GENEL - 10 Mart 2017 Cuma 10:07

GASAM ve FSM Vakıf Üniversitesin’den FETÖ mücadelesine destek

A
A
A
GASAM ve FSM Vakıf Üniversitesin’den FETÖ mücadelesine destek

Güney Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi işbirliği ve Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı desteğiyle "Pakistan’da Türkiye’nin FETÖ Mücadeleleri" başlıklı bir panel gerçekleştirdi.

Güney Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi işbirliği ve Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı desteğiyle "Pakistan’da Türkiye’nin FETÖ Mücadeleleri" başlıklı bir panel gerçekleştirdi.
Pakistanlı birçok misafirin de katıldığı panelde konuşmacı olarak Başbakanlık Müşaviri Kudret Bülbül, gazeteci Kemal Gümüş, öğretim görevlisi Süreyya Aydın ve Pakistan’dan strateji uzmanı Muhammad İbrahim Qazi ile avukat Muhammad Sohail Sajid yer aldı. İki ülke arasındaki bağların gücünün sıkça dile geldiği panelde, FETÖ ile mücadelede ülkelerin uygulayabileceği stratejik adımlar, tecrübeler ve öneriler konuşuldu.
"Pakistan ile bağımız çok"
Panelde Pakistan ile ilişkilerin oldukça dostça yürütüldüğünü vurgulayan GASAM Başkanı Cemal Demir; “Türkiye’nin Pakistan’la kadim kültürel ve tarihi bir bağı var. Biz bu bağı çok önemsiyoruz. 15 Temmuz sonrasında Fetullahçı Terör Örgütü’nün Türkiye’deki tahribatını gördük. Kardeş ülkemiz olan Pakistan ile bu konuda uzun bir diyaloğumuz var. Bu diyaloğu herhangi bir kesintiye uğratmadan sürdürmenin arayışı içindeyiz. Hatta bugün gerçekleşen panelimizin yapılma amacı da bu. Küresel vesayet aracı olan FETÖ kimdir ve kimler destekliyor? FETÖ’nün Pakistan’da görsel, işitsel ve yazılı medyada rolü nedir, yargıda rolü nedir, Türkiye’nin Pakistan’da FETÖ ye karşı mücadelesinde nasıl bir yol izlenmelidir? sorularına bizler ve Pakistan’dan gelen panelistlerimiz bilgi ve tecrübelerimizle cevaplar arayacağız. GASAM ve FSM Vakıf Üniversitesi olarak biz bu konuda bir yol haritası çizmek istiyoruz" şeklinde konuştu.
"Türkiye FETÖ mücadelelerin de sıkıntı yok"
Türkiye’de yürütülen FETÖ mücadelelerini değerlendiren GASAM Başkanı Cemal Demir; "Türkiye’de eğitim, basın ve akademik düzeyli birçok alanda FETÖ mücadelesi başlatıldı ve devam ediyor. Türkiye’de ki mücadele düzeyinde bir sıkıntı yok ancak ülkede bu örgütün 60 yıllık bir geçmişi var ve biz bundan sonra atılacak adımları çok önemsiyoruz. Bu mücadelede örgütün projelendirmesinden kimler sorumluysa onların takip edilip yargılanması mücadelenin en önemli kısmı. Bizler bu noktada devletimizin yürüttüğü çalışmadan memnunuz. Bundan sonra eğitim üzerine yapılacak çalışmalarda daha dikkatli davranmak ve milli eğitim politikaları belirlememiz gerektiği düşüncesindeyim. STK’lar da incelenmeli, yerli ve milli STK’ların ayrımı yapılmalıdır çünkü artık dış mihrakların STK’lar üzerinden ülkeye girmeye çalışabileceği kanısındayım. FETÖ örneğinde de görüldüğü gibi bu kuruluşların vitrininde gözüken ile niyeti aynı olmayabiliyor. Bu konu da kesinlikle akademik çalışmalar da yürütülmelidir. Bir mücadele geliştirebilmek için devletimizin bütün kadroları bu konu üzerinde çalışmalıdır" ifadelerini kullandı.
"FETÖ mücadelesinde çalışmalara devam edeceğiz"
GASAM ve FSM Vakıf Üniversitesi olarak mutabık olunan Güney Asya Ülkeleri ile karşılıklı bu paneller serisine devam etmeyi istediklerini de belirten Güney Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Cemal Demir; “Afganistan, Hindistan gibi ülkelerle benzer programlarda yer almayı istiyoruz. Burada karşılıklı bu mücadeleye çözüm arıyor olmak çok önemli. STK’lar arasında bu çalışmaların karşılıklı olarak sürdürülmesi gereklidir. Pakistan ile bu noktada benzer bir istek içindeyiz. Hem bizim Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın hem de Pakistan Başbakanı Navaz Şerif ’in ifadelerinde belirttiği gibi Türkiye’nin düşmanı Pakistan’ın da düşmanıdır. Bürokraside böyleyken alt kadrolarda bunu görmekte zorlanıyoruz. Bu fikrin yaygınlaşma için çalışmalar yürütülmelidir. Bizler bu ilişkileri geliştirecek programlarla alt kadrolar olarak da mutlaka birbirimizi bu anlamda tanımalıyız" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara CHP Genel Başkanı Özel: "İlk seçim sandığında hepimizin ortak geleceğini kurtarmak için iktidarı birlikte kurmalıyız" Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, "Önümüze gelen ilk seçim sandığında haktan yana, hukuktan yana, adaletten yana, emekliden ve emekçiden yana, hepimizin ortak geleceğini kurtarmak için birlikte mücadele etmekten yana bir iktidarı birlikte kurmalıyız" dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara Tandoğan Meydanı’nda düzenlenen ’Emeklilerin ve Emekçilerin Bütçe Hakkı Mitingi’ne katıldı. Genel Başkan Özel, burada yaptığı konuşmada, "Bütçe hakkı, insanlığın en önemli kazanımıdır. Bütçe hakkı öyle Meclis’te bir komisyon kurulmuş, bütçeler orada konuşulmuş, öyle bir yer değil. Bütçe Meclis’ten doğmaz, Meclis bütçe hakkından doğar" şeklinde konuştu. "Meclis meydandır, meydanlardır, sokaktır" Özel, demokrasinin adil bir sandık istediğini belirterek, "Demokrasi sadece 5 yılda bir oy kullanıp vatandaşın çekildiği, onun bildiğini yaptığı, sandıkta kazanırsa geçmişini aklayıp geleceğini meşrulaştırdığı bir düzen değildir. Demokrasi, adil sandık ister, doğru bir seçim sistemi ister, ardından hakkaniyetle yönetmek ve sürekli hesap vermek ve denetlenmek ister. O yüzden birileri, ’oyu aldım, beş yıl ben bilirim. Sen beni seçtin, gerisini ben seçerim. Rektörü ben atarım, valiyi ben atarım, emniyet müdürünü, bakanı, bürokratı ben atarım. Beş yıl keyfime bakarım’ diyen bir anlayışa karşı işte madem Meclis anlamsızdır, madem bütçe hakkı artık tanınmamaktadır o zaman Meclis meydandır, meydanlardır, sokaktır" ifadelerini kullandı. "39 bin liralık asgari ücret teklifimizi, bunu verecek esnaf için 10 bin 500 liralık sosyal güvenlik prim desteği teklifimizi ilan ettik" Asgari ücret için verdikleri teklifi hatırlatan Özel, "Bu ülkede hiçbir yurttaşın geleceği güvende kalmamaktadır. Onun için elbette biz 39 bin liralık asgari ücret teklifimizi, bunu verecek esnaf için 10 bin 500 liralık sosyal güvenlik prim desteği teklifimizi ilan ettik, savunduk, mücadeleye devam edeceğiz. Ancak hepimizin barınma sorunundan, iyi bir yaşam sürme hakkından, karnını doyurmasından, çocuğunun eğitiminden, geleceğe dair tüm beklentilerinin karşılanması bir şeye bağlıdır. Emekliler ve emekçiler 8 çeyrek altınla başlayan hikayeyi, bugün 1,5 çeyrek altınla, artık sefalet noktasında sürdürmeye çalışıyor" açıklamasında bulundu. "Hepimizin ortak geleceğini kurtarmak için birlikte mücadele etmekten yana bir iktidarı birlikte kurmalıyız" Özel, "Bir şey, kaybedildiği yerde bulunur. Biz, nerede kaybettiysek orada bulacağız ve önümüze gelen ilk seçim sandığında haktan yana, hukuktan yana, adaletten yana, emekliden ve emekçiden yana, hepimizin ortak geleceğini kurtarmak için birlikte mücadele etmekten yana bir iktidarı birlikte kurmalıyız" diyerek konuşmasını tamamladı.
İstanbul Emine Erdoğan, TRT Uluslararası Çocuk Medyası Zirvesi’ne katıldı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde "Dijital Çağda Çocuk Medyası: Aileyi Güçlendirmek, Değerler İnşa Etmek" başlığıyla düzenlenen TRT Uluslararası Çocuk Medyası Zirvesi’ne katıldı. Emine Erdoğan, Türkiye’de ekran süresinin günlük 6 saatin üzerinde olduğunu belirterek, "Şunu unutmayalım ki yetişkinlerin başları ekranlara gömülü olduğu sürece çocuklar da farklı bir yol izlemeyeceklerdir. Dijital dönüşümün olumsuz etkilerine karşı bizi koruyacak olan güçlü ailelerdir" dedi. Haliç Kongre Merkezi’nde "Dijital Çağda Çocuk Medyası: Aileyi Güçlendirmek, Değerler İnşa Etmek" başlığıyla düzenlenen ve TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı’nın ev sahipliği yaptığı TRT Uluslararası Çocuk Medyası Zirvesi’nin açılışına Emine Erdoğan, İletişim Başkanı Burhanettin Duran, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, İstanbul Valisi Davut Gül ve eşi Gülden Gül, akademisyenler, psikologlar ve alanında uzman kişiler katıldı. Çocuk Korosu’nun şarkılar söylediği program, çocuk sunucuların programın yetişkin sunucularını sahneye davet etmesiyle başladı. Programda konuşan Emine Erdoğan, çocuklar için buluştukları zirvede, dünyanın en önemli gündemlerinden biri olan çocuk medyası meselesini ele alacaklarını söyledi. Büyüklerin ödevinin, çocukları her türlü zarardan korumak ve onlara sağlıklı büyüyebildikleri bir ortam sağlamak olduğunu belirten Erdoğan, "Eminim ki burada verilecek mesajlar, Türkiye’de ve dünyada çok daha iyi bir geleceğe hizmet edecek. Dijitalleşmenin buhranlı dünyasında, kendini çıkmaza girmiş hisseden ailelere, derin bir nefes aldıracak çözüm yolları önerecek" diye konuştu. Erdoğan, zirve vesilesiyle teşekkürlerini sunduğu TRT’nin ilkeli yayıncılık anlayışını ve ortaya koyduğu örnek duruşu takdirle izlediğini ifade etti. "Takvimler, dijital çağı gösteriyor" diyen Erdoğan, "Çocuklarımıza ’dijital yerli’, bize ’dijital göçmen’ deniliyor. Doğrusu ben bu tanımlamalara pek katılmıyorum. Çünkü onları yerlisi ilan ettiğimiz bu dijital dünyayı biz kurduk. Temelini biz attık, çimentosunu biz döktük. Dolayısıyla, kendimize göçmenlik payesi verip yeni nesillerin, dijital dünyanın labirentlerinde kaybolmalarını bir köşeden izleyemeyiz" ifadelerini kullandı. Erdoğan, ebeveynlerin, çocuklarının dijital dünyaya olan düşkünlükleriyle ilgili son derece endişeli olduklarını bildiğini dile getirerek, "Fakat gelin önce iğneyi kendimize batıralım. Çünkü çocukların hayatlarını doğdukları ilk andan itibaren dijitalleştiren bizleriz" dedi. "Çocukların her insanın hakkı olan ’unutulma hakkı’ elinden alınıyor" Eskiden annelerin sesinin nefesinin sindiği ninnilerle uyuyan bebeklerin şimdi ’beyaz gürültüyle’ uyuduğunu anlatan Erdoğan, televizyon, tablet, telefon gibi araçların ebeveynler tarafından bazen çocuğu sakinleştirmek için ’dijital emzik’ yapıldığını, bu araçların bazen yemek yedirmek için ’dijital arkadaş’ olarak kullanıldığını kaydetti. Erdoğan, şöyle devam etti: "Ebeveynler çocukların ev hallerinden okul hayatlarına kadar hemen her anlarını sosyal medyada paylaşıyorlar. Çocuk adına hayatı boyunca peşini bırakmayacak bir dijital ayak izi oluşturuyorlar. Bunun sonucunda çocukların her insanın hakkı olan ’unutulma hakkı’ elinden alınıyor. Artık evlerin kapısı kapandığında dünya dışarıda kalmıyor. Kendi rızamızla kapılarımızı, duvarlarımızı saydamlaştırıyoruz. Evlerimizin içinde her an tanıdığımız ve tanımadığımız, güvenilir olup olmadıklarını hiç bilmediğimiz onlarca insanı ağırlıyoruz. Ne yazık ki mahremiyet kavramının, son derece muğlaklaştığı günlerden geçiyoruz. Aynı çatı altında herkesin kendi ekranındaki dünyada kaybolduğu yaşamlar kuruluyor. Dijital dönüşümün beraberinde getirdiği kültür, bizi 7/24 kesintisiz, molasız, özel hayatsız, adap kuralları belirlenmemiş, bir iletişime mecbur ediyor." Kullanılan haberleşme uygulamalarında çevrimdışı olma seçeneği olmadığını vurgulayan Erdoğan, aile bireylerinin ancak elektrik ya da internet kesildiğinde birbirleriyle konuşur hale geldiğini söyledi. Erdoğan, "Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de ekran süresi günlük 6 saatin üzerinde. Araştırmalar, insanların telefonlarını günde ortalama 100 kez kontrol ettiğini söylüyor. O yüzden şunu unutmayalım ki yetişkinlerin başları ekranlara gömülü olduğu sürece çocuklar da farklı bir yol izlemeyeceklerdir. Dijital dönüşümün olumsuz etkilerine karşı bizi koruyacak olan güçlü ailelerdir" ifadelerine yer verdi. Ailenin direncinin artması için geleneklerin sürdürülmesi, kültürel dokunun korunması ve aile içinde yüz yüze, gönül gönüle bir iletişim hattı kurulması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, "Sanal dünya, çocuklar için hem mekan hem kültür üreticisi hem de sözde ’değerlerin’ öğrenildiği bir yer olmasın. Çocuklarımız, sosyal medyada aradıkları beğeniyi, ilgiyi, özgüveni, sevgiyi, aile ocağında bulsun. O yüzden gelin, bayramlaşmayı görüntülü konuşmalarla, özel günleri kutlamayı sanal kartlarla, duygularımızı anlatmayı emojilerle ikame etmeyi bırakalım. Hayatın da, tıpkı bir bahçe gibi bakım ve özen istediğini unutmayalım" sözlerini sarf etti. Erdoğan, teknolojinin eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, sosyal hayatta, hayat kalitesini artıran, insanlığı ileri taşıyan sayısız faydası olduğuna dikkati çekerek, toplumdan yana olan, insanlığa hizmet eden teknolojiyle barışık olunması gerektiğini belirtti. Ailelerin, çocuklarını gecenin bir yarısı tek başlarına, tenha ve karanlık sokaklarda yalnız bırakmıyorsa dijital dünyanın tekinsiz sokaklarında da yalnız bırakmaması gerektiğine değinen Erdoğan, "Bu alanı kontrol etmek, sınırlamalar koymak, anne baba olmanın gereklerini yapmak, sansür olarak görülmemelidir" dedi. "Herkesi, Dijital Dünyada Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni imzalamaya davet ediyorum" Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının dünyada bir ilki gerçekleştirdiğini belirten Erdoğan, "Uzman isimlerle, Dijital Dünyada Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni hazırladı ve ilk imzacısı oldu. Bakanımız Sayın Mahinur hanımı ve emeği geçen herkesi gönülden kutluyorum. Çocukların dijital ortamlarda güvenliğini sağlamak, haklarını korumak ve onları desteklemek için bugün ben de sözleşmeyi imzaladım. Bu vesileyle herkesi, Dijital Dünyada Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni imzalamaya davet ediyorum" diye konuştu. Bakanlığın ayrıca 15 yaş altı çocuklara yönelik sosyal medya düzenlemesi üzerinde çalıştığını bildiren Erdoğan, "O da çok yakında hayata geçecek inşallah. Başka ülkelerde de sosyal medyaya yönelik yasal düzenlemeler yapılıyor. Ne mutlu ki, tüm dünyada bu hususta artan bir farkındalık var. Bizim önceliğimiz her zaman çocuklarımızın yüksek yararını merkeze alan politikalar üretmek ve haklarının tüm mecralarda korunmasıdır" ifadelerini kullandı. Erdoğan, TÜİK’in, 2024 Çocuklarda Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması’nın sonuçlarına ilişkin şunları söyledi: "Ülkemizde 6-15 yaş arasındaki çocukların internet kullanımı, yüzde 91’den fazla. Kullanma amaçlarına baktığımızda her ne kadar yüzde 75 eğitim amaçlı kullanılsa da, internet yaklaşık yüzde 84 video seyretme, yüzde 73 oyun oynama, yüzde 72 sosyal medya için kullanılıyor. Araştırmalar, dijital oyunlarla çocukların intihara sürüklendiğini, şiddete meyilli hale geldiğini, gerçeklik duygularını yitirdiklerini, akademik başarılarının düştüğünü açıkça ortaya koyuyor. Cep telefonlarının, hafızanın bozulmasına, bilişsel becerilerin azalmasına, hatta antisosyal davranışlara sebep olduğu biliniyor. Çocuklar, sosyal medya mecralarında, çevrimiçi istismardan siber zorbalığa, cinsiyetsizleştirme propagandasından dijital bağımlılığa kadar birçok risklerle karşı karşıya kalıyor." "Zararlı içerikler yalnızca sosyal medya ya da oyunlarda bulunmuyor" Günlük hayatın içinde, çocuklarda ve gençlerde şiddet davranışlarının arttığını dile getiren Erdoğan, "Üstelik sırf sosyal medyada beğeni toplamak için her türlü kamusal alanda, toplu taşımalarda, toplum huzurunu bozan eylemler sergilendiğini, üzülerek görüyoruz. Tabii zararlı içerikler yalnızca sosyal medya ya da oyunlarda bulunmuyor. Dijital yayın platformlarında ve televizyonlarda da, şiddetin ve değerlerimizle bağdaşmayan konuların evcilleştirildiği içeriklerle kuşatılmış durumdayız. Bu konuda, toplumumuzun her kesiminde, günden güne büyüyen bir eleştiri ve ’temiz içerik’ talebi var" şeklinde konuştu. Erdoğan, bu tepkilere karşılık olarak dizi ve film senaryolarında, hayatın farklı karakterlerinden ilham alındığının söylendiğini, ancak hayatta ilham alınacak çok güzel insanlar var olduğunu belirterek, vatan nöbeti tutanlardan hastalara çare bulmak için ömrünü laboratuvarda geçirenlere, yetim çocuklara evini açanlardan kimsesiz yaşlı komşusuna öz annesi gibi bakanlara kadar toplumun birçok kesiminden örnekler verdi. Sosyal medyanın, dizilerin, filmlerin ya da çizgi filmlerin dünyanın güzelleşmesi ve yeryüzüne iyilik tohumlarının serpilmesi için de kullanılabileceğini anlatan Erdoğan, "Mesela teknoloji, çevre sorunlarını bitirebilir. Sosyal medya, gıda israfını sonlandıran bir ilham platformu olabilir. Dijital oyunlar, çocukların bilişsel becerilerini geliştirecek şekilde tasarlanabilir. Yeter ki biz bu niyette olalım ve tüm paydaşlar üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirsinler" sözleriyle konuşmasını sonlandırdı. Emine Erdoğan, TRT stantlarını ve sergiyi gezdi Emine Erdoğan, zirvenin çocukların medya okuryazarlığını güçlendirmeyi ve çocuk dostu içerik üretimini teşvik etmeyi amaçlayan yapısına dikkat çekmek için yapılan etkinlikleri de yerinde inceledi. Alana girişte TRT’nin geçmişten günümüze çocuk yayıncılığındaki yolculuğunu kronolojik bir akışla sunan özel LED tünelden geçen Erdoğan, alandaki stantları ziyaret etti. TRT stantlarında yeni nesil dijital içeriklerden kültür ve değer temelli yapımlara uzanan geniş yelpazeyi ilgiyle inceleyen Erdoğan, TRT yayınlarının güvenli ve öğretici niteliğine yönelik memnuniyetini ifade etti. Erdoğan, ardından çocukların çizdiği 28 eserden oluşan "Çocuklar Büyüklerden Ne İster?" sergisini gezdi ve bu çizimlerin zirvenin çocuk merkezli yaklaşımını en yalın haliyle yansıttığını vurguladı. Alanda bulunan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı standını da ziyaret eden Erdoğan, bakanlık tarafından çocukların dijital haklarını görünür kılmak için hazırlanan, bu hakları ihlal eden sistematik tehditleri açığa çıkaran ve tüm toplumu bu konuda sorumluluğa davet eden "Dijital Dünyada Çocuk Hakları Sözleşmesi"ni de inceledi ve sözleşmeyi dijital olarak imzalayarak dönüşüm çağrısına katkıda bulundu. TRT’nin TRT ortak yapımı filmlerini Türkiye’nin dört bir yanına ve sinemaya erişimin zor olduğu bölgelere götürmeyi amaçlayan projesi TRT Sinema Tırı’nda çocuklarla sinema filmi de izleyen Erdoğan çocuklar tarafından sıcak bir şekilde "Hoş geldiniz" sözleriyle karşılandı. Duran ve Sobacı’nın da konuşma yaptığı açılış programı, aile fotoğrafı çekimiyle tamamlandı. "TRT Uluslararası Çocuk Medyası Zirvesi", psikolog ve teknoloji uzmanı Dr. Warren Buckleitner, psikoterapist, yazar ve pedagog Isabelle Filliozat, Müslim Kids TV Kurucusu Michael Milo, akademisyen Chi-Kim Cheung ve akademisyen Nilüfer Pembecioğlu gibi alanında uzman isimlerin konuştuğu üç panele ev sahipliği yapacak. "Çocuk Medyasında Meydan Okumalar ve Fırsatlar: Aile ve Toplumun Ortak Sorumluluğu", "Gizli Kodlar, Açık Riskler: Çocuk İçeriklerinde Kimlik ve Değer İnşası" ve "Gelecek Nesiller için Yol Haritası: Politikalar, İş Birliği ve Çözümler" panelleriyle, çocuk ve medya ilişkisi detaylarıyla ele alınacak.