POLİTİKA - 14 Ekim 2016 Cuma 12:16

Yıldırım: 'Üst akıl bunları Hacivat Karagöz gibi oynatıyor'

A
A
A
Yıldırım: 'Üst akıl bunları Hacivat Karagöz gibi oynatıyor'

Başbakan Binali Yıldırım, terör örgütleriyle mücadelenin kararlılıkla süreceği mesajını verirken, "Bunların arkasında üst akıl karşımıza çıkmıyor. O üst akıl bunları Hacivat ile Karagöz gibi oynatıyor" dedi. FETÖ operasyonlarında kurunun yanında yaşın yanmayacağını belirten Başbakan, mağdur edebiyatı söylemlerine de ‘Zamanı mı bunların avukatlığına soyunmak’ diyerek tepki gösterdi.

Başbakan Binali Yıldırım, Dokuz Eylül Üniversitesi 2016-2017 akademik yılı açılış törenine katıldı. Başbakan Binali Yıldırım’a eşi Seniha Yıldırım, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik eşlik etti.

Sabancı Kültür Merkezi’nde gerçekleşen törende açılış konuşmasını yapan Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Kasman ülke olarak sıkıntılı bir sürecin geride kaldığını ifade ederek, “Türkiye Cumhuriyeti, ‘Ya istiklal ya ölüm’ bağımsızlık zaferinin taçlanmasıyla kurulmuştur. Tarih boyunca bağımsızlığa sahip çıkan bu ulus, bugün de demokrasisine ve vatanına sahip çıkmıştır” dedi. Kasman, Dokuz Eylül Üniversitesi’ne sızmış FETÖ ile ilişiği bulunan tehdit unsurlarına karşı da tedbir alındığını dile getirdi.

Akademik yılın hayırlı olmasını dileyen Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, “Eğitim kalkınmanın temelidir. Sürdürülebilir kalkınma için adil kaliteli eğitim vermek bakanlığımızın görevidir. Eğitim yoluyla temel becerileri öğrencilerimize kazandırarak bilimsel ve çağdaş eğitim vermeyi amaçlıyoruz. İstiyoruz ki ulusal değerlere, bilime sahip olacak öğrenciler olsun. Zamanı geldiğinde söz konusu vatandaşa gerisi teferruat diyebilecek vatanı, milleti koruyabilecek şuurda olacak öğrenciler olsun. Üretim ile eğitimi buluşturmak istiyoruz. Engellilerin eğitimi almada önündeki engelleri kaldırmak istiyoruz” dedi.

“İkili eğitimi 2019’a kadar bitireceğiz”
Türkiye’nin eğitime büyük önem verdiğini anlatan Yılmaz, önümüzdeki günlerde Yüksek Öğretim Kalite Kurulu’nu ve Yüksek Öğretim Planlama Kurulu kuracaklarını söyledi. Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“2002 yılında 451 bin öğrenciye eğitim kredisi verirken, şimdi her isteyene veriyoruz. Üniversitelerimizin sadece sayısının artmasını değil kaliteli eğitim vermelerini istiyoruz. Orta ve ilköğretimde de büyük gelişmeler sağladık, derslik sayısı arttı. Geçen yıldan bu yana 20 bin derslik yaptık. İkili eğitimi 2019 sonuna kadar bitireceğiz. Daha yapacak çok işimiz var, daha aydınlık günler yaşayacağız. Hiç şüphesiz ki yarınımız bugünden daha aydınlık olacaktır.”

Dokuz Eylül’ün İzmir için çok şey ifade ettiğini, İzmir’in düşman işgalinde kurtuluş olduğunu belirten Yıldırım, “9 Eylül aynı zamanda Türkiye’nin kurtuluşunu zaferle sonuçlandırdığı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ilan ettiği gündür. Dokuz Eylül Üniversitesi de İzmir’in, Ege’nin, Türkiye’nin takdirini kazanmış önemli üniversitelerimizdendir. Kurulu çok eski değil 1982. Kısa tarihine rağmen çok büyük mesafe kat etti. Üniversiteye katkısı olup aramızda olmayan herkese teşekkür ediyorum ” dedi.

“Bütçede milli savunma yerine şimdi milli eğitim liste başı”
Eğitim bütçesini geçen 14 yıl içerisinde 10 kat arttırdıklarını ifade eden Başbakan Yıldırım, şunları söyledi:
“Bu ne anlama geliyor. 2003’te milli savunma liste başıydı, şimdi milli eğitim liste başında yer alıyor. Bu demektir ki geleceğe yatırım tanka topa yatırımdan çok daha önemli. Çünkü inşaat yaparsınız, farika yaparsınız bunların ömrü var. Ama eğitime yapılan yatırım nesilde nesle devam edecek. Kavgalar, gürültüler, terör, huzursuzlukların kaynağında eğitim yetersizliği var. İnsanların zehirli fikirlerle yönlendirilmesi var. 15 Temmuz’da yaşanan küresel darbe girişiminin arkasında da bu var. Maalesef insanların duyduklarını kullanarak, sömürerek insanlığın başına bela olacak terör örgütü oluştu. Yıllar sürdü. Birden bire olmadı. Nasıl bu hale geldi. Çünkü ortak değerlerimiz kullandılar. Ne var iyilik yapıyoruz, yoksullara yardım ediyoruz diye insanların hepimizin hassas olduğu yardımseverlik duygularını sömürerek maalesef işin sonunda amacın bu olmadığını, amacın hak etmeden, ter dökmeden, milletten destek istemden, milletin silahıyla, topuyla, tankıyla milletin evlatlarının üstüne kurşun saldırarak devleti ele geçirmeye çalıştılar.”

“Bu millet kendine yakışanı yaptı”
15 Temmuz gecesi İstanbul’daki evinde olduğunu anlatan Başbakan Yıldırım, “Şaka mı diye sordum. O arada büyük torunum, ‘Bu askerler bizim değil mi niye insanları öldürüyorlar.! 11 yaşındaki bir çocuğun muhakemesi o asker üniforması giymiş alçaklarda bile yok. Bu vatandaş varını yoğunu vererek, adlığı silahı, uçağı siz bu milletin üzerine acımasızca sürerseniz bu millet gereğini yapar. 15 Temmuz’da bu millet siyasi tercihini bir kenara bırakarak ay yıldızlı bayrağıyla meydanlara koştu. Çünkü mesele memleket meselesiydi. Bu büyük millet bir kez daha ne kadar asil, ne kadar bağımsızlığına düşkün olduğunu gösteren bu millet kendine yakışanı yaptı. Ve bu alçaklara unutamayacakları bir ders verdi” ifadelerini kullandı.
“Anadolu her zaman çatışmanın merkezinde olmuş”
Türkiye’nin tarih boyunca zor bir coğrafyada olduğunu belriten Yıldırm, “Her zaman medeniyetlerin geçiş yolu olmuş. İpek yolları, kral yolları yıllarca ticaret doğudan batıya doğru gitmiş. Batıda zenginlikler oluşmuş. Sonra zaman değişmiş o yollardan batıdan doğuya göçler başlamış. Her dönemin kendine has özellikleri var. Ama Türkiye zaman zaman buluşmanın zaman zaman da çatışmanın merkezinde olmaya devam etmiş. Dün de böyle bugün de böyle gelecekte de böyle. Bu coğrafyada ayakta kalmamız için çok güçlü olmamız lazım aıl, bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız birlikte Türkiye olacağız. Şunu asla unutmayalım. Farklılıklarımız elbette var, kimi esmer, kimimiz beyaz tenli, kimin gözü ela, kiminin kara. Farklılıklarımız elbette zenginliğimiz. Ama farklı olmayan bir şey var. Hepimizin gözünden akan damlaların rengi hep aynı. Onun için acılarımız azaltıp, başarıları çoğaltacağız. Bunun yolu empatiden geçiyor. Birbirimiz hakkında olumlu düşüneceğiz. Seveceğiz, karşılıksız seveceğiz. Bayrağımız bizi birleştiren en büyük değer olacak, vatanımız, millet olma şuurumuz bizi birleştiren en büyük değer olacak. Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının biz bıraktığı Türkiye bizim birleştirici özelliğimiz olacak” dedi.

“Adını koyarsanız terör örgütüne önlem alırsınız”
Türkiye’yi bölmeye çalışan bölücü terör örgütü PKK’ın 80’li yıllardan bu yana var olduğuna işaret eden Başbakan Binali Yıldırım, şöyle konuştu:
“Bölücü terör örgütü erken zamanda silahı alıp meydana çıkıp bu ülkenin enerjisini tüketmiştir. Ama FETÖ birikimini yaptı, kendini gizleyerek 40 yıl çalıştı bekledi ve bir gün ansızın çıktı. Bize diyorlar ki niye önlem almadınız? Bir terör örgütüne karşı önlem nasıl alınır. Eğer silah çekerse, huzursuzluk çıkarırsa yani adını koyarsanız terör örgütüne önlem alırınız. Peki en üst düzey komutan yanında taşıdığı özel kalemi, adeta nefes alışını verişini hisseden, her zaman yanında olan adam bir gün ‘Komutanım buraya kadar sizi tutukluyoruz’ derse ne yaparsınız. Lütfen nasıl bir örgütten bahsettiğimi anlayın. Kapalı, saydam olmayan, ilişkileri net olmayan, amaç uğruna her şeyi mübah sayan alçak bir örgütten bahsediyoruz. Zaman zaman sizinle omuz omuza namaz kılar, başka yerde başka kılıkta görebilirsiniz. Bunun insanlıkla, islamla hiçbir şeyle alakası yok. Bu örgüt, bölücü terör örgütü ve bütün şer odaklarıyla var gücümüzle mücadele etmeye devam edeceğiz.”

“O üst akıl karşımıza çıkmıyor, bunları oynatıyor”
Türkiye’yi hedef alan bütün terör örgütlerinin arkasında başka bir akıl olduğuna işaret eden Yıldırım, “O üst akıl karşımıza çıkmıyor, bunları Karagöz Hacivat gibi oynatıyor. Bakın bölücü terörle, FETÖ 15 Temmuz’dan önce bir araya geldiler. Darbe başarıyla sonuçlanacağında zerre tereddüt yoktu. Çünkü kaleyi içten fethettiklerini sanıyorlardı. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Her şey ellerine, hava kuvvetleri, özel kuvvetler, yargıda, iş alanlarında, STK’larda her alanda müthiş bir yol aldıklarını düşünüyor. Düdüğü çalalım ve ihtilali yapalım’ hesap bu. Çıktılar meydana halkı unuttular halkı. Halkın gücü tankın günü yenmiştir. Bu millet bir kez daha ecdadından aldığı bu bayrağı daha da yükseklere çıkararak dalgalanmıştır. Bir kez daha böyle bir milletin bir evladı olduğumdan dolayı bahtiyar ve gururluyum. Kimse milletinden asla mahcubiyet duymasın. Böyle bir millet tarihte yok. Tankın altına yatan, helikopterden gelen mermilere göğsünü açan, ölümle dalga geçen. Bayrak içi vatan için gözünü kırpmadan ölen o 240 kahraman şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Gazilerimize uzun hayırlı ömürler diliyorum. Onlar bu ülkenin teminatı, tapu senedidir” ifadelerini kullandı.

“Bu mücadeleye asla son verilmeyecek”
14 yıl boyunca Türkiye’de önemli yatırımlar yaptıklarını belirten Yıldırım, bölgesel kalkınmışlık farklarını ortadan kaldırdıklarını, doğu ile batı arasındaki uçurumu azalttıklarını söyledi. Yıldırım, şunları söyledi:
“2002’de bölücü terörle mücadelenin yapıldığı 23 ilimizin toplam nüfusumuzun kişi başına geliri 750 dolardı. Türkiye’nin ortalaması 3 bin 200 dolar. 4,5 kat fark var. Bu 23 ilimizdeki milli gelir şimdi ise 5 bin 700 dolara çıktı ve 8 kat artmıştı. Bu farkları azaltmamız lazım. Kardeşliğimiz, birliğimiz geliştirmenin yolu vatandaşlarımız nerede yaşarsa yaşasın aynı hizmeti vermek lazım. İzmir’de de havalimanı var, Yüksekova’da da var. Neye rağmen yaptık biz orayı. Yüksekova Havaalanı yaparken 99 kere PKK terör örgütü şantiyeyi basıp makineleri yaktı. Bittikten sonra bu PKK’nın siyasi uzantıları ilk onlar kullandı. Böyle şey olur mu? Niye engellemeye çalışıyor. Dağa adam götüremiyor. Millet uyanmasın. İş yok, fabrika yok, yol yok bunları kullanarak bölücü terör örgütüne kaynak sağlayacak. Bu malzemeleri elinden alınca hırçınlaşıyor. Nerede olursa olsun bu alçakların bütün bu faaliyetleri sona erinceye kadar, her bir vatandaşımızı yurdun her köşesinde rahat yaşayacağı ortam olana kadar bu mücadeleye asla ve asla son verilmeyecektir. Aynı şekilde bu alçak FETÖ terör örgütüne de aynı kararlılıkla mücadelemiz sürecek.”

“Asıl mağdur millettir, zamanımı avukatlığa soyunmak”
FETÖ ile ilişiği bulunanların tespit edilmesinde mağduriyetler yaşandığına dair söylemlere de dikkat çeken Binali Yıldırım, “Bu darbeyi yapanlar mağdur da bu darbede geleceği karartılmaya çalışan millet mağdur değil mi. Asıl mağdur millettir. Milletin psikolojisi bozuldu. Ülkenin bütün değerlerini yerle bir ettiler. Dünyaya karşı görünümü ne hale getirdiler. Bunların sorumlularından hesap sorulmayacak mı? Zamanı mı bunların avukatlığına soyunmak. Yeni bir darbe arayışına onları sokmak bu ülkeye hizmet değil, vatanseverlik hiç değil. Bu konuda kamu kurumlarımız, yargı, ordu, polis devletin temel kurumları içinde bu örgüt mensupları birere birer ayrılacak. Hiç endişeniz olmanız, kurunun yanında yaş yanmamsı için azami gayret gösteriyoruz. Maksat suçlunun suçsuzla aynı muameleyi görmemesidir. Husumetlerimiz varsa, rakip olmuşsak aman fırsat elime geçti bende e bunları FETÖ sepetine koyayım, bu arada halledeyim diye bir şey yaparsanız, bunun çok büyük bedeeli olur. Sadece vicdani değil hukuki bedeli olur. Dikkatli davranacağız. İntikam ve merhamet duygusu ile değil adaletle davranacağız” diye konuştu.

“AB ülkeleri ufak işleri büyütüp arıza yapalar”
Tekrar OHAL ilan edilmesine tepki gösterenleri e eleştiren Başbakan Yıldırım, “Bize nasihat etmeye çalışanlar var. Niye OHAL ilan ediyorsunuz? Biz OHAL’i kendimize yaptık. Vatandaş bir gece OHAL yaşadı. Çıktı işi bitirdi, sonra yoluna devam etti. Ama bizim bu hasarı mutlaka tamir etmemiz lazım. Fransa’da bir terör saldırısı oldu hala OHAL devam ediyor. Bize ileri geri laf edenler orayı görmüyor. Bunların adetidir çifte standart. Bu Avrupa ülkelerinin kendilerini üstün görme hastalıkları var. Başkalarındaki ufak işleri büyütüp arıza yaparlar. Mülteciler konusunda ‘Türkiye aferin güzel yapıyor’ diyorlar. E gelin yük paylaşın. Yok. Ama biz evelallah hepsinin üstesinden geliriz. İhtiyacımız kardeşliğimiz, birliğimizi sağlam tutacağız. Kendi içimizde herhangi bir zafiyete düşmezsek bize kimse bir şey yapamaz. Bunu gördük. 15 Temmuz bunun şahididir.”

Yatırımlar devam ediyor
Başbakan Binali Yıldırım Türkiye’de yatırımların devam ettiğini ve dünyanın hiçbir yerinde yapılmayan yolların kriz zamanında Türkiye’de yapıldığını söyledi. İzmir’de de yapılan yatırımlardan bahseden Yıldırım, Adnan Menderes Havalimanı İç hatlar Terminali’ni bugüne kadar 25 milyon yolcunun taşındığını söyledi.
İzmir’de projelerinin devam ettiğini kaydeden Yıldırım, Büyük Körfez Projesi’nde çed sürecinin tamamlandığını ve çalışmaların yapıldığını belirterek, “Sadece İstanbul’un gerdanlığı olmayacak İzmir’in de gerdanlığı olacak” dedi.
Başbakan Yıldırım, konuşmaların ardından 15 Temmuz gazisi bir kişiye plaket takdim etti.

Mihrap Düzöz - Sinan Yeniçeri 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.