GÜNDEM - 20 Ağustos 2022 Cumartesi 11:17

Son asgari ücret zammının ardından ödediği nafaka 1345 TL’ye yükseldi

A
A
A
Son asgari ücret zammının ardından ödediği nafaka 1345 TL’ye yükseldi

'Bir gün' evli kaldığı eşine 5 yıldır nafaka ödeyen Kastamonulu 33 yaşındaki Mustafa Duman'ın hayatı adeta duman oldu. Türkiye'yi dolaşarak sesini duyurmaya çalışan Duman'ın ödediği nafaka, son asgari ücret zammıyla birlikte 1345 TL’ye yükseldi.

Kastamonu'nun merkeze bağlı Pehlivan köyünde ikamet eden 33 yaşındaki Mustafa Duman, sosyal medyadan tanıştığı Ayşe ile iki yıllık birlikteliğin ardından 2017 yılının Ekim ayında evlendi. Eşinin yüzünü sadece nikah günü görebilen Duman, ailesi ile birlikte İstanbul'a döndükten sonra bir daha haber alamadığı eşine boşanma davası açtı. Davanın görüldüğü sırada aylık 700 TL nafaka ödemeye mahkum edilen Duman, son asgari ücret zammının ardından ödediği nafaka 1345 TL’ye yükseldi. Sesini duyurmak için mücadele eden Duman, Samsun'la birlikte toplam 25 şehre yürüyerek yetkililere seslendi. Hakkında alınan mahkeme kararları nedeniyle sigortalı bir işte de çalışamayan Duman, 1398 km’lik yolculuğunda günde 1 şehri yürüyerek, sesini duyurmaya çalışıyor.

Son asgari ücret zammının ardından ödediği nafaka 1345 TL’ye yükseldi

“1 günlük eşime aylık 1345 TL nafaka ödeyen kişiyim”

Boşanamamasına rağmen eşine ömür boyu nafaka ödemek zorunda bırakıldığına dikkat çeken Mustafa Duman, “Önceden 1 günlük nikahlı eşime aylık 700 TL nafakaya bağlanmıştım. Son asgari ücret zammıyla bin 345 TL nafakaya mahkum edildim. Bu nafaka ömür boyu devam ediyor. 1 günlük eşime aylık bin 345 TL nafaka ödeyen kişiyim. Bu duruma tepki göstermek için Kastamonu’dan İstanbul’a 2 defa, daha sonra da Kastamonu’dan Ankara’ya yürüdüm. Bu yolculuklarda benim gibi mağdurları gördüm. Adalet, hukuk yolundan gittim ama olmadı. Haklı olduğumu düşündüğüm davalarda para cezalarıyla karşılaştım. Cezaevine atıldım, iftiraya uğradım. Son durağım da Samsun oldu. Bundan önce 24 ile giderek toplamda 1398 km’lik yürüyüş yaptım. Geçimimi sağlamak için Samsun’da orman kesimine başladım. 5 yıldır sigortam olamıyor. Hiçbir yerde sigortalı çalışamıyorum. Üstüme atılan iftiralar yüzünden primlerim de gitti. Ormandan kazandığım paralar ile tekrar yürüyüşe başlıyorum. Benim gibi bir sürü nafaka mağduru var” dedi.

Son asgari ücret zammının ardından ödediği nafaka 1345 TL’ye yükseldi

“Samsun 25. ilim, toplam 1398 km yürüdüm”

Türkiye’deki şehirleri yürüyerek sesini duyurmak istediğini vurgulayan Duman, “Samsun 25. ilim. Her gün bir ilde konaklayarak, yürüyorum. Şu anda 1398 km’ye ulaştım. 1 günlük evliliğe ömür boyu nafaka verilmesinin sonlandırılmasını istiyorum. Çoluk-çocuğum yok. 1 günlük evlilik için bana verilen karar nasıl bir karar anlayamadım. Benim gibi ömür boyu nafakaya çarptırılan dünyada ve Türkiye’de yok. Bana göre haklıyım ama karar böyle. Artık avukat da tutamaz hale geldim çünkü avukatların bu kanuna da gücü yetmiyor” diye konuştu.

Son asgari ücret zammının ardından ödediği nafaka 1345 TL’ye yükseldi

Mustafa Duman, 1 günlük eşi A. R. B. Duman’a (26) ödediği ömür boyu nafaka cezasından kurtulmak istiyor.

Erdi Demür-Furkan Abrek Ünal
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Giresun Pembe kimlikle 38 yıl yaşayan Kumral Bodur’un hayatı film oluyor Giresun’da nüfus memurunun yaptığı hatadan dolayı pembe kimlik verilen ve 38 yıl boyunca erkek olduğunu ispatlamaya çalışan 52 yaşındaki Kumral Bodur’un hayatı beyaz perdeye ilham kaynağı oldu. Yazar Aziz Nesin’in filmlere de konu olan “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” romanının ardından, nüfus müdürünün hatası nedeniyle nüfusa kadın olarak kaydedilen Kumral Bodur’un 38 yıl boyunca erkek olduğunu ispatlamaya çalıştığı hayat hikayesi de filme konu oluyor. Filim yapımcılarının kendisini aradığını anlatan Kumral Bodur, “Trajikomik bir film hikayesi için hayatımın bir film senaryosuna ilham kaynağı olmuş. Bununla ilgili filmin yönetmenliğini yapacak olan Abbas Karatekin ve Yapımcısı Ulaş Karadeniz beni aradılar ve projelerinden bahsettiler. Ben de olumlu yaklaştım. Önümüzdeki günlerde Giresun’a gelip senaryo yazımı için detaylı görüşmeler yapacağız” dedi. 15 hakim, 19 savcı değişmiş, kimliği değişmemişti Giresun’un Bulancak ilçesinde yaşayan 52 yaşındaki Kumral Bodur nüfus memurunun yaptığı hatadan dolayı nüfusa kadın olarak yazılmış ve pembe kimlik verilmişti. Ancak yapılan hatanın düzeltilmesi ise tam 38 yıl sürmüş bu süre içerisinde evlenip çocuk sahibi olmasına rağmen ne resmi evlilik yapabilmiş ne de çocuklarını nüfusuna yazdırabilmişti. Çocuklarını kardeşlerinin nüfusuna yazdıran Kumral Bodur, sigortalı bir işe girip çalışamamış ve askerlik görevini de yapamamıştı. 15 hakim, 19 savcının değiştiği hukuk mücadelesi ise tam 38 yıl sürmüştü. Kumral, mahkeme sürecinde yaşadığı psikoloji sorunlar nedeniyle aldığı hapis cezasını da, kadın kimliğiyle, erkek cezaevine girdiğinde ise yanlışlığın fark edilmesi sonucu cezaevinden dışarı çıkartılmıştı.
Amasya Amasyalı öğrenciler okulda ata tohumu ekip fide yetiştirdi Amasya’nın Taşova ilçesinde Emine Bursalı İmam Hatip Ortaokulu öğrencileri ve öğretmenleri okulda ektikleri ata tohumlarından fide yetiştirdi. Çileklerin ve diğer sebzelerin hasadı yapılırken ata tohumu domates fideleri de okul bahçesinde oluşturulan seraya dikildi. "Ata tohumlarını burada yetiştiriyoruz" Fen ve teknoloji laboratuvarında yetiştirilen ata tohumları, ‘Eğitimde Rehberlik ve Destekleme Modeli (ERDEM) Destek 2022 Programı’ çerçevesinde sağlanan 25 bin liralık destekle okul bahçesinde oluşturulan 25 metrekarelik seraya taşınarak öğrencilerin elinde toprakla buluştu. Çok heyecanlandıklarını belirten 7. sınıf öğrencisi Abdullah Ensar Sarıbaş, “Getirdiğimiz ata tohumlarını burada yetiştiriyoruz. Burada çilek, marul, maydanoz gibi bir sürü çeşit bitki bulunuyor” dedi. Arkadaşı Tuğçe Naz Aşık da, “Köyümüz uzak olduğu için git, gel yapamıyoruz. Okulumuzda bunun gibi sera olduğu için tarımdan da yararlanabiliyoruz. Laboratuvarda üretiyoruz. Sonra gelip buraya dikiyoruz” diye konuştu. "Amacımız akademik başarının yanı sıra evlatlarımızı hayata da hazırlamak" Çalışmanın öğrencilerinin gelişimi için fırsat olduğuna işaret eden Fen Bilimleri Öğretmeni Bayram Atalay, “3 sene önce kurulan serada çilek, domates, salatalık, karnabahar, roka yetiştiriyoruz. Çocuklara eğitim, öğretim faaliyetinin haricinde yaparak ve yaşayarak öğrenmeyi de öğretiyoruz” şeklinde konuştu. Amaçlarının akademik başarının yanı sıra evlatlarını hayata da hazırlamak olduğunu vurgulayan Okul Müdürü Ali Buğalı ise, “Son yıllarda küresel ısınmayla beraber gıdaya erişim konusundaki sıkıntıları göz önüne aldığımızda toplumumuzun üreten, kendi kendine yeten bir toplum olması açısından tarım faaliyetlerine yönelip her türlü sebze ve meyveyi yetiştirmeye çalışıyoruz. Onlara da örnek olmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Ankara TESK Genel Başkanı Palandöken: “İş sağlığı ve güvenliği en temel haklardan biridir” İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin sadece yasal bir zorunluluk değil insanın en temel haklarından biri olduğunu vurgulayan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Ülkemizde, iş sağlığı ve güvenliği konusunda önemli adımlar atılmakla birlikte hala iyileştirilmesi gereken alanlar bulunmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği en temel haklardan biridir” dedi. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası vesilesiyle yazılı bir mesaj yayınlayan Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “ILO verilerine göre 2023 yılında Türkiye, ölümcül olmayan mesleki yaralanmalar bakımından dünyada 11. sırada, ölümlü iş kazası sayısı bakımından ise 15. sırada yer alıyor. İş kazaları üzerine veriler toplayan ve paylaşan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) verilerine göre 2023 yılında en az bin 929 işçi hayatını kaybetti. Bir ülkede meydana gelen iş kazalarının sayısının azalması, o ülkenin iş sağlığı ve güvenliği açısından ne kadar başarılı olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. İş sağlığı ve güvenliği yönetiminin uygulanabilirliği ile iş kazalarının önceden engellenmesi oldukça önemlidir. Unutulmamalıdır ki her iş kazası önlenebilir nitelikte bir risktir ve bu konuda alınacak önlemler hayati önem taşır. Herkesin sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamına sahip olması, daha verimli ve mutlu bir işgücü oluşturmaya yardımcı olur” ifadelerini kullandı. İş sağlığı ve güvenliği konusunun seçenek değil zorunluluk olduğunu belirten Palandöken, “Çalışanların daha güvenli bir ortamda çalışmalarını sağlamak, hem işverenlerin hem de çalışanların ortak sorumluluğudur. İşverenlerin ve çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusunda bilinçlenmeleri, uygun ekipmanların kullanımı, risklerin değerlendirilmesi ve önleyici tedbirlerin alınması önemlidir. Sağlıklı çalışma ortamları oluşturarak, çalışanların daha mutlu, daha sağlıklı ve daha verimli olmalarını sağlamak hem işletmelerin hem de toplumun yararınadır. Esnaf ve sanatkarlar için iş sağlığı ve güvenliği konularına uyum sağlamak, yasal sorunlardan kaçınmak ve işletmelerini güvende tutmak açısından hayati öneme sahiptir. İşletmelerin itibarını korumak için düzenli olarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmalı ve çalışanlara gerekli eğitimler verilmelidir. Bu vesile ile 4-10 Mayıs İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’nda tüm işletmelere kazasız bir çalışma hayatı dilerken, bu konuda daha bilinçli, duyarlı ve sorumlu olmamız gerektiğinin altını çiziyorum” dedi.
Isparta Isparta’yı bu yıl gül kokusu erken sardı Türkiye’nin gül bahçesi Isparta’da yağışların az olması ve havaların sıcak gitmesiyle gül hasadı erken başladı. 12 bin ton rekoltenin beklendiği şehirde gül turizmi açısından da beklenti oldukça yüksek. Dünya gül yağı ihtiyacının yüzde 65’ini karşılayan Isparta’da bu yıl havaların sıcak gitmesiyle gül hasadı 15-20 gün erken başladı. Gül çiçeklerinin açmasıyla şehri gül kokusu sararken, sabahın erken saatlerinde gül bahçelerinde hummalı çalışmalar başlıyor. Özenle toplanan güller bölgedeki tesislere ulaştırılarak dev imbiklerde damıtılarak gül yağına ve gül suyuna dönüştürülüyor. Yaklaşık 4 ton gül çiçeğinden 1 kilogram gül yağı elde ediliyor. Gül yağının büyük bir kısmı ise ihraç ediliyor. Isparta’da bu yıl 12 bin ton gül çiçeği rekoltesi bekleniyor. Ülke ve bölge ekonomisine önemli katkılar sunan gül hasat döneminde ağırladığı ziyaretçilerle de bölge halkı için önemli bir turizm getirisi sağlanıyor. Bu yıl gül hasadının 45 gün sürmesi bekleniyor. Şehirde güllerin açtığı yerlerden birisi de Keçiborlu ilçesine bağlı Ardıçlı köyü. Ardıçlı köyünde sabahın erken saatlerinde toplanan güller çuvallara konularak, fabrikalara ulaştırılıyor. İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulunan Ardıçlı köyü eski muhtarı ve üretici Yakup Yolcu, mevsim dolayısıyla hasadın erken başladığını belirterek, “Yağışlar olmaması sebebiyle gülün yoğunluğu tarla tarla değişiklik gösterdi iklim şartlarından dolayı. Bazı tarlalarda 3 metrede gül çiçeği varken 5 metrede yok. Şu günlerde yağış gösteriyor, eğer yağış olursa hasat uzun sürecek; sürmezse bu sene gülün erken bitme ihtimali çok yüksek. İnşallah iyi ve bereketli bir sezon olur. Çiftçimizin yüzü güler” dedi. Gül hasadının erken başlamasının turizmi de etkilediğini belirten Yolcu, “Turizmciler programlarını gül hasadının normal tarihine aldılar ama bizim mevsim dolayısıyla hasat erken başladı bu sebeple turizm biraz durgun. İnşallah ilerleyen zamanlarda yoğun geçer. Bütün üreticilere bereketli ve hayırlı kazançlar dilerim” şeklinde konuştu. Ardıçlı köyünde 100 dekar alanda 20 yıldır üreticilik yapan Tolgahan Sarıkaya ise babasından kalan mesleği devam ettirdiğini belirterek, gül çiçeği hasat yoğunluğunun erken başladığını söyledi. Sarıkaya konuşmasının devamında, “Gülcülük iyi bir meslek, sadece son dönemlerde işçilerle alakalı sıkıntılarımız oluyor. Gül tarlası önceden bu kadar çok yoktu. Piyasamızda modern tarımsal aletler eksik olduğu için herkes bu kadar çok gül işi yapmıyordu. Herkes az bir dekar alanda iş yapıyordu. Teknolojinin gelişmesiyle insanlar 50-100 dekar alanda üretim yapıyor artık, bu sebeple işçi bulma sıkıntısı yaşıyorduk. Onun haricinde bir problemimiz yok” açıklamalarında bulundu. Bir başka üretici Yusuf Yıldırım ise sezonun iyi başladığını söyleyerek, “Bu sene 20-25 güne yakın erken başladı. Verim gayet iyi şükürler olsun” dedi. Yıldırım konuşmasının devamında üreticilerin masraflarının fazla olduğunu söyleyerek, “Mazot olsun, ilaçlar olsun, işçilik olsun ağır olduğu için üreticiler çok da bir şey kazanmıyor. Çok kazanıyor diye bir şey yok yani anca işte ucu ucuna emeğini koruyor” açıklamalarında bulundu.