GÜNDEM - 06 Şubat 2016 Cumartesi 23:59

Şentop: 'Mevcut anayasa ruhunu teslim ederse Türkiye’nin anayasa sorunu çözülür'

A
A
A
Şentop: 'Mevcut anayasa ruhunu teslim ederse Türkiye’nin anayasa sorunu çözülür'

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Prof.Dr. Mustafa Şentop, Türkiye’de mevcut Anayasa'nın ruhunu teslim etmesi halinde Anayasa ile ilgili sorununun çözüleceğini söyledi.

Canik Belediyesi tarafından “Yeni Türkiye Yolunda Yeni Anayasa” konulu konferans düzenlendi. Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) düzenlenen konferansa TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Şentop konuşmacı olarak katıldı. Konferansa AK Parti Samsun Milletvekilleri Fuat Köktaş, İbrahim Sarıcalı, AK Parti İl Başkanı Muharrem Göksel, Canik Belediye Başkanı Osman Genç, İlkadım Belediye Başkanı Erdoğan Tok, Terme Belediye Başkanı Şenol Kul, Çarşamba Belediye Başkanı Hüseyin Dündar, AK Parti ilçe başkanları ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Konferans öncesi açılış konuşmasını yapan Canik Belediye Başkanı Osman Genç, “Belediyeler sadece taş, park, bahçe yapan kurumlar değil, ülkenin gelişim ve dönüşümüne katkı sağlayan önemli kurumlardır. Dolayısıyla biz yeni bir milli anayasanın yapılmasına aynı zamanda yeni milli bir sistemin geçişine katkı sağlamak amacıyla bu konferanslarımızın serisini başlattık” dedi.

ŞENTOP: “MEVCUT ANAYASA RUHUNU TESLİM EDERSE TÜRKİYE’NİN ANAYASA SORUNU ÇÖZÜLÜR”

Anayasa’da 17 tane değişiklik yaptıklarını belirten TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Prof.Dr. Mustafa Şentop, “Birisi başörtüsü ile ilgili değişiklik. Bunu Anayasa bütünüyle iptal etti. Bu 17 değişiklikten 16’sı yürürlüktedir. Anayasa'nın madde bazlı olarak yüzde 65’i, yüzde 70’i hüküm bazlı olarak değişmiş. Halbuki Türkiye’nin Anayasa ile ilgili sorunu çözülmemiş. Birçok mesafe alındığı düşünülüyor. Çok önemli değişiklikler var. Mesela bizim dönemimizde yapılan 2004 yılında Anayasa'nın 90. maddesinde insan haklarıyla ilgili uluslararası sözleşme hükümleriyle ‘Türkiye’deki kanunların hükümleri birbiriyle çelişirse kanun hükmü uygulanmaz, sözleşme hükmü uygulanır’ gibi değişiklik yapmışız. Yani Avrupa İnsan Sözleşmesine aykırı bir kanun hükmü varsa kanunu uygulamıyorsun, sözleşme hükmünü uyguluyorsun. Bunu Türkiye’de insan hakları sözleşmelerine aykırı olan bütün kanun hükümlerinin geçersiz hale getirilmesi anlamı taşıyor. Bu 2004 yılında bir devrim mahiyetinde düzenlemeydi. Uygulamaya bakarsak ciddi bir mesafe almadık, alamadık. Birçok değişiklik yapıldı, birçok hüküm değişti ama Anayasa ile ilgili sorunu değişmedi. Çünkü biz Anayasa'nın sadece sözünde değişiklik yapıyoruz, ruhunda değişiklik yapmıyoruz. Anayasa'nın ruhu ifadesi bir anayasa hükmüdür, bir anayasa kavramıdır. Anayasa'nın bir başlangıç kısmı var. Bu başlangıç kısmının sonlarına doğru bir yerde çok önemli bir ifade var. Derki, ‘bu anayasa sözüne ve ruhuna sadakatle anlaşılır ve uygulanır’. Bizim yaptığımız bütün değişiklikler Anayasa'nın sözüyle ilgili değişiklikler. Bir de ruhu var. Onun ne olduğunu bizim bilmemiz mümkün değil. O ruhu çağırıp ona soran, onun ne olduğunu açıklayan kurumlar var. Anayasa Mahkemesi en önemli kurumdur. Anayasa'nın ruh çağırıcısıdır. Onün için Abdullah Gül aday olduğunda 101. maddeyi farklı yorumluyor. Daha önce başka cumhurbaşkanları aday olmuş, seçilmiş bir maddeye göre sorun yok ama konjonktüre göre ruh farklı bir telkinde bulunuyor. Türkiye’de Anayasa ile ilgili temel sorunumuz bu ruhla, bu paradigmayla. Türkiye dolayısıyla Anayasa değişiklikleriyle değil ancak bu mevcut Anayasayı terk ederek yerine yeni bir anayasa yaparak anayasa sorununu çözebilir. Yeni mevcut Anayasa ruhunu teslim ettiği takdirde Türkiye’nin Anayasayla ilgili sorunu çözülecektir. Bunun için biz başından beri, parti programında da yeni anayasa vurgusunu devamlı yapıyoruz. Türkiye’nin gerçek manada sivilleşebilmesi için, Türkiye’nin bu vesayetçi anlayıştan, bürokratik holigarşiden kurtulması, millet iradesinin gerçek manada hakim olabilmesi için Türkiye’nin yeni bir Anayasa'ya ihtiyacı var. Biz üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakmak için anayasa değişikliği yaparken, şimdi hiçbir değişiklik yapmadan serbest hale gelebiliyor. Ne değişti? Bu paradigmada, zihniyette bir değişiklik meydana geldi. Bu siyasetin inisiyatif almasıyla oldu” dedi.

TÜRKİYE’NİN BİR ANAYASASI YOK

Türkiye’nin bir Anayasası olmadığını ve onun için bir Anayasa'ya ihtiyacı olduğunu ifade eden Şentop, “Türkiye'nin niye Yeni Anayasa'ya ihtiyacı var? Türkiye'nin bir Anayasası yok. Onun için ihtiyacı var diyorum. Yazılı metin olarak bir Anayasa var ama artık bu Anayasa'yı var eden bu Anayasa'nın kurmuş olduğu paradigma çöktü Türkiye'de. Bir muallak gibi boşlukta duruyor bu Anayasa. Onun için Türkiye'de Anayasa değişmediği halde birçok değişebiliyor. Bugüne kadar anayasaları devlet yapmış. Askerler darbe yapmış, anayasa yapmışlar. 12 Eylül ve 27 Mayıs'ta anayasa yapmışlar. Devlet anayasa yaparken kendisini sınırlama için anayasa yapmıyor. Milleti zapturapt altına almak için anayasa yapıyor. Artık tablo değişti, millet devleti zapturapt altına almak için, devleti sınırlamak için bir anayasa yapacak duruma geldi. Yeni Anayasa'nın eski anayasalardan farkı bu. Artık Anayasa'yı millet adına seçilenler yapacak. Bu anayasa milleti değil devleti düzenleyecek” diye konuştu.
Şentop şöyle devam etti: "Yeni Anayasa tartışmaları içindeki en önemli konunun başkanlık sistemi konusudur. Başbakanlık sistemi meselesi bu Türkiye'de devletin yeniden inşası sürecinin bir üst başlığıdır. Nasıl yeni Anayasa Türkiye'de büyük değişimi ifade eden kavramsa, devletin milletin hizmetine yeniden inşa edildiğinin üst başlığı ise başkanlık sistemidir. Teknik olarak bakarsanız Türkiye'de parlamenter sistem kalmamıştır. Özellikle Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesinden itibaren yok. Başkanlık değil ama yarı başkanlık sistemi midir? Bu tartışılabilir. Fransa'da bu yarı başkanlık sistemidir. Şuan bizdeki sistemin Fransa'dan iki temel farkı var. Birincisi Cumhurbaşkanı Fransa'da aynı zamanda kabinenin başıdır. Bakanlar Kurulu toplantılarına başkanlık eder. Biz de böyle bir kural yok. Ama Cumhurbaşkanı gerekli gördüğü zaman Bakanlar Kurulu'nu toplantıya çağırabilir. Biz de Cumhurbaşkanı olmadan Bakanlar Kurulu toplantısı yapılabilir. Fransa'da yapılamaz. İkinci fark ise, Cumhurbaşkanı'nın olağanüstü dönemlerde kararname çıkarma yetkisi var. Biz de böyle bir şey yok ama şöyle bir var: Olağanüstü durumda Cumhurbaşkanı Bakanlar Kurulu'na başkanlık eder ve kanun hükmünde kararname çıkartır. Tek başına değil, toplantıya çağırdığı Bakanlar Kurulu ile yapar. Bunun dışında Fransa'daki başkanlık sistemiyle başka bir fark yok. Türkiye'de parlamenter sistem işlemiyor. Dolayısıyla bir sistem arayışı zaruretten ortaya çıkıyor. Parlamenter sistem Türkiye'de darbecilerin iktidara el koyabileceği, siyaseten yönlendirebileceği, hükümet kurdurabileceği ve hükümet düşürebileceği bir imkanı sunuyor” şeklinde konuştu.
Başkanlık sisteminde 2 dönem sınırlaması getireceklerini belirten Şentop sözlerini şöyle tamamladı: “Bu şahsa özel bir düzenleme değil. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın da buna ihtiyacı yok. Başkanlıkla, yarı başkanlıkla siyasetin gündeminde kalmış bir isim değil sonuçta. Başkanlık sistemi Türkiye'de istikrarı garanti etmek için, devleti inşa etmek için gerekli bir sistem. Bazıları Türkiye'nin başkanlık sistemi ile bölüneceğini söylüyorlar. 'Türkiye'de federasyon olur' diyorlar. Bu doğru değil. Bu tamamen bir yalandan ibarettir. Bizim Meclis'e önerdiğimiz bir başkanlık sistemi var. Madde madde yazdığımız ve Anayasa Uzlaşma Kurulu'na verdiğimiz bir teklif. Bizim başkanlık sistemi ile söylediklerimiz kitaplarda yazan teorik bilgiler değil, resmi metindir. Madde madde yazmış olduğumuz bir metin var. Başkanlık sistemi üniter devlet modeli ile beraber yürütülecek. Yeni federasyon değil, üniter olacak. ABD’de Başkanlık var, federasyon olabilir. Ülke şartları öyle. Almanya'da parlamenter sistem var ama federasyon var. Bizde parlamenter sistem var üniter devlet var. Her ülkenin şartları ve tarihi geçmişi, siyaset ortamı, toplumsal yapısı devlet şekli ile ilgili tabloyu ortaya koyuyor. Türkiye üniter bir devlet modeliyle yönetilmiştir, Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan itibaren. Tek ve merkezi yasa ve yürütme merkezi var. Türkiye'de ‘başkanlık sistemi ile federasyon sistemi gelir üniter devlet yapısı ortadan kalkar’ demek bu sistemi hiç bilmemek anlamına gelir. Başkanlık sistemin bir tek tehlikesi var. Bu tehlike devlet için değil, millet için değil, bugünkü siyasi parti liderleri içindir. Muhalefet partileri için var. Çünkü 7 Haziran ortaya bir tablo çıktı. CHP, MHP ve HDP'nin bir araya gelmesi durumunda hükümette yer alma durumu ortaya çıktı. Ama başkanlık sistemine geçersek bu partilerin hükümette yer alma ihtimalleri sıfır. Niye, çünkü başkanlık sisteminde bir partinin yüzde 50 oy alması gerekir. Onların derdi bu bakımdan Türkiye değil. Eğer başkanlık sistemi olursa bu zihniyetteki partiler hükümette kıyamete kadar yer alamayacaklar.” 

GÖKHAN İÇKİLLİ
SAMSUN

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ’Narkoçelik-14’ operasyonlarında 322 kilogram uyuşturucu madde ve 135 bin adet uyuşturucu hap ele geçirildi 42 ilde düzenlenen ’Narkoçelik-14’ operasyonları sonucunda 322 kilogram uyuşturucu madde ve 135 bin adet uyuşturucu hap ele geçirilirken 321 zehir taciri ve sokak satıcısı yakalandı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 42 ilde ’Narkoçelik-14’ operasyonları düzenlendiğini açıkladı. Bakan Yerlikaya, gerçekleştirilen operasyonlar sonucunda 322 kilogram uyuşturucu madde ve 135 bin adet uyuşturucu hap ele geçirilirken 321 zehir taciri ve sokak satıcısının yakalandığını bildirdi. Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi: "Aziz Milletimizin bilmesini isterim ki; halkımızı zehirleyen uyuşturucu tacirleriyle ve organize suç örgütleriyle mücadelemiz milletimizin destek ve dualarıyla kararlılıkla devam edecek. Her an enselerindeyiz, bizden kaçamayacaklar. 10 aylık süre içinde uyuşturucu madde imalatçılarına, bunların satışını yapanlar ile sokak satıcılarına yönelik toplam 39 bin 661 operasyon düzenlendik. Operasyonlarda 121 ton uyuşturucu madde, 42 milyon adet uyuşturucu hap ve 157 milyon kök kenevir ele geçirildi. 310 bin 639 şüpheli yakalandı. (Uyuşturucu madde satan ve kullanan şüpheliler toplamı) Bunlardan; 28 bin 44’ü tutuklandı. 12 bin 554‘i hakkında adli kontrol kararı verildi." Bakan Yerlikaya, Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Başkanlığı koordinesinde İl Emniyet Müdürlüklerince; 682 ekip, 2 bin 46 personel, 3 helikopter unsuru ve 44 narkotik dedektör köpeğinin operasyonlara katıldığını kaydetti. İstanbul, Konya, Şanlıurfa, Manisa, Samsun, Elazığ, Gaziantep, Sakarya, Denizli, Adana, Osmaniye, Sivas, Ankara, Van, Bitlis, Erzurum, İzmir, Mersin, Bingöl, Kırklareli, Tekirdağ, Kahramanmaraş, Isparta, Malatya, Çorum, Diyarbakır, Balıkesir, Adıyaman, Kırşehir, Ordu, Antalya, Aydın, Muş, Trabzon, Muğla, Kırıkkale, Kütahya, Kayseri, Bursa, Afyonkarahisar, Iğdır ve Kocaeli olmak üzere 42 ilde ’Narkoçelik-14’ operasyonları düzenlendiği bilgisini veren Bakan Yerlikaya, bazı illerede ele geçirilen uyuşturucu miktarları, yakalanan zehir tacirleri ve sokak satıcılarını şu şekilde paylaştı: "İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan operasyonda; 76 kilogram metamfetamin, 26 kilogram esrar, 4,6 kilogram kimyasal madde ve 92 bin adet uyuşturucu hap ele geçirildi. 72 sokak satıcısı yakalandı. Gaziantep İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan operasyonda;62 kilogram skunk ele geçirildi. 25,5 kilogram bonzai, 18 litre aseton, muhtelif miktarda toz esrar ve metafetamin ele geçirildi. 2 zehir taciri yakalandı. Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan operasyonda; 110 kilogram skunk ele geçirildi. 2 zehir taciri yakalandı. Samsun İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan operasyonda; 27 bin 412 adet uyuşturucu hap ele geçirildi. 2 zehir taciri yakalandı. Adana İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan operasyonda; 15 bin 802 adet uyuşturucu hap ele geçirildi. 3 zehir taciri yakalandı."
Kocaeli Benzin yüklü tanker kaza yaptı: Patlama riskine karşı D-130 Karayolu trafiğe kapatıldı, evler tahliye edildi Kocaeli’nin Gölcük ilçesi D-130 Karayolu’nda seyir halinde olan benzin yüklü tanker, önce üst geçit köprüsüne ardından ise 3 araca çarptı. Tankerin çekici kısmı koparken benzin ise yola saçıldı. Patlama riskine karşı yolun iki şeridi de trafiğe kapatılırken, çevredeki evlerde tahliye edildi. Edinilen bilgiye göre, Gölcük ilçesi D-130 Karayolu Yalova istikametine seyir halinde olan benzin yüklü tanker sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde araç, refüjdeki demir korkuluklara çarparak karşı şeride geçti. 150 metre boyunca duramayan tanker üstgeçit köprüsünün ayağına, ardından park halindeki iki kamyonete çarptı. Daha sonra karşı şeritten gelen hafif ticari araca çarpan tankerin çekici kısmı koptu. Kopan çekici, D130 Karayolu’ndan karşı sokağa uçtu. Kazada tanker sürücüsü hafif şekilde yaralanırken benzin ise yola saçıldı. İhbar üzerine olay yerine sağlık, polis, itfaiye ve AFAD ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekipleri yaralı hastaneye kaldırırken, polis ekipleri ise patlama riskine karşı D130 Karayolu’nun Yalova ve İzmit istikametini trafiğe kapattı. Ayrıca çevrede bulunan binalardaki vatandaşlar da tahliye edildi. Şehir merkezinden trafik akışı sağlanıyor. Ayrıca itfaiye ve polis ekipleri vatandaşları bölgeden uzaklaştırmaya devam ediyor. İtfaiye ekipleri, patlama riskine karşı bölgeyi köpüklüyor. Patlamaya karşı tehlike olduğu için evler tahliye edildi. Çok korktuk" Patlama riskine karşı evden çıkarılan Aysel Sütlüce, “Polisler anons etti ve korkarak hemen dışarı çıktık. Kaza yapan tanker araçları ezmiş. Patlamaya karşı tehlike olduğu için evler tahliye edildi. Çok korktuk" dedi. Ömer Çengel ise "Tanker 3 aracı çarpmış. Tankerden devamlı benzin akıyor. Polisler evi boşalttı. Şu an dışarıda bekliyoruz" diye konuştu.
Ankara Mevsimlik tarım işçilerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik yeni düzenlemeler Resmi Gazete’de Çalışmak için bulundukları ilden başka illere giden mevsimlik tarım işçileri ve ailelerinin yaşadıkları sorunların giderilmesine yönelik yapılacak çalışmalar ile ilgili Cumhurbaşkanlığı Genelgesi Resmi Gazete’de yayımlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalanarak Resmi Gazete’de yayımlanan ’Mevsimlik Tarım İşçileri ile İlgili 2024/5 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’ ile mevsimlik tarım işçilerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik yeni düzenlemeler getirildi. Genelge kapsamında, mevsimlik tarım işçileri ve aileleri için geçici yerleşim alanları oluşturulacak ve bu alanlarda eğitim, sağlık, ulaşım ve sosyal hizmetler sunulacak. Genelgeye göre, valilikler tarafından mevsimlik tarım işçilerinin yoğun olarak çalıştığı yerlerde iklim şartlarına uygun, emniyetli ve estetik prefabrik yapılar kullanılarak geçici yerleşim alanları kurulacak. Bu alanlar sel, su baskını gibi doğal afetlere karşı güvenli lokasyonlarda planlanacak ve yerleşim yerlerine elektrik, su ve kanalizasyon hizmetleri sağlanacak. Valiliklerce hazırlanan eylem planlarında belirlenen alanlara ilişkin tahsis veya protokol belgesi Mevsimlik Tarım İşçileri Bilgi Sistemi’ne (e-METİP) aktarılacak. Sağlık hizmetleri Genelgede sağlık hizmetleri kapsamında, il sağlık müdürlükleri tarafından mevsimlik tarım işçileri ve ailelerine yönelik aşılama, kronik hastalık taramaları ve mobil sağlık ekipleri ile sağlık hizmetleri sunulacak. İl sağlık müdürlüklerince mevsimlik tarım işçiliğinin yoğun olduğu bölgelerde yeterli sayıda personelinin istihdamının sağlacağı belirtilen genelgede, ”İl sağlık müdürlüklerince mevsimlik tarım işçiliğinin yoğun olduğu bölgelerde yeterli sayıda sağlık personelinin istihdamı sağlanacak ve hizmet ihtiyacına göre personelin çalışma saatleri düzenlenecektir. Çalışan sağlığının korunması ve geliştirilmesi kapsamında il sağlık müdürlüklerince gerekli bilgilendirme faaliyetleri yapılacaktır” ifadelerine yer verildi. Eğitim hizmetleri Genelgeye göre çocukların eğitimi için geçici yerleşim alanlarında eğitim merkezleri oluşturulacak ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından eğitim hizmetleri koordine edilecek. İl milli Eğitim Müdürlüklerince; geçici yerleşim alanlarında eğitim ve sosyal faaliyetler için oluşturulan merkezin, öncelikle çocuklar için etkin bir eğitim merkezi olarak kullanılmasının sağlanacağına dikkati çekilen genelgede şu ifadelere yer verildi: "Çocukların eğitimi için geçici yerleşim alanlarında eğitim merkezleri oluşturulacak ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından eğitim hizmetleri koordine edilecek. Mevsimlik tarım işçilerinin zorunlu eğitim çağındaki çocuklarının eğitimlerini devam ettirmek üzere konu hakkında Milli Eğitim Bakanlığının ilgili yönerge/genelge hükümleri uygulanacaktır. Bu hususta şartlı nakit transferi gibi özendirici tedbirler etkin şekilde uygulanacak, çocukların okul kıyafetleri ve malzemeleri valiliklerce sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları aracılığıyla temin edilecektir. İl milli eğitim müdürlüklerince; mevsimlik tarım işçilerinin çocuklarının daimi ikametgahlarındaki okullarına döndüklerinde öğrenme kayıplarına yönelik telafi/yetiştirme eğitimleri yapılacaktır. Mevsimlik tarım işçileri, daimi ikamet ettikleri illere geri döndüklerinde çalışma ve iş kurumu il müdürlükleri, halk eğitimi merkezleri ve mesleki eğitim merkezlerince; işçiler arasında yaygın eğitim ihtiyacı olanlar tespit edilerek eğitim ihtiyaçları karşılanacak, yetişkinlere okuma-yazma ve/veya meslek edindirme kursları, iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri ile sosyal-kültürel faaliyetler düzenlenecektir. Özel eğitim ihtiyacı bulunan çocuklar rehberlik araştırma merkezi müdürlükleri tarafından eğitim imkanlarından faydalandırılacaktır. Mevsimlik tarım işçisi ailelerin çocuklarının eğitime erişimlerinin sağlanması amacıyla il/ilçe milli eğitim müdürlükleri bünyesinde kurulan ekiplerin görevleri süresince ulaşım ihtiyaçlarının giderilmesi için gerekli tedbirler Valiliklerce alınacaktır." Genelgeye göre, İçişleri Bakanlığı, mevsimlik tarım işçilerinin güvenli bir şekilde seyahat etmeleri için gerekli trafik denetimlerini artıracak ve gece saatlerinde yolculuk yapmamaları sağlanacak. Geçici yerleşim alanlarının korunması ve asayişin sağlanması için kolluk kuvvetleri tarafından düzenli devriyeler yapılacak. Sosyal hizmetler Aile ve sosyal hizmetler il müdürlüklerince sosyal hizmetler kapsamında, mevsimlik tarım işçileri ve ailelerinin bilgilendirilmesi sağlanacağı kaydedilen genelgede kadın, çocuk, engelli ve yaşlıların sunulan hizmetlerden yararlanacağı vurgulandı. Okul çağına gelmemiş çocuklar için ise aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlükleri ve İl Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından geçici yerleşim alanlarında eğitim ve bakım hizmetleri için personel görevlendirilebilecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından sunulan gezici kütüphane, gezici müze ve benzeri hizmetlerin geçici yerleşim alanlarında faaliyet göstermesi amacıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile koordineli çalışmalar yürütüleceği aktarılan genelgede şunlar yer aldı: "Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından mevsimlik tarım işçisi ailelerin çocuklarına yönelik sosyal ve sportif faaliyetler yürütülecektir. İl Müftülüklerince mevsimlik tarım işçilerinin ve ailelerinin inanç ve ibadet ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli tüm tedbirler alınacak; çocuk işçiliğinin önlenmesine ve çocukların zorunlu eğitime devam etmelerinin sağlanmasına ilişkin olarak ailelerin bilgilendirilmesine yönelik çalışmalara destek verilecektir." Mevsimlik Tarım İşçileri Bilgi Sistemi (e-METİP) Mevsimlik tarım işçisi olarak daimi ikametgahı dışında bir başka ilde çalışmak amacıyla geçici olarak yer değiştirenlerin ve ailelerinin kimlik bildirimleri, bu kişilerin yaşadıkları geçici yerleşim alanlarındaki kolluk kuvvetlerince alınacağı vurgulanan genelge şu şekilde devam etti: "Bu bildirimler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile elektronik ortamda paylaşılacaktır. Bu bilgilerin e-METİP’e sürekli ve eksiksiz şekilde aktarılması için teknik altyapıya yönelik gerekli her türlü düzenleme Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı tarafından yapılacaktır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığına e-METİP’e kayıtlı olan mevsimlik tarım işçilerinin ve aile bireylerinin kimlik numaralarını bildirecektir. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kullanılmakta olan Milli Eğitim Bakanlığı e-Okul Yönetim Bilgi Sistemi’nde yer alan mevsimlik tarım işçilerinin çocuklarına ilişkin kayıtlar e-METİP’e aktarılacaktır. Bu bilgilerin e-METİP’e sürekli ve eksiksiz şekilde aktarılması için altyapıya yönelik gerekli her türlü düzenleme Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılacaktır. Mevsimlik tarım işçilerinin ve ailelerinin kimlik numaraları her sağlık hizmeti sunumunda alınarak, sunulan hizmetlere ilişkin bilgiler kişisel verileri içermeyecek şekilde e-METİP’e aktarılacaktır. Bu bilgilerin e-METİP’e sürekli ve eksiksiz şekilde aktarılması için altyapıya yönelik gerekli her türlü düzenleme Sağlık Bakanlığı tarafından yapılacaktır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı gerekli gördüğü takdirde e-METİP’in etkinliğinin artırılması amacıyla diğer kamu kurum ve kuruluşlarından protokole gerek duymadan kişisel verileri içermeyecek şekilde veri talebinde bulunabilecektir. Tarım alanlarının geniş bölgelere yayılması nedeniyle mevsimlik tarım işçilerinin kayıt altına alınması sürecinde kolluk kuvvetlerine kolaylık sağlamak amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığı taşra teşkilatı başta olmak üzere ilgili kamu kurum ve kuruluşları, muhtarlar ile ziraat odaları birlikleri ve mevsimlik tarım işçisi çalıştıran tarla veya bahçe sahipleri/işleticileri ve işverenler tespit ettikleri/çalıştırdıkları mevsimlik tarım işçilerini kolluk kuvvetlerine bildirecektir.