GÜNDEM - 30 Mart 2015 Pazartesi 09:33

Torunu Mehmet Akif’in bilinmeyen yönlerini anlattı

A
A
A
Torunu Mehmet Akif’in bilinmeyen yönlerini anlattı

Tekirdağ’ın Kapaklı ilçesinde milli şair Mehmet Akif Ersoy’u anma programı düzenlendi. Programa Akif’in torunu Selma Argon katılarak, dedesini anlattı.

Kapaklı İlçe Milli Eğitim Müdürü Tahsin Nalbant'ın konuşması ile başlayan programda Okullar Arası İstiklal Marşı Okuma Yarışması’nda birinci olan İmam Hatip Ortaokulu birinci sınıf öğrencisi Enes Muhammet Ezer İstiklal Marşı’nı okudu. Ezer’e Milli Eğitim Müdürü Tahsin Nalbant plaket vererek, ödüllendirdi. Ardından program Mehmet Akif Ersoy’un yaşamını anlatan slayt gösterisi ile devam etti. 

Programın devamında Vatan Şairi Mehmet Akif Ersoy’un hayatta olan üç torunundan biri olan Selma Argon, dedesini anlattı. Argon, "Annem dedemin çok iyi bir insan olduğunu, dost ve arkadaş canlısı olduğunu ve aynı zamanda çok hassas, duygusal ve çok vatansever olduğunu hep söyledi. Dedemi bizlere anlata anlata bitiremezdi. Sözünün eri olduğunu, verdiği sözden ve inandığı davadan da kesinlikle geri dönmediğini anlatırdı. Dedem Mehmet Akif Ersoy çok yoksulluk çektiği yıllarda bile onur ve gururundan taviz vermemiş biridir. Dedemin doğduğu yıllarda Balkan ve Rus savaşları varmış. O bir profesördü, o bir eğitimci, o bir şairdi, o bir edebiyatçı, o bir vatanseverdi. O bir güreşçi idi. Çatalça’da güreşirdi. Çok iyi bir yüzücüydü. Annem söyledi boğazı birkaç kez yüzerek geçtiğini. İnsanları çok severdi. Gençlerin çok okumasını ve öğrenmesini isterdi. Batı’nın ilmine hayrandı" dedi.

Dedesi Mehmet Akif Ersoy’un milli mücadele yıllarındaki yaşamını ve İstiklal Marşı’nın yazılışını anlatan Argon, "Dedem Mehmet Akif Ersoy, 1873 yılının Aralık ayında, İstanbul’un Fatih ilçesinde Sarıgüzel semtinde doğdu. Babası, Mehmet Tahir Efendi, oğluna ebced hesabıyla doğum tarihini belirten ‘Ragif’ adını verdi ve vefatına kadar onu bu adla çağırdı. Ancak bu isim, yaygın olmadığı ve güç söylendiği için annesi ve yakın çevresi, daha bilinen bir ad olan ‘Akif’i kullandıklarını annem söylerdi. Dedem Mehmet Akif, dört yaşlarındayken, Fatih’te Emir Buhari Mahalle Mektebi’nde başladığı ilköğrenimini Fatih’teki İptidai Mektepte tamamlamış. Orta öğrenimine Fatih Merkez Rüştiyesi’nde devam etmiş. Dil derslerine büyük ilgi duyan dedem Rüştiye’deki eğitimi sırasında, özel öğretmenlerden Arapça, Farsça ve Fransızca dersleri almış. Dedem, Rüştiye’yi bitirdikten sonra dönemin gözde okullarından Mekteb-i Mülkiye’nin ali kısmında bir müddet okudu ancak babasını kaybedince Halkalı’daki Baytar Mekteb-i Ali'ye parasız yatılı olarak giriyor ve bu okulu da birincilikle bitiriyor" ifadelerini kaydetti.

Argon, dedesi Mehmet Akif’in memuriyet hayatından da bahsederek, "Dedem, 1893 yılında Ziraat Nezareti Umur-u Baytariye Şubesi’nde göreve başlamış ve Umur-u Baytariye Müdür Muavini olarak sürdürdüğü görevinden 1913 yılında istifa ederek ayrılmış. Veterinerliğe başladığı ilk yıllarda bile, mesleğinden çok, şairliği ile tanınan dedem Mehmet Akif, öğretmenlik hayatına 1906’da Halkalı Baytar Mektebi’ne kitabet-i resmiye dersi hocalığı ile başlamış ve 1908’den sonra ise Edebiyat Fakültesi ile Darülhilafe Medresesi’nde ‘Osmanlı Edebiyatı’ hocalığı yapmıştır" diye konuştu.

Selma Argon, dedesi Mehmet Akif’in çok onurlu ve gururlu bir kişi olması nedeniyle de İstiklal Marşı için konan 500 lira para ödülünü almadığını ve hayır kurumuna verilmesini istediğini hatırlatırken, "Dedem, 1920’de Burdur’dan milletvekili seçildi. 1921 yılında açılan milli marş yarışmasına, ‘para ödülünü almamak’ koşuluyla katılmayı kabul ediyor ve orduya ithaf ettiği şiiri, 12 Mart 1921 günü milli marş olarak kabul görüyor. Ödül olarak verilen 500 lirayı Hilal-i Ahmer (Kızılay) bünyesinde, kadın ve çocuklara iş öğreten ve cepheye elbise diken Darü’l-Mesai Vakfına bağışlıyor" açıklamalarında bulundu. 

Konuşmasında dedesinin son dönemlerinden de bahseden Argon, "Dedem Mehmet Akif, 1923 yılında Abbas Halim Paşa’nın daveti üzerine Mısır’a gitti. 1929 - 1936 yılları arasında Kahire’deki Camiü’l-Mısriyye Üniversitesi’nde, Türkçe öğretim görevlisi olarak görev yaptı. 17 Haziran 1936’da İstanbul’a dönmeye karar verdi. 27 Aralık 1936 tarihinde yakalandığı tüberküloza yenik düşerek hayatını kaybetti. Edirnekapı Mezarlığı’na defnedildi" dedi.

Argon, dedesinin hayatını kaybetmesinin ardından eserlerinin yedi kitapta toplandığını sözlerine ekledi.
Argon’un ardından konuşan Kapaklı Kaymakamı Mehmet Ali Gürbüz ise, "Bugün ilçemiz İmam Hatip Orta Okulumuzun düzenlediği İstiklal Marşı yazarımız Mehmet Akif Ersoy’u anma programında bizlerle birlikte olan vatan şairimizin torunu Selma Argon hanımefendiye katılımlarından dolayı Kapaklı halkı adına ve eğitim camiamız adına çok teşekkür ediyorum" dedi. Kaymakam Gürbüz, Selma Argon’a çiçek ve plaket vererek teşekkür etti. 

Kapaklı İmam Hatip Ortaokulu’nun ÇOSB Konferans Salonu’nda düzenlediği Mehmet Akif Ersoy’u Anma Programı’na Kapaklı Kaymakamı Mehmet Ali Gürbüz, Kapaklı İlçe Emniyet Müdürü Mehmet Ali Barın, Kapaklı İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Ferhat Kaanoğlu, Kapaklı İlçe Milli Eğitim Müdürü Tahsin Nalbant,Çerkezköy İlçe Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Erdoğan, Çerkezköy İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü İrfan Danışmaz,ÇOSB Bölge Müdürü Mehmet Özdoğan,İmam Hatip Ortaokul Müdürü Yavuz Kayaalp, okul müdürleri, Kapaklı İmam Hatip Ortaokul öğrencileri ve öğretmenleri, Kapaklı Belediye Meclisi Üyesi Akın Yılmaz, MHP Kapaklı İlçe Başkanı Yusuf Çetin,AK Parti Tekirdağ Milletvekili Aday Adayı Ömer Karadeniz katıldı. 

AHMET KARDEŞ

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Erzurumlu Eşref amca son hakkında muradına erdi Erzurum’da yaşayan Eşref Karslı, köy minibüsünün artık hizmet vermemesi üzerine kursa kayıt yaptırdı ve azimle ehliyet sınavını son hakkında geçti. Erzurum’a 30 kilometre uzaklıkta Pasinler ilçesi Kevenlik köyünde hayvancılık yapan Eşref Karslı (76), bu yaşına kadar hiç araç sürmedi ve ehliyet almaya ihtiyaç duymadı. Ancak köyden kent merkezine hizmet veren minibüsün seferlerinin kaldırılması üzerine ehliyet ve sonrasında araç almak artık onun için bir mecburiyet oldu. Yazılı da üçüncü, direksiyonda dördüncü hakkında geçti Köy minibüsü ya da eş-dostla Erzurum şehir merkezine geldiğini anlatan çiçeği burnundaki sürücü belgesi sahibi Eşref Karslı, çok mutlu olduğunu ifade ederken, "Köyümüzün minibüsü hizmet vermemeye başlayınca böyle bir ihtiyaç ortaya çıktı. Ben de 76 yaşında olmama rağmen gelip ehliyet kursuna yazıldım. Benim için zordu ama azimle çalıştım. Yazılı sınavın üçüncüsünde, direksiyon sınavının ise sonuncusunda kazandım. Hocalarım sağ olsun eğitim sürecinde çok üzerime titredi. Ehliyetimi aldıktan sonra inşallah sıra araba almaya gelecek. Herkese dikkatli ve kazasız sürüşler diliyorum" dedi. Eşref Karslı’nın kurs kaydı için kendilerine müracaat ettiğinde yaşından dolayı ilk etapta şaşırmalarına rağmen derslerdeki azmi ve ilgisinin görülmeye değer olduğunu ifade eden direksiyon eğitmeni, "Eşref amcanın gayreti ve sabrı herkese örnek olacak cinsten. Son sınavda başarılı olması bizi sevindirdi" şeklinde konuştu.
Gaziantep GAÜN’de “Dünya Astım Günü” toplantısı düzenlendi Gaziantep Üniversitesi(GAÜN) Çocuk Hastanesi’nde “Dünya Astım Günü” dolayısıyla bilgilendirme toplantısı düzenlendi. GAÜN Çocuk İmmünolojisi ve Alerji Hastalıkları Bilim Dalı tarafından düzenlenen bilgilendirme toplantısı GAÜN Çocuk Hastanesi seminer salonunda gerçekleştirildi. Toplantıda astımla ilgili bilgiler veren Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özlem Keskin, “ Dünya Astım Günü olması dolayısıyla bugün astımı konuşmak, bu konuya farkındalık kazandırmak için bir araya geldik. Astım, akciğer içi hava yollarında mikrobik olmayan bir tür iltihap nedeniyle hava yolu duvarının daralması sonucu ortaya çıkan kronik bir akciğer hastalığıdır. Astım tekrarlayan ve ataklar halinde gelen nefes darlığı, nefes alıp verirken ortaya çıkan hırıltı sesi, göğüste baskı hissi ve öksürük gibi belirtilerle kendini gösterir” dedi. Prof. Dr. Özlem Keskin sözlerine, “Astımda tanı ve tedavi çok önemli. Tanıyı koyalım ki tedaviyi sağlayabilelim. Astım bakıldığında nadir görülen bir hastalık değil. Dünyada astım tanısı alan 335 milyon kişi söz konusu. Ülkemizde ise bu sayı 4 milyon. Ülkemizde her 12-13 erişkinden birinde, 7-8 çocuktan birinde astım tanısı söz konusu. Astımı görme sıklığı ise yıllar içerisinde giderek artıyor. Her yıl astıma bağlı olarak 455 bin ölüm yaşanıyor. Aslında astıma bağlı ölümler önlenebilir ölümlerdir. Bu ölümlerin tanının ve tedavinin yetersiz olduğu düşük- orta gelirli ülkelerde meydana geldiğini görüyoruz. Astım farkındalık günlerini bu nedenle çok önemsemekteyiz. Avrupa Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği astımla ilgili tedavi rehberleri geliştiriyor. Bugünü kutlarken de her sene bir slogan üretiyor. Bu senenin sloganı ‘Astımda Eğitim Güçlendirir.’ Astımda eğitim çok önemli. Astım hastalarımızı eğitirsek düzenli, uzun süreli koruyucu tedaviye uyumun arttığını görmekteyiz. Böylelikle hastalığı kontrol altına alabiliyoruz. Durum böyle olunca ölüm riskini de azaltmış oluyoruz" şeklinde konuştu. Toplantıda, Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu, Astım tedavisindeki zorluklar, Uzman Dr. Gaye İnal; Astımda eylem planı, Uzman Dr. Mahmut Cesur ise, Astımda inhaler ilaç kullanım eğitimi hakkında bilgiler verdi. Astımla ilgili bilgilendirici konuşmaların yapıldığı toplantıda sunumların ardından katılımcıların soruları yanıtlandı. Toplantıya çok sayıda sağlık personeli ve astım tanısı alan çok sayıda hasta katıldı.
Karaman Masalla büyüyen çocuğun hayal gücü daha geniş oluyor Türkiye’de Anadolu masalları anlatıcısı öğretmenlerden birisi olan Fatma Karaca Akkol, çocuklara masal anlatmayı çok sevdiğini söyledi. Karaman Gazi Mustafa Kemal İlkokulu’nda sınıf öğretmeni olan Fatma Karaca Akkol, 4 yıldır çocuklara masal anlatıyor. Masalla büyüyen çocuğun hayal gücünün daha geniş olduğunu belirten Fatma Karaca Akkol, “2020 yılından bu yana Anadolu masalları anlatıcısıyım. Bakanlığa bağlı olarak Anadolu masalları Karaman Instagram sayfasında çocuklara masal anlatımları yapıyorum. Bunun yanında fırsat buldukça okullara da giderek öğrencilere masal anlatımlarında bulunuyorum” dedi. “Türkiye’de sadece Keloğlan biliniyor” "Çocuklara Türkiye’de Anadolu masal kahramanlarından kimi biliyorsunuz diye sorsak, saydıkları sadece Keloğlan" diyen Fatma Karaca Akkol, “Ama bizim memleketimizde birbirinden güzel masallar var. Çünkü masal sözlü edebiyatın kadim bir türüdür. Bakanlığımız 2020 yılında böyle bir projeyle Anadolu masallarını çocuklarımıza ulaştırmaya, onları kendi kültürel kodlarımızla yetiştirmeye karar verdi. Ben bu eğitimi alan 3. veya 4. grup eğitici öğretmenim. Uzaktan eğitimle de binlerce öğretmene de bu eğitimler verildi” diye konuştu. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptığını da anlatan Fatma Karaca Akkol, “En çok sevdiğim birbirinden güzel masalları minik yüreklere, çocuklara ve geleceğimize aktarmaktır. Şunu iyi biliyoruz ki masalla büyüyen çocuğun hayal gücü daha geniş oluyor. Bu yüzden çocuklarınızı küçük yaştan itibaren masalla tanıştırın. Onlara bol bol masal anlatın ki hayal dünyaları genişlesin ya da büyüdüklerinde her masala inanmasınlar" dedi. Fatma Karaca Akkol, 4 yıl içerisinde 5 bine yakın çocuğa masal anlattığını da sözlerine ekledi. Öğrenciler ise öğretmenleri Fatma Karaca Akkol’un anlattığı masalları severek dinlediklerini söylediler.
Gaziantep Gaziantep Şehir Hastanesi’nden anne ölümlerini önleme konulu dev sempozyum Gaziantep Şehir Hastanesi tarafından Anne Ölümlerini Önleme konulu sempozyum düzenlendi. Yoğun katılımın olduğu sempozyum, Gaziantep Şehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği Eğitim ve İdari Sorumlusu Doç. Dr. Selcan Sınacı önderliğinde, Ankara Bilkent Şehir Hastanesi Perinatoloji Kliniği Eğitim ve İdari sorumlusu Prof. Dr. Dilek Şahin ve Perinatoloji ve Riskli Gebelikler Derneğinin desteğiyle Gaziantep Şehir Hastanesi konferans salonunda gerçekleştirildi. Bir dakikalık saygı duruşu ve istiklal marşı okunmasının ardından toplantının açılış konuşmasını yapan Gaziantep Şehir Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Süleyman Çetinkünar, “Gaziantep Şehir Hastanesi Kadın Doğum ve Perinatoloji Klinikleri olarak riskli gebeliklerin yoğun bir şekilde yönetildiği bir merkez olmanın yanında asistan eğitimleri de vermekteyiz. Bölgemiz için önemli olan bilimsel bir toplantıya ev sahipliği yapmaktan ötürü çok mutluyuz. Tüm katılımcılara teşekkür ederim” dedi. Açılış konuşmalarının ardından toplantı da anne ölümlerinin azaltılmasına yönelik sunumlara geçildi. Dünyada ve Türkiye’ de anne ölümlerinin en sık sebeplerinden birinin de hipertansiyon olduğunun altını çizen Gaziantep Şehir Hastanesi Riskli Gebelik Uzmanı Doç. Dr. Selcan Sınacı ‘Gebeliğin hipertansif hastalıkları hem anne hem bebek için ölümcül sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle hipertansiyonu olan bir gebe mutlaka yakın takip edilmeli ve riskli gebelik uzmanları tarafından değerlendirmelidir’ dedi. Sempozyumda, anne ölümlerinin en çok sebebi olan kanama durumunda yapılması gereken medikal ve cerrahi yöntemler detaylı bir şekilde ele alındı. Asistan hekimlere pratik uygulama ile gösterildi. Yurdun dört bir yanından gelen kıymetli hocalar tarafından verilen eğitimler kadın doğum uzmanları ve asistanlar tarafından ilgi ile karşılandı ve çevre illerden de yoğun katılım gerçekleşti.