verilerden birinin de bal ormanı sayısı olduğunu vurgulayan Yumaklı, “2022 yılında 750 olan bal ormanı sayımız, 2023 yılında 796’ya ulaştı. Buna göre, ülkemiz genelinde toplam 1 milyon 6 bin 183 kovan kapasitesine sahip 95 bin 283 hektarlık alanı kaplayan 796 adet bal ormanımız bulunuyor” ifadelerini kullandı. Bakan Yumaklı, yapılan güncelleme ile Türkiye Arıcılık Haritası’na yeni coğrafi işaret alan ballar ile damızlık ana arı üreten illerin de eklendiğini belirterek, “Ülkemizde coğrafi işaret alan 29 adet tescilli bal çeşidi bulunurken, 27 bal da başvuru aşamasında tescil almayı bekliyor. Ardahan, Ankara, Çorum, Artvin, Muğla, Ordu, Ankara, İzmir, Mersin ve Düzce illerimizde de damızlık ana arı üretimi yapılıyor” bilgisini verdi. “Bal üreticilerimize desteklerimiz sürecek” Tüm bu çalışmaları, arıcılık ile uğraşan üreticilerin ülkenin sahip olduğu kapasiteyi daha yakından tanıyarak bilgi sahibi olmaları amacıyla yürüttüklerini vurgulayan Yumaklı, şunları kaydetti: “Bal ve diğer arı ürünlerinin üretiminde verimliliğimizi daha da ileriye taşımaya yönelik projeler geliştirmeye, desteklerimizi artırmaya devam edeceğiz. 2023 yılında 80 bin 479 arıcımıza 473 milyon 22 bin TL destekleme ödemesinde bulunduk. Bu minvalde, güncellenen Türkiye Arıcılık Haritamızın üreticilerimiz için her yönden yol gösterici olmasını ve üretimlerine güç katmasını temenni ediyorum.” (MEA-
Hatay ’Doktor Civanım filmindeki motosikletin orijinali bende’ dedi, depremzedeler için satışa çıkardı Kemal Sunal’ın başrol oynadığı ‘Doktor Civanım’ filminde kullanılan 1971 model motosiklet, Ali Meftunzade isimli iş adamı tarafından depremin vurduğu Hatay’a getirildi. Kendisinde bulunan motosikletin filmde kullanılan araç olduğunu iddia eden Meftunzade, "Böyle güzel bir hatıranın taklidi olamaz" diyerek açık artırma usulünde satılacak motosikletten elde edilecek paranın, depremzede insanların yararı için kullanılacağını söyledi. Türk sinemasının unutulmaz aktörlerinden olan ve onlarca filmle insanların hafızasına kazınan Kemal Sunal’ın başrol oynadığı “Doktor Civanım” filminde kullandığı 1971 model sepetli motosiklet, turizm rehberi Ali Meftunzade tarafından depremin vurduğu Hatay’a getirildi. Antakya ilçesinde bulunan kendisine ait garajda aracı sergileyen Mefunzade, motosikleti 5 yıl önce Yeşilçam’ın tanınan ismi Tuna Ercun’dan satın aldığını iddia etti. Kentteki depremzede çocukların moralini yükseltmek isteyen Meftunzade, depremin en çok hasar verdiği Hatay’da düzenleyeceği organizasyonda motosikleti satışa çıkaracak. Meftunzade, açık arttırmayla satılacak motosikletin satışından ve gerçekleştirilecek organizasyondan elde edilecek paranın da depremde uzvunu kaybeden vatandaşların yararına kullanılacağını söyledi. “Türk sinemasının yıldızı ve tek koleksiyonu olan ‘Doktor Civanım’ın sahibiyim” Doktor Civanım filminde kullanılan motosikletin sahibi olduğunu söyleyen iş adamı Meftunzade, “Türk sinemasının yıldızı ve tek koleksiyonu olan ‘Doktor Civanım’ın sahibiyim. Motosikletimizi, depremzede çocuklarımıza katkı sağlamak amacıyla açık artırmayla satışa çıkarttık. Biz bu günlerde Hatay’daki çocuklarımızın moral ve motivasyona ihtiyacı olduklarını düşündüğümüzden dolayı organizasyon çerçevesinde motosikletimizi Hatay’a getirdik. Motosikletimiz şu anda açık artırımda ve gerçekten çok ciddi teklifler alıyoruz. Motosikletimiz Türk sinemasına 40 yıl boyunca emek vermiş bir motosiklettir. 1982 yılında rahmetli Kemal Sunal ve Bahar Öztan’ın oynadığı ‘Doktor Civanım’ filminde bu motosiklet kullanıldı. Motosikletimizi Hatay’a getirip depremzede çocuklarımızın psikolojilerine iyi gelecek güzel bir organizasyon yapmak” dedi. “Filmdeki plaka hala motosikletin üstünde duruyor” Motosikleti 5 yıl önce aldığını belirten Meftunzade, “Türk sinemasına 40 yıl emek veren Tuna Ercun’dan satın aldım. Filmdeki plaka hala motosikletin üstünde duruyor. Filme de dikkatli bakıldığında motosiklet burada. Böyle güzel bir hatıranın taklidi olamaz. Bende bir klasik rahatsızlığı var. Gördüm, beğendim ve satın aldım. Motosikletimizi ancak böyle bir organizasyon için satılışa koyabilirdim. Memleketimizde depremzede çocuklarımıza elektrolit kol ve bacak protezler almak için Yeşilçam sinemasına emek veren bu motosikleti satışa çıkarttım. Bu vesileyle motosikletimizi Hatay’a getirdik. Depremzede çocuklarımızla büyük bir organizasyonla, moral ve motivasyon olacak şekilde bir araya getireceğiz” ifadelerini kullandı.
Hatay Havaların ısınmasıyla tozun etkisini hissettirdiği enkaz kentte yaşayan vatandaşlara maske uyarısı Depremin vurduğu Hatay’da yaşayan vatandaşlara, uzmanından maske takmaları konusunda uyarı geldi. Doktor Ercan Nural; astım ve alerjik reaksiyonu olan hastalarda toza bağlı olarak geçmeyen öksürükler, burun akıntıları ve hapşırıklar görüldüğünü söyledi. Kahramanmaraş merkezli depremler Hatay’da büyük yıkıma yol açmış ve 25 bine yakın insan vefat etmişti. Hatay’da bahar aylarının gelmesiyle birlikte hava sıcaklığı da 35 dereceyi bulmaya başladı. Yaz mevsimiyle birlikte artan toz bulutları sağlık üzerinde olumsuz etkilere neden oluyor.. Doktor Ercan Nural, astım ve alerji hastalarını maske kullanmaları ve dışarıda giyindikleri kıyafetleri yüksek sıcaklıkta yıkamaları konusunda uyardı. Yağışlı havanın etkisini yitirmeye başlamasıyla toz bulutlarının etkisini arttırmaya başladığını dile getiren Doktor Ercan Nural, "Yaşadığımız 6 Şubat depremlerinden ötürü çok fazla enkaz mevcut. Yağmurun azalmasına bağlı olarak yaz ayının gelmesiyle birlikte toz bulutları çok fazla olmaya başladı. Astım, alerjik reaksiyonları olan hastalarımızda çok sıkıntılar yaşıyoruz. Hastalarım da özellikle geçmeyen öksürükler, burun akıntıları, hapşırıklar, deri döküntüleri ve kaşıntılar çok fazla olmaya başladı. Bu tip hastalarımızın tedavilerini aksatmamaları, dışarıya çıkarken maske takmaları ve dışarı çıkarken giyilen kıyafetinin tekrar eve sokulmaması lazım. Dışarıya giyilen kıyafetin çıkartılıp 60 ya da 90 derece aralığında yıkanması gerekiyor. Toz bulutları çocuklarda ileri ki yaşlarda bağışıklık sistemlerinin gelişimi için fazla toza maruz kalmamaları gerekiyor. Çocukların ve yetişkinlerin iyi beslenmesi gerekiyor. Protein içeren yemekler, bol yoğurt ve sıvı tüketmeleri konusunda önerilerim var. Çocukları ne kadar dengeli beklerseniz bağışıklık sistemleri gelişmiş olacak. Asıl tedavinin etkenden uzaklaştırmak olduğunu düşünüyorum. Bu inatçı öksürüklerin hastalarım da deprem sonrası artış görüyorum" dedi. (AGT-VK-
İstanbul Yurtta hava durumu Yapılan son değerlendirmelere göre, ülke genelinin parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın kuzey ve doğusu, Güney Ege kıyıları, Akdeniz, İç Anadolu (Çankırı hariç), Doğu Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Kütahya, Afyonkarahisar, Bolu, Düzce, Zonguldak, Tokat ve Ordu çevrelerinin sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan tahminlere göre yağışların; Doğu Akdeniz, Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzeybatısı, Sivas, Ordu, Muş, Bitlis, Şırnak, Siirt ve Batman ile Diyarbakır’ın doğu, Erzurum’un batı çevrelerinde yerel kuvvetli olması bekleniyor. Hava sıcaklıklarının İç Anadolu’nun güney ve doğusu, Orta ve Doğu Karadeniz’in iç kesimleri ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun batısında 2 ila 6 derece azalacağı, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacağı tahmin ediliyor. Rüzgarın ise genellikle güney ve batıdan, Marmara’da kuzeyli yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, Kuzey Ege kıyıları ve Doğu Akdeniz ile Doğu Anadolu’nun doğusunda güney ve güneybatıdan kuvvetli (40-60 km/saat) esmesi bekleniyor. Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle: Ankara: Parçalı ve çok bulutlu, sabah ve öğle saatlerinde kısa süreli ve yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 17 İstanbul: Parçalı ve çok bulutlu, bu sabah saatlerinde kısa süreli ve yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 18 İzmir: Parçalı ve az bulutlu 25 Adana: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 21 (Yağışların, öğle saatlerinde kuvvetli olması bekleniyor.) Antalya: Parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 24 Samsun: Parçalı ve çok bulutlu, bu sabah saatlerinde doğu ilçeleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 15 Trabzon: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 17 (Yağışların, sabah ve öğlen saatlerinde kuvvetli olması bekleniyor.) Erzurum: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 14 (Yağışların, sabah saatlerinde batı çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor.) Diyarbakır: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 21 (Yağışların, öğle saatlerinde doğu ilçelerinde kuvvetli olması bekleniyor.)