EĞİTİM - 09 Haziran 2023 Cuma 14:46

YKS’de sorularla inatlaşmayın, 'turlama tekniği'ni kullanın

A
A
A
YKS’de sorularla inatlaşmayın, 'turlama tekniği'ni kullanın

YKS’ye girecek öğrencilere ve ebeveynlerine önerilerde bulunan Sibel Durak özellikle sınav esnasında yapılamayan sorularla inatlaşmadan “turlama tekniği” üzerinden gidilmesini önerdi.

Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) 17-18 Haziran tarihlerinde gerçekleşecek. Sınava sayılı günler kala öğrencilerin de heyecanı artıyor. Heyecanın doğru yönetildiğinde faydalı olduğunu söyleyen Bahçeşehir Koleji Psikolojik Danışma ve Rehberlik (PDR) Bölümü Koordinatörü Sibel Durak, öğrencilere önemli ipuçları verdi. Durak, öğrencilere sınavdan birkaç gün önce öğrenmeyle ilgili hazırlıklarını bitirmelerini ancak kendini daha iyi hissedecekse ders çalışabileceğini belirten belirterek, “Yeni bir şeyler öğrenmeye çalışmak yerine öğrendiğiniz konularla ilgili tekrar testleri ya da deneme sınavları çözmeniz daha uygun olacak. Eksik konularınızın üzerinden geçin. Konu tekrarları yapın. Önceki çalışmalarınızda aldığınız önemli notların, formüllerin, tarihlerin üzerinden geçin” dedi.

Sınavdan önceki gecenin mümkün olduğunca sıradan geçirilmesi gerektiğine dikkat çeken Durak şöyle devam etti: “Normalde yaptığın faaliyetler dışında etkinlikler planlama. Sınav öncesi kafanı dağıtmak maksatlı çevrendekilerin önereceği fiziksel olarak aşırı yorucu etkinlikler ya da mideni rahatsız edebilecek farklı yemekler yemek ertesi gün sınav performansını olumsuz etkiler.”

Sibel Durak ayrıca sınav sabahı yapılması gerekenler ile ilgili “Evden çıkmadan sınavla ilgili belgeler son kez kontrol edilmeli. Yanınızda bulundurmanın yasak olduğu eşyalar yanınıza alınmamalı. İçinde rahat hissedeceğiniz, aksesuar içermeyen sade bir kıyafet tercih edilmeli. Mutlaka dengeli bir kahvaltı yapılmalı. Bu kahvaltının da genelde yemeyi tercih ettiğiniz gıdalardan oluşmasına dikkat edilmeli. Çevrenizdekilerin ‘yararlı’ olduğunu düşünerek sizin alışkın olmadığınız gıdalar yedirmelerine izin verilmemeli. Alışkın olunmayan gıdaların dokunabileceğini unutulmamalı. Sınav yerine 1 saat önce gidilmeli. Her türlü ihtimali düşünerek geç kalmayacak şekilde hareket edilmeli. Sınav başlamadan önce tuvalete gitmek gibi fizyolojik ihtiyaçların giderildiğinden emin olunmalı” diye konuştu.

Zaman kaybını önlemek için turlama tekniğini uygulayın

Durak, öğrencilere mutlaka bir strateji belirleyerek sınava girmelerini de önerdiği tavsiyelerine şu şekilde devam etti:

“Sınava hangi testten başlanacağına, zaman azaldığında nasıl davranılacağına, tüm sorular bittiğinde önce hangi testteki boş bırakılan sorulara dönüleceğine önceden karar verilmiş olarak sınava girilmeli. Sınavda zaman kaybı yaşamamak için turlama tekniği uygulanabilir. Bir soruya takılıp kalırsanız zamanı iyi kullanamayabilirsiniz. Zor soru yapan değil çok soru yapan kazanır. Bu nedenle çözülemeyen sorular üzerinde fazla zaman harcamak yerine turlama tekniğinden yararlanabilirsiniz. İlk turda hemen yapabileceğin kolay soruları yapın. Ardından zamanınızı alacak ancak yapabileceğinizi düşündüğünüz soruların yanına bir artı işareti koyup ilk turda kolay soruları bitirdikten sonra öncelikle bu sorulara dönün. Çok zor olduğunu düşündüğünüz soruların yanına farklı bir işaret koyun. İkinci turdaki soruları bitirdikten sonra bu sorulara dönün. Uzun ve karışık görünen sorular gözünüzü korkutmasın. Özellikle paragraf sorularında önce soru kökünü okuyun. Böylece paragrafı, hangi bakış açısından değerlendirmeniz gerektiğini bilecek ve doğru cevabı kolayca bulabileceksiniz.”

Soruları okurken soru köklerini anlamaya dikkat edin

Sınav öncesinde ve sınav sırasında biraz heyecanın normal ve hatta faydalı olduğunu söyleyen Durak, “Bu durum başarmayı istediğini ve sınavı önemsediğini gösterir” dedi. Durak, öğrencilere heyecanını kontrol edebilmeleri ve sınav esnasında dikkatlerini toplayabilmeleri için ise şunları sıraladı:

Kendini mutlu ve huzurlu hissettiren olumlu bir kişi düşün. Bu tanıdığın bir kişi olabileceği gibi seni etkileyen ve model aldığın bir lider, düşünür ya da sanatçı da olabilir. Bu kişinin seni desteklediğini, sana heyecanını azaltacak tavsiyelerde bulunduğunu hayal et. Bu kişinin sana söylediği olumlu cümleyi birkaç kez içinden tekrarla.

Nefes egzersizi heyecanını yönetmene yardımcı olur. Burnundan derin bir nefes al. Aldığın nefesi 1-2 saniye tut ve aldığın sürenin yaklaşık 2 katı kadar sürede yavaşça ağzından geri ver. Günün farklı zamanlarında nefes egzersizini yapabildiğiniz kadar çok yapın. Ne kadar çok egzersiz yaparsanız bedeniniz o kadar çabuk alışacak ve uyum sağlayacaktır.

Bedeninde hissettiğin heyecan yerine çevrendekilere odaklan. Kısa süreli bu şuurlu odak sapması kendini toparlamana yardımcı olur. “Kalemi nasıl tutuyorum? Kaçıncı sorudayım?” gibi sorulardan yararlanabilirsin.

Unutma; sınavda bir soruyu dikkatsizlik nedeniyle yapamasan da bilmediğin için yapamasan da sınav sonucun aynı oranda etkilenir. Dikkatinin dağılmasının bedeli hiç de az değildir. Bu nedenle okurken soru köklerini anlamaya dikkat et ve sorudaki önemli noktaları fark et. Zihninin yorulduğunu hissettiğinde 5-10 saniye gözlerini kapa ve alnına hafifçe masaj yaparak kendini toparla.

Uykunu yeterince almaya çalış. Normalde uyuduğun saatten erken ya da geç yatmamaya dikkat et. Uyumakta zorlanırsan sıcak bir duş, ılık bir süt ya da bitki çayı sana yardımcı olabilir. Uyuyamamak ile ilgili endişelerin varsa sınavdan bir gün önceki sabah erken kalkarak sınav öncesindeki gece uykunun gelmesini sağlayabilirsin.

Eleştirilerinizi sınav sonrasına saklayın

Bahçeşehir Koleji Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü Koordinatörü Sibel Durak, ebeveynlere de ayrıca sınava birkaç gün kala eleştiri içerikli cümlelerden kaçınmalarını önerdi. Ebeveynlerin çocuklarının sınava hazırlık sürecindeki tavırları ile ilgili eleştirileri varsa bunu sınav sonrasına ertelemeleri gerektiğinin altını çizen Durak, “Hepimiz biliyoruz ki bütün insanlar kendileri için önemli bir işe giriştiklerinde heyecanlanırlar. Yani bilmelisiniz ki sınav için heyecan duymak gayet normal. Belirli düzeyde heyecan hem odaklanmamızı sağlıyor hem de çevreden gelen uyarıcılara zihnimizi kapatıyor. Maksat kaygıyı tümüyle ortadan kaldırmak değil kaygıyı belli bir düzeyde tutmak olmalı. Bunun için de öncelikle onları sadece dinlemek, kaygılı düşüncelerini ifade etmelerine fırsat vermek ve umut verici cümleler kurmak önemli. ‘Heyecanlanma!’, ‘Heyecanlanacak bir şey yok’ gibi cümleler çocuğu rahatlatmak yerine tam tersine heyecanlanmasına neden olabilir. Bu nedenle ‘Emeklerinin karşılığını alacağına inanıyorum’ gibi sınavla ilgili olumlu konuşmalar özgüveni arttırır ve kaygıyı azaltır.”

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TESK Genel Başkanı Palandöken: “Evliliklerin 500 milyar liralık ekonomi oluşturması bekleniyor” Bu yıl havaların erken ısınmasıyla birlikte düğün sezonunun da açılmaya başladığını söyleyen Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, "Havaların erken ısınmasıyla birlikte fotoğrafçı, kuaför, berber, gelinlikçi, çiçekçi, pastacı, çeyizci gibi onlarca farklı sektörde esnafımız düğün sezonuna hazır. Bu yıl yapılacak düğünlerle birlikte evliliklerin 500 milyar TL’lik ekonomi oluşturması bekleniyor” dedi. TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken düğün sezonunun başlamasıyla birlikte evliliklerin ekonomiye olan yansımasını değerlendirdi. Piyasanın canlanmak için düğün sezonunu beklediğini belirten Palandöken, ortalama düşün yapmanın maliyetini anlattı. Beyaz eşyadan oturma grubuna, düğün salonundan ziynet eşyalarına kadar yapılan harcamaların 500 bin liradan başladığını kaydeden Palandöken, "Döviz kurlarındaki artış ve yüksek enflasyona bağlı olarak tüm ürün ve hizmetlerde çok ciddi fiyat artışları var. Düğünlerin vazgeçilmezi altının fiyatı son 1 yılda yüzde 100’e yakın arttı. Eskiden gelin damada gelen altınlar düğün maliyetini önemli ölçüde karşılardı şimdi o da hayal oldu. Öte yandan düğün salonu kiralarındaki astronomik artış, beyaz eşya ve elektronik eşyalardaki fiyat artışları hesaba katıldığında gençlerimiz işsizlik ve ekonomik nedenler yüzünden evliliği geciktirebiliyor. Devletimiz gençleri evliliğe teşvik etmek için elinden geleni yapıyor. Birtakım teşvik ve destekler var ancak tüm çiftler için sıfır faizli destek kredilerinden yararlanma imkanlarının sağlanması çok önemli. Bu hem çiftlerin düğün masraflarına katkı hem de kuracakları yuvalarla ekonomiye katkıları bakımından çok önemli olacak” diye konuştu. “Geçtiğimiz yıl düğünler piyasaya 300 milyar lira katkı sağladı” Gençlerin dünya evine girmesi ve piyasaların canlanmasında düğünlerin önemli bir yeri olduğuna değinen Palandöken, “Geçtiğimiz yılın TÜİK verilerine göre düğün sektörü piyasaya 300 milyar TL’lik ekonomik katkı sağladı. İğneden ipliğe yapılan düğün alışverişleri ise emlakçıdan taksiciye, matbaacıdan organizasyoncuya kadar çok sayıda sektöre doğrudan kazanç kapısı oluyor. Bu yıl dünya evine girecek gençlerimizin mağdur olmaması için firmalar elini taşın altına koyarak yeni evlenecek çiftlere özel kampanya ve indirimler yapmalı. Öte yandan bu düğün sezonunda alışveriş yapacak vatandaşlarımız güven, memnuniyet, garanti ve kayıt dışılığı önlemek adına bir sıkıntı yaşamamak için bildiği ve güvendiği esnafı tercih etmeli” şeklinde konuştu.
Bursa Tarihi Gölyazı’da 100 yıllık balık mezadı Nilüfer ilçesine bağlı Gölyazı köyünde yapılan balık mezadı 100 yıldır aynı yerde düzenleniyor. Uluabat Gölü’nde yakalanan balıklar mezatta en çok parayı verenin oluyor. Bursa’nın Nilüfer ilçesine bağlı Gölyazı köyünde her sabah 12.00’de başlayan balık mezadında renkli görüntüler yaşanıyor. Uluabat Gölü’nde balıkçıların tuttuğu taze balıklar 100 yıldır aynı yere dökülerek açık artırmada satılıyor. Yakalanan balıklar sırasıyla yere dökülerek mezatta satışa sunuluyor. Herkesin katılabildiği açık artırmada en yüksek fiyatı veren balıkların sahibi oluyor. Tüccarlar yeni yakalanan balıkları almak için birbirleriyle yarışıyor. Keyifli anların yaşandığı açık artırma her gün aynı saatinde tekrarlanıyor. Her vatandaşın tuttuğu balığı kooperatifin müzayedesinden geçirmesi söyleyen Kooperatif üyesi Hüseyin Aydın, "Su Ürünleri Kooperatifi 1966 yılında kuruldu. 1986 yılına kadar kerevit vardı. Hastalıklar geldi kerevitler öldü. Kerevitler ölünce hepimiz balığa yöneldik. Her vatandaş tutmuş olduğu balığı kooperatifin müzayedesinden geçirmek zorunda. Rüzgar olduğu zaman balıkçılar avlanamıyor. Şu anda sazan balığı yasak diğer balıklar serbest. Günde bazen 1 ton, bazen ise 100 kilo çıkıyor. Balık piyasası da aynı olmaz. Az olduğu zaman daha pahalı, bol olduğu zaman biraz daha uygun olur. Böyle bir düzenimiz var. Müzayede dedelerimizden kalma. Daha önceden kooperatif yoktu balıklar muhtarlık nezdinde satılıyordu. Muhtarlığa rüsum kesiliyordu geri kalanı balıkçıya veriliyor” dedi. Bu sene balık fiyatlarının yüksek olduğunu belirten Hasan Dikmeoğlu, “Doğduğumdan beri balıkçıyım. Şimdi de esnaflık yapıyorum. Balığı köyde ve pazarda satıyorum. Turna, sazan, İsrail balığı ve arada yayın balığı çıkıyor. Uluabat Gölü’nde çok güzel balıklarımız var. Turnalar bu yıl ortalama 200 TL’den satılıyor” şeklinde konuştu.