SAĞLIK - 07 Kasım 2022 Pazartesi 09:44

THD Başkanı Ar: 'Türkiye hematolojide ilaca sağlıklı erişen nadir ülkelerden biri'

A
A
A
THD Başkanı Ar: 'Türkiye hematolojide ilaca sağlıklı erişen nadir ülkelerden biri'

Türk Hematoloji Derneği (THD) Başkanı Prof. Dr. Muhlis Cem Ar, Türkiye’nin yürürlükte olan ve kullanılan mekanizmalara bakıldığında dünyada ilaca sağlıklı erişebilen nadir ülkelerden biri olduğunu kaydetti.

Türk Hematoloji Derneği tarafından bu yıl 48’incisi düzenlenen Ulusal Hematoloji Kongresi çerçevesinde bilgilendirme toplantısı düzenlendi. Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Muhlis Cem Ar, gençleri kaybettiklerini, zor branşları seçmediklerini ve yurt dışını tercih ettiklerini söyledi.

Tıp eğitimi sonrası uzmanlaşmayla ilgili sıkıntılar çektiklerini ifade eden Ar, “Bu sadece hematolojiyle ilgili değil, dünyada da böyle bir trend var. Covid'in getirdiği bıkkınlıklar olabilir. İlaca erişim başka bir sorun. İlacın fiyatı, bulunabilirliği açısından bir sıkıntı var. Bunun yanında kongrede bahsedilen ve yenileri eklenen kanserde kansızlık ve kanama hastalıklarıyla ilgili konulardan bir dizi ilaç ve teknik var. Tanı yöntemlerinde büyük yenilikler var, kongrede bunlar da ele alındı. Gelecek seneye hazırlanıyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yılında Amerikan Hematoloji Derneği ile yaptığımız bir işbirliğinin sonucunu gördük. Amerikan Hematoloji Kongresi’nin bir özet formu şubat ayında İstanbul’da yapılacak. Biz ev sahibi olarak katılacağız. Bölgedeki genç hematologlara eğitim verilecek, bununla ilgili ortak bir projemiz var” diye konuştu.

THD Başkanı Ar: 'Türkiye hematolojide ilaca sağlıklı erişen nadir ülkelerden biri'

"Türkiye ilaca sağlıklı erişebilen nadir ülkelerden biri"

Hematolojide ilaca erişim konusuna değinen Ar, Türkiye’de yürürlükte olan kullanılan mekanizmalara bakıldığında dünyada ilaca sağlıklı erişebilen nadir ülkelerinden biri olduklarını vurguladı. Tıbbı kanıtıyla istenilen bir ilacın ulaşılmasına Sağlık Bakanlığı’nın destek olduğunu bildiren Ar, “Eğer başka bir endüksiyonda ilaç ruhsatlı olarak var ise ödenmesini sağlıyor. Ülkede yoksa da yurt dışından getirilmesini sağlıyor. Çok az ülke bu ilaçların teminine yardımcı oluyor. Bir başka sıkıntıyla karşı karşıyayız. Bir başka sıkıntımız SUT. O da bir başka bakanlık tarafından geri ödenmesi sağlanıyor. Bu bir taraftan bakıldığında denge. Ama bazen SUT’un içine eklenen ön planda ekonomik olarak düşünülen bazı uygulamalar bizim ilaca erişimimizde veya hastaların bakımında zorluklara yol açabiliyor. Otoritelere görüşlerimizi sunduk” dedi.
Ar, ekonomik koşulların yanında kanserde kullanılan yenilikçi ilaçların yurt dışından geliyor olmasının ilaç temininde sıkıntılar oluşturduğunu bildirdi.

"Bazı ilaçlara erişilememesi küresel"

Bazı maddelerin Çin ve o bölgeden gelmesi ve pandemiye bağlı üretimlerinin durmasının yanında dünya stoklarının erimesiyle de ilaca ulaşılamadığını aktaran Ar, “Sadece bizde değil başka ülkelerde de yokluk oluşturdu. Ama Türkiye’ye özgü sorunlar da var. Çok basit bir kanama engelleyici son derece ucuz bir ilaç yok. Tablet formu yok, çünkü firma bunu fiyatıyla üretim arasını kapatamıyor. Getiremiyor. Böyle durumların önceden belirlenip ülkede üretilmesi için bir takım çabalar gerekiyor. Yapılmaya çalışılıyor, o yönde bilgilerimiz var. Ama ilacın girmemesi ve yapılan sürede birçok hasta bu ilaca erişemiyor. Basit ama hayati bir ilaç, kanamayı engelleyici bir ilaç, bulunmaması, ondan faydalanan hastaların risk altında kalmasına yol açabiliyor. Benzer şeyler kanser ilaçları için de geçerli. Bir hafta birini buluyoruz, diğer hafta bulamıyoruz. Burada çok çeşitli etkenler var. Bakanlık bunun farkında, hızla toparlamak için uğraşıyor” ifadelerine yer verdi.

"Bağımlı hale gelebiliriz"

Türkiye’de kanser hastalarının eriştiği ilaçların diğer ülkelerdekinden çok farklı olmadığına değinen Ar, “Dünyada ilk basamakta standart olarak deneysel değil, baştan immünoterapi ve CAR T-CELL gibi şeyler henüz deneysel. CAR T-CELL’in mevcut durumda dünyada kullanıldığı birinci ve ikinci dizi tedavilere yanıtsız veya onlardan erken nükseden hastalık gruplarına uygulanıyor. İlk etapta kemoterapi ve yanına eklenen immünoterapi standart tüm dünyada. İlk sırada ikinci sırada hangi ilacın verileceği belirli. Orada bir sıkıntımız yok. Bu tedaviler çok pahalıdır. Eğer şimdi bunları üretmeye, yapmaya, oluşturmaya başlamazsak bir on yıl içinde bu tedaviler ilk sıralarda kullanılmaya başlanacaktır. O zaman çok geç kalacağız ve dışarıya çok bağımlı hale geleceğiz. Biran önce o yönde bir çaba sarfetmeliyiz. Şu haliyle hastaların standardın altında olduklarının altında olduğu söylemek mümkün değil" dedi.

Kongrenin içeriği

Türk Hematoloji Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr. Şule Ünal Cangül, kongrenin bu yıl hibrit formatta hem yüz yüze hemde online olarak ekranların karşısından takip edilebildiğini belirtti. “Tartışmalı konular ve zor olgular” kursu çerçevesinde 15 olgunun ele alındığı bir oturum yapıldığını kaydeden Cangül, 32 bilimsel oturum, 9 uydu sempozyumu, 12 sözlü bildiri ve 6 tartışmalı poster oturumu yapıldı. Kongreye bu yıl gönderilen 400’ü aşkın bildiri konunun uzmanı hakemler tarafından değerlendirildiğini belirten Cangül, "76’sı sözlü bildiri, 38’i tartışmalı poster ve 243 kadarı e-poster olarak sunulmak üzere kabul edilmiştir. Bu bildirilerden en fazla dikkat çeken 6 tanesi Başkanın Seçtikleri Oturumu’nda daha ayrıntılı olarak tartışılmıştır. Kongrenin uluslararası gününde Türk Hematoloji Derneği (THD) ile Amerikan Hematoloji Derneği (American Society of Hematology - ASH) ve Avrupa Hematoloji Birliği (European Hematology Association - EHA) ile ortak eğitim oturumları düzenlendi. THD-ASH Ortak Oturumu’nda kansızlığa yol açan kalıtsal durumlardaki güncel gelişmeler konunun duayenleri tarafından aktarıldı. THD-EHA Ortak Oturumu’nda ise hızlı seyreden lenf kanserlerinde en yeni tedaviler ele alındı. Her iki derneğin başkanlarının katılımıyla gerçekleşen bu toplantılarda katılımcılar tanı ve tedavideki en son yenilikleri dinleme ve tartışma imkanı buldular” diye konuştu.

Cangül, çok önemli bir sağlık sorunu olan damar tıkanıklığının (tromboz) tanısı, tedavisi ve önlenmesi konusunun Tromboz, Hemostaz ve Anjiyoloji Derneği (THAD) ile THD Ortak Oturumu’nda ele alındığını bildirdi. Paydaşlar Oturumu’nda Sağlık Bakanlığı (TİTCK) ve Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği’nin (AİFD) katılımı ile Türkiye’de ilaca erişim konusunun ele alındığını ifade eden Cangül, ayrıca ilaç endüstrisi çalışanları için de bir eğitim programı düzenlediklerini kaydetti.

THD Başkanı Ar: 'Türkiye hematolojide ilaca sağlıklı erişen nadir ülkelerden biri'

"60 kadroya 2 tercih gelmiş"

Türk Hematoloji Derneği Araştırma Sekreteri Doç. Dr. Neslihan Andıç, hematoloji kan ve lenf dokusunun kanserleri ve selim hastalıkları ile uğraşan bir bilim dalı olduğunu kaydetti. Hastalıkların zor, tedavilerinin karmaşık olması, hastaların yatarak tedavi görme zorunluluğu gibi birçok nedenden dolayı hematoloji ve kısmen onkolojinin tıbbın en meşakkatli alanları arasında yer aldığına dikkati çeken Andıç, “Bir hematoloji uzmanı aşağı yukarı 18 yılda yetişiyor. Bu uzun ve zorlu sürecin ardından bu hastalara bakma görevi elde ediyorsunuz. Genç arkadaşlarımızın son senelerde bu süreçlerden korktuğu görülüyor. Pediatristlerin işi daha çok zor, onlar bu eğitim sürecinde hematolojik kanserlerin yanında diğer kanserlere de bakma görevini alıyorlar. Bu da tercih edilmede bir sorun ortaya çıkarıyor. 60 pediatrik hematoloji kadrosunda sadece 2 tanesi yan dalda tercih edilmiştir. Arkadaşlar çekiniyor, bu süreci tamamlamak ve ardından bakılacak hastalar da göz korkutucu. Mecburi hizmet ve eğitim süreleriyle ilgili otoriteye başvurduk. Kendi içimizde bunu nasıl ilgi çekici hale getirebilir, nasıl bu arkadaşlarımızı kazanacağımızı düşündük” diye konuştu.

Burada yapılacak en önemli noktanın onlara iyi bir eğitim verilmesi olduğuna değinen Andıç, “Burslar sunmaya çalışmak. Dernek her sene mali destek sağlıyor. Mentorluk yapacak kişilerle onları buluşturmaya çalışıyoruz. Hepsi eşit eğitim sisteminden faydalansın diye okullar düzenliyoruz. Bu konuda, attığımız bir başka adım da ulusal hematoloji akreditasyon projesi. Söz konusu proje ile hedefimiz bireysel olarak hematologların ve hematoloji eğitimi veren merkezlerin ulusal temelde Avrupa Hematoloji Birliği ve Türk Hematoloji müfredatı çerçevesinde yeterliliklerinin standardizasyonudur. Bir başka deyişle, ülkedeki her merkezin söz konusu müfredatlar çerçevesinde eğitim verdiğinin kanıtlanması, yetişen hematologların müfredata uygun yeterlilik kazandıklarının gösterilmesi dolayısı ile akredite edilmesidir. Bu bağlamda THD desteği ve vizyonuyla oluşturulan özerk bir çalışma grubu Türkiye’nin her köşesinden katılan hematologların büyük çaba ve desteğiyle ulusal standartların, müfredatın oluşturulmasını sağlamıştır. Çok yakın bir gelecekte, talep eden eğitim merkezleri yeterlilikleri açısından ziyaret edilecek ve ölçütleri karşılamaları halinde akredite edilecektir. Bireysel akreditasyon için hematologların başvuracağı bir uzmanlık sınavı hazırlanmaktadır. Bir sonraki adım söz konusu sınav ve akreditasyonların Avrupa Hematoloji Birliği tarafından tanınması olacaktır. Böylece gerek eğitim merkezlerinin gerekse sınavı başarı ile geçen hematologların uluslararası standartlarda eğitim verdiği ve aldığının belgelenmesi sağlanacaktır” ifadelerine yer verdi.

"Kişiye özgü tedavi"

Türk Hematoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Leylagül Kaynar, kanserin hematolojinin en önemli başlıklardan biri olmaya devam ettiğinin altını çizdi. Kaynar, günümüzde kanser tedavisinde standart kemoterapiden uzaklaşarak kişinin bağışıklık sistemi hücrelerinin veya proteinlerinin kullanıldığı immünoterapi yoluna doğru evrildiğini belirtti.

İmmünoterapinin kişileştirilmiş tedaviyi de beraberinde getirdiğini aktaran Kaynar, ”Bu durum, kişiye özel tedavi anlayışının da yerleşmeye başlaması anlamına gelmektedir. Adı aynı olsa bile her kişinin tümörü kendine özgü özellikler gösterir. Bu özelliklere göre kişi için özelleştirilmiş ve kişinin kendi hücrelerini kullanarak tasarlanmış tedaviler yakın geleceğin kanser tedavisinin temelini oluşturacaktır. Bu tedavilerin en güzel örneği CAR-T hücreleridir. Normalde bağışıklık sistemimiz bizi enfeksiyondan koruduğu kadar kanser hücrelerinden de koruması gerekir. Ama aradaki denge bozulduğunda bağışıklık sistemi kanser hücrelerini tanıyamıyor ve vücutta dağılmalarını engelleyemiyor. Hastanın bağışıklık sistemi hücreleri aferez yöntemi ile toplandıktan sonra, tümörü tanıyacak getirilince hastaya yeniden veriliyor. Şuan dünyada bazı ülkelerde ciddi şekilde kullanılıyor. İmmunoterapinin diğer bir örneği ise bağışıklık hücreleri ile kanser hücreleri arasında köprü oluşturarak kanserli hücrenin direk fark edilip yok edilmesini sağlayan anahtar moleküllerdir” dedi.

İsa Akar-Gazi Taş
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu “ECOPRINT in Nature” projesinin ikinci aktivitesi tamamlandı Kastamonu Üniversitesi’nin yürütücülüğünde devam eden “ECOPRINT in Nature” projesinin ikinci aktivitesi Youth On Board ev sahipliğinde Kuzey Makedonya’da gerçekleştirildi. Kastamonu Üniversitesi’nin yürütücülüğünde devam eden “ECOPRINT in Nature” projesinin ikinci aktivitesi gerçekleştirildi. Kuzey Makedonya’da Youth On Board ev sahipliğinde gerçekleştirilen etkinliğe Kastamonu Üniversitesi (KÜ), Varşova Yaşam Bilimleri Üniversitesi (SGGW), Youth on Board (YOB) ile Sarı Konak Kadın Girişimleri Üretim ve İşletme Kooperatifi (KSSK) temsilcileri katıldı. Etkinliğin ilk gününde ev sahibi olan Youth on Board’un Başkanı Kiril Jordanov açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Konuşmanın ardından proje yürütücüsü Doç. Dr. Önder Tor, proje hakkında bilgiler verdi. SGGW temsilcisi Dr. Emilia Janeczko ve KSSK Başkanı Mihriban Tüfekçi, kurum ve kuruşlarını tanıtan sunumlarını gerçekleştirdi. Etkinliğin ilk gününde, katılımcılara ECOPRINT tekniklerinden biri olan vurma tekniği ile kumaşa desen ve renk aktarımı öğretildi. Katılımcılar, seçmiş oldukları farklı bitki bölümlerini farklı türdeki kumaşlar üzerinde denemeler yaptı. Bu denemeler ile birlikte Kastamonu’nun geleneksel el sanatlarından biri olan taş baskı ekolojik yöntemlerle mordanlanan kumaşlar üzerinde denendi. Etkinliğin ikinci gününde ise, katılımcılar ECOPRINT tekniklerini öğrenmeye devam etti. Farklı mordanlama yöntemiyle hazırlanan pamuk, keten ve ipek gibi kumaşlar kullanılarak bitki parçalarından desenler oluşturuldu ve kumaşlar yaklaşık bir saat boyunca buharlama ve suda kaynatma yöntemine tabii tutuldu. Günün sonunda ECOPRINT uygulaması yapılan kumaşlar kurutulup, dikim işlemleri için hazır hale getirildi. Etkinliğin üçüncü gününde, Youth on Board tarafından İştip ve Üsküp şehirlerine kültürel ve tarihi gezi düzenlendi. Etkinliğin son gününde de, Golce Delcev Üniversitesi’nden Dr. Sanja Risteski, Kuzey Makedonya’nın İştip kentindeki tekstil endüstrisinin durumu, bu endüstride oluşan tekstil atıkları ve bu atıkların çevre dostu ürünlerde yeniden kullanım imkanları hakkında bir bilgilendirme konuşması yaptı. Dr. Risteski, sunumunda özellikle tekstil endüstrisinden kaynaklanan atıklar konusuna değinmesi katılımcıların sürdürülebilirlik, yenilikçilik, sorumlu üretim ve tüketim konularına farkındalığını artırdı. Projede yapılan etkinlikler ile katılımcıları inovatif düşünceye teşvik etmek ve tasarımlarını tekstil atıkları ve ECOPRINT yapılan kumaşlarla birleştirilerek yeni ve benzersiz ürünler geliştirmeyi amaçlandı. Etkinlikler kapsamında üretilen kumaşlarla yelek, tişört, çanta, cüzdan, yastık ve minder gibi ürünler üretildi ve sergilendi. Etkinlik sertifika töreninin ardından sona erdi.
Kocaeli İzmit’te Hıdırellez coşkusu yaşandı İzmit’te 3. Geleneksel Hıdırellez Şenlikleri dolayısıyla dilek ateşi yakıldı, maniler okundu, halaylar çekilerek baharın gelişi doyasıya kutlandı. İzmit Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü ile Balkan Dernekleri ortaklığıyla baharın müjdecisi ve doğanın uyanışını temsil eden Hıdırellez Bayramı, Balkan Dernekleri Yerleşkesi’nde doyasıya kutlandı. 3. Geleneksel Hıdırellez Şenliklerinde dilek ateşi yakıldı, maniler okundu. Hıdırellez Bayramı’nı kutlayan İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet, "Hıdırellez, doğanın uyanışını ve baharın müjdecisi olan bu özel gün, hepimiz için umutların yeşerdiği bir zamanı ifade eder. Bu yıl üçüncüsünü düzenlediğimiz Geleneksel Hıdırellez Şenliklerimiz, sizlerin de desteğiyle her geçen yıl daha da renkleniyor, anlam kazanıyor. Her geçen yıl büyüyoruz. İzmit Belediyesi olarak, kültürlerimizi yaşatmak, geleneklerimizi gelecek nesillere aktarmak adına bu tür etkinliklere, gelenek ve göreneklerimize büyük önem veriyoruz. Kentimizin dört bir köşesinde halkımızı bir araya getiren bu etkinliklerle geleneklerimizi yaşatıyor, kentlilik bilincini de arttırıyoruz. Şenliklerimiz kapsamında dilek ateşi etrafında toplanacak, dileklerimizi gökyüzüne bırakacağız. Manilerimizle sevdiklerimize seslenecek, gönüllerimizi birbirine daha da yakınlaştıracağız. Hıdırellez bayramımız kutlu olsun" diye konuştu. Konuşmanın ardından sanatçı Murat Balkan ve İzmit Belediyesi Kent Orkestrası, Rumeli türküleriyle unutulmaz bir konsere imza attı. Ardından Sahne İzmit Halk Dansları Topluluğu birbirinden güzel dans gösterileriyle coşkuyu arttırdı. Gece boyunca devam eden etkinliklerle İzmitliler keyifli vakit geçirdi.
Çorum Hitit Üniversitesi öğrencileri Filistin için yürüdü Hitit Üniversitesi öğrencileri, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına protesto etmek için yürüdü. Kuzey Kampüsü’nde bir araya gelen öğrenciler “Direnişe selam boykota devam”, “Nehirden denize özgür Filistin”, “Çorum’dan Filistin’e, direnişe bin selam”, “Katil İsrail Filistin’den defol” sloganlarıyla Gazze’deki soykırıma tepki gösterdi. Grup adına açıklama yapan Hitit Üniversitesi öğrencisi Zeynep Sabiha Altan, egemen güçlere ve uluslararası örgütlere elindeki siyasi, askeri ve ekonomik gücü kullanarak sessizlik baskısı yapan sözde İsrail devletinin artık mızrağın çuvala sığmadığının farkına varması gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde uluslararası platformlara taşınan İsrail barbarlığının dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan dinleri, renkleri, ırkları ve dilleri birbirinden farklı olan ancak vicdanı Gazze’deki çocuklar ve kadınlar için atan yürekli insanlar tarafından protesto edilmeye başlandığını hatırlatan Altan, “Özellikle geçtiğimiz hafta New York kentindeki Columbia Üniversitesi’nde öğrenciler ve akademisyenlerin katılımıyla başlayan İsrail karşıtı gösteriler dünya genelinde onurlu duruşun ’başkaldırı’ fitilini ateşlemiştir. ABD genelinde onlarca kampüse yayılan bu insani duruşu dersleri iptal ettirmek, disiplin soruşturmasına sevk etmek hatta tutuklanmak pahasına sergileyen, eylemlere katılan, sesini yükselten tüm kardeşlerimize AK Parti gençlik kolları olarak yürekten teşekkür ediyoruz” dedi. Yürüyüşe Hitit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Osman Öztürk, AK Parti Çorum İl Başkanı Murat Günay, CHP İl Başkanı Dinçer Solmaz, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.