GÜNDEM - 21 Şubat 2017 Salı 19:16

Tutuklu sanıktan Ömer Halisdemir'in şehit edilmesine ilişkin ifadesi dikkat çekti

A
A
A
Tutuklu sanıktan Ömer Halisdemir'in şehit edilmesine ilişkin ifadesi dikkat çekti

15 Temmuz darbe girişimi gecesi Astsubay Ömer Halisdemir'in şehit edilmesine ilişkin yargılanan tutuklu sanık Piyade Üstçavuş Erhan Almaz, "Irak'ın Kuzeyine mühimmat atarken kaçakçıları vurmamak için özenen pilotlarımız Ankara'nın göbeğine mühimmat attılar. Aynı koğuşta kalayım boğarım onları" dedi.

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Gölbaşı'ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele geçirmek isteyen darbeci general Semih Terzi'yi vurarak darbe girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'i şehit eden darbecilerin yargılanmasına devam edildi. Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmanın öğleden sonraki kısmında sanıkların savunmalarının alınmasına devam edildi. Tutuklu sanık Piyade Astsubay Kıdemli Başçavuş Cemal Güleç, 15 Temmuz'da görev yeri olan Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığında olduğunu anlattı. Akşam üzeri tim başçavuşunun kendisini aradığını ve acilen karargaha gelmesini istediğini belirten Güleç, "Koşturarak yatakhanelere geldim. İsmail Başçavuş 'üzerini değiştir operasyon elbiselerini giy Ankara'ya gidiyoruz' dedi. Neden gidiyoruz diye sorduğumda bilmediğini söyledi" dedi.

Güleç, otobüsle havaalanına giderken radyodan Başbakan'ın açıklamalarını duyduğunu ifade ederek, "Radyoda Başbakanımızın açıklamalarını duyduk. 'Küçük bir kalkışma var' diyordu. Ankara'da tankların sokağa çıktığını, uçakların alçak uçuş yaptığını duyduk. Hepimiz durumu anlamaya çalıştık. Havaalanına geldiğimizde içtimaya geçtik daha sonra uçaklara bindik. Uçakta Semih Terzi'nin olduğunu, ses yapmamamız gerektiğini söylediler. Uçak yere inmeye yakın Ahmet Yüzbaşı indikten sonra uçağın emniyetini almamızı söyledi. Sağ taraftakiler sağa, Sol taraftakiler sola açıldı. Semih Terzi ile birlikte Ahmet Kemal Yüzbaşının seçtiği askerler birinci helikoptere bindi. Ahmet Yüzbaşı seçmece olarak 'sen bin, sen kal' dedi. Ben ikinci helikoptere gittim orada 6 kişiydik" diye konuştu.

"Ömer Başçavuş bizim okulda eğitimciydi, öğretmenimizdi"

Nereye gittiklerini bilmediğini iddia eden Güleç, Gölbaşı'nın üzerinden geçtikleri zaman Özel Kuvvetlere gittiklerini anladığını ifade etti. Helikopter iniş yaptığı zaman Terzi'nin kendilerini toplu görmemesi için dağılıp etrafta güvenlik önlemi aldıklarını anlatan Güleç, "Tam biz geniş avluya girdiğimizde silah sesleri duyduk. Arkama baktığımda herkes sağa sola dağılıyordu. Ben de ağaçlık alana girdim. O esnada silah sesleri devam etti. Burası bizim evimizdi. Anlamaya çalıştım neden böyle bir şeyle karşılaştık diye. Herkes evine emniyetli girer. Orası da bizim evimiz olduğu için şaşırdım ve ne oluyor diye düşünmeye başladım. Mevzilendiğim yerde bazı arkadaşlarla dururken Mehmet Astsubay 'sakin olun' dedi. Bizi sürekli rahatlatmaya çalıştı. Çarşafın içinde birisini taşıyorlardı. Bu kim diye sordum 'Semih Terzi vuruldu' dediler. Semih Terzi neden vurulur? O bizim paşamız neden vuruluyor anlayamadım. Bir ambulans geldi geri gitti. Sonra helikopter geldi ana yola indi. Semih Terzi'yi bindirdiler helikoptere oradan GATA'ya gittiler. Ben orada kimin vurulduğunu bilmiyordum. Ömer Başçavuş bizim okulda eğitimciydi, öğretmenimizdi. Ömer Başcavuş vuruldu dediler bilmedim. Hocamız olan Ömer Başçavuş olduğunu görünce anladım. Semih Terzi gittikten sonra mevziden hiç çıkmadım, sabaha kadar o mevzideydim. Sonra sabaha karşı Ahmet Astsubay geldi. 'Semih Terzi hainmiş. Ümit Bak'ı derdest ettik. Timden başka kimseye güvenmeyin. Emirleri Zekai Paşa'dan alacağız' dedi" şeklinde konuştu.

Darbeci olmadığını savunan Güleç, darbecileri temizlemek için elinden geldiğini yaptığını kaydetti. FETÖ ile bağının olmadığını öne süren Güleç, küçüklüğünden beri asker ya da polis olmak istediğini, yakınlarının cemaate girdiği takdirde ne asker ne de polis olamayacağını söylediğini anlattı. Askeriyede emrin sorgulanamayacağının net olduğunu vurgulayan Güleç, atılı suçları kabul etmediğini ifade etti.

"Başbakanın 'Küçük bir azınlığın kalkışması var ama sıkıntı yok durum kontrol altında' dediğini duyduk"
Tutuklu sanık Kıdemli Başçavuş Cihat İbrahim Yörük, 15 Temmuz akşamı Ankara'ya göreve gideceklerini öğrendiklerini ve bu nedenle hazırlandığını anlattı. Daha sonra havaalanına gitmek için otobüse bindiklerini belirten Yörük, "Otobüse bindiğimizde radyolar açıktı, televizyon açıktı. Başbakanın açıklamaları vardı. 'Küçük bir azınlığın kalkışması var ama sıkıntı yok durum kontrol altında' dediğini duyduk. Ankara üzerinden bir yere terör saldırısı var diye sandık. Uçağa bindiğimizde şarjörlerimizi basmamız emredildi. O hengamede sandıklar açıldı ve şarjörleri doldurmaya başladık. 'Telefonları kesinlikle kapatın' denildiğini duydum ve telefonumu kapattım. Uçaktan indikten sonra uçağın emniyetini aldık" dedi.

"Terör saldırısı var, onları önlemeye çalışacağımızı sandım"

Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu'nun "Otobüse bindiğinizde Başbakanın açıklamalarını duydunuz. Ne yaptığınızı düşünüyordunuz" sorusuna yönelik Yörük, "Terör saldırısı var, onları önlemeye çalışacağımızı sandım. Tim komutanıma sorduğumda o da durumla ilgili detaylı bilgisinin olmadığını, gideceğimiz yerde göreceğimizi söyledi. Semih Terzi'ye sormam gibi bir durum yok rütbemden dolayı. Bu ceza almama neden olur. Emir komuta zincirini bozmadım" cevabını verdi.

"Bir yol kessek, köprü kessek, bir devlet kurumunu bassak 'ne yapıyoruz' diye sorardım"

Yörük, Etimesgut'taki havalimanına indikten sonra çalışır vaziyette bekletilen helikoptere geçtiklerini kaydederek, "Helikopter piste inerken Özel Kuvvetler Karargahı bayrağını görünce rahatladık. Bilmediğimiz bir yer değil. Bir yol kessek, köprü kessek, bir devlet kurumunu bassak 'ne yapıyoruz' diye söyleyeceğim ama inebileceğimiz en normal yere indik. Karargaha doğru yürümeye başladık. Semih Terzi ile birlikte olan ekip karargaha yaklaşık 5-10 adım uzaklıktaydı. Biz onların 20 metre uzağındaydık. Bir anda silahların patladığını duyduk. İçgüdüsel olarak durduk. O an bir adamın düştüğünü bir adamın da ağaçlara doğru kaçtığını gördüm. Daha sonra arkasından ateş ettiler. Arkadaki ekip olarak biz ağaçların oraya gizlendik. Daha sonra Semih Terzi'nin vurulduğunu öğrendim. Ekibin hepsi karargahın önüne yerleştirildi kontrolü sağlamak için. Sabah 05.00'e kadar nöbete dikildiğim yerden ayrılmadım. Olayın ne olduğunu çözemedik. Biz bulunduğumuz yerden hiç çıkmadık. Sabah 05.00 gibi bulunduğumuz mevziye komutan geldi Semih Terzi'nin, Fatih Şahin'in hain olduğunu, Ömer Halisdemir Başçavuşun Zekai Paşa'dan emir alıp vurduğunu anlattı. Darbenin haberini alacak bir aracım yok. O saate kadar benim biriyle konuşmuşluğum, darbe ile ilgili haber almışlığım yok. Ailemi 5 gün sonra arayabildim iyiyim diye" ifadelerini kullandı.

"Ömer Başçavuş gibi biz de emirleri uyguladık"

FETÖ ile bir bağının olmadığını öne süren Yörük, FETÖ'yü bildiğini ancak onlarla bir ilişkisinin olmadığını anlattı. Yörük, Ömer Halisdemir'in kendilerine öğretmenlik yaptığını kaydederek, "Ömer Başçavuş'a Zekai Paşa emir verdiği zaman ucunda ölüm olduğu halde bu emri yerine getirdiyse bizde emirleri uyguladık. Özel Kuvvetleri 'özel kuvvet' yapan bizim emir veren kişiye mutlak şekilde bağlılığımızdır. Başka bir eri getirseniz emir verseniz 50 kez sorgular. Biz bize verilen ölüm emrine bile 'eyvallah' diyecek kadar özel bir ekibiz. Emri sorgulamayız. Her şeyden önce iç hizmet kanunu denen kanunla bağlıyız. Semih Terzi 2014 yılında general olmuş. Davullarla uğurlanan bir kişiydi. Biz bu adamın emir komutasına girdik. Ben ondan şahsen emir almadım. Bizim birliğimize gelmemizde anormal bir durum sezmedim. Öncesinde de Semih Terzi Zekai Paşa'nın olmadığı zamanlarda birliğe vekalet etmiştir. O gün onun karargaha gitmesinde anormal bir durum sezemedik. Belki de içeride Zekai Paşa ile buluşacaktı. Bizim hiçbir şekilde emri sorgulama gibi bir durumumuz olmadı" diye konuştu.

"Öncesinde Ömer Halisdemir'i şüpheli olarak zannettik"

Müşteki Hatice Halisdemir'in avukatının Ömer Halisdemir'in vurulmasının ardından tıbbi müdahale yapılıp yapılmadığı veya müdahalenin engellenip engellenmediğini sorması üzerine Yörük, "Bizim bulunduğumuz yer oraya 30 metre falan uzaklıktaydı. Ambulans geldi daha sonra ambulansı gönderdiler. Biz öncesinde Ömer Halisdemir'i şüpheli olarak zannettik. Sabaha karşı öğrendiğimizde tam tersi olduğunu anladık. Bize emir verilince bulunduğumuz yerden ayrılmadık. Biz PKK terör örgütüne bile elini kaldırdığında, merhamet dilediğinde ona bile merhamet ediyoruz. Biz TSK'nın askerleriyiz. Merhametsizlik olamaz, verilen emirler doğrultusunda hareket ettik" cevabını verdi.

"Özel Kuvvetler itfaiyeci mantığıyla çalışır. Nerede yangın varsa oraya gider"

Tutuklu sanık Piyade Üstçavuş Erhan Almaz, üstlerinin çağırması üzerine karargaha geldiğini söyleyerek, Ankara'ya göreve gideceklerini öğrendiğini kaydetti. Almaz, Ağustos ayında düğününün olacağını ve bu nedenle düğün psikolojisi içinde belirterek, neden göreve Ankara'ya gittiklerini sorduğunu ifade etti. Hiçbir zaman Ankara üzerinden göreve gitmediklerini vurgulayan Almaz, bu durumun kendisine anormal geldiğini söyledi. Almaz, havaalanına gitmek için otobüse bindiklerini söyleyerek, "Ankara hayalleri kurmaya başladım. Radyodan Başbakanın açıklamalarını duyduk. 'Oh Ankara'ya gitme sebebimiz belli oldu' dedim. Özel Kuvvetler itfaiyeci mantığıyla çalışır. Nerede yangın varsa oraya gider. Bu sefer yangın Ankara'da dedim. Ben Özel Kuvvetlerde böyle insanlar olduğunu hiç konduramadım. Özel Kuvvetler siyasetle iç içeydi. Özel Kuvvetlerdeki bir kurs kapanış programına müsteşar gelebiliyordu. Biz siyasilerle yakındık. Son yıllarda özellikle Polis Özel Harekat ve Özel Kuvvetler siyasetle iç içeydi" şeklinde konuştu.

"Köprüyü açın diye ikna edeceğiz falan düşündüm ben"

Almaz, FETÖ ile bir alakasının olmadığını öne sürerek, hükümetin güvendiği iki unsurun olduğu, birisinin de Özel Kuvvetler olduğunu belirterek, "Hükümetin güvendiği iki unsur var biz gidiyoruz beyler dedim. Radyodan Boğaz Köprüsü'nün tanklarla kapatıldığını duyduk. Köprüyü açın diye ikna edeceğiz falan düşündüm ben. 10 yıllık askerim. İnsanları ikna etmek için kafamda yapı oluşturdum. Polis bize eskortluk yaptı, ters yönden bizi havaalanına soktu. Polis bize destek verince biz bastırmaya gideceğiz sandım" dedi.
"Semih Terzi darbeciyse, darbeci olduğu kadar vefasızdır. Semih Terzi hainden öte vefasızdır. Bize de vefasızlık yaptı" diyen Almaz şunları kaydetti:
"Radyodaki frekanstan uçakların vurduğunu duydum. Semih Terzi de uçağın ışığını söndürttü. Uçağın yüksekliğini ölçtüm çok alttan uçuyordu. Bildiğim bütün duaları okumaya başladım. Ankara'yı vuran uçaklar bizi de vuracak sandım. Emir astsubayı ayaktaydı ona yerimi verdim bu seferde ben ayakta kaldım. Uçakta 4 tane VİP koltuğu vardır. Orada Semih Terzi tek oturuyordu. Beni oturtturmadı ayakta gittim ben. O kadar güvensiz bir insan. Pilotun kulaklığını aldı birileriyle görüşmeye başladı. Alçak uçuşla dualarla Ankara'ya geldik. Etimesgut havalimanına geldik. Hava alanında şarjörleri tam dolduruş yaptık çok saçma geliyor, Semih Terzi 'emniyeti alın' dedi anormal geldi. Bizim alanımız orası neden böyle güvenlik önlemi alıyoruz diye sormaya başladım. Helikopterlere binmeye başladık. Daha sonra memleketime mühimmat atılmış o psikolojiyle ailemi aradım 'dışarıya çıkmayın bombalıyorlar' dedim. Çok alçaktan gidiyorduk havadan baktığımda Ankara'yı tanıyamadım. Özel Kuvvetler Komutanlığına gittiğimizi anladıktan sonra rahatladım."
Almaz, üstlerinin verdiği emirlerin sorgulanamayacağını ve kendilerinin de emri sorgulamadığını belirterek, 15 Temmuz'dan sonra herkesin artık emirleri sorgulayacağını, TSK'nın büyük yara aldığını savundu.

"Rahmetli Ömer Başçavuş ile konuşan son kişi belki de benim"

Helikopterle Özel Kuvvetler Komutanlığına indiklerinde Ömer Halisdemir ile karşılaştığını ve 'merhaba abi' dediğini, Halisdemir'in de kendisine 'merhaba' dediğini anlatan Almaz, "Rahmetli Ömer Başçavuş ile konuşan son kişi belki de benim. Semih Terzi ve emir astsubayı giderken silahlar patladı. Şok geçirdim. arkadaşlarıma 'yatın ne oluyor' dedim. Biz hemen kendimizi yere attık. Çıkan sesten vurulan kişinin Semih Terzi'nin olduğunu anladım ama vuran kişiyi anlayamadım. Semih Terzi vuruldu onu içeriye taşıyanlar var biz geride kaldık karışmadık hiçbir şeye. Mihrali üsteğmen çağırdı. Temkinli davrandık. Mihrali Üsteğmeni de gözlemledim. Kanuna aykırı bir emir verdiği taktirde emri uygulamayacağım. Şartellerim attı o gece. Başka bir helikopter geldi. Sıhhıyeci Hüseyin Başçavuş Semih Terzi'ye ilk müdahaleyi yaptı" dedi.

"Semih Terzi inim inim inliyordu"

Mahkeme Başkanı'nın Terzi'nin vurulmasından sonra sesini duyup duymadığını sorması üzerine Almaz, "Evet duydum inim inim inliyordu. Kelime-i Şahadet getiriyordu" ifadesini kullandı.
"Zekai Paşa Ömer Başçavuşun anlını öptü"
Almaz, vurulan diğer kişinin Ömer Halisdemir olduğunu sonradan anladığını belirterek, etraftan silah seslerinin gelmemesi durumunda Sıhhıyeci Hüseyin Başçavuş'un Halisdemir'e müdahale edebileceğini iddia etti. Zekai Aksakallı'nın Özel Kuvvetlere geldiği zaman duygulandığını anlatan Almaz, "Zekai Paşa Ömer Başçavuşun anlını öptü" dedi.

"Ankara'nın göbeğine mühimmat atan pilotlarla aynı koğuşta kalayım boğarım onları"

FETÖ'nün darbeye iştirak eden komutanlarının emir komutadan yararlanmaya çalıştığını vurgulayan Almaz, savunmasına şöyle devam etti:
"Biz kullanılmaya çalışıldık. Benim FETÖ ile ilgim, alakam yok. Akrabalarımı dahi hapishanedeyken takip ettim sülalemde FETÖ'cü çıkmadı. Benim psikolojik yapım gereği kimse bana bunu teklif dahi edemez. Ben kuralcı bir adamım. Arkadaşlarımdan da FETÖ'cü çıkmadı. Bu FETÖ'cüler rahatlıktan dolayı bunlara bulaşmıştır. Biz görevlerden kafamızı kaldıramadık. Ömer Başçavuşum emri nasıl sorgulamadıysa biz de sorgulamadık. Onun yerinde Fatih Binbaşımda olabilirdi Mihrali Üsteğmen de olabilirdi. Bu emir komutayla yapıldı. Semih Terzi kendisini general yapan hükümete nankörlük etti. Bunu kimse dile getirmedi. 15 Temmuz öncesi kimse terörist demedi. Genelkurmay tarafından bir mesaj yayınlansaydı şüpheli davranabilirdik. Semih Terzi de darbeci olabilir diyebilirdim. Buradakilerin hiçbiri FETÖ'cü değildir, güveniyorum arkadaşlarıma. FETÖ'cüler rahatlıktan FETÖ'cü oldu. Biz görevimizden başımızı kaldıramadık. Pilotlar, sen hangi ruh haliyle o mühimmatı Ankara'nın ortasına attı. Irak'ın Kuzeyinde mühimmat atarken kaçakçıları vurmamak için özenen pilotlarımız Ankara'nın göbeğine mühimmat attılar. Aynı koğuşta kalayım boğarım onları. Tek tek çıkarırım oradan bu mühimmat atanları. Ben astsubayım. Bir tuğgeneralin darbeci olduğunu anlayamam ki. Genelkurmay Başkanının yaveri FETÖ'cü çıkmış o anlayamadı. Komutanlık böyle bir şey. Ben küçük bir komutanım ama arkadaşlarıma sahip çıkardım. İllegal bir halini görseydim konuşurdum onlarla. Onlar iyi gizlendi. Ali Kapucu ile çalıştım. O adam olabilir, o normal değil. Ben subaylık sınavına girdim kazanamadım. Öyle insanlar kazanıyormuş subaylığı. 15 Temmuz günü kendi birliğinde olmayan kişiler darbecidir."

"Generallerimiz kendi boyu kısa bile olsa uzun boylu birini seçerdi"

Almaz, darbeci Semih Terzi'nin emir astsubayı Başçavuş Ahmet Kara'nın, Terzi'nin emir astsubaylık görevine gönüllü olmadığını anlatarak, "Eğer ben bırakıyorum deseydi ışık hızıyla Şemdinli ortasına tayinini alırdı. Yakışıklı biri olduğu için onu kendisinin emir astsubaylığına seçti. Generallerimiz kendi boyu kısa olsa bile uzun boylu birini emir subaylığına seçerdi" dedi.

Tahliyesini talep eden Almaz, mahkeme heyetinin bunu reddetmesi halinde kendisinin Ankara'yı bombalayan pilotlarla aynı koğuşa konulmasını istedi.

Müşteki Hatice Halisdemir'in avukatının, "Ömer Halisdemir'e tıbbi müdahale yapılıp yapılmadığı" sorusunu sorması üzerine Almaz şunları söyledi:

"Vuran kim diye merak ettim ve başına gittim olayları çözmek için. Ortamda silah sesleri vardı. Mihrali Üsteğmen beni düşündüğü için oradan uzaklaştırdı. Art niyet yoktu. Sıhhıye erleri çatışmadan dolayı arabanın altına yattı. Biz Ömer Başçavuşa bir şey yapamadık. Ömer Başçavuşumuzun elinde uzun namlulu bir silah olsaydı, uzaktan vursaydı her şey daha güzel olacaktı. Ömer Başçavuşumuz da ben vurdum deseydi, durumu anlatsaydı her şey farklı olurdu. Ömer Başçavuş Semih Terzi'yi vurduktan sonra kaçmasaydı bizimkiler atış yapmazdı. Zekai Paşa, Ömer Başçavuşa vur emri vermeseydi ne olacaktı bunu konuşalım. Semih Terzi lay lay lom çıkacaktı koltuğa. Zekai Paşa bize ulaşacaktı. Durumu anlatacaktı. Biz de komutanım kusura bakmayın Zekai Paşa'nın emri var tutuklusunuz derdik."
Duruşmaya, tutuklu sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediliyor.
 

Abdullah Sarıca
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Vali Eldivan’dan kurum amirlerine talimat: "Hizmetlerde aksaklığa mahal verilmeyecek" Bayburt’ta İl İdare Şube Başkanları Toplantısı gerçekleştirildi. Vali Mustafa Eldivan başkanlığında düzenlenen toplantıda, kamu hizmetlerinin etkinliği ve kurumlar arası koordinasyon konuları masaya yatırıldı. Kurum amirlerinin, şube müdürlerinin katılımıyla yapılan toplantıda Vali Eldivan, kamu hizmetlerinin verimli, etkin ve vatandaş odaklı bir anlayışla yürütülmesinin temel öncelik olduğunu vurguladı. Eldivan, kamu kurum ve kuruluşlarının tam bir iş birliği ve koordinasyon içerisinde çalışmasının, hizmet kalitesini artıracağını ifade etti. Toplantı kapsamında, 2025 yılı içerisinde il genelinde yürütülen çalışmalar kapsamlı bir şekilde değerlendirildi. İl genelinde Sunulan hizmetlerin mevcut durumu, devam eden projelerdeki son aşamalar ve gelecek döneme ilişkin stratejik hedefler detaylıca ele alındı. "Hizmetlerde aksaklığa mahal verilmeyecek" Vali Eldivan, vatandaşlara sunulan hizmetlerin herhangi bir aksaklığa mahal verilmeden sürdürülmesi için gerekli tüm tedbirlerin alınması gerektiğini bildirdi. Genel iş ve işlemlerin titizlikle yürütülmesi konusunda kurum müdürlerine kesin talimat veren Eldivan, kamu disiplininin önemine dikkat çekti. Toplantı sonunda Vali Eldivan, 2025 yılı boyunca özveriyle görev yapan tüm kurum amirleri ve personele teşekkür ederek, yeni dönem çalışmalarında başarılar diledi.
Malatya Malatya’da ‘Terörsüz Türkiye" konferansı AK Parti Malatya Milletvekili ve Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Babacan, ‘Terörsüz Türkiye’ Konferansında yaptığı konuşmada, "Terörün Türkiye’ye yıllık maliyeti yaklaşık 140 milyar dolardır. Bu sorun sadece bir veya iki kişinin değil 86 milyonunun tamamının meselesidir, milletimizle birlikte, kimseyi dışlamadan ayrıştırmadan hep birlikte başaracağız. Biz çocukların ölmediği, silahların konuşmadığı bir Türkiye istiyoruz" şeklinde konuştu. Milletvekili Babacan konuşmasında, "Hiçbir siyasi kaygı duymadan, oy hesabı yapmadan, ‘yeter ki Türkiye kazansın, yeter ki milletimiz kazansın’ diyerek bu tarihi sorumluluğu üstlenen Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye şükranlarımı sunuyorum" dedi. Yeşilyurt Belediyesi ve Yeşilyurt Kent Konseyi tarafından düzenlenen ‘Terörsüz Türkiye’ Konferansı, Kongre ve Kültür Merkezinde yoğun katılımla gerçekleştirildi. Konferansın açılış konuşmasını yapan Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit, konferansın amacının, toplumsal farkındalığı artırmak ve terörün her türlüsüne karşı ortak bir duruş sergilemek olduğunu söyledi. Başkan Geçit, "Terörsüz Türkiye" hedefinin birlik ve beraberliğin, kardeşliğin ve güçlü demokrasinin hâkim olduğu bir Türkiye ideali olduğunu ifade ederken, " Terör; sadece can güvenliğimizi tehdit eden bir sorun değil, aynı zamanda toplumsal huzurumuzu, kardeşliğimizi ve ortak geleceğimizi hedef alan büyük bir tehdittir. Bu nedenle terörle mücadele, yalnızca güvenlik güçlerimizin değil; milletçe hepimizin ortak meselesidir. "Terörsüz Türkiye" hedefine ulaşmanın yolu ise, farklılıklarımızı zenginlik olarak gören, ortak değerler etrafında kenetlenen bir toplumsal bilinçten geçmektedir. "Terörsüz Türkiye" süreci, yüzyıllardır kangrene dönüşmüş önemli bir süreci ele alıyor. Bu sorun ülkemizin tüm enerjisini alan, ekonomik ve insan kaynaklarına darbe vuran bir sorundur. Bu ciddi sorunun kökten çözümlerle ortadan kalkması için sadece elini değil gövdesini de taşın altına koyan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye şükranlarımı sunuyorum. Sayın Babacan’da kurulan komisyonda çok önemli görevler üstlendi, hazırlanan raporların tüm süreçlerinde aktif bir şekilde yer aldı. Ülkemizin en ciddi sorununun çözümünde sorumluluk alması bizim için gurur vesilesidir" şeklinde konuştu. AK Parti Malatya Milletvekili ve Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Babacan ise, terörün toplumsal yapıya verdiği zararlar, demokratik kazanımlar, milli dayanışmanın önemi ve terörle mücadelede toplumsal farkındalığın rolü üzerinden önemli değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Abdurrahman Babacan, Türkiye’nin terörle mücadelesinde gelinen noktayı değerlendirerek, terörün yalnızca güvenlik boyutuyla değil; sosyal, kültürel ve demokratik boyutlarıyla da ele alınması gerektiğini vurguladı. Terörle mücadelede gelinen nokta, milli dayanışmanın önemi, kardeşlik ikliminin güçlendirilmesi ve demokratik kazanımlarımız üzerine konuşan Milletvekili Babacan, "Terörsüz bir Türkiye hedefi, sadece devletimizin değil, toplumun tüm kesimlerinin ortak sorumluluğudur. Milli birlik ve kardeşlik duygularımızı güçlendirdiğimiz ölçüde, terörün zemin bulması da imkânsız hale gelecektir" dedi. Milletvekili Babacan, demokrasi ve hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesinin, terörle mücadelenin en önemli unsurlarından biri olduğunu belirterek, "86 milyonunun tamamı olarak, Türk’üyle, Kürt’üyle, Arab’ıyla, Çerkeziyle, Laz’ıyla; Sünnisiyle, Alevisiyle, gayrimüslimiyle yıllardır terör belasından çok çektik, artık bu meseleyi hep birlikte hareket ederek, ülkemizin hem bugününü hem de yarınlarını düşünerek bitirmemiz gerekiyor. Bu mesele çözülmezse, yarın başka bir terör ve şiddet biçimiyle karşımıza çıkar. Ben buradan iki önemli lidere, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye şükranlarımı sunuyorum. 6 aylık süreçte gördüm ki inanılmaz bir samimiyetle, bu işin çözülmesi için uğraşıyorlar. Hiç bir siyasi kaygı olmadan, "oy kazanırım veya kaybederim" kaygısı taşımadan "yeter ki ülkemiz kazansın milletimiz kazansın yeter ki Türkiye kazansın" diye bu soruna bakan, bu uğurda her türlü fedakârlığı yapan, her türlü sorumluluğu üstlenen kararlı bir duruş sergiliyorlar. Gösterdikleri ufuk ve liderlikten dolayı şükranlarımı sunuyorum. Bu sorun sadece bir ve iki kişinin değil 86 milyonunun tamamının meselesidir, milletimizle birlikte, kimseyi dışlamadan ayrıştırmadan hep birlikte başaracağız" ifadelerini kullandı. "Terörsüz Türkiye’ vizyonunun devlet ve millet projesi olduğunu, Türkiye’nin birliğini, beraberliğini ve kardeşliğini isteyen herkesin bu süreçte aktif rol alması gerektiğine yürekten inandıklarını sözlerine ekleyen Milletvekili Babacan, terörün Türkiye’ye yıllık yaklaşık 140 milyar dolar maliyet oluşturduğunu, bu büyük mali kaybın Türkiye’nin ekonomik büyüme hamlelerine ciddi zararlar verdiğini, milli gelirin ise 5 trilyon dolar seviyesine ulaşabileceğini dile getirdi. Devletin bütün kurumlarının eşgüdüm içinde çalışmasıyla birlikte son yıllarda terör eylemlerinin ciddi biçimde gerileme olduğunun altını çizen Milletvekili Babacan, silahın ve şiddetin olduğu yerde hiçbir şeyin konuşulamayacağını, toplumun her kesiminin sorunlarının ortak irade, karşılıklı diyalog ve milli birlik ve dayanışma içerisinde çözülebileceğini hatırlattı. Milletvekili Babacan, konuşmasının sonunda konferansı düzenleyen Yeşilyurt Belediyesi ile Yeşilyurt Kent Konseyine teşekkürlerini sundu. Soru-cevap bölümüyle devam eden programda katılımcılar, terörle mücadele, toplumsal barış ve demokrasi konularında görüş ve düşüncelerini paylaşma imkânı buldu. Konferansı, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er, Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Bentli, AK Parti İl Başkanı Ali Bakan, MHP İl Başkanı Gökhan Gök, Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit, Battalgazi Belediye Başkanı Bayram Taşkın, AK Parti Yeşilyurt İlçe Başkanı Ramazan Yaylacı, AK Parti Battalgazi İlçe Başkanı Basri Kahveci, MHP Yeşilyurt İlçe Başkanı Süleyman Emre, MHP Battalgazi İlçe Başkanı İlhan İlhan, Malatya Hacı Bektaşı Veli Kültür Merkezi Vakfı Genel Başkanı Hasan Meşeli, Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan, sivil toplum ve meslek örgütleri yetkilileri, mahalle muhtarları ve çok sayıda vatandaş takip etti.