GÜNDEM - 17 Temmuz 2017 Pazartesi 10:57

Terzilik mesleği yok olmaya yüz tuttu

A
A
A
Terzilik mesleği yok olmaya yüz tuttu

Unutulmaya yüz tutmuş ve son demlerini yaşayan terzilik mesleğini Germencik’te yaşatmaya çalışan Muammer Öztürk, zamanın süper mesleklerinden birinin yok olmaya doğru gitmesinin üzüntü verici olduğunu ifade ediyor.

Zamana direnen meslekler arasında olan ve tarihe karışmak üzere olan terzilik mesleği Aydın’ın Germencik ilçesinde de unutulmaya yüz tuttu. Germencik’te terzilik mesleğini icra eden 3-4 terziden biri olan emektar Muammer Öztürk, son demlerini yaşayan terziliğin öneminden bahsetti. 47 yıldan bu yana terzilikle uğraştığını dile getiren Öztürk, kendi diktikleri elbiselerin hazır üretimden daha kaliteli ve sağlıklı olduğunu kaydetti. Çırak yetişmemesinden dolayı eğitim sistemini de eleştiren Öztürk, bir elin parmağını geçmeyecek kadar azalan terziliğin eskiden her köyde bulunduğunu dile getirdi.

Çıkralık dönemiyle birlikte 47 yıldan bu yana terzilik mesleğini icra ettiğini dikkat çeken Öztürk, “Günümüz terziliği ile yıllar önceki terzilikte mesleki açıdan değişen bir şey olmadı ama işler daha kolaylaştı. Eskiden dikim daha çok elle olurdu şimdi ise makineler çoğaldı. Terzilik zahmetli iştir. Eskiden daha çok takım elbise dikiyorduk ama şimdi hazır üretim ve tüketim çoğaldığı için eskisi gibi takım elbise dikmez olduk. Çünkü takım elbiseler daha ucuza mal edilmeye başladı. Ancak alınan hazır ürünler bizim yaptığımız ürünlere benzemez. Çünkü hazır olan ürünler konfeksiyon ve yapıştırma ürünler. Bizim diktiğimiz elbiseler ise tek tek elden geçer ve bu yüzden daha uzun ömürlü ve daha sağlıklıdır. Bir takım elbiseye yaklaşık 3 metre kumaş gidiyor. Yelek, pantolon ve ceketten oluşan bir takım elbise 3-4 günlük uğraş sonunda hazır olur” diye konuştu.

Çırak yetişmiyor

Ülke genelinde çırak yetişmemesini eğitim sistemine bağlayan Öztürk, “Şimdi ise tek sorunumuz çalışacak eleman bulamıyoruz ve terzilik mesleğini tercih eden yok. Bunun sebebini de eğitim sistemi olarak kabul ediyorum. Eskiden kapasitesi olan ve olmayan öğrenciler ayrılır, bazısı belirli eğitim sürecinden sonra mesleğe yönelir bazısı ise okumaya devam ederdi. İnsanların yaşam şekli de değişti. Yaz tatili gelir gelmez herkes yazlıklara gidiyor ve çocuklarını da yanında götürüyor. Yaz tatilinde meslek öğrenmek isteyen çocuklar bundan da mahrum kalıyor. Şimdi ise artık kapasite olsun olmasın her öğrencinin liseyi bitirmesi zorunlu oldu. Çıraklık okullarında da yeterli eğitim verilmiyor. Okullarda bir şey öğretilmiyor. Çünkü o okullarda da o eğitimi verecek insan gücü yok. Şimdi bir düğmeyi dikemeyecek evli bayanlar var. Biz iğne iplikle iş yapmayı ilkokuldaki el işi derslerinde öğrendik. Biz zamanında aynı bir dükkanda 5 çıraktık. Şimdi ise eleman ve çırak yok” dedi.

Çok az sayıda terzi kaldı

Germencik’te en fazla kapasiteli çalışan terzilerden biri olduğunu kaydeden Öztürk, “Bu ülkede nalbandından semercisine, yorgancısından terzisine kadar her mesleğe ihtiyaç var. Germencik’te bir elin parmağını geçmeyecek kadar terzi kaldı. Önceden Germencik’in bütün köylerinde terzi vardı. Eskiden terzilik mesleği süper mesleklerden biriydi. Terzilik bugün kolay öğrenebilecek bir meslek değil. Aslında bizim meslek teknik resme girer. Biz zaman zaman mühendis gibi çizim yapıyoruz. Terzilik incelik isteyen bir meslektir” ifadelerini kullandı. 

Mehmet Sarıkaya

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.