EKONOMİ - 26 Nisan 2017 Çarşamba 16:39

"Buğdayda GDO yok, GDO’ya ihtiyaç da yok"

A
A
A
"Buğdayda GDO yok, GDO’ya ihtiyaç da yok"

Ulusoy Un Sanayi Ticaret A.

Ulusoy Un Sanayi Ticaret A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı Eren Günhan Ulusoy, ithal buğday, buğdayda GDO, Türkiye’nin Buğday üretimi, un sanayi ve ekmek zamları ile gündeme gelen un fiyatları ile ilgili açıklamalarda bulundu.


Türkiye’nin en büyük un üreticilerinden, Samsun’dan ilk halka arz olan Ulusoy Un Sanayi Ticaret A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı Eren Günhan Ulusoy, sektör ile ilgi İhlas Haber ajansına açıklamalarda bulundu. Buğdayın üretiminin neredeyse insanlık tarihi ile yaşıt olduğunu belirten Ulusoy, "12 bin yıldır üretilen buğday bu süreç içerisinde seçilerek ve şartlara uyumu güçlü tohumlar ile devam ediyor. Hali hazırdaki buğday zaten bu seçilim ile neredeyse mükemmele yakın. Üretimi buğday kadar eski olmayan ürünlerde çevre şartlarına uyum ve verim gibi nedeler ile GDO çalışmaları yapıldı ama buğdayda böyle bir çalışma hiç yapılmadı. ABD’de bir araştırma var ama henüz buna dair ne bir üretim ne de açıklama olmadı. Zaman zaman gündeme gelen buğdayda GDO tartışmaları spekülasyon sevenlerin ürünü. Uzmanlığı gıda ve beslenme olmayan akademisyenler, ekranda ekmeğe karşı karalama kampanyası başlatıyorlar. Ekmekte başka gıda katkıları da kullanılıyor eğer ekmeği üreten firma GDO’lu bir katkı kullanırsa bu GDO’lu buğday değil GDO’lu başka bir katkıdan kaynaklanır. Kazara böyle bir durum yaşansa yani her hangi bir yerde üretilen bir ekmekte GDO bulunsa şimdiye kadar yapılan buğdayda GDO tartışmaları yüzünden ceza buğdaya kesilecek halbuki her şey ortada. Çok net söyleyebilirim buğdayda GDO yok. Ve bence tüm çevre koşullarına uyumlu ve verimi son derece yüksek bu ürünün genetiği ile ilgili bir çalışmaya gerek de yok"dedi.


"Dünyada her 10 kişiden 9’u Türk ununun tüketildiği bir ülkede yaşıyor"


Buğday ve un ile ilgili bir yanlış algının da ekmek zamları ile gündeme gelen, zammın buğday ithalatı ve un fiyatlarından kaynaklandığı söylemi olduğunu belirten Eren Günhan Ulusoy, "Ekmek zamları zamanında sıkça dile getirilen un fiyatlarının yüksekliği, ithal un, Türkiye’deki un üretiminin yetersiz olduğu iddiaları da bence en az GDO tartışmaları kadar anlamsız. Ekmekte unun maliyete oranı yüzde 30, bir ekmekteki fiyatı belirleyen yüzde 70’lik unsur diğer şeylerdir. Yüzde 70’i kimse tartışmıyor, yüzde 30 sürekli konuşuluyor bunu anlamak zor. Türkiye’de üretilen unun yüzde 80’i yine ülkemizde üretilen buğday ile yapılıyor. Bunun yanı sıra un ihracatını da unutmamak lazım. 2002 yılında 253 bin ton olan un ihracatımız, 15 yılda 14 kat artarak 3.5 milyon tona yükseldi. Aynı dönemde Türkiye’nin ihracatı 40 milyar Dolar’dan, 150 milyar Dolar’a yükselerek 4 kat arttı. Un ihracatı ise 47 milyon Dolar’dan, 1 milyar 80 milyon Dolar’a çıkarak 22 kat arttı. Yani Türkiye ihracat artış hızının 5 katı daha hızlı bir artış gösterdi. Türkiye un sanayicilerimiz, 11,6 milyon tonluk dünya un ticaretinin yüzde 30’unu gerçekleştiriyor. Türk tarımı buğdayda hala kendi kendine yetebiliyor ve fazla veriyor. İhraç ettiğimiz un miktarı düşünülünce hala un üretiminde kullanılan buğdayın yüzde 80’ninin ülkemizde üretildiği gerçeği bunun kanıtıdır" dedi.


"Dünyada her 10 kişiden 9’u Türk ununun tüketildiği bir ülkede yaşıyor"


Son 10 yılda Türkiye’nin 160 ülkeye un ihraç ettiğini belirten Ulusoy, "Un sanayimiz, 18 milyar TL’lik ekonomik büyüklüğüyle ülkemizin en büyük tarımsal sanayi sektörlerinden biridir. İhracata sağladığı 1,1 Dolar’lık katkısının yanı sıra, senelerdir ‘Dünya un ihracat şampiyonu’ konumunu muhafaza etmektedir. Bugün dünya nüfusunun yüzde 92’si yani dünyada her 10 kişiden 9’unun, Türk ununun tüketildiği bir ülkede yaşıyor" ifadelerini kullandı.


Borsada işlem gören tek un üreticisi ve Samsunlu


Hem un sanayinden hem de Samsun’dan halka arz tek şirketin Ulusoy olduğunu belirten Günhan Ulusoy, "Şirketimiz 1969 yılında Samsun’da kuruldu ve merkezimiz hala Samsun’da. Bazı dezavantajları olsa da avantajları da var ve bu avantajlardan en önemlisinin yaşadığımız vere borcumuzu ödeme rahatlığı olduğunu söyleyebilirim. Şirketimizin Samsun’da 500 ton/gün ve Çorlu’da 400 ton/gün olmak üzere toplam 900 ton/gün buğday işleme kapasiteli iki fabrikası (208.000 ton/yıl un üretimi) ve 100.000 tondan fazla tahıl stoklama kapasitesine sahip silo, depo ve serbest bölge depoları bulunuyor. İhracat, odak noktamız olduğu için 1995 yılında ihracata başladık ve bugüne kadar 5 kıtada 82 ülkeye un ihracatı gerçekleştirdik. Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre; 2015 yılında Türkiye’de en çok ihracat yapan ilk 1000 firması arasında 301. sırada, sektörümüzde ise 3. sırada yer aldık. Toplam üretimden satışı ile İstanbul Sanayi Odası’nın verilerine göre ise Türkiye’nin 2015 yılı en çok üretim yapan sanayi kuruluşları arasında 373. sırada, sektöründe ise 2. sıradadır. Şirketimiz, Türkiye Ekonomi Bankası’nın “Anadolu’nun En Büyük 500 Şirketi” araştırmasının 2015 yılı sonuçlarına göre 29. sırada yer almaktadır" dedi.


ULUSOY Un’un 2017 hedefi yüzde 25 ciro artışı


2016 yılının ülkemiz ve dünyada yaşananlar ile zor geçtiğini belirten Ulusoy, "Zorluklara rağmen 2016’yı kötü kapattık diyemem. 2016 yılında, şirketimiz 1.152 milyon TL satış hasılatı ile bir önceki yıla göre, satış hasılatını yüzde 11 artırmıştır. Şirketimiz, 2016 yılındaki zor şartlara rağmen 76 milyon TL brüt kar, 14,8 milyon TL net kar elde etmiştir. 2016 yılı hedeflerimizi bu zorlu yılda yakalayarak, önemli bir başarıyı gerçekleştirdik. Lisanslı depoculuk alanında faaliyetlerimiz 2016 yılında devam etti. Çorum/Alaca’daki 43 bin tonluk Lisanslı Depo yatırımımızın inşaatı tamamladı ve faaliyete geçti. Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü (TMO) tarafından açılan "Uzun Süreli Hububat Depoları Kiralanması" ihalesinde firmamız uhdesinde kalan Yozgat/Sorgun kısmının inşaatına ise mayıs ayı içerisinde başlanması planlanıyor. 60 bin tonluk bir kapasiteye sahip olacak olan hububat deposu 10 yıllığına TMO’ya kiralanacaktır. Hedefimiz ilerleyen dönemlerde lisanslı depo kapasitemizi 322 bin 500 ton’a çıkarmaktır. İhracat tarafında 2017 yılında satışlarımızı tonaj bazında 2016 yılına göre yüzde 17 arttırarak 175 bin tona ulaşmayı hedefliyoruz. Ayrıca yılı yüzde 25’lik ciro artışıyla 1 milyar 450 milyon TL ile kapatmayı hedefliyoruz" ifadelerini kullandı.


"Yatırımcının izleme sürecini atlattık bu yıl çok daha iyi olacak"


Şirketlerinin borsadaki performansı ile ilgili olarak da "2014 yılı Kasım ayında şirketimiz halka arz oldu. O tarihten bugüne bir çok talihsiz olay yaşandı buna rağmen taahhütlerin neredeyse tamamına yakını yerine getirildi. Borsadaki yükselişe eş değer bir yükseliş yaşamadık. Netice çok tatmin edici desem çok doğru olmaz. Ama orta düzey yatırımcı için beklemek izlemek önemlidir. Biz bu süreyi atlattığımızı düşünüyoruz. Buna yönelik çalışmalarımız var. Bu yılın iyi bir yıl olacağını ve Borsa’da da hak ettiğimiz yerde olacağımıza inanıyoruz" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep’te esrarengiz patlama sesi korku ve paniğe neden oldu Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde şiddetli bir patlama sesi duyuldu. Bölgede yaşayan vatandaşları tedirgin eden patlama sesi ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatılırken boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durulduğu öğrenildi. Olay, Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde meydana geldi. İddiaya göre, özellikle bölgedeki kırsal Gökçeli Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlar bir anda çok yüksek bir patlama sesi duydu. Duydukları sesle korku ve panik yaşayan vatandaşlar 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarda bulundu. İhbar üzerine sesin duyulduğu bölgelere jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ölen ya da yaralanan kimsenin olmadığı olay sonrası patlama sesinin kaynağı ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatıldı. Olayla ilgili çalışma yapan ekiplerin boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durduğu öğrenildi. Korku ve panik yaşayan vatandaşlar o anları anlattı Yaşadıkları korku ve paniği anlatan Çapan Köse ve Adil Yılmaz isimli vatandaşlar, önce kısa süreli keskin bir ışık gördüklerini sonrasında ise şiddetli bir patlama sesiyle irkildiklerini söyledi. Vatandaşlar, Suriye’ye yakın olduklarını ve oradan bir şey düşme ihtimalinin akıllarına geldiğini de ifade etti. Konu ile ilgili geniş çaplı soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
Ankara Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" sergisi Kültür Bakanlığı desteğiyle açıldı Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" isimli resim ve heykel sergisi Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile Cumhuriyet Müzesi bünyesinde yer alan Sığınak Kültür Sanat’ta açıldı. Gazeteci Hande Fırat’ın “Devriamber” isimli sergisinin açılışı Ankara’da gerçekleştirildi. Sergiye, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Başdanışmanı Nuh Yılmaz, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay ve çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise serginin açılışı için mesaj gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajını serginin açılışında gazeteci Hande Fırat okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, "Basın ve sanat dünyamızın değerli temsilcileri, kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. Basınımızın önemli isimlerinden Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sayın Hande Fırat’ın kendi ifadesiyle ’çınarlarını kaybedip kendileri çınara dönen kadınların hikayesini’ anlattığı resim ve heykel sergisinin başarılı geçmesini temenni ediyorum. Başarılı gazeteci kimliğinin yanı sıra, bu sergi vesilesiyle sanatçı yönünü de öğrenme fırsatı bulduğumuz Sayın Hande Fırat’ı tebrik ediyor, kendisine hem meslek hem de sanat hayatında muvaffakiyetler diliyorum. Sizlerin şahsında basın ve sanat camiamızın tüm mensuplarını, sergiye ilgi gösteren tüm sanatseverleri bir kez daha yürekten selamlıyorum” ifadelerine yer verildi. "Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" Fırat, serginin açılışı için Kültür ve Turizm Bakanlığının tüm personeline ve sergiyi açarken kendisine destek olan arkadaşlarına teşekkür etti. Hande Fırat, "Bu sergi, babalarını kaybeden tüm kız çocukları, tüm erkek çocukları ama özellikle kız çocuklarına atfen yapılmıştır. Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" dedi. Devrialem sergisinin farklı bir anlamı olduğunu belirten Bakan Ersoy, "Bir toplumun zenginliği, kültür ve sanatının derinliği ile ölçülüyor. Kültür ve sanat toplumda ne kadar yerleştiyse, toplumda ne kadar kabul gördüyse, o toplumda kültür ve sanat ne kadar iyi üretilebiliyorsa aslında toplum o derece zengin algılanıyor. O açıdan da biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak kültür ve sanatı her yönüyle desteklemeyi görev addediyoruz. Sadece sanat üretimi değil, vatandaşlarımızın kültür ve sanata rahat erişimi de çok çok önemli" şeklinde konuştu. Kültür Yolu Festivalleri ile vatandaşların kültür ve sanata rahat ve kolay erişmesini amaçladıklarını belirten Ersoy, "Vatandaşın sanata erişimi yeterli değil. O yüzden kültür ve sanat üretimini artırmak istiyoruz. Kültür sanatın toplumun sadece bir kesiminin ilgilendiği bir etkinlik olmasının dışına çıkmasını, toplumun her kesimlerinin eriştiği bir alan olması için çabalıyoruz. Bu sergide anlamlı bulduğumuz, toplumda bilinirliği yüksek, toplumda yer etmiş kişilerin kültür sanat üretimindeki katkıları, kültür ve sanat üretiminde pay sahibi olmaları aslında sanatın popülaritesini artırıyor" ifadelerini kullandı. Serginin anlamının önemli olduğunu belirten Bakan Ersoy, “Serginizin anlamı da çok önemli. Ben de babamı kaybettim ama sizin gibi genç yaşta kaybetmedim. Genç kızlarımızın 18 yaşına girmeden önce babalarını kaybetmesinin nasıl bir duygu olduğunu, nasıl omuzlara yük getirdiğini kısmen de olsa anlayabiliyorum” diye konuştu. Sergide, tuval üzerine çeşitli malzemeler kullanılarak yapılan tablo ve heykellerden oluşan 40 eser sergileniyor. Sergi 25 Mayıs’a kadar açık olacak.