GENEL - 03 Temmuz 2023 Pazartesi 13:34

Doç. Dr. Bahadır Kaynak: “AB’nin sosyal refah devlet modeli, insan kitlelerine duvar örüyor”

A
A
A
Doç. Dr. Bahadır Kaynak: “AB’nin sosyal refah devlet modeli, insan kitlelerine duvar örüyor”

Sığınmacı gruplarının Türkiye’deki siyasi havayı etkilediğini belirten Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç.

Sığınmacı gruplarının Türkiye’deki siyasi havayı etkilediğini belirten Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Bahadır Kaynak, “Bilhassa Suriye’den gelen büyük dalganın asıl hedefi, müreffeh Avrupa ülkeleriydi. Ancak oraya kabul edilmeleri mümkün olmadığından Türkiye topraklarında yerleştiler. Son seçimde de gördüğümüz üzere sığınmacı karşıtlığı da ana temalardan birisi oldu” dedi.


Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi, Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Bahadır Kaynak, Türkiye’deki seçim sonuçlarını değerlendiren Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın Erdoğan’ın kazanmasından çok memnun olduğu, böylelikle Avrupa’ya göçün önüne set çekilmeye devam edeceği yönündeki ifadesine dikkati çekti. Böylelikle mültecilerin Avrupa siyaseti için merkezi öneminin teyit edildiğini söyledi. Seçimleri kazanmak isteyen bir siyasetçi için sığınmacılara açık kapı politikası izlenmesinin olanaksızlaştığının altını çizen Kaynak, “Hatta Avrupalı yetkililer son zamanlarda yaşanan vize krizini de bu eğilimle irtibatlayarak, Türk vatandaşlığı verilen çok sayıda yabancı sebebiyle daha dikkatli bir eleme süreci olduğunda bahsediyorlar” dedi.


“AB’nin sosyal refah devlet modeli, insan kitlelerine duvar örüyor”


Bahadır Kaynak, geleceği öngörebilmek için bu noktaya nasıl gelindiğini iyi anlamak gerektiğini ifade etti. Arap Baharı ile beraber Avrupa’ya komşu birçok bölgede ortaya çıkan politik çalkantıların zaten önemli bir gündem olan sığınmacı meselesini şiddetlendirdiğini kaydetti. Özellikle Suriye İç Savaşı sebebiyle nüfusun önemli bir bölümünün ülkeyi terk etmesi ve Afganistan’dan göçün Taliban’ın 2021’de yenden kontrolü ele geçirmesiyle yoğunlaşması önemli dönüm noktaları olduğu belirtti. Seçim sonrası Türk Dış Politikasındaki görev değişiklikleriyle bir de bunun üstüne 2022 Şubatı’nda Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı sonucunda yeni bir dalga eklenince Avrupa kıtasının siyasi dengelerini alt üst eden bir sorun yumağıyla karşılaştığını anlattı.


“Ukraynalılar, Ortadoğu ve Afrikalı topluluklara göre daha büyük bir sempatiyle karşılandılar fakat yine de kıtada içe kapanma refleksi güçlenmeye devam etti” Kaynak, “Avrupa’nın sosyal refah devleti modeli, dışarıdan bakanları cezbediyor, öte yandan bu sistem yüksek maliyeti sebebiyle ancak kendisine doğru akan insan kitlelerine duvar örerek var olabiliyor” değerlendirmesi yaptı.


“AB tutumunun sertleşeceğini öngörebiliriz”


Kaynak sözlerini şöyle sürdürdü: “Suriye ve Ukrayna’daki siyasi güçlükler ve şiddetin devam ettiği, Avrupa’yı çevreleyen coğrafyalarda insanlar iktisadi ve siyasi sorunlar sebebiyle göç eğilimi devam ettiği için sorunun süreceğini öngörebiliyoruz. Bu da AB’de yabancı düşmanlığının, ırkçılığın artacağını, sadece aşırı sağın değil bir zamanlar merkezde gibi görünen partilerin de tutumlarını sertleştireceğini düşündürüyor. Avrupa kıtası zaten örülü olan duvarları yükseltip koruma kalkanını güçlendireceğe benziyor. Bu da Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı güçlüğün önümüzdeki dönemde yoğunlaşarak süreceğini gösteriyor.”


“Sığınmacılara tahammül azalıyor”


Resmi rakamların yanı sıra kayıt dışı sığınmacılara ilişkin tahminlerin yarısı bile doğruysa Türkiye’nin çok yoğun bir göç baskısı altında kaldığını söyleyen Kaynak, “Sığınmacılar kendi arzu ettikleri gibi Avrupa’ya da yönlendirilemeyeceği için ne yapılabileceğine dair kimi çok radikal kimi daha insani yönü ağır basan çözümler de ileri sürülüyor. Ancak Suriye’deki çatışmanın hala sürdüğünü ve hatta seçimden sonra hareketliliğin arttığını dikkate alırsak hala geri dönüş için bir çerçeve ortaya konabilmesi zor” dedi.


“Entegrasyon için de bir plan ortaya konulmalı”


Kaynak’a göre nihai anlaşmaya varılması, bazı sığınmacıların ülkesine dönmesine olanak sağlayacak. Bununla birlikte son on yıl içinde ülkeye yönelen göçün tamamen tersine çevrilmesi pek kolay görünmüyor. On yıldır Türkiye’de bulunan insanların burada hayat kurduğu, çocuklarını okula gönderdiği, işleri olduğu gerçeğinden hareketle entegrasyon için de bir plan ortaya konulması gerekecek.


“AB, elini cebine atmalı”


Son olarak durumun ekonomik boyutuna da işaret eden Kaynak, “Türkiye AB’ye yönelik göçün önünde oynadığı tampon rolü sebebiyle bir miktar fon akışı sağladı. Ancak bu verilen sözlerin altında kaldı. Önümüzdeki dönemde Türkiye-AB ilişkileri yeni bir çerçeveye oturacaksa ana gündem maddeleri Avrupalıların da bu kriz karşısında ellerini cebine atması olacak. Bölgede istikrar ve barış için zaten ekonomik güçlükler içindeki Türkiye’ye AB’nin destek olması önem taşıyor” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Doktor kontrolü olmaksızın astım ilacını bırakmak krize neden olabilir Bahar aylarında polen yoğunluğunun artması nedeniyle astım ataklarının ortaya çıkabileceği uyarısında bulunan Prof. Dr. Mustafa Çörtük, astım krizlerini tetikleyen faktörlere dikkat çekti. Astım krizlerini en sık nezle ve grip dâhil olmak üzere solunum yolları enfeksiyonları ile kirli hava şartları ve sigara dumanına maruziyetin tetiklediğini belirten Prof. Dr. Mustafa Çörtük, doktor kontrolü olmaksızın astım ilacını bırakmanın astım krizine neden olduğunu söyledi. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de her yıl Mayıs ayının ilk Salı günü, Dünya Astım Günü olarak anılıyor. Bu özel günde toplum ve sağlık çalışanlarında astımla ilgili farkındalık oluşturulması hedefleniyor. İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Çörtük, 7 Mayıs Dünya Astım Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada astım hastalarının dikkat etmesi gerekenlere ilişkin değerlendirmede bulundu. Tekrarlayan nefes darlığı, hırıltı, öksürük astım belirtisi Astımın, tekrarlayan nefes darlığı, hırıltı, göğüste baskı hissi ve öksürük gibi belirtilerle kendini gösterdiğini kaydeden Prof. Dr. Mustafa Çörtük, “Astım, dünyada en sık görülen ve bulaşıcı olmayan kronik solunum hastalıklarından biridir. Astım, tekrarlayan nefes darlığı, hırıltı, göğüste baskı hissi ve öksürük gibi belirtilerle kendini gösterir. Belirti ve şikayetlerin sıklığı ve şiddeti kişiden kişiye veya aynı kişide zaman içinde değişkenlik gösterebilir” diye konuştu. Sigara dumanı en önemli risk faktörleri arasında Astımda en önemli risk faktörünün genetik yatkınlık ve sigara dumanına aktif veya pasif maruziyet olduğunu söyleyen Prof. Dr. Mustafa Çörtük, “Bunlara ek olarak çocuklukta anne sütü dışında beslenme, yaşamın ilk yılında gereksiz ve yoğun antibiyotik kullanımı, çocukluk çağında geçirilen bazı hastalıklar ve kimyasal toz ve dumana maruz kalınan bazı mesleklerde çalışmak astım gelişimi için risk oluşturmaktadır” uyarısında bulundu. Astım ilacını bırakmak krize yol açabilir Astım krizlerini tetikleyen etkenlere de işaret eden Prof. Dr. Mustafa Çörtük, “Astım krizlerini en sık olarak nezle ve grip dâhil olmak üzere solunum yolları enfeksiyonları, sigara dumanına maruziyet, kirli hava şartları tetikler. Ayrıca doktor kontrolü olmaksızın astım ilacını bırakmak da astım krizine neden olabilir” diye konuştu. Polen mevsiminde dikkatli olunmalı Bahar aylarında krizlerin tetiklenmesi riskine dikkat çeken Prof. Dr. Mustafa Çörtük, bu aylarda polen yoğunluğunun artması nedeniyle astım ataklarının ortaya çıkabileceği uyarısında bulunarak “Astım hastaları özellikle içerisinde bulunduğumuz bahar aylarında varsa ilaçlarını düzenli kullanması, kullanmıyorsa uygun tedavi başlanması için hekime başvurması, piknik alanları ve parklar gibi polen yoğun ortamlarda mümkünse bulunmamaları önerilir” dedi. Tedavi sürecinde iş birliği gerekiyor Astımın tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu kaydeden Prof. Dr. Mustafa Çörtük, “Ancak hekim ve hasta arasında yakın iş birliği gerekir. Hekim önerisine göre düzenli kontrole gelen hastalarda zamanla ilacın azaltılması ve hatta bırakılabilmesi mümkündür. Ancak bu ilaç düzenlemelerinin hekim önerisi ile yapılması önemlidir. Uygun olmayan zamanda yapılan ilaç değişiklikleri tedavi sürecini aksatabilir ve uzatabilir” uyarısında bulundu.
Zonguldak Üniversite öğrencilerinden İsrail’e tepki yürüyüşü Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (ZBEÜ) öğrencileri İsrail’in Filistin’e yapmış olduğu saldırılara tepki göstermek amacıyla yürüyüş düzenledi. Zonguldak Üniversiteli Aktif Gençlik Kulübü (ÜNİAK) üyesi öğrenciler, İsrail’in Filistin’e yapmış olduğu saldırılara ’’Filistin’de Zulme Dur de’’ sloganıyla yaptıkları yürüyüş ile tepki gösterdi. Zonguldak Üniversiteli Aktif Gençlik Kulübü (ÜNİAK) Başkanı Cihat Ruzlarlıoğlu’nun da aralarında bulunduğu öğrenci grubu, ellerinde çeşitli döviz, pankartlar ile Türk ve Filistin bayrakları ile İlahiyat Fakültesi’nden Spor Salonu önün kadar yürüdü. İsrail aleyhine sloganların atıldığı yürüyüşte açıklama yapan Ruzlarlıoğlu, “1948’den bugüne kadar milyonlarca masum ve mazlum Filistinliyi göç, kıtlık ve ölümle sınayan İsrail yayılmacılığı, 7 Ekim 2023itibariyle tarihin akışı içerisinde insanlığın utanç tablosu olarak değerlendirileceği bir soykırım halini almıştır. 209 gündür çocuk, kadın, erkek, genç, yaşlı, engelli ayırt etmeksizin 35 bin kişinin İsrail barbarlığı tarafından katledildiği binlerce kişinin evinden, yurdundan göçe sürüklendiği, kundaktaki bebeklerin bombardımanlar sonucunda enkaz altında can verdiği bir soykırım yaşanmaktadır. İnsanlığın yaşadığı acıları; canı yananın rengine, dinine ve diline göre tasnif etmeyi, kınamayı ve lanetlemeyi kendisine paye bilen iki yüzlü egemen güçler ile uluslararası örgütler ise vahşeti yaşatan İsrail olunca bir kez daha sessiz kalmayı, katledilen bebeklerin görüntülerine karşı gözlerini kapatmayı, masum kadınların feryatlarına karşı kulaklarını tıkamayı tercih etmişlerdir. Egemen güçlere ve uluslararası örgütlere elindeki siyasi, askeri ve ekonomik gücü kullanarak sessizlik baskısı yapan sözde İsrail Devleti artık mızrağın çuvala sığmadığının farkına varmalıdır. Zonguldak ÜNİAAK teşkilatları ve Bülent Ecevit Üniversitesi öğrencileri olarak Gazzelilerin çığlıklarına kulak veren ABD’nin MIT Boston Üniversitesi öğrencilerinin yanında olduğumuzu belirtiyoruz’’ dedi. Ruzlarlıoğlu, 81 ilin üniversite öğrenci ve akademisyenlerine de İsrail’e tepki gösterilmesi için çağrıda bulundu