YEREL HABERLER - 29 Ekim 2012 Pazartesi 11:26

KİLİS`TE 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI KUTLAMALARI

A
A
A
KİLİS`TE 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI KUTLAMALARI

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Kilis`te törenlerle kutlandı.
Recep Tayyip Erdoğan Meydanı`nda yapılan kutlama törenlerine Kilis Valisi Süleyman Tapsız, Belediye Başkanı Mehmet Abdi Bulut Garnizon ve İl Jandarma Komutanı Kıdemli Jandarma Albay Murat Çolak, 7 Aralık Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Güvenç, AK Parti Kilis milletvekili Opr. Dr. Fuat Karakuş, Kilis Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Çiçekli, daire amir ve müdürleri, askeri ve sivil erkan, adli ve idari yargı mensupları, vatandaşlar, öğrenci ve öğretmenler katıldı. Tören Vali Süleyman Tapsız, Belediye Başkanı Mehmet Abdi Bulut, Garnizon ve İl Jandarma Komutanı Kıdemli Jandarma Albay Murat Çolak halkın bayramını kutlaması ile başladı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı`nın okunmasından sonra şiirler okundu.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle Recep Tayyip Erdoğan meydanında Vali Süleyman Tapsız, Cumhuriyet`in kuruluşunun 89. yıldönümünü kutladıklarını belirterek, "Bugünkü kutlamaları, bu duygu birliğimizi daha da derinleştirmek, ortak bağlarımızı daha da güçlendirmek, milletimizin hiç bir ferdini dışarıda bırakmadan birbirimize ve Cumhuriyetimize sadakatimizi en üst düzeyde göstermek için çok anlamlı bir fırsat olarak görüyorum. Cumhuriyet hepimiz için gerçekten büyük bir gurur tablosudur. İşgalin, yenilgilerin, zaferlerin, yokluğun, yıkılmışlığın ve yorulmuşluğun tüm bunların ardından Cumhuriyet, Anadolu bozkırında bu milletin küllerinden yeniden doğuşu, yeni bir çınar olarak dünya tarihinde dünyaya güçlü bir ülke olarak gerçekten serpilmesinin bir başlangıcıdır. Şu hususu burada özellikle ifade etmek istiyorum: Bugün dünya üzerinde Cumhuriyeti bir yönetim şekli olarak benimsemiş çok sayıda ülke bulunuyor. Ama Türkiye Cumhuriyeti, kuruluş felsefesiyle ve idealleriyle hiç kuşkusuz diğer tüm cumhuriyetlerden farklılık arz ediyor. Bizim Cumhuriyetimiz kardeşlik üzerine kurulmuştur. Bizim Cumhuriyetimiz, birlik ve beraberlik ruhu, dayanışma ruhu üzerine inşa edilmiştir. Bizim Cumhuriyetimiz, Cumhuru, yani halkı, bütün renkleriyle, bütün farklılıklarıyla, tüm zenginliğiyle kucaklayan bir zihniyet üzerine bina edilmiştir. Bu Cumhuriyet, birilerinin değil, belli zümrelerin değil, cumhurun, yani halkın, yani 74 milyon aziz milletimizin Cumhuriyetidir. Çanakkale`de akan kanlar, Sarıkamış`ta solan canlar, Kurtuluş Savaşı`yla destan yazan kahramanlar bu Cumhuriyet`in, bizim Cumhuriyetimizin yolunu açtılar. Bu Cumhuriyet, Marmara`daki Hüseyin`in, Karadeniz`deki Temel`in, Ege`deki Mehmet`in, Orta Anadolu`daki Fatma`nın, Akdeniz`deki Ayşe`nin, Doğu Anadolu`daki Hasan`ın, Güneydoğu Anadolu`daki Şeyhmus`un Cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet, çiftçinin olduğu kadar esnafın, şehirlinin olduğu kadar köylünün, zenginin olduğu kadar fakirin Cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet, evet, Türk`ün, Kürt`ün, Laz`ın, Çerkez`in, Roman`ın, Alevi`nin, Sünni`nin, çoğunluğun olduğu kadar azınlığın da Cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyetin sahibi bizzat cumhurun ta kendisidir, yani millettir. Bugün, Atatürk`ün `en büyük eserim` dediği Cumhuriyet değerlerimiz etrafında her zamankinden daha güçlü bir şekilde kenetlenme günüdür.
Bizi tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek vatan yapan yüksek değerlerimizi daha gür bir sesle yüceltmenin tam zamanıdır. Bu anlamlı günde, kardeş kavgası çıkarmak için beyhude bir çaba içinde olan şer ve nifak odaklarına aziz milletimizin tek yürek olarak bir kez daha en anlamlı cevabı vereceğine inanıyorum. Bu duygu birliğini koruduğumuz, kışkırtma ve tahrikler karşısında birbirimizden şüphe duymak yerine daha sıkı kenetlendiğimiz sürece birliğimizi bozmak isteyenler asla amacına ulaşamayacaktır. Etnik kökeni, inancı, yaşam biçimi ne olursa olsun hiç bir vatandaşımızın devletine, milletine, bayrağına, vatanına ve cumhuriyet değerlerine sadakatinden asla şüphe duymuyoruz.
Unutmayalım ki biz, en zor zamanlarında dünyaya sadakat ve vatanseverliğin eşsiz örneklerini göstererek bugünlere gelmiş büyük bir milletiz. Cumhuriyetimizin en büyük başarısı da bana göre milletimizin bütün fertlerini vatandaşlık temelinde birleştirmiş olmasıdır. Unutmayalım ki yokluk ve imkansızlıklar içinde bile umutsuzluğa kapılmayan aziz milletimiz, inanç ve kararlılıkla sürdürdüğü Kurtuluş Savaşını zaferle neticelendirmiştir.Bu eşsiz zafer üzerinde yükselen Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak ebediyen yaşayacaktır. Devraldığımız bu değerli mirası aynı yüksek ruh ve şuurla her geçen gün daha da güçlendirerek Türkiye`yi, Atatürk`ün işaret ettiği muasır medeniyetlerin ötesine taşımakta kararlıyız. Cumhuriyetimizin kuruluş ideali olan bu hedefe bugün her zamankinden daha yakınız. Ne mutlu bize ki milletimiz, birlik ve beraberlik içerisinde Cumhuriyetimizi bütün değer ve kurumlarıyla özümsemiş, Türkiye`yi çağdaş dünya devletleri içinde hak ettiği saygın konuma yükseltmek için gerekli olan iradeyi her zaman ortaya koymuştur. Bugün Türkiye Cumhuriyeti, etrafımızda yaşanan bütün olumsuz gelişmelere, küresel ekonomik krizlere rağmen, demokratik gelişme ve ekonomik kalkınmasını birlikte sağlayarak bölgesine istikrar ve refah ihraç eden bir ülke haline gelmiştir.
Milletçe, bu güven ve istikrar ortamını koruyarak birlik ve bütünlüğümüze sahip çıkacak, Cumhuriyetimizin temel değerlerini her türlü sosyal ve siyasi tartışmanın üzerinde tutmaya devam edeceğiz. İnanıyorum ki bundan sonra da, Cumhuriyetimizin çağdaşlaşma hedefleri doğrultusunda çok daha büyük mesafeler kat edecek, çok daha büyük başarılarla Cumhuriyetimizi taçlandıracağız.
Bizi aydınlık geleceğimize taşıyan bu inançla, Cumhuriyetimizin 89. kuruluş yıldönümünü ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı kutluyorum. Bu anlamlı günde, başta Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere İstiklal Savaşımızın bütün kahramanlarını, eşsiz fedakârlıklarıyla milletimizin gönlünde ölümsüzleşen bütün şehit ve gazilerimizi rahmetle, şükranla anıyor, aziz vatandaşlarımı sevgiyle selamlıyorum" dedi
Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri çerçevesinde liseli kızlar arası 800 metre koşusu yapıldı. Dereceye girenlere Vali Süleyman Tapsız ve protokol üyeleri tarafından çeşitli hediyeler verildi. Törenler resmi geçit ile sona erdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırıkkale Kadın cinayeti davasında mütalaa açıklandı: Sanıklar için ağırlaştırılmış müebbet talebi Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Sevgi Gülden Yalçıner davasında, duruşma savcısı tutuklu sanıklar hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ederken, mahkeme heyeti tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı başka bir tarihe erteledi. Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, tutuksuz sanıklar maktulün kardeşi Y.G. ile D.U., G.F.G. ve H.U. ile taraf avukatları salonda hazır bulundu. Tutuklu sanıklardan kadının kardeşi Ş.G. ile K.U. ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Cumhuriyet savcısı, esasa ilişkin mütalaasında tutuklu sanıklardan Ş.G. hakkında "iştirak hâlinde tasarlayarak akrabayı kasten öldürme", K.U. ile D.U. hakkında ise "iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti. Savcı ayrıca bu sanıkların "konut dokunulmazlığının ihlali" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından da cezalandırılmasını istedi. Tutuksuz sanıklardan Y.G. hakkında "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçundan ceza talep edilirken, G.F.G. ile H.U. hakkında beraat istendi. Sanıklar savunmalarında önceki beyanlarını yineleyerek beraat ve tahliye talebinde bulundu. Sanık avukatlarının savunma hazırlamak üzere süre istemesi üzerine mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına karar verdi. Duruşma, 19 Ocak 2026 tarihine ertelendi. Olayın geçmişi Çelebi ilçesine bağlı Karaağıl köyünde yaşayan Sevgi Gülden Yalçıner’den 25 Eylül 2024 tarihinde haber alınamaması üzerine ailesi tarafından güvenlik birimlerine kayıp ihbarında bulunuldu. İhbarın ardından jandarma ekipleri koordinesinde AFAD ve dalgıçların da katılımıyla köy çevresi ile Kızılırmak hattında geniş çaplı arama çalışması başlatıldı. Yürütülen çalışmalar kapsamında Jandarma Arama Kurtarma (JAK) Timi tarafından 13 Ekim 2024 tarihinde Yalçıner’in cansız bedenine, Karakeçili ilçesi Çeşnigir Köprüsü yakınlarında Kızılırmak içerisinde ulaşıldı. İlk incelemelerde cesedin vücuduna tel örgü ve taş bağlanarak suya bırakıldığı belirlendi. Soruşturma kapsamında Yalçıner’in kardeşleri Ş.G. ve Y.G. ile yeğeni G.F.G. ve K.U., H.U. ile D.U. gözaltına alındı. Şüphelilerden Ş.G., Y.G., K.U., H.U. ve D.U. tutuklanırken, G.F.G., D.U., Y.G. ve H.U. daha sonra adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, sanıklar Ş.G. ve Y.G. hakkında "tasarlayarak yakın akrabayı öldürmek", G.F.G., K.U. ve D.U. hakkında ise "tasarlayarak öldürmek" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. Hazırlanan iddianame, Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilerek yargılama süreci başlatıldı.
Konya Başkan Altay: "Tarihin tozlu sayfalarını kim açarsa Konya’nın Hatay’da yaptıklarını ve Habib-i Neccar Camisi’nin restorasyonunu görecek" Konya Büyükşehir Belediyesi, 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan Hatay Habib-i Neccar Camisi’nin aslına uygun olarak restorasyonunu tamamlayarak yeniden ibadete hazır hale getirdi. Konya Büyükşehir, depremde büyük oranda yıkılan Anadolu’nun ilk camisi kabul edilen Habib-i Neccar Camisi’nde titizlikle yürüttüğü ihya çalışmalarını tamamlayarak tarihi camiyi yeniden ibadete hazır hale getirdi. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, 27 Aralık Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılacak Habib-i Neccar Camisi’nde Konya basınıyla birlikte incelemelerde bulundu. Tarihi camide yürüttükleri titiz çalışmaları anlatan Başkan Altay, depremin ilk anlarından itibaren Konya Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin yürüttüğü çalışmalar ile tüm Konya halkının yaptığı yardımlardan bahsetti. "Avrupa’da birçok ülke büyüklüğündeki bu inşaatları yapmak ancak büyük ve güçlü bir ülkeye nasip olurdu" Konya’nın ilk andan itibaren Hatay’la bir kardeşlik köprüsü kurduğunu kaydeden Başkan Altay, "Konyalılar biz ne istemişsek birin yerine adeta iki gönderdiler. Biz de bu koordinasyonu sağladık. Gelinen noktada asrın felaketinden sonra 11 ilimizde devletimiz Cumhurbaşkanımızın liderliğinde çok yoğun bir çalışma yürütüyor. Hatay da yıkımın en fazla olduğu şehirlerden birisiydi. Bugün kule vinçlerden adeta gökyüzünün görülmediği şantiyelerde günde 550 daire hak sahiplerine imal ediliyor. İnşallah cumartesi günü Cumhurbaşkanımız Hatay’da 455 bininci konutun anahtar teslim törenini ve çeşitli açılışları gerçekleştirecek. Söylemek kolay geliyor ama Avrupa’da birçok ülke büyüklüğündeki bu inşaatı yapmak ancak büyük ve güçlü bir ülkeye nasip olurdu. Ülkemizin ne kadar büyük ve güçlü olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Cumhurbaşkanımıza deprem bölgesindeki faaliyetlerden dolayı teşekkür ediyoruz. Ayrıca bu işin kahramanlarından birisi de değerli hemşehrimiz, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Murat Kurum 11 ilde de çok müthiş bir çalışma yürüterek bütün şehirleri tekrar ayağa kaldırıyor" dedi. Cami aslına uygun olarak restore edildi Depremden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Habib-i Neccar Camisi’nin yapılmasının Konyalılara yakışacağı sözünü Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un ilettiğini, kendilerinin de bunu görev addettiğini ve hemen çalışmalara başladıklarını vurgulayan Başkan Altay, sözlerine şöyle devam etti: "Burada iki yıldan fazla süredir yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Bugün artık sonuna geldik, inşallah cumartesi günü de fiilen açılışını Cumhurbaşkanımızın katılımıyla yapmayı planlıyoruz. Burada büyük bir yıkıntı vardı. Kubbe tamamen göçmüştü, minare ortadan kalkmıştı. Öncelikle titizlikle yıkılan molozlar temizlendi ve taşlar numaralandırıldı. Sonra özellikle kıbledeki duvarın tekrar kullanılması için şakülüne getirilme çalışmaları yürütüldü, bir takviye süreci yapıldı. Sonra diğer duvarlar ayağa kaldırıldı ve en önemlisi de ahşap kirişler üzerine ahşap bir kubbe inşa ettik. Sonra aslına uygun bir şekilde tamamlanması için o kubbe içeriden sıvandı, dışarıdan da kurşunla kaplandı. Caminin içinde üç noktada depremin izlerini ifade edecek küçük ayrıntılar bırakıldı ve tezyinat işleri de aslına uygun elimizdeki röleveye göre tamamlanmış oldu. Bugün temizliği yapılarak, camimiz ibadete hazır hale geldi." "Burayı restore etmek de herkese nasip olmazdı, Konyalılara nasip oldu" Başkan Altay, caminin simgesi olan minarenin de yine aslına uygun bir şekilde restorasyonunun tamamlandığını belirterek, "En son ahşap külahı da üzerine konularak, süreç tamamlanmış oldu. Bahçedeki düzenlemeler, şadırvan da Büyükşehir Belediyemiz tarafından gerçekleştirildi. Sol taraftaki evler ve arka taraftaki çarşı da Kültür ve Turizm Bakanlığımız tarafından tamamlanmış oldu. Bu süreçte Kültür ve Turizm Bakanımıza da çok teşekkür ediyorum. Vakıflar Genel Müdürlüğümüzle birlikte süreci beraber yürüttük. Bugün gelinen noktada 6 Şubat’ta başlayan Konya-Hatay kardeşliğinin ilelebet sürecek bir nişanesine hep birlikte şahitlik etmiş oluyoruz. Burayı kim ziyarete gelirse, tarihin tozlu sayfalarını kim açarsa Konya’nın Hatay’da yaptıklarını ve Habib-i Neccar Camisi’nin restorasyonunu görecek. Bu cami sıradan bir cami değil, sadece Hatay’ın simgesi değil, Anadolu’nun ilk camisi. Burayı restore etmek de herkese nasip olmazdı, bu Konyalılara nasip oldu. Ne kadar şükretsek ne kadar hamd etsek azdır" ifadelerini kullandı. "Burada edilen her ibadetten Konya’da yaşayan 2 milyon 300 binin hanesine bir şey yazılacaktır" Süreçte destek olan herkese teşekkürlerini ileten Başkan Altay, "Deprem sürecinde bize desteğini hiç esirgemeyen Valimizin liderliğinde kamu kurumlarımıza, ilçe belediye başkanlarımıza, AK Parti İl Başkanımıza, odalarımıza, Konya’nın her bir ferdine teşekkür ediyorum. Burada hep birlikte büyük bir başarı hikayesi yazmıştık, bunun son noktasını da yine hep birlikte koyuyoruz. İnşallah insanlık sürdüğü sürece bu cami de insanlığa hizmet edecek. Burada edilen her ibadetten Konya’da yaşayan 2 milyon 300 binin hanesine bir şey yazılacaktır, buna inanıyorum. Bu sadaka-i cariyeyi hep birlikte gerçekleştirmiş olduk. Müteahhidimize, bilim heyetimize de teşekkür ediyorum, çok zor zahmetli bir işti, meşakkatli bir süreçti ama Konya’ya yakışır bir işi gerçekleştirdiler" açıklamasında bulundu. "Birlik ve beraberlik gösteren Türk milletine teşekkür ediyorum" Başkan Altay, Habib-i Neccar Camisi’nin sadece Hatay’ın bir simgesi değil, Türkiye’nin bir simgesi olduğunu dile getirerek, "Aslında depremin izlerinin silindiğinin temel göstergelerinden birisi de buradaki caminin ibadete açılıyor olması. Artık hayat yavaş yavaş normale dönüyor. Gördüğünüz gibi etrafta çarşılar da yeniden inşa ediliyor. Konutlar tamamlanmak üzere. İnşallah Hatay’da ve depremin etkilediği 11 ilimizde hayat bu yıldan itibaren normale dönmeye başlayacak ve buradaki insanlar normal yaşamlarına dönmüş olacak. Ben bu süreçte büyük birlik ve beraberlik gösteren Türk milletine teşekkür ediyorum. Ancak biz bu işin hakkından gelebilirdik. Birlik beraberlik içerisinde bu süreci de layıkıyla tamamlamış olduk" sözleriyle konuşmasını tamamladı. Hatay’ın sembol yapısını ayağa kaldıran Başkan Altay’a teşekkür etti Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı da devletin depremin ağır hasarlarını ortadan kaldırmak için hem Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak hem de Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak yoğun bir gayret sarf ettiğini söyledi. Başkan Altay’ın da taşın altına elini koymayı bilen belediye başkanı olduğunu kaydeden Yazgılı, "O günlerde ‘burayı ben yapmak istiyorum’ dedi ve yaptı. Büyükşehir Belediye Başkanımız Uğur İbrahim Altay’a çok teşekkür ediyoruz. Böyle kadim bir yapıyı, Hatay’ın sembol yapısını Konya Büyükşehir Belediyesi olarak ayağa kaldırdılar. Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. En kısa zamanda Hatay’ımız eski, güzel günlerine kavuşacak Allah’ın izniyle. Belediyelerimiz de bakanlıklarımız da topyekûn bir çalışma içerisindeyiz. Tüm arkadaşlarımız her gün burada. Hatay’ın o eski günlerine geri dönmesi için ellerinden gelen çabayı sarf ediyorlar. Bu çabayı sarf eden herkese gönülden teşekkür ediyorum" değerlendirmesinde bulundu.