SAĞLIK - 04 Mayıs 2023 Perşembe 14:08

Tuvalet eğitiminde 'ceza' değil 'anlayış' gerekir

A
A
A
Tuvalet eğitiminde 'ceza' değil 'anlayış' gerekir

Tuvalet eğitiminin çocuğun sosyal gelişiminde önemli bir basamak olduğunu belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Fatma Çelik aynı zamanda "Her çocuğun tuvalet eğitimine hazır olma yaşı farklıdır. Bazı çocuklar 18-24 ay arası hazır olduklarına dair belirti gösterirken bazılarında ise bu süre 30 aya kadar çıkabiliyor" dedi.

Tuvalet eğitiminin hem anne babalar hem de çocuğun kendisi için önemli bir eşik olduğunu belirten Medicana Çamlıca Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı, Uzm. Dr. Fatma Çelik, “Bu süreçte en önemli nokta sabırlı olmaktır. Çocuklara tuvalet eğitiminde ceza uygulaması yanlış bir tavırdır. Tuvalet eğitimi için gerçek anlamıyla en uygun zaman çocuğun istediği zamandır. Çocuğumuzun tuvaletini kontrol etmesi için ihtiyaç duyduğu bölgenin sinir dokusu her çocukta farklı dönemlerde gelişir. Çocuğumuzun hazır görünmesi eğitimin kusursuz ilerleyeceği anlamına gelmez. İlk denemede olmayabilir, çocuğumuz istemeyebilir ya da korkabilir. O zaman gündemde böyle bir konu yokmuş gibi beklemek ve tekrar başlamanız önerilir. Olmuyorsa tekrar bekleyip yeniden başlamanız gerekir. Tuvalet eğitimi çocukların belirli bir yaşa eriştiklerinde vücutlarını kontrol edecek duruma gelmeleriyle oldukça kolaylaşır” dedi.

Çocuğun tuvalet eğitimine hazır olduğunu gösteren ipuçları
Çocuğunuzu eğitime duygusal olarak hazır olmasının da büyük önem taşıdığını belirten Uzm. Dr. Fatma Çelik, “Eğer direniyorsa, onu zorlamayın. Sadece biraz daha zamana ihtiyacı olabilir. Zorlayıcı bir tuvalet eğitimi, çocuğunuzun kendini kötü hissetmesine yol açar, kalıcı problemlere, kabızlığa yol açabilir. Ev taşıma, kardeş doğumu, ailede ölüm, ayrılık gibi stresli dönemler denemeye başlamak için uygun zamanlar değildir” dedi ve eğitim için çocuğunuzun hazır olduğuna dair işaretleri şöyle sıraladı: “Çocuğumuzun bezi gün içerisinde en az iki saat boyunca kuru kalıyorsa, öğle uykularında bezi kuru kalıyorsa, tuvalet ihtiyacını çeşitli hareketlerle ve/veya sözlerle ifade ediyorsa, artık uykusunda kaka yapmıyorsa, kakasını yaparken yüz ifadesi değişiyor ve saklanmaya çalışıyorsa, basit talimatlarınıza uyuyor, banyoya gidebiliyor ve soyunabiliyorsa, bezi kirlenince rahatsızlık hissediyorsa, tuvaleti kullanmak istiyorsa eğitim için sürece başlayabilirsiniz.”

Tuvalet eğitiminde 'ceza' değil 'anlayış' gerekir

Tuvalet eğitimini nasıl vereceğiz
Eğitimin nasıl verilmesine dair de tavsiyelerde bulunan Fatma Çelik, “Hangi kelimeleri kullanacağınıza karar verin. Ailede kullanılan, çocuğun da söyleyebileceği basit kelimeler seçin. Çocukla ortak bir dilde konuşmanız önemlidir. Çocuğun hazır olduğunu fark edince, bir lazımlık alın. (Ayakları yere değdiği için genellikle lazımlıkta daha rahat ederler) Lazımlığı banyoya yerleştirin. 1-2 saatte bir banyoya gidin. Sabah kalktığında, yemeklerden sonra ve tuvaleti geldiğine dair belirtileri fark ettiğinizde, lazımlığa oturması için teşvik edin. Birkaç dakika beklemesini sağlayın, sonuç yoksa ısrar etmeyin. Bazı çocuklar başlangıçta, çişlerini lazımlığa yapar ancak kaka için bezlerini kullanmaya devam ederler. Her başarıda onu övün, memnuniyetinizi bir gülücük veya sarılma bazen de küçük bir ödülle gösterin. Unutmayın, takdir edilen davranışlar yinelenir. Arada olabilecek kazaları hoş görün. Başarısızlıkta asla cezalandırmayın. Bu sadece, işi zorlaştırır ve çocuğu üzer. Belki, çocuğunuz henüz hazır değildir, biraz daha sabretmelisiniz” şeklinde konuştu.

Yardımcı olacak ipuçları
Son olarak diğer yardımcı olacak ipuçlarını da aktaran Çelik, “Tuvalete alışma ile ilgili kitaplar okuyun. Lazımlıkta otururken yanında olun, sohbet edin. Anne, baba veya büyük kardeşlerin tuvaleti nasıl kullandıklarını göstermesi yararlı olur. Kızlara, idrar yolu enfeksiyonlarından korumak için, temizliği önden arkaya yapması öğretilmelidir. Her tuvalet sonrası elleri yıkaması öğretilmelidir” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa ANASİAD Genel Başkanı Hakan Birkan: "Hep birlikte ekonomiye odaklanmalıyız" Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ANASİAD) Genel Başkanı Hakan Birkan, Türkiye’nin bir süredir yüksek enflasyon, yüksek faiz ve döviz fiyatlarındaki uyumsuzlukla mücadele ettiğini, bu yüzden tüm kesimlerden siyasi çekişmeleri geride bırakarak sadece ekonomiye odaklanması gerektiğini söyledi. TÜİK’e göre, Tüketici Fiyat Endeksinin nisanda aylık bazda 3,18, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksinin de yüzde 3,60 artış gösterdiğini, yıllık enflasyonun tüketici fiyatlarında yüzde 69,80, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 55,66 olarak gerçekleştiğine dikkat çeken ANASİAD Genel Başkanı Hakan Birkan, iş dünyası için en büyük sorunun enflasyon olduğunu, bunun yanı sıra yüksek faiz nedeniyle paraya ulaşmanın zorlaştığını bunun da yatırım ve üretimin önündeki engeller olduğunu belirterek, “Ülkemizdeki tüm kesimlerin kısır çekişmeleri bir kenara bırakarak biran önce gerçek gündem olan ekonomiye odaklanmasını gerekiyor. Merkez Bankası, yılsonu enflasyon beklentisini yüzde 36 olarak açıkladı. Ancak iş dünyası olarak bu yılı yüzde 43-44 bandında tamamlanmasını bekliyoruz. Bununla birlikte ihracatın sıkıntıya girmemesi ve ithalatın cazip hale gelmemesi için kur ile enflasyon arasındaki dengenin de kopmaması lazım. Kuru baskılayarak enflasyonu tutmanın kısa vadeli birtakım faydaları olabilir ama bu ithalatı artıran, ihracatı baskılayan unsurdur. Bu da kapatmak için büyük bir mücadele içinde olduğumuz dış ticaret açığımızı olumsuz yönde etkileyecektir" dedi. Yüksek faiz politikası sebebiyle banka kredisi maliyetlerinin çok yüksek olduğunu belirten Hakan Birkan, enflasyonun yüksek olduğu bir ortamda, kredi maliyetlerinin enflasyon üzerinde konumlanmasının piyasanın bir gerçeği olduğunu kabul ettiklerini ama ticari faaliyetleri devam ettirmek için de kredi kullanımının zorunlu olduğunu vurguladı. Beklentilerinin enflasyonun makul seviyeye inmesi, buna bağlı olarak da faizlerin ve kredi maliyetlerinin daha uygun bir noktaya gelmesi olduğunu ifade eden Birkan, “Elbette kredi maliyetlerinin aşağıya çekilmesi, enflasyonun aşağıya çekilmesiyle uyumlu bir halde olacaktır. Bu yüzde de el birliği ederek önce enflasyonla topyekûn mücadele etmeliyiz. Türkiye 2 yıldır seçim atmosferinde. Uygulanan seçim ekonomisi bütün dengeleri bozdu. Diğer yandan uzun bir pandemi sürecinin ardından Rusya Ukrayna arasında çıkan savaş dünyada ekonomileri alt üst etti. Geçen yıl yaşadığımız deprem felaketi ise ekonomimize büyük bir darbe vurdu. Şimdi el birliği ile bu durumu terse çevirecek hamleler yapmak zorundayız. Başta siyasetçiler olmak üzere toplumun tüm kesimlerinden normalleşme adımları atmasını bekliyoruz” şeklinde konuştu. Hakan Birkan önceki gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel arasında gerçekleşen görüşmenin ve görüşme sonrasında da iade-i ziyaret yapılacağının açıklanmasının ülkede siyasi tansiyonun düşmesinde olumlu bir adım olarak gördüklerini de söyledi. Birkan, “İş dünyası olarak, sadece üretime odaklanmak istiyoruz. Ülkemizin ilerlemesi, halkımızın refah ve mutluluğu için birlik ve beraberlik içinde olmamız çok önemli. Ekonomideki olumsuzluklara, dünyada devam eden savaşlara rağmen gelecekten umutluyuz” dedi.
Bursa BUYSAD Başkanı Coşkun Dönmez, tekrar YESİDEF yönetiminde BUYSAD Başkanı Coşkun Dönmez, YESİDEF yönetimine yeniden seçildi. Dönmez, endüstriyel yemek sektörünün üst kuruluşu olan YESİDEF’in sektörün gelişmesi için çok önemli çalışmalar yaptığını söyledi. Yemek Sanayicileri Federasyonunun (YESİDEF) olağan genel kurulu kısa süre önce İstanbul’da yapıldı. Federasyon Başkanı Hüseyin Bozdağ’ın güven tazelediği kongrede Bursa Yemek Sanayicileri Derneği (BUYSAD) Başkanı Coşkun Dönmez de bir kez daha Yönetim Kurulu üyesi seçildi. Stratejik öneme sahip olan endüstriyel yemek sektörünün ciddi büyüklüğe ulaştığını söyleyen Coşkun Dönmez, ülke genelinde 6 bin dolayında firmada yaklaşık 400 bin kişiye istihdam sağladıklarına dikkat çekti. Günümüzde gıdaya ulaşmanın zorlaştığını ve bu nedenle gıda güvenliğinin daha da önemli hale geldiğini ifade eden Dönmez, “Her sektörde olduğu gibi endüstriyel yemek sektörünün de kendine has zorluları ve sorunları var. Sektörün gelişimini, öncelikle sorunlarımızı çözerek başlamamız doğru olur. Tıpkı yerelde BUYSAD ile yaptığımız gibi, YESİDEF çatısı altında da sorunlarımızı temelden ortadan kaldıracak çözümler üretmek istiyoruz” dedi. Coşkun Dönmez yapmak istedikleri çalışmalar hakkında da bilgi verdi. Sektörde çoğu işletmenin geleneksel yöntemlerle yemek pişirmeye devam ettiğini fakat enerji verimliliği açısından tüm işletmeleri buharlı pişirme sistemlerine geçmesi gerektiğini söyleyen Dönmez, “Çünkü başta elektrik ve doğalgaz olmak üzere enerji maliyetleri gerçekten can yakıyor. Yemekleri maksimum gıda güvenliği, sıfır tolerans, sıfır risk anlayışı ile tercihen pastörize ederek son tüketim noktalara ulaştırmamak gerekiyor. Temel ihtiyaç olan gıda sektöründeki firmalara yatırım teşvikleri verilmeli. Kaldı ki bizim sektörümüzde her şeyi yerli teknoloji ile yapabiliyoruz. Yani hazır yemek sektörüne verilecek katkı aynı zamanda yerli üreticinin desteklenmesi anlamına geliyor” diye konuştu. Başkan Dönmez, şehirlerin sanayi bölgelerine yakın konumdaki yerlerinde gıda ihtisas alanları oluşturulması, bu alanlar teşvik çerçevesine alınıp gıdaların daha sağlıklı ortamlarda üretilmesinin yolunu açmak gerektiğini de söyledi. Bu alanlarda devletin denetim faaliyetlerinin de daha kontrollü olacağını kaydeden Dönmez, “Her ne kadar işini layıkıyla yapan işletmelerimizde kendilerine ait arıtma sistemleri olsa da, kapsamlı arıtma sistemleri de yapılarak altyapı sorunlarımız giderilebilir” diye konuştu.