ASAYİŞ - 20 Şubat 2017 Pazartesi 22:31

Sanık Ertuğrul Yavuz: "Fahri Kasırga olduğunu sonradan öğrendim"

A
A
A
Sanık Ertuğrul Yavuz: "Fahri Kasırga olduğunu sonradan öğrendim"

Darbe girişimi esnasında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga’nın kaçırılmasına ilişkin davanın ilk celsesinde sanık Ertuğrul Yavuz, "Haydar Aktaş’ın bağırarak ’TSK yönetime el koydu. Darbe yapıldı’ dediğine şahit oldum. Ambulans ile götürülen sivil şahsın Fahri Kasırga olduğunu sonradan öğrendim" dedi.

Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü duruşma salonunda görülen davanın öğleden sonraki kısmında sanıkların savunmalarının alınmasına devam edildi. Savunmasını yapan tutuklu sanık Yarbay Ertuğrul Yavuz, 15 Temmuz gecesi silahlı kalkışma olacağına işaret eden bir şeyin olmadığını, tatbikat olacağını sandığını öne sürdü. Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayında koruma tatbikatı olduğunun söylenildiğini ve kendisinin tatbikatta gözlemci olarak görevlendirildiğini anlatan Yavuz, "Darbe olacağını bilsem ya da Genel Sekreterin derdest edileceğini bilseydim kabul etmezdim bu görevi. 15 Temmuz günü Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına giden askerleri tanımıyorum. Ben oraya gözlemci olarak gittim" ifadelerini kullandı.

"HAYDAR AKTAŞ’IN BAĞIRARAK ’TSK YÖNETİME EL KOYDU’ DEDİĞİNE ŞAHİT OLDUM"

Akşam olduğunda tatbikat için Muhafız Alayına gittiğini belirten Yavuz, alaya vardığı zaman arama noktasından rahatlıkla geçtiğini ve revire yönlendirildiğini söyledi. Revirde bir süre bekledikten sonra kapının önüne çıkmaları yönünde haber geldiğini anlatan Yavuz, Alay Komutanı Muhsin Kutsi Barış ve Binbaşı Haydar Aktaş ile orada karşılaştıklarını kaydetti. Revirin önünde bir otomobil ve bir ambulansı gördüğünü söyleyen Yavuz, araçlara binerek hareket ettiklerini dile getirdi. Bir süre sonra Haydar Aktaş’ın nizamiye önünde bir siville tartıştığını gördüğünü ifade eden Yavuz, "Haydar Aktaş’ın bağırarak ’TSK yönetime el koydu. Darbe yapıldı’ dediğine şahit oldum. Bu sözleri duyduktan sonra şok oldum ve oradan uzaklaşma gayreti içinde oldum. Sivil şahsı alanlara hiçbir talimat vermedim. Ambulans ile götürülen sivil şahsın Fahri Kasırga olduğunu sonradan öğrendim. Hiçbir darbeciden emir, talimat almamak için cep telefonumu kapattım. Ben planlı bir şekilde 15 Temmuz günü tatbikat bahanesiyle oraya çekildim. Darbeye dahil edilmeye çalışıldım" diye konuştu.

Yavuz, daha sonra beraberindeki bazı askerlerle revire geldiklerini belirterek, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın çağrısı doğrultusunda darbeye karşı mücadele vermek istediğini iddia etti. Hiçbir terör örgütüyle bağı olmadığını savunan Yavuz, "İstemeden de olsa orada 5 dakika bulunmam terör örgütüne mensup olduğum anlamına gelmiyor" dedi.

Sanıklardan Yusuf Yiğit ise, 15 Temmuz günü sabah mesaiye başladığını anlatarak, akşam 21.00 sıralarında koridorda koşuşturma olduğunu gördüğünü söyledi. Terör saldırısı olduğunu düşündüğünü belirten Yiğit, Genelkurmay Başkanlığı tarafından silah sesleri duyduğunu kaydetti. Ne olduğunu anlamak için nizamiyeye gittiğini ifade eden Yiğit, "Bir süre sonra Genelkurmay Başkanlığının üst taraflarında silah sesleri artmaya başladı ve helikopter sesleri duydum. Oradaki arkadaşlardan sıkıyönetim ilan edildiğini duydum. Oradan çıkmak istedim ama silah seslerinden ve helikopter uçuşlarından dolayı sabah olmasını bekledim. Kimseye ateş etmedim, ateş etme emri de vermedim" şeklinde konuştu. Yiğit, FETÖ terör örgütüyle bir bağının olmadığını öne sürerek suçlamaları reddetti.

Tutuklu sanık Erkan Erol, 15 Temmuz günü mesaiye başladığını ve günlük rutin faaliyetlerde bulunduğunu söyledi. Mesai bitimi sonrası eve gitmek için hazırlandığı esnada koridorda koşuşturma sesleri duyduğunu belirten Erol, "Merasim Sokak’taki terör saldırılarının ardından sık sık terör olaylarıyla ilgili uyarılar geliyordu. Olayın bir terör eylemi olduğunu değerlendirerek kamuflajımı giydim. Tuğgeneral Ali Kalyoncu ile koridorda karşılaştım. ’Ne oluyor komutanım’ diye sorduğumda, ’Bilmiyorum. Herkes nizamiyeye gidiyor, sen de git’ dedi" şeklinde konuştu.

Erol, Başbakanın darbe girişimi ile ilgili konuşması ile dışarı çıkıp çıkmama konusunda arkadaşlarıyla konuştuklarını anlatarak, dışarısı karışık olduğu için sabaha kadar beklediklerini ve saat 09.00 sıralarında alaydan çıktıklarını kaydetti. Erol, "Olay günü tüfek, teçhizat almadım. Fahri Kasırga’nın derdest edilmesiyle bir ilgim yok. Fahri Kasırga’yı bu zamana kadar hiç duymadım. Haberlerde gördüğümde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterini neden kaçırsınlar diye düşündüm" dedi.

Yıllarca terör örgütüyle mücadele ettiğini belirten Erol, bugün ise kendisinin terörist olarak ifade edildiğini söyledi. FETÖ ile bir ilgisinin olmadığını iddia eden Erol, terör örgütünün gizli haberleşme ağı olan ByLock’u kullanmadığını belirtti.

Darbe girişimi esnasında Kara Kuvvetleri Harekat Komutanlığında Plan Şube Müdürü olan Mahmut Gündoğdu ise, Kasırga’nın kaçırılmasıyla bir ilgisinin olmadığını, kimseye de görev vermediğini öne sürdü. İddiaları kabul etmediğini belirten Gündoğdu, 15 Temmuz gecesi görev bilinci ile birliğine geldiğini söyledi. Gündoğdu, önemli olaylarda izinde dahi olsa görev yerine geldiğini ifade ederek, "O gece karargaha gelmemem anormal bir durum olurdu. ByLock’u kullanmadığımı ifade etmek istiyorum. Doğrudan ya da dolaylı olarak FETÖ ile bağım olmamıştır. Örgütle bağımın olduğunu gösteren somut bir bilgi de yoktur" dedi.

Fahri Kasırga’yı kaçıran kişi olduğu iddia edilen Binbaşı Hakan Aktaş, 15 Temmuz günü Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayında nöbetçi amir olarak görev yaptığını belirterek, "15 Temmuz sabahı Alay Komutanı Muhsin Kutsi Barış’ın odasına gittiğim zaman akşam saati belli olmayan bir saatte koruma tatbikatı gerçekleşeceğini söyledi. Akşam mesai bitiminde Muhsin Kutsi Barış evine giderken onu uğurladım. Kutsi Barış, akşam yapılacak tatbikata iştirak edeceğini söyledi ve tatbikat ile ilgili gelişmeleri kendisine bildirmemi istedi. Akşam saat 21.00 sıralarında Kutsi Barış’tan tatbikatın başladığı talimatını aldım" diye konuştu.

"GENELKURMAY BAŞKANLIĞINDAN 3 MESAJ GELDİ"

Aktaş, "21.30 sıralarında Genelkurmay Başkanlığından ’çok gizli gizlilik derecesinde’ bir emir geldi. Sorumlu bir er bana emri getirdi. Bunu alay komutanına arz etmem gerekiyordu. Bunu kendisine verdim. 21.45’te Genelkurmay Başkanlığından ikinci bir mesaj geldi. Bunu da alay komutanına verdim. 22.05 sıralarında üçüncü mesaj geldi ve içinde sıkıyönetim listesi olduğunu gördüm. Daha sonra alay komutanı bütün personelin çağrılmasını ve güvenlik gerekçesiyle konutlardan çıkılmaması emrini verdi. 25 nolu nizamiye kapısında görevli asker beni aradı. Genel Sekreter Fahri Kasırga’nın eşinin geldiğini ve dışarı çıkmak istediğini söyledi bana. Alay komutanının emri ile dışarı çıkma yasağı olduğu için buna izin verilmemesi gerektiğini söyledim" şeklinde konuştu.

"BİR ASKER FAHRİ KASIRGA’NIN SAĞ KOLUNU, DİĞER ASKER SOL KOLUNU TUTARAK…”

Daha sonra Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga’nın alaya geldiğinin haberi verildiğini anlatan Aktaş, şunları kaydetti:

"Orada görevli asker ile konuştuğum esnada Genel Sekreter telefonu alıp ’Siz ne yapıyorsunuz? Size kim verdi bu emri’ diye bağırmaya başladı. Bende kendisine nezaket kuralları eşliğinde kendimi tanıttım. Şahsına yönelik bir şey olmadığını, güvenlik gerekçesi nedeniyle bu kararın alındığını söyledim. Kendisine durum hakkında bilgi aktaracağımı söyleyerek oradan ayrılmamasını istedim. Daha sonra Fahri Kasırga ile görüşmek üzere hareket ettim. Bir araç ve arkadan geldiğini sonradan gördüğüm bir ambulans ile Kasırga’nın konutunun çıkış yerine geldim. Fahri Kasırga’nın korumalarının silahlarının hazır bulunduğu bir anda aşağı inerek asker selamı verip kendimi tanıttım. Korumalardan biri üzerime atılıp boğazımı sıkmaya çalıştı. Ben sakin olması gerektiğini, durumu arz etmek için buraya geldiğimi söyledim. Koruma bana tansiyonu yükseltmek için ’Sen kimsin?’ diye bağırmaya başladı. Fahri Kasırga’ya ’Olağanüstü olaylar gerçekleşiyor’ dedim. Tatsız bir olay yaşanmaması için inisiyatif alarak kendisine anlatmaya çalıştım. ’Aldığımız emirler doğrultusunda sizi daha güvenli yere götürmemiz gerekiyor’ dedim. TSK’nın sıkıyönetim ilan ettiğini kendisine söyledim. Birden arkamdan gelen bir asker Fahri Kasırga’nın sağ kolunu, diğer asker sol kolunu tutarak ’Buyrun’ dedi ve Genel Sekreteri ambulansa götürdü. Benim kendisiyle temasım olmadı. ’Yat yere’ dediğim tamamen yanlıştır. Tansiyonu yükselten, bağıran Sayın Kasırga’dır. Ben nezaket kuralları altında davrandım. Korumaların etkisiz hale getirilmesi konusunda bir emrim olmamıştır."

"BANA ’TARAFINI SEÇ’ DEDİ"

Yarbay Ahmet Hatip’in kendisini arayarak Kasırga’nın nereye götürüldüğünü sorduğunu kaydeden Aktaş, Kasırga’nın nereye götürüldüğünü bilmediğini söylediğini anlattı. Ahmet Hatip’in daha sonra kendisini tekrardan aradığını belirten Aktaş, "Bana ’Tarafını seç’ dedi. Ben de TSK’nın içinde emir komuta zincirinde değil miyiz dedim" ifadesini kullandı.

Abdullah Sarıca 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.