GENEL - 20 Temmuz 2018 Cuma 13:23

Türkiye ve Türkçe’yi yaşayarak, yerinde öğreniyorlar

A
A
A
Türkiye ve Türkçe’yi yaşayarak, yerinde öğreniyorlar

Yunus Emre Entitüsü tarafından organize edilen ve bu yıl 118 farklı ülkeden yaklaşık bin öğrencinin katıldığı Türkçe Yaz Okulu programı kapsamında, 14 farklı ülkeden 23 öğrenci, Isparta SDÜ TÖMER koordinesindeki eğitim, gezi ve farklı etkinliklerle Türkçe ve Türkiye’yi yakından tanıma fırsatı buluyor.

Yunus Emre Entitüsü tarafından organize edilen ve bu yıl 118 farklı ülkeden yaklaşık bin öğrencinin katıldığı Türkçe Yaz Okulu programı kapsamında, 14 farklı ülkeden 23 öğrenci, Isparta SDÜ TÖMER koordinesindeki eğitim, gezi ve farklı etkinliklerle Türkçe ve Türkiye’yi yakından tanıma fırsatı buluyor. Misafir öğrenciler, kendi ülkeleriyle Türkiye kıyaslaması yaparken, kültür elçiliği konumunda Türkiye’yi kendi arkadaşlarına anlatarak yeniden gelmek istiyor.


Yunus Emre Entitüsü (YEE) tarafından 118 farklı ülkeden yaklaşık bin öğrencinin katılımıyla Türkiye’de protokolü bulunan 16 farklı şehirdeki 20 üniversitede gerçekleştirilen Türkçe Yaz Okulu başladı.


Türkiye ve Türkçe’yi yakından tanımak isteyen çok sayıda öğrencinin katıldığı Türkçe Yaz Okulu Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Türkçe ve Yabancı Dil Öğretimi ve Araştırma Merkezi’nde (TÖMER) 16 Temmuz’da başladı. SDÜ TÖMER Müdür Yardımcısı Kahraman Kılavuz koordinesinde, 14 farklı ülkeden gelen 23 öğrenci, Türkçe Yaz Okulu programı kapsamında hem Türkçe konuşma konusunda pratik yapma şansı bulacak hem de yapılan kültürel ve sanatsal gezilerle birlikte Türk kültürünü yakından tanıyarak, 12 Ağustos’a kadar Isparta’da kalacak.


YEE programı kapsamında, Türk düğünleri, tarihi ve kültürel mekanlar ile örf-adet-gelenek ve görenekleri de yaşayarak öğrenme fırsatı bulan misafir öğrencilerin, Türkiye ve Türkçe’yi yaşayarak öğrenmesi hedefleniyor. Ülkelerindeki YEE merkezleri veya üniversitelerde C2 seviyesinde Türkçe konuşmaya sahip olan öğrenciler, SDÜ TÖMER’de aldıkları eğitimler kapsamında, Türkçe atasözleri, tekerleme ve deyimleri de öğrenerek, kültürü yakından tanıyor.


Öte yandan, Türkçe eğitimleri kapsamında bazı öğrencilerin Türkçe şarkıları adeta bir Türk gibi seslendirmesi de ders aralarında renkli görüntüler oluşturuyor. Bu kapsamda Mısırlı Yasmine isimli bir öğrencinin yorumladığı, Karadeniz türkülerinden Gelevera Deresi misafir öğrencilerden büyük alkış aldı.



YEE Türkçe Okutmanı Hoşgör: “Türkçe’ye gönül veren, Türkiye’yi ve Türkçe’yi yakından tanımak isteyen öğrencileri misafir ediyoruz”


Yunus Emre Enstitüsü Türkçe Okutmanlarından Kadriye Hoşgör, İHA Muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye geneli ile Isparta’da bulunan öğrencilerin sayılarıyla, yaptıkları çalışmaları şöyle özetledi; “Yunus Emnre Enstitüsü, dünyanın farklı ülkelerinden gelen, Türkçe’ye gönül veren öğrencileri bu yıl da Türkiye’de misafir etmeye devam ediyor. 2010 yılından itibaren düzenlenmeye başlayan Türkçe Yaz Okulu, bu yıl 118 farklı ülkeden yaklaşık bin öğrencinin katılımıyla gerçekleştiriliyor. Bu yıl 16 Temmuz’da başlayan Türkçe Yaz Okulu programına, yurt dışında bulunan enstitüler ve enstitü ile protokolü bulunan üniversitelerin Türkoloji bölümlerinde Türkçe öğrenim gören öğrenciler, Türkçe’ye gönül veren, Türkiye’yi ve Türkçe’yi yakından tanımak isteyen pek çok öğrenci katılım gösterdi. Biz, Isparta’yız. Isparta’da bu yıl 14 farklı ülkeden 23 öğrenci bulunmaktadır.”



“Yaptığımız gezilerle, kültürümüzü ve dilimizi yakından tanıma fırsatı sunuyoruz”


Temelde Türkçe eğitimi niteliğinde olan Türkçe Yaz Okulu programının kültürel ve sanatsal etkinliklerle daha zenginleştirildiğine dikkat çeken Türkçe Okutmanı Hoşgör, “Bu etkinlikler, öğrencilerimize, kültürümüzü ve dilimizi yakından tanıma fırsatı sunuyor. Bunun yanında, düzenlenen gezi programları ile bulundukları illerin, yörelerin, doğal güzelliklerini tanıma fırsatı da yakalıyorlar” dedi.



Kırgızistanlı Omorbekova: “Türkiye’ye geldiğim için kendimi şanslı hissediyorum”


SDÜ TÖMER’de devam eden Türkçe Yaz Okulu’nda bulunan öğrencilerden Kırgızistan Manas Üniversitesi öğrencisi Zharkyanai Omorbekova ise, yurtdışına ilk defa çıktığını kaydederek, Türkiye’ye Türkçe pratik yapmak için ilk defa geldiğini anlattı.


Okuduğu üniversitede yalnızca Türkçe öğretmenleriyle Türkçe konuşabildiklerini, ancak çok fazla pratik yapma şansı bulamadıklarını kaydeden Zharkyanai Omorbekova, “Türkçe’yi bu zamana kadar Kırgızistan’da öğrendim. Türkçe Yaz Okulu’nda Isparta’da gezi yapıyoruz. Burada müzeye ve oyun oynamak ve alışveriş yapmak için farklı yerlere gittik. Buradaki öğretmenlerimiz çok iyi ve bununla birlikte edindiğimiz yeni arkadaşlarımız da oldu. Ben buraya geldiğim için kendimi şanslı hissediyorum” diye konuştu.



“Türkiye çok gelişmiş gerçekten, bu kadarını beklemiyordum”


Türkiye’de gözüne çarpan en farklı şeyin, her yerde Türk Bayrağı bulunması ve insanların sıcak kanlı yaklaşımı olduğunu ifade eden Omorbekova, “Buradaki insanlar bizim insanlar gibi değil. Burada, bizim ülkemizde olmayan çok şeyler varmış. Türkiye çok gelişmiş gerçekten, bu kadarını beklemiyordum” şeklinde yorumladı.



Mısırlı Alaa Mohammed: “Ben hayallerimi gerçekleştirdim”


Yaklaşık 2 yıldan bu yana Türkçe öğrenim çalışmaları yaptığını ve Mısır’da Farmokoloji Bölümü’nde okuduğunu dile getiren Alaa Mohammed, “Ben fakültemde İngilizce okuduğum için Türkçe pratik yapamıyorum. O yüzden buraya geldiğim için çok mutluyum. Türkiye’ye gelmek benim için büyük bir hayaldi, buraya gelmek için yaptığım çalışmalara hiç kimse inanmadı ama ben hayallerimi gerçekleştirdim. Bundan sonra Türkiye’ye sık sık geleceğim, burayı çok sevdim” dedi.



“İlk geldiğimde Türkçe konuşmaya korkuyordum”


Türkiye’ye geldikten sonra Isparta ve diğer illerde dikkatini çeken en farklı durumun, görme engelliler için sokakta yapılan sarı bantlar olduğunu ve bunların, kendisine çok farklı geldiğini ifade eden Alaa Mohammed, “Ben Türkiye’ye ilk geldiğimde Türkçe konuşmaya korkuyordum. Sokaktaki insanlarla konuştum ve onları anladım. Buradaki insanlar, bana karşı çok iyi davranıyorlar, gülümsüyorlar. Onları çok sevdim ve Türkiye’yi gerçekten çok seviyorum” şeklinde konuştu.



“Türkiye’de yaşamak için bir şehir seçmem gerekirse, mutlaka Isparta’yı seçerim”


Türkiye ve Isparta’da en çok dikkatini çeken şeylerin, Türk Bayrağı ve güller olduğunu anlatan Mohammed, “Isparta’da, her yerde güller var. Gülleri çok seviyorum, insana huzur getiriyor. Benim Türkiye’de yaşamak için bir şehir seçmem gerekirse, mutlaka Isparta’yı seçerim” dedi.



İran’daki Kaşkay Türklerinden Hemmati: “Sanki kendi ülkemde yaşıyormuşum gibi buradaki insanları kendime çok yakın gördüm”


İran’daki Kaşkay Türklerinden olduğunu ifade ederek, Tahran’dan Türkçe Yaz Okuluna katıldığını ileten Sadegh Hemmati ise, “Yaklaşık 2 yıldan bu yana Yunus Emre Enstitüsü’nde Türkçe öğreniyorum. Kaşkay Türklerindenim ama bizim konuştuğumuz anadilimiz biraz farklı. Isparta’ya geldiğim için kendimi şanslı buluyorum. Burada dün halı müzesine gitmiştik, orada çok güzel halı ve kilimler gördüm. Daha önce İran’da Türk boylarından kalan el sanatlarını, burada tekrar görmek gerçekten beni çok etkiledi. Çarşıya çıktık ve insanlar burada çok samimi davrandı. Ben daha önce hiç Türkiye’ye gelmediğim için böyle düşünmüyordum ama sanki kendi ülkemde yaşıyormuşum gibi buradaki insanları kendime çok yakın gördüm” ifadelerini kullandı.



“Bu programı İran’daki Türk soylu ve Türk boylu vatandaşlarıma tavsiye ediyorum”


Yunus Emre Enstitüsü tarafından her yaz düzenlenen bu programı İran’da özellikle Türk soylu arkadaşlarına tavsiye edeceğini vurgulayan Hemmati, “Ben bu programı İran’daki Türk soylu ve Türk boylu vatandaşlarıma tavsiye ediyorum. Burada, kendi dildaşlarını yakından görmek için buraya gelsinler. Çok farklı bir tecrübe gerçekten” ifadelerine yer verdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Uludağ Ekonomi Zirvesi için ’BTSO Business School’ önerisi Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin, son yıllarda Sapanca’da yapılmasının Bursa’ya haksızlık olduğunu söyleyen Bursa AFSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Dr. İlker Duran, önümüzdeki yıldan itibaren zirvenin tekrar Bursa’ya dönmesi yönünde çağrıda bulundu. Ekonomi alanında pek çok kurum, kuruluş, uzman isim ve yetkilileri bir araya getiren Uludağ Ekonomi Zirvesi, bu yıl 25-28 Nisan 2024 tarihleri arasında Sakarya’nın Sapanca ilçesinde yapılıyor. Adını Uludağ’dan alan zirvenin son yıllarda Sapanca’da yapılmasının Bursa için prestij kaybı olduğunu ifade eden Bursa Afyonkarahisarlı Sanayici ve İş İnsanları Derneği (Bursa AFSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. İlker Duran, konuyla ilgili olarak açıklamalarda bulundu. Duran, “Uludağ Ekonomi Zirvesi adını Bursa’mızın Uludağ’ından alıyor ama Sakarya Sapanca’da yapılıyor. Zirve neden asıl ait olduğu yer Uludağ’da yapılmıyor?” sorusunu yöneltti. Son 3 yıldır Sapanca’da yapılan Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin, ait olduğu adrese geri dönmesi gerektiğini belirten Bursa AFSİAD Başkanı İlker Duran, “İş dünyasının dikkatle takip ettiği, ekonomi alanındaki tarafları bir araya getiren Uludağ Ekonomi Zirvesi başladığı 2012’den 2019 yılına kadar adını taşıdığı Uludağ’da yapıldı. Daha sonra tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi süreci nedeniyle 2020’de ertelenen zirve, 2021 yılında ise kasım ve mart aylarında online olarak gerçekleştirilmişti. Sonrasında taşıdığı ‘Uludağ’ ismine rağmen zirve, alınan kararla 2022 yılından itibaren Sakarya’nın Sapanca ilçesinde yapılmaya başlandı. Bu yıl da Uludağ Ekonomi Zirvesi yine ekonomi dünyasını Sapanca’da buluşturuyor. Bizler, Bursa iş dünyası olarak bu tezatlığın düzeltilmesini istiyoruz. Herhangi bir somut gerekçe gösterilmeden Bursa’dan koparılan bu büyük buluşma, tekrar ait olduğu şehre dönmeli. Önümüzdeki yıl Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin, yine Uludağ’da gerçekleştirilmesi adına Bursa AFSİAD olarak, düzenleme komitesine çağrıda bulunuyoruz. Zirve için; Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın Uludağ’daki tarihi Kirazlıyayla Sanatoryum binasını restore ederek şehre kazandırdığı “Bursa Business School” adres olarak değerlendirilebilir. Türkiye’deki tüm oda ve borsaların üst düzey eğitimlerinin verildiği, önemli toplantı ve eğitimlere ev sahipliği yapan Business School, Uludağ Ekonomi Zirvesi’ne layıkıyla ev sahipliği yapacaktır. Bu konuda tüm Bursa’yı, zirveyi organize eden taraflara çağrıda bulunmaya davet ediyorum. Uludağ Ekonomi Zirvesi ait olduğu şehre geri dönmelidir” ifadelerini kullandı.
İstanbul Bakan Fidan: “Irak’ın bölge ülkeleri ile entegre bir ülke olmasını arzu ediyoruz” Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Yeni Zelanda Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Winston Peters ile bir araya geldi. Dışişleri Bakanlığı İstanbul Temsilciliğinde yapılan görüşme sonrası gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Irak’ın yıllardır çatışmalarla, istikrarsızlıkla anılan bir ülke değil, kalkınma hamleleriyle, elindeki potansiyeli kullanan siyasal istikrar ve bölge ülkeleri ile entegre bir şekilde barışçıl Komşuluk ilişkileri içerisinde olan bir ülke olmasını bir her zaman için arzu ediyoruz” ifadelerini kullandı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Dışişleri Bakanlığı İstanbul Temsilciliğinde Yeni Zelanda Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Winston Peters ile görüşme gerçekleştirdi. Görüşme sonrası ikili düzenlenen toplantıda gündeme ilişkin basın mensuplarının sorularını yanıtladı. “Terörle mücadele gibi tehditlerin olduğu alanlarda işbirliğimizi ilerletecek” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Irak ziyareti ile ilgili sorulan soruya cevap veren Fidan, “Cumhurbaşkanımızın 22 Nisan’da yaptığı Bağdat ve Erbil ziyaretleri gerçekten Türkiye Cumhuriyeti Irak İlişkileri açısından tarihi öneme haiz olmuştur. Bu ziyaret öncesinde çok sistemli ve yoğun bir çalışma gerçekleştirmiştir. Bizim, özellikle Cumhurbaşkanımızın Irak vizyonunda belli parametreler var. Bunların başında Irak’ın yıllardır çatışmalarla, istikrarsızlıkla anılan bir ülke değil, kalkınma hamleleriyle, elindeki potansiyeli kullanan siyasal istikrar ve bölge ülkeleri ile entegre bir şekilde barışçıl Komşuluk ilişkileri içerisinde olan ir ülke olmasını bir her zaman için arzu ediyoruz. Bu vizyon doğrultusunda, bizler neler yapabiliriz, hep bunun arayışı içerisinde olduk. Bu ziyarette ve öncesinde yapılan çalışmalar, hem tehditleri hem fırsatları aynı anda masaya yatıran her ikisine de sistemli, kurumsal, kalıcı çözümler getirme amacı taşıyan bir ziyaretti. Öncesinde yapılan çalışmalarda başta terörle mücadele olmak üzere su konusu, enerji konusu ve kalkınma yolu konusunda temel anlaşma metinlerinin prensipte karara bağlanması konusu fevkalade önemliydi. Cumhurbaşkanımızın ziyareti esnasında 26 anlaşma imzalandı. Bunlar; ekonomi, enerji, terörle mücadele, su, gümrük ticareti gibi çok çeşitli alanlarda imzalanan anlaşmalardı. Biz bundan sonra hem terörle mücadele gibi tehditlerin olduğu alanlarda işbirliğimizi ilerletecek, hem de kalkınma yolu gibi çok somut projelerle 2 ülke arasındaki ilişkileri daha iyi bir noktaya taşıyacağız. Erbil ziyaretinde Cumhurbaşkanımız bölgesel yönetime destek mesajını yenilemiştir. Orayla olan komşuluk ve dostluk ilişkimiz fevkalade önemlidir. Aynı zamanda Cumhurbaşkanımız Erbil ve Bağdat arasındaki iyi istikamette seyretmesi konusunda önem vermektedir. Bu iki şehir arasındaki ilişkinin iyi olması federal başkentte bölgesel yönetimin ilişkilerinin iyi olması hem ülke istikrarı için hem de bölge güvenliği için önemli” dedi. Filistin’in devlet olarak tanınması konusunda Türkiye ve ortakları arasında yoğun bir işbirliği olduğunu belirten Bakan Fidan, “Diğer taraftan Gazze ile ilgili soruya cevaben şunları söyleyebilirim bu konudaki çalışmalarımız kesintisiz devam ediyor. Hem Türkiye olarak hem de uluslararası toplum da bölgesel ortaklarımızla yaptığımız çalışmalar her geçen gün diplomatik mevzi insani mevzi kazanarak savaşımıza, mücadelemize devam ediyoruz. Bunların bir kısmı kamuoyunda görünüyor bir kısmı görülmüyor. Özellikle devlet aktörleriyle yaptığımız çalışmalar gerçekten önemli bir yer tutuyor. Filistin’in devlet olarak tanınması konusunda Türkiye ve ortakları arasında yoğun bir iş birliği var. Hafta sonu Riyad’a yapacağımız ziyarette de işbirliği teşkilatı Arap ligi tarafından oluşturulan temas grubunun diğer üyeleriyle bir araya geleceğiz. Başka ülkelerle de bir araya gelip özellikle Filistin devletinin tanınması konusunda başka neler yapılabilir onunla ilgili çalışmalarımıza devam edeceğiz. Daha önce de söyledim eğer biz Filistin devleti başta olmak üzere önemli siyasal adımlar atmada uluslararası toplumu harekete geçirmekte başarısız olursak bu yaşadığımız 3. Gazze savaşı, ki en vahşi olanı, ne son olacak? Dolayısıyla bizim kalıcı çözüm getirmek için var gücümüzle çalışmamız gerekiyor. Diğer taraftan mevcut vahşetin durması insani yardımların sağlanması için de mevcut dostlarımızla, müttefiklerimizle, uluslararası toplumla çok alanda çalışıyoruz. Birleşmiş milletlerde arkadaşlarımız gece gündüz çalışıyorlar, siyasi açıdan inanılmaz insanı bir çaba var. Sizin de gördüğünüz gibi dünya başkentleri ayağa kalkmış durumda. Bir önceki basın toplantısı vesilesiyle söylediğim gibi artık İsrail’in Gazze’ye işgali ve oradaki insanları öldürmesi, şehit etmesi, 35 bin insanın kanına girmesi meselesi ve işgale olan direniş artık İsrail ve Filistin arasındaki savaş olmaktan çıkmış dünyada ezenle ezilenlerin mücadelesi haline dönmüştür. Uluslararası sistemin kurucularıyla uluslararası sistem tarafından ezilen ve dışlanan aktörler arasındaki mücadeleye everilmiştir” şeklinde konuştu. “iki devletli bir çözümü desteklemeye devam ediyoruz” Filistin konusunda 2 devletli bir çözümü desteklediklerini ifade eden Winston Peters ise,“Çanakkale ve bu 100 yıldan daha uzun bir süre önce gerçekleşen olaylar genç bir ülke için felaketti. Bu felaket, şu anda bir ulus devlete dönüştü. Çok güçlü bir siyasi politika, dış politikayı da takip etti. Bu bize tek bir mesaj veriyor. Bu bölgedeki cömertlik, Mustafa Kemal Atatürk’ün bize göstermiş olduğu cömertlik çok takdir ediliyor Yeni Zelanda halkı tarafında. Filistin Devleti ile ilgili olarak biz çok uzun zamandır iki devletli bir çözümü desteklemeye devam ediyoruz. Ancak bunu savaşın bugün sona ermesi çağrısını da tekrar ediyoruz. Bunu kalıcı bir barış için gerçekleştirmek istiyoruz. Geçici bir şey değil, 5-6 ay sonra tekrar gerçekleşecek bir çatışma değil, kalıcı bir çözüm olması gerektiğini düşünüyoruz. Filistin Devleti ile ilgili olarak ülkelerin büyük bir kısmından farklı düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.
Bursa Başkan Bozbey, "İnegöl mobilyasını dünyada tanıtmak hepimizin sorumluluğudur" Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Türkiye’nin en köklü mobilya ve dekorasyon fuarı olan ve bu yıl 50’ncisi düzenlenen Uluslararası İnegöl Mobilya Fuarı’nı (MODEF) ziyaret etti. Bozbey, "İnegöl mobilyasını dünyada tanıtmak hepimizin sorumluluğudur" dedi. Türkiye’nin önemli mobilya üretim merkezlerinden biri olan İnegöl İlçesinde düzenlenen fuar, yurt içi ve yurt dışından gelen mobilya profesyonellerini bir araya getirdi. 171 firmanın yeni sezon ürünlerini sergileme imkanı bulduğu fuarı ziyaret eden Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, fuar alanındaki esnafı gezerek fuarın hayırlı olması temennisinde bulundu. Mobilya üretiminde çalışan tüm emekçileri ve firma yetkililerini tebrik ederek söze başlayan Başkan Bozbey, “Dile kolay 50 yıldır gerçekleşen, gelenekselleşmiş bir fuardayız. Mobilya denilince artık akla sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da değil, dünyanın birçok yerinde İnegöl geliyor. İnegöl, Bursa’nın çok önemli bir ilçesi. Fuarlar aracılığıyla İnegöl mobilyasını dünyada tanıtmak hepimizin sorumluluğudur. Çünkü İnegöl mobilyasını tanıttığımız sürece ihracat artacaktır. İhracat arttığı sürece de hem kentimiz hem de ülkemiz kazanacaktır” diye konuştu. Firma sorumlularının İnegöl mobilyasını tanıtmak noktasında duyarlı ve özverili olduğunu belirten Başkan Bozbey, kent yöneticileri olarak arzu ettikleri ve hedefledikleri hizmetleri yerine getirmekten sorumlu olduklarını ve bu manada yapılması gereken çalışmaları takip edeceklerini ifade etti. İnegöl Ticaret ve Sanayi Odası (İTSO) Başkanı Yavuz Uğurdağ, fuarı ziyaretlerinden dolayı Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’e ve Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Teşkilatı’na teşekkür etti. Tüm esnafa hayırlı işler dileklerinde bulunan Başkan Bozbey, firma yetkilileri ve fuarı ziyarete gelen vatandaşlarla fotoğraf çektirdi.