EKONOMİ - 10 Ağustos 2018 Cuma 16:30

Bakan Berat Albayrak, yeni ekonomi yaklaşımını açıkladı

A
A
A
Bakan Berat Albayrak, yeni ekonomi yaklaşımını açıkladı

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, "Yeni Ekonomi Yaklaşımı"na ilişkin detayları açıkladı.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, "Yeni Ekonomi Yaklaşımı"na ilişkin detayları açıkladı. Para politikalarının ve merkez bankasının bağımsızlığının Türkiye’nin kritik esasları olduğunu söyleyen Bakan Albayrak, vergi sistemi ile ilgili ciddi dönüşüm süreci olacağını vurguladı.


Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Yeni Ekonomi Modeli’ni Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlediği toplantıda açıkladı. Toplantıya iş dünyasından bir çok isim, birçok oda ve birlik başkanı, banka genel müdürleri ve sektör temsilcileri katıldı.


Toplantıda konuşan Bakan Albayrak, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerek maliye gerek para politikalarının tek bir şapkada birleşmesiyle etkin bir Hazine ve Maliye bakanlığı olacağını vurguladı.


Yeni ekonomik yaklaşımın ön önemli adımlarından birisinin kararlılık olacağını belirten Albayrak, “Yeni model olarak ortaya çıkacak olan bu bakanlığın koordinasyonda çok daha karalı güçlü adımların atıldığı önemli bir dönem başlayacak. Bir diğer önemli yaklaşımı değişimi hedefleyecek. Türkiye bir üst lig için bazı şeyleri değiştirmek lazım. Bu değişimi ortaya koyacak somut zemini güçlü şekilde ortaya koyması lazım. Peki bunun yanında ne olması lazım. Güçlü bir refleks ve stratejik altyapıya sahip olması lazım. Her gün yeni dinamiklerin şekillendiği bir süreçten bahsediyoruz. Bir tarafta Amerika, Çin, bir açıklama ticaret savaşları. Bu manada da çok daha sağlam bir temeli olacak. Güçlü temelleri olacak. Esen rüzgarlara karşı ne kadar az sallanırsanız o kadar güçlü olacak. Bir diğer ayağı sürdürülebilir olacak. Berat Albayrak olsa da olmasa da dizayn edilen bu sistemin sürdürülebilir olması gerek” diye konuştu.


“Merkez bankası bağımsızlığı Türkiye açısından kritik esaslardan biri”


Bakan Albayrak yeni sistemin prensiplerinde de bahsederek para politikalarının ve merkez bankasının tam bağımsızlığının önemini vurguladı.


Para politikaları ile ilgili konuşmamaya gayret ettiğini söyleyen Albayrak, “Buradaki özellikle para politikalarının tam bağımsızlığı konusu prensip olarak devam etmesi gereken bir konu. Bu prensip özelinde yola devam etmemiz lazım. Bütün bu çerçeveden baktığımızda merkez bankası bağımsızlığı Türkiye açısından kritik esaslardan biri. Bankacılık kesimi başta olmaz üzere finans sektörünün güçlü yapısının korunması, finansal istikrarın daha da güçlendirilmesi önceliklerimizden biri olacak. Bankacılık sektörümüz ülkemiz açısından en temel sektörlerden biri olmaya devam edecek. Sermaye piyasasının pasta içindeki payını büyüteceğimiz bir dönem olacak. Sağlıklı bir sistemden bahsediyorsak finans sektörünün yüzde 90’I bankacılık olmamalı” ifadelerini kullandı.


“Sıkı para ve maliye politikaları devam edecek”


Bütçe disiplinin yeni sistemin dinamiklerinden biri olacağını söyleyen Albayrak, “Sıkı para ve mali politikalarından bahsediyoruz. Türkiye’nin bu dönüşümü içerisinde sıkı para ve mali politika sürecinin ortaya koyacağız. Bunlar koordineli olmadığı zaman neler yaşandığını eski Türkiye’de gördük” dedi.


Yeni ekonomik yaklaşımın 4 saç ayağı olduğunu vurgulayan Albayrak konuşmasını şöyle sürdürdü:


“Birinci adım ekonomik dengelenme süreci. Tüketim kaynakları hakikaten cari harcama kaynaklı büyüme yerine önümüzdeki yıllarda çok daha etkin bir şekilde süreci yöneteceğimiz, ekonomide dengelenme süreci yaşayacağız. Bu alandaki adımların atılmasıyla birlikte özellikle bahsettiğimiz temel prensipler ve güçlü temellerle yola çıktığımız bu süreç ile birlikte 2018-19 yılında Türkiye birinci fazı bitirip, sürdürülebilir istikrarlı büyüme dediğimiz ikinci faza geçecek. Bu süreci 2020 yılında ortaya konan dönüşmeli birlikte 3. faza taşıyacağız”


“Cari açığın düşürülmesi ile ilgili stratejik temeller atılacak”


Enflasyonla güçlü mücadelenin devam edeceğine işaret eden Bakan Albayrak, “Özellikle mali disiplin üzerinde çok daha sıkı bir bakanlık göreceğiz. Cari açığın düşürülmesi. Herkesin hayali. Cari açığın düşürülmesi ile ilgili stratejik temellerin atıldığı bir dönem olacak. İş ve yatırım ortamının cazibesini arttıracak, sermaye piyasalarını derinleştirecek çok önemli bir 2 yıl olacak. Kamuda borçlanmalardaki kaynak çeşitliliğini sağlayacak, bir süreç olacak. Kamu kaynaklarının verimli kullanılmasını sağlayacak, tasarruf ve verimliliği arttıracak. Bu güne kadar olmadığı kadar etkin bir süreç. Yıl sonu rakamlarında bunu göreceksiniz” açıklamalarında bulundu.


“Vergi sistemi ile ilgili maliyede çok ciddi bir dönüşüm süreci başlayacak”


Vergi sistemi ile ilgili ciddi bir dönüşüm olacağını da ifade eden Albayrak, şunu söyledi:


“Vergi sistemi ile ilgili maliyede çok ciddi bir dönüşüm süreci başlayacak. Maliyede yoğun bir kavga dövüş olacak. Bu değişimin aynı hızla koşmayı hedef gören ekip ile birlikte bu değişimi etkin şekilde ortaya koyacağız. Teşvik sistemi bu amaca hizmet edecek. Bütün planın tamamı tüm Türkiye’yi 81 milyonu üreten Türkiye’ye dönüştürmek en büyük motivasyonumuz olacak” şeklinde konuştu.


Yapılacak kamu harcamalarının da yeni ekonomik modelin ön gördüğü kriterlere göre planlanacağının altını çizen Albayrak, “Yapılacak harcamanın bahsettiğimiz teknolojik ürün üretimin önceliyor mu, ihracatı arttırıyor mu, cari açığın düşmesine katkısı var mı. Bu yen dönemin en anahtar cümlelerinden birisi de özellikle yatırımı ve harcamaları belirlenen kriterler açısından çok daha etkin şekilde yöneteceğiz. Harcamalar dönüyor dönüyor hazine ve maliye bakanına geliyor. Tüm bakanlıklar, kamu kurumları, altını çizdiğimiz uyum içinde yollarına devam edecek” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Uludağ Ekonomi Zirvesi için ’BTSO Business School’ önerisi Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin, son yıllarda Sapanca’da yapılmasının Bursa’ya haksızlık olduğunu söyleyen Bursa AFSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Dr. İlker Duran, önümüzdeki yıldan itibaren zirvenin tekrar Bursa’ya dönmesi yönünde çağrıda bulundu. Ekonomi alanında pek çok kurum, kuruluş, uzman isim ve yetkilileri bir araya getiren Uludağ Ekonomi Zirvesi, bu yıl 25-28 Nisan 2024 tarihleri arasında Sakarya’nın Sapanca ilçesinde yapılıyor. Adını Uludağ’dan alan zirvenin son yıllarda Sapanca’da yapılmasının Bursa için prestij kaybı olduğunu ifade eden Bursa Afyonkarahisarlı Sanayici ve İş İnsanları Derneği (Bursa AFSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. İlker Duran, konuyla ilgili olarak açıklamalarda bulundu. Duran, “Uludağ Ekonomi Zirvesi adını Bursa’mızın Uludağ’ından alıyor ama Sakarya Sapanca’da yapılıyor. Zirve neden asıl ait olduğu yer Uludağ’da yapılmıyor?” sorusunu yöneltti. Son 3 yıldır Sapanca’da yapılan Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin, ait olduğu adrese geri dönmesi gerektiğini belirten Bursa AFSİAD Başkanı İlker Duran, “İş dünyasının dikkatle takip ettiği, ekonomi alanındaki tarafları bir araya getiren Uludağ Ekonomi Zirvesi başladığı 2012’den 2019 yılına kadar adını taşıdığı Uludağ’da yapıldı. Daha sonra tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi süreci nedeniyle 2020’de ertelenen zirve, 2021 yılında ise kasım ve mart aylarında online olarak gerçekleştirilmişti. Sonrasında taşıdığı ‘Uludağ’ ismine rağmen zirve, alınan kararla 2022 yılından itibaren Sakarya’nın Sapanca ilçesinde yapılmaya başlandı. Bu yıl da Uludağ Ekonomi Zirvesi yine ekonomi dünyasını Sapanca’da buluşturuyor. Bizler, Bursa iş dünyası olarak bu tezatlığın düzeltilmesini istiyoruz. Herhangi bir somut gerekçe gösterilmeden Bursa’dan koparılan bu büyük buluşma, tekrar ait olduğu şehre dönmeli. Önümüzdeki yıl Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin, yine Uludağ’da gerçekleştirilmesi adına Bursa AFSİAD olarak, düzenleme komitesine çağrıda bulunuyoruz. Zirve için; Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın Uludağ’daki tarihi Kirazlıyayla Sanatoryum binasını restore ederek şehre kazandırdığı “Bursa Business School” adres olarak değerlendirilebilir. Türkiye’deki tüm oda ve borsaların üst düzey eğitimlerinin verildiği, önemli toplantı ve eğitimlere ev sahipliği yapan Business School, Uludağ Ekonomi Zirvesi’ne layıkıyla ev sahipliği yapacaktır. Bu konuda tüm Bursa’yı, zirveyi organize eden taraflara çağrıda bulunmaya davet ediyorum. Uludağ Ekonomi Zirvesi ait olduğu şehre geri dönmelidir” ifadelerini kullandı.
İstanbul Bakan Fidan: “Irak’ın bölge ülkeleri ile entegre bir ülke olmasını arzu ediyoruz” Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Yeni Zelanda Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Winston Peters ile bir araya geldi. Dışişleri Bakanlığı İstanbul Temsilciliğinde yapılan görüşme sonrası gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Irak’ın yıllardır çatışmalarla, istikrarsızlıkla anılan bir ülke değil, kalkınma hamleleriyle, elindeki potansiyeli kullanan siyasal istikrar ve bölge ülkeleri ile entegre bir şekilde barışçıl Komşuluk ilişkileri içerisinde olan bir ülke olmasını bir her zaman için arzu ediyoruz” ifadelerini kullandı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Dışişleri Bakanlığı İstanbul Temsilciliğinde Yeni Zelanda Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Winston Peters ile görüşme gerçekleştirdi. Görüşme sonrası ikili düzenlenen toplantıda gündeme ilişkin basın mensuplarının sorularını yanıtladı. “Terörle mücadele gibi tehditlerin olduğu alanlarda işbirliğimizi ilerletecek” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Irak ziyareti ile ilgili sorulan soruya cevap veren Fidan, “Cumhurbaşkanımızın 22 Nisan’da yaptığı Bağdat ve Erbil ziyaretleri gerçekten Türkiye Cumhuriyeti Irak İlişkileri açısından tarihi öneme haiz olmuştur. Bu ziyaret öncesinde çok sistemli ve yoğun bir çalışma gerçekleştirmiştir. Bizim, özellikle Cumhurbaşkanımızın Irak vizyonunda belli parametreler var. Bunların başında Irak’ın yıllardır çatışmalarla, istikrarsızlıkla anılan bir ülke değil, kalkınma hamleleriyle, elindeki potansiyeli kullanan siyasal istikrar ve bölge ülkeleri ile entegre bir şekilde barışçıl Komşuluk ilişkileri içerisinde olan ir ülke olmasını bir her zaman için arzu ediyoruz. Bu vizyon doğrultusunda, bizler neler yapabiliriz, hep bunun arayışı içerisinde olduk. Bu ziyarette ve öncesinde yapılan çalışmalar, hem tehditleri hem fırsatları aynı anda masaya yatıran her ikisine de sistemli, kurumsal, kalıcı çözümler getirme amacı taşıyan bir ziyaretti. Öncesinde yapılan çalışmalarda başta terörle mücadele olmak üzere su konusu, enerji konusu ve kalkınma yolu konusunda temel anlaşma metinlerinin prensipte karara bağlanması konusu fevkalade önemliydi. Cumhurbaşkanımızın ziyareti esnasında 26 anlaşma imzalandı. Bunlar; ekonomi, enerji, terörle mücadele, su, gümrük ticareti gibi çok çeşitli alanlarda imzalanan anlaşmalardı. Biz bundan sonra hem terörle mücadele gibi tehditlerin olduğu alanlarda işbirliğimizi ilerletecek, hem de kalkınma yolu gibi çok somut projelerle 2 ülke arasındaki ilişkileri daha iyi bir noktaya taşıyacağız. Erbil ziyaretinde Cumhurbaşkanımız bölgesel yönetime destek mesajını yenilemiştir. Orayla olan komşuluk ve dostluk ilişkimiz fevkalade önemlidir. Aynı zamanda Cumhurbaşkanımız Erbil ve Bağdat arasındaki iyi istikamette seyretmesi konusunda önem vermektedir. Bu iki şehir arasındaki ilişkinin iyi olması federal başkentte bölgesel yönetimin ilişkilerinin iyi olması hem ülke istikrarı için hem de bölge güvenliği için önemli” dedi. Filistin’in devlet olarak tanınması konusunda Türkiye ve ortakları arasında yoğun bir işbirliği olduğunu belirten Bakan Fidan, “Diğer taraftan Gazze ile ilgili soruya cevaben şunları söyleyebilirim bu konudaki çalışmalarımız kesintisiz devam ediyor. Hem Türkiye olarak hem de uluslararası toplum da bölgesel ortaklarımızla yaptığımız çalışmalar her geçen gün diplomatik mevzi insani mevzi kazanarak savaşımıza, mücadelemize devam ediyoruz. Bunların bir kısmı kamuoyunda görünüyor bir kısmı görülmüyor. Özellikle devlet aktörleriyle yaptığımız çalışmalar gerçekten önemli bir yer tutuyor. Filistin’in devlet olarak tanınması konusunda Türkiye ve ortakları arasında yoğun bir iş birliği var. Hafta sonu Riyad’a yapacağımız ziyarette de işbirliği teşkilatı Arap ligi tarafından oluşturulan temas grubunun diğer üyeleriyle bir araya geleceğiz. Başka ülkelerle de bir araya gelip özellikle Filistin devletinin tanınması konusunda başka neler yapılabilir onunla ilgili çalışmalarımıza devam edeceğiz. Daha önce de söyledim eğer biz Filistin devleti başta olmak üzere önemli siyasal adımlar atmada uluslararası toplumu harekete geçirmekte başarısız olursak bu yaşadığımız 3. Gazze savaşı, ki en vahşi olanı, ne son olacak? Dolayısıyla bizim kalıcı çözüm getirmek için var gücümüzle çalışmamız gerekiyor. Diğer taraftan mevcut vahşetin durması insani yardımların sağlanması için de mevcut dostlarımızla, müttefiklerimizle, uluslararası toplumla çok alanda çalışıyoruz. Birleşmiş milletlerde arkadaşlarımız gece gündüz çalışıyorlar, siyasi açıdan inanılmaz insanı bir çaba var. Sizin de gördüğünüz gibi dünya başkentleri ayağa kalkmış durumda. Bir önceki basın toplantısı vesilesiyle söylediğim gibi artık İsrail’in Gazze’ye işgali ve oradaki insanları öldürmesi, şehit etmesi, 35 bin insanın kanına girmesi meselesi ve işgale olan direniş artık İsrail ve Filistin arasındaki savaş olmaktan çıkmış dünyada ezenle ezilenlerin mücadelesi haline dönmüştür. Uluslararası sistemin kurucularıyla uluslararası sistem tarafından ezilen ve dışlanan aktörler arasındaki mücadeleye everilmiştir” şeklinde konuştu. “iki devletli bir çözümü desteklemeye devam ediyoruz” Filistin konusunda 2 devletli bir çözümü desteklediklerini ifade eden Winston Peters ise,“Çanakkale ve bu 100 yıldan daha uzun bir süre önce gerçekleşen olaylar genç bir ülke için felaketti. Bu felaket, şu anda bir ulus devlete dönüştü. Çok güçlü bir siyasi politika, dış politikayı da takip etti. Bu bize tek bir mesaj veriyor. Bu bölgedeki cömertlik, Mustafa Kemal Atatürk’ün bize göstermiş olduğu cömertlik çok takdir ediliyor Yeni Zelanda halkı tarafında. Filistin Devleti ile ilgili olarak biz çok uzun zamandır iki devletli bir çözümü desteklemeye devam ediyoruz. Ancak bunu savaşın bugün sona ermesi çağrısını da tekrar ediyoruz. Bunu kalıcı bir barış için gerçekleştirmek istiyoruz. Geçici bir şey değil, 5-6 ay sonra tekrar gerçekleşecek bir çatışma değil, kalıcı bir çözüm olması gerektiğini düşünüyoruz. Filistin Devleti ile ilgili olarak ülkelerin büyük bir kısmından farklı düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.
Bursa Başkan Bozbey, "İnegöl mobilyasını dünyada tanıtmak hepimizin sorumluluğudur" Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Türkiye’nin en köklü mobilya ve dekorasyon fuarı olan ve bu yıl 50’ncisi düzenlenen Uluslararası İnegöl Mobilya Fuarı’nı (MODEF) ziyaret etti. Bozbey, "İnegöl mobilyasını dünyada tanıtmak hepimizin sorumluluğudur" dedi. Türkiye’nin önemli mobilya üretim merkezlerinden biri olan İnegöl İlçesinde düzenlenen fuar, yurt içi ve yurt dışından gelen mobilya profesyonellerini bir araya getirdi. 171 firmanın yeni sezon ürünlerini sergileme imkanı bulduğu fuarı ziyaret eden Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, fuar alanındaki esnafı gezerek fuarın hayırlı olması temennisinde bulundu. Mobilya üretiminde çalışan tüm emekçileri ve firma yetkililerini tebrik ederek söze başlayan Başkan Bozbey, “Dile kolay 50 yıldır gerçekleşen, gelenekselleşmiş bir fuardayız. Mobilya denilince artık akla sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da değil, dünyanın birçok yerinde İnegöl geliyor. İnegöl, Bursa’nın çok önemli bir ilçesi. Fuarlar aracılığıyla İnegöl mobilyasını dünyada tanıtmak hepimizin sorumluluğudur. Çünkü İnegöl mobilyasını tanıttığımız sürece ihracat artacaktır. İhracat arttığı sürece de hem kentimiz hem de ülkemiz kazanacaktır” diye konuştu. Firma sorumlularının İnegöl mobilyasını tanıtmak noktasında duyarlı ve özverili olduğunu belirten Başkan Bozbey, kent yöneticileri olarak arzu ettikleri ve hedefledikleri hizmetleri yerine getirmekten sorumlu olduklarını ve bu manada yapılması gereken çalışmaları takip edeceklerini ifade etti. İnegöl Ticaret ve Sanayi Odası (İTSO) Başkanı Yavuz Uğurdağ, fuarı ziyaretlerinden dolayı Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’e ve Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Teşkilatı’na teşekkür etti. Tüm esnafa hayırlı işler dileklerinde bulunan Başkan Bozbey, firma yetkilileri ve fuarı ziyarete gelen vatandaşlarla fotoğraf çektirdi.