ÇEVRE - 28 Temmuz 2017 Cuma 13:34

Temiz su binaya girince kirleniyor

A
A
A
Temiz su binaya girince kirleniyor

Adana'da bir akademisyen ile iki oda temsilcisi tarafından su depolarının temizliği ve suyun içinde bulunan olası maddelere ilişkin araştırma yapıldı.

Araştırma sonrasında açıklamalarda bulunan Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı Gıda Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Şehmus Alparslan, “İlimizde her ne kadar şehir şebeke suyunun tüketime uygun olduğu kabul edilse de bina içerisinde suyun yolculuğu sahipsiz kalmaktadır. Suyun kaynağından taşınmasına ve tüketilene kadarki süreci bir güvenlik zinciri olarak kabul edersek, bu zincirin, suyun binaya girişi ile koptuğunu ifade etmek yanlış olmayacaktır” dedi.

TMMOB’ye bağlı Gıda Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Şehmus Alparslan, Makine Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Hasan Emir Kavi ve Yrd. Doç. Dr. Rozelin Aydın, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti'nde düzenledikleri toplantıda, yaptıkları su araştırmasına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Sağlıklı suyun içerisinde hastalık yapan mikroorganizmaları ve toksik kimyasalları içermeyen ve gerekli mineralleri bünyesinde bulunduran su olduğunu hatırlatan Alparslan, yaptıkları araştırma kapsamında Çatalan Barajı kaynaklı şehir şebeke suyundan değişik noktalardan olmak üzere numuneler alındığını ve mikrobiyolojik, kimyasal analizler yaptırdıklarını anlattı.

Analiz sonuçlarına göre ana şebekeden alınan numunelerde bakılan parametreler bakımından herhangi bir olumsuzluk tespit edilmediğini dile getiren Alparslan, şöyle devam etti:
“Proje kapsamında mikrobiyolojik analizi yapılan 160 örnekte yer yer depo giriş, depo çıkış ve birinci katlardan alınan su numunelerinin uygun olmadıklarını gördük. Bu da bize suyun apartmana ulaşırken borulardan kaynaklı bakteriyolojik yükü, deponun temizliğinin-dezenfeksiyonunun yapılmamasından kaynaklı ve hidrofor ile birinci kattaki borulardan kaynaklı problemler olabileceğini göstermiştir. Şebeke suyu bina girişine kadar güvenli ve sağlıklı bir şekilde getirilse bile suyun bina içindeki yolculuğu sahipsiz kalmaktadır.”

17 Şubat 2005 tarih ve 25730 sayılı “İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmeliğinin” genelde esas alındığını ancak yönetmeliğin içerik anlamında bina içi su depolarının yapısı ve periyodik temizliği kapsayacak yeterlilikte olmadığını vurgulayan Alparslan, konuyla ilgili gerekli mevzuat düzenlemelerinin yapılmasına dikkat çekti.

Türkiye'de bina içi sıklıkla kullanılan depoların başında krom, galvaniz, DKP sac, plastik, beton ve fayans depolar geldiğini anlatan Alparslan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sac depolar, ömrü dolmuş galvaniz ve çelik depolarda herhangi bir düzeltici işlem yapılmamakta ve maalesef bu depoların kullanımına devam edilmektedir. Bölgemizde yaygın olarak kullanılan güneş enerjili su ısıtma sistemleri her ne kadar içme suyu olarak tüketilmediği varsayılsa da aslında özellikle kullanım yerlerinde karıştırıcı batarya oluşundan, farkında olmadan tüketilmektedir. Bu sebeple özellikle eski güneş enerjisi depolarının yenilenmesi ve belli periyotlarda bakım ve temizliklerinin yapılması önem arz etmektedir. Birçok hastalık etmeni için su en uygun geçiş yeridir. 6 ayda bir depoların temizliği ve dezenfeksiyonunun yapılması zaruri bir ihtiyaçtır. Depolarda uzun süre bekletilen şebeke suyunda bulunan klor, aktivitesini yitirmekte ve mikroorganizmaların çoğalması için uygun bir ortam oluşturmaktadır. Depolar periyodik olarak sağlık ve hijyen koşullarını sağlayan, Sağlık Bakanlığı'ndan onaylı biyosidal ürünler ve yetkilendirilmiş profesyonel ekiplerce temizlenmelidir.”

TMMOB’ye bağlı Gıda Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Şehmus Alparslan, araştırmanın sonuna ilişkin ifadelerinde şu görüşlere yer verdi:
“İlimizde her ne kadar şehir şebeke suyunun tüketime uygun olduğu kabul edilse de bina içerisinde suyun yolculuğu sahipsiz kalmaktadır. Suyun kaynağından taşınmasına ve tüketilene kadarki süreci bir güvenlik zinciri olarak kabul edersek, bu zincirin suyun binaya girişiyle koptuğunu ifade etmek yanlış olmayacaktır. Bu durumda ise bir su güvenliğinden söz etmek mümkün olmamaktadır. Bir taraftan hayatımızda çok önemli bir yere sahip olan suyun sağlıklı tüketimine dikkat çekmek ve diğer taraftan yerel ve merkezi yönetimleri bina içi su kullanımının sağlıklı hale getirilmesi için görevlerini yapmaya davet etmeyi toplumsal sorumluluğumuz gereği olarak görev bilmekteyiz. Yapılması gereken sorumlu kurum ve kuruluşların bina/ev depolarının ıslahına yönelik projeler üretmesi, depolarını uygun hale getirmek üzere çaba gösterecek olanların desteklenmesi, rutin depo kontrollerinin yapılması ve depoların ıslahına dönük denetim programlarının başlatılmasıdır.” 

Nuri Pir - Erdal Can İçelli

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Çameli’nin titrek kavak ormanları bulutların arasında görsel şölen sunuyor Denizli’nin Çameli ilçesi, zengin florası ve yüksek endemik tür çeşitliliğiyle dikkat çekiyor. İlçenin önemli doğal alanlarından biri olan titrek kavak ormanları ise özellikle ziyaretçilerine görsel bir şölen sunuyor. Sarı, kızıl, turuncu ve yeşilin tonlarıyla oluşan renk cümbüşü havadan görüntülendi. Denizli’nin Çameli ilçesi, zengin florası ve yüksek endemik tür çeşitliliğiyle dikkat çekiyor. Yaklaşık 750 ile 2 bin 300 metre rakımda yer alan ilçe; vadileri, meraları ve yüksek dağlarıyla çok sayıda bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Çameli florasında 200’a yakın endemik bitki türünün bulunması, bölgenin coğrafi yapısının sağladığı doğal zenginlikten kaynaklanıyor. İlçenin önemli doğal alanlarından biri olan titrek kavak ormanları ise özellikle sonbahar ve kış aylarında ziyaretçilerine görsel bir şölen sunuyor. Sarıdan kahverengiye uzanan tonların hâkim olduğu bölgede yüksek ağaçların oluşturduğu renk cümbüşü doğaseverler tarafından yoğun ilgi görüyor. Türkiye’de bu denli yoğunlukta görülen titrek kavak topluluklarına nadiren rastlandığını belirten uzmanlar, Çameli’nin bu açıdan önemli bir ekolojik değere sahip olduğuna dikkat çekiyor. Bölge hem biyolojik çeşitlilik hem de doğal güzellik açısından eşsiz bir zenginlik sunuyor. "Bu orman Çameli orman sınırları içerisindedir ve titizlikle korunmaktadır" Titrek kavak ağaçlarının titizlikle korunduğunu ifade eden Endemik Bitkiler Araştırmacısı Rıfat Özdemir, "Bu gördüğünüz titrek kavak ormanları sonbahar ve kış aylarında renk cümbüşü oluşturuyor. Bütün renkleri hemen hemen görürsünüz. Türkiye’deki dağılımı oldukça seyrektir. Bu saha, Çameli orman sınırları içerisindedir ve titizlikle korunmaktadır. Çameli ilçemiz flora açısından çok zengindir" dedi. "Yapılan çalışmalar sonucunda 200’ün üzerinde endemik tür bitki tespit edildi" Çameli’de 200’ün üzerinde endemik tür bitki tespit edildiğini ve çalışmaların devam edeceğini belirten Çameli Belediye Başkanı Cengiz Arslan ise, "Çameli ilçemiz endemik türler bakımından en zengin bölgelerden bir tanesi. Özellikle Gargın Yaylası bölge dediğimiz rakamı 2 binin üzerinde olan bir bölgemiz var. Bu bölgemizde şu anda Hasan Hocamızla beraber yapmış olduğumuz çalışmalarla 200’ün üzerinde endemik tür bitki tespitini yaptık. İnşallah yakın bir zamanda da bunların kitap basımını açıklamasını yapmış olacağız. Şu anda özellikle Fethiye-Çameli arasında Akta bölgesi dediğimiz bölgede bir Akkavak orman bölgemiz var. Gerçekten doğanın bir harikası, güzel bir şekilde orada yetişmiş çoğalmış bu ormanımız özellikle sonbahar ve kış aylarında trekking yapmak isteyen yürüyüş yapmak isteyen gruplar için çok güzel bir görsel şölen sunuyor" ifadelerini kullandı. "Vatandaşlarımızı bu güzel doğa harikasını görmeye Çameli’ye davet ediyoruz" Vatandaşları bu güzel doğa harikasını görmeye Çameli’ye davet eden Başkan Cengiz Arslan, "Orman İşletme ile beraber bu bölgenin korunması ile ilgili yerel yönetimler belirli olarak elimizden gelen çabayı sarf ediyoruz. İnşallah buranın doğa turizmine kazandırılması ile ilgili de güzel düşüncemiz projemiz var. Bu bölge bizim yürüyüş rotalarımız alanında en güzel rotalarımız bir tanesi. Bütün bizi izleyen vatandaşlarımızı bu güzel doğa harikasını görmeye Çameli’ye davet ediyoruz" dedi.
Düzce Fındıkta verim ve kalite artırılıyor DÜZCE(İHA) – Düzce’de Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından fındık budama eğitimleri, merkez ve ilçelerde devam ediyor. Düzce’de fındıkta verim ve kaliteyi artırmaya yönelik çalışmalar aralıksız devam ediyor. Düzce İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen Fındık Budama Eğitimleri, merkez ve 7 ilçede, 90 köy ve mahallede toplam bin 200 üreticiye ulaşması hedefleniyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Düzce İl Tarım ve Orman Müdürü Esra Uzun, fındığın Düzce için stratejik bir ürün olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: "İlimizde yaklaşık 75 bin hektar tarım arazisi bulunmakta olup, bunun yüzde 85’i, yani yaklaşık 63 bin hektarı fındık alanlarından oluşmaktadır. Fındık, Düzce’nin ana ürünüdür. Bu nedenle verim ve kaliteyi artırmaya yönelik eğitim çalışmalarımıza büyük önem veriyoruz. Merkez ve 7 ilçemizde yürüttüğümüz budama eğitimleriyle bir budama seferberliği başlattık ve bugüne kadar yaklaşık 1.000 üreticimize eğitim verdik. Amacımız, üreticilerimizin daha kaliteli ve daha yüksek verim elde etmesini sağlamak ve bu yolla gelirlerini artırmaktır." Fındığın dünya markası bir ürün olduğunu da belirten Uzun, Düzce’den yıllık yaklaşık 20 bin ton fındık ihracatı gerçekleştirildiğini ifade ederek, "Üreticilerimizin bol ve bereketli bir üretim sezonu geçirmesini istiyoruz. İl Müdürlüğü olarak teknik ekibimizle birlikte fındık verimini artırmaya yönelik çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz" dedi. Eğitim programları kapsamında üreticilere doğru budama teknikleri uygulamalı olarak anlatılarak, fındık bahçelerinde verim ve kalite artışının sağlanması hedefleniyor.