GÜNDEM - 21 Eylül 2017 Perşembe 16:14

Terör saldırısında gözlerini kaybeden minik Buse “gazi" olmayı bekliyor

A
A
A
Terör saldırısında gözlerini kaybeden minik Buse “gazi" olmayı bekliyor

Genelkurmay Başkanlığında sivil memur olan annesi Şenay Şenses’le birlikte bombalı terör saldırısı sonucu yaralanan minik Buse, “gazilik” unvanı almayı bekliyor.

Ankara’nın Çankaya ilçesinde Genelkurmay Başkanlığı Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve askeri lojmanların yakınında bulunan Merasim Sokak’ta 17 Şubat 2016'da askeri servis araçlarının geçişi sırasında meydana gelen patlamada Genelkurmay’da sivil memur olan anne Şenay Şenses ile 4,5 yaşındaki kızı Buse Şenses ağır yaralanmıştı. Patlamada yaralanan minik Buse, iki gözünü kaybederek aylarca yoğun bakımda tedavi gördü. Aile, kızlarının tedavisi ve terör zararından doğan hakları için gerekli yerlere başvurdu. Bunun üzerine Sosyal Güvenlik Kurumu, 5233 sayılı Kanun kapsamında Buse’ye “terör mağduru” olarak bin 10 lira maaş bağladı. Anne Şenay ve baba Hüseyin Şenses, “gazilik” unvanı için tekrar başvurduğunda Sosyal Güvenlik Kurumu cevap olarak maaş bağlanamayacağını bildirdi. Aile ise, saldırının TSK’nın servis aracına yapıldığını, ölenlerin şehit, yaralananların gazi olması gerektiğini söyledi. Aile, iki gözünü kaybeden minik Buse’nin geleceği için “gazilik” unvanı verilmesi ve haklarından faydalanması için yetkililerden yardım bekliyor. 

Patlamanın olduğu günü hatırlamadığını anlatan anne Şenay Şenses, “O gün bende tamamı ile silik. Anlatılanlar var sadece. Yanımda kreşten alıp serviste en arkaya oturmuşuz. Buse çok hareketli bir çocuk olduğu için en arkaya otururduk insanları rahatsız etmeyelim diye. Daha sonra patlama meydana gelince kızımı vatandaşlar araçları ile özel bir hastaneye götürmüşler. Bende daha sonra ambulans ile başka bir hastaneye kaldırılmışım. Uyandığımda olayın farkındaydım fakat bilinç olarak hiçbir şey hatırlamıyordum” dedi.

Terör saldırısında gözlerini kaybeden minik Buse “gazi

Buse’nin gözlerini kaybettiğini hasta yatağında öğrendiğini söyleyen anne Şenses, “Sorduğum ilk soru kızım Buse oldu. Kimse doğru düzgün cevap vermedi. 2 gün sonra yanına nakil gerçekleşti. Buse de o gün ilk defa uyandırıldı. Gözlerinin görmediğini ilk defa orada öğrendim. 1 aya yakın hastanede kaldık. O günler zaten zordu. Çıktıktan sonra daha da zorluklar yaşamaya başladık. Hayata tekrar tutunması için çok çabaladık. Bunlardan birisi eğitimiydi. Eski kreşi tekrar kabul etti. Müdür ve öğretmenlerimizin çabasıyla Buse psikolojisini tekrar kazandı” diye konuştu. .

İngiltere’de gözlerinin tekrar açılma şansının olduğunu ifade eden Şenses, şunları kaydetti:
“Buse’nin gözleri için en iyi doktorlara götürdük. Olumlu bir yanıt almadık. TSK’nın rehabilitasyonunda fizik tedavi görürken tanıştığımız gazilerden İngiltere’de tedavi yapıldığını öğrendik. Arkadaşlarımız aracılığıyla başvuruda bulunduk. Doktor muayene edip karar vermek istedi. Buradan bir rapor alamadığımız için yurt dışına çıkamıyoruz. Önce kendi doktorumuz veriyor. Doktorumuzdan hep hayır cevabı aldığımız için prestijinin sarsıldığını söyledi. Bu şekilde veremeyeceğini söyledi. Bize 'Diğer insanlar nasıl hallettiyse siz de o şekilde halledin' dedi." 

Terör saldırısında gözlerini kaybeden minik Buse “gazi

Kamu çalışanı olmadığı ve küçük yaşta olduğu için kızına “gazilik” unvanı verilmediğini belirten anne Şenses şunları söyledi:

“Kamu çalışanı olmadığı için gazi sayılamadığını söylediler. Bu çocuğun eğitim hayatını sağlayamıyorum. İleride iş hayatını da sağlayamazsak bir geliri olmayacak. Terör mağduriyetinden dolayı sadece bin lira bir maaş bağlandı. İki kere SGK’ya başvuruda bulunduk, olumsuz cevap aldık. Geleceği içinde özellikle 'gazilik' unvanı alınmasını istiyoruz. Ben de kendim malulen emekli oldum. Malulen emekli olduğum için gaziliğim onaylanacak. Ben de sağlıklı bir çalışan olsaydım benimkini de onaylamayacaklardı. Bu olayda diğer arkadaşlarımız şehit oldu. Bizde şehit olabilirdik. Kızım da o zaman şehit sayılacaktı ama yaşıyorsak gazi sayılmamız gerekiyor.”  

Ömer Çetin - Mustafa Apaydın

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.