SAĞLIK - 13 Eylül 2014 Cumartesi 10:13

Türkiye sezaryende sınırı aştı

A
A
A
Türkiye sezaryende sınırı aştı

Mersin İl Halk Sağlığı Müdürü Dr. Aytekin Kemik, "Sezaryenle doğumda dünya ortalaması yüzde 15 iken 2013 yılı Türkiye ortalaması yüzde 48’dir. Doğum tektir, o da normal doğumdur. Sezaryen doğum değil bir ameliyattır" dedi.

Sezaryen doğumlarla ilgili açıklamalarda bulunan Dr. Aytekin Kemik, 2013 yılı verilerine göre Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde sezaryen oranının yüzde 39, üniversite hastanelerinde yüzde 63, özel hastanelerde ise yüzde 81 olduğunu söyledi. Verilere göre üniversite ve özel hastanelerde sezaryenle doğum oranlarının yüksek olduğunu belirten Kemik, "Sezaryen aslında doğum şekillerinden birisi değildir. Doğum tektir, o da normal doğumdur. Sezaryen, doğumun mümkün olmadığı durumlarda veya anne ile bebeğin risk altında olduğu durumlarda anne ile bebek sağlığını korumak için yapılan bir ameliyatla bebeğin anne karnından çıkartılmasıdır. Yani sezaryen doğum değil bir ameliyattır" diye konuştu.

"TÜRKİYE ORTALAMASI YÜZDE 48’DİR"

Sezaryenle doğumda dünya ortalamasının yüzde 15 olduğunun altını çizen Kemik, "2013 yılı Türkiye ortalaması yüzde 48’dir. Mersin ilimizde ise 2013 yılı sezaryen oranı yüzde 58’dir. Sezaryen yönteminin anne ve bebek için hayat kurtarıcı olabildiği durumlar da vardır bununla birlikte Dünya Sağlık Örgütü’ne göre gerekli olan sezaryen oranı ise tüm doğumlar içinde yüzde 15’i geçmemektedir. Sezaryenle doğumda artış yaşanmasının sebepleri arasında anne adaylarının doğum ile ilgili endişeleri ve korkuları nedeniyle sezaryen yönünde taleplerinin olduğu düşünülmektedir. Anne ve baba adayları, doğumun kesin başlama zamanının önceden bilinmemesinden, doğumun uygunsuz zaman ve koşullarda başlama ihtimali ve hastaneye gitmede geç kalma korkusundan, doğum başlangıç belirtilerini fark edemeyecekleri düşüncesinden, doğum sancısı korkusundan dolayı normal doğum açısından herhangi bir risk durumu söz konusu olmamasına rağmen sezaryen için ısrar etmektedirler" şeklinde konuştu.

"SEZARYEN NORMAL DOĞUMA GÖRE ÇOK DAHA RİSKLİDİR"

Anne ve baba adaylarına normal doğumun anne ve bebek açısından faydalarını hatırlatmak gerektiğini kaydeden Kemik, açıklamasını şöyle sürdürdü:

"Sezaryen ile doğan yani steril bir şekilde dünyaya gelen bebeklerde bağışıklık sisteminin güçlenmesi gecikmektedir, normal doğum ile dünyaya gelen bebekler ise ilk kez doğum kanalında mikropla tanıştıkları için doğdukları andan itibaren bağışıklık sistemini güçlendirmek için mücadeleye başlarlar. Sezaryen ile doğumda anestezi alınır, normal doğumda anestezi alınmasına gerek yoktur. Anestezinin varlığı nedeniyle sezaryen normal doğuma göre çok daha risklidir. Sezaryen sonrası bebeğin emzirilmesi gecikeceğinden, anne sütünün gelmesinde problemler yaşanabilir. Normal doğum sonrasında emzirme daha kolay ve çabuk başlar. Sezaryen doğumda normal hayata dönme ve eve dönüş zamanı uzar. Normal doğumdan sonra annenin iyileşmesi ve günlük hayata dönme süresi çok kısadır. Normal doğum, doğum sonu depresyonunu azaltır. Normal doğumda anne daha çabuk kilo verir. Sezaryenle doğan bebeklerin ileri ki hayatlarında obez olma riskleri çok daha fazladır. Normal doğumda sezaryene göre doğum sırasında anne ölüm oranı daha azdır. Normal doğumda doğum sonrası enfeksiyon ve kanama görülme riski daha azdır. Normal doğum yapan annenin doğum sonrasında ağrı şikayeti sezaryene göre çok azdır."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Metin Öztürk: “Hedefimiz 105 puan ile şampiyon olmak” Galatasaray İkinci Başkanı Metin Öztürk, Y. Adana Demirspor galibiyetinin ardından yaptığı açıklamada, “Hedefimiz tüm takımları yenerek 105 puan ile şampiyon olmak" dedi. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Galatasaray, deplasmanda Adana Demirspor’u 3-0 mağlup etti. Maçın ardından sarı-kırmızılı takımın ikinci başkanı Metin Öztürk, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Galatasaray’ın 15 maç üst üste kazanarak bir rekora imza ettiğini belirten Öztürk, “Tabii ki rekorlar kıymetli ama bizim yolculuğumuz belli, 24. şampiyonluk için gidiyoruz. Önümüzdeki yıl Dursun Özbek Başkanımızın liderliğinde tekrar şampiyon olup 5. yıldızı takacağız. Bu tabii bir hedef. Neticede 19 kıymetli rakibimiz ile oynuyoruz” şeklinde konuştu. “12 puan daha var” 4 maçları daha olduğuna dikkat çeken Öztürk, "4 tane daha maçımız var. Demek ki 12 puan daha var. Yani hiçbir şey garanti değil. Oynayacağımız rakipler arasında küme düşme hattında olanlar var. Bizim gibi şampiyonluk yolumda yarıştığımız Fenerbahçe de var. Bir takımla oynadığınız performans ve aldığınız puanlar aslında diğer takımları da ilgilendiriyor. O yüzden biz gücümüz yettiğince sadece şampiyonluk yolunda değil tüm takımları yenerek ligi planladığımız gibi bitirmeyi hedefliyoruz” sözlerine yer verdi. "Farkı 7 puan olarak algılamak doğru değil" Farkı 7 puan olarak algılamanın doğru olmadığını ve Fenerbahçe’nin henüz maçını oynamadığını kaydeden Öztürk, “Farkı 7 puan olarak algılamak doğru değil. Şu an hala aramızda 4 puanlık bir fark var. Rakibimiz henüz oynamadı. Rakibimiz oynadıktan sonra ne olacağına bakacağız. İster 7 puan olsun, ister 4 puan olsun bizim hedefimiz 105 puan ile şampiyon olmak” ifadelerini kullandı. “Hakem kardeşlerimiz elinden geleni yapıyor, yeter ki kasıt olmasın” Metin Öztürk, ayrıca çok fazla hakem konuşmaya gerek olmadığını, ancak hakemlerin maçları yönetirken niyetlerinin önemli olduğunu kaydetti. Öztürk, “Artık bence çok fazla hakem konuşmaya gerek yok. Yunanistan’da da görüyorsunuz yabancı hakemler var. Orada da Yunan takımları bundan şikayetçi. Herkes elinden geleni yapıyor. Eminim ki hakem kardeşlerimiz de elinden geleni yapıyor. Kasıt olmasın, kötü kalp olmasın. Biz spordan da oynanan futboldan da çok memnunuz. Adana Demir ilk devre inanılmaz bir futbol oynadı. Maç iki tarafa da gitti geldi. Futbol bu, sonucun ne olacağı belli olmuyor” dedi. "Bugün harika bir Mertens resitali izledik" Dries Mertens’in önümüzdeki sezon devam edip etmeyeceğine yönelik soruya da yanıt veren Öztürk, daha sonra şunları söyledi: “Buna karar verecek olan hocamız Okan Buruk ve Başkan Vekilimiz Erden Timur. Ancak bir izleyici olarak şunu söyleyeyim bugün harika bir Mertens resitali izledik. İnanılmaz. İnsan olarak müthiş. Ümit ediyorum ki bu performansını önümüzdeki sene bizimle devam ettirir. Ama devam ettirmese de kalbimiz her zaman onunla. Takımımıza şampiyonluk yolunda diğer futbolcu kardeşlerimiz gibi çok önemli katkı sağlıyor."
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.