GÜNDEM - 22 Ekim 2017 Pazar 09:28

TSK’nın gelmesiyle İdlib rahat nefes aldı

A
A
A
TSK’nın gelmesiyle İdlib rahat nefes aldı

Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır ötesi harekâtı, İdlib’de yaşayan Suriyelileri rahatlattı. İdlib'de hayat normale dönmüş durumda.

Suriye’de rejim karşıtı direnişin merkezi olarak bilinen İdlib merkez ve kırsalında yaklaşık 3 milyon sivil yaşıyor. Özellikle Hama hattına yakın olan bölgelerin hava saldırılarına maruz kalması nedeniyle İdlib, Suriyeli siviller için bir nefes alma merkezine dönüşmüş. Başta Halep, Hama ve Humus olmak üzere Suriye’nin birçok bölgesinden tahliyeler İdlib’e gerçekleştirildi. Yoğun göç alan İdlib merkezinde yaşayan insanlar kendi geçimlerini rahatlıkla sağlayabiliyor. Şehirde yoğun nüfus nedeniyle arz-talep ilişkisi karşılık buluyor. Bu nedenle İdlib merkezinde maddi imkânları genel itibariyle iyi gözüküyor. Şehir, muhalif gruplar ile yapılan mutabakat sonucu tüm grupların temsil edildiği bir “Sivil Konsey” tarafından yönetiliyor. Bu yönetişim şekli şehir sakinlerini nispeten rahatlatırken, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) bölgeye gelmesiyle ise halk derin bir nefes almış. Kırsalda ise Hama hattına yakın olan bölgelere halâ Suriye rejimi tarafından hava saldırısı düzenleniyor. Bu saldırılar sonucu birçok bölge enkaz yığınına dönüşmüş. Şehir merkezi ve yakınında yaşayanlar için bir nebze de olsa hayat normale dönüş emaresi taşırken, kırsal bölgelerde tedirginlik sürüyor. İdlib kırsalının Hama hattına yakın noktada bulunan siviller enkazlar arasında yaşıyor. İdlib merkezinde ve Türkiye sınırında oluşan yoğun nüfus nedeniyle göç edilebilecek bir alan da maalesef bulunmuyor. Sivillere yardımların ulaştırılması sahada zor şartlarda faaliyet gösteren STK’larımızı da oldukça zorluyor.

HAYAT NORMALLEŞİYOR

Büyük Halep savaşı sonrası İdlib çok ciddi göç alan ve bir anda nüfus patlaması yaşayan bir bölge olmuş. Resmi rakamlara göre kırsalda ve çevre bölgelerde iki buçuk milyon insanın yaşadığı düşünülüyor. Resmi olmayan rakamlar ise üç milyon insanın varlığına işaret ediyor. Şehir şu sıralar sakin, zira Türk askerinin gözlemci olarak bölgeye gelmesiyle ile kentteki muhalifler de sivil halk da çatışmasızlık sayesinde nefes almış durumda. Halk TSK’nın varlığı sayesinde ikinci bir Halep sendromu yaşanmayacağını ümit ediyor. Suriye’nin Halep, Hama, Humus ve Şam şehirlerinden göç eden yaklaşık 700 bin Suriyeli Türkiye sınırına yakın çadır kentlerde ve mülteci kamplarında hayata tutunmaya çalışıyor. Türkiye sınırına yakın konumda bulunan kamplar İHH, Türk Kızılayı ve AFAD tarafından kuruldu. Kampların işletim masrafları yine bu kurumlar tarafından karşılanıyor. Her geçen gün katlanan maliyetlere rağmen gönül elçilerimiz Suriyelilerin tek umut kapısı. Bu kamplarla bölgelerde insani bir baraj oluşturulduğu ve yaklaşık 1 milyon insanın Türkiye’ye göç etmesini engellediği belirtiliyor. Kamplardaki yetişkin bireylerin hayatlarını idame ettirebilmesi amacıyla meslek edindirme kursları veriliyor. Bunun haricinde meslek sahibi uzman kişiler ise desteklenerek geçimini sağlayabileceği iş imkânlarına sahip oluyor. Çadır kentlerin bulunduğu bölgelerin uçuşa yasak bölge olması nedeniyle siviller bir nebze olsun ölüm korkusundan uzaklaşabiliyorlar. Türk STK’ları ve hayırseverleri Suriye’de geleceğin eğitimli bireyler tarafından inşa edileceğinden hareketle bölgedeki eğitim faaliyetlerine destek veriyorlar. 5-15 yaş arası 20 binin üzerinde çocuk, eğitim merkezlerinde okul müfredatına uygun eğitim alarak meslek sahibi olabiliyor. İdlib sakinlerinin kontrolündeki okullarda ise durum pek iç açıcı değil. Sadece son iki yılda 3 kez müfredat değişmiş. Onun dışında kaygılar, korkular ise cabası. Okul binaları sağlıklı değil. Özellikle hijyen sorunu büyük. Kentin hali hazırda ihtiyacı olan 30 okul yapımı için ise kısa ve orta vadede bir umut yok. Çünkü uluslararası yardım kurumlarının ajandasında İdlib yer almıyor.

REJİM ARTIK CESARET EDEMEZ!

TSK’nın İdlib’te gözlemci statüsünde gelecek olması halkı güvende hissetmesini sağlıyor. Zira son bir haftadan buyana eskiye oranla kadınları pazarda, sokakta daha fazla görmek mümkün. İdlib’li kadınlar da tıpkı erkekler gibi TSK’nın bölgeye gelmesi ile birlikte Rusya’nın ve rejimin doğrudan hedefi olmaktan kurtuldukları için rahatladıklarını belirtiyorlar. Daha önce Rejim uçaklarının hedefi olan bir aileye yaptığım ziyarette, “Savaşın ilk gününden buyana korku ve endişe ile yaşıyoruz. Çocuklarımız için kaygılanıyoruz. Korkularımız var. Şimdi Türk askeri burada rejim cesaret edemez bir daha saldırmaya” yorumunu yapıyorlar. 
Türk STK’ları İdlib’te bir hastane yapımı için de kolları sıvamış durumda. Ancak belirtelim; İdlib, hastaneleri ve sağlık imkânları itibari ile Suriye geneline kıyasla daha iyi şartlara sahip olsa da özünde çok yetersiz. Ağır hastalar şimdilik bir koordinasyon eşliğinde İdlib’ten Reyhanlı ve Hatay’daki hastanelere taşınıyor. İdlib ve çevresinde görev yapan 103 doktor bulunduğu, imkânların ise oldukça yetersiz belirtiliyor. 

PTT ŞUBESİ AÇILMASINI İSTİYORLAR

Son bir haftadan buyana Cilvegözü sınır kapısından yardım tırları dışında ticari amaçlı tırların girişlerine izin verilmeye başlandı. Önceleri PYD kontrolündeki Afrin üzerinden ciddi maliyet artışı ile gelen mallar, tırların geçişine izin verilmesiyle İdlibli tüccarların da yüzünü güldürmüş. Şehirde altın ve döviz büroları faal çalışıyor, Türkiye’den gelen her ürünün para karşılığı şimdilik bu döviz büroları üzerinden havale edilebiliyor. İdlibliler, Cerablus’ta olduğu gibi bir PTT şubesinin açılmasını istiyorlar. Sokaklarda gezerken pazarın hareketliliği dikkat çekiyor. Ama asıl dikkat çeken enkaza dönen İdlib’in bazı bölgelerinde inşaat yapımının hızlanması. Taş ocakları son bir haftadan buyana hareketli. Hatta İdlib’teki bir taş ocağına bir Türk yatırımcı da ortak olmuş ve bölgedeki rahatlama ile birlikte inşaat yapımları da hız kazanmış. İnternetin günlük hayatımızın vazgeçilmezi haline gelirken, bu durum İdlib’te de farklı değil. Zira gittiğiniz her mekânda, her noktada Wi-Fi sistemlerle sağlanan internete ulaşabiliyorsunuz. Bu durum dünya ile İdlip’i buluşturuyor. Üstelik az bir paraya. İnterneti hem bir haberleşme, hem de sosyalleşme aracı olarak gören gençlerin ellerinden telefon yürürken bile düşmüyor.

Çetiner Çetin

Türkiye Gazetesi



 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Kurum’dan otobüs şoförlerine müjde: “Göreve gelir gelmez otobüsçülerin içeride kalan ücretlerini zamlı bir şekilde ödeyeceğiz” İBB Başkan Adayı Murat Kurum, Sancaktepe’de düzenlenen ‘Özel Halk Otobüsçüleri Sahuru’ programında vatandaşlarla bir araya geldi. Programda konuşan Kurum, “Hiç merak etmeyin, hiç üzülmeyin. 1 Nisan’dan sonra göreve gelir gelmez otobüsçülerin içeride kalan ücretlerini zamlı bir şekilde ödeyeceğiz. Bu Murat Kurum sözüdür. Boş yere kesilen cezaları da göreve gelir gelmez iptal edeceğiz” dedi. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkan Adayı Murat Kurum, Sancaktepe’de düzenlenen ‘Özel Halk Otobüsçüleri Sahuru’ programında vatandaşlarla bir araya geldi. Programa Kurum’un yanı sıra Sancaktepe Belediye Başkanı Şeyma Döğücü, AK Parti Sancaktepe İlçe Başkanı Turgay Akpınar, Tüm Özel Halk Otobüsleri Birliği Dernek Başkan Vekili Göksal Ovacık, ÖZULAŞ Başkanı Sedat Şahin, milletvekilleri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Programda ilgiyle karşılanan Kurum vatandaşlarla hatıra fotoğrafı da çektirdi. “İstanbul’daki otobüs sayısı, vatandaşımızın mevcut talebine istese de yetmiyor” Programda konuşan İBB Başkan Adayı Kurum, “Bugün İstanbul’da yaklaşık 3 bin halk otobüsümüz var. Yüzbinlerce yolcuyu taşımaya çalışıyorsunuz. İstanbul’un bu yükünü almak için çaba sarf ediyorsunuz ama her geçen gün bu yük bir kat daha artıyor. İstanbul’daki otobüs sayısı, vatandaşımızın mevcut talebine istese de yetmiyor. Biz, hem özel halk otobüsü emekçilerini hem de İstanbulluları uğraştıran değil ulaştıran İstanbul diyerek rahatlatacağız. İstanbullu kardeşlerimiz sizlere emanet. Genç kızlarımız, kadınlarımız otobüse bindiğinde saat geçse, durak evine uzaktaysa şoför kardeşlerim gerekirse evinin önüne kadar bırakacak. Bu hedef öyle sadece yatırım ve buradaki hizmetlerden müteşekkil değildir. Biz bir yandan yeni ulaşım yatırımları yaparken bir yandan da İstanbul’un trafik sorununa dair, çok önemli adımlar atacağız. Ben ulaşım sektöründeki esnafımızın sorunları için aylarca çalıştım. Bu konudaki tüm uzmanlarla esnaf odalarımızla istişare ettim” dedi. “Göreve gelir gelmez otobüsçülerin içeride kalan ücretlerini zamlı bir şekilde ödeyeceğiz” Otobüsçülerin yaşadığı sorunlara değinen Kurum, müjdeleri hakkında da şöyle konuştu: “Sizler, 40 yıldır yaşadığınız sorunları, dertleri şu beş yılda yaşadınız. Ücretlerinizi iki ay geç aldığınızı biliyorum. Çok büyük mağduriyetler yaşıyorsunuz. 2023 zammını hala alamadınız. Her bir özel halk otobüsümüzün 1 milyon TL alacağı var. Alamadığınız ödemelerinizden dolayı araçlarınıza bakım yapmakta zorlanıyorsunuz. Vatandaşlarımızı taşımak için gereken her türlü fedakarlığı yapıyorsunuz. Yanan ve bozulan otobüsler olduğunda mevcut İBB yönetimi bu sorunları görmezden geliyor. Sen otobüsçünün hakkını ödemezsen bu esnaf otobüsüne nasıl bakım yaptıracak. Mevcut İBB yönetimi sizin eksiklerinizle alakalı bırakın bir irade ortaya koymayı sorunları görmezden geliyor. Yetmiyor, bir de size boşu boşuna cezalar kesiyor. İETT yönetimi, ezan okunurken aracında su içip orucunu açan özel halk otobüsü şoförüne neden ceza keser? Eğer kötü niyetliyseniz, eğer bu milleti sevmiyorsanız elbette kesersiniz. Hiç merak etmeyin, hiç üzülmeyin. 1 Nisan’dan sonra göreve gelir gelmez otobüsçülerin içeride kalan ücretlerini zamlı bir şekilde ödeyeceğiz. Bu Murat Kurum sözüdür. Boş yere kesilen cezaları da göreve gelir gelmez iptal edeceğiz” “Sizlere sağladığımız uygun kredilerle otobüslerimizi yenileyeceğiz” Müjdelerini saymaya devam eden Kurum, “Otobüslerinizi yenileyemediğinizi çok iyi biliyorum. Toplu taşıma kanununu ve mülkiyet probleminin çözümüyle ilgili kanunu meclise bu kardeşiniz taşıdı. Bu konunun takibini yapacağız ve mülkiyet sorununu tamamen çözeceğiz. Göreve gelir gelmez devlet bankalarımızla yapacağımız protokollerle sizlere sağladığımız uygun kredilerle otobüslerimizi yenileyeceğiz. Hem siz huzur içerisinde çalışacaksınız hem de İstanbullu kardeşlerimize en güzel hizmeti vereceğiz. İstanbul halk otobüsü bir marka olacak. İstanbul’un yollarında bozulan, yanan otobüs devri 31 Mart akşamı tamamen bitecek” diye konuştu. “İnsanımız bu seçimi, İstanbul’u yeniden emin ellere teslim etmek için çok büyük bir fırsat olarak görüyor” Seçimin iki zihniyet arasında gerçekleşeceğini belirten Kurum, “Bizim şoför esnafımız, kalenderdir. İşte sizler İstanbullunun sorunlarını dinleyen insanlarsınız. Sizlerle yaptığımız görüşmelerde de bu sorunların çözümleri hakkında konuşuyoruz. Konuştuğumuz herkesin ortak bir noktası var. İnsanımız bu seçimi, İstanbul’u yeniden emin ellere teslim etmek için çok büyük bir fırsat olarak görüyor. Nasıl öyle görmesin? Fark ortada. Milletin karşısında sadece iki taraf var. Bir tarafta afet anında tatil beldelerinde gezenler, diğer tarafta sadece Fikirtepe’de, Esenler’de bile toplam 75 bin yeni yuvayı inşa edenler var. Bir yanda kendi geleceği için İstanbul’u kaderine terk edenler, diğer tarafta Kartal Orhantepe’de, Üsküdar’da, Beykoz’da, Ümraniye’de, 39 ilçemizde şantiyelerde arı gibi çalışanlar var. Bir yanda İstanbul’a yapılan tüm büyük ulaşım yatırımlarına karşı çıkanlar var, diğer yanda havalimanını, Marmaray’ı, Avrasya Tüneli’ni yapanlar var. Bu seçimde ya sağlıksız binalarda deprem korkusuyla beklemeyi ya da kentsel dönüşümle huzur içinde yaşamayı seçeceğiz. Bu seçimde ya 5 yılda 5 bin konut bile dönüştüremeyenleri ya da asrın felaketinde 3 ayda 180 bin konutu başlatanları seçeceğiz. Bu seçimde ya milletin kaynaklarını çarçur edenleri, ya da bizim gibi İstanbul’a her alanda 350 milyar lira yatırım yapanları seçeceğiz. Ya İstanbul’un bütçesini kendi için harcayanları, ya da kenti için, harcayanları seçeceğiz. Ben inanıyorum ki İstanbullular 5 yıldır çektikleri çileyi göz önünde bulunduracaklar. Hizmetin ve eserin adresi olan AK Parti’mizi ve Cumhur İttifakı’mızı sandıkta rekor bir oyla seçecektir. Ne yazık ki, son 5 yılda İstanbulluların derdiyle dertlenen, o dertlere çare olmaya gayret eden bir başkanları olmadı. Bu kardeşiniz, sizlerle hem dert ortağı, hem de çözüm ortağı olacak, İstanbul’un dertlerine deva olacak. Esnaf dostu, emek dostu, ekmek dostu bir belediyeciliği sizlere göstermek için bundan önce nasıl gece gündüz çalıştıysak yine aynı anlayışla çalışacağız” diyerek sözlerini tamamladı. “5 yıldır bir tane kavşak yaptırmadık” İlçede yaşanan sıkıntıları dile getiren Sancaktepe Belediye Başkanı Döğücü, “En büyük sıkıntımızı İBB’nin çalışmalarımızda yaşadık. Burada 200.000 nüfusla başlayan bir ilçe süreci var. 10-15 yıllık genç bir ilçeyiz ama o kadar çok nüfus aldık, o kadar çok tercih edildik, nüfusumuz 500 bine geldi. Bu ilçemizin otobüs hatlarının mutlaka düzenlenmesi lazım. Sancaktepe’de ikamet eden tüm vatandaşımız benimle aynı fikirde. Evinden çıkıp bir mahalleden bir mahalleye giderken bile otobüs hatlarında sıkıntı çekiyor. 2-3 tane vesait değiştirmek durumunda kalıyor. Bunlar için büyükşehirle defalarca görüşmemize rağmen hiçbir ilerleme kaydedemedik. Bırakın ilerleme kaydetmeyi gerileme yaşadık. Otobüs hatları iptal ediliyor. Başka güzergahlar daha faydalı olur hatlarımızı düzenleyelim diyoruz ses yok. Gelin yeni hatlar düzenleyelim, Sancaktepe artık kocaman bir ilçe oldu, bunların yeniden planlanması lazım diyoruz ses yok. Bırakın ses vermeyi duraklara giden vatandaşlar mevcut hatlardaki otobüsleri saatlerce bekliyor. Ulaşımda defalarca söylememize rağmen 5 yıldır bir tane kavşak yaptırmadık. 5 yıl önce bu sorunu görmüş kavşaklarımızı, otopark yerlerimizi, projelerimizi belirlememize rağmen bu konularda da hiçbir gelişme ve ilçemize herhangi bir hizmet alamadık. Bir büyükşehir sadece süt dağıtmasıyla övünemez. Biz ilçeleri zaten Sayın Cumhurbaşkanımızın başlatmış olduğu sosyal belediyecilikle mükemmel bir şekilde yönetiyoruz” ifadelerini kullandı.