SAĞLIK - 23 Temmuz 2017 Pazar 11:20

Tüp mide ameliyatıyla 42 kilo verdi

A
A
A
Tüp mide ameliyatıyla 42 kilo verdi

Tüp mide ameliyatı olan 35 yaşındaki Serkan Alkılınç, 130 kilo ile girdiği ameliyattan altı ay sonra tam 42 kilo vererek, 88 kiloya düştü. Bu ameliyat sonrasında sadece aynalara değil, hayata bakışı da değişen Alkılınç, “Hayatla barıştım artık aynalara küs değilim” sözleriyle mutluluğunu özetledi.

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesinde memur olarak çalışan Alkılınç, içindeki sürekli yeme içgüdüsünü hiçbir zaman yenemediğini bu nedenle de uyguladığı diyetlerden olumlu sonuç alamadığını söyledi. Alkılınç, “Askerlik sonrasına kadar kilo ile ilgili sorunum yoktu. Vatani görevimi tamamlayıp İzmir’e döndükten sonra şoförlük yapmaya başladım. İş saatlerinin belirsizliğinden kaynaklı düzensiz besleniyordum. Bir dönem de kortizonlu ilaçlar kullandım. Sonrasında kilo problemiyle birlikte, hareketlerde kısıtlılık, horlama ve diyabet baş gösterdi. Aynalara bakamaz olmuştum. Bir öğünde 7 lahmacunu çok rahat yiyebiliyordum. Bu durum psikolojimi de alt üst etti. Hangi mağazaya gitsem, kendime uygun kıyafet bulamıyordum. Ameliyat olmaya karar verdiğimde 130 kiloydum” dedi.

130 kilodan 88 kiloya düştü

Diyetlerle kilo sorununa çözüm bulamayınca İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Osman Nuri Dilek ile tanışan Serkan Alkılınç, önce Endokrin servisine yönlendirildi. Ameliyat için vücut kitle indeksi uygun bulunan Alkılınç için Prof. Dr. Osman Nuri Dilek en uygun operasyonun, tüp mide olduğuna karar verdi. Operasyon sonrasında hayatı değişen 35 yaşındaki Serkan Alkılınç, yeni bir yaşama başladı. İlk 2 aylık süre zarfında 20, 6 aylık sürede de toplam 42 kilo veren Alkılınç, 130 kilodan 88 kiloya kadar düştü.

"Bir kuş kadar hafifledim"

Ameliyat sonrasındaki süreçte, beklenen komplikasyonlardan olan halsizlik, yemek yiyememe gibi hafif dozlu sıkıntılar yaşadığını dile getiren Serkan Alkılınç, şimdi çok sağlıklı olduğunu, 7 lahmacun yerken, şimdi yarım lahmacunla doyduğunu, az az ama sık sık beslenerek kendisini bir kuş kadar hafif hissettiğini söyledi. Alkılınç, bu ameliyat sonrasında diyabet ve horlamadan kurtuldu, psikolojik anlamda da çok daha rahat bir döneme girdi. Artık istediği mağazadan giyinebildiği gibi, toplum içinde yer almaktan da çekinmiyor.

Mide yüzde 80 küçülüyor

Hastanın obezite değerine ve diyabetine göre yöntem belirlediklerini söyleyen Prof. Dr. Osman Nuri Dilek, Alkılınç’da tüp mide operasyonunu uygun bulduklarını ve hastanın azmi sayesinde beklentilerinin de üstünde bir kilo düşüşü yaşandığını anlattı. Prof. Dr. Dilek, bu operasyonla midenin büyük kenarlarının kesilip çıkarıldığını ve böylelikle mide hacminin yaklaşık yüzde 80 oranında küçültüldüğünü söyledi. Mide hacminin küçültülmesi ile mekanik bir sınırlandırma yaşanırken, mide hareketlerinin azaltılması da kilo kaybının kolaylaştırılmasını sağlıyor. Operasyonun ardından kalan mide, tıpkı muz biçiminde bir tüpü andırdığından bu yöntem, çoğunlukla tüp mide olarak anılıyor.

İlk soru: "Niye ameliyat istiyorsun?"

Tüp mide ameliyatını, vücut kitle indeksi 40’ın üzerinde olan hastalara laparoskopik yöntemle yaptıklarını anlatan Prof. Dr. Osman Nuri Dilek, operasyona; endokrin, psikiyatrist, kardiyolog, cerrah ve solunum hastalıkları uzmanından oluşan komisyonun karar verdiğini söyledi. Prof. Dr. Dilek, “Hastalara niçin ameliyat olmak istediklerini, diyet tedavisi görüp görmediklerini, psikolojik problemlerinin olup olmadığını soruyoruz. Eğer komisyon üyeleri ikna olursa, ameliyatı gerçekleştiriyoruz. By-pass’ı tercih etmiyoruz. Tüp mide ameliyatının daha fizyolojik olduğuna inanıyoruz. Dünyada yapılan ameliyatların üçte ikisi tüp mide ameliyatı. Kelepçe yönteminde mide yerinde duruyor, bir takım kanallar oluşturularak, dar bir mide kullanılır halde tutuluyor, böyle olunca da yapışıklıklar, fistüller ve daha pek çok sorun ortaya çıkıyor. Dünyada da zaten en çok tercih edilen yöntem; tüp mide ameliyatı” açıklamasında bulundu.

Tüp mide ameliyatında midenin büyük bir kısmının çıkarıldığını ve ameliyat sonrasında midenin devre dışı bir bölümünün kalmadığını söyleyen Prof. Dr. Dilek, bu sayede vitamin, mineral ve elektrot eksikliği gibi durumların ortaya çıkmadığını, ameliyata bağlı komplikasyonların yüzde 1’den az olduğunu söyledi.

Fazla kiloların yüzde 60'ına veda

Operasyon sonrası cerrahların beklentisi, hastanın fazla kilolarının yüzde 60’ını vermesi. Ancak operasyonun tam anlamıyla başarıya ulaşması için kişinin yaşam şeklini ameliyat sonrasında da tamamen değiştirmesi, yeyip içtikleri ile midesini genişletmemesi ve günlük en az yarım saatlik tempolu yürüyüşlerin bulunduğu aktif bir yaşam tarzını benimsemesi gerekiyor.

Kilo ile birlikte hastalıklar da gidiyor

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tüp mide ameliyatlarının oldukça yüksek standartlarda yapıldığının altını çizen Prof. Dr. Dilek, hastaların bu ameliyat sayesinde sadece fazla kilolarından değil, diyabet, kısırlık, polikistik over sendromu (PCOS) ve hipertansiyon gibi farklı sorunlarından da kurtulduklarını söyledi. Hastaların estetik kaygılardan çok, günlük hayatta normal bir birey gibi yaşayabilmek için ameliyatı göze aldıklarını söyleyen Dilek, özellikle kadınların, fazla kiloları nedeniyle aile içinde ve çevresinde ciddi sorunlar yaşadığını anlattı. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Bayburt’ta ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ dolayısıyla etkinler düzenlendi Her yıl 26 Nisan’da kutlanan ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri’ günü dolayısıyla Bayburt’ta da çeşitli etkinlikler yapıldı, alanında uzman isimler ve öğrenciler Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’nü düzenledikleri programla kutladılar. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Eczane Hizmetleri öğrencileri tarafından ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ münasebetiyle panel, tiyatro, söyleşi ve stanttan oluşan etkinlikler organize edildi. Düzenlenen program, panelle başladı. ’Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp: Fitoterapi’ paneline konuşmacı olarak katılan Karadeniz Teknik Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ufuk Özgen ve Akademisyen/Yazar Doç. Dr. Kenan Taştan, bitkilerin tedavi süreçlerindeki temel ve yardımcı fonksiyonlarını anlatan çok yönlü sunumlarını katılımcılarla paylaştılar. Doç. Dr. Kenan Taştan konuşmasında Geleneksel tedavi yöntemlerinin önemine vurgu yaptı. Halk arasında çok fazla bilinen ve kullanılan hacamat yöntemine özellikle ayrı bir parantez açan Taştan, “Hacamat mutlaka işin uzamanı bir hekim tarafından ve gerekli tahliller yapıldıktan sonra uygulanmalıdır. Aksi halde özellikle kan hastalıkları olan bireylerde ya da enfeksiyondan kaynaklanan problemler ciddi rahatsızlıklara yol açması söz konusu olabilir” diyerek konuştu. Prof. Dr. Ufuk Özgen ise konuşmasında birçok ilacın hammaddesini oluşturan bitkilerin şifalı özelliklerine değindi. Ancak ilaçlarla birlikte kullanılan bitkisel çayların ya da bilinçsizce kullanılan bitkisel ürünlerin çok ciddi yan etkileri olabileceğine vurgu yaptı. Etkinliğin ikinci ayağında Eczane Hizmetleri öğrencileri Şehit Recep Eşiyok Ortaokulunda öğrencilerle bir araya geldiler. Öğrenci Ecem Şahin’in kaleme aldığı tiyatro oyunu ile ortaokul öğrencilerine akıllı ilaç kullanımının önemine ve gerekliliğine dikkat çektiler. Ardından Eczane Hizmetleri öğretim elemanlarından Dr. Öğr. Üyesi Ümit Karakaş, öğrencilere ilaçlar ve akılcı ilaç kullanımı konulu söyleşisini gerçekleştirdi. Etkinlik Bayburt şehir merkezinde Yakutiye Camisi önünde kurulan stant ile son buldu. Stantta ’Doğru İlaç Kullanımı’ konusunda vatandaşla buluşan gençler, konu ile ilgili el broşürü, ilaç zamanlama ve taşıma kutusu dağıttılar. Öğrenciler, vatandaşlara ilaç ile ilgili sorular sorarak, doğru ilaç kullanımına yönelik farkındalık kazandırmaya çalıştılar. Konu ile ilgili olarak düzenleme komitesi başkanı öğrenci Nazım Onur Bulut, akıllı ilaç kullanımı hakkında bilgiler vererek, "Akıllı ilaç kullanımı konusunda toplumun bilgilendirilmesi için oldukça önemli nedenler bulunmaktadır. Bu gerekçelerin ilki modern sağlık bakımındaki kimyasal ajanların önemli rolünün olmasıdır. İkincisi bireylerin sağlıkları ile ilgili sorumluluk alabilmelerini ve uygun tedavi edici stratejilerin belirlenmesini sağlamaktır. Üçüncüsü, bireylerin tedavi edici kararlarında rol almaları ve sonraki dozlar ve süreç ile ilgili bilgilendirilme haklarının olmasıdır. Dördüncüsü ise bireylerin akılcı ve güvenli ilaç teminini ve etik olmayan ticari tanıtımdan zarar görmemelerini sağlamaktır" dedi.