SAĞLIK - 07 Ağustos 2021 Cumartesi 16:25

Yeni yöntem, beyin embolilerine neden olabilen kalp ritim bozukluklarına çare oluyor

A
A
A
Yeni yöntem, beyin embolilerine neden olabilen kalp ritim bozukluklarına çare oluyor

KKTC’de ilk kez Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde uygulanan yeni yöntem, beyin embolilerine neden olabilen kalp ritim bozukluklarında hayat kurtarıyor.

İleri yaş grubunda görülen kardiyolojik şikayetler arasında kalp ritim bozukluklarına oldukça sık rastlanıyor.

Özellikle 65 yaş üzerinde, düzensiz ve genellikle hızlı kalp ritmine neden olan atriyal fibrilasyon görülme sıklığı artıyor. Atriyal fibrilasyonun diğer kalp ritim bozukluklarından en önemli farkı ise kan sulandırıcı ilaç kullanamayan hastalarda beyinde emboliye neden olabilmesi. KKTC'de yaşayan ve uzun bir süredir bu sorunla mücadele eden 83 yaşındaki hasta, ülkede ilk kez Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde uygulanan yeni bir tedavi yöntemi ile sağlığına kavuştu. Kalp ritim bozukluğu için kullandığı kan sulandırıcı ilaçlar nedeniyle son dönemde oldukça sık mide kanaması geçiren hastaya Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hamza Duygu ve ekibi tarafından uygulanan tedavi yöntemi, Lambre adı verilen cihazla yapılan ilk işlem olma özelliğini taşıyor.

Bazı kalp ritim bozuklukları beyin embolileri nedeni

Kalp kökenli emboliler felçlerin en önemli sebebi olarak gösteriliyor. Kalp ritim bozuklukları arasında taşıdığı riskler nedeniyle öne çıkan atriyal fibrilasyon ise yılda yüzde 3 ila 5 oranındaki hastada beyinde emboliye neden oluyor. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hamza Duygu, kalp içerisinde pıhtı oluşumunu önlemek için ömür boyu kan sulandırıcı ilaçların kullanması gerekliliğine dikkat çekiyor. Ancak bazı hastalarda kan sulandırıcı ilaçların tekrarlayan mide ve beyin kanamalarına neden olabileceğinin de unutulmaması gerektiğini hatırlatıyor.

Prof. Dr. Hamza Duygu, dünyada sayılı merkezde, Kıbrıs'ta ise ilk kez Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde uygulanan bir teknikle atriyal fibrilasyon tedavisi gerçekleştirilen hasta ile ilgili şunları söyledi: “Son iki üç yıldır kalp ritim bozukluğu şikayetleri bulunan hastada beyin embolileri gelişmesini önlemek için kan sulandırıcı ilaçların kullanımına ihtiyaç vardı. Kan sulandırıcı ilaçlar başlandığında hastamızda ayda bir bazen iki kez tekrarlayan mide kanamaları yaşandı. Kanamalar, kan nakli gerektirecek ölçüde ciddi boyutta olabiliyordu. Buna ek olarak kemik iliğinde löseminin bir çeşidi olan MDS de saptandı. Bu nedenle hastamızda kan sulandırıcı ilaçların kullanılması kesinlikle sakıncalıydı. Kan sulandırıcı ilaçların durdurulması ise hastayı emboli açısından risk altına bırakıyordu.”

"Yüz güldürücü sonuçlar elde etmenin gururunu yaşıyoruz"

Kısa bir süre öncesine kadar bu tür hastalar için çaresiz olan tıp dünyasında, son yıllarda meydana gelen teknolojik gelişmeler hem doktorların hem de hastaların umudu oluyor.

Prof. Dr. Hamza Duygu özellikle kalp sağlığı alanında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmesine olanak sağlayan bu gelişmelerin 83 yaşındaki hastanın tedavisinde hastane kardiyoloji kliniğinin elini güçlendirdiğini söyledi ve hastaya uygulanan tedavi yöntemini şöyle anlattı: “Kalp içerisinde aynı körbağırsağa benzeyen apendiks denen boşlukta atriyal fibrilasyona bağlı pıhtı oluşmakta, bu da hastalarda emboliye neden olmaktadır. Kardiyoloji alanındaki son teknoloji ürünü cihazlar kalp içerisindeki boşluğun şemsiye yöntemi ile kapatılmasına ve hastalarda emboli riskinin ortadan kaldırılmasına olanak sağlamaktadır. Böylece kan sulandırıcı ilaç kullanım ihtiyacı da ortadan kaldırılabilmektedir. Son teknolojileri yakından takip eden üniversite hastanemizin Kardiyoloji Kliniği olarak bizler de bu hastamızda bu yöntemi uygulamaya karar verdik. Gerçekleştirdiğimiz başarılı işlem sayesinde hastamızı sağlığına kavuşturduk. Bugün bunun gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz.”

Prof. Dr. Hamza Duygu, anatomik açıdan standart kapatma cihazlarına çok uyumlu olmayan hastanın çeşitli tomografik ve ekokardiyografik işlemlerle ayrıntılı olarak incelendiğini söylediği açıklamalarına şöyle devam etti; “Bugüne kadar Türkiye’de sadece bir hastada uygulanmış, ülkemizde ise ilk kez Lambre denilen bir cihazın kullanımı ile bu boşluğu kapatmaya karar verdik. Aynı anjiyografi gibi kasıktan girişimle hastanın kalp boşluğuna ulaştık. Şemsiye benzeri Lambre’nin kalp boşluğu içerisinde açılması ile pıhtı üreten yapıyı kapattık. Böylece bundan sonraki süreçte kalp boşluğu içerisinde pıhtı oluşumu ve sonrasında beyine, dalağa, bağırsağa ya da böbreklere emboli atma riskini tamamen ortadan kaldırmış olduk. Ertesi gün hastamızı ayağa kaldırdık. 48 saat sonra da taburcu ettik. Hastamız şu anda normal yaşantısına devam ediyor.”

"Kan sulandırıcı ilaç kullanım ihtiyacını ortadan kaldırıyor, ölümcül kanamaların önüne geçebiliyoruz”

Bu yöntemin kan sulandırıcı ilaç gereksinimi ortadan kaldırdığını söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, dolayısıyla kan sulandırıcı ilaçlara bağlı ölümcül kanamaların önüne geçilmiş olduğunu vurguladı. “Uygun hasta profilinde, uygun merkezlerde, uygun cihazlarla son yıllarda kullanılmaya başlandı” diyen Prof. Dr. Hamza Duygu, hasta konforu açısından son derece rahat olan bu işlemin, kesinlikle ameliyat olmadığını, anjiyografik yöntemle gerçekleştirildiğini, hastaların bir iki gün içerisinde taburcu edildiğini söyledi. İşlem sonrası ise hastaların normal yaşantısına geri döndüğünü ifade eden Prof. Dr. Hamza Duygu, bu şekilde emboli ve felçlerin önüne geçildiğine dikkat çekti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Düzce’nin ortak turizm markası tescillendi Düzce Ticaret ve Sanayi Odası’nın valilik ve belediye ile birlikte geçtiğimiz yıl başlatmış olduğu “Düzce’ye Gelsene” ortak turizm dili programı markasının isim ve logo haklarına yönelik marka tescili alındı. Düzce’nin turizm şehri olması için çalışan Düzce Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Bıyık, alınan marka tescili ile ilgili olarak yaptığı açıklamada “Göreve geldiğimizden bu yana Düzce’nin turizm şehri olması gerektiğini ve turizm gelirlerini yükseltici çalışmalar yapılması gerektiğini savunuyoruz. 365 oda ve borsa içinde ilk kez odamızda Turizm Ar-Ge Ofisi kurduk. Geçtiğimiz yaz boyunca birçok faaliyete imza attık. En önemlilerinden biri de ‘Düzce’ye Gelsene’ turizm portalı oldu. Geçtiğimiz günlerde de markanın koruma altına alınması amacıyla Türk Patent Enstitüsüne başvurduk ve başvurumuz olumlu sonuçlandı. Düzce’nin ortak Turizm Markası olan ‘Düzce’ye Gelsene’ marka tescilini almış oldu. Düzce’ye Gelsene sloganı ve markasının ortak turizm dili olmasında büyük emekleri olan Vali Selçuk Aslan ve Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü’ye sonsuz teşekkür ediyoruz. Düzce’nin tanıtımı, turizminin gelişmesi ve turizm gelirlerini arttırabilmesi için Düzce Ticaret ve Sanayi Odası olarak valiliğimiz ve belediyemiz ile birlikte daha birçok proje geliştireceğimize inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Denizli Pamukkale Belediyesi Atık Getirme Merkezi miniklere geri dönüşümü öğretti DENİZLİ (İHA) – Denizli’de Adil Demirören Mustafa Musoğlu 3. sınıf öğrencileri, Pamukkale Belediyesi’ne ait atık getirme merkezini gezerek, geri dönüşümü yerinde öğrendi. Adil Demirören Mustafa Musoğlu 3D sınıfı öğrencileri, öğretmenleri Gülşah Alioğulları eşliğinde Pamukkale Belediyesi atık getirme merkezini gezdiler. Milli Eğitim Bakanlığı ve OPET işbirliğinde yürütülen “Tertemiz Yarınlar Okullardan Başlar” projesi dahilinde yarışmaya katılan öğrenciler, “Okulda ve evde hijyen, gel sende bizimle hem eğlen hem de öğren” sloganıyla çevrelerinde adeta çevre müfettişi oldular. Sınıflarından başlayarak, okul bahçesine, okul sokağına, evlerine kadar kirletmezsek temizlemeye ihtiyaç kalmaz diyerek, çevreye atılan atıkları topladılar. Atıkların, ayrıştırılması, geri dönüşüm sürecini görmek için Öğretmenleri Gülşah Alioğulları eşliğinde, Pamukkale Belediyesi Atık Getirme Merkezinde incelemelerde bulundular. Pamukkale Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğü yetkileri, minik çevre müfettişlerine geri dönüşümün faydaları, sıfır atık nedir, atık yönetimi, evlerde ve çevremizde geri dönüşüme verilebilecek malzemeler hakkında bilgiler verdiler. Ayrıca, öğrencilerin yanlarında getirdikleri atıkları hangi renk konteynerleri atabilecekleriyle ilgili uygulamalı eğitim verildi. Öğrenciler hem eğlendi hem öğrendi Sınıf öğretmeni Gülşah Alioğulları, “Milli Eğitim Bakanlığı ve Opet işbirliği içinde yürütülen ‘Tertemiz Yarınlar Okullardan Başlar’ projesi dâhilinde 3 D sınıfı olarak ‘İyi Uygulamalar Yarışması’na katıldık. ‘Okulda ve evde hijyen. Gel sende bizimle hem eğlen hem de öğren’ ismini oluşturduk öğrencilerimle. Bununla ilk olarak amacımız temiz suya ulaşmak idi. Çünkü okulumuz 4 katlı ve içme suyumuz bahçede olduğu için çocuklar sıkıntı yaşıyorlardı. Bununla alakalı ne yapabiliriz çevreden ne edinebiliriz gibi başladık, mahallemizde de paydaşlar bularak. Sınıfımıza bir su sebili kazandırdık. Arkasından önce kendi çevremizden, sınıfımız, koridorumuz, okulumuzun tamamı, bahçemiz nereyi daha temiz tutarsak, kirletmezsek temizlemeye gerek kalmayacak şekilde etkinliklerle yola çıktık. Tabi bu temizlik işlerini yaparken atıklar meydana geldi. Bu atıkları ayrıştırmaya başladık. Merakları oluştu. Öğretmenim biz bu atıkları topluyoruz ama daha sonra bu atıkları ne yapacağız. Ya da biz bunları attığımız zaman ne yapılıyor bunlar, diye merak ettiler. Bende onların bu meraklarını gidermek için Pamukkale Belediyesi’ne başvurdum sağ olsun onlarda kırmadılar bizi ve buraya geldik. Şimdi burada topladığımız atıklar nereye ne şekilde gidiyor öğrenmiş oluyoruz. Pamukkale Belediyesi İklim ve Müdürlüğü’ne öğrencilerime ve projemize verdikleri destekten dolayı çok teşekkür ediyorum” dedi. 3D sınıfı öğrencilerinden Ömer Eymen Demirbilek ile Elif Turan verdikleri röportajda, merkezde geri dönüşüme dair çok şey öğrendiklerini belirterek, daha temiz bir çevre ve gelecek için tüm insanlara doğayı koruma çağrısı yaptılar.
Ankara Bakan Bayraktar: “2024’de madenciliğe 106 milyar lira kamu yatırımı yapılması hedefleniyor” Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Orta Vadeli Programda madencilik sektörüne yapılacak yatırımlara ilişkin, “2024 yılında madencilik sektöründe yapılacak kamu yatırımlarının geçen yıla oranla yüzde 34’lük bir artışla 106 milyar lira olması kurgulandı” dedi. Ankara’da Türkiye Madencilik Meclis Toplantısı gerçekleştirildi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) ev sahipliği yaptığı toplantıda, madencilik sektörünün mevcut durumu, problemleri ve çözüm önerileri masaya yatırıldı. Toplantıya katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, yaptığı konuşmada madenciliğin büyük riskler barındıran bir sektör olduğunu ifade etti. Bayraktar, tabii kaynaklar alanında bir vizyon ortaya koymayı amaçladıklarını söyledi. İnsan odaklı ve katma değerli madencilik anlayışını rehber edindiklerini belirten Bayraktar, Türkiye’nin geleceği için tabii kaynaklar ve madencilik sektörünü gelecek nesillere en iyi şekilde miras bırakmaları gerektiğini aktardı. "22 yıldır önceliğimiz, sanayimizin ihtiyaç duyduğu madeni yerli kaynaklar ile karşılamak" Türkiye’nin yer altı kaynaklarını işaret eden Bayraktar, “Madenler Türkiye ekonomisi içinde fevkalade önem arz ediyor. Madencilik, sanayiyi besleyen ana akımlardan. Ana akım iş kollarından bir tanesi. 22 yıldır önceliğimiz, sanayimizin ihtiyaç duyduğu madeni mümkün olan en üst seviyede kendi imkanlarımız ile yerli kaynaklarımızla karşılamak. Öz kaynaklarımızı çıkarmak ve ekonomiye bunları kazandırmak” diye konuştu. Bayraktar, madencilik sektöründe son 15 yılda yıllık ortalama 136 bin kişiye doğrudan istihdam sağlandığına da dikkati çekti. 2022 yılında madencilik sektörünün gayrisafi yurtiçi hasıla içerisinde yüzde 1,4’e geldiğini belirten Bayraktar, deprem nedeniyle bu oranın 2023 yılında yüzde 1,2’ye gerilediğini ifade etti. “2024’de madenciliğe 106 milyar lira kamu yatırımı yapılması hedefleniyor” Orta Vadeli Programda ise madenciliğin önemli bir yer tuttuğunu vurgulayan Bayraktar, “2024 yılında madencilik sektöründe yapılacak kamu yatırımlarının geçen yıla oranla yüzde 34’lük bir artışla 106 milyar lira olması kurgulandı. Dolayısıyla bu anlamda bizim de yatırımlarımız artarak maden sektörüne devam edecek” şeklinde konuştu. “Türkiye kendi doğalgazını üretir hale geldi” Avrupa kıtasındaki ülkeler arasında Türkiye’nin petrol ve doğalgaz kaynakları arama noktasında 2023 yılında en aktif ülke olduğunu belirten Bayraktar, “Karadeniz’deki Sakarya Gaz Sahasında denizin 2 bin 100 metre derinliğinde, Türkiye kendi doğalgazını üretir hale geldi. Bunu yaparken biz 2016’da o çerçevesini çizdiğimiz stratejide şunu yapmıştık. ‘Kendi gemilerimizle, kendi filomuzla, kendi imkanlarımızla bunu yapalım’ dedik” açıklamasında bulundu. Bakan Bayraktar, gayrisafi yurtiçi hasılada madencilik sektörünü yüzde 5’e çıkarmayı hedeflediklerini sözlerine ekledi. Toplantı, basına kapalı olarak devam etti.
İstanbul İBB’nin açtığı su dolu çukurda hayatını kaybeden Edanur’un annesi, vatandaşlığa kabul edildi Küçükçekmece’de piknikte İBB’nin açtığı su dolu çukura düşerek hayatını kaybeden 5 yaşındaki Edanur Gezer’in annesi Nurcan Gezer’in Türk vatandaşlığı başvurusu onaylandı. Kimliğini almak için sabırsızlanan anne Nurcan Gezer, "Çocuklar okula gitmek istiyordu, götüremiyordum. Hasta oluyorlardı hastaneye götüremiyordum. Artık götürebileceğim" dedi. Menekşe sahilinde teyzeleri ile gittiği piknikte İBB’nin açtığı su dolu çukura düşerek hayatını kaybeden 5 yaşındaki Edanur Gezer’in ölümü, ailesinin dramını da gözler önüne serdi. Türkiye’de doğup büyüyen anne Nurcan Gezer ve kardeşlerinin kimliğinin bulunmadığı, yıllarca Esenyurt’ta bir barakada yaşadıkları ortaya çıktı. İçişleri Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, medyada yer alan haberlerin ardından Nurcan Gezer’in durumu ile ilgili inceleme başlattı. Ailenin merakla beklediği haber, Edanur’un ölümünün adından geldi. Nurcan Gezer’in Türk vatandaşlığı başvurusu, kabul edildi. Kararı memnuniyetle karşılayan Nurcan Gezer, "Babam Türk vatandaşı, annem yabancıydı. Annemin üzerine kayıtlıyım ben. Bu nedenle kimliğim yok. Kardeşlerimin de kimlikleri yok. Onlar da kimlik istiyorlar. Şimdi benim kimliğimin çıkarılacağını söylediler. Yıllardır çocuklarım okula gidemiyordu. Okul görüyorlar ve gitmek istiyorlardı. Hastalanınca çocukları hastaneye götüremiyordum. Kimlik çıkarılması için başvurulmuştu ancak hep ret yemiştik" ifadelerini kullandı. Eşinin yanında olmasını istediğini söyleyen Gezer, "Ben acımı eşimle paylaşmak istiyorum. Ben eşimi yanımda istiyorum. Onun da yüreği yanıyor evladı ölmüş. Kimliğim olmadığı için ne görüşe gidebiliyordum ne de çocukları götürebiliyordum. Çocuklarla Esenyurt’ta çadırda kalıyorduk. Kışın bir soba kuruyordum ve bu şekilde yaşıyorduk. Çocuklar sürekli hasta oluyordu" şeklinde konuştu.