GÜNDEM - 15 Ocak 2018 Pazartesi 12:25

Türk donanmasının, denizaltındaki sessiz gücü

A
A
A
Türk donanmasının, denizaltındaki sessiz gücü

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gözbebeği Donanma Komutanlığı bünyesinde yer alan ‘TCG Anafartalar Denizaltısı’, su altında üstün savaş gücü ile adeta düşmana korku salıyor.

Dünyanın bir çok donanmasını geride bırakan, bilgisi tarihi ve donanımı ile dünyanın sayılı donanması arasında yer alan Türk Deniz Kuvvetleri Donanma Komutanlığı, kapılarını İhlas Haber Ajansı için açtı. Donanma Komutanlığında bir çok zorlu operasyon, Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde konuşlu bulunan birlikte yürütülüyor. Donanma Komutanlığı bünyesinde bulunan ve donanımı ile dikkat çeken TCG Anafartalar Denizaltısı, sahip olduğu teknik ekipman ve personel gücü ile düşmana korku salıyor. Preveze sınıfında yer alan ‘TGC Anafartalar’da 9 Subay, 30 Astsubay, 2 Uzman Erbaş ile 3 Erbaş görev yapıyor.

150 metrekarelik alanda en gizli görevler

Donanma Komutanlığı bünyesinde yer alan Denizaltı gemileri faaliyetlerini, suyun metrelerce altında en gizli şekilde yürütüyor. Denizaltında bulunan torpido ve güdümlü mermiler dosta güven veriyor. Denizaltı personeli, 1.5 yıllık zorlu bir eğitim sürecinin ardından göreve başlayabiliyor.

Denizaltına görev yapan personel, denizaltında kaldığı sürece tüm ihtiyaçları için yaklaşık 150 metrekarelik alanı kullanıyor. Personelin tamamının aynı anda yemek yemesi, aynı anda uyuması ise mümkün olmuyor. Personel bu tarz ihtiyaçlarını nöbetleşe gideriyor.

Cep telefonu ve bilgisayar yok

Denizaltında görev esnasında cep telefonu, bilgisayar gibi kişisel iletişim araçlarına izin verilmiyor. Fiziki şartlar sebebiyle denizaltında bu araçların kullanılması ise imkansız hale geliyor. Bu sebeple personel, limana çıkana kadar yakınlarıyla iletişim kuramıyor. Personel, sadece dinlenme zamanında, DVD oynatıcı vasıtasıyla film izleme şansına sahip. Bir çok personel ise vakitlerini kitap okuyarak geçiriyor. Denizaltı komutanı ise, karargahla kısıtlı bir zaman diliminde kriptolu telefonla iletişim kuruyor. Denizaltının bu zorlu şartlarına uyum sağlamak ise göreve büyük bir aşk ile bağlı olmayı gerektiriyor.

Denizaltı hakkında bilgi veren Deniz Binbaşı Özcan Tarhan, “Her denizaltı subayı, kariyerinde bir gün bir denizaltıyı kumanda etmek ister. 4 Temmuz 2017’de TCG Anafartalar’ın komutasını devraldım. O günden beri bu onurlu görevi yapmaktayım. Denizaltı komutanı olmak için geçen süre oldukça zorlu bir süreç. Hem makineci subaylık, hem de güverteci subaylık görevlerinde bulundum. Bu görevleri bitirdikten sonra ikinci komutanlık görevini yaptım. Tüm bu görevlerin sonunda da komutanlık stajını başarı ile yaparak TCG Anafartalar komutasını devraldım” dedi.

“Gemimiz her an harbe hazır”

Komutanın esas görevlerini anlatan Tarhan, “Denizaltı komutanının esas görevi, çevre denizlerimizdeki denizle alakalı menfaatlerimizin korunmasına yardımcı olmak maksadıyla gemisini her an harbe hazır tutmaktır. Bu maksatla komutan idari ve materyal konusunda personelini denetlemek ve eğitmek görevini icra eder. TCG Anafartalar dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir zamanında verilen herhangi bir görevi başarılı ile yerine getirmekte yükümlüdür. TCG Anafartalar sahip olduğu modern sensor sistemler ve yüksek ateş gücü ile caydırıcı bir platformdur” diye konuştu.

“100 yılı aşkın süreden beri görevdeyiz”

TCG Anafartalar Denizaltısında görevli Deniz Binbaşı Engin Ak ise, “En teknolojik denizaltı gemilerine sahip olacak maddi kaynaklarınız olsa bile, bu denizaltıları kullanabilecek personele ihtiyacınız vardır. 100 yılı aşkın bir denizaltı kültüründe, denizaltı filosuna sahip olmak, önemli bir üstünlüktür. Denizaltılarımız gücünü vefakâr ve çalışkan personelinden almaktadır. Normal bir mesai günü personelin yemeğe gelişi ile başlar. Bir toplantı ile devam eder. Bu toplantıda o günkü mesai saatleri ve iş bölümü personel ile konuşulur. Daha sonra personel gemide bulunan cihazlara bakımlarını uygularlar. Ders ve konferanslarını icra ederler. Beklenmeyen durumlara karşı rol eğitimleri yapılır. Denizaltı meslekten daha öte bir yaşam tarzıdır. Bir insanın hayatı boyunca yaşayabileceği bütün hisleri gemide yaşamasını sağlar. Bu hisler onur, cesaret kader birliği, heyecan, sevinç, üzüntü olarak özetleyebiliriz” şeklinde konuştu.

Deniz Üstteğmen Samet Beşir ise, “En önemli zorluk kısıtlı yaşam alanında güneşe ve normal yaşama uzak bir şekilde uzun süreler görev yapmak. Su altında üç boyutlu harekâttan gece ve gündüzü aydınlatma ışığıyla ayırt etmeye kadar geniş bir yelpazede farklı bir hayata uyum sağlamaktadır. Denizaltılarda görev yapan personel kısıtlı koşullarda gün ışığı ve normal solunumdan yoksun bir şekilde verilen görevleri en iyi şekilde başarmak üzere büyük bir azim ve kararlılıkla görev yapmaktadır” ifadelerini kullandı.
Elektronik Astsubay Kıdemli Başçavuş Murat Filiz ise, “Zor şartlarda görev yapsak bile birlik ve beraberliğin, dayanışmanın en üst seviyede olduğu bir aile olmaya çalışmak sanırım denizaltıcılığın en güzel yanı. Bana göre en stresli yanı ise seyir sürecinde ailenden ve arkadaşlarından haber alamamaktır” dedi.

Gemide savaş ve yangın tatbikatı

Kapılarını İhlas Haber Ajansı için açan TCG Anafartalar Denizaltısı, sık sık savaş ve yangına karşı tatbikat yapıyor. Gerçekleştirilen her tatbikatta personel gücünü ölçmüş oluyor. Belirlenen hedeflerinin en kısa sürede yok edilmesi hedefleniyor. Denizaltında çıkacak her hangi bir yangına ise yine geminin donanımlı personeli anında müdahale ediyor.

Refik Fidan - Uğur Konuk

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Metin Öztürk: “Hedefimiz 105 puan ile şampiyon olmak” Galatasaray İkinci Başkanı Metin Öztürk, Y. Adana Demirspor galibiyetinin ardından yaptığı açıklamada, “Hedefimiz tüm takımları yenerek 105 puan ile şampiyon olmak" dedi. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Galatasaray, deplasmanda Adana Demirspor’u 3-0 mağlup etti. Maçın ardından sarı-kırmızılı takımın ikinci başkanı Metin Öztürk, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Galatasaray’ın 15 maç üst üste kazanarak bir rekora imza ettiğini belirten Öztürk, “Tabii ki rekorlar kıymetli ama bizim yolculuğumuz belli, 24. şampiyonluk için gidiyoruz. Önümüzdeki yıl Dursun Özbek Başkanımızın liderliğinde tekrar şampiyon olup 5. yıldızı takacağız. Bu tabii bir hedef. Neticede 19 kıymetli rakibimiz ile oynuyoruz” şeklinde konuştu. “12 puan daha var” 4 maçları daha olduğuna dikkat çeken Öztürk, "4 tane daha maçımız var. Demek ki 12 puan daha var. Yani hiçbir şey garanti değil. Oynayacağımız rakipler arasında küme düşme hattında olanlar var. Bizim gibi şampiyonluk yolumda yarıştığımız Fenerbahçe de var. Bir takımla oynadığınız performans ve aldığınız puanlar aslında diğer takımları da ilgilendiriyor. O yüzden biz gücümüz yettiğince sadece şampiyonluk yolunda değil tüm takımları yenerek ligi planladığımız gibi bitirmeyi hedefliyoruz” sözlerine yer verdi. "Farkı 7 puan olarak algılamak doğru değil" Farkı 7 puan olarak algılamanın doğru olmadığını ve Fenerbahçe’nin henüz maçını oynamadığını kaydeden Öztürk, “Farkı 7 puan olarak algılamak doğru değil. Şu an hala aramızda 4 puanlık bir fark var. Rakibimiz henüz oynamadı. Rakibimiz oynadıktan sonra ne olacağına bakacağız. İster 7 puan olsun, ister 4 puan olsun bizim hedefimiz 105 puan ile şampiyon olmak” ifadelerini kullandı. “Hakem kardeşlerimiz elinden geleni yapıyor, yeter ki kasıt olmasın” Metin Öztürk, ayrıca çok fazla hakem konuşmaya gerek olmadığını, ancak hakemlerin maçları yönetirken niyetlerinin önemli olduğunu kaydetti. Öztürk, “Artık bence çok fazla hakem konuşmaya gerek yok. Yunanistan’da da görüyorsunuz yabancı hakemler var. Orada da Yunan takımları bundan şikayetçi. Herkes elinden geleni yapıyor. Eminim ki hakem kardeşlerimiz de elinden geleni yapıyor. Kasıt olmasın, kötü kalp olmasın. Biz spordan da oynanan futboldan da çok memnunuz. Adana Demir ilk devre inanılmaz bir futbol oynadı. Maç iki tarafa da gitti geldi. Futbol bu, sonucun ne olacağı belli olmuyor” dedi. "Bugün harika bir Mertens resitali izledik" Dries Mertens’in önümüzdeki sezon devam edip etmeyeceğine yönelik soruya da yanıt veren Öztürk, daha sonra şunları söyledi: “Buna karar verecek olan hocamız Okan Buruk ve Başkan Vekilimiz Erden Timur. Ancak bir izleyici olarak şunu söyleyeyim bugün harika bir Mertens resitali izledik. İnanılmaz. İnsan olarak müthiş. Ümit ediyorum ki bu performansını önümüzdeki sene bizimle devam ettirir. Ama devam ettirmese de kalbimiz her zaman onunla. Takımımıza şampiyonluk yolunda diğer futbolcu kardeşlerimiz gibi çok önemli katkı sağlıyor."
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.