EKONOMİ - 19 Ocak 2023 Perşembe 14:35

Türkiye'de bir kullanıcı YouTube’da günde ortalama 45 dakika zaman geçiriyor

A
A
A
Türkiye'de bir kullanıcı YouTube’da günde ortalama 45 dakika zaman geçiriyor

2021 yılında Türkiye’de bir kişi ortalama günde 45 dakika zaman video paylaşım platformu Youtube’da zaman geçirdi.

Bağımsız araştırma kuruluşu Oxford Economics tarafından YouTube Türkiye Etki Raporu hazırlandı. Rapora göre dünya çapında 2 milyardan fazla insanın ortak platformu haline gelen YouTube, Türkiye’de 45 binden fazla tam zamanlı işe eşdeğer istihdamı destekliyor. Platformun, 2021 yılında Türkiye ekonomisine 2 milyar katkı sağladığı bilgisi verildi. Ayrıca rapora göre Türkiye’de bir kişi günde ortalama 45 dakika youtube’da zaman geçirdi.

İçerik üreticilerinin yüzde 72'si, YouTube'un yeterince temsil edilmeyen sesler için bir platform oluşturduğunu söylüyor. Kadın içerik üreticilerin yüzde 82'si, video paylaşım platformunun tutkularını ve fikirlerini paylaşmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Üretici girişimcilerin yüzde 73'ü, video paylaşım platformunda kendilerini ait hissettikleri ve kendilerini tanımladıkları bir yer bulduklarını söylüyor. İçerik üreticilerin yüzde 65'i, video paylaşım platformunda keşfettikleri yön verme güçlerini kullanarak olumlu bir toplumsal etki oluşturmak istediklerini söylüyor.

İşletmeler video paylaşım platformu ile birlikte büyüyor

Video paylaşım platformu, işletmelerin yurt içinde ve yurt dışında daha fazla müşteriyle bağlantı kurmalarına, erişimlerini artırmalarına ve gelir elde etmelerine yardımcı oluyor.

Video paylaşım platformunda bir kanalı olan işletmelerin yüzde 65'i, müşteri tabanlarını büyütmede platformun önemli bir rol oynadığını söylüyor. Video paylaşım platformu kullanan KOBİ'lerin yüzde 71'i, platformun işletmelerini büyütmek için hayati öneme sahip olduğunu belirtiyor. Video paylaşım platformu kullanan KOBİ'lerin yüzde 81'i, Covid-19 pandemisi döneminde platformu kullanmalarının, kuruluşlarının sürece uyum sağlamasına yardımcı olduğunu söylüyor ve platformun bu döneminde işletmelerini ayakta tutmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Video paylaşım platformunda reklam yayınlayan KOBİ'lerin yüzde 83'ü, platform reklamlarının satışlarını artırmalarına yardımcı olduğunu söylüyor. Video paylaşım platformunu kullanan KOBİ'lerin yüzde 79'u, platformun çalışanlarına eğitim vermek için uygun maliyetli bir seçenek olduğunu düşünüyor.

Kültür ihracatını teşvik ediyor

Platform, Türkiye kültürünün çeşitliliğini ve zenginliğini 2 milyardan fazla küresel izleyiciye anında aktararak içerik üreticilerini dünyayla buluşturuyor. Türkiye'deki üretici girişimcilere işlerini ulusal ve uluslararası alanda yeni kitlelere ulaştırmaları için bir yol sunan platform, pek çok farklı sektöre yeni hedef kitle ve yeni gelir kapısı oluşturmayı başarıyor.

Üretici girişimcilerin yüzde 68'i, video paylaşım platformunun içeriklerini başka türlü erişemeyecekleri uluslararası kitlelere aktarmalarına yardımcı olduğu konusunda hemfikir. Girişimcilerin yüzde 84'ü, Video paylaşım platformunu küresel ölçekte tanınmak için önemli bir platform olduğunu düşünüyor. Bir video paylaşım platformu kanalına sahip medya ve müzik şirketlerinin yüzde 82'si, platformun dünya çapında yeni kitlelere ulaşmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Video paylaşım platformu kanalına sahip medya ve müzik şirketlerinin 78'i, YouTube'un yeni sanatçılar veya müzikte çığır açma konusunda kritik öneme sahip olduğu konusunda hemfikir. Medya ve müzik şirketlerinin yüzde 60'ı, YouTube'un sektöre yeni yeteneklerin girişini artırdığını düşünüyor. Tüm dünyada 2 milyardan fazla insan aradığı bilgiye ulaşıyor.

Video paylaşım platformu kullanan ebeveynlerin yüzde 83'ü, platformun (veya 13 yaşından küçük çocuklar için YouTube Kids'in) çocuklarının öğrenmesine yardımcı olduğunu kabul ediyor. YouTube'u kullanan öğretmenlerin yüzde 80'i, platformun öğrencilerin eğitimine yardımcı olduğu konusunda hemfikir. Türkiye’de kullanıcıların yüzde 93'ü video paylaşım platformunu bilgi ve birikim edinmek için kullandığını bildiriyor. Kullanıcıların yüzde 85'i, platformun Covid-19 pandemisi döneminde ihtiyaç anında güvenilir bilgilere erişim sağlayarak yardımcı olduğunu belirtiyor. Kullanıcıların yüzde 71'i, video paylaşım platformu öğrenmek ve kendini geliştirmek için herkese eşit fırsatlar sağladığını söylüyor.

“Türkiye’deki içerik üreticileri dünyanın dört bir yanından izleyicilerin yaşamını zenginleştiriyor”

Video paylaşım platformunun üreten girişimcilerin seslerini dünyaya duyurarak, onların içeriklerinden elde edilen geliri doğrudan onlarla paylaşan tek açık platform olduğunu belirten YouTube Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Başkan Yardımcısı Pedro Pina, “Bugün yayınladığımız rapor, Türkiye’nin her yerinden YouTube içerik üreticilerinin tam da bunu başardığını gösteriyor. Ülkenin her yerinde kendi kurdukları işletmeler üzerinden, Türk kültürünü dünya çapındaki 2 milyar izleyiciyle paylaşıyorlar. Biz Türkiye’nin başarılı içerik üretici topluluğunu bekleyen yeni gelişmeler için de büyük heyecan duyuyoruz. Şubat ayından itibaren video paylaşım platformunda, Türkiye'deki içerik üreticilerinin YouTube Shorts'taki üreticiliklerinden gelir elde etmeleri için daha da fazla yol sunacak. İçerik üreticileri ve Türkiye’nin her yerinden binlerce kullanıcı, şimdiden dünyanın dört bir yanından izleyicilerin yaşamını zenginleştiriyor. Ancak ben bunun onlar için henüz bir başlangıç olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.

''Türkiye’de kullanıcıların yüzde 93'ü video paylaşım platformunu bilgi ve birikim edinmek için kullanıyor’’

Google Türkiye Kamu İlişkileri Direktörü Pelin Kuzey basın toplantısında etki analizi raporuyla ilgili şu açıklamalarda bulunarak, “Her gün milyonlarca kullanıcının ziyaret ettiği video paylaşım platformu, Türkiye ekonomisine ve sosyo kültürel hayatına birçok katkı sağlıyor. Burada video paylaşım platformunun sağladığı katkı sadece içerik üreticileriyle de sınırlı kalmıyor. İçerik üreticilerinin çalışanlarının yanı sıra tedarik zincirlerinde yer alan, gelirlerinin önemli bir kısmını içerik üreticilerden elde eden işletmeler ve serbest çalışanlar da bu ekosisteme dahil edildiğinde oldukça geniş bir etki alanından bahsediyoruz. Raporda gerçekleştirilen sınıflandırmalar, video paylaşım platformunun doğrudan ve dolaylı olarak küresel bir ekosistem oluşturduğunu ve 2021 yılında bu ekosistemin Türkiye ekonomisine toplamda 2 milyar TL’den fazla katkıda bulunduğunu ve 45 binden fazla tam zamanlı işe eşdeğer istihdamı desteklediğini gösteriyor. Raporun çıktıları arasında beni en çok heyecanlandıran verilerden biri de kadın içerik üreticilerle ilgili. Kadın içerik üreticilerin yüzde 82'si, YouTube'un tutkularını ve fikirlerini paylaşmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. 10 Kadından 8’i bu bilgiyi vermiş. Kadınların sesinin duyulması, kendilerini özgürce ifade edebilmeleri anlamında video paylaşım platformunun hayatlarımızdaki önemini çok güzel vurgulayan bir çıktı. Bir diğer önemli çıktı da kullanıcıların bilgi ve birikim edinme noktasında Google’ın kapısını ne kadar sık çaldığıyla ilgili. Türkiye’de kullanıcıların yüzde 93'ü video paylaşım platformunu bilgi ve birikim edinmek için kullandığını bildiriyor. Eminim bu hepimizin hayatında deneyimlediği önemli bir etki” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul AKM’de engelleri aşan ‘Erişilebilir Tiyatro’ yeni sezonda da devam ediyor Herkes için erişilebilir bir yaşam amacıyla kurumsal sosyal sorumluluk projelerini hayata geçiren Türk Telekom; Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü İstanbul Devlet Tiyatrosu ve Atatürk Kültür Merkezi (AKM) iş birliğiyle yürüttüğü "Erişilebilir Tiyatro" projesine yeni sezonda da devam ediyor. Görme ve işitme engelli bireylerin kültür ve sanat etkinliklerine katılımını artırmayı amaçlayan proje, yeni sezon açılışını Ekim ayında "Rumuz Goncagül" oyunu ile yaptı. Kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarını "Türkiye’ye Değer" anlayışıyla sürdüren Türk Telekom, engelli sanatseverlerin kültürel etkinliklere eşit katılımını desteklemeye devam ediyor. AKM ve Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü İstanbul Devlet Tiyatrosu iş birliğiyle yürütülen "Erişilebilir Tiyatro" projesi, 3’üncü sezonunda da sanatseverlerle buluşmayı sürdürüyor. Proje kapsamında yeni sezonun ilk erişilebilir oyunu ekim ayında sahnelenen "Rumuz Goncagül" oldu. Proje; kasım ayında engelli sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği "Kapıların Dışında", "Suçsuzlar Çağı Suçlular Çağı" ve "Gergedanlar" oyunları ile devam etti. Sahne turu, sesli betimleme ve üst yazı uygulamalarına ek olarak proje kapsamında ilk defa "Gergedanlar" oyununda kullanılan "işaret dili" ile oyun daha kapsayıcı bir hale getirildi. 27 Aralık’ta ise "Vanya Dayı" isimli devlet tiyatrosu oyunu seyircilerle buluşacak. Proje ile devlet tiyatrosu oyunları görme ve işitme engelli sanatseverlere görsel, işitsel ve fiziksel engelleri aşan bir sanat deneyimi yaşatmaya devam edecek. Türk Telekom Kurumsal İletişim Direktörü Arif Sancaktaroğlu, "Şirket olarak, teknolojiyi toplum yararına sunma vizyonumuzla kültür sanatta erişilebilirliği desteklemeyi sürdürüyoruz. Sunduğumuz teknolojilerle AKM’nin engelleri aşan, herkes için erişilebilir bir kültür merkezi haline gelmesinden memnuniyet duyuyoruz. Büyük ilgi gören ve hem çocuklara hem de yetişkinlere hitap eden gösterimlerle öne çıkan "Erişilebilir Tiyatro" projemiz, ana destekçisi olduğumuz AKM’de bu sezon da devam ediyor. Herkes için erişilebilir bir yaşam hedefi doğrultusunda sosyal sorumluluk projelerimizi kararlılıkla sürdürüyoruz" dedi. "Erişilebilir Tiyatro" projesi kapsamında sahnelenen oyunlarda, görme engelli sanatseverler mekân, zaman, karakterler ve sessizce gelişen olaylar gibi sesli olmayan görsel öğeleri, diyalog aralarında aktarılan sesli betimleme uygulamasıyla detayları kaçırmadan takip edebiliyor. Ayrıca oyun öncesinde gerçekleştirilen özel sahne turları sayesinde görme engelli sanatseverler, obje, dekor ve kostümlere dokunarak sahneyle önceden tanışma fırsatı buluyor. Oyunda kullanılan üst yazı uygulamasıyla ise diyaloglar anlık olarak yazılı şekilde aktarılıyor; böylece işitme engelli sanatseverler için de tiyatro deneyimi erişilebilir hale getiriliyor.
İstanbul Uzmanlardan ‘sahte alkol’ uyarısı: "Bir defadan bir şey olmaz denmemeli, öldürücü" Yılbaşı öncesi sahte alkol kullanımına karşı uyarılarda bulunan uzmanlar, "Erken aşamada sarhoşluk olduğu için insanlar normal alkol zehirlenmesiyle çok ayırt edemiyor, körlükle başlayan böbrek yetmezliği ve ölümle giden aşamalarda daha çok başvuruları oluyor. ‘Görmüyorum’ diye gelip metil alkol çıkıp tedavi ettiğimiz vakalar var. Şuur değişikliği, tansiyon düşüklüğü, koma gibi ölümcül semptomlarla gelebiliyorlar. Bir defadan bir şey olmaz dememeleri lazım, sahte alkol öldürücü. En önemli şey; hastadan aldığımız öykü, yılbaşı yaklaşıyor, dikkatli olmakta fayda var" dedi. Yılbaşına günler kala Türkiye’nin birçok noktasında yapılan operasyonlarda yüksek oranlarda sahte alkol ele geçirilirken uzmanlar, sahte alkol tüketimine karşı uyarılarını yineledi. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Acil Tıp Ana Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Afşin İpekci ve Biruni Üniversite Hastanesi Acil Tıp Bölümü’nden Uzm. Dr. İlhami Demirel, alkol kullanımının sağlık için başlıca zararlardan olduğunu belirtirken sahte alkolün oluşturduğu etkilere yönelik açıklamalarda bulundu. Uzmanlar sahte alkolün görünüş, renk ve kokusundan ayırt edilemeyebileceğini belirtti. "Erken aşamada sarhoşluk olduğu için normal alkol zehirlenmesiyle ayırt edilemiyor" "Sahte alkol dediğimiz şey metil alkol ya da metanol olarak bilinir" diyen Doç. Dr. Afşin İpekci, "Odunun damıtılmasıyla elde edilen hatta odun ruhu olarak bilinen alkoldür. Sahte alkolün aslında vücutta 2 tane zehirlenme şekli var. Birincisi; diğer alkollerde de olan baş dönmesi, baş ağrısı, bulantı, kusma, sarhoşluk hissi veren alkolün kendisine özgü beynimizi etkilemesine bağlı gördüğümüz semptomları olur. Daha sonra esas ölümcül olan zehirlenme, metanolün zehirli ürünlerine dönüşmesiyle olur. Erken aşamada sarhoşluk olduğu için normal alkol zehirlenmesiyle insanlar çok ayırt edemiyor, daha çok sonraki aşamada körlükle başlayan daha sonra şuur değişikliği hipotansiyon, böbrek yetmezliği ve ölümle giden aşamalarda daha çok başvuruları oluyor. Zararlı maddelere dönüşmesi genelde 6-8’inci saatten sonra ortaya çıkıyor çünkü bir dönüşme hızı var. Sonra önce görme kaybı, bulanık görme, kar yağıyor gibi ya da körlük gibi semptomlar ortaya çıkıyor. O aşamada da gelmezlerse şuur değişikliği, tansiyon düşüklüğü, koma gibi ölümcül semptomlarla gelebiliyorlar. 6-8 saatlik bir ara dönem var, o dönem önemli" ifadelerini kullandı. "Görmüyorum’ diye gelip metil alkol çıkıp tedavi ettiğimiz vakalar var" Sahte alkol zehirlenmesi sonrası tedavi ve geçmişte karşılaştıkları vakalara ilişkin konuşan Doç. Dr. İpekci, "Tedavimiz; önce destek tedavisi, genel muayene ile başlıyoruz. Şanslıyız ki 2 tane önemli antidotu var. Yurt dışından gelen ilaç bir diğeri de etanol dediğimiz normal alkol. Geç dönemde gelirlerse metabolitleri oluşmuş oluyor, o zaman da kullanacağımız tedavi yöntemimiz; diyaliz. Metil alkol zehirlenmesi tüm dünyada bir sorun. Bandrolün bile artık sahtesinin çıktığı bilgisi geliyor. Semptomlarda hastaneye erken başvurmaları en önemli tedbir. Etil alkol kadar pahalı değil ayrıca metil alkol kullanımı sadece kaçak alkol olarak bilinse de ülkemizde dezenfektanlarda, ucuz parfümlerde yaygın kullanılan bir ürün. Görme bozukluğuyla gelip diyalize aldığımız ki bize zaten insanlar sarhoşluk döneminde kendileri zaten gelemiyor. Yakınları da ‘Alkol aldı, onun sarhoşluğu’ diye getirmiyor. Genelde görme bozukluğu olunca ‘Görmüyorum’ diye gelip metil alkol çıkıp tedavi ettiğimiz vakalar var. Daha çok erkekler ve orta yaş insanlarda meydana geliyor. Masum bir şey değil, bir defadan bir şey olmaz dememeleri lazım, sahte alkol öldürücü. Normal alkol vücudu yavaş yavaş etkiliyor" diye konuştu. "Ölüme kadar uzanabilen riskleri barındırıyor" Alkolün başlı başına sağlık için zararlı olduğunu söyleyen Uzm. Dr. İlhami Demirel, "Normal alkole bağlı zehirlenmeler de görüyoruz, metil alkol dediğimiz alkolle olan zehirlenmeler gerçekten ölüme kadar uzanabilen riskleri barındırıyor. Son dönemde çok denk gelmedi açıkçası, en önemli şey; hastadan aldığımız öykü. Eğer şüpheli, kaynağı bilinmeyen bir alkol alım öyküsü varsa yol gösterici oluyor, laboratuvar tetkiklerinde de şüphemizi güçlendiren bulgular bulabiliyoruz. Genelde görme bozuklukları olabiliyor; çift görme, görme kaybı, bulanık görme gibi bunlar biraz daha ilerleyen süreçte oluyor, ne yazık ki tanıda biraz daha geç kalınmış olabiliyor. Sahte alkol alım ihtimalini sorup bu ihtimal üzerinde ciddi şekilde durmalıyız. Genel olarak alkol tüketiminin zararlı olduğunu belirtmemiz lazım. Kusma, baş ağrısı gibi şikayetleri hasta başta çok önemsemeyebiliyor, zaten alkol alımı sonra ‘Bunlar normal şeyler’ diye hastaneye gelmekte gecikebiliyor. Bu süre ne kadar uzarsa hastaya faydamız da o derece düşük oluyor" dedi. "Hasta grubu; 30-60 yaş arası, ağırlıklı olarak erkek hastalar" "Bilmediği kaynaktan aldığı bir alkol sonrası bu şikayetleri olan hastalar bir an önce acil servise başvurmalı, mutlaka doktorlarına bilgi vermeli" diyen Uzm. Dr. Demirel, "Yılbaşı dönemlerinde biraz daha sık akla gelebiliyor. Belirtiler ne yazık ki direkt bu hasta sahte alkol kullanmıştır dedirtecek bulgular değil. Ek hastalıkları olması hastanın her zaman genel durumunu daha da kötüleştireceği için önemli, genelde gördüğümüz hasta grubu; 30-60 yaş arası, ağırlıklı erkek hastalar diyebiliriz. Sonuçta ciddi bir zehirlenme, genç olması kurtarıcı bir faktör değil. Normalde de zaten alkol kullanımı vücudumuza birçok zarar vermekte, hele hele sahte alkol daha hayati tehlike oluşturan durumlara sebebiyet veriyor. Tedavide öncelikle hastanın hayatî fonksiyonlarını takip edip ona göre değerlendiriyoruz. Çok geç aşamada geldiyse hastada ciddi solunum yetmezliği de gelişmiş olabilir, eğer öyle bir durumdaysa bilinci kötüyse hastayı zaten solunum cihazına bağlıyoruz. Antidotlarımız var, hastaya veriyoruz. Metil alkolün tedavisinde etil alkol kullanılıyor, tabii ki hastane ortamında kontrollü bir şekilde yapılması gereken tedaviler. Yılbaşı yaklaşıyor bu konuda dikkatli olmakta fayda var" şeklinde konuştu.
Diyarbakır Hastayken kana ihtiyaç duydu, 3 ayda bir kan vermeye başladı Diyarbakır’da yaşayan 51 yaşındaki kamu işçisi Mutlu Demirci, geçirdiği bir rahatsızlık nedeni ile kana ihtiyaç duydu. Kan bağışının önemini hastalığı ile anlayan Demirci, 3 ayda bir kan bağışında bulunmaya başladı. Diyarbakırlı Demirci, düzenli olarak kan bağışında bulunuyor. Yıllar önce ilk kanını bağışlayan Demirci, 45’inci kez kan verdi. Demirci, ’’Bundan 13 yıl önce hastalandım. Hastalığımın tedavisi için ameliyat olmam gerekti. Hastane yetkilileri ameliyat tedavisinde kana ihtiyaç olabileceğini bundan dolayı yakınlarımdan kan bağışımda bulunmamı istediler. Ben de yakınlarıma durumu izah ettim, onlarda hastaneye gelerek kan bağışında bulundular. Tedavi aşamamda kanın ne kadar önemli olduğunu anladım. Bende, inşallah iyileşirsem bundan sonra bende kan bağışında bulunacağıma söz verdim. Allah’a çok şükür iyileştim ve o günden sonra her üç ayda bir Kızılay’a kan bağışında bulunmaya başladım. Kan bağışını kendime bir insanlık görevi olarak görmeye başladım. Çünkü kan sürekli olan bir ihtiyaçtır. Hastanelerde tedavi gören, trafik kazalarında yaralanıp kana ihtiyaç duyan yüz binlerce insan var. Bir, iki, üç, beş diye sayarken bugün 44. kan bağışında bulundum. Allah kısmet ederse, ömrüm yettiği kadar, kan bağışında bulunup, sosyal sorumluluğumu yerine getireceğim. Buradan sizler aracılığıyla herkese sesleniyorum, lütfen sizler de kan bağışında bulunun. Her geçen dakika, saat ve gün her an kana ihtiyaç var. Kendiniz için , aileniz için ve tüm sevdikleriniz için kan bağışında bulunun’’ dedi . Kızılay kan bağışçılarını 10. bağışta bronz madalya, 25. kan bağışında gümüş madalya, 35. bağışta altın madalya, 45. bağışta plaketle ödüllendiriyor.