KÜLTÜR SANAT - 30 Ekim 2023 Pazartesi 09:47

Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi aslına uygun güncellenecek

A
A
A

Evliya Çelebi’nin 51 yıllık serüvenini büyük bir tarih anlatısına dönüştüren ’Seyahatname’ eseri güncelleniyor.

Evliya Çelebi’nin 51 yıl boyunca Osmanlı coğrafyasında 40’a yakın ülkeyi gezerek hazırladığı ‘Seyahatname’ Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi bünyesindeki Evliya Çelebi Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde aslına uygun olarak güncellenmesi için hazırlıklara başlandı. Hazırlık sürecinin bitmesinin ardından 2024 yılında başlayacak ve 4 yıl sürmesi planlanan çalışmalar kapsamında 10 ciltten oluşan bir eserin ortaya çıkarılması hedefleniyor. Geçmiş yıllarda yayınlanan seyahatnamelerdeki eksilikler nedeniyle böyle bir çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu söyleyen Evliya Çelebi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü, Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa Duman 4 yıl içinde 10 ciltlik eseri tamamlayarak akademik dünyaya sunacaklarını söyledi. Eserin bilim çevrelerine kaynak bir metin olarak yeniden yazılacağını ifade eden Duman, 3 hedefleri olduğunu belirterek, “Birincisi filolojik esaslara göre ilmi bir neşri, ikincisi bu neşri esas alan popüler bir neşir, üçüncüsü dijital bir seyahatname” dedi. 338 yıllık eserinin akademik dünyaya kazandırılması için bilim dünyasından Prof. Dr. Robert Darkoff, Nuran Tezcan, Hayati Develi, Nurettin Gemici, Zekeriya Kurşun, Slobodon Ilic ve Marta Andric gibi pek çok benzer isimler seyahatname çalışma grupları içinde yer alacak.

Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi aslına uygun güncellenecek

“Seyahat deyince akla gelen Evliya Çelebi’dir, Evliya Çelebi deyince Seyahatnamesi akla gelir”

Evliya Çelebi’nin kim olduğunu ve seyahat sürecinin nasıl başladığını anlatan Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa Duman, “Seyahat deyince akla gelen Evli Çelebi’dir. Evliya Çelebi deyince Seyahatnamesi akla gelir. Herkesin yüzeysel de olsa bilgi sahibi olduğunu düşünüyorum. Esasında kim bu adam? 10 ciltlik kocaman bir seyahatnamesi var. Biz okumaktan yoruluyoruz. Bir çırpıda okuyamıyoruz. O günün şartlarında böyle bir eseri nasıl yazdı? Bütün Osmanlı coğrafyasını nasıl gezdi, dolaştı? İçinden 40’a yakın devlet çıkmış bir coğrafyadan bahsediyoruz. Evliya Çelebi 1611 yılında Unkapanı’nda doğmuş bir Türk aydını. Baba tarafından bir bürokrat çocuğudur. Dolayısıyla o günün şartlarında saraya yakın ve ilim çevrelerinde adı olan bir Osmanlı bürokratının oğlu olarak dünyaya geldi. Evliya ile ilgili ne söylersek kaynağımız Seyahatnamedir. Evliya Çelebi kendisiyle ilgili neyin öğrenilmesini istiyorsa onları seyahatnamesine not etmiş. Bir olay ve anekdot vesilesiyle iliştirmiş. Böylece kendisini de eserinin içine yerleştirmiş. Evliya Çelebi’nin yine kendi ifadeleriyle belli bir yaşa geldikten sonra bir seyahat etme arzusu olmuş. Hatta İstanbul’a Orta Asya’dan gelen giden dervişler var. İşi gezmek olan. Bu dervişleri dinleyerek, onlardan yeni bilgiler öğrenerek seyahat arzusu daha da şiddetleniyor. Böylece o günün şartlarında rahat bir aile ortamı diyebileceğimiz bir ortamda yetişip ve eğitimiyle ilgili de hafızlık yapıyor. Arapça öğreniyor. Dini ilimleri ve bilgileri öğreniyor. Hat sanatını öğreniyor. Tecvit ilmini öğreniyor. Zaman içinde okçuluk, ata binme bunlar zaten rutin işler o zamanlar. Elinden her iş gelen birisi olarak yetişiyor. Diğer taraftan Evliya’nın mizacı çok önemlidir. Şen şakrak, şakacı, bulunduğu yere kasvet götürmeyip neşe götüren bir yanı var. Bu sayede gittiği her yerde itibar, saygı ve kabul görüyor. 4. Murad’ın huzuruna gittiğinde de onunla ilişkilerinde de bu özelliğini görüyoruz. Dolayısıyla Evliya Çelebi hem yetişme şartlarıyla hem de doğuştan getirdiği mizacıyla tam bir toplumda aranan, beğenilen bir tip olarak karşımıza çıkıyor. Yirmili yaşları aşana kadar. Sonra seyahat durumları başlıyor. Bir de rüya meselesi var. Evliya Çelebi’nin rüyadaki birtakım yaşadıklarına bağlı olarak seyahate çıktığına dair bilgimiz var. Rüyasında Hz. Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem) ile karşılaştığında heyecandan şefaat dilemek yerine seyahat dilemesi sonucu Peygamber Efendimizden dua almış oluyor. Yani karşısına çıkıp heyecanından ’Şefaat Ya Resulallah’ diyecek ama ’Seyahat Ya Resulallah’ diyor. Rüya bahsini kitabın başlarında anlatmaya başlar. Bu rüya seyahatlerin başlamasına aynı zamanda bir manevi icazet alma uygulanması gibidir” dedi.

“Evliya Çelebi’nin dilinin de yansıtıldığı bilimsel bir neşre hep ihtiyaç vardı”

Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nin 1896 yılından itibaren çeşitli yayınlar tarafından yazıldığını söyleyen Duman, “Bu eserin 1685’lerde yazıldığını düşünüyoruz. 51 yıl sürmüş bir seyahatin sonrasında. İstanbul’dan Kabe-i Şerif’e Hac için yolculuğa gidip oradan dönmeyerek Mısır’a geçti. Ve 10. cildi de Mısır ve çevresinin olaylarını vs. anlatarak yazdı. Dolayısıyla ilk cildi İstanbul ve çevresi son cildi de Mısır, Kahire ve çevresi anlatarak oluşturdu. Bu eser de bizim. Türk kültürünün bir parçasıdır. Unkapanı’nda doğmuş, İstanbullu bir Türk aydının kaleminden çıkmış bir eserdir. Bu eserle ilgili pek çok çalışma yapılması iyi olurdu. Hiçbir şey yapılmadı mı? Yapıldı. 1896’da matbaacı ve İkdam Gazetesi sahibi Ahmet Cevdet, seyahatnamenin neşrini yapıyor. İlk 6 cildi eski harflerle neşrediyorlar. Neşir işi oradan başlıyor. Daha öncesinde ünlü Avusturyalı Tarihçi Hammer, bu eseri kendi çalışmalarında kullanıyor. Makalede yazıyor. Sonradan bununla ilgili seçmeler yayınlıyor. 1800’lü yıllarda Avrupa ilim çevreleri de eserden haberdar oluyor. 1916’larda 2 cildi daha sonra daha sonra 8’e tamamlandı. 9. ve 10. ciltlerde en son 1936’larda yeni harflerle neşredilerek takım tamamlanmış gibi oldu. Bu çalışmalar kıymetli çalışmalardır. Fakat bunlar o günün şartlarında olabilecek çalışmalardır. Bunların bilimsel niteliklerinde zafiyet olduğu çok yeterli olmadığını herkes gördü. Çünkü 17. Yüzyılda seyahatname Evliya Çelebi’nin ağzından, kaleminden o dönemin Türkçesini yansıtıyor. Dolayısıyla seyahatnamenin içinde Türkçe dil ve diller, dünya dilleriyle, Türkçe’nin ağızlarıyla ilgili pek çok malzeme var. Bizzat müşahedeye dayanan alıntılar var. Dolayısıyla Evliya Çelebi’nin dilinin de olduğu şekliyle yansıtıldığı bilimsel bir neşre hep ihtiyaç vardı. Bu aşamada 3 hedefimiz var. Birincisi filolojik esaslara göre ilmi bir neşri, ikincisi bu neşri esas alan popüler bir neşir, üçüncüsü dijital bir seyahatname. Artık dijital verilerin çokça kullanıldığı, günümüzde çokça işe de yarayan bir yöntemi seyahatname içinde kullanmak istiyoruz. İlgili kurumun istifadeye sunacağı seyahatnamedeki bilgileri görüntüleriyle orijinal metni ve ilave bilgileriyle dijital ortamda kolaylıkla ulaşılabilecek bir dijital yayını da sağlayacağız” ifadelerini kullandı.

Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi aslına uygun güncellenecek

“4 yıl içinde ilk yıldan itibaren ciltler yayına hazır hale gelmiş olacak”

Bilim dünyasından pek çok ismin yer aldığı çalışmasının süreci hakkında bilgi veren Prof. Dr. Musa Duman, “Şu an için 2024’ten başlamak üzere 4 yıllık bir hazırlık süremiz olacak. 4 yıl içinde ilk yıldan itibaren ciltler yayına hazır hale gelmiş olacak. 4 yılda da hem sadeleştirme hem ilmi neşir tamamlanacak. Seyahatnameyle ilgilenen neşir yapmış pek çok meslektaşımız olacak. Prof. Dr. Robert Darkoff, Nuran Tezcan, Hayati Develi, bendeniz, Nurettin Gemici, Zekeriya Kurşun, Slobodon Ilic ve Marta Andric daha pek çok benzer isimler seyahatname çalışma grupları içinde değişik pozisyonlarda yer alacak ve bu çalışmaya katkı sunacak isimler. Zaten bilim dünyasında böyle bir beklenti var. Diğer bahsettiğimiz yayın 20 yıla yaklaştı. 20 yıl zarfında bunu kullanan ve yakinen bu neşirlere bakan meslektaşlarımız bu yayının bilim dünyasına bu neşrin sunulması gerekliliği konusunda hemfikir. Seyahatname sadece Türklerin bir kaynağı değil. Seyahatnameyi kullanan 40’a yakın ülkenin kimisinin yegane bilgi kaynağı olmak üzere ilgilendiği bir metindir. Zaten onlar kendileriyle ilgili bir kısmı yayınladılar. Hırvatlar kendilerinin anlatıldığı yeri yayınlıyor. Gürcüler kendi bölgelerinin anlatıldığı yeri yayınlıyor. Biz böyle yapamayız. Biz bu eseri bütün olarak yayınlamak ve eseri bilim dünyasının istifadesine sunmak gibi bir yükümlülüğümüz olduğu düşüncesindeyiz. Popüler neşrini yaparak da Evliya Çelebi’ye ulaşmak isteyen her kesimden insanı doğru nüshaya dayanan bir metne kolaylıkla ulaşmasını sağlamış olacağız. Biz bir merkez kurduk. Evliya Çelebi Araştırma ve Uygulama Merkezi. Üniversite çatısı altında 2 yıl önce kuruldu. Çalışmalarımızı Evliya Çelebi Araştırma Merkezi adına yapıyor olacağız. Evliya ile ilgilenen meslektaşlarımızı içeriden veya dışarıdan araştırma merkezine hem katkı sunmaya hem de buradan yararlanmaya davet ediyorum” şeklinde konuştu.

Semanur Kaygısız - Emre Sertdemir

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak 17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü Zonguldak İl Sağlık Müdürü Uzman Doktor Ertuğrul Güner; 17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü dolayısıyla tansiyonun önemine vurgu yaptı. Hipertansiyonun kan basıncının olması gereken değerin üzerinde olmasıyla, karakterize, tedavi edilmediği taktirde ciddi sağlık sorunlarına yol açan kronik bir hastalık olduğunu söyleyen Güner; inme, kalp krizi gibi ölümcül durumlara yol açması nedeniyle yüksek risk faktörü olarak kabul edildiğini söyledi. Türkiye’de 2023 yılında yapılan bir çalışmada 15 yaş üzeri nüfustaki hipertansiyon sıklığının yüzde 18,3 olduğunu, sıklığın yaşla birlikte arttığının belirlendiğine dikkat çeken Güner; şöyle dedi: “Hipertansiyon tanısı, yapılan seri ölçümler neticesinde sistolik kan basıncının 140 mmHg’nın ve/veya diyastolik kan basıncının 90 mmHg’nin üzerinde olması halinde konur. Tek bir ölçüm ile elde edilen yüksek değer tanı için yeterli değildir. Hipertansiyon; inme, kalp krizi, kalp yetmezliği ve böbrek hasarı gibi ölümcül durumlara yol açması nedeniyle dünya genelindeki hastalık ve ölümlerin en önde gelen risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün yapmış olduğu çalışmalara göre dünya genelinde 1,3 milyar kişi hipertansiyon ile yaşamını sürdürmekte olup her yıl 30-70 yaş arasındaki yaklaşık 11 milyon kişi hipertansiyon nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde, 2023 yılında yapılan bir çalışmada 15 yaş üzerindeki nüfustaki hipertansiyon sıklığının yüzde18,3 olduğu ve sıklığın yaşla birlikte arttığı belirlenmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan 2022 yılı ölüm ve ölüm nedeni istatistiklerine göre de ülkemizde gerçekleşen ölümlerin yüzde 3,5’inden hipertansiyon sorumludur. Vakaların yüzde 95’inde hipertansiyona yol açan asıl neden tam olarak belirlenememiş olmakla birlikte altta yatan en sık nedenler arasında yüksek tuz ve yağ tüketimi, meyve ve sebzeden fakir diyet, aşırı kilo ya da obezite, yetersiz fiziksel aktivite, zararlı alkol kullanımı, tütün ve tütün ürünleri tüketimi ile stresin yer aldığı gösterilmiş; olumlu yaşam tarzı değişikliklerini içeren birincil koruma yönteminin hipertansiyondan kaynaklanan ilave hastalık ve ölümleri önlemede etkili olduğu ortaya konulmuştur. Hipertansiyonun erken teşhisi, etkili tedavisi ve düzenli aralıklarla izlenmesi, hastalıkla mücadelenin diğer basamaklarıdır. Buradan hareketle, 17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü’nün bu yılki teması “Hayatının Değerini Bil, Tansiyonunu Ölçtür, Sağlıklı ve Uzun Yaşa” olarak belirlenmiştir.” Sağlığın korunması, hipertansiyon nedeniyle ortaya çıkabilecek olumsuzluklardan korunmak için yapılması gerekenleri de sıralayan Ertuğrul Güner, “Hazırlanan kontrol programlarının etkili olabilmesi, hipertansiyondan kaynaklanan sakatlık ve ölümlerin önlenebilmesi için vatandaşlarımızı; kayıtlı oldukları aile hekimlerini düzenli olarak ziyaret etmeye, periyodik olarak tarama ve izlemlerini yaptırmaya, hastalıklarını klinik yönergelere uygun olarak tedavi ettirmeye, aile hekimlerinin gerekli gördüğü durumlarda da hastanelere başvurarak ileri tetkik ve tedavilerini yaptırmaya davet ediyoruz. Sağlığınıza sahip çıkın, sağlığınızı koruyun. Hipertansiyondan ya da hipertansiyon nedeniyle ortaya çıkabilecek olumsuz durumlardan korunmak için; Sağlıklı beslenin. Yeterli miktarda su için. Tuz tüketimini azaltın. Tütün, tütün ürünleri ve alkolden uzak durun. Hareket edin. Aile hekiminize başvurun, düzenli aralıklarla risk değerlendirmenizi yaptırın. Hipertansiyonunuz yoksa yılda bir kez, hipertansiyonunuz varsa düzenli olarak tansiyonunuzu ölçtürün. İlaçlarınızı düzenli olarak ve önerilen şekilde kullanın. Bu vesileyle, hayatınızın değerini bildiğiniz uzun ve sağlıklı bir yaşam dileriz” ifadelerine yer verdi.
İstanbul İstiklal Caddesi’ndeki bombalı terör saldırısına ilişkin davada gerekçeli karar İstiklal Caddesi’nde meydana gelen bombalı terör saldırısına ilişkin bombayı bırakan Ahlam Albashir’in 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ile bin 794 yıl hapis cezasına çarptırıldığı davada gerekçeli karar açıklandı. Kararda, ‘’Sanık Albashir’in eyleminin ardında duran niyet, itki ve ahlaki ilkenin olabildiğince insanın hayatını kaybetmesi olduğu, eyleminin pek çok insanın hayatını kaybetmesine sebep olacağını bildiği ve bunu isteyerek sebatla ve şartsız olarak serinkanlı bir biçimde hareket ettiği anlaşılmıştır’’ denildi. Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde 13 Kasım 2022 Pazar günü bombalı bir terör saldırısı gerçekleşmiş, olayda 6 kişi yaşamını yitirirken, 99 kişi de yaralanmıştı. Olaya ilişkin 26 Nisan tarihinde görülen davanın karar duruşmasında ise bombayı bırakan Ahlam Albashir 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ile bin 794 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Davaya ilişkin İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi’nce 130 sayfalık gerekçeli karar açıklandı. Amaçlarının Türkiye Cumhuriyeti’nin topraklarını bölmek olduğu belirtildi Gerekçeli kararda, sanıklar Bilal Elhacmaos ve Ahlam Albashır’ın YPG/PYD silahlı terör örgütünün mensupları olduğu, örgütün nihai amacının Türkiye Cumhuriyeti’nin topraklarını bölerek bu topraklar üzerinde sözde bağımsız bir Kürdistan devleti kurmak olduğu, bu amaç doğrultusunda kamu düzenini bozmak, kamu otoritesini zayıflatmak, toplumda kargaşa meydana getirmek, toplumun şiddet yoluyla siyasallaşması ve kutuplaşmasının yolunu açmak, devlete olan güveni sarsmak ve böylece devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak gayesine ulaşmak olduğu kaydedildi. Albashir’in kafeterya tarzı iş yerlerinde çalışırken casusluk yapması için teklifler aldığı belirtildi Örgütün yönetim kadrosuna ait şemanın Terörle Mücadele Daire Başkanlığı’nın yaptığı çalışma ile tespit edildiğinin anlatıldığı kararda, sanık Albashir’in Suriye’de meydana gelen iç savaş sonucu farklı yerlerde hayatını sürdürdüğü, Türkiye’ye gelmeden önce uzunca süre PKK/KCK terör örgütünün Suriye uzantısı olan YPG/PYD terör örgütü kontrolünde bulunan Münbiç şehrinde ikamet ettiği, kafeterya ve pastane tarzı iş yerlerinde çalışarak geçimini sağladığı, YPG/PYD terör örgütü mensuplarınca kendileri lehine çalışması, casusluk yapması gibi teklifler aldığı kaydedildi. İç çamaşırlarının içine patlayıcı malzemeleri yerleştirdiği vurgulandı Sanık Bilal El Hacmaos’ın getirdiği pakette beyaz renkli, yumuşak dokuda, un benzeri patlayıcı maddelerin yanında kırmızı renkli kadın iç çamaşırının bulunduğunun belirtildiği gerekçeli kararda, bu iç çamaşırlarının içerisinde kablolar ve tele benzeyen cisimler ile patlayıcı malzemelerin konulabileceği özel bölmelerin yer aldığı, İdlib’te kaldıkları 5.gün Bilal El Hacmaoas’ın getirdiği iç çamaşırlarını Ahlam’ın giymesini istediği, söz konusu malzemeleri Albashir’in giydiği korseye ve sütyene yerleştirdiği ve Albashir’in hareket kabiliyetini zorlaştırmayan, bol ve rahat kıyafetler giydiği de anlatıldı. ‘’Serinkanlı bir biçimde hareket ettiği anlaşılmıştır’’ Gerekçeli kararda ayrıca, ‘’Sanık Albashir’in eyleminin ardında duran niyet, itki ve ahlaki ilkenin olabildiğince insanın hayatını kaybetmesi olduğu, eyleminin pek çok insanın hayatını kaybetmesine sebep olacağını bildiği ve bunu isteyerek sebatla ve şartsızz olarak serinkanlı bir biçimde hareket ettiği, elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya konan eylem neticesinde sanığın elinde olmayan sebeplerle 99 insanın hayatını kaybetmeyerek yaralandığı, sanığın yaralanan 99 kişi yönünden nihai erimine ulaşamadığı anlaşılmıştır’’ ifadelerine yer verildi. 2 ay boyunca keşif yaptıktan sonra bomba patlattıkları aktarıldı Sanıklar Bilal Elhacmos ve Ahlam Albashır’ın eylem yapmak üzere Suriye’den yasal olmayan yollarla Türkiye’ye gönderildiğinin belirtildiği gerekçeli kararda, sanıkların yine yasal olmayan yollarla İstanbul’a geldiği, 2 ay süresince keşif ve eylem hazırlıkları yaptıkları, eylem için uygun olduğu tespiti yapılan Taksim’de olay günü bomba patlatmak suretiyle eylem gerçekleştirdikleri, sonucunda ise 1’i çocuk olmak üzere 6 insanın hayatını kaybettiği, 99 insanın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ve giderilemeyecek ölçüde farklı şekillerde yaralandıkları ve pek çok konut, işyeri ve araçta maddi zarar meydana geldiği aktarıldı. Eylemin ardından yasa dışı yollarla Avrupa’ya kaçırılmalarının organize edildiği aktarıldı Açıklanan gerekçeli kararda, eylemin başından itibaren savunmasız sivil vatandaşları hedef aldığı, terör örgütü yöneticisi olduğu tespit edilen ‘Hacı’ kod adlı kişi tarafından tamamıyla sivil vatandaşlara yönelik gerçekleştirilmesi maksadıyla planlandığı, sanıkların eylemin ardından yasa dışı yollarla Avrupa’ya kaçırılmalarının organize edildiği belirtildi. ‘‘Geç oldu, yarın gideriz’’ dediği için saldırıyı ertesi güne ertelemişler Bombaya patlayıcı, yıkıcı ve tahrip edici özelliğini veren ve bombayı patlamaya elverişli hale getiren kimyasal ile diğer maddelerin, sanık Bilal’in nerede, ne zaman, ne şekilde görüştüğü ve kim olduğu tespit edilemeyen kadın bir terör örgütü mensubu tarafından getirildiğinin belirtildiği gerekçeli kararda, Bilal’in bu maddeleri ‘Hacı’ kod adlı terör örgütü yöneticisinin talimat ve yönlendirmeleri ile tamamlayarak patlamaya hazır hale getirdiği ve çantaya yerleştirdiği, eylemden 1 gün önce Bilal Elhacmaos ile Ahlam Albashır’ın saldırı eylemi için Taksim’e gitmeyi planladıkları ancak sanıkların yurt dışına kaçmayı planlamaları sebebi ile Bilal Elhacmaos’ın kararından vazgeçip ‘geç oldu, yarın gideriz’ şeklinde söylemi üzerine saldırı eyleminin 13 Kasım’a ertelendiği kaydedildi. Gizli bölmeler bulunan araçlar vasıtasıyla yurt dışına kaçırdıkları kaydedildi Açıklanan gerekçeli kararda, Khalil Manja Hussein, Hazni Gölge ve Hüseyin Güneş’in saldırı eyleminin asli faillerinin yurt dışına kaçırılmasından sorumlu oldukları, örgütün Suriye’de lojistik desteğini sağlayan Hussein’in kurduğu organizasyon dahilinde Ahlam ve Bilal’in yakalanmasını engellemek amacıyla yurt dışına kaçırılmalarının planlandığı, sanık Hazni Gölge koordinesinde sanık Güneş’in ikametini kullanmalarının planlandığı ve şüphelileri içerisinde gizli bölmeler bulunan araçlar vasıtasıyla yurt dışına kaçırdıkları aktarıldı.
Gaziantep Gaziantep’te Sosyal Güvenlik Haftası kutlandı Gaziantep’te Sosyal Güvenlik Haftası nedeniyle 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda çelenk bırakma töreni düzenlendi. 13-19 Mayıs tarihleri arasında kutlanacak olan Sosyal Güvenlik Haftası kapsamında Sosyal Güvenlik Gaziantep İl Müdürlüğü tarafından 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda çelenk bırakma töreni düzenlendi. “Sosyal güvenlik insanları sosyal risklere karşı kayıt altına alan bir sistemdir” Törenden sonra konuşan Sosyal Güvenlik Gaziantep İl Müdürü Mehmet Uzun, “2009’dan beri 16 Mayısı içine alan hafta Sosyal Güvenlik Haftası olarak kutlanır. Tabii bu haftanın amacı insanlara sosyal güvenlik bilincini anlatmak ve bilgilendirmektir. Kayıt dışıyla mücadele etmektir. Sosyal Güvenlik Kurumunun 1’inci amacı insanları sosyal güvenlik kapsamına almak. Özellikle kayıt dışı ülkelerde çok büyük bir problem. Sadece çalışanların kayıt dışılığı anlamında değil ekonomik anlamda ve vergi anlamında da kayıt altına alındığı zaman düzen olur. Aynı zamanda gelir dağılımını da adalet olur. İnsanların huzurlu yaşayabilmeleri için bu kurallara uyması gerekir. Sosyal Güvenlik Kurumunun da kendine göre çıkardığı kanunlar var. Bu kanunlara herkes uyduğu zaman herkes rahat eder. Uyulmadığı zaman ise zarar eder. Örneğin bir kişiyi sigortalı yaptığı zaman belli bir maliyeti var. Fakat kayıt dışı yakalandığı zaman ise bu maliyetin 10 katı zararı olur. Sosyal güvenlik insanları sosyal risklere karşı kayıt altına alan bir sistemdir. Bu riskler ise; iş kazası, yaşlanma ve hastalık gibi nedenler. Kayıtlı çalıştığı zaman bütün bu risklerden korunmuş oluyor. Bizim Sosyal Güvenlik kutlama amaçlarımızdan biride budur” diye konuştu.