GENEL - 08 Kasım 2012 Perşembe 14:46

OОLUNUN ASKERDE ÖLDÜRÜLDÜОÜNÜ İDDİA EDEN BABA, MECLİS`TE GÖZYAŞI DÖKTÜ

A
A
A
OОLUNUN ASKERDE ÖLDÜRÜLDÜОÜNÜ İDDİA EDEN BABA, MECLİS`TE GÖZYAŞI DÖKTÜ

Uşak`ın Güre ilçesindeki Jandarma Komutanlığı`nda görevli olan ve 9 Ekim 2012 tarihinde devriye aracında cep telefonuyla konuştuğu için komutanı ile tartıştığı ve kendisini araçtan attığı iddia edilen Jandarma Er İmam Bildik`in babası Hasan Bildik, Meclis`te oğlunun öldürüldüğü iddiasıyla gözyaşı döktü.
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, Uşak`ın Güre ilçesindeki Jandarma Komutanlığı`nda görevli olan ve 9 Ekim 2012 tarihinde devriye aracında cep telefonu ile konuştuğu için komutanı ile tartıştığı ve kendisini araçtan attığı iddia edilen Jandarma Er İmam Bildik`in babası Hasan Bildik ile basın toplantısı düzenledi. Aygün, ``İmam Bildik hareket halindeki araçtan atlamasıyla ölmüş gibi görünüyor ama ya bir cinayet işlendi ya da cinayete varan ihmaller var`` dedi.
O gün İmam Bildik`in ölümü sırasında yanında olan ve ölümden sorumlu olduğunu düşündükleri astsubayın, tanıklar tarafından ``˜çok sert bir astsubay` olarak tarif edildiğini belirten Aygün, ``Kendini araçtan attığı söylendiği halde hastaneye götürülmesi 1.5 saat sonra olmuş. Güle Jandarma Karakolunun olay tarihinde kamera kayıt cihazı bozuk ve hala tamir edilmemiş. Olayı yansıtacak olay yeri tutacağı olmadan araç yıkanmış. Soruşturmada 1 ay geçtiği halde olaydaki subay dahil kimse dinlenmemiş. İhmal suretiyle de olsa sorumluğu olabilecek herkes tanık sıfatıyla dinlenmiş`` dedi.
Aygün ayrıca, otopsi raporuna göre, İmam Bildik`in sadece başının üstünde darbe olduğunu, başka hiçbir yerinde bir şey bulunmadığını söyledi.
Gözyaşları içinde oğlunu anlatan baba Hasan Bildik ise, ``Çocuğumu 20 yaşına getirdim, vatanı beklemeye asker ocağına gönderdim. Çocuğum delikanlı adamdı. Sivildeki halini araştırsınlar, herhangi bir yanlışı devlete karşı suçu varsa ölümüne razıyım. Suçu saat 12.00`de ablası ile mesajlaşması. Bir ay önce Alevi ve Kürt olduğu için astsubay ona gıcık oluyor. Silah dipçiği ile kafasına vurmuş. Çocuğun ellerini bağlayıp müdahale etmeyen hastane personelinden şikayetçiyim. Büyüklerimden rica ediyorum benim yüreğim yandı başkasının yüreği yanmasın. Keşke ben ölseydim, bu acıyı yaşasaydım. Bu astsubayın cezalandırılmasını istiyorum`` diye konuştu.
Hasan Bildik de, araçtan atlayan birinin ellerinde yüzünde yara olması gerektiğini belirterek, ``Nasıl kafatası içine giriyor ama başka bir yerinde yara olmuyor?`` dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adıyaman Depremde yaşadıklarını unutmak için sanata yöneldi Adıyaman’da 6 Şubat depremlerinde evi yıkılan ve çok sayıda akrabasını kaybeden 3 çocuk annesi Nazan Taştan Yapıcı, öğretmenlik mesleğini bırakarak seramik ustası oldu. Asrın felaketinden önce özel okulda ve kurs merkezinde öğretmenlik yapan Nazan Taştan Yapıcı, depremde evi yıkılınca ailesiyle Mersin’e yerleşti. Bir yıl Mersin’de yaşadıktan sonra tekrar memleketi Adıyaman’a dönen Yapıcı, öğretmenlik yerine seramik ve çini sanatına yöneldi. Depremin acılarını unutmak için başlarda terapi amaçlı başladığı seramik ve çini sanatında ustalaşan Yapıcı, öğretmenlik mesleğini bırakarak atölye kurdu. Kendi elleriyle yaptığı eserlere şekil veren ve bunları vitrin ve raflara dizerek satışını yapan Yapıcı, bir taraftan da başka kadınlara bu sanatı öğretmeye başladı. Çocuk ve eğitim üzerine kitap da yazan Nazan Taştan Yapıcı’nın hayatı depremden sonra değişti. Öğretmenliği bırakıp sanata yönlendiğini söylendiğini söyleyen Nazan Taştan Yapıcı, "Deprem sürecinde öğretmenlik mesleğini icra ediyordum. Depremden sonra hepimizin bir çıkış yolu araması gibi Mersin’e gittik. Bir yıl oraya yerleştik. Çocuklarım vardı. Sonra bir yıldan sonra memlekete dönmek zorunda kaldık. Sonra dönünce seramik sanatıyla, çini sanatıyla, öğretmenlik mesleği arasında gidip geldim. Hatta bir sürede devam ettim öğretmenliğe. Ancak sonrasında sanatın daha ağır bastığını gördüm. Çünkü belki depremden sonra yaşadığım tramvaydı, o acılarla o üzüntülerle inanılmaz derece ruhumu rehabilite ediyordu. Bana çok iyi geliyordu çini ve seramikle uğraşmak. Ve neden olmasın ki dedim? Başkaları da neden faydalanmasın? Başkaları da neden iyi gelmesin? Bana iyi geldiyse başkalarına da iyi gelebilir diye düşündüm. Bunu bir mesleğe dönüştürmeye karar verdim. Hali hazırda zaten gerekli eğitimleri almıştım. Ondan sonra işyeri açma kararı aldım. Çevremdeki insanların desteğiyle beraber. Sonra işyerini açtıktan sonra böyle güzel bir konseptimiz oldu. İnsanlar gelip burada isterlerse çini ve seramik yapabiliyorlar. Yardım isterlerse yardımcıda olabiliyorum veya ürün satın alıp götürebiliyorlar. Bende hem gelenlere yardımcı oluyorum, hem ürün yapıp satışını yapıyorum" dedi. Zozan Tümüç isimli vatandaş, "Sanatıyla da buluşturduğu eserleri görmek, böyle tanımak, iç detayını öğrenmek böyle bana çok şey kattı açıkçası. Buraya geldikten sonra bir çalışma yaptım. Bir bardak boyama yaptım. Bir de kendimce bir sevgi tabağı hazırladım. Kendi el emeğimle. Kendisi bu süreçte bana yardımcı oldu. Açıkçası çok keyif aldım. Tekrar da gelip yapmayı istiyorum. Fırsat buldukça ilk geldiğim yer açıkçası burası" diye konuştu.