POLİTİKA - 29 Nisan 2024 Pazartesi 19:18

Başkan Dönmez: “15 gün içerisinde İskenderun’da 13 kilometre uzunluğunda kanalizasyon şebekesinin temizliği yapıldı”

A
A
A
Başkan Dönmez: “15 gün içerisinde İskenderun’da 13 kilometre uzunluğunda kanalizasyon şebekesinin temizliği yapıldı”

Hatay’ın İskenderun ilçesinde alt yapı sorununu çözmek için çalışmalarını yürüten İskenderun Belediye Başkanı Mehmet Dönmez, 15 gün içerisinde kentte 13 kilometre uzunluğunda kanalizasyon şebekesinin temizlendiğini söyledi.


Depremin yaralarının sarıldığı Hatay’ın İskenderun ilçesinde 31 Mart Yerel Seçimleri’nden sandıktan Cumhur İttifakı adayı Mehmet Dönmez zaferle çıkmıştı. Yerel seçimlerin ardından göreve başlayan Başkan Dönmez, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Kayseri Büyükşehir Belediyesi ve Konya Büyükşehir Belediyesi’nden destek alarak alt yapı sorununu çözmek için çalışma başlatmıştı. Başkan Dönmez, yürütülen çalışmalar hakkında basın mensuplarına bilgi verdi. 10 yıllık süreçte Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin İskenderun’da alt yapıya yönelik yeteri kadar çalışma yapmadığını ifade eden Dönmez, “Yerel seçimler sonrası Hatay Büyükşehir Belediye Başkanımız Mehmet Öntürk ile toplantı yaptık. İskenderun’un alt yapı sorununa çözebilmek için hızlı bir başlangıç yaptık. Yaptığımız saha çalışmalarında Hatay Büyükşehir Belediyesini geçtiğimiz 10 yıl boyunca yönetenlerin İskenderun’un alt yapısının bakımına dair hiçbir çalışma yapmadığını ve atık su kanallarının tamamen tıkalı olduğunu gördük. Bu bir iddia değil, Gaziantep, Kayseri ve Konya Büyükşehir Belediyesi ekiplerinin ve İskenderun Belediyesi ekiplerinin tespitidir. Şehir merkezindeki pek çok noktada 10 yıl boyunca bakım yapılmadığı için tıkanan kanalizasyon şebekesi nedeniyle lağım suları evlerin bodrumlarını doldurup, yollara sızmaya başlamıştı. Üç büyükşehir belediyesi ekipleri, günde 17-18 saat çalışarak tıkalı olan kanalları açıp, gerekli onarımları yaptılar. İskenderun Belediyesinden işi bilen arkadaşlarımız da aynı gayretle bu çalışmalara katıldılar ve bu kahramanlara huzurlarınızda teşekkür ediyorum. 15 gün içerisinde 13 kilometre uzunluğunda kanalizasyon şebekesinin temizliği yapıldı. Eğer her yıl periyodik olarak bu kanalların temizliği yapılmış olsaydı, bu sorunları hiç yaşamazdık” dedi.


HATSU’ya ait depolarda atıl vaziyette duran 75 adet pompanın kullanılmadığını ve vatandaşların mağduriyete mahkum edildiğini ifade eden Başkan Dönmez, “HATSU deprem sonrası elimizde pompa yok açıklaması yapmıştı, 75 tane pompa olduğunu tespit ettik. Bunların bazılarının kablosu kopmuş, bazılarının bilyesinde arıza var. Biz 15 bin TL masrafla 6 tane pompayı tamir ettik, 6 pompanın değeri yaklaşık 10 milyon TL ve biz 15 bin TL masrafla bunları çalışır hale getirdik. Bugün canla başla canları pahasına bu çalışmaları yapan, ailelerinden uzak çalışan 18-24-36 saat çalışan Gaziantep, Kayseri, Konya Büyükşehir ekiplerine teşekkür ediyorum. Bu ekipler buraya gelmek için bizi mi beklediler? Hayır, depremde bu ekipler buradaydılar ama HATSU tarafından muhatap bulamadılar. ’Yapılacak bir şey yok, alt yapı çöktü’ cevabını aldılar. Mehmet Öntürk başkanımız HATSU’da yeniden kadro kuruyor. Kısa sürede Hatay’ın her köşesinde güçlü adımlar atılacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.



Başkan Dönmez: “15 gün içerisinde İskenderun’da 13 kilometre uzunluğunda kanalizasyon şebekesinin temizliği yapıldı”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Çukurova’da tarım üreticileri sorunlarına çözüm bekliyor Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, Çukurova’daki tarım üreticilerinin sorunlarına etkin çözümler bulunması için ilgili kurum ve kuruluşların desteklerini beklediğini söyledi. Türkiye’nin tarımsal üretiminde kritik bir rol oynayan Çukurova’da tarım üreticilerinin son dönemde çeşitli zorluklarla karşı karşıya kaldığını ve bu sorunların tarımın sürdürülebilirliğini tehdit etmekte olduğunu söyleyen Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, “Kuraklık, sulama sistemlerindeki verimsizlik (vahşi sulama sistemleri) ve su kaynaklarının kirlenmesi gibi faktörler tarımın temel kaynağı olan su sorununu derinleştirmektedir. Artan sıcaklık, kuraklık ve ekstrem hava olayları gibi iklim değişikliği etkileri, ürün verimliliğini düşürmekte ve tarımı daha riskli hale getirmektedir. Üreticiler, ürünlerini uygun fiyatlarla pazarlama konusunda zorluklar yaşamaktadır. Büyük market zincirlerinin baskısı altında kalan yerel üreticiler, adil fiyatlandırma ve pazarlama imkanlarına erişim konusunda zorlanmaktadır. Genç nüfusun tarımsal işlere ilgisinin azalması, tarım işgücü açığının artmasına neden olmuştur. Tarım sektöründe çalışacak nitelikli iş gücünün eksikliği, verimliliği de olumsuz etkilemektedir” diye konuştu. “Çukurova’daki tarım üreticileri sorunlarına destek bekliyor” Çözüm önerilerine de değinen Doğan, ‘’Su yönetimi politikalarının güncellenmesi ve suyun etkin bir şekilde kullanılmasını teşvik eden projelerin desteklenmesi gerekmektedir. Ayrıca modern sulama tekniklerinin benimsenmesi ve su tasarrufu sağlayan uygulamaların teşvik edilmesi ve desteklenmesi önemlidir. Tarım üreticilerine pazarlama konusunda destek sağlayan kooperatifler ve birlikler kurulabilir veya mevcuttakiler güçlendirilebilir. Ayrıca yerel ürünlerin tanıtımı ve markalaştırılması için kampanyalar düzenlenebilir, yurt dışında yeni pazarlar oluşturulabilir. Tarım sektörünü cazip hale getirmek için gençlere yönelik eğitim ve istihdam programları düzenlenebilir. Tarımsal üretimin modernizasyonu ve dijitalleştirilmesiyle birlikte iş gücü verimliliğini artırmak için teknolojik yeniliklere yatırım yapılmalı ve destek verilmelidir. İklim değişikliğiyle mücadele kapsamında tarımın iklim dostu uygulamalarla uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir. Su ve enerji verimliliğini artıran uygulamaların yaygınlaştırılması ve çevresel sürdürülebilirliği destekleyen politikaların uygulanması önemlidir. Çukurova’daki tarım üreticileri, bu sorunlara etkin çözümler bulunması için ilgili kurum ve kuruluşların desteklerini beklemektedir. Tarımın sürdürülebilirliğinin sağlanması, bölgenin ekonomik ve sosyal kalkınmasında önemli bir rol oynamaktadır’’ dedi.
Bayburt İlkokul öğrencilerinden şiir şöleni Bayburt’ta ilkokul öğrencileri tarafından şiir programı düzenlendi. Şehit Cem Nuri Başgül İlkokulu 3’üncü sınıf öğrencilerinin düzenlediği şiir şöleni büyük beğeni topladı. Okulda yetiştirdiği öğrencilerle adından söz ettiren okulun öğretmenlerinden Köksal Dursun, her yıl 10 şiir olmak üzere öğrencilerine 40 şiir öğretmeden, öğrencilerini mezun etmiyor. Bu yıl üçüncü sınıfı okutan Köksal Dursun, öğrencileri ile önemli bir şiir etkinliğine imza attı. İlkokullar düzeyinde ilk kez bu kadar kapsamlı bir şekilde düzenlenen şiir şölenine Milli Eğitim Müdürü Rahmi Güney de katıldı. Okul öğretmenlerinden Teslime Kahraman’ın sunumuyla sahneye gelen öğrenciler şiirlerini seslendirdiler. 15 şiirin seslendirildiği programın finalinde ise 42 öğrenci İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale Şehitleri’ne adlı şiirini okudular. Salonu dolduran veliler ve davetliler çocukları ayakta alkışladılar. Okul salonunda gerçekleşen programı çok beğendiğini söyleyen Milli Eğitim Müdürü Rahmi Güney, böylesi programlara daha çok liselerde alışkın olduklarını bildirerek, ilkokul öğrencilerinin şiir programını çok başarılı bulduğunu ifade edip, çocukları kutladı. Öğretmen Köksal Dursun’un şiire verdiği öneme dikkat çeken Rahmi Güney, uygulamanın çocuklara çok şey katacağını söyledi. Güney, okul öğretmenlerinden Teslime Kahraman’ın laboratuvar sınıfı eksikliği talebinin de hemen giderileceğini vurguladı. Öğretmen Köksal Dursun da tüm çocuklarını yürekten kutladığını ifade ederek, programın düzenlemesine destek sunan okul müdürü Enes Yavaşçay ve müdür yardımcısı Ferhat Taşkın’a teşekkür etti.
Edirne Sahte para matrisleri sınırda bulundu: Osmanlı tuğralı para basılacaktı Taklit para yapımında kullanılan kalıplar (matris), Edirne Kapıkule sınır kapısının karşısındaki Bulgaristan gümrük memurları tarafından yakalandı. Kaptan Andrevo sınır kapısındaki gümrük memurları, Türkiye’den giren bir tırda yapılan inceleme sırasında kaçak madeni para yapma ekipmanlarını ele geçirdi. Türk vatandaşı olan şoför, Türkiye’den Batı Avrupa’ya taşınan mallar için düzenlenen belgeleri yetkililere verdi. Sahte 1922 yılı parası ve Osmanlı tuğralı para basılacaktı Taşınan kargoda alışılmadık yoğunlukların tespit edildiği için tır, X-ray ekipmanı da dahil olmak üzere detaylı bir gümrük muayenesi yapıldı. Yapılan kontrollerde, grup malı bulunan 126 adet beyan edilen parsel arasında, dekoratif madeni para ve eski madeni para taklitlerini üretimine yönelik, beyanı yapılmamış, özel amaçlı mallar tespit edildi. 9 adet Türkçe yazılı madeni para yapımına yönelik kalıp, 10 adet metal eritmeye yönelik refrakter kap (ateşe dayanıklı), 1 adet gravür makinesi, 1 adet indüksiyon ocağı, teraziler, 30 adet halka ölçüsü ve 3 adet kalıp bulundu. Bazı kalıpların üzerine "1922 tarihli Sultan II. Abdülhamid, Mısır 20 kuruş, 1293" ifadelerinin yazıldığı görüldü. Ele geçirilen matrislerin, tedavülde olmayan antika madeni paraların kopyalarının üretimi için yapıldığı belirtildi. Beyan edilmeyen eşyalar arasında 12 adet banknot sayma makinesinin bulunduğu kutular da görüldü. Tır şoförü ve taşıma firması hakkında soruşturma yapan gümrük müfettişi tarafından Haskovo Bölge Savcılığının gözetiminde yürütülen bir ön soruşturma başlattı.
Şanlıurfa 40 yıllık akrep üreticisinden ABD’li profesöre tepki Şanlıurfa’da yaklaşık 40 yıldır akreplerle iç içe yaşayan “Akrep” lakaplı Ali Yılmaz, ABD’li profesörün Türkiye’de bulunan kara akrep (androctonus crassicauda) türünü yurt dışına götürmesine tepki gösterdi. Yılmaz, “Bu tür endemik türleri birilerinin gelip toplayıp götürmesi inanın ki çok vahim bir durumdur, engellenmesi lazım. Bu tür biyolojik, endemik türlerin yurt dışına götürülmesini doğru bulmuyorum” dedi. ABD’de New York Ulusal Doğa Tarihi Müzesi Müdürü Prof. Lorenzo Prendini, İstanbul Havalimanı’nda endemik akrep, tarantula ve örümcek ile yakalanmasıyla gündeme gelmişti. Prendini, endemik hayvan kaçakçılığı suçuyla gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılmıştı. Şanlıurfa’da yaklaşık 40 yıldır zehrinin gramı 10 bin liraya satılan akrepleri çiftliğinde besleyen 53 yaşındaki Ali Yılmaz, ABD’li profesöre tepki gösterdi. ABD’li Prof. Lorenzo Prendini’nin Türkiye’de bulunan endemik akrep türünü yurt dışına götürmesini doğru bulmadığını belirten Yılmaz, yardım ve yataklık yapanlar hakkında da işlem yapılması gerektiğini söyledi. Çiftliğindeki 10 bin akrebin sağımını yaparak yurt dışına ihraç eden akrep üreticisi Yılmaz, “53 yaşındayım, yaklaşık 35-40 yıldır akreplerle iç içeyim. Şu anda görmüş olduğunuz bu tesis Türkiye’de ilk kurulan tesistir. Bu tesisimizi Hollanda merkezli bir firma ile ortak olarak yürütmekteyiz. Bu Hollanda merkezli firma, dünya genelinde satış yapan bir ilaç firmasıdır. Hindistan, Cezayir, Brezilya gibi ülkelerle işbirliği içerisinde burada yapmış olduğumuz sağımları Ankara’daki fabrikamızda işleyip, yurt dışına göndermekteyiz” şeklinde konuştu. 300 tane ile başladı, şimdi 10 binin üzerinde akrebi var Yılmaz, “Bu işe başlarken doğadan 300 tane anaç topladık. Daha sonra bunların doğurma yöntemi ile çoğalmalarını sağladık. Tesisimizde şu an 10 binin üzerinde akrep bulunuyor. Bu androctonus crassicauda, dünyada ise bin 700 çeşit akrep var. Bu çeşitlerin arasında hepsi ilaç olarak kullanılmamaktadır. Sadece ilaç olarak kullanılan Küba’daki mavi akrep ile bizim bu androctonus crassicauda türüdür. Biz şimdi bu türü androctonus Turkiyensis olarak adlandırdık. Bu görmüş olduğunuz akrepler dünyada beyin tümörü, MS hastalığı, kanser ve birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır” ifadelerini kullandı. “Bu akrep türü ülkemizin bir değeridir” Yılmaz, “Ben o haberi gördükten sonra çok üzüldüm. Bu akrep türü ülkemizin bir değeridir. Bana zamanında birçok ülkeden vatandaşlık teklif edildi, ben gitmedim. Ben eğer faydalıysam kendi ülkeme faydalı olmak istedim. Bu tür endemik türleri birilerinin gelip toplayıp götürmesi inanın ki çok vahim bir durumdur, engellenmesi lazım. Bu tür biyolojik endemik türlerin yurt dışına götürülmesini doğru bulmuyorum. Tamam belki yasal çerçeveler içerisinde akrep sıvısı götürebilir ama akreplerin götürülmesi hiç doğru değil. Nereden temin edilmişse gereken işlemlerin yapılması gerekir. Bunların bir damla zehrinde 150 tane protein var. Bu proteinler ayrıştırılarak birçok hastalığın sebebi olabilir. Ondan sonra kitin tabakasından radyasyon direnci kırılabilir. 2. Dünya Savaşı’nda biliyorsunuz atom bombası atıldığında bile akrebin yaşadığı görülmüş. Bunları kitin tabakası ile şu anda bizim devam eden birçok projemiz var. İnşallah hayata geçirip ülkemize ciddi anlamda bir katkı sunacağımızı düşünüyorum. Yani bunun adeta bir zırhlı tank gibi olduğunu ve bu doğrultuda birçok bilimsel araştırmalar yapılması gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu.
Bayburt Hakaret dosyası tatlıya bağlandı: Taraflar SMA hastası çocuğa bağış şartıyla uzlaştılar Bayburt’ta aile arasında çıkan sözlü tartışma, büyüyerek hakarete kadar uzandı. Hakarete uğrayan mağdur taraf, Spinal Müsküler Atrofi(SMA) hastası Cennet Su Ateş’e 7 bin lira bağış yapılması şartıyla şikayetçi olduğu şahısla uzlaştı. Bayburt’ta yaşayan Y.L isimli kadın, eşinin kardeşi E.L ve aile bireyleri tarafından hakarete uğradığını iddia ederek, şikayetçi oldu. Y.L’nin şikayetinin ardından E.L hakkında ’hakaret’ suçundan soruşturma başlatıldı. Konuyla ilgili çalışma yürüten Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığı, suçun uzlaştırma kapsamına girdiği değerlendirmesinde bulunarak, dosyayı Uzlaştırma Bürosuna gönderdi. Devreye giren Uzlaştırma Bürosu görevlisi, müşteki Y.L ile bir araya gelerek uzlaşma şartlarını görüştü. Müşteki Y.L, şikayetçi olduğu eşinin kardeşi E.L ile SMA hastası bir çocuğa bağış yapılması şartıyla uzlaşacağını dosyayla ilgilenen uzlaştırmacıya bildirdi. Şüpheli tarafla da görüşme sağlayan uzlaştırmacı, müşteki Y.L’nin talebini şüpheli E.L’ye iletti. Y.L’nin teklifini kabul eden E.L, SMA Tip-1 hastası Cennet Su Ateş adına açılan valilik onaylı hesaba 7 bin lira yatırdı. Bayburt Uzlaştırma Bürosu ekiplerinin özverili çalışmaları sonucunda uzlaşma sağlanan dosya mahkemeye intikal etmeden, çözüme kavuşturulmuş oldu. Mahkemelerin iş yükünü azaltmak, hafifletmek amacıyla, Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosunun yoğun çalışmalar yürüttüğünü aktaran Uzlaştırma Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Asya Büşra Alim, Uzlaştırma Bürosu görevlilerine titiz çalışmalarından ötürü teşekkür ederek, "Uzlaştırma Büroları, onarıcı adalet anlayışına uygun olarak, klasik ceza yaptırımlarından farklı bir şekilde yapıcı faaliyetlerini yürütüyorlar. Bu meyamda Uzlaştırma Bürosu görevlilerimiz, kamuya yararlı örnek teşkil eden çalışmalarda bulunuyorlar. Kamu yararı gözeten çalışmalarla, taraflar arasında anlaşmaya varılırken, bu çalışmalar neticesinde mahkemelerin iş yükü de bir hayli hafiflemiş, azalmış oluyor. Taraflar arasında uzlaşma sağlanması adına var gücüyle çalışan Uzlaşma Bürosu görevlilerine, çalışmalarından ötürü teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.