GÜNDEM - 09 Aralık 2015 Çarşamba 11:03

Üniversite öğrencisinin projesi yüzlerce can kurtaracak

A
A
A
Üniversite öğrencisinin projesi yüzlerce can kurtaracak

Elazığ Fırat Üniversitesi Otomotiv Mühendisliği öğrencisi Muhammed Ali Balkaya, her yıl yüzlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olan “ışık yetersizliği kazalarını” önlemek amacıyla “Kapı sinyal bandı” projesi geliştirdi. Balkaya, projesi sayesinde yüzlerce can kurtaracak.

Fırat Üniversitesi Otomotiv Mühendisliği 4’üncü sınıf öğrencisi Muhammed Ali Balkaya, Türkiye’deki kazaların yüzde 3,67’sine neden olan “ışık yetersizliğinin” önüne geçmek amacıyla “Kapı sinyal bandı” projesini geliştirdi. Projesiyle, yüzlerce canı kurtarmayı ve “ışık yetersizliğinden” kaynaklanan kazaları önlemeyi hedefleyen Balkaya, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’ndan (TÜBİTAK) da destek aldı. 

Konuya ilişkin İHA’ya açıklamalarda bulunan Balkaya, Türkiye’de ışık yetersizliğinden oluşan 3.67’lik kaza oranını düşürmeyi hedeflediğini belirterek, “Bunun için ‘Ne yapabilirim?’ diye düşünürken aklıma sinyal boru geldi. Kapı bandı sadece kapı koruma görevi alıyordu. Bunun haricinde herhangi bir görevi yoktu. Bunu nasıl yerleştiririm diye düşünürken kapı bandının ortasını boşaltarak sinyal borusu yerleştirdim. Yerleştirdiğim boruyu ilk başta bir sürücü devresine bağladım ve çalıştırdım. Kendi arabamda denedim. İyi sonuçlar elde ettim” dedi.

“250 LİRAYA CAN KURTARACAK”
Bandın araca montaj olarak da bağlandığına dikkat çeken Balkaya, “Normalde ekstra hatta bağlı, bu da ekstra hat pahalı olduğu için bunu direk arabanın harness sistemine yani arabanın kablo ana hattına paralel olarak bağlayabiliyorsun. Sinyal lamları yandığı sürece bunlarda yanıp sürüyor. En önemlisi de eş değerli yanıp sönüyor. Ortaya yerleştirilen led sistemi, sinyal boru sistemi direk arabanın harnesslerine bağlanıyor. Bu şekilde olması maliyeti yüzde 50 düşürüyor. 4 kapanın 250 lira maliyeti var. Bu hem canımızı kurtaracak hem de aksesuar olarak büyük bir etkisi olacağına inanıyorum. Projeye başlamadan önce birkaç tane hocam danıştım. Öncelikle proje danışmanım Hanbey Hazara danıştım. Ondan olumlu sonuçlar aldım ve ilk başta arabamda denedim. Arabamda denerken olmaz, arabada kısa devre yaparsın, arabayı yakarsın dediler. Ama hiçbir şekilde aldırış etmedim. Kendi arabamda denedim ve çok olumlu sonuçlar aldım. Çevremden de olumlu sonuçlar aldım. Herkes bize de yaptır diye istemeye başladı" diye konuştu.

“KAZA ORANINI DÜŞÜRÜYOR”
Yaptığı projenin faydalarından bahseden Balkaya, “Olumsuz hava koşullarında, örneğin sisli havalarda karşıda gelen araçlar veya arkada gelen araçlar aracı tam göremiyor. Ön farlardaki ve arka stoplardaki sinyal lambaları yetersiz kalabiliyor. Bunun arttırılmasına yönelik yaptığım proje olumlu sonuçlar aldı. Daha sonra yan yana giden iki aracın sağ veya sol şerit değiştirirken ön far veya arka stop görünmemesi bir kaza oranı sebebiydi. Bu kazayı da önlemek için yaptığım sinyal boruda olumlu sonuçlar doğurdu. Çünkü yandaki araç bu ışığın aldığı şiddeti fark ederek aracın döneceğini anlıyor ve aracın süratini geri çekebiliyor. Buda bir kaza önleyici etkisi olduğunu düşündük. Olumlu sonuçlar aldıktan sonra buna da emin olduk. İnsanlar da ışığın daha fazla olduğu şeyler ilgi çekiyor. Örneğin aksesuar şirketleri led farlar, xenon farlar piyasaya sürüyorlar. Benim yaptığım sistemde hem koruma özelliği var. Can koruması hiçbir zaman telafi edilecek bir şey değildir. Kaza da kaybettiği herhangi bir hasar hiçbir zaman geri dönüşü olmayan bir kazadır. Çünkü hiçbir zaman insan bedeni, insan vücudunun bir tamiri yoktur. Bu yaptığım sistem size basit gelebilir ama kaza oranını düşürüyor. Ölüm oranını düşürüyor. Can kaybını düşürüyor. Bu benim için en büyük etkendi” dedi.

PATENT BAŞVURUSUNDA BULUNDU
Yaptığı kapı sinyal bandının arabanın sinyal boyutuyla paralel olarak aynı işlevi gördüğünü vurgulayan Balkaya, şunları kaydetti:
“Proje göründüğü üzere sadece 30 saniye yanıp sönerek ama arabanın sinyal boyutuyla paralel olarak aynı işlevi olduğunu gösteriyor. Bu da düzensiz ışığın yanmasını sönmesini engellemiş oluyor. Yaptığım projeyle TUBİTAK 2241 A destekleme fonuna başvurduk. Projenin özgün olması, dünyada başka bir şirketin, kuruluşun ve kişilerin yapmamasını ön görülerek TUBİTAK’tan hibe aldım. Bu hibeyi proje bazında kullandım. Bundan sonraki hedefim ise patent aşamasıdır. Patent başvurusunda bulundum. Patenti aldıktan sonra pazara girmeyi düşünüyorum. Pazara girmek için devletin destek fonlarından faydalanacağım. İnşallah bu konu hakkında devletimiz bana destek olur.”

“DÜNYADA YAPILMAMIŞ BİR PROJE”
Proje danışmanlığını yapan Fırat Üniversitesi Taşıt Dinamiği ve Kontrol Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hanbey Hazar ise, şu ifadelerde bulundu:
“Üniversitemiz 4. sınıf öğrencilerimizden Muhammed Ali Balkaya, sanayi odaklı bir TUBİTAK projesi geliştirdi. Bu proje TUBİTAK tarafından desteklenmeye layık görüldü. Bu proje taşıtların güvenlik sistemiyle ilgilidir. Taşıtların seyir esnasında görünebilirliği, kaza oranları üzerinde çok ciddi bir etkiye sahip. Bu projeyle taşıtların güvenlik sistemine katkıda bulunur. Taşıtların artık AR-GE’lerinde bununla beraber diğer güvenlik, radar sistemi, şekli izleme takip sistemi gibi diğer sistemlere ek olarak da bizim projemiz yer alacak. Bu projede dünyada yapılmamış olan bir proje. Öğrencimiz patent başvurusunda da bulundu. Dolayısıyla taşıtların kaza yapma oranında, taşıtların görülebilirliği üzerinde bu projenin çok ciddi bir katkı sağlayacağını düşünmekteyiz. Çünkü otomobil sektörü çok ciddi bir paranın harcandığı sektör. Ülkemiz, üniversitemiz olarak böyle bir sektörde az da olsa katkı sağlamak bizim açımızdan çok önemli. Otomobil sektörüne Türkiye’nin, üniversitemizin, bizlerin de var olduğunu bu yönde katkı sağlayabileceğimizi bu projeyle ispatlamış olduk.” 

KAMİL CANKILIÇ
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Uluslararası dil sınavları Erzurum’da başarıyla uygulanıyor Atatürk Üniversitesi; Uluslararası Dil Sınavları Koordinatörlüğü (ATAİLE) aracılığıyla Erzurum’u, Doğu Anadolu Bölgesnin uluslararası dil sınavları merkezi hâline getirerek bölgeye yönelik stratejik bir hizmeti başarıyla sürdürüyor. Dünya genelinde geçerliliği bulunan prestijli dil sınavlarının üniversite bünyesinde düzenli ve tam kapasiteyle uygulanması, akademik ve profesyonel hedefleri olan adaylar için önemli bir fırsat sunuyor. Uzun yıllar boyunca YÖK ve ÖSYM denkliği bulunan uluslararası dil sınavlarına katılmak isteyen adaylar, sınavlara girebilmek için büyükşehirlere seyahat etmek zorunda kalıyor; bu durum hem maddi hem de psikolojik açıdan ciddi bir yük oluşturuyordu. Atatürk Üniversitesi tarafından hayata geçirilen bu uygulama sayesinde adaylar, sınav stresine eklenen yolculuk, konaklama ve zaman kaybı gibi zorluklardan tamamen kurtularak kendi şehirlerinde, güvenli ve konforlu bir ortamda sınava girme imkânına kavuşuyor. Fırsat eşitliğini güçlendiren stratejik hamle Atatürk Üniversitesinin bu hizmeti, yalnızca sınav uygulaması olmanın ötesinde, bölgesel kalkınma ve eğitimde fırsat eşitliği vizyonunun güçlü bir yansıması olarak öne çıkıyor. Erzurum’un eğitim üssü kimliğini daha da pekiştiren bu adım, Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki akademisyenler, öğrenciler ve profesyoneller için erişilebilirliği artırarak uluslararasılaşma hedeflerine doğrudan katkı sağlıyor. YÖK ve ÖSYM denkliği ile resmi güvence Atatürk Üniversitesi bünyesinde gerçekleştirilen tüm uluslararası dil sınavlarının Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından tanınan resmi eşdeğerliğe sahip olması, bu hizmetin en kritik yönünü oluşturuyor. Bu sayede adaylar; yüksek lisans ve doktora başvurularında, doçentlik süreçlerinde ve dil puanı şartı aranan kamu personeli alımlarında elde ettikleri sonuçları güvenle kullanabiliyor. Rektör Hacımüftüoğlu: "Bölgenin akademik gücüne yatırım yapıyoruz" Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, üniversitenin yalnızca eğitim veren değil, bölgenin geleceğini şekillendiren bir vizyonla hareket ettiğini vurgulayarak şunları söyledi: "Atatürk Üniversitesi olarak temel önceliklerimizden biri, bulunduğumuz coğrafyanın akademik ve entelektüel potansiyelini en üst düzeye çıkarmaktır. Uluslararası geçerliliğe sahip dil sınavlarını Erzurum’da uygulamaya başlamamız, bu anlayışın somut bir göstergesidir. Akademisyenlerimizin, öğrencilerimizin ve tüm adaylarımızın büyükşehirlere gitmek zorunda kalmadan, kendi şehirlerinde bu sınavlara girebilmeleri; hem fırsat eşitliği hem de bölgesel kalkınma açısından son derece kıymetlidir. YÖK ve ÖSYM denkliği bulunan bu sınavlarla, bölgemizin akademik rekabet gücünü artırmaya ve uluslararasılaşma hedeflerimize kararlılıkla ilerlemeye devam edeceğiz." Tüm süreç, alanında uzman personel tarafından yürütülüyor Uluslararası Dil Sınavları Koordinatörü Öğr. Gör. Cengizhan Akdağ, ATAİLE bünyesinde yürütülen sınav uygulamalarında aday memnuniyetini ve sınav kalitesini merkeze alan bir anlayış benimsediklerini belirtti. Akdağ, sınav merkezlerinin modern teknolojik altyapıya sahip, sessiz ve konforlu alanlar olarak tasarlandığını vurgulayarak, "Sınav süreçlerimizi alanında uzman personelimiz eşliğinde, uluslararası standartlara uygun şekilde yürütüyoruz. Adaylarımızın kendilerini rahat hissedebilecekleri bir ortam oluşturmak, sınav stresini en aza indirerek gerçek performanslarını ortaya koymalarına doğrudan katkı sağlıyor," ifadelerini kullandı. Yüksek standartlarda sınav ortamı Erzurum’da düzenli olarak uygulanan uluslararası dil sınavlarına da değinen Akdağ, Atatürk Üniversitesi Uluslararası Dil Sınavları Koordinatörlüğü bünyesinde TOEFL iBT, IELTS, LanguageCert, PTE Academic, Oxford Test of English ve Cambridge Linguaskill gibi dünya genelinde geçerliliği bulunan sınavların başarıyla gerçekleştirildiğini belirtti. Bu sınavların YÖK ve ÖSYM tarafından tanınan resmi eşdeğerliğe sahip olmasının adaylar için büyük bir güvence sunduğunu dile getirdi. Bölge halkına çağrıda bulunan Akdağ, "Erzurum ve çevre illerde yaşayan tüm adayları, uluslararası geçerliliğe sahip dil yeterlilik puanlarını kendi şehirlerinde, yüksek standartlarda bir sınav ortamında elde etmeye davet ediyoruz. Atatürk Üniversitesi olarak akademik ve profesyonel gelişimin önündeki engelleri kaldırmaya yönelik çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz" şeklinde konuştu.
İstanbul Petrol Ofisi Grubu’nun İstanbul Havalimanı güzergâhındaki istasyonu hizmete açıldı Petrol Ofisi Grubu, istasyon ağına stratejik bir hizmet noktası daha ekledi. Yıllık 90 milyon yolcu kapasitesiyle dünyanın en yoğun havalimanlarından biri olan İstanbul Havalimanı güzergâhında bulunan Gündoğdu akaryakıt tesisi hizmete açıldı. Petrol Ofisi Grubu, İstanbul’un trafiği en yoğun bölgelerinden biri olan İstanbul Havalimanı güzergâhında, Gündoğdu akaryakıt tesisini hizmete açtı. Boğaziçi Grup bünyesinde faaliyet gösterecek istasyonun açılış töreni; Eyüpsultan Kaymakamı Dr. Arslan Yurt, Petrol Ofisi Grubu Perakende Direktörü Ömür Gebeş ve Boğaziçi Grup Genel Müdürü Ozan Özdoğan’ın katılımıyla gerçekleşti. Törende konuşan Eyüpsultan Kaymakamı Dr. Arslan Yurt, "İstanbul Havalimanı çevresinde yapılan yatırımlar hem bölge halkı hem de kamu adına büyük önem taşıyor. Bu tür projeler sadece fiziki bir yapıdan ibaret olmaktan öte bölgenin gelişimine, istihdama ve hizmet kalitesine de doğrudan katkı sunan çalışmalar. ‘İnsanlar kıyafetleriyle karşılanır, ilmiyle ağırlanır, ahlakıyla uğurlanır’ düsturuyla hizmete alınan bu tesisin de sadece modern dış görünümü ile değil aynı zamanda kaliteli hizmet anlayışı ile fark oluşturacağına inanıyorum. Projenin gerçekleştirilmesinde, başta Petrol Ofisi Grubu ile Boğaziçi Grubu olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" dedi. Yeni tesisi değerlendiren Petrol Ofisi Grubu Perakende Direktörü Ömür Gebeş, "Küresel havacılık endüstrisinin önemli referans noktalarından biri olan İGA İstanbul Havalimanı’nın oluşturduğu yolcu ve araç trafiği, bu güzergâhı İstanbul’un en yoğun ana arterlerinden biri haline getirdi. Bu yoğunluğun getirdiği artan akaryakıt ve alışveriş talebini karşılamak amacıyla yaptığımız bu stratejik yatırımdan mutluluk duyuyoruz. Yılda yaklaşık 11 milyon aracın geçiş yaptığı bir bölgede yer alan istasyonumuzda biz de yılda yarım milyondan fazla araca hizmet vermeyi planlıyoruz. Bu vesileyle açılışımıza teşrif eden Kaymakamımıza ve güçlü bir iş birliğinin başlangıcı olarak gördüğümüz bu projedeki katkıları için Boğaziçi Grup’a teşekkürlerimizi sunuyorum" şeklinde konuştu. Boğaziçi Grup Genel Müdürü Ozan Özdoğan ise konuşmasında şunları söyledi: "Burası sadece bir akaryakıt istasyonu değil; Boğaziçi Grubu’nun enerjisini, vizyonunu ve geleceğe olan inancını yepyeni bir seviyeye de taşıdığımız bir nokta. Sektörün köklü ve güvenilir markası Petrol Ofisi’nin güncel ve modern konseptiyle hizmete aldığımız bu istasyon, müşterilerimizin kaliteli hizmet ve güler yüzü bir arada bulacağı yeni bir buluşma noktası olacak. Boğaziçi Grup olarak bölgeye değer katan yatırımlar yapmayı ve hizmet standartlarını sürekli yukarı taşımayı ilke edindik. Bu ilke doğrultusunda istasyonumuz; güvenli ve hızlı hizmet için yenilenmiş altyapısı, zengin market ve dinlenme alanları, geniş ürün yelpazesi, kalite ve güvenlik standartlarına bağlı operasyon yapısıyla bölge halkına, kullanıcılara en yüksek hizmet kalitesini sunmak üzere tasarlandı. Petrol Ofisi Grubu’na, iş ortaklarımıza ve açılışımıza teşrif ederek bizleri onurlandıran Sayın Kaymakamımıza teşekkür ediyorum." Yapılan açıklamaya göre, 5 akaryakıt ve 1 LPG ünitesi bulunan Gündoğdu akaryakıt istasyonunda; sürücülere hızlı ve güvenilir yakıt ikmali sağlanıyor. Ayrıca istasyonda, Petrol Ofisi Grubu’nun ürettiği madeni yağların satışlarıyla araçların ihtiyaçlarına eksiksiz yanıt veriliyor. Geniş ürün skalası, ferah iç mekân tasarımı ve kaliteli ikram seçenekleriyle donatılan Market Plus misafirlere konforlu bir alışveriş deneyimi yaşatırken tesisin sahip olduğu kış bahçesi de sürücüler için keyifli bir dinlenme ve yenilenme merkezi olarak öne çıkıyor.