SAĞLIK - 29 Eylül 2016 Perşembe 16:04

Türk kadınının kalbi alarm veriyor

A
A
A
Türk kadınının kalbi alarm veriyor

Avrupa genelinde, koroner nedenlerle en fazla kadının hayatını kaybettiği ülke Türkiye. 29 Eylül Dünya Kalp Günü’nde, AstraZeneca’nın desteğiyle başlayan “Artık Kalpler Susmasın” kampanyası Türkiye’de her yıl ortalama 100 bin kişinin ölümüne neden olan ani kalp krizine karşı (Akut Koroner Sendrom) toplumu bilinçlendirmeyi amaçlıyor. Kampanya 29 Eylül Dünya Kalp Günü’nde yapılan basın toplantısında, ünlü şef Arda Türkmen’in de katılımıyla tanıtıldı.

Ani kalp krizi nedeniyle ölüm oranının Avrupa ortalamasına kıyasla daha yüksek olduğu Türkiye’de kalp krizi riskinin azaltılmasına yönelik çalışmalar yapan Türk Kardiyoloji Derneği, 29 Eylül Dünya Kalp Günü’nde bir basın toplantısı düzenleyerek Türkiye’deki kalp krizi riskini masaya yatırdı. Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mahmut Şahin, derneğin bir önceki dönemde başkanlığını yürüten Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, Türk Kardiyoloji Derneği Gelecek Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, Türk Kardiyoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Necla Özer, AstraZeneca Türkiye Ülke Başkanı Dr. Pelin Eriştiren İncesu ve ünlü şef Arda Türkmen’in katıldığı basın toplantısında ani kalp krizine (Akut Koroner Sendrom) dair toplumu bilinçlendirmeye yönelik olarak AstraZeneca’nın desteğiyle hayata geçirilen “Artık Kalpler Susmasın” sosyal sorumluluk kampanyasının tanıtımı gerçekleştirildi. Basın toplantısında değinilen verilere göre Türkiye, Avrupa genelinde kalp krizi nedeniyle en fazla kadının hayatını kaybettiği ülke durumunda. Kalp krizi ve koroner hastalıkların genellikle erkeklerde görüldüğü gibi yanlış bir kanı olsa da, Türkiye’de tam tersi bir durum söz konusu. Genellikle şişman olan, az hareket eden ve kolesterolü yüksek olan Türk kadınlarında kalp krizi risk faktörleri daha yüksek seviyede. Bu genel risk faktörlerinin yanı sıra, gebelik sırasında görülen yüksek tansiyon, gebelikte aşırı kilo alımı, bu kiloların 1 yıl içinde verilememesi, erken doğum ve depresyon şeklinde kadınlara özgü risk faktörleri de koroner hastalık riskini artırıyor. Ancak bu risk faktörlerinin genel risk faktörleri kadar iyi teşhis edilememesi, kadınlarda görülen kalp krizine bağlı ölümleri artırıyor.

Önlem alınmazsa tarihte ilk kez, sonraki nesil bir öncekinden daha kısa yaşayabilir!
Toplantıda yaptığı konuşmada Türkiye’deki koroner kalp rahatsızlığına bağlı ölümlerin en sık ölüm nedenleri arasında olduğunun altını çizen Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, “Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre “iskemik kalp hastalığı” 2030 yılına kadar dünyadaki en önemli mortalite sebebi olacak. Türkiye’de ani kalp krizi geçiren kişilerin bu kriz sebebiyle 1 yıl içinde ölüm oranı \%32. Bu oran Avrupa ortalamasının bir hayli üstünde. Koroner kaynaklı ölümlerde Avrupa ülkeleri arasında erkeklerde ikinci, kadınlarda ise ilk sırada yer alıyoruz. Bu, ivedilikle çözmemiz gereken bir sorundur. Dünya sağlık örgütü’nün öngörülerine göre eğer önlem alınmazsa tarihte ilk kez bir sonraki nesil bir öncekinden daha kısa yaşama ihtimaline sahiptir. Sanayi devrimi ile dünyada sağlıksız yağ ve rafine şeker tüketimi artmış, lif alımı azalmış, sağlıksız pişirme teknikleri ve fast food türü besinlerin tüketimi artmıştır. Bunun yanısıra modern yaşamın getirdiği hareketsizlik ve stres gibi faktörlerin de olumsuz etkileri eklenmiştir. Bilim, tıp ve teknolojideki gelişmelerle insan ömrünün giderek uzaması beklenirken sişmanlık, şeker hastalığı ve kalp damar hastalıklarındaki önlenemez artış elde edilen kazanımları yok edecektir.” ifadelerini kullandı.

Kalp sağlığı için ideal rutin: haftada 5 gün, yarım saat yürüyüş
Toplantıda açıklamalarda bulunan Türk Kardiyoloji Derneği’nin Önceki Başkanı Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, Türkiye’de her yıl ani kalp krizine bağlı olarak 100 bin civarında ölüm meydana geldiğini belirtirken, bir kez kalp krizi geçiren hastanın yeniden kalp krizi geçirme riskinin sürdüğünü vurguladı. Söz konusu durumdaki hastaların riski azaltmaları için kan sulandırıcı ilaçları düzenli olarak kullanmaları gerektiğini hatırlatan Tokgözoğlu, birçok hastanın bu tedaviyi yarıda kestiğini gözlemlediklerini ifade etti ve hareketsizliğin olumsuz etkilerini vurguladı: “Hareketsizlik çağımızın önde gelen sorunlarından biri olup, özellikle kadınlarda olmak üzere, her iki cinsiyette başlı başına bir risk faktörüdür. İdeali kişinin haftada 5 gün yarım saat yürüyüş veya tempolu başka bir hareketi uygulamasıdır. Modern şehir yaşamında bu zor görülse de, hiç değilse günlük hayatta da mümkün olduğunca taşıt kullanmak yerine yürümek, asansör yerine merdiven kullanmak, birçok şehirde olan yürüyüş parkurlarında yürümek önerilir. Gençleri bilgisayar başından kaldırıp spor alışkanlığı kazandırmak çok önemlidir.”

Artık Kalpler Susmasın!
Türk Kardiyoloji Derneği’nin liderliğinde ve AstraZeneca’nın desteğiyle başlatılan “Artık Kalpler Susmasın” sosyal sorumluluk kampanyası ani kalp krizine (Akut Koroner Sendrom) karşı toplum bilincini artırmayı hedefliyor. Proje kapsamında sosyal medyada yeni bir sağlık hareketi başlatılıyor ve herkes sevdiklerinin kalp sağlığını korumasına yardımcı olmak için, onlara kalp dostu görevler vermeye çağrılıyor. #artikkalplersusmasin hashtag’i ile Instagram ve Facebook’ta paylaşılan videolar arasından Türk Kardiyoloji Derneği üyelerinden oluşan jüri tarafından seçilecek en yaratıcı 5 videonun sahibi, ünlü şef Arda Türkmen ile kalp dostu bir yemek yeme şansı yakalayacak. Ayrıntılı bilgi Türk Kardiyoloji Derneği’nin www.tkd.org.tr web sitesinde katılımcılar ile paylaşılmakta.

Türkiye’de her yıl ani kalp krizine bağlı olarak 100 bin kişi hayatını kaybediyor
AstraZeneca Türkiye Ülke Başkanı Dr. Pelin Eriştiren İncesu, Artık Kalpler Susmasın projesi hakkında şunları söyledi: “AstraZeneca olarak, Türkiye’de faaliyet göstermeye başladığımız ilk günden bu yana toplum sağlığının geliştirilmesine destek vermeyi kurumsal sorumluluklarımız ve önceliklerimiz arasında görüyoruz. Ülke çapında yürütülen çalışmalara rağmen Türkiye’de ani kalp krizine bağlı ölüm oranı Avrupa ortalamasının bir hayli üstünde. Türkiye’de her yıl ani kalp krizine bağlı olarak 100 bin civarında ölüm meydana gelirken, böyle bir projenin parçası olmanın bizler için anlamı çok büyük. Bu projeyle sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, sigarasız bir hayat, daha önce kalp krizi geçirmiş kişilerin kriz sonrasında tedavilerine devam etmelerinin önemi ve bu davranışların kalp sağlığına katkıları konusunda daha bilinçli bir toplum yaratmaya bizler de destek olabilmeyi umuyoruz.”

Arda Türkmen: “Ufak değişikliklerle kalbimizi korumamız mümkün”
Kampanyanın yüzü Arda Türkmen, şunları söyledi: “Alışkanlıklarımızı biraz değiştirerek, kalp sağlığımızı koruyabileceğimizi hepimiz biliyoruz. Bunun için tek ihtiyacımız olan şey biraz gayret ve motivasyon. Mesleği gereği sürekli mutfakta yer alan biri olarak, bu değişimin mutfaktan başlayacağına inanıyorum. Ayrıca profesyonel olarak bisiklete biniyor ve yarışlara katılıyorum. Bu anlamlı projenin de herkesin hayatına olumlu bir değişim getirmesini diliyorum. Biz de bu değişimi gerçekleştirmek için, sosyal medyada yeni bir sağlık hareketi başlatıyoruz. Bizzat çekeceğim videolar ve sosyal medya hesaplarımdan yapacağım çağrılarla kalplerin artık susmaması için elimden geleni yapacağım.”
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Fitness sporcusu sağlık çalışanı kadının başarı hikayesi görenleri hayran bıraktı Elazığ’da vücut geliştirme ve fitness şampiyonu eşi sayesinde spora başlayan sağlık çalışanı Tuba Yıldırım, 4 yıldır hem yaptığı spor hem de yaşam stiliyle dikkat çekiyor. Elazığ’da yaşayan 1 çocuk annesi Tuba Yıldırım, özel bir hastanede yıllardır sağlık çalışanı olarak görev yapıyor. Yıldırım, dünya vücut geliştirme ve fitness şampiyonluğu ve ikinciliği bulunan eşi Uğur Yıldırım ile ’sporcu beslenmesi’ farklılığı nedeniyle spora başladı. Yaklaşık 4 yıldır profesyonel vücut geliştirme ve fitness ile ilgilenen 34 yaşındaki Yıldırım, yaşam stili ve yaptığı sporla dikkat çekiyor. Aynı zamanda sağlık sektöründe çalışan Yıldırım, şampiyon eşi ile birlikte açtıkları salonda hem genç sporcu yetiştiriyor hem de önümüzdeki aylarda düzenlenecek olan Türkiye Vücut Geliştirme ve Fitness Şampiyonası’na hazırlanıyor. "Elazığ’da vücut geliştirme alanında kadın sporcu olarak tekim" Eşinin vesilesiyle bu spor başladığını ifade eden Tuba Yıldırım, "Yaklaşık 4 yıldır profesyonel olarak bu sporu yapıyorum. Eşimle tanıştıktan sonra bu spora başladım ve ondan sonra profesyonel olarak devam etmeye çalışıyoruz. Elazığ’da vücut geliştirme alanında kadın sporcu olarak bir ilkim. İnşallah bunu da şampiyonlukla taçlandıracağız. Önceliğimiz şampiyonluk ardından da dünyaya açılmak niyetindeyiz. Son yıllarda bir artış var ama kadın sporcu olmak biraz zorlu bir süreç oluyor. Kadınların biraz daha ilgisinin artmasını temenni ediyoruz. Ben sağlık çalışanıyım. Eşimle de bu meslekle vesilesiyle tanıştık ve ondan sonra eşim beni spora teşvik etti. Bu spor, sadece vücut geliştirme ya da kas oranı yükseltme anlamında değil, sağlık açısından çok önemli" dedi. 14 yıldır vücut geliştirme sporuyla ilgilenen eşi 33 yaşındaki Uğur Yıldırım ise, "Dünya şampiyonluğu ve dünya ikinciliğim var. Yaklaşık 5 senedir de kendi spor kulübümüzü işletiyoruz. Burada gençlere örnek olmaya ve insanları spora teşvik etmeye çalışıyoruz. Şu anki en büyük hedefimiz de birkaç şampiyonluk daha alıp gençlere daha çok örnek olmak, sporu ve sağlıklı yaşamı insanlara daha çok lanse edebilmek. Eşim bu spora beni görerek teşvik oldu. İlk tanıştığımız zaman kendisi sporla ilgilenmiyordu. Kendisi benden gördükçe hoşuna gitti. Ayrıca sporcu beslenmesi farklı olduğu için evde biraz uyumsuzluk oluyordu. Ya ben ona uyum sağlayacaktım ya o bana. Eşim şu anda Elazığ’da bu spor branşında eğer şampiyon olursa, bu dereceye ulaşmış ilk kadın sporcu olacak. Bu konuda kendisiyle gerçekten gurur duyuyorum. Bu zor bir spor. Kendisi çok iradeli. İnşallah, 14 hafta sonra bunu bir Türkiye şampiyonluğu ile taçlandıracağız” diye konuştu.
Hatay Evladından depremden bu yana haber alamayan anne: “Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi” HATAY (İHA) – Hatay’da asrın felaketinden bu yana 25 yaşındaki evladı Batuhan Güleç’ten haber alamayan Sema Güleç, bu yıl Anneler Günü’nü evladı olmadan geçirmenin burukluğunu yaşıyor. Kahramanmaraş merkezli depremlerde Hatay’da 25 bine yakın insan vefat etmiş ve çok sayıda vatandaştan depremden sonra haber alınamamıştı. Asrın felaketinin üzerinden 16 aydan fazla süre geçmesine rağmen yakınlarından gelecek haberi bekleyen vatandaşların da umutlu bekleyişi devam ediyor. Bu insanlardan biri de Hatay’ın İskenderun ilçesinde yaşayan Sema Güleç. Acılı anne mimarlık bölümü mezunu 25 yaşındaki evladı Mustafa Batuhan’dan aylardır haber alamıyor. Depreme İskenderun ilçesi Numune Mahallesi Güleryüz Apartmanı’nda yakalanan Mustafa Batuhan, asrın felaketinin ardından adeta yok oldu. Acılı anne Sema Güleç, evladından gelecek haberi aylardır umut içerisinde bekliyor. “Deprem anında evden dışarıya çıktık, zaten ilk önce oğlum aklıma geldi” Evladının yaşadığı binaya depremden 20 dakika sonra gittiğini dile getiren 53 yaşındaki Sema Güleç, oğlu Batuhan’ı nüfustan düşürmek istemediğini belirterek “6 Şubat depreminden sonra oğlum Mustafa Batuhan Güleç’e hiçbir şekilde ulaşamadım, oğlumu arıyorum. Deprem günü oğlum iş yerinin üzerindeki yine diğer evimizde kalıyordu, tekti. Ben de buradaydım, kendi diğer evdeydi. Deprem anında evden dışarıya çıktık, zaten ilk önce oğlum aklıma geldi. Dedim Batuhan’ın yanına gidelim, kızımla, damadımla birlikte o tarafa gittik ve binanın yıkıldığını gördük. Bina yıkıldıktan 20 dakika sonra ordaydım. Depremin ardından ben çok kaygılandım, araştırma yaptım daha bir şey çıkmadı, yani nüfustan düşürme olayı olmadı. Fakat bu kimilerinde miras konusu oluyor bazı işlemlerden dolayı isteğe karşı isteğe karşılıklı düşürülüyormuş nüfustan onu öğrenince biraz rahatladım. Ben daha evladımı arıyorum. Ben oğluma nüfustan düşürme ya da gaiplik verilmesini istemiyorum. Daha arıyorum, yani vefat ettiyse bana mezarını versinler. Yoksa ben kabul etmiyorum, nüfustan düşürmeyi, gaiplik verilmesini onu asla kabul etmiyorum” dedi. “Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi” Anneler Günü yaklaştıkça içini burukluk kapladığını dile getiren Sema Güleç, “Anneler Günü yaklaştıkça benim içimi bir burukluk kaplıyor. Benim diğer çocuklarım var ama hiçbiri birinin yerini tutmuyor. Hepsi ayrı ayrı Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi. Beraber geçirirdik, gerçekten Anneler Günü’nün yaklaşmasını istemiyorum. Oğlum yanımda olmadığı için artık Anneler Günü’nün gelmesini istemiyorum. Oğlum olmadığı için çok zor bir durum” şeklinde konuştu.
Hatay 25 yaşındaki evladından depremden bu yana haber alamayan anne, “Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi” Hatay’da asrın felaketinden bu yana 25 yaşındaki evladı Batuhan Güleç’ten haber almayan Sema Güleç, bu yıl Anneler Günü’nü evladı olmadan geçirmenin burukluğunu yaşıyor. Kahramanmaraş merkezli depremlerde Hatay’da 25 bine yakın insan vefat etmiş ve çok sayıda vatandaştan depremden sonra haber alınamamıştı. Asrın felaketinin üzerinden 16 aydan fazla süre geçmesine rağmen yakınlarından gelecek haberi bekleyen vatandaşların da umutlu bekleyişi devam ediyor. Bu insanlardan biri de Hatay’ın İskenderun ilçesinde yaşayan Sema Güleç. Acılı anne mimarlık bölümü mezunu 25 yaşındaki evladı Mustafa Batuhan’dan aylardır haber alamıyor. Depreme İskenderun ilçesi Numune Mahallesi Güleryüz Apartmanı’nda yakalanan Mustafa Batuhan, asrın felaketinin ardından adeta yok oldu. Acılı anne Sema Güleç, evladından gelecek haberi aylardır umut içerisinde bekliyor. “Deprem anında evden dışarıya çıktık, zaten ilk önce oğlum aklıma geldi” Evladının yaşadığı binaya depremden 20 dakika sonra gittiğini dile getiren 53 yaşındaki Sema Güleç, oğlu Batuhan’ı nüfustan düşürmek istemediğini belirterek “6 Şubat depreminden sonra oğlum Mustafa Batuhan Güleç’e hiçbir şekilde ulaşamadım, oğlumu arıyorum. Deprem günü oğlum iş yerinin üzerindeki yine diğer evimizde kalıyordu, tekti. Ben de buradaydım, kendi diğer evdeydi. Deprem anında evden dışarıya çıktık, zaten ilk önce oğlum aklıma geldi. Dedim Batuhan’ın yanına gidelim, kızımla damadımla birlikte o tarafa gittik ve binanın yıkıldığını gördük. Bina yıkıldıktan 20 dakika sonra ordaydım. Depremin ardından ben çok kaygılandım, araştırma yaptım daha bir şey çıkmadı yani nüfustan düşürme olayı olmadı. Fakat bu kimilerinde miras konusu oluyor bazı işlemlerden dolayı isteğe karşı isteğe karşılıklı düşürülüyormuş nüfustan onu öğrenince biraz rahatladım. Ben daha evladımı arıyorum. Ben oğluma nüfustan düşürme ya da gaiplik verilmesini istemiyorum. Daha arıyorum, yani vefat ettiyse bana mezarını versinler. Yoksa ben kabul etmiyorum, nüfustan düşürmeyi gaiplik verilmesini onu asla kabul etmiyorum” dedi. “Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi” Anneler günü yaklaştıkça içini burukluk kapladığını dile getiren Sema Güleç, “Anneler günü yaklaştıkça benim içimi bir burukluk kaplıyor. Benim diğer çocuklarım var ama hiçbiri birinin yerini tutmuyor. Hepsi ayrı ayrı Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi. Beraber geçirirdik, gerçekten anneler gününün yaklaşmasını istemiyorum. Oğlum yanımda olmadığı için artık anneler günün gelmesini istemiyorum. Oğlum olmadığı için çok zor bir durum” şeklinde konuştu.