EĞİTİM - 28 Ağustos 2019 Çarşamba 13:08

“Suçlu franchising değil, eğitimden kazandığını başka alanlara aktaranlardır!”

A
A
A
“Suçlu franchising değil, eğitimden kazandığını başka alanlara aktaranlardır!”

Eğitim sektöründe son yaşananlarla ilgili değerlendirmelerde bulunan Doç. Dr. Mustafa Aydın, “bugün yaşananlara bakarak suçlu arayacaksak, franchising sistemine değil, eğitimden kazandıklarını, çok farklı alanlarda değerlendiren ve bu yatırımları yüzünden zor durumda kalan yatırımcılara bakmak lazım” dedi.

 Eğitim sektöründe son yaşananlarla ilgili değerlendirmelerde bulunan Doç. Dr. Mustafa Aydın, “bugün yaşananlara bakarak suçlu arayacaksak, franchising sistemine değil, eğitimden kazandıklarını, çok farklı alanlarda değerlendiren ve bu yatırımları yüzünden zor durumda kalan yatırımcılara bakmak lazım” dedi.
Son günlerde bazı özel okulların kapılarına kilit vurması yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bil Kolejleri Kurucu Başkanı ve aynı zamanda franchising sisteminin türkiye’deki tek çatı örgütü olan Ufrad Franchising Derneği’nin genel başkanlığını yürüten Doç. Dr. Mustafa Aydın, sorunun temelinde okul sahiplerinin kazançlarını eğitim yerine farklı iş kollarında değerlendirmelerinden kaynaklandığını belirterek; “bugün yaşananlara bakarak suçlu arayacaksak eğer, franchising sistemine değil de, eğitimden kazandıklarını, çok farklı alanlarda değerlendiren ve bu yatırımları yüzünden zor durumda kalan yatırımcılara bakmak lazım” dedi.

“Bütün sektörü suçlamak haksızlık”

Özel okulların eğitim sektöründeki payının yüzde 20’lere dayandığını hatırlatan Doç. Dr. Mustafa Aydın, “Türkiye’de binlerce özel okul var. Bunun içinde sorunlu olan kurumlar bir elin parmaklarını geçmez. Dolayısıyla birkaç kurum sorun yaşadı, yanlış yaptı diye bütün bir camiayı ve sistemi suçlamak özel okul sektörüne büyük bir haksızlık olur. Zira bu tip sorunlar salt özel okul sektöründe değil, bütün sektörlerde yaşanabilir. Kurumlar üzerlerine düşen vazifeleri layıkıyla yerine getirilse zaten böyle sorunlar yaşanmaz” diye konuştu.

"Franchising sistemi know-how sağlıyor"

Franchising sistemini eğitim sektöründe uygulayan Türkiye’deki ilk isim olduğunun ve 44 yıldır eğitimcilik kimliğine sahip bulunduğunun altını çizen Mustafa Aydın konuşmasını şöyle sürdürdü; “Türkiye'de 300 milyar liralık büyüklüğe ulaşan franchise sistemi içerisinde eğitim sektörü hatırı sayılı bir yer tutmakta. Eğitim sektöründe franchise veren bir kurum, küçük bir okul sahibine eğitim sektöründeki büyük markalarla rekabet etmesine ve büyük bir zincirin bir halkası olmasını sağlıyor. Şimdi bizler franchise isteyen yatırımcının geçmişine bakıyoruz. Eğitimci midir, finansal durumu nedir, neden bu alanda yatırım yapmak istiyor, amacı nedir? Hepsini çok geniş kapsamlı olarak araştırıyoruz. Eğer, kriterlerimize uyuyorsa markamızı temsil etmesine izin veriyoruz. Franchise alan yatırımcı öncelikle okulunun fiziki ve teknolojik altyapısını tamamlamış olması gerekiyor. Sonrasında bizler ona hazırdaki bir ‘know-how’ın avantajını sunuyoruz. Ve onlar da müfredatı hazır, eğitim kadrosunu tamamlamış bir şekilde kapılarını eğitim ve öğretime açmış oluyor” dedi.

"Kaynakların ortak yönetimi başarı getiriyor" 

Franchise veren tarafın sağladığı eğitim ve finans desteğinin önemine dikkat çeken Aydın, “Franchise veren tarafından sağlanan eğitim desteği sayesinde, franchise alan kurum öğrenme sürecini daha kısa sürede atlatır ve bu da başarı şansını önemli ölçüde arttırır. Franchise alan kişi, franchise verenin yönetim ve idare alanındaki deneyiminden yararlanır ayrıca, sorunlar karşısında destek imkanı sunar. Bu destek, yönetsel ve idari hizmetler, bilgi ve pazarlama desteğini içerir. Bir franchise sahibi, bir ana kurumun görünür desteğine sahiptir ve bu aynı zamanda pazarlama, reklam ve tanıtım alanlarından da yararlanmasını sağlar” şeklinde konuştu.

"Özel eğitim kurumlarında standartlaşma kaliteyi artırır"

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un açıkladığı özel eğitim kurumlarına getirilecek standartlaşma çalışmalarına değinen Aydın, “Meb tarafından gerçekleştirilecek teftiş ve standartlaştırma çalışmaları özel eğitim kurumlarının kalitesini yükseltecektir. Standartlaştırma çalışmaları özel eğitim kurumlarıyla birlikte yürütülürse daha iyi sonuçlar alınacağına inanıyorum. Özel okul açılabilmesi için fiziksel şartların ötesinde, kurumun yetkinliği, geçmişi ve yatırım sermayesinin irdelenmesi eğitim sistemine büyük artılar katacaktır” diyerek sözlerini noktaladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Filistin Dayanışma Platformu, İsrail’in Refah’ta başlattığı saldırıyı Ankara’da protesto etti Ankara’da bulunan Filistin Dayanışma Platformu, "Refah’ta Katliama Hayır" sloganıyla İsrail’in başlattığı saldırıyı protesto etmek için Amerikan Büyükelçiliği önünde toplandı. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının ardından 1 buçuk milyona yakın Gazzeli, Refah kentine sığınmıştı. İsrail’in Refah kentine yönelik başlattığı hava saldırısının ardından Filistin Dayanışma Platformu, "Refah’ta Katliama Hayır" sloganıyla saldırıyı kınamak için Ankara’da bulunan Amerikan Büyükelçiliği önünde çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte İsrail’i protesto etti. Elçilik binası önünde toplanan kalabalık, İsrail’i protesto etmek için "İnsanlık onuru siyonizmi yenecek" ve "Susma haykır soykırıma hayır" sloganları attı. Öte yandan kalabalık, İsrail askerleri tarafından Kudüs’te öldürülen Hasan Saklanan’ı ise rahmetle anmayı unutmadı. Grup adına basın açıklamasında bulunan Zeynel Abidin Özkan, İsrail’in Gazze’ye yönelik düzenlediği saldırıların ardından Refah sınır kapısına sığınan yaklaşık bir buçuk milyona yakın Gazzeli’nin 214 gündür açlıkla boğuştuğuna dikkati çekti. "Soykırımın ortakları ahirete kalmadan dünyada da inşallah gereken cezayı bulacaklar" Refah’a başlatılan saldırılarla birlikte bölgede can güvenliği sorununun da başladığının altını çizen Özkan, “214 gündür dünyanın gözü önünde Filistin’de kardeşlerimiz İsrail soykırımına maruz bırakılıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde devam eden yargılamalara; İsrail, lobi faaliyetleriyle tüm ülkelere müdahale ettirmeye ve İsrail yetkililerinin ceza almaması için bir çaba içerisine girdi. Hepimiz gördük ki aslında adalet İsrail için varmış ve tüm ülkeler de İsrail’in soykırımını desteklemek için çalışıyormuş. Bugün ortaya çıkan belgelerde görüldü ki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde İsrail’in soykırımına ortak olan yöneticilerinin ceza almamasına yönelik baskı içeren mektuplar mahkemeyi köşeye sıkıştırmak adına kullanılıyor. Biz inanıyoruz ki hem mahkemede görülen davada hem de Güney Afrika’da devam eden davada soykırımın ortakları ahirete kalmadan dünyada da inşallah gereken cezayı bulacaklar” ifadelerini kullandı.