SAĞLIK - 08 Ağustos 2017 Salı 17:40

"Türkiye’de erişkin her 3 kişiden biri hipertansiyon hastasıdır"

A
A
A
"Türkiye’de erişkin her 3 kişiden biri hipertansiyon hastasıdır"

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Memduh Caymaz, hipertansiyon ve tedavisi hakkında bilgi verdi. Caymaz, Türkiye'de her üç erişkinden birinin hipertansiyon hastası olduğunu belirtti.

Medicana Çamlıca Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Memduh Caymaz, hipertansiyon ve tedavisi hakkında açıklamalarda bulundu. Caymaz, “Hipertansiyon(HT) çağımızın hem en sık görülen hem de en sık öldüren kronik hastalıklarından biridir. Türkiye’de erişkin her 3 kişiden biri hipertansiyon hastasıdır. Bu yaklaşık 15 milyon erişkin demektir. Ama maalesef hipertansiyon hastalarının yarısı tansiyonlarının yüksek olduğunun farkında değillerdir” dedi.

“Ciddi hastalıkların habercisi olabilir”

Hipertansiyon hastalarında kalp damar tıkanıklığı, kalp krizi, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği, felç riskinin belirgin olarak artmakta olduğunu söyleyen Caymaz, “Dünyada her yıl yaklaşık 9.5 milyon hastanın hipertansiyon nedeniyle öldüğü tahmin edilmekte. Tedavi ile bu riskler ciddi şekilde azalmaktadır. Bu nedenle tansiyonumuzun yüksek olduğunun ve tedaviyle hedef düzeylere indirildiğinin bilincinde olmamız çok önemli. Hipertansiyon hastalarının yaklaşık yüzde 95’inden fazlasında altta yatan ve ortaya konabilen bir neden yoktur” diye konuştu.

“Öncelikle hastalığın farkında olmak önemli”

Caymaz, tamamen sağlıklı olsalar ve hiçbir risk faktörüne sahip olmasalar bile 18 yaşını geçmiş herkesin tansiyonu en az 3 yılda bir, 40 yaşını geçmiş ise en az yılda bir ölçülmesi gerektiğinin altını çizerek, “Tansiyon ölçüm kurallarına mutlaka uyulmalı. Doktor ve hemşire dışında herkese mutlaka otomatik-elektronik doğruluğu onaylanmış cihazlarla ölçüm yaptırılmalıdır. Evde ölçülen tansiyonumuzun sistolik değeri 135 mmmHg (halk arasında büyük tansiyon olarak biliniyor) ve/veya diyastolik değeri 85 mmHg (halk arasında küçük tansiyon olarak biliniyor) üzerinde ise mutlaka bir hekime başvurmalıyız.

Normal şartlarda tansiyonu 90/60 olan biri, başı ağrıdığı anda tansiyonunu ölçtüğünde ve 130/80 çıktığını gördüğünde, baş ağrısının tansiyon değerindeki bu yükselmeye bağlı olduğunu düşünebilir. Normalde vücudunun 90/60 değerine alışık olduğunu ve 130/80 değerinin kendisine yüksek geldiğini yani 130/80 değerinin kendisi için yüksek tansiyon olduğunu düşünebilir. Bu doğru değildir. Evde ölçtüğümüz zaman hemen hemen herkes için 135/85 mmHg değerine kadar olan değerler normal değerlerdir. Tansiyon değeri yüksek olan biri hekime başvurduğunda ilgili hekim sizin tedavinizi düzenleyecektir veya hipertansiyon tanısı olan kişi muhtemelen bir hekim tarafından takip edilmektedir” ifadelerini kullandı.

Tansiyon kontrolünde pratik yollar

Dr. Memduh Caymaz, tansiyon kontrolünde pratik yolları şu şekilde sıraladı: “İlaçlarımızı düzenli kullanmamız gerekir. Çoğu tansiyon ilacının vücudumuzdaki etkisi maksimum 24-36 saat sürmektedir. Bu yüzden tansiyon ilaçlarımızı almadığımız günlerde tansiyonumuz genel olarak biraz yükselebilir veya ani olarak aşırı yükselebilir. Bu yüzden ilaçları düzenli kullanmak önemlidir.
Hiçbir zaman unutmamalıyız ki; nonfarmakolojik tedavi dediğimiz ilaç dışı tedavi önerileri en az ilaçlar kadar önemlidir.

Sigara içmememiz gerektiği ve olmamız gereken normal kilomuza olabildiğince yakın olmamız gerektiği hemen hemen herkes tarafından bilinen gerçekler. Kilo vermeyi hafife almamalıyız, yaklaşık 4 kg’lık bir kilo kaybı bile tansiyonumuzun düşmesine yardımcı olmakta.

Haftada toplam 150 dk egzersiz tansiyonumuzun aşağıya çekilmesine katkı sağlıyor. DASH diyeti dediğimiz sebze, meyve, düşük yağlı süt ürünlerinin tansiyonumuzu düşürdüğü bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Yine kümes hayvanlarından ve balıktan zengin diyet, tuz kısıtlı diyet tansiyonumuzun düşmesine katkı sağlıyor.

Sebze, meyve, süt ürünlerinde günlük sınırları aşıldığında tansiyonumuzu olumsuz yönde etkilemektedir. Sınırdan kastımız günlük aldığımız kalori gerekenden fazla olmamalıdır.

Dünyada en çok tuz tüketen ülkelerden biriyiz bu yüzden bu konuya özellikle dikkat etmeliyiz. Normalde günlük tuz tüketimimiz günde 5-6 gramı geçmemelidir.

Kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği olan hastalarda ve tansiyonu kontrol altına alınmakta zorlanılan hastalar da daha da az olmalı. Ülkemizde günlük ortalama tuz tüketimi günde 16 gramdır. Bunun yaklaşık yarısını yemeklerden almaktayız. Yemeklere atılan tuz mümkün olduğunca kısıtlanmalıdır.

Ayrıca ülkemizde ekmek tüketiminin de kişi başına günlük 400-500 gram olduğu bilinmektedir. Ekmeğin 100 gramında ortalama 1-2 gram tuz olduğu göz önüne alındığında ekmeğin de tek başına önemli bir kaynak olduğu görülmektedir”.

“Pratikte sık gördüğümüz hususlara dikkat”

Acil hipertansiyon denilen durumda kan basıncının acilen damardan ilaçlarla düşürülmesi gerektiğini belirten Caymaz, “Acil hipertansiyon dediğimiz durum organ hasarıyla birlikte olan kan basıncının aşırı yüksekliğidir (>180/120 mmHg). Organ hasarı olmadan tansiyonumuzun 180/120 mmHg gibi yüksek değerlere çıkması acil bir durum değildir, anında düşürülmesi gerekmez. Ancak hastanın aldığı tansiyon tedavisi yeniden gözden geçirilmelidir. Baş ağrısı olan hastaların baş ağrılarını tansiyon değerlerindeki küçük yüksekliklere bağlaması ve paniklemeleridir. Halbuki yapılan çalışmalardan edinilen bilgilere göre 180/120 mmHg altındaki tansiyon değerlerinin baş ağrısıyla ilişkili olma olasılığı çok düşüktür. Yani tansiyonu 160/100 mmHg olan birinin baş ağrısı da varsa, tansiyon yüksekliğinin baş ağrısına neden olmasından çok, baş ağrısının tansiyon yüksekliğine neden olduğunu düşünürüz” diye konuştu. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.