EKONOMİ - 09 Eylül 2022 Cuma 14:30

Türkiye dijitalleşiyor, hanehalklarının iletişim harcamaları düşüyor

A
A
A
Türkiye dijitalleşiyor, hanehalklarının iletişim harcamaları düşüyor

Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM), ‘Türkiye’de Bilgi İletişim Harcamaları ve Dijitalleşme’ raporu hazırladı. Rapor Türkiye’deki hanehalklarının bilgi iletişim teknolojilerine dair harcama analizini ve toplumun dijitalleşmede geldiği aşamayı içeriyor.

Ülkelerin büyüme ve kalkınma süreçlerinde gün geçtikçe daha önemli bir yer tutan bilgi iletişim teknolojileri, toplumların dijitalleşmesi açısından da kritik rol oynuyor. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) tarafından hazırlanan ve iki farklı bölümden oluşan ‘Türkiye’de Bilgi İletişim Harcamaları ve Dijitalleşme’ raporu, bilgi iletişim teknolojilerinin hanehalkı harcamalarındaki payını ortaya koyuyor.

Raporun ilk bölümünde; TÜİK’in Hanehalkı Bütçe Anketi (HBA) verileri kullanılarak, hanehalklarının iletişim harcamalarının yıllar içindeki değişimi, ikinci kısımda ise hanehalklarının dijitalleşme alanında katettiği mesafeyi ölçmek amacıyla bir dijital toplum endeksi de tasarlandı.

“En kapsamlı endeks”

Raporla ilgili bilgiler veren Bahçeşehir Üniversitesi BETAM Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel, “Bilgi iletişim teknolojilerinin toplumları dönüştürebilmesi için erişilebilir ve kullanılabilir olması gerekiyor. ‘Erişilebilirlik’, hanehalklarının harcamaları içerisinde bu teknolojilere yönelik harcamaların makul bir yer kaplaması olarak ifade edilebilecekken, ‘kullanılabilirlik’, bu teknolojilerin nasıl ve hangi yaygınlıkta kullanıldığı ile ilişkilendirilebilir. Bu sebeple raporu oluştururken özellikle hanehalklarının yıllar içindeki iletişim harcamalarının analizini yaptık ve toplumun bu teknolojileri kullanarak dijitalleşmede geldiği seviyeyi ölçmeye odaklandık. TÜİK’in Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması (HBTKA) verilerini kullanarak oluşturduğumuz endeks, dijitalleşme performansını ölçmeyi ve izlemeyi hedefleyen ve Türkiye için tasarlanmış en kapsamlı endeks olma özelliğini taşıyor” dedi.

İletişim harcamalarının cüzdandaki payı düşük

Raporun ilk bölümünde hanehalklarının bilgi ve iletişim harcamaları için ayırdığı bütçe ve bu bütçenin zaman içindeki değişimi incelendi. Gıdadan tütüne, tekstilden konut giderlerine, ev aletlerinden sağlığa, iletişim, ulaştırma, eğlence kültür, eğitim hizmetleri, lokanta ve yemek hizmetleri, konaklama giderlerine kadar toplam 12 farklı temel ürün ve harcama grubunun değerlendirildiği raporda, tüm gruplar için kişi başı reel harcama seviyeleri yıllar içinde artış sergiliyor. 2002-2019 arasında ulaştırma harcamalarının toplam harcamalar içindeki payı 7,7 yüzde puan, yemek hizmetleri ve otellerin ise 2,1 yüzde puan artış gösterdiği süre içerisinde, iletişim harcamalarının toplam harcamalar içindeki payının ise yüzde 4,5’ten yüzde 3,6’ya kadar gerilediği görülüyor. Bu, iletişim harcamalarının diğer harcamalar kadar hızlı artmadığını gösteriyor.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) yayınladığı aylık ortalama abone başına gelir verileri, abonelerin ortalama mobil ve sabit hizmetlere ödedikleri tutarın reel olarak azaldığını ortaya koyuyor. 2008-2021 döneminde dört telekomünikasyon firmasının ortalaması olarak hesaplanan abone başına aylık reel gelirin (2021 3. çeyrek fiyatları ile) yaklaşık 65 TL seviyelerinden 45 TL seviyelerine gerilediği görülüyor. Bu iletişim hizmetlerinde fiyatların artış oranının reel olarak düştüğünü gösteriyor.

Türkiye hızlı dijitalleşiyor

İletişim harcamalarının artış hızının, diğer harcamalara göre daha yavaş kalmasına rağmen Türkiye, dijitalleşme konusunda oldukça hızlı gelişim gösteriyor. Rapor kapsamında oluşturulan Türkiye Dijital Toplum Endeksi (TDTE) için bu alanda yayınlanan yerli ve yabancı kaynaklar ile Türkiye’de dijitalleşmeyi ölçebilecek veri kaynakları incelendi. Raporda, internete bağlanma, internet kullanımı ve dijital kamu hizmetleri olmak üzere üç temel alanın bileşkesinden oluşan TDTE değerlerinin gelişimi ele alınıyor. Buna göre 2004 yılında 2,19 olan endeks değeri, 2021’de 22 kat artarak 49,45’e kadar yükseliyor.

TDTE’yi oluşturan üç temel alandan olan ‘internete bağlanma’, hanelerin sabit ve mobil internet bağlantısındaki gelişmeyi endekse yansıtıyor. 2000’li yılların başından itibaren yaygınlaşmaya başlayan sabit genişbant internet bağlantısının 2011 yılına kadar endekse katkısı artarak devam ederken, takip eden yıllarda endekse olan katkı, daha büyük oranda mobil genişbant teknolojisine geçilmesiyle mobilden geliyor. Bir diğer temel alan olan internet kullanımına dair endeks seviyelerine e-ticaret ve internet bankacılığı önemli katkı sağlıyor. Mal ve hizmetler hakkında bilgi arama, online haber kaynaklarını okuma ve sağlıkla ilgili bilgi arama olmak üzere üç internet faaliyetinin bileşkesi olan ‘bilgi edinme’ ise dijitalleşmede önemli bir unsur olarak tanımlanıyor.

Sosyal medya ve e-devlet kullanımı artırdı

Raporda, endekse katkıda bulunan bir diğer alt alan olarak sosyal medya kullanımı da ele alındı. Haberleşme amaçlı internet kullanımı, e-posta ve internet üzerinden sesli/görüntülü görüşme faaliyetlerinden oluşuyor. Bireylerin temel internet faaliyeti olan e-posta kullanımının endekse katkısı, genel anlamda sabit kalırken, sesli ve görüntülü görüşmenin özellikle 2017 yılı itibarıyla hızla arttığı dikkat çekiyor. Eğlence amaçlı internet kullanımında, oyun oynama/indirmenin endekse katkısı zaman zaman değişse de genelde sabit seyir izlerken, müzik dinlemenin katkısının 2015 itibarıyla arttığı gözlemleniyor.

TDTE içindeki diğer temel alan olan dijital kamu hizmetlerinin kullanımına dair gelişim de dikkat çekiyor. Dijital kamu hizmetleri, e-devlet gibi kamu kurumlarına ait sayfalardan/uygulamalardan bilgi edinme, form doldurma, başvuru, randevu alma gibi faaliyetleri içeriyor. Faaliyetler 2020 yılına kadar istikrarlı bir artış eğiliminde endekse katkıda bulunsa da 2020 yılında aktif kullanımın endekse katkısı 2019’a göre azalıyor. Ancak pandemi sürecinde bu hizmetlerin kullanımının arttığı görülüyor.

Kıyı bölgeleri hızlı dijitalleşiyor, erkekler dijitalleşmede önde

Endeks, bölge ve demografik boyutlara göre incelendiğinde başta İstanbul olmak üzere batı ve kıyı kesimler, 2011-2021 arasında endekste en hızlı yükseliş gösteren bölgeler arasında. Dijitalleşme performansı Türkiye geneline göre en düşük olan bölgeler ise Kuzeydoğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri olarak sıralanıyor. Endeksler yaş gruplarına göre hesaplandığında, genç yaş gruplarının daha çok dijitalleştiği görülüyor. Öte yandan erkekler kadınlardan, yüksek eğitimliler daha az eğitimlilerden daha iyi dijitalleşme performansı sergiliyor. Eğitim seviyesi arttıkça dijitalleşme performansı da artıyor.

Hanehalkları pandemiyle yüksek dijitalleşme performansı sergiledi

Covid-19 pandemisi ülke ekonomilerinde olumsuz etkilere neden olurken, BT hizmetleri özelinde talep artışı yaşandı. Uzaktan çalışma ve çevrim içi eğitim uygulamaları hızlı bir şekilde hayata geçerken, birçok özel ve kamusal hizmet de mekandan bağımsız olarak, çevrim içi verilebilir hale geldi. BTK’nın 2021 verilerine göre salgının ilk dalgasında Türkiye’de genişbant abone sayısı yüzde 8,4, abone başına ortalama veri kullanımı ise yüzde 42 artış gösterdi.

Raporda Covid-19 döneminde Türkiye’nin dijitalleşme performansı da araştırıldı. TDTE ve temel alanlara bakıldığında, 2019 ve 2020 yılında birbirlerine yakın olan endeks değerleri, salgının etkisinin yoğun hissedildiği 2021’de kayda değer şekilde arttı. Her bir temel alandaki artış, değerleri yukarı çekerken, endeks 5 puandan fazla yükseldi. Bu durum hanehalklarının Covid-19 sürecinde yüksek bir dijitalleşme performansı sergilediğine işaret ediyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak: Gençlik ve spor Bakanı Osman Aşkın Bak, "Gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız" dedi. Bak, 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bak, gençlerle ilgili projelerden bahsederek, "Burada, özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber ortaklaşa yürüttüğümüz proje çerçevesinde geçtiğimiz dönemde 10 bin istihdam sağlayan projeler gerçekleştirdik. Burada yaklaşık 150 tane fabrikanın kurulmasını Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber sağlamış olduk. Yine, gençlerin, özellikle üniversitedeki gençlerimizin kendilerini ifade edebilmeleri için, hayalini kurdukları projelerini gerçekleştirmeleri için; sosyal, toplumsal değerlerini yükseltmeleri için "ÜNİDES" adını verdiğimiz proje çerçevesinde yani üniversitedeki öğrenci kulüplerini destekleme projesi çerçevesinde geçtiğimiz yıl sadece 360 milyon gibi bir rakamı öğrenci kulüplerine tahsis ettik ve bu gençlerimiz inanılmaz projeler ortaya çıkardı. Kimisi hasat zamanı çiftçilerle beraber oldu, kimisi çevre çalışmalarında oldu, kimisi köylere gidip okulları boyadılar, okulları yaptılar, kimileri teknoloji projesi yaptı. Dolayısıyla, gençlerimizin bu çerçevede aktif bir şekilde katılmasını sağlıyoruz. Yine, bu yıl da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla yaklaşık 1,2 milyar TL’lik bir yatırımı yine gençlerin istihdama katılması çerçevesinde gündeme alıyoruz ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla 50 tane fabrikanın kurulumu ve bu çerçevede de iş istihdamının artırılması noktasında çalışma yürütüyoruz" dedi. Bak, bağımlılıkla ilgili olarak bilgi vererek, "Bizim bağımlılıkla ilgili süreç içerisinde 12 bakanlıktan oluşan Bağımlılıkla Mücadele Kurulu üyesi olarak Gençlik ve Spor Bakanlığı görev yapıyor. Bizim bütçemizde teknik olarak 59 milyon gözüküyor ama bizim Bakanlığımızın -biraz evvel de ifade ettiğim gibi- yaptığı çalışmaların büyük bir kısmı hem gençlik merkezlerinde verdiğimiz eğitimler hem yurtlarda verdiğimiz eğitimler, gençlerimize psikososyal destek olarak verdiğimiz eğitimler, bağımlılıkla mücadele için verdiğimiz eğitimler, formatör eğitimleri, Yeşilayla, sivil toplum kuruluşlarıyla beraber yaptığımız eğitimlerin her birinde bağımlılıkla mücadele ana eksenimiz. Dolayısıyla biz de farkındayız, gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız. Yine örnek vereyim: Bağcılar’da, İstanbul’da, Edirne’de, işte, diğer ilçe ve illerde yapılan mücadelelerde muhtarlarımızla, amatör spor kulüplerimizle, kaymakamlıklarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızla beraber çok ciddi şekilde mücadele ediyoruz. Tabii, sporun birleştirici gücüne inanıyoruz, sporun iyileştirici gücüne inanıyoruz çünkü biz de büyüdüğümüz yerde, spora gittiğimiz zaman çocuk enerjisini atıyor, enerjisini gideriyor. Düşünün, bir evde uyuşturucu kullanan bir çocuk var, bir de spor yapan çocuk var. Dolayısıyla, biz spora teşvik etmek yönünde çaba harcıyoruz" dedi.
Van Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları masaya yatırıldı Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) tarafından düzenlenen "Türkiye’de Barış Nasıl Tesis Edilir?" konulu söyleşi programı gerçekleştirildi. Van TSO ev sahipliğinde düzenlenen programda, çözüm sürecinin hukuk, demokrasi ve iş dünyasına yansımaları ele alındı. Programın moderatörlüğünü Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Suvat Parin yaptı. Söyleşide, Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları farklı perspektiflerden değerlendirildi. Söyleyişide bir konuşma yapan Van TSO Başkanı Necdet Takva, amacının süreci ekonomik bir perspektiften ele almak olduğunu belirtti. Başkan Takva, "Özellikle ‘Milli Birlik ve Dayanışma’, ‘Terörsüz Türkiye’ ya da ‘Barış süreci’ gibi farklı adlarla ifade edilen; bölgemizi yakından hatta doğrudan ilgilendiren bu meseleye, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar yaşananlar ve bundan sonra nasıl bir yol izlenmesi gerektiği üzerinden ekonomik değerlendirmeler yapmaktır. Burada bulunma sebebim de budur. Bölgemiz, neredeyse tüm reel verilerde sürekli olarak son sıralarda yer almıştır. Ekonomi, sağlık ve eğitim başta olmak üzere birçok alanda bölgelerimiz, Türkiye’nin en geri kalmış bölgeleri olarak öne çıkmakta; mevcut parametreler ise gerçekten son derece olumsuz bir tablo ortaya koymaktadır. 2022 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yapılan araştırma çerçevesinde, Türkiye genelinde geri kalmış olarak tanımlanan 121 ilçenin 90’ının bölgemizde yer aldığı tespit edilmiştir. Van ilinde ise Edremit, Tuşba ve İpekyolu ilçeleri hariç olmak üzere 8 ilçe bu 90 ilçe arasında bulunmaktadır. Yani Türkiye genelindeki 121 geri kalmış ilçenin 90’ı bölgemizde yer almakta, Van’daki 8 ilçe ise bu listenin en alt sıralarında bulunmaktadır. 2024 yılında yapılan bir başka araştırmada ise Türkiye’nin en gelişmemiş 50 ilçesinin 49’unun bölge illerinde olduğu ortaya konmuştur" dedi. Bölgede işsizlik oranlarının Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde seyrettiğini vurgulayan Takva, "1963 yılından bugüne kadar 18 defa teşvik uygulaması gündeme gelmiş ve bu konuda çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Ancak ne istihdamda ne de eğitimde yer alan gençlerin oranına bakıldığında, hem kadınlarda hem de erkeklerde Türkiye ortalamasının iki katının üzerine çıkıldığı görülmektedir. TÜİK verilerine göre işsizlik oranı Van’da yüzde 16,7; Ağrı’da yüzde 13,1; Hakkari’de yüzde 18,3; Muş’ta ise yüzde 13,1 seviyesindedir. Odamız tarafından yapılan bir araştırmada ise Van’da genç işsizlik oranının yaklaşık yüzde 36 seviyesinde olduğu tespit edilmiştir" diye konuştu. Bölgemizde yapılan güvenlik harcamalarının Batı illerine yapılan güvenlik harcamalarının üç katından fazla olduğunun altını çizen Takva, "Uzmanlar tarafından TRT’de yapılan bir hesaplamaya göre, bu süreçte harcanan yaklaşık 2 trilyon dolarlık kaynakla 196 adet İstanbul Yeni Havalimanı ya da bin 176 adet Marmaray projesi yapılabilecek imkân bulunmaktadır" şeklinde konuştu. Van’ın yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’sinin mera alanı olmasına rağmen yayla yasakları nedeniyle hayvancılığın ciddi sorunlar yaşadığını söyleyen Takva, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tarım ve hayvancılık açısından bakıldığında, Van ilinin yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’si mera alanıdır. Türkiye’deki toplam mera varlığının yaklaşık yüzde 10’u bu il sınırları içerisindedir. Yaklaşık 21 bin kilometrekare yüzölçümüne sahip olan bir kentte yaşıyoruz ve bu alanın neredeyse yüzde 65’i mera niteliği taşımaktadır. Ancak yayla yasakları ve çeşitli kısıtlamalar nedeniyle hayvancılık bu anlamda ciddi sorunlar yaşamaktadır. Mesele, tüm bu süreçleri sebep-sonuç ilişkisi içerisinde ele alan, samimi ve gerçekçi bir bakış açısıyla değerlendirmek ve buna uygun çözümler üretmektir." Katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği program, konuşmaların ardından yapılan değerlendirmelerle sona erdi.
Bursa Bursaspor sahasında Aliağa FK ile golsüz berabere kaldı TFF 2. Lig Kırmızı Grup 17. hafta maçında Bursaspor, Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda konuk ettiği Aliağa FK ile 0-0 berabere kaldı. TFF 2. Lig Kırmızı Grup’un 17. haftasında Bursaspor, Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda Aliağa FK’yı konuk etti. İlk yarının kapanış niteliği taşıyan karşılaşmada iki ekip te yakaladığı fırsatları değerlendiremezken, mücadele golsüz eşitlikle sona erdi. Karşılaşmaya kontrollü başlayan iki takım, ilk yarıda zaman zaman etkili ataklar geliştirdi. Bursaspor, özellikle kanatlardan bulduğu pozisyonlarla gole yaklaşsa da kaleci Ahmet Pekgöz ve Aliağa savunması kritik anlarda gole izin vermedi. İlk 45 dakika 0-0 eşitlikle tamamlandı. İkinci yarıda tempo yükseldi İkinci yarıya oyuncu değişikliğiyle başlayan Bursaspor, oyunun kontrolünü ele almaya çalıştı. Yeşil-beyazlı ekip, İlhan Depe, Hamza Gür ve Musa Çağıran ile net gol pozisyonları yakaladı ancak bu fırsatları değerlendiremedi. Konuk ekip Aliağa FK da özellikle son bölümde etkili oldu. Ahmet İlhan Özek’in ortasında Harun Kavaklıdere’nin vuruşunda savunmaya çarpan top kornere giderken, mücadeledeki en net pozisyonlardan biri kaçtı. Karşılaşmanın sonuna eklenen 7 dakikalık uzatma bölümünde de skor değişmezken, mücadele 0-0 eşitlikle tamamlandı. Kadrolar Bursaspor: Anıl Atağ, Ertuğrul Ersoy, Hamza Gür, Muhammet Demir, Hakkı Türker, Alperen Babacan, Murat Akyüz, Barış Gök, Ertuğrul İdris Furat, Ali Kerim Yıldız, Ahmet Hakan Atış, Muhammet Zeki Dursun Aliağa FK: Ahmet Pekgöz, Oktay Kancı, Hasan Kılıç, Mertcan Akıkgöz, Ahmet İlhan Özek, Harun Kavaklıdere, Oğuzhan Yıldırım, Göktuğ Yılmaz, Necati Özdemir, Erhan Kartal, Yusuf Erdem Gümüş
Bursa Bursa, suyunu konuştu Bursa Kent Konseyi’nin ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ temasıyla düzenlenen 92. Olağan Genel Kurulu’nda, kentin geleceğini doğrudan etkileyen su kaynakları ve iklim değişikliği konuları tüm yönleriyle ele alındı. Bursa’da katılımcı demokrasinin yaygınlaşması adına önemli görevler üstlenen Bursa Kent Konseyi’nin 92. Olağan Genel Kurulu, ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ başlığıyla Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. Programa, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, Bursa Kent Konseyi Genel Sekreteri Elvan Atay Özkan, BUSKİ Genel Müdürü Mehmet Ercihan Subaşıoğlu, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyeleri, meclislerin ve çalışma gruplarının temsilcileri ile çok sayıda gönüllü katıldı. Kent konseylerinin önemine vurgu Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, kent konseylerinin vatandaşlar ile resmi kurumlar arasında köprü vazifesi gördüğünü söyledi. Kent konseylerinin halkın sorunlarına duyarlılık gösterdiğini, takibini yaptığını ve sonuçlarını paylaştığını anlatan Başkan Mustafa Bozbey, halkın çıkarları doğrultusunda çalışmaların sürdürüldüğünü ifade etti. "Su kaynakları azaldı" Dünyanın ciddi bir iklim kriziyle karşı karşıya kaldığını belirten Başkan Mustafa Bozbey, tüm bunlara rağmen Bursa’da gerekli önlemlerin alınmadığını vurguladı. Suyun bir yaşam kaynağı olduğunu hatırlatan Başkan Mustafa Bozbey, "Geldiğimiz noktada çevremizi ve suyumuzu kirlettik. İklim krizinden dolayı da su kaynakları azaldı. Bu süreçte Bursa Ovası’nda suyu fazla tüketen işletmelere de izin verildi. Bu, geleceği iyi okumamanın sonuçlarıdır" dedi. "Bursa ovasında su seviyesi 250 metrenin altına indi" Su kesintileri yapmak zorunda kaldıkları dönemde bazı tepkiler aldıklarını belirten Başkan Mustafa Bozbey, "Ama bu sayede farkındalığı başardık. Şu anda Bursalılar suyu tasarruflu kullanıyor. Kesinti yapmadan önce 510 bin metreküp civarında kullanım vardı, kesintilerin ardından 430 binlere düştü. Kesintileri kaldırdık ve hala bu seviyelerde izliyor. Bizim halkı doğru bilgilerle bilgilendirme sorumluluğumuz var. Bursa artık su şehri değil. Bursa Ovası’nda su seviyesi 250 metrenin altına indi. Bilim insanları, Bursa Ovası’nın her sene 6 santim çöktüğünü açıkladı. Bunun sebepleri araştırılmalıdır. Aralık ayının 20’si oldu ve Uludağ’da hala doğru düzgün kar yok. Gerekli tedbirleri almaya devam etmeliyiz" diye konuştu. "Günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var" Çınarcık Barajı’ndaki arıtma tesisi için çalışmaların yoğun biçimde devam ettiğini dile getiren Başkan Mustafa Bozbey, "Göreve gelir gelmez çalışmaları başlattık. Bu yaz bu sıkıntının çekileceğini biliyorduk. Baypass hattı yaparak 100 bin metreküp suyu aktardık. Bunu yapmasaydık daha önceden su kesintileri yapmak zorunda kalabilirdik. Ama bizim günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var. Yaz aylarında daha da artacaktır. Artık bahçelerin işlenmiş suyla sulanmaması lazım. Tarımda yeni çözümler üretmeliyiz. Daha az suya ihtiyaç duyan ürünlere yönelmeleri lazım. Yanlış politikalar, Bursa’nın daha vahim su sıkıntısı yaşamasına sebep olabilir" dedi. Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, suyun sadece çevresel başlık olmadığını, sosyal, ekonomik ve hayati bir mesele olduğunu ifade etti. İklim krizinin etkilerinin yerel ölçekte daha görünür hale geldiğini belirten Aksoy, su politikalarının katılımcı ve bilimsel temelde yeniden ele alması gerektiğini vurguladı. Genel kurulda su kriziyle ilgili çözüm önerilerinin geliştirilmesini amaçladıklarını anlatan Aksoy, yerel yönetimlerin, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve vatandaşların birlikte hareket etmesinin önemine değindi. Tüm paydaşlarla birlikte kent için önemli çalışmalar yürüttüklerini belirten Aksoy, her alanda kendilerine destek veren Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür etti. Açılış konuşmalarının ardından oturum bölümüne geçildi. Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hayrettin Kuşçu ‘Tarımsal kuraklık, su verimliliği ve etkin sulama yöntemi’, Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Doç. Dr. Aslıhan Katip ‘İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik çerçevesinde su kaynakları’, BUSKİ Genel Müdür Yardımcısı Ali Alper Makam ‘İklim değişikliğinin Bursa ve su kaynakları üzerindeki etkisi’, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyesi Murat Demir ‘İklim krizi ve su hakkı’ konularında sunumlar yaparak önemli bilgiler paylaştı.