MAGAZİN - 22 Şubat 2017 Çarşamba 10:34

Sinema kral ve kraliçesini arıyor

A
A
A
Sinema kral ve kraliçesini arıyor

Hülya Koçyiğit, Ediz Hun ve Kadir İnanır gibi ünlü isimleri beyaz perdeye kazandıran “1. Sinema Güzeli Yarışması”, Mart ayında İstanbul’da düzenlenecek.

Bir dönemin efsane dergileri “Ses” ve “Hayat” tarafından 60’lı, 70‘li yıllarda sinemanın kral ve kraliçesinin seçildiği yarışmalar tekrar hayata geçiyor. “1. Sinema Güzeli Yarışması”, Mart ayında İstanbul’da düzenlenecek. Nostaljik yarışma öncesi düzenlenen basın toplantısında jüri üyeleri yapımcı Şükrü Avşar, Mehmet Yiğit Alp, Çağrı Bingüller, Güler Nalbantoğlu, Film-San Vakfı Başkanı Engin Çağlar, oyuncu Tamer Karadağlı, oyuncu Şoray Uzun, sanatçı Ömür Gedik ve şarkıcı Kendi, yarışmanın detayları hakkında bilgi verdi. Final gecesinde sahne alacak olan şarkıcı Elif Kaya ve kamp süresince yarışmacılara psikolojik destek verecek olan Uzman Psikolog Esra Özkeçeci de toplantıda yer aldı. 22 Mart’ta İstanbul’da düzenlenecek yarışmada dereceye giren genç yetenekler dizi ve filmlerde rol alacak.
Basın toplantısında jüri üyeleri aradıkları yüzler için kriterlerini açıkladı. Oyuncu Tamer Karadağlı, “Sadece güzel ve yakışıklı olmaları yeterli değil” dedi. Sanatçı Ömür Gedik ise, “Kültürlü olmaları çok önemli” diye konuştu.

“Çapaklarını temizleyeceğiz””

Jüri üyelerinden oyuncu Tamer Karadağlı, sektöre yetenekli yüzler kazandırma fikri ile yola çıktıklarını belirterek, “Bu fikrin çıkış amacı televizyon ve sinema sektörüne yeni yüzler kazandırmak, belli eğitimleri de verebilmek. Sadece birinci olmakla iş bitmiyor. Kamera önüne geçince neler yapabiliyorlar. Onların yeteneklerini geliştirmek ve çapaklarını temizlemek buradan yola çıkıldı. Önemli olan yeni birilerinin gelmesi değil, yeni birilerinin gelip kalıcı olabilmesi. Çok fazla insan var. Çok yakışıklı çocuk, çok güzel kız var ama birazda eğitimini alarak kamera önünde ne yapmaları gerektiğini bilerek yaparlarsa işlerini, o işe de bir faydaları olmuş olur. Sadece güzel ve yakışıklı olmaları değil, duruşları, tavırları, bu işi ne kadar yapmak istedikleri pek çok şey var aslında” dedi.

“Yarışmacıları didikleyeceğim”

Jüri üyesi olan şarkıcı Kendi, yarışma gecesi şarkılarıyla da sahnede alacak. Kendi, kamp sürecinde yarışmacıların yanında olacağını ve onlarla birebir ilgileneceğini belirterek, “Çok iddialı olacak. 14 kadın, 14 erkek bir kampa girecekler. Çok çalışacaklar. Bununla ilgili diksiyon, oyunculuk eğitimi alacakları zor bir süreç olacak. Bende kampları teker teker ziyaret edeceğim. Jüri olduğum için de değerlendirip notlar alacağım. Ben özel olarak didikleyeceğim. Çok özveri gereken bir iş. Yetenekli olan, azimli ve hırslı olan kazanır. Bence o yüzden teker teker inceleyeceğim” diye konuştu.

“Özgüven ve enerji çok önemli”

Yarışmacıların ruh sağlığını gözlemleyerek, onlara psikolojik destek verecek olan Uzman Psikolog Esra Özkeçeci, kamp süresinde aldığı notları jüri üyeleri ile paylaşacak. Psikolog Özkeçeci, yarışmacıların özgüveninin ve enerjisinin belirleyici faktör olduğuna dikkat çekerek, “Bir nostalji organizasyonu. Yarışmacıların kendilerine olan güvenleri ile ilgili yapmamız gereken bir takım özgüven çalışmaları var, o konularda destek olmaya çalışacağım. Bu yarışmadan çıktıktan sonra finalistlerimiz hangi projelerde yer alacaklar? Bunun için uygun yapıya sahipler mi? Bunları araştıracağız. Onların kamp süresince yanında olacağım. Onları hafifletmiş ve rahatlamış bir şekilde yarışmaya hazırlayacağım. Kişinin özgüveni ve enerjisi çok önemli. Bu yarışmadan çıktıktan sonra hayatları değişecek. Onlar sadece jüri önünde oldukları akşam seçilmeyecekler. Ben kamp süresinde notlar alacağım ve jüri üyeleri ile paylaşacağım ”dedi.

“Kuvvetli bir yarışma geliyor”

Sanatçı Ömür Gedik, yarışmada jüri üyesi olmaktan büyük mutluluk duyduğunu dile getirdi. Gedik, kral ve kraliçe olma yolundaki yarışmacılar arasında en belirleyici faktörün kültür ve bilgi birikimi olduğuna dikkat çekti. Ömür Gedik, “Genellikle güzellik yarışmalarından çıkıyordu sinema ve dizi sektörünün beslendiği damarlar. Şimdi çok daha kuvvetli bir yarışma geliyor. Sinemaya giren bütün filmleri izliyor, böyle bir açığın olduğunu farkediyordum. Bu açıdan iyi bir besin damarı olacak diye düşünüyorum. Benim kriterlerim arasında kültürlü olması ve sinema bilgisi olması çok önemli. Yarışmacıların hayat görüşleri derin olmalı. Sadece rol kesmek değil. Biraz da dolu insan olmaları gerekiyor. Arka Sokaklar benim için çok iyi bir tecrübe oldu. Kendimi izlemek çok hoşuma gitti. Teklif gelirse değerlendiririm, çok isterim. Jürideyim ama sahne de alacağım” diye konuştu.

Ömür Gedik, basın mensuplarının “Yeni projeleriniz var mı?” sorusu üzerine, “Lübnanlı bir sanatçıyla ortak bir çalışmamız var. Ben Arapça şarkı söyleyeceğim, o Türkçe şarkı söyleyecek” dedi.

“Sinema kendi kadrosunu oluşturmalı”

Yarışmanın jüri başkanı olan yapımcı Şükrü Avşar, sinema sektörünün kendi oyuncu kadrosunu oluşturmak için çalışacaklarını belirterek, “Şuan sinemamız televizyondan besleniyor. Gönül ister ki sinema kendi oyuncularını ve kendi kadrosunu oluştursun. Böyle bir yarışmanın Türk sinemasına büyük faydası olacak. Umarım bu yıllarca sürer” dedi.

Avrupa elemeleri de yapıldı

Organizasyon Komitesi Başkanı Atilla Kaplakarslan, “8-10 Şubat’ta Berlin’de Avrupa elemesini yaptık. Avrupa’daki kız ve erkeklerimiz arasından iki kız, iki erkeği direkt finale seçtik. Yani 12 Mart’ta İstanbul’da yapılacak olan ana canlı seçmeye direkt iki kız, iki erkek finale getirdik. Avrupa için 150 başvurumuz vardı. Fakat Türkiye genelinde şuana kadar 423 son başvuru oldu” dedi.
Organizasyon Komitesi Başkanı Atilla Kaplakarslan, yarışmacıların üç skeç için hazırlanacaklarını söyledi. Kaplakarslan, “Yarışmacılar üç tane skeç sergileyecekler. Bu skeçler kostümlü olacak. Bir tanesi Muhteşem Yüzyıl, bir tanesi Türk sinemasından kesitler ve diğeri de Bizans dönemini yansıtan bir skeç olacak. Oyuncu koçları kamp süresinde yarışmacıları eğitecekler” diye konuştu.

Son başvuru tarihi 4 Mart

www.sinemaguzeli.com sayfasına girip kayıt formunu doldurarak fotoğraf elemesini geçen adaylar, 12 Mart’ta ön jüri tarafından elemeden geçecek. Eleme sonrasında kampa giren 14 kadın ve 14 erkek yarışmacı, oyunculuk, imaj, zarafet, yürüyüş, koreografi dersleri alarak gala gecesine hazırlanacak. Yarışmada ilk üçe giren isimler, jürideki yapımcıların projelerinde rol alacaklar. 1’inci seçilen kadın yarışmacı yaz döneminde KKTC’de düzenlenecek olan 12. Miss Fashion TV International Güzellik Yarışması’nda Türkiye’yi temsil edecek. Son başvuru tarihi 4 Mart Cumartesi saat 18.00. Başvuru yapmak isteyen adayların 17 -24 yaş arasında olmaları ve erkeklerin en az 1.78, kadınların en az 1.70 boyunda olmaları gerekiyor.

Yardımlar Nusaybin’e

Yarışmanın Sosyal Sorumluluk Projesi olarak Türk Kızılayı, Engelsiz Yaşam Vakfı ve MNG Kargo işbirliğiyle Mardin Nusaybin Çocuk Gelişim Merkezindeki 6-16 yaş grubu kız ve erkek çocukları için gala gecesine katılanlardan yanlarında kitap, spor ayakkabı ve eşofman takımı gibi eşyalar getirmelerini talep edilerek toplanan eşyalar Nusaybin’e gönderilecek. 

Fatih Gavuz - Gizem Özdemir

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu Sahurdan sonra hemen uyumayın: Organları yoruyor Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Elif Zeynep Özer, sahurdan sonra hemen uyumanın organları yorduğunu söyledi. Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Elif Zeynep Özer, Ramazan ayında beslenmede dikkat edilmesi gereken hususlarla ilgili bilgi verdi. Ramazan orucunun vücuttaki toksinlerin temizlenmesine imkan sağladığını belirten Özer, sahurun önemli bir besin olduğuna dikkat çekti. Sahurdan sonra hemen uyumamak gerektiğine dikkat çeken Özer, iftardan sonra da çorba içtikten sonra bir kaç dakika bekleyip ana yemeğin verilen aranın ardından yenilmesi gerektiğini kaydetti. "Ramazan insan vücudunu yeniliyor" Ramazan ayında sağlıklı beslenmeye karşı herhangi bir engel bulunmadığını belirterek, “Aksine özellikle sağlıklı beslenme Ramazan’da mümkün olabilmektedir. Çünkü 11 ay boyunca yediğimiz gıdaların tamamının vücuttan atılması bir hayli zor. Ramazan orucu içerisinde yaşanan uzun süreli ‘açlık’ ile vücutta birikmiş toksinlerin temizlenmesine, insan vücudunun yenilenmesinin desteklenmesine destek olmaktadır. Orucun insanın beslenme alışkanlıklarından kaynaklanan mevcut sıhhi durumunun iyilik halini daha iyiye taşıyabilmesini sağlaması üzerine oluşturulmuş bir sistem şeklinde düşünülebilir” dedi. “Vücudun su dengesi bakımından kahve ve çay tüketimine dikkat edilmeli” Oruç tutarken uzak durulması gereken yiyeceklerle ilgili örnekler veren Özer, “Ramazan, aşırılıklardan ve abartıdan uzak kalma felsefesine sahiptir. Her anlamdaki aşırılık insana zarar verir. Gıdada da durum aynı şekilde, örneğin en sağlıklı olarak bilinen bir gıda abartılı bir biçimde fazla tüketilirse bu gıda kişiye zamanla zarar vermeye başlayacaktır. Ramazan’da, yani özellikle uzun süreli aç kalmış bir mideye, ilk besin maddesi olarak basit karbonhidratlar girerse burada sağlıklı beslenmeden kesinlikle bahsedemeyiz. Basit karbonhidratların özellikle Ramazan’da fazla tüketilmemesine özen gösterilmelidir. Basit karbonhidrat içeren besinler olarak; toz şekerler, mısır şekerleri, beyaz ekmek gibi unlu mamullerden bahsedebiliriz. Bunların dışında fazla tuzlu yiyecekleler vücutta su tutacağı ve kişide su ihtiyacı uyandıracağı için özellikle Ramazan ayında bu tür beslenme şeklinden muhakkak kaçınılmalı. Vücudun su dengesi bakımından kahve ve çay tüketimine de dikkat edilmeli” diye konuştu. “Özellikle kadınlar sahur yapmalıdır” Kadınların sahur yapmaları noktasında tavsiyede bulunan Özer, “Sahur oruç tutarken önemli, fakat olmazsa olmaz değil. Ramazan ayının her yıl değişmesinin beraberinde getirdiği açlık süreçleri de değişmekte, bunun oluşturduğu 16 saat ve üzeri açlık durumlarında hormonal dengenin korunması bakımından özellikle kadınların sahur yapmalarını tavsiye ederim. Ramazan’da yapılan en büyük yanlışlardan biri ise, günlük su tüketimini iftardan sonraki süreçte tamamlayabilmek adına tek seferde büyük yudumlarla su tüketmek. Günlük tüketilmesi gereken su miktarının yudum yudum içilerek tamamlanması istenilen faydayı sağlayacaktır. Unutulmamalıdır ki hızlı içilen su vücuttan hızla atılırken yavaş yavaş/yudum yudum içilen su vücuttan daha yavaş atılır. Fazla susuzluk çekmemek ve gerekli mineral dengesinin sağlanabilmesi adına soda ve demirhindi şerbetinin (Osmanlı Saray Mutfağı’ndan) içilmesini öneririm. Eğer kişinin mide sorunu yoksa sodaya limon ve az miktarda tuz eklenip içilmesi faydalıyken, kişinin mide sorunu varsa kişi sodayı suyla karıştırarak içebileceği gibi yüksek mineralli su da tercih edebilir. Ramazan ayında yoğun baş ağrıları yaşanmaması adına su tüketimi oldukça önemlidir” şeklinde konuştu. “Sahurun hemen ardından uyunmuşsa, organların yorulması söz konusu olacaktır” Sahurda işlenmiş gıdalardan uzak durulması gerektiğini belirten Özer, “Sebzeden zengin, yumurta (haşlanmış, omlet vb), peynir ve az tuzlu zeytin tercih edilebilir. Meyve istenirse tüketilebilir; ancak içerisinde şeker bulunduğu için acıkmaya etki edeceği bilinmelidir. Salam, sucuk, sosis gibi işlenmiş gıdaları tüketmemeli ve fazla şekerli gıdalardan uzak durulmalıdır. Doğallıktan uzaklaşmış gıdaları tercih listemizin dışında tutmalıyız. Vücudun kendi sisteminde organlar sürekli çalışma halindedir. İnsan uyuyunca organları daha yavaş çalışarak dinlenebilme sağlanırken, sahurda yiyecek-içecek tüketiminde bulunulup hemen ardından uyunmuşsa, organların yorulması söz konusu olacaktır. Yemek yedikten en iyi ihtimalle minimum bir saat sonra uyunmalıdır” ifadelerini kullandı. “İşlenmiş gıdalardan uzak durulmalıdır” Gluten hassasiyeti olanların Ramazan’da çok şanslı olduklarını söyleyen Özer, "Sağlıklı beslenmede bilinen yanlışlardan biri unlu mamulleri (örneğin ekmek) yersek tok kalırız düşüncesidir. Glutensiz beslenenler zaten undan uzak bir beslenme biçimleri olduğu için halihazırdaki sağlıklı beslenme biçimlerini koruyarak Ramazan ayını rahat geçirebileceklerdir. Sağlıklı beslenme rutininde yer alan sebze yemekleri ile proteince zengin yiyeceklerle beslenilirse açlık hissini yoğun yaşamayacaklardır. Ramazan ayında ve Ramazan ayı dışında da dikkat edilmesi gereken en önemli husus işlenmiş gıdalardan uzak durulmasıdır. Bu, gıda alerjisi olmayan kişiler için de geçerlidir” dedi.
Bursa Bursa’da yanan ormanların yerine 48 bin fidan dikildi Bursa’da 11 Ağustos 2018 tarihinde Mudanya ilçesinde çıkan orman yangınında 36 hektar alan zarar gördü. Zarar gören alanlara Bursa Orman Bölge Müdürlüğü ekipleri, 2024 yılından itibaren 15 bin adeti tıbbi aromatik bitki olmak üzere 48 bin fidan dikti. Bursa’nın Mudanya ilçesi Çağrışan Mahallesi’nde 11 Ağustos 2018 tarihinde çıkan orman yangınında 36 hektar alan zarar görmüştü. Bursa Orman Bölge Müdürlüğü ekiplerinin çalışmaları ile birlikte yanarak zarar gören ağaç ve diğer bitkilerin temizlenmesinin ardından toprak işlendi. 4 ay süren çalışmaların ardından aralık ayında ilk fidan toprakla buluşturuldu. Yangında zarar gören alanı tekrar ormanlaştırma çalışmaları çerçevesinde, 15 bin adeti tıbbi aromatik bitki olmak üzere toplam 48 bin fidan dikilen alan zamanla eski görünümüne kavuşacak. "Saha içerisinde hiçbir alan kaybımız olmadı" Orman yangınında zarar gören alanın tamamının ormanlaştırıldığını ifade eden Bursa Orman Bölge Müdürü Esat Şimşek, "İçinde bulunduğumuz alan 11 Ağustos 2018 yılında çıkan Mudanya Çağrışan alanı içerisindeyiz. Burada 36 hektarlık alan orman yangınında zarar gördü. Bu 36 hektarlık alan içerisinde çalışma arkadaşlarımız hızlı ve etkili müdahale ile 1 gün içerisinde bu alanı kontrol altına aldılar. Hemen arkasından bu alanın tekrar orman olabilmesi için gerekli adımların atılması, başka bir faaliyet ve amaç için kullanılmaması için çalışmalara başladılar. İlk iş olarak içerisinde zarar görmüş ağaç ve çalıları temizleyerek araziyi toprak işlemesi yaparak fidan dikimi haline getirdiler. Kısa bir süre içerisinde ağustos ayından aralık ayına kadar bu faaliyetleri yerine getirdik. İlk fidanı da aralık ayında toprakla buluşturduk. Toplam saha içerisinde 48 bin fidan toprakla buluşturuldu, bunun 15 bin tanesi de tıbbi aromatik bitki. Saha içerisinde hiçbir alan kaybımız olmadı" şeklinde konuştu. Son 10 yılda çıkan 774 yangından zarar gören 2 bin 398 hektar alan tekrar ormanlaştırıldı Orman yangınlarında zarar gören alanların orman bölge müdürlüğü ekipleri tarafından tekrar ormanlaştırıldığını ve kesinlikle farklı bir amaçla kullanılmadığının altını çizen Şimşek, "Türkiye ormanlarında 1 metrekare bile yanan alan başka bir faaliyet ve amaç için kullanılmıyor. Son 10 yıl içerisinde Bursa Orman Bölge Müdürlüğü’nde 774 adet yangın 2 bin 398 hektarlık alan da bu yangınlardan zarar gördü. Bu alanlar içerisinde de şimdiye kadar tamamında bu faaliyetleri yerine getirdik, tamamında da ağaçlandırma çalışmalarını yaptık. Her sene bu alanlarda koruma kontrollerimizi ve bakım çalışmalarımızı yapıyoruz. 2023 yılı içerisinde Bursa Orman Bölge Müdürlüğü’nde 76 adet yangın meydana geldi. Bu yangınlarda da 395 hektarlık alan zarar gördü. Şu ana kadar 2023 yılında çıkmasına rağmen 218 hektarlık alanda 265 bin fidanı toprakla buluşturduk. Bu günden sonra da 175 hektarlık alanda 180 bin fidanı yıl sonuna kadar toprakla buluşturarak 1 yıl içerisinde ormanlaştıracağız" ifadelerini kullandı. "Orman yangınlarının önlenmesi için proje geliştiriyoruz" Bursa Orman Bölge Müdürlüğü ekiplerinin muhtemel orman yangınlarına karşı daima hazırlıklı olduğunu ifade eden Şimşek, "2024 yılı ile ilgili çalışmalarımızda Bursa Orman Bölge Müdürlüğü olarak orman yangınlarını önleme ve mücadele çerçevesinde 2 helikopter, 55 arazöz, 12 su ikmal aracı, 19 iş makinesi, bu konularda uzman 175 kişilik teknik uzman kadromuz ve 529 yangın personelimiz ile hazır bir şekilde orman yangınlarını önleme ve mücadele konusunda çalışmalarımıza başladık. Yangınların çıkmaması için eğitimler ve bu konu ile alakalı vatandaşları bilgilendirme çalışmalarına önem verdik. 2024 yılı içerisinde hedefimiz 10 bin kişiye bir proje geliştirip orman yangınlarının önlenmesi ile ilgili eğitimler planlayıp yangınların çıkmaması için bir proje geliştiriyoruz" dedi.