SAĞLIK - 26 Şubat 2018 Pazartesi 10:55

Televizyonun zararları nelerdir? | Televizyon çocukları şiddete yönlediriyor

A
A
A
Televizyonun zararları nelerdir? | Televizyon çocukları şiddete yönlediriyor

Televizyonu 7'den 70'e herkes çok severek izlemektedir. Peki televizyonun zararları, çocuklar üzerindeki etkileri nelerdir? İşte televizyon zararları hakkındaki detaylı haberimiz...

Medicana Sivas Hastanesi Psikologu Begüm Çayır, televizyonda gösterilen şiddetin çocuklar açısından çok fazla olumsuz etkisi olduğunu belirterek,"Haberlerde, programlarda ve bilgisayar oyunlarında şiddet artık normal bir olguymuş gibi kabul ediliyor. Haberlerde şiddeti gören çocuklar bir süre sonra normal bir olgu gibi kabul ediyor. Artık acıma duygusu çocuklarda yok oluyor" dedi.

Televizyonun zararları nelerdir? | Televizyon çocukları şiddete yönlediriyor

Psikolog Begüm Çayır televizyonun şiddet içerikli programlara etkisi olmadığını ama çocukları bu tarz yönelimlere özendirdiği ve ilgisini arttırdığını ifade ederek, "Televizyon izleyen çocuklar da dikkat dağınıklığı, derslere odaklanamama, arkadaşlarıyla sorun ve sıkıntılar yaşadığı görülmektedir. Özellikle televizyonda izlediği kahramanlarla özdeşleştiği, onlar gibi giyindiği, onlar gibi konuşmaya başladığı, anne ve babaya olumsuz şekilde davranmaları herkes tarafından bilinmesi gerekiyor. Şiddetin etkisine baktığımız zaman insanlar üzerinde özellikle çocuklar açısından çok fazla olumsuz etkisi vardır. Çünkü televizyon da haberlerde, programlarda ve bilgisayar oyunlarında şiddet artık normal bir olguymuş gibi kabul ediliyor. Haberlerde şiddeti gören çocuklar bir süre sonra normal bir olgu gibi kabul ediyor. Artık acıma duygusu çocuklarda yok oluyor. Bu yaşadıkları ve gördükleri olumsuz davranışları, tutumları ailesine, arkadaşlarına ve okul içerisinde öğretmenlerine sergilemeye başlıyor. Bir süre sonra medyada izledikleri şiddet içerikli programlar arttıkça çocuklar saldırgan davranışlar sergiliyor, düşmanlık duyguları besliyor, öfkelenmeye başlıyor. Böylelikle çeşitli psikolojik bir problem ve sıkıntılar başlıyor. Kaygı bozuklukları, uyum bozuklukları, altına kaçırma anne ve babayla uyumda sorun ve sıkıntılar yaşıyor. Bu yüzden anne ve babaların çocuklarının izledikleri programlar neler olduğunu kontrol etmeleri ve bakmaları gerekiyor. Bir süre sonra çocuklar dizilerde bu kahramanlarla özdeşleştikleri için onlar gibi giyinmeye başlıyorlar" dedi.

"Televizyonu çocuk bakısı olarak görmemek gerekir"
Ailelerin çocukların televizyon izleme sürelerini kısıtlamaları gerektiğini anlatan Çayır şunları söyledi:
"0-2 yaş arası çocuklarımızın hayatına kesinlikle televizyon olmaması gerekiyor. 2-7 arasında günde 30 dakika ile bir saat arası, 7 yaş ve sonrasında iki saat televizyon izleyebilirler. Fakat anne ve babalar televizyonu bir çocuk bakıcısı olarak görmemeleri gerekiyor. Televizyonun önünde yemek yedirmemeleri gerekiyor. Çocuğun hangi programları izlediği takip edilmesi gerekiyor. İçeriklerinin kontrol edilmesi gerekiyor. Çocukla birlikte kesinlikle şiddet içerikli diziler, programlar, bilgisayar oyunları oynanmaması ve izlenilmemesi gerekiyor. Çocuğun kontrol edilmesi gerekiyor çünkü şiddet merak konusu olabiliyor. Çocuklar tek başına bilgisayarlardan, televizyonlardan bu tarz diziler ve programlar izleyebiliyor. Çocuklarımızı kontrol ederek bu tarz programlar izlemelerini engellememiz gerekiyor. Böyle şeylerin normal olmadığını, doğal bir olgu olmadığını, yanlış olduğunu şiddet uygulayarak bir çözüme varamayacağımızı ve insanlar üzerinde olumsuz etkileri olduğunu çocuğa bilinçli bir şekilde anlatmamız gerekiyor. Çünkü çocuklar da şiddet normal bir olgu olarak kabul edilirse arkadaşlarına, aile üzerinde ve kendi içerisine de bunu uygulamaya başlıyor. Ailelerin şiddeti çocuklarına anlatmaları gerekiyor. Günümüz de son zamanlarda şiddet içerikli diziler olsun, bilgisayar oyunları olsun çok fazla arttı. Bunlar çocuğun psikolojisini olumsuz yönde etkiliyor. Anne ve babalar lütfen bu konuda çocuklarına özen göstersinler ve onların şiddet içerikli programları izlememesi için elinden geleni yapsınlar." 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Türkiye’nin canlı ve minarel türleri bu müzede sergileniyor Türkiye’nin ilk doğa tarih müzesi olma özelliği taşıyan Erzincan’ın Kemaliye ilçesindeki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, başta Kemaliye olmak üzere Erzincan ve yurt genelinden canlı ve minarel türlerine ait yaklaşık 5 bin çeşit materyali sergiliyor. Erzincan Kemaliye’deki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliyeli olan, Prof. Dr. Ali Demirsoy’un katkıları ile kuruldu. Müzeyle ilgili şu bilgilere yer verildi: “Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliye ilçesinde kurulan “Doğa Müzesinde Bilimsel Bir Gezinti” isimli proje kapsamında 2009 yılında kuruldu. Müzenin kuruluşuna Prof. Dr. Ali Demirsoy, Prof. Dr. Aydın Akbulut ve Öğ. Gör. Yusuf Durmuş öncelik etti. Bu müzede sergilenen örneklerin önemli bir kısmı 10 ayrı üniversiteden 48 bilim insanının görev aldığı “Kemaliye ve Çevresinin Biyoçeşitlilik Açısından İncelenmesi” projesi kapsamında bölgeden toplanan jeolojik ve biyolojik örneklerden oluşmakta. Kurulduğu tarihten bugüne bölge halkı, öğrenciler ve ekoturizm açısından önemli bir ilgi odağı oldu. Ülkemizin değişik bölgelerinden ve Kemaliye çevresinden alınan mineral, taş, toprak ve her türlü jeolojik materyal MTA’daki uzmanlara teşhis ettirilerek dolabların içindeki raflarda uygun kaplarda sergilenmekte. Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş mineral, kristal, toprak, kayaç örnekleri sergilenmekte. Kemaliye ve çevresinin Gastropad, Bivalvia ve Echinodermata gruplarına ait fosil örnekleri teşhis edilerek, raflarda sergilenmekte. Bir hücreli bitki ve hayvanların mikroskop altında görüntülerinin sunulduğu bir bölüm bulunmakta. Karasal ekosistemin ilk canlı gruplarından olan likenler doğal ortamına uygun habitat ortamları hazırlanarak sergilenmekte. Yine Kemaliye’den toplanan ve teşhis edilen karayosunu örnekleri sergi panolarına yerleştirilerek sunulmakta. Omurgasızların önemli bir kısmı formol ve alkol içinde kavanozlarda etiketleriyle birlikte sunulmakta. Böceklerin büyük bir kısmı, bilimsel örnek hazırlama yöntemine göre içi boşaltılıp tahnit edilmiş, özel böcek iğnelerine geçirilerek panolarda (müze görsel materyali olarak) ya da parazitlere karşı özel korumalı, çekmeli müze dolaplarında saklanmakta. Müzenin en ağırlıklı kısmını böcekler ve herbaryum materyali oluşturmakta. Bölgenin ve ülkemizin tatlısularında ve denizlerinde yaşayan balık örnekleri çeşitli kimyasal işlemlerden geçirerek (formolalkol) görsel malzemeye dönüştürülerek sergileniyor. Aynı işlem amfibiler için de yapılmıştır. Farklı türlerden oluşan amfibi örnekleri alkollü kaplar içinde ve sergi dolaplarında teşhir edilmekte. Birçok zehirli yılın türünün bulunduğu sürüngen örnekleri de aynı yöntemle görsel malzemeye dönüştürülmüştür. Özellikleri, zehirleri ve korunma önlemleri konusunda bilgiler verilmiştir. Çeşitli fırsatlarla elde edilmiş kuş örnekleri tahnit edilerek sunulmaktadır. Kemaliye ve çevresinden 200 yakın kuş türünün (bir kısmı göçücü, transit) varlığı bilinmektedir. Bu kuş türlerine ilişkin tanıtıcı resimler ve tahnit malzemeleri önemli bir eğitim malzemesi niteliği taşımakta. Türkiye’deki yırtıcıların büyük bir kısmını barındıran yörede, memeliler önemli bir yer tutmaktadır. Soyu tehdit altında olan ayı, kurt, vaşak, sansar, dağ keçisi, porsuk, sincap, yedi uyur, fındık faresi, yer sincabı, çok sayıda küçük memeli ve kemirici türleri yörenin fauna elemanları olarak müzede halkın ve eğitim camiasının hizmetine sunulmuştur. Çeşitli şartlar altında elde edilmiş olan büyük ve küçük memeliler tahnit edilerek üç boyutlu sergilenmiştir. Ayrıca bu memelilerin postları ve bazılarının iskeletleri de sergilenmekte ve tanıtıcı bilgi verilemekte. Kemaliye ve çevresinden teşhis edilen 1000 kadar bitkinin en az yarısı, özellikle soğanlı bitkiler görsel olarak sunulmuştur. Bitkiler müze materyali olarak preslendikten sonra kartonlara yapıştırılmıştır. Bu örneklerin hepsi herbaryum örnekleri olarak özel dolaplarda bilim insanlarının kullanımına açıktır ve sergilenmekte”