EKONOMİ - 12 Eylül 2022 Pazartesi 10:18

Türk tarımını dışa bağımlılıktan kurtulacak çalışma

A
A
A
Türk tarımını dışa bağımlılıktan kurtulacak çalışma

Ankara'nın Haymana ilçesinde yer alan bir tarım fabrikasında hayvan kanları işleniyor, tahıl ve gübre olarak ihracata sunuluyor. Türkiye’de bir ilk olan bu proje, tarımda dışa bağımlılığın çözümü olarak nitelendiriliyor.

Her gün milyonlarca protein, hayvan kanlarının atık haline gelmesiyle boşa gidiyor. Müsilaja da sebep olan atık hayvan kanları, Haymana’da yer alan bir tarımsal hizmet fabrikası tarafından mezbahalardan toplanıyor. Toplanan kanlar farklı işlemlerden geçerek proteinlerine ayrıştırılıyor. İşlenen kanın proteinlerinden hayvan yemi üretilirken, kalan plazmadan elde edilen aminoasit ile de doğal gübre üretimi gerçekleştiriliyor. Atık hayvan kanının değerlendirildiği bu proje ile hem doğal yollardan toprak yenileniyor hem de Türk tarımında dışa bağımlılığa karşı yeni bir çözüm olanağı ortaya çıkıyor. Projenin yatırımcısı olan iş kadını Mehlika Gider, “Yaklaşık dört senedir heyecanla, hevesle ve gönül vermişlikle bu ARGE döneminin takipçisiyim. Çok inanıyoruz. Çünkü biz hem kadınız, hem anneyiz hem de doğaya karşı belki de toplumsal duyarlılığımız daha fazla. Biz bu projeye 4 yıl önce başladık. Ve biraz da sosyal sorumluluk olarak hissediyoruz. Sonuçta biz, sıfır atık üzerine çalışıyoruz. Mezbahalardan atık halde olan kanı alıyoruz, iki katma değerle sıfır atık bir süreci tamamlıyoruz. Bu işin içinde olmak ve emekçisi olmak bana çok gurur veriyor” dedi.

“Bir atıktan çok önemli iki ürünü elde ediyoruz”

Yapılan işlem ile toprağı mayaladıklarını ifade eden Gider, “Ben inanıyorum ki yerelde çiftçiye, gübre kısmında topraklara çok faydamız dokunacak. O gübre kısmını da biz böyle anlatıyoruz. Biz insanlar PRP’yi kullanarak gençleşirler. Biz de aslında toprağı PRP’liyoruz. Aminoasit o işe yarıyor ve toprağı tekrar canlandırıyor. Tekrar solucanları çekiyor, tekrar nefes aldırıyor. Yıllardır bir takım kimyasal gübrelerle zehirlenmiş, sertleşmiş topraklarımızı biz canlandırıyoruz. O yüzden de diyoruz ki biz toprağı mayalıyoruz. İnşallah bize nasip olur ve atık olan plazmadan elde edilmiş gübrelerle bütün Türkiye’nin topraklarını mayalama şansımız olur. Protein de tabi çok kıymetli. Bir atıktan ülkemizin ihtiyacı olan çok önemli iki ürünü elde ediyoruz. Ben de içinde olmaktan, kurucu ortak olmaktan ve işin yatırımcısı olmaktan bir iş kadını olarak öncelikle çok mutluyum. Yani işin içinde hem toplumsal bir fayda var, hem doğaya büyük bir yatırım var, hem de ülke ekonomisine çok ciddi bir katkı var. Ben o yüzden yaptığımız işe ve ekibimize çok inanıyorum” diye konuştu.

“Sütten nasıl peynir yapılıyorsa, kandan da kan peyniri yapıyoruz”

Projenin sorumlusu emekli Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cumali Karaman, “Yaptığımız iş şu, mezbahalarda atık olan kandan protein ve aminoasit üretiyoruz. Maalesef Türkiye’de mezbahalarda atık olan kanın büyük bölümü arıtılmadan kanalizasyonlara veriliyor, hem çevreye zarar veriliyor hem de müsilajın en büyük sebeplerinden biri. Ayrıca bunu arıtmada kullandıklarında yüksek enerjiye neden oluyor. Biz o atık malzemeden, yaklaşık 30 ton kandan 5-6 ton saf protein elde ediyoruz. Geriye kalan 25 ton plazmadan da aminoasit elde ediyoruz. Günde yaklaşık 25-30 tonluk kanımız soğuk zincirle gelir. Sütten nasıl peynir yapılıyorsa, kandan da kan peyniri yapıyoruz. Kanı gelmeden önce sterilizasyon yapıyoruz. Daha sonra ısıtıyoruz ve çöktürüyoruz. Çöktürdüğümüz kanı bir santrifüj vasıtasıyla plazmayla proteini ayırıyoruz. Çöken proteini fırınlarda kurutup paketliyoruz kedi köpek maması olarak satıyoruz. Arta kalan plazmayı aminoasitte çeviriyoruz. Aminoasitti gübrelerde kullanıyoruz” ifadelerini kullandı.

“Yılda 7-8 milyon ton gübreyi tasarruf etmiş oluyoruz”

Gerçekleştirilen işlem sayesinde 7-8 milyon ton gübreden tasarruf edilebildiğini vurgulayan Karaman, “Bizim farkımız şu, normalde bunu kaynatıp buharlaştırarak elde ediyorlar biz söktürerek elde ediyoruz. Bunu da enerji ile üretiyoruz. Hayvan yemi olarak bile kullandığımız proteinde gıda kodeksine uygun şekilde üretiyoruz. İçinde hiçbir şekilde kimyasal bir koruyucu kullanmıyoruz. Belki de Türkiye’de tarım için çok önemli bir şey. Kimyasal gübreleri aminoasitle kaplayarak attığımızda gübrelerin yıkanmasını, buharlaşmasını ve toprağa bağlanmasını engellediğini gördük. Yani kükürt ve aminoasitle kapladığımız gübrelerde 50 dönüme kullandığımız 50 kilo gübreyi 25-30 kilo kullandığımızda daha büyük başarı elde ettik. Bunun da sebebi aktif karbonların içindeki bitki simülatörlerinin ve kükürttün gübrenin buharlaşmasını, yıkanmasını ve bağlanmasını engellemesi. Şunu söyleyebiliriz, yılda yaklaşık 15-20 milyon ton gübre kullanıyoruz ve bizim söylediğimiz şekilde yaklaşık 7-8 milyon ton gübreyi tasarruf etmiş oluyoruz. Şu son dönemlerde gübrenin fiyatlarını göz önüne aldığımızda yaptığımız işin önemi daha da ortaya çıkar” ifadelerini kaydetti.

“Dünyada bu teknolojinin değeri 125 milyar dolar büyüklüğünde”

Projeye ilişkin yorumunu dile getiren Tarım Yazarı Mine Ataman, “Bence bu girişim çok kıymetli çünkü Türkiye hem hayvan yeminde, hem de gübrede dışa bağımlı. Özellikle gübrede yüzde doksanını zaten ithal ediyoruz. Kalan yüzde onunu yurt içinde üretirken de hammaddesini yurt dışından ithal etmemiz gerekiyor. Bu anlamda da yılda nerdeyse Türkiye’de bir buçuk milyar ile iki milyar arasında gübreye para ödüyoruz. Ve hepsinde dışa bağımlıyız. Bir diğer yandan da protein için hayvan yeminde kullanmak adına proteinleri üretmek amacıyla da yine yurt dışından benzer rakamlarda ithalat gerçekleştirmek zorundayız. O yüzden bu girişim esasen her gün binlerce ton mezbahalardan dışarıya akan o kanı alıyor ve değerlendiriyor. Bugün mezbahalarımızda yaklaşık 3 yüz milyon dolar değerinde bir milli servet dışarıya akıyor. Üstüne bir de müsilaja sebep oluyor. Çevresel problemlere de neden olmuş olabiliyor. Dünyada bu teknolojinin değeri 125 milyar dolar büyüklüğünde ve gelecekte tarımda söz sahibi olmak isteyen ülkeler buralara yatırım yapıyor. Eğer topraklarımız verimli değilse, üzerine hangi tohumu ekerseniz ekin büyümüyor, verimli olmuyor. O yüzden Türkiye 2050 vizyonunda eğer gerçekten de tarımda dünya devleri arasına girmek istiyorsa önce toprağın beslenmesi gerekiyor” diye konuştu.

Evren Doğru - Hakan Karaduman

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul THY Euroleague: Fenerbahçe: 62 - Monaco: 65 Fenerbahçe Beko, THY Euroleague play-off serisi dördüncü maçında Fransız ekibi Monaco’ya 65-62 mağlup oldu ve seride durum 2-2’ye geldi. THY Euroleague play-off serisi dördüncü maçında Fenerbahçe Beko, sahasında Fransız temsilcisi Monaco ile karşı karşıya geldi. Konuk ekip Motiejunas ve James’in basketleriyle mücadeleye 4-0 öne başladı. Sarı-lacivertliler Nigel Hayes-Davis ve Dyshawn Pierre’in pota altındaki etkinliği ile eşitliği sağladı. İki takım da 2 dakika içerisinde sayı bulamazken ev sahibi Tyler Dorsey’in atışıyla ilk kez öne geçti. (6-4) Taraftar desteğini de arkasına alan Fenerbahçe, ilk periyodun bitmesine 3 dakika 8 saniye kala farkı 8’e yükseltti ve 12 sayılık seri yakaladı. Mücadelede ilk çeyrek Fenerbahçe Beko’nun 15-11’lik üstünlüğü ile tamamlandı. Karşılaşmanın 2. periyodunun başında Fenerbahçe Wilbekin ve Marko Guduric ile üst üste üç sayılık basketler bulurken, fark yeniden 8 sayıya yükseldi. Monaco, Okobo ve Diallo ile bulduğu sayılarla farkı azaltırken; Fenerbahçe Pierre ve Papagiannis ile karşılık verdi. (30-27) Fenerbahçe, maçta soyunma odasına 33-30’luk üstünlükle girdi. Karşılaşmanın 3. periyodu üç sayılık atışlarla başladı; sarı-lacivertlilerde Wilbekin, Nigel Hayes-Davis ve Calathes’in sayılarına karşılık kırmızı-beyazlılar Jordan Loyd ile isabet buldu. Yakuba Ouattara’nın üçlüğü ile Monaco, ilk periyodun ardından ilk kez öne geçti. (42-43) Fenerbahçe üst üste hücumdan eli boş dönerken, Papagiannis’in üç sayılık atışıyla fark tek sayıya düştü ve 3. periyot Fransız ekibinin üstünlüğü ile sona erdi. Fenerbahçe 48-47 geride girdiği son periyoda Guduric’in sayısıyla öne geçerek başladı. Motiejunas’ın pota altındaki isabetli atışına Tarık Biberovic köşe üçlüğü ile yanıt vererek farkı 3 sayıya yükseltti ve tribünlerin de desteği arttı. Okobo, el üstünden bulduğu 2 sayı ile 4 dakika 23 saniye kala takımını öne geçirdi. Donta Hall ve Calathes’in karşılık sayıları ile son 3 dakikaya Monaco 56-55’lik üstünlükle girdi. Serbest atış çizgisinde Wilbekin 2 isabetli sayı bularak 49 saniye kala farkı 2’ye indirse de hızlı gelişen hücumda Hall farkı yeniden 4’e çıkardı. Guduric’in üç sayılık isabetiyle son 22 saniyeye 63-62’lik skorla girildi. Kırmızı-beyazlıların top kaybı sonrası ev sahibi Wilbekin ile atışı kaçırırken Donta Hall pota altında sayı bularak skoru tayin etti. Sarı-lacivertliler, parden 65-62 mağlup ayrılarak seride durum 2-2’ye geldi. Serinin 5. ve son maçı 8 Mayıs Çarşamba günü oynanacak. 117. yıl kutlandı Maçın 3 Mayıs tarihine gelmesi sebebiyle seremoni öncesi Mustafa Kemal Atatürk’ün Fenerbahçe’yi ziyaretinin 106., kulübün kuruluşunun da 117. yılı kutlandı. Yapılan anonsun ardından salonda marşlar çalındı. Minik çocuklar da parkeye ’Mutlu yıllar dünyanın en büyük spor kulübü Fenerbahçe’ yazılı pankartla çıktı. İlk 5’in açıklandığı sırada da üzerinde ’Road To Berlin’ yazısı yer alan dev bir pankart ile elinde bilet olan bir insan silueti tribünde açıldı. Futbolculardan destek Fenerbahçe Beko - Monaco karşılaşmasına Fenerbahçe futbol takımı oyuncuları da destek verdi. Edin Dzeko, Dominik Livakovic, İrfan Can Kahveci, Mert Hakan Yandaş, Alexander Djiku, Bright Osayi-Samuel ile Jayden Oosterwolde tribünden maçı takip etti. Salon: Ülker Spor ve Etkinlik Hakemler: Miguel Angel Perez (İspanya), Carlos Peruga (İspanya), Uros Nikolic (Sırbistan) Fenerbahçe Beko: Nick Calathes 8, Tyler Dorsey 2, Dyshawn Pierre 4, Nigel Hayes-Davis 10, Georgios Papagiannis 10, Sertaç Şanlı, Scottie Wilbekin 11, Tarık Biberovic 3, Marko Guduric 14, Nate Sestina Başantrenör: Sarunas Jasikevicius Monaco: Jordan Loyd 8, Jaron Blossomgame 6, Donatas Motiejunas 10, Yakuba Ouattara 5, Mike James 10, Alpha Diallo 7, Elie Okobo 13, Mam Jaiteh, Donta Hall 4 Başantrenör: Sasa Obradovic 1. Periyot: 15-11 (Fenerbahçe Beko lehine) Devre: 33-30 (Fenerbahçe lehine) 3. Periyot: 47-48 (Monaco lehine)