SPOR - 24 Şubat 2016 Çarşamba 18:18

TFF’den Türk futbolu için devrim gibi karar

A
A
A
TFF’den Türk futbolu için devrim gibi karar

TFF Başkanı Yıldırım Demirören, “Yönetim kurulu olarak adalet dağıtan MHK’nin genel kurulun özgür iradesiyle ve üyelerin oylarıyla seçilmesinin, hakem ataması ve uygulamalarıyla ilgili gereksiz soru işaretlerini ortadan kaldıracağını düşünüyoruz. Yani artık kurulları federasyon atamayacak, futbol ailesinin üyeleri seçecek” dedi.

Spor Toto Süper Lig'in 22. haftasında oynanan Galatasaray - Trabzonspor maçında, hakem Deniz Ateş Bitnel'in tartışmalı kararları ülke gündemine oturmuştu. 4 kırmızı kartın çıktığı karşılaşma sonrası bugün TFF Başkanı Yıldırım Demirören bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya TFF Başkanvekili Ali Dürüst, Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim ve TFF yönetim kurulu üyeleri katıldı. TFF’nin Riva’da bulunan idari merkezinde olağan yönetim kurulu sonrası basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Başkan Demirören, bugün burada olmalarının tek sebebinin Galatasaray - Trabzonspor maçında yaşananlar olmadığını belirterek, “Sebep sadece bir hakemimizin verdiği kararların, futbol kamuoyunda oluşturduğu infial de değil. Futbolcularımızın saha içindeki tutumları da bu toplantının tek sebebi sayılamaz. Kulüp yöneticilerimizin dile getirdiği şikayetlere cevap vermek de değil amacım. Meseleyi bunlardan ibaret sanmak yüzeysel kalır, asıl sorunu görmemize engel olur. Uzun yıllardır futbolun içinde olanlar bana hak verecektir, her sezon tam da bu dönem de aynı tartışma yeniden başlar. İsimler değişir, hakemler değişir, MHK'lar değişir, yöneticiler değişir, dedikodular, komplo teorileri, iddialar değişmez, tartışmalar hiç bitmez. Hakem atamalarına şaibe düşürülmeye çalışılır. Büyüklerin kollandığı savunulur. Bu Merkez Hakem Kurulu bu sezonu bitiremez denir istifa temennileri dile getirilir; şu hakem düdüğü assın, bu hakem kokartını atsın! Bu sene önceki senelerden farklı olarak bunlara bir de bahis iddiası ve kaos eklendi” dedi.

“BEN ÜZÜLMÜYORUM MU SANIYORSUNUZ”
Bütün bunların Türk futbolunun 90'lı yıllardan beri beraberinde taşıdığı güvensizliğin sonucu olduğunu vurgulayan Demirören, “Bu ortamda federasyondan beklenen de bellidir. Ama ben bunları yapmayacağım. Mesela nasıl ki hakem atamalarına karışmıyorsam, bağımsız kurullarım varken, hakemlere uygulanacak yaptırımlara da şahsen karar vermedim ve vermeyeceğim. Koparılan gürültü nedeniyle Merkez Hakem Kurulu'muzun istifasını istemeyeceğim. Siz sanıyor musunuz ki federasyon başkanı olarak ben yaşananlardan üzüntü duymuyorum? Benim bir değil iki büyük üzüntüm var. Birincisi Trabzonsporumuzun yaşadığı mağduriyete en az Trabzonlular kadar üzülüyorum. Ancak bugün Trabzonspor'un canı yandığı için Trabzonspor'u konuşuyoruz. Düzen değişmedikçe yarın başka bir kulübün,başka bir camianın canı yanacaktır. Buna daha çok üzülüyorum” diye konuştu.

“HAKEMİMİZİ KAYBETTİĞİMİZ İÇİN ÜZGÜNÜM”
Umut vadeden bir hakemlerini kaybettikleri üzün üzüldüğünü dile getiren Başkan Demirören, “Aynı şekilde davranmaya ve yaşamaya devam edersek, daha çok hakem kaybedeceğiz. Bunu görüyor ve daha da üzülüyorum. Ama ben üzülmekle yetinecek bir konumda değilim. Üzüntümün öfkeye dönüşmesine izin verme lüksüm de yok. Benim görevim, Genel Kurul'un bana verdiği yetkileri kullanarak meseleye çözüm önerileri üretmek uygun ve uygulanabilir olanları hayata geçirmektir” dedi.

“ÇÖZÜMLE KARŞINIZDAYIM”
“Şu an çözümle karşınızdayım” diyen Demirören, şunları söyledi:
“Deniliyor ki, kurullar kirli ilişkiler içinde, hatta şampiyonu belirliyor. Kurulları da biz atadığımız için, buradan hareketle, federasyon töhmet altında bırakılıyor. Sanılıyor ki, atama yetkisinin verdiği güç bizi bu koltukta tutuyor. Hayır, bizim kullanmadığımız kullanılmasına izin vermediğimiz bu güce ihtiyacımız yok. Biz bu gücü Türk Futbolu'nun gelişimi doğrultusunda kullanılması için paylaşmaya hazırız. Gelirlerimizi paylaştığımız gibi bu erki de ülke menfaatleri için paylaşırız. Biz, futbola odaklanırız. Yöneticilerin maç sonu yaptığı açıklamaları dinleyeceğimize genç yeteneklerin hayallerini dinlemeye daha fazla vakit ayırırız. Penaltı mıydı değil miydi, top mu ele el mi topa gitti tartışmalarıyla uğraşacağımıza, gençlerimiz hangi şampiyonaya gitti hangi şampiyona Türkiye'ye geldi onunla uğraşırız. Yani kulüplerin gelişimine altyapıya, oyuncu yetiştirme misyonumuza, tesisleşmeye, antrenör eğitimlerine milli takımlara, organizasyonlara, engelli sporuna çocuklarımızın esenlik içinde futbol oynamasına daha da yoğunlaşırız. Hep hayalini kurduğumuz yeni bir futbol kültürünün yeşermesi için canla başla çalışmaya devam ederiz.”

“YENİ SİSTEMİN KAPILARINI AÇIYORUZ”
"Bu tarihi bir yere not edin” uyarısında bulunan Demirören, “Bugün uzun süredir ilgili organlarımızla üzerinde çalıştığımız, yeni sistemin kapılarını, işleyiş planını görüşlerinize ve uygulama sürecine açıyoruz. Daha önce bu sistemin ipuçlarını vermiştik, Avrupa Şampiyonası sürecinden hemen sonra da kamuoyuna sunmayı planlıyorduk. Yönetim Kurulu olarak adalet dağıtan MHK’nin genel kurulun özgür iradesiyle ve üyelerin oylarıyla seçilmesinin hakem ataması ve uygulamalarıyla ilgili gereksiz soru işaretlerini ortadan kaldıracağını düşünüyoruz. Yani artık kurulları federasyon atamayacak. Futbol ailesinin üyeleri seçecek. Bu seçim olası bir etkileşimi de önlemek için yönetim kurulu seçimleriyle aynı yıl yapılmayacak. Dolayısıyla yönetim kurullarının hiç bir etkisi olmayacak. Üstelik bu sistem sadece Merkez Hakem Kurulu ile sınırlı kalmayıp Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu ve Tahkim Kurulları için de uygulanmaya müsaittir. Bunun için Merkez Hakem Kurulu eski üyelerinden, Kulüpler Birliği'ne kadar futbolun tüm paydaşlarını bir araya getiren, uygulanabilir, özgün ve adil bir çözümün kurgulanması için ortak aklı harekete geçirecek bir çalıştay yapacağız. Futbol adamlarının, yöneticilerin, sporcuların, hakemlerin katkılarını alarak, hukukçularımızın görüşlerine başvurarak yönetmeliklere yeniden şekil vereceğiz. Bu sistemin tüm ayrıntılarını netleştirip zaman kaybetmeden önümüzdeki sezon hayata geçirmeyi istiyoruz” şeklinde konuştu.

“GELİN BİRLİKTE DAHA GÜZEL GÜNLERE YÜRÜYELİM”
Bu kararı şimdi açıklamalarının son dönemde yaşanan tartışmaların da payı olduğunu ancak krizlerin aynı zamanda değişimi başlatmak için fırsat olduğunu dile getiren Demirören, “Gelin bu fırsatı daha da ileri götürelim biraz önce bahsettiğim çalıştayda sadece kurullarımızı değil paydaşlarımızı gerektiği gibi yansıtmayan Genel Kurul yapısı ve delege sistemini de gözden geçirip revize edelim. Böylece bütün bu gündelik tartışmalar, güvensizlikler, gerginlikler son bulacak, hakem hataları kurullarımızın kararları Türk futbolunun temel sorunu gibi görünmekten çıkacaktır. Buradan futbol ailemizin tüm üyelerine, kişi ve kurumlarına sesleniyorum; gelin sorunun parçası olmaktan şikayet etmekten vazgeçelim. Gelin kişisel ve kurumsal tüm kısa süreli çıkarları göz ardı ederek çözümün aktörleri olalım. Gelin futbol kültürünün gelişimi için taraftarlarımızdan istediğimiz hoşgörü ve anlayışa önce biz örnek olalım. Gelin hep birlikte futbolda uzlaşma kültürünü inşa edelim. Farklı görüş, yaş, cinsiyet, kültür, din, mezhep ve sosyal sınıftan insanı gönülden ve koşulsuz bir araya getiren futbola daha fazla zarar vermeyelim. Tam tersine gelin bu güçlü bağ kurucu unsura sahip çıkalım. Gelin birlikte daha güzel günlere yürüyelim” dedi.
TFF Başkanı Yıldırım Demirören, toplantı sonrası soru almadı. 

KAAN ÜLKER

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Metin Öztürk: “Hedefimiz 105 puan ile şampiyon olmak” Galatasaray İkinci Başkanı Metin Öztürk, Y. Adana Demirspor galibiyetinin ardından yaptığı açıklamada, “Hedefimiz tüm takımları yenerek 105 puan ile şampiyon olmak" dedi. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Galatasaray, deplasmanda Adana Demirspor’u 3-0 mağlup etti. Maçın ardından sarı-kırmızılı takımın ikinci başkanı Metin Öztürk, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Galatasaray’ın 15 maç üst üste kazanarak bir rekora imza ettiğini belirten Öztürk, “Tabii ki rekorlar kıymetli ama bizim yolculuğumuz belli, 24. şampiyonluk için gidiyoruz. Önümüzdeki yıl Dursun Özbek Başkanımızın liderliğinde tekrar şampiyon olup 5. yıldızı takacağız. Bu tabii bir hedef. Neticede 19 kıymetli rakibimiz ile oynuyoruz” şeklinde konuştu. “12 puan daha var” 4 maçları daha olduğuna dikkat çeken Öztürk, "4 tane daha maçımız var. Demek ki 12 puan daha var. Yani hiçbir şey garanti değil. Oynayacağımız rakipler arasında küme düşme hattında olanlar var. Bizim gibi şampiyonluk yolumda yarıştığımız Fenerbahçe de var. Bir takımla oynadığınız performans ve aldığınız puanlar aslında diğer takımları da ilgilendiriyor. O yüzden biz gücümüz yettiğince sadece şampiyonluk yolunda değil tüm takımları yenerek ligi planladığımız gibi bitirmeyi hedefliyoruz” sözlerine yer verdi. "Farkı 7 puan olarak algılamak doğru değil" Farkı 7 puan olarak algılamanın doğru olmadığını ve Fenerbahçe’nin henüz maçını oynamadığını kaydeden Öztürk, “Farkı 7 puan olarak algılamak doğru değil. Şu an hala aramızda 4 puanlık bir fark var. Rakibimiz henüz oynamadı. Rakibimiz oynadıktan sonra ne olacağına bakacağız. İster 7 puan olsun, ister 4 puan olsun bizim hedefimiz 105 puan ile şampiyon olmak” ifadelerini kullandı. “Hakem kardeşlerimiz elinden geleni yapıyor, yeter ki kasıt olmasın” Metin Öztürk, ayrıca çok fazla hakem konuşmaya gerek olmadığını, ancak hakemlerin maçları yönetirken niyetlerinin önemli olduğunu kaydetti. Öztürk, “Artık bence çok fazla hakem konuşmaya gerek yok. Yunanistan’da da görüyorsunuz yabancı hakemler var. Orada da Yunan takımları bundan şikayetçi. Herkes elinden geleni yapıyor. Eminim ki hakem kardeşlerimiz de elinden geleni yapıyor. Kasıt olmasın, kötü kalp olmasın. Biz spordan da oynanan futboldan da çok memnunuz. Adana Demir ilk devre inanılmaz bir futbol oynadı. Maç iki tarafa da gitti geldi. Futbol bu, sonucun ne olacağı belli olmuyor” dedi. "Bugün harika bir Mertens resitali izledik" Dries Mertens’in önümüzdeki sezon devam edip etmeyeceğine yönelik soruya da yanıt veren Öztürk, daha sonra şunları söyledi: “Buna karar verecek olan hocamız Okan Buruk ve Başkan Vekilimiz Erden Timur. Ancak bir izleyici olarak şunu söyleyeyim bugün harika bir Mertens resitali izledik. İnanılmaz. İnsan olarak müthiş. Ümit ediyorum ki bu performansını önümüzdeki sene bizimle devam ettirir. Ama devam ettirmese de kalbimiz her zaman onunla. Takımımıza şampiyonluk yolunda diğer futbolcu kardeşlerimiz gibi çok önemli katkı sağlıyor."
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.