SAĞLIK - 19 Ocak 2017 Perşembe 11:42

Yapay pankreasa bir adım kaldı

A
A
A
Yapay pankreasa bir adım kaldı

Türkiye’de ilk kez düzenlenecek olan “1. Diyabet Teknolojileri Sempozyumu” 20-22 Ocak tarihleri arasında İzmir’de gerçekleştirilecek. Uluslararası katılımın olacağı sempozyumda, Türkiye’de sayısı 11 milyonu bulan şeker hastalarının hayatını kolaylaştıracak, 'yapay pankreas' da denilen hibrit pompa gibi son teknoloji ürünler tanıtılacak.

Avrupa ülkeleri arasında diyabetin dört kat hızlı artış gösterdiği ülke olan Türkiye’de ilk kez düzenlenecek olan “1. Diyabet Teknolojileri Sempozyumu” 20-22 Ocak tarihleri arasında İzmir’de gerçekleştirilecek. Türkiye’de sayısı 11 milyonu bulan şeker hastalarının hayatını kolaylaştıracak, 'yapay pankreas' da denilen hibrit pompa gibi son teknoloji ürünlerinin tanıtılacağı ve yeni tedavi yöntemlerinin konuşulacağı sempozyuma uluslararası katılım olacak.

Yüzde 60, şeker hastası olduğunu bilmiyor
Her altı saniyede bir kişinin diyabet hastalığından hayatını kaybettiğine ve küresel sağlık harcamalarının yüzde 12’sinin diyabete harcandığına dikkat çeken sempozyum başkanı Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Selçuk Dağdelen, “Türkiye’de diyabet hastalarının yüzde 60’ı şeker hastası olduğunun farkında bile değil. Hastalıkla ilgili tedavi seçenekleri giderek artsa da, hastalığın önlenmesi ve glisemik kontrol açısından hala hedeflediğimiz yere ulaşabilmiş değiliz” dedi. Sempozyum başkanlığını Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Damla Gökşen’le birlikte yürüten Dağdelen, IDF Diyabet Atlası tahminlerine göre, tüm dünyada 11 yetişkinden birinin diyabetli, 542 bin çocuğun ise tip-1 diyabet hastası olduğuna vurgu yaptı.

Teknolojik gelişmeler anlatılacak
Türkiye'de erişkin popülasyonun yaklaşık yüzde 18’inin obez olduğunu ve aynı popülasyonda yaklaşık 11 milyon kişinin diyabet hastası olduğunu kaydeden Dağdelen, "Diyabet hastalarında kalp krizi, felç, böbrek hastalığı ve böbrek yetmezliği gibi hayati fonksiyonlarında ciddi değişimler olmaktadır. Diyabet tedavisi giderek daha karmaşık hale geliyor. 1923 Nobel'ini kazandıran insülinin keşfinden bu yana, diyabetolojiyi o kadar etkili değiştirebilecek bir keşif henüz gerçekleşmedi. Özellikle son 10 yılda, diyabetle mücadelemizi kolaylaştıracak çok önemli teknolojiler geliştirildi. Yeni glukoz ölçüm yöntemleri, insülin infüzyon sistemleri, kapalı devre uygulamalar aslında hep diyabetle mücadelemizi iyileştirmek, verimimizi artırmak için tasarlandı. Fakat diyabet teknolojileri de giderek karmaşıklaşıyor. Çocuk ve erişkin endokrin uzmanları olarak, Türkiye’de ilk kez bir araya gelip diyabet tanı ve tedavisinde kullanabileceğimiz teknolojik gelişmeleri gözden geçirmek istedik” diye konuştu.

"Avrupa ülkelerinden dört kat hızlı ilerliyor"
'Yapay pankreas' da denilen ve diyabet hastalarının hayatını kolaylaştıracak hibrit pompaların ve yeni teknoloji sensörlü şeker ölçüm cihazlarının tanıtımının da yapılacağı sempozyuma uluslararası katılım da gerçekleşecek. Prof. Dr. Dağdelen, “Türkiye’de şeker hastalığı, Avrupa ülkelerine göre dört kat hızlı ilerliyor. Üstelik tüm bu verilere rağmen tanı konulmuş diyabet hastaları, hastalıklarını kontrol etmekte de yetersiz kalıyor. Ne yazık ki, Türkiye’de SGK’nın açıkladığı rakamlara göre, sağlık için harcanan her 4 liradan 1 lirası diyabet hastalığının tedavisi için harcanıyor” ifadelerini kullandı.

20-22 Ocak'ta düzenlenecek
Swissotel Büyük Efes’te, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Bilim Dalları ile Türk Diyabet Vakfı ve Türkiye Çocuk Endokrinolojisi ile Diyabet Derneği işbirliğiyle gerçekleştirilecek 1. Diyabet Teknolojileri Sempozyumu 20-22 Ocak tarihleri arasında düzenlenecek.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Efes Antik Kenti’ndeki ‘gece müzeciliği’ lansmanına yoğun katılım UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Efes Antik Kenti’nde, gece müzeciliği lansmanı gerçekleştirildi. Yerli ve yabancı turistler, antik kenti böylece gece saatlerinde de ziyaret edebiliyor. Helenistik, Roma, Bizans, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinden taşıdığı izlerle Anadolu’nun eşsiz zenginliğini gün yüzüne çıkaran İzmir’in Selçuk ilçesindeki Efes Antik Kenti, Kültür ve Turizm Bakanlığının ‘gece müzeciliği’ uygulaması kapsamında ışıklandırılmıştı. Türkiye’de ilk kez Efes’te uygulanan ışıklandırma çalışmalarının ardından, ‘gece müzeciliği’ tanıtım toplantısı düzenlendi. Yenilenen ışıklandırma çalışmalarıyla birlikte yerli ve yabancı binlerce ziyaretçi, 2 bin 300 yıllık Efes Antik Kenti’ni gün batımından sonra da ziyaret edebiliyor. Tanıtım toplantısına, İzmir Valisi Süleyman Elban, Ege Ordu Komutanı Orgeneral Kemal Yeni, Kültür ve Turizm Bakanlığı protokolü, devlet görevlileri, turizm sektöründeki paydaşlar ve birçok vatandaş katılım gösterdi. Uygulama ilk kez ‘Efes Antik Kenti’nde hayata geçirildi Toplantıda konuşan ve ‘Gece müzeciliği’ kavramının açık alanlarda, ören yerlerinde ve tarihi kentlerde bu yıl ilk kez uygulamaya konulduğunu söyleyen İzmir Valisi Süleyman Elban, “Bugün ülkemiz turizmciliğiyle ilgili çok farklı ama çok özel bir programı başlatmak üzere buradayız. İlk başlanan lokasyon da Efes’imiz oldu. Efes gibi bazı tarihi alanlarımızda çok fazla talep var. Hem ülkemizden hem de yurtdışından birçok insan bu alanları görmek istiyor. Fakat bu alanların da maalesef kapasitesi sınırlı. Dolayısıyla buradaki ziyaret saatlerini daha da ileri saatlere almak gerekiyor ancak gün ışığı yetersizdi. Kültür Turizm Bakanlığımız burada ciddi bir aydınlatma projesi hazırladı. Artık 00.00’a kadar da Efes’imizde gece müzeciliği şeklinde tabir ettiğimiz ziyaret saatlerini uzatmış olduk” ifadelerine yer verdi. “Gece deneyimi yaşamak farklı duygu oluşturacak” Tarihi kentlerin bulunduğu alanların, Ege ve Akdeniz’de özellikle yılın 6 ayında çok sıcak dönemlere denk geldiğini belirten Vali Elban, sıcak dönemlerde insanların gündüz bu alanları gezmekte ciddi anlamda zorlandığını aktardı. İnsanların sıcaktan etkilenmemesi ve tarihi alanları daha kolay gezebilmeleri adına, gece serin saatlerde ziyarete açılmasının konfor sağladığını vurgulayan Elban, şunları kaydetti: “Ayrıca bir diğer faydası da gündüz görünüyor ama gece deneyimini de yaşamanın farklı bir duygu oluşturacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla inşallah gece deneyimi de tarihi alanlarda insanlara ayrı bir haz, ayrı bir keyif verir diye düşünüyorum. Ülkemiz turizmine, kültür hayatına, dünya kültür hayatına ve bakanlığımızın bundan sonra yapacağı projelere de katkı sağlamasını diliyorum. Bu projenin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. İnşallah hem ülkemiz hem dünya turizminin hizmetine de yeni yeni projelerin gireceğini düşünüyorum.” “Gece ilk kez geldim, çok etkileyici” Antik kenti görmeye 80 kişilik kafileyle birlikte geldiğini belirten ziyaretçi Elif Toy, atmosferi çok beğendiğini söyledi. Sözlerini sürdüren Toy, şunları aktardı: “Tiyatro gibi etkinliklerle Bergama’da ve daha farklı yerlerde bu şekilde etkinlikler oluyordu. Fakat bu düzenli bir şekilde halka açılan bir şey değildi. Daha önce gündüz de birkaç kere gelmiştik Efes’e. Bu şekilde daha güzel olmuş. Gece ilk kez geldim, bizim için çok etkileyici. Antik kenti görmek isteyenlere gelmeleri tavsiyesinde bulunan Toy, buradaki atmosferi daha fazla kişiye ulaştırabilmek amacıyla daha büyük etkinliklerin yapılması gerektiğini söyledi. “Ülkemizde antik kentlere değer vermemiz gerekiyor” Selçuk’ta yaşayan, antik kenti görmeye eşi ve arkadaşlarıyla birlikte gelen Gürbüz Gök ise “Gündüz gelmiştik ama gece açılması aslında iyi olmuş. Dışarıdan çok fazla kişinin geldiğini gördük. Talep ve yoğunluk var. Güzel bir uygulama olmuş. Işık, ambiyans Efes’e çok fark katmış. Bayağı bir sevindik. Ülkemizde tarihi eserlere değer vermemiz gerekiyor” şeklinde konuştu. “En çok kütüphane ilgimi çekti” İzmir’de hemşirelik bölümünde okuyan öğrenci Merve Nur Tekin de daha önce hiç Efes’e gelmediğini belirterek, “Akşam ışıklandırmasını duyunca arkadaşlarımızla gelmek istedik. Gerçekten geldiğim için çok mutluyum. En çok ilgimi çeken kütüphanesi ve tiyatro alanı oldu. Gayet hoş bir ortam var. Işıklandırması çok güzel olmuş. Kesinlikle herkes gelmeli” dedi.
Aydın AKUT ödülleri sahiplerini buldu AKUT Kuşadası ekibi tarafından düzenlenen ‘Haydi Gençler, Haydi Çocuklar AKUT ile El Ele’ yarışmasının ödülleri verildi. Türkiye’nin ilk arama kurtarma derneği olan AKUT tarafından bu yıl 3’üncü kez düzenlenen ‘Haydi Gençler, Haydi Çocuklar AKUT ile El Ele’ yarışmasının ödülleri sahiplerini buldu. Tarihi Kervansaray’da düzenlenen yarışmaya Kuşadası Belediye Başkan Vekili Tibet Özer, AKUT Kuşadası Ekip Lideri Tağmaç Saraçoğlu, AKUT 2’nci Başkanı Esra Üstünkaya, Proje ve Kaynak Oluşturma Bölüm Sorumlusu Saliha Sönmez, yarışmada dereceye giren çocuklar ve aileleri katıldı. Yarışmada, 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinde hayatını kaybedenleri anmak ve AKUT gönüllülerinin deprem zamanı yürüttüğü çalışmalara dikkat çekmek için ilkokul ve ortaokul öğrencileri tarafından yazılan ve dereceye girenlerin mektuplar okundu. Sosyal sorumluluk oluşturmak ve duyarlılık kazanımlarını arttırmak amacıyla düzenlenen yarışmada konuşan AKUT Kuşadası Ekip Lideri Tağmaç Saraçoğlu, “Kurulduğu yıldan beri özveriyle çalışan ekibimiz, birçok alanda gönüllülük ile toplum hizmeti vermektedir. Geleceğimizin temsili çocuklarımız da bizlerin en hassas noktasıdır. Emek verip yarışmamıza katılmış tüm öğrencilerimize ve velilerine teşekkür ediyorum. Ayrıca bizlerden hiçbir zaman desteğini esirgemeyen, her zaman dayanışmamızı sürdürdüğümüz Kuşadası Belediyesi ve Başkan Ömer Günel’e teşekkür ediyorum. AKUT varsa hayat var” dedi. Haydi Gençler, Haydi Çocuklar AKUT ile El Ele’ Yarışması’nda dereceye giren çocuklara Belediye Başkan Vekili Tibet Özer, Kuşadası AKUT Ekip Lideri Tağmaç Saraçoğlu, Akut İkinci Başkanı Esra Üstünkaya ve Proje ve Kaynak Oluşturma Bölüm Sorumlusu Saliha Dönmez tarafından başarı belgeleri ve ödülleri verildi.