SAĞLIK - 24 Mart 2018 Cumartesi 10:26

Hamilelik döneminde şeker hastalığına dikkat

A
A
A
Hamilelik döneminde şeker hastalığına dikkat

Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof.

Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Cem Fıçıcıoğlu, hamilelik döneminde şeker hastalığı konusunda uyardı.


Diyabetin kandaki glikoz oranının yüksek olması anlamına geldiğini anlatan Prof. Dr. Cem Fıçıcıoğlu, "Sağlıklı bir kişinin midesinin yan tarafında bulunan pankreas, düzenli olarak insülin hormonu salgılar. İnsülin hormonu da kişinin beslenmeyle aldığı tüm besinlerin içindeki şekeri kanla birlikte tüm vücutta dolaştırır, hücrelere ulaştırarak vücudun enerji almasını sağlar. Bu sayede kişi günlük aktivitelerini yapacak, çalışacak, daha doğrusu sağlıklı yaşayacak enerjiye sahip olur. Fakat pankreas yeterince ya da hiç insülin üretmezse, beslenmeyle alınan şeker kanda depolanır ve pek çok organın çalışma sistemine zarar verir. İşte bu durum, bu sorun diyabet (şeker hastalığı) olarak adlandırılır. Kişi kaç yaşında ve hangi sağlık durumunda olursa olsun diyabet tehlikeli, ciddi ve pek çok hastalığa sebep olan bir rahatsızlıktır. Ancak diyabet hastası kişi hamile kaldığında bu tehlike çok daha büyük olur" dedi.



Hamilelikte şeker hastalığı


Prof. Dr. Cem Fıçıcıoğlu, hamilelik öncesinde ya da hamilelik esnasında başlayan şeker hastalığının hem bebek hem de anne adayı için tehlikeli olduğunu ifade ederek, "Bu sebeple diyabetli anne adaylarının kan şekeri seviyeleri düzenli olarak takip edilmeli ve dengenin bozulmaması için önlemler alınmalıdır. Bebek ve anne sağlığı açısından değerlendirildiğinde gebelik öncesinde var olan şeker hastalığının gebelikte ortaya çıkan şeker hastalığından (gestasyonel diyabet) daha tehlikeli olduğunu söylemek mümkündür. Bununla birlikte altını çizmekte fayda vardır ki; diyabetli anne adayları yüksek tansiyon, gebelik zehirlenmesi, düşük, erken doğum gibi sorunları, diğer anne adaylarında daha şiddetli ve sık yaşarlar" ifadelerini kaydetti.


Prof. Dr. Cem Fıçıcıoğlu, gebelik öncesinde var olan ve gebelikte ortaya çıkan diyabetin risk faktörlerini ise şöyle aktardı:


"Gebelikten öncesinde diyabetli olan kadınların bebeklerinde anomali görülebilme riski yüksektir. Fakat gebelik diyabeti sorunu olan kadınların bebeklerinde bu diyabete bağlı bir anomali oluşma ihtimali yok denecek kadar azdır. Gebelikten öncesinde diyabet olan kadınların bebekleri aşırı iri olabilir, bu sebeple de normal doğum mümkün olmayabilir. Ancak gebelik diyabetinde bu risk normal gebeliklerdeki kadardır.


Gebelikten önce diyabet hastası olan kadınlar gebe kalmadan en az birkaç ay öncesinde kan şekerini düzenlemiş olmalılar. Şeker hastası olduğunu bilen ve tedavi gören kadınlar bebeklerinde ortaya çıkabilecek hastalıkları ve anomalileri düşündüklerinden çoğu zaman gebelikten korkarlar. Ancak bebek sahibi olmayı isteyen diyabetli kadınlar gebelikten en az birkaç öncesinde kan şekeri oranını düzene oturtmuş olmalılar. Bununla birlikte gebelik süresince de HbA1c ve glikoz takibi de düzenli olarak yapılmalıdır. Zira gebelik öncesinde kan şekerini düzenleyecek tedavi ve önlemleri alan kadınlar gebelik döneminde bu rahatsızlığın olumsuz etkilerinden en az düzeyde etkilenirler. Böyle durumlarda bebekte her hangi bir anomali ya da sağlık sorunu yaşanma riski de azalır. Ancak kan şekerini düzenlemeden gebelik gerçekleşirse bebek ve anne adayı için risk ciddi ve büyük boyutlarda olacaktır."


Prof. Dr. Cem Fıçıcıoğlu, diyabetli annelerin bebeklerini bekleyen riskleri ise şöyle sıraladı:


"Doğum sonrasında nefes almada, solunumda zorluk, normal doğuma uygun olmayacak kadar iri bebek, nadir görülse de bebeğin normalden çok küçük doğması, doğum sonrasında bebeğin şekerinin düşmesi, sarılık yaşanması, bebekte kalp sorunları, bebeğin beyin ve santral sinir sisteminde bozukluklar, böbrek rahatsızlıkları, sindirim sistemi sorunları ve kulaklarda sorunlar."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Kalıcı ateşkesin temini büyük önem arz ediyor” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kalıcı ateşkesin temini büyük önem arz ediyor. Ateşkes ve insani yardımcıların Gazze’ye kesintisiz ulaştırılması hususunda İsrail yönetimine daha fazla baskı yapılması gerekiyor” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hollanda Başbakanı Mark Rutte’yi Vahdettin Köşkü’nde kabul etti. Basına kapalı gerçekleşen kabulün ardından iki lider ortak basın toplantısı düzenledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Hollanda ile 400 yıllık bir geçmişimiz var. Görüşmelerimizde ülkelerimiz arasındaki çok boyutlu iş birliğini gözden geçirdik. Ticari ve ekonomik ilişkilerimiz derinleşerek güçlenmeye devam ediyor. Hollanda Türkiye’deki en büyük yatırımcı ülke konumunda. İkili ticaretimiz geçtiğimiz sene 13 milyar doları buldu, bu rakamı 20 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sayın Başbakan’la başta Gazze ve Ukrayna özelinde ortak güvenliğimizi ilgilendiren gelişmeler hakkında fikir alışverişinde bulunduk. Kalıcı ateşkesin temini büyük önem arz ediyor. Ateşkes ve insani yardımcıların Gazze’ye kesintisiz ulaştırılması hususunda İsrail yönetimine daha fazla baskı yapılması gerekiyor. Terörle mücadele konusu da istişaremizin en öncelikli başlıklarından birisiydi. Türkiye’nin bölücü terörü ile mücadele noktasında ödediği ağır bedeller ortadadır. Aralarında çocukların, kadınların, sivillerin ve güvenlik güçlerinin olduğu binlerce vatandaşımızı PKK’nın saldırılarında kurban verdik. PKK ve uzantıları başta olmak üzere hiçbir terör örgütüne müsamaha gösterilmemesi gerektiğini ifade ettim” şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Temmuz ayında Washington’da gerçekleştirilecek NATO Genel Sekreteri seçimine ilişkin ise, “Kararımızı stratejik akıl ve hakkaniyet çerçevesinde vereceğimizden kimsenin şüphesi olmasın” dedi. “NATO’nun Türkiye’ye ihtiyacı var” Hollanda Başbakanı Mark Rutte ise, “Türkiye şu anda belirleyici bir rol oynamakta ve bunu yaparken de Gazze’deki durumu çözme çabaları sarf etmekte, aynı zamanda Ukrayna’daki savaşla ilgili de çabaları var. Türkiye jeopolitik bir aktör. Gazze ve Ukrayna dahil tüm konuları detaylı konuştuk. 400 yılı aşan ikili ilişkilerimiz var. NATO Genel Sekreterliği adaylığım söz konusu. Türkiye zorlu bir bölgede. Terörizm var gündeminde maalesef. Bu konuyu da konuştuk. Türkiye NATO için çok önemli bir güç teşkil ediyor. NATO’nun güney kanadının Türkiye’ye ihtiyacı var, Türkiye’nin liderliğine ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.