ASAYİŞ - 31 Aralık 2017 Pazar 00:31

Türk gemi kaptanının, Bulgaristan karasularında ölümünde ihmal iddiası

A
A
A
Türk gemi kaptanının, Bulgaristan karasularında ölümünde ihmal iddiası

30 yıllık denizci Kaptan Şeref Bıçakçı, İstanbul’dan çıktığı Romanya seferi sırasında Bulgaristan açıklarında aniden rahatsızlanarak hayatını kaybetti. İddiaya göre, deniz ortasında can pazarı yaşanırken Bulgar yetkililer yardımcı olmadı. Olayda ihmaller olduğunu düşünen aile sır perdesinin aydınlanmasını istiyor.

Önceki gün Kartal’dan Romanya’ya gitmek üzere kuru yük gemisi ile denize açılan 30 yıllık kaptan Şeref Bıçakçı, Bulgaristan açıklarına vardığında gemi içinde aniden rahatsızlandı. Yardımcılarına haber veren Kaptan Bıçakçı, daha çok fenalaşınca iddiaya göre Bulgaristan’daki yetkililer ile telsizler irtibata geçildi. Ancak irtibata geçilen yetkililerden olumlu yanıt ve yardım gelmedi. Olay sonrası yardımcı kaptan tarafından gemi, İğneada açıklarına getirildi. Gemi içerisine gelen sağlık ekipleri ise Kaptan Bıçakçı’nın öldüğünü anladı. Olay sonrası gemi firması tarafından aileye haber verildi ve gemi de İstanbul’a getirildi.

"Canı yanan taraf biziz"

Babasının ölüm haberiyle büyük üzüntü yaşadığını aktaran Evren Bıçakçı, babasının ölüm haberini şirket yetkilileri tarafından telefonla verildiğini söyleyerek, "Bizi akşamüstü 17.30 sıralarında şirket yetkilileri aradı. Babamızı kaybettiğimizi söylediler. O an cevap veremedik bir şey diyemedik. Çoğu yeri aradık bir şeyler öğrenmeye çalıştık. Sonra gece saat 03.00 gibi Sarıyer’e geldik. Sarıyer Sahil Güvenlik’ten babamızın cenazesini alacağımızı söylediler. Bizden önce acente yani denizcilik firması avukatları ve yetkilileri ile birlikte gemiye çıkmak istemiş sahil güvenlik uyarı çekmiş çıkmaması konusunda. Sonrasında Sahil Güvenlik ile birlikte savcılığın verdiği bir onay ile bize gemiye çıktıklarını söylüyorlar. Ortada bir ölüm var bu benim canım, babam. Eğer karşı taraflardan birisinin o sırada gemiye çıkması orada olması gerekiyorsa bizim de orada olmamız gerekiyor. Eğer bir taraf söz konusu ise biz de bir tarafız canı yanan taraf biziz" dedi.

Bulgaristan’dan haber gelmedi iddiası

Babasının kalp krizi geçirdiği sırada yanındakilere kalbinin ağrıdığını söyleyerek masaj yaptırdığını kaydeden oğul Bıçakçı, babasının ölümü ile ilgili birçok şüpheli nokta olduğunu söyledi. Bıçakçı, "İkinci kaptan Bulgaristan’a haber veriyor yani öyle söylediler geçip geçmediğini de bilmiyoruz. Yaklaşık bir saat haber alınamamış. Daha sonra haber alınamayınca gemi ters çevrilerek İğneada’ya yöneltilmiş. İkinci kaptan İğneada’ya çevirmiş gemiyi. İğneada’da sağlık ekipleri gelmiş ama zaten o sırada babam ölmüş. Bulgaristan’dan niye hiçbir ekip gelmemiş biz hiçbir cevap bulamıyoruz. Şüpheli şeyler var. Gemi yetkileri ve avukatlar neden gemiye çıkmak istiyor. Yani neden gemiye bize haber vermeden çıkmak istedi. Biz sonuç istiyoruz, bir açıklama yapsınlar bizlere" diye konuştu.
Öte yandan Kaptan Bıçakçı'nın cenazesi de Adli Tıp Kurumundaki işlemlerinin ardından aile yakınları tarafından alınarak Bursa'ya götürüldü. 

Murat Delice

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Marmaris Kordon Caddesi taksicilerinden belediyeye tepki Muğla’nın Marmaris ilçesi Tepe Mahallesi’nde bulunan Kordon Caddesi’nde Marmaris Belediyesi tarafından hayata geçirilmesi planlanan yürüyüş yolu ve meydan düzenlemesi projesine, cadde üzerinde hizmet veren üç taksi durağı basın açıklamasıyla tepki gösterdi. Taksi duraklarında görev yapan taksiciler, Marmaris Atatürk Meydanı’nda bulunan Atatürk Anıtı önünde bir araya gelerek kamuoyuna çağrıda bulundu. Yaklaşık 50 yıldır Kordon Caddesi’nde kesintisiz hizmet verdiklerini belirten taksi esnafı, söz konusu projenin ulaşım bilimine, şehir planlama esaslarına ve kamu yararı ilkesine aykırı olduğunu savundu. Açıklamada, "Bugün tartışılan mesele bir meydan meselesi değil; akıl mı rant mı, bilim mi keyfilik mi meselesidir" ifadelerine yer verildi. Taksiciler, Kordon Caddesi’nin kaymakamlık, emniyet birimleri, bankalar, liman, tur tekneleri, eczaneler ve taksi duraklarıyla Marmaris’in en kritik kamusal ulaşım akslarından biri olduğuna dikkat çekerek, bu hattın araç trafiğine kapatılmasının şehir içi ulaşımı olumsuz etkileyeceğini dile getirdi. Yapılan açıklamada, tek giriş-çıkışlı bölgelerde yayalaştırmanın alternatif ulaşım koridorları oluşturulmadan uygulanmasının trafik kilitlenmesine ve acil hizmetlere erişimde aksamalara yol açacağı vurgulandı. Marmaris’in bir metropol olmadığına işaret edilen açıklamada, ilçenin mevsimsel turizm ekonomisiyle ayakta durduğu, bu nedenle taksi duraklarının bilinçli bir planlamayla üç ayrı noktada konumlandırıldığı ifade edildi. Kordon Caddesi’nde Es Taksi’nin 38, Çınar Taksi’nin 23, Özlem Taksi’nin ise 26 araçla hizmet verdiği belirtilerek, bu dağılımın yıllara dayanan saha tecrübesinin sonucu olduğu kaydedildi. Durak sayısının bire düşürülmesinin yaklaşık bin kişinin geçimini doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyeceğini savunan taksiciler, böyle bir durumda Marmaris ulaşım sisteminin ciddi zarar göreceğini öne sürdü. Açıklamada, projenin hayata geçirilmesi halinde yalnızca taksicilerin değil, vatandaşların, esnafın, turistlerin, yaşlı ve engellilerin de mağdur olacağı belirtildi. "Henüz yazılı bir açıklama almadık" Basın açıklamasının ardından meydanda konuşan Marmaris Şoförler Odası Başkanı Bülent Kalaycı Marmaris Belediye Başkanı Acar Ünlü ile görüşme gerçekleştirdiklerini ve taleplerini ilettiklerini ancak şu ana kadar kendilerine yazılı bir açıklama ulaşmadığını söyledi. Kalaycı, "Biz Marmaris’in yararına yapılan tüm projelerin yanındayız, önce bunu belirtelim. Konu ile ilgili Belediye başkanımızla görüştük, tüm taleplerimizi kendisine ilettik. Ancak elimizde henüz yazılı bir belge yok. Burada 90 taksinin tek durakta toplanması yüzlerce taksi şoförünü ve taksici esnafını doğrudan etkiler" ifadelerini kullandı. Taksi esnafı, belediyenin projeye ilişkin işlemlerinin denetlenmesi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın sürece müdahil olması ve kamu zararına yol açtığı iddia edilen uygulamalar için müfettiş görevlendirilmesi talep ederek, tazminatlarının verilmesini istediler. Açıklamanın sonunda, taleplerin karşılanmaması halinde konunun yargıya taşınacağı belirtilerek, "Marmaris masa başında değil, yaşayanlarıyla yönetilmelidir" ifadeleriyle kamuoyuna çağrıda bulunuldu.
İzmir Hükümlülerin el emeği göz nuru ürünleri görücüye çıktı Ödemiş T ve M Tipi Ceza İnfaz Kurumlarındaki hükümlülerin el emeği göz nuru eserleri, tarihi Çakırağa Konağı’nda düzenlenen anlamlı bir sergiyle ziyarete açıldı. Satıştan elde edilen gelirlerin doğrudan hükümlülerin hesaplarına yatırılacağı bu özel sergi, 21 Aralık tarihine kadar ziyaretçilerini bekliyor. Ödemiş Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde, Ödemiş T Tipi ve M Tipi Ceza İnfaz Kurumlarında barındırılan hükümlü ve tutukluların topluma kazandırılması çalışmaları kapsamında anlamlı bir etkinlik gerçekleştirildi. Sosyal ve kültürel faaliyetler çerçevesinde üretilen yağlı boya resimler ve el sanatı ürünleri, Birgi Çakırağa Konağı önünde düzenlenen törenle sergilenmeye başlandı. Protokolden yoğun katılım Cumhuriyet Savcısı Fatih İbiş’in koordinesinde titizlikle hazırlanan serginin açılışına; Ödemiş Kaymakamı Hakan Yavuz Erdoğan, Ödemiş Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Karabulut, Ödemiş Belediye Başkanı Mustafa Turan, hakim ve savcılar, cezaevi müdürleri, denetimli serbestlik personeli ve çok sayıda vatandaş katıldı. Protokol üyeleri açılış kurdelesini kestikten sonra sergiyi gezerek ürünleri inceledi. Geliri hükümlülere umut olacak Serginin açılış konuşmasını yapan Ödemiş Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Karabulut, ceza infaz sisteminin sadece bir yaptırım değil, aynı zamanda bireyi topluma kazandırma süreci olduğunu vurguladı. Karabulut, "Burada sergilenen her bir ürün sabır, emek ve umutla üretilmiştir. Ürünlerin satış fiyatları bizzat hükümlüler tarafından belirlenmiş olup, elde edilen gelirler doğrudan kendilerinin veya ailelerinin hesaplarına yatırılacaktır. Bu sayede maddi durumu iyi olmayan bireylerin hayata tutunmalarına destek olunmaktadır" dedi. Tarihi mekanda sanat köprüsü Başsavcı Karabulut, serginin toplum ile ceza infaz kurumları arasında bir gönül köprüsü kurduğuna dikkat çekerek emeği geçen personele ve tüm kurumlara teşekkür etti. Tarihi Çakırağa Konağı’nın atmosferinde sergilenen özgün yağlı boya tablolar ve el sanatları ürünleri, katılımcılardan tam not aldı. Ziyaretçilerini bekliyor 18 Aralık’ta protokolün katılımıyla kapılarını açan sergi; 19, 20 ve 21 Aralık 2025 tarihlerinde de halkın ziyaretine açık kalacak. Vatandaşlar, hem sanata destek olup hem de hükümlülerin topluma yeniden kazandırılması sürecine katkı sağlayabilecek.