ASAYİŞ - 28 Nisan 2024 Pazar 12:31

İBB çukurunda hayatını kaybeden minik Edanur’un acılı annesi konuştu

A
A
A
İBB çukurunda hayatını kaybeden minik Edanur’un acılı annesi konuştu

Küçükçekmece Menekşe’de İBB’nin çalışması sırasında oluşan su dolu çukura düşerek hayatını kaybeden 5 yaşındaki minik Edanur’un annesi konuştu. Cezaevinden izinli çıkan ve soluğu Adli Tıp Kurumu’nda alan acılı anne Nurcan Gezer, "Çocuğumu Edirne cezaevinde yanıma almak istedim ancak izin vermediler. Cenazeyi alabilmemiz için DNA testi istiyorlar" ifadelerini kullandı.


Küçükçekmece Menekşe sahilinde dün teyzesi ve akrabaları ile pikniğe giden 5 yaşındaki Edanur Gezer, İBB çalışması sonucu oluşan su dolu çukura düşerek hayatını kaybetmişti. Minik Edanur’un cenazesi otopsi işlemleri için Adli Tıp Kurumu’na getirildi. Edenur’un anne ve babasının cezaevinde olduğu öğrenildi. Kızının ölümü üzerine cezaevinden izinli çıkan Bulgaristan vatandaşı acılı anne Nurcan Gezer, Adli Tıp Kurumu’na geldi.


Edirne cezaevinden izinli çıktığını anlatan Nurcan Gezer, "Ben cezaevinde çocuğumu yanıma almak istedim. ’Bakacak kimsem yok’ dedim ama izin vermediler. Şimdi cenazesini almaya geldim. Kızımın babası Türk vatandaşı. Cenazeyi vermek için DNA testi istiyor savcılık. Ben biran önce kızımın cenazesini almak istiyorum" ifadelerini kullandı.


Kızının teyzesi ile birlikte yaşadığını söyleyen Gezer, "Denize piknik alanına gitmişler. Piknik alanında oynarken çukurun içine düşmüş. Çocuğu göremeyince güvenliğe gitmişler. Güvenlik görevlileri direk kuyuya bakmaya gitmiş. Kardeşim direk suya atlamış çocuğu kurtarmaya çalışmış. Güvenlik hiçbir şey yapmamış. Kızımı en son 1.5 ay Silivri cezaevinde görmüştüm. Edirne’ye nakil olduktan sonra hiç göremedim" şeklinde konuştu.


Minik Edanur’u su birikintisinden çıkartan dayı Selçuk Yaşar ise "Böyle bir şey olamaz. Biz adalet istiyorum. Ben atlayıp çıkardım yeğenimi. Güvenlik hiçbir şey yapmadı. Kucağıma aldığımda gitmişti. Beni yutuyordu çukur beni içine çekecekti. Orada bu alanın çevrilmesi gerekliydi. Etrafında hiçbir şey yoktu. Su üstünü kapatmış. Ailesi perişan durumda. Cenazeye kaldıramıyoruz" diye konuştu.


Minik Edanur’un kimlik belgesinin bulunmadığı, cenazesinin aileye teslim edilebilmesi için DNA testi sonuçlarının bekleneceği öğrenildi.



İBB çukurunda hayatını kaybeden minik Edanur’un acılı annesi konuştu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Verimli klima kullanımı için dikkat edilmesi gerekenler Yaz aylarına yaklaştığımız şu günlerde tüketicilerin gündeminde mevcut klimalarının bakımı ya da klima satın almak var. Konun uzmanı, klimayı daha verimli kullanmanın yollarını açıkladı. Mevsim normallerinin üzerinde sıcaklıkların beklendiği yaz ayları yaklaşırken, bazı tüketicilerin gündeminde mevcut klimalarının bakımı, bazılarının gündeminde ise klima satın alma var. Her iki konuda da dikkat edilmesi gereken pek çok unsur söz konusu. Baymak Satış Sonrası Hizmetler Müdürü Betül Başkır, “Düzenli bakım ve temizliği yapılmayan klimaların arıza yapma olasılığı artıyor, ısıtma-soğutma kapasiteleri düşüyor, kullanım ömrü azalıyor ve daha fazla enerji tüketiyor. Yeni alınacak klimalarda ise öncelikle enerji tüketimi en az seviyede olan A+, A++ ve A+++ enerji sınıfına sahip cihazların tercih edilmesi gerekiyor. Böylece enerjiden tasarruf edebilir ve devamında elektrik faturalarını düşürebilirsiniz” dedi. “Mekana uygun klimanın seçimi de kritik öneme sahip” Başkır, sözlerine şöyle devam etti: “Mekana uygun klimanın seçimi de kritik öneme sahip. Çünkü ihtiyacınızdan büyük bir cihaz, daha fazla enerji kullanımı anlamına geliyor. Tasarruf amacıyla alacağınız düşük kapasiteli bir klima da konfor kaybına yol açıyor. Bu nedenle sektörün ileri gelenleri, tüketicileri cihaz satın almadan önce şirketlerin ücretsiz keşif hizmetinden mutlaka faydalanmaları konusunda uyarıyor. Klimayı seçerken dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise klimanın filtreleme sistemleri. Yeni teknolojiler sayesinde çok daha fazla gelişen filtreler havayı temizleyerek sağlıklı bir ortam oluşturulmasını sağlıyor. Klima alırken filtreleme sistemlerinin ne gibi avantajlar sağladığına bakılması öneriliyor. Ayrıca enerji verimliliğinin yanında klimanın gürültü seviyesi de önemli kriterlerden birisi. Klimanın nerede kullanılacağı da cihaz seçimi yaparken dikkat edilmesi gerekenlerden. Örneğin; eğer kullanımın çok yoğun olacağı ofis veya mağaza için bir klima satın alınacaksa ‘inverter tipi’ ve R32 yüksek verimli soğutucu akışkan kullanılan klimaların enerji tasarrufu nedeniyle öncelikli tercih edilmesi tavsiye ediliyor. Inverter tipi klima, ortam sıcaklığına göre kendisini sürekli dengeleyip, sıcaklık belirli bir seviyeye geldiğinde kendini rölantiye alıyor. Gün içerisinde bu sürekli aynı şekilde devam ediyor. Dolayısıyla daha az güç harcıyor.” Günümüzde, klimaların enerji tüketiminin en düşük seviyede tutulmasının öncelikli konulardan olduğunun altını çizen Başkır, “Enerji kullanımını azaltmanın bir diğer yöntemi ise mobil uygulama üzerinden kontrol edilebilen bir klima satın almak. Örneğin; klimayı açık unuttuğunuzu düşünüyorsanız uygulamadan girip klimayı kapatabilir ya da daha işyerine veya eve gelmeden önce klimayı çalıştırabilirsiniz” şeklinde konuştu. “Klimanızın yaşı 10’u geçtiyse değişim zamanı” Klima taktırmadan önce dikkate alınması gereken koşulların başında yalıtımın geldiğini vurgulayan Başkır, tüketicilere öncelikle evlerinin yalıtım özelliklerini iyileştirmelerini önerdi. Böylece ısı kaybı ve kazancı önlenip, ısıtmak ya da soğutmak için daha az enerji harcanacağına değinen Başkır, şu konulara da dikkat çekti: “10 yılı aşkın kullandığınız klimaları yenileyin. Eski klimaların aynı performansı sergilemesi için yüzde 40 daha fazla enerjiye ihtiyaç duyması bilinen bir gerçektir.” “Yoğun sezonda satın alma yapmayın” Başkır, sözlerini şöyle tamamladı: Klima konusunda değinilmesi gereken diğer bir husus ise doğru zamanda satın alma planı yapmak Çünkü hava sıcaklıklarının ani artması ile aynı zaman diliminde oluşan yoğun klima satın alma ve aynı gün montaj taleplerinin karşılanmasında yaşanabilecek güçlükler sebebiyle tüketici memnuniyetsizlikleri oluşabiliyor. Satın alacağınız ürün için yoğun sezon öncesi planlama yaparak satın alıyor olmanız hem ürün fiyat ve sevkiyat yönleriyle hem de montaj yoğunluğu sebebiyle oluşabilecek gecikmeleri engelleyecektir.”
Mardin “Kaçak elektrik Türkiye’nin enerji arzını tehdit ediyor" Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, kaçak elektriğin Türkiye’nin enerji arzını tehdit ettiğini ve bunu önlemek için mücadelelerinin sürdüğünü söyledi. Dicle Elektrik, son zamanlarda bazı kesimler tarafından dile getirilen tarımsal sulama bölgelerindeki elektrik kesintileri ve GAP projesi kapsamındaki sulama kanallarının enerji arzına etkisi hakkında Mardin’de bir toplantı düzenledi. Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, toplantıda yaptığı değerlendirmede; “2023 yılında şehir merkezlerinde ilçelerimizdeki yatırımlarımızı tamamladık. Bölgemizdeki 49 ilçemiz ve 6 ilimizdeki bütün şebeke altyapısını yeniledik ve buralarda Türkiye ortalamasında tedarik sürekliliği kalitesine ulaştık. Hem kesinti süresi alarak buradaki abonelerimize kaliteli enerji Tedariğini sağlamış durumdayız” dedi. 2024 yılında daha da hız verdikleri yatırımları kırsal alanlar, köy ve beldelere taşıyacaklarını dile getiren Arvas, “Bu köy ve beldelerimizi özellikle eskiyen ve uzun yıllardır kullanılan hatlarımızın değişimi ile şebekelerde iyileştirme yapılarak kırsal abonelerimizin de uzun süreli kesintilerinden kalitesiz enerjiden kurtarıp daha kaliteli şehir merkezlerine standartlarında enerji vermeye yönelik yatırım çalışmalarımız başlayacak. Bu 6 ilin tüm kırsalında kademeli olarak devreye alınacak” şeklinde konuştu. Tarımsal sulamanın bölge halkına götürdükleri kaliteli enerjinin önündeki en büyük engel olduğunu ifade eden Arvas, “35 bine yakın çiftçimizin yer altı sularını kullanarak yaptığı tarımsal sulama şebeke sistemine zarar veriyor. 1 Mart itibarıyla bölgemize tüketilen enerjinin tarımsal sulamanın başlaması ile üç katına çıktığını söyleyebilirim. Milyonlarca vatandaşımızın kullandığı enerjinin yaklaşık iki katı 15 bin civarı tarımsal sulama yapan abonelerimiz kullanıyor. Şebekeye büyük zarar veriyor. Bunun için de tarımsal sulama şekillerinin de çok etkisi var” diye konuştu. Vahşi sulama yapan çiftçilerin yüzde 50’sinin israf yaptığını açıklayan Arvas, konuşmasını şöyle tamamladı: “Özellikle vahşi sulama yapan çiftçilerimizin yüzde 50’sinden fazlası israf yaptığını da biliyoruz. Geçen sene tarımsal sulamadan dolayı bölgede çeşitli yerlerimizde çok büyük kesintiler yaşandı. Özellikle haziran ve temmuz aylarında şebeke çok büyük zarar gördüğü için ve aşırı yüklenme olduğu olduğu için maalesef ki çok vatandaşımız da bu aşırı yüklenmeden dolayı oluşan arızalardan dolayı çok büyük sıkıntı yaşadı. 2024 yılında bunun olmaması için çok büyük çaba sarf ediyoruz. Sezon öncesi bütün çiftçilerimize birer birer ziyaret edip bu konuda bilinçlendirmeye ve bu tüketimleri kontrol altına almaya ve kurtarmaya ve çok büyük çaba sarf ediyoruz. Bir çok arkadaşımız köy köy gezip çiftçilerimiz de bu diyaloğu sağlıyoruz. Çiftçilerimizden de beklentimiz şebekelermizi sadece tarımsal sulama için kullanılan bir şebeke değil asıl amacı bölgedeki 2 milyon üzerindeki abone ve 6 milyon üzerindeki vatandaşa hizmet etmek için kurulan bir şebeke. Bunu hunharca ve kayıt dışı kullanmak diğer milyonlarca insanın hakkını ve hukukuna girmektir. Tarımsal sulamadaki vatandaşlarımızın bu konuya çok dikkat etmelerine ve kendilerini uyaran arkadaşlarımızın uyarılarına dikkat etmelerine rica ediyorum”.
Ankara Kamuda Tasarruf ve Verimlik Paketi açıklandı Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde "Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi"ni açıkladı. Yılmaz, yaklaşık 65 yıldır Türkiye’de tasarruf genelgeleri ile kamu harcamalarında kontrol sağlamaya yönelik çalışmalar yapıldığını ifade etti. Mali disiplini esas alan bir siyasi yaklaşım içinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığını yaptığı hükümetler döneminde ise 10 adet genel yürürlüğe konulduğunu hatırlatarak, sonuncusunun 30 Haziran 2021 tarihinde yürürlüğe konan bu genelgeler ile kamu harcamalarının belli kurallara bağlandığı belirtildi. Yılmaz, son dönemlerde yaşanan gelişmelerin bu alanda daha geniş bir çerçevede ve daha güçlü adımlar atma ihtiyacını ortaya çıkardığını söyledi. 16 Nisan Kabine Toplantısı akabinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Orta Vadeli Programın güçlendirilmesi doğrultusunda kamuda tasarruf artışı, yatırımların önceliklendirilmesi ve yapısal reformların hızlandırılması hususlarını ifade ettiğini hatırlatan Yılmaz, "6 Mayıs Kabine Toplantısı akabinde ’Kamuda taşıtlar, binalar, haberleşme giderleri, cari harcamalar, hizmet içi eğitim, yurtdışı seyahat, kamu istihdamı gibi alanlarda’ tasarruf kültürünü güçlendirici adımlar atılacağını ve bu yönde gerekli talimatları verdiklerini belirtmişlerdir. 7 Mayıs tarihinde sosyal medya kanalıyla yaptıkları paylaşımda ise ‘bir taraftan üretip yeni pazarlara ihraç ederken, diğer taraftan içeride tasarruf kültürünü yaygınlaştırmamız gerekiyor. Buna kamu olarak inşallah biz öncülük ve rehberlik edecek, daha az kaynak kullanarak daha fazla etkide bulunacak projelere ağırlık vereceğiz’ ifadelerini kullanmışlardır. Birazdan sunulacak olan çalışmamız ilgili tüm kurumlarımızın katkısı sonucunda bu talimatın tekemmül ettirilmesi ile oluşturulmuştur" diye konuştu. Tasarruf ve verimli kaynak kullanımı konusunda yaptıkları bu güncellemede iki önemli gelişme etkili olduğunu söyleyen Yılmaz, "Birincisi geçen yıl yaşadığımız tarihimizin en büyük deprem afetinin yaralarını süratle sarma ihtiyacımız, ikincisi pandemi sonrası tüm dünyanın gündemi haline gelen enflasyon ile ülkemizin kararlı bir şekilde mücadele etme iradesidir. Bugün sunduğumuz paket tek başına değil, bütüncül bir çerçevede ortaya koyduğumuz, birbirini destekler mahiyette diğer paketler ile birlikte anlam ifade etmektedir. Kamuda tasarruf programımız ile sadece zorunlu olmayan harcamaları azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda kamu tüketim ve yatırım harcamalarında verimliliği esas alıyoruz. Kamu hizmetlerini aksatmadan, güncel ihtiyaçlara odaklanıp önceliklendirme yaparak, yeni yöntemleri ve teknolojileri kullanmak suretiyle birim kaynakla daha fazla sonuç üretmeyi hedefliyoruz" şeklinde konuştu. Geçen yıl yaşanan depremlerin ilk aşamada hesap edilen maliyetinin 104 milyar doları bulduğunu bildiren Yılmaz, "Sadece merkezi idare bütçesinden deprem için tahsis edilen ödenek 2023 yılında 960 milyar TL’dir. 2024 yılı başlangıç ödeneği ise 1 trilyon 28 milyar TL olmuştur. Bu ödenekler azalmakla birlikte, önümüzdeki yıl da devam edecektir. Bu büyük ilave yükün bütçe açıkları üzerinde oluşturduğu etki ortadadır. Geçen yıl bütçe açığımızın milli gelire oranı yüzde 5,2 olurken, deprem harcamaları hariç tutulduğunda bu açık yüzde 1,6 seviyesine gerilemektedir. Bu yılın bütçesi hazırlanırken belirlenen yüzde 6,4 oranındaki açığın da önemli bir kısmı deprem bağlantılı harcamalardan kaynaklanmaktadır. Kamuda tasarruf ve verimlilik paketi toplum olarak depremin yaralarını sarma konusunda milli dayanışma sergilediğimiz bir dönemde, deprem harcamalarından en küçük bir fedakarlık yapmadan kamu dengelerini sağlıklı bir zeminde sürdürme politikamızı yansıtmaktadır. Bu vesileyle depremde kaybettiğimiz canlarımıza tekrar Allah’tan rahmet diliyor, bu zorlu süreçte depremzede kardeşlerimizin yanında olan kamu, özel kesim ve sivil toplumdan her bir kişi ve kuruluşa teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı. Yılmaz, ortaya koydukları yeni paketin bir yandan deprem bağlantılı çalışmalara güç verirken, diğer yandan halkın temel sorun olarak gördüğü enflasyon konusunda yürüttükleri kararlı mücadeleye katkı sunduğunun altını çizdi. “Enflasyon ile mücadelede para politikalarının yanı sıra maliye politikaları ve yapısal reformlar önem taşımaktadır” Enflasyon ile mücadelede para politikalarının yanı sıra maliye politikaları ve yapısal reformlar önem taşıdığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Orta Vadeli Programın da bu temel çerçeve ile şekillendirildiğini aktardı. Kamunun tasarruf yapması ve verimliliği artırmasının daha az bütçe açığına, daha az kamu borçlanmasına ve faiz yüküne, makro tasarruf oranının artmasına ve daha az cari açığa yol açacağını ifade eden Yılmaz, “Talep yönlü katkısının yanı sıra, bitme aşamasına yakın projelere, sulama ve rekabet gücünü artırıcı altyapılara yoğunlaşan kamu yatırımları arz yönlü artışla da enflasyon ile mücadelemizi güçlendirici etkide bulunacaktır” açıklamalarında bulundu. Orta Vadeli Programın enflasyonu düşürmeye yönelik politikalarının yıllık bazda belirgin sonuçlarını bu yılın ikinci yarısında görmeye başlayacaklarını belirten Yılmaz, “Gelecek yıl yüzde yirminin altında, 2026 yılında ise tek haneli enflasyona ulaşmaya kararlıyız. Geçmişte başardık, yine başaracağız. Bunu sağlarken büyümeyi, istihdamı ve sosyal dengeleri azami oranda gözetmeye devam edeceğiz. Amacımız, istikrar içinde büyümek ve kalıcı sosyal refah artışı sağlamaktır. Bu paket ve izleyen diğer çalışmalarımızla geçen yıl olduğu gibi bu yıl da bütçe açığının milli gelire oranını başlangıçta öngörülenin altında gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Geçen yıl milli gelire oranla yüzde 6,4 olarak tahmin edilen bütçe açığı, yıl sonunda yüzde 5,2 olarak gerçekleşmişti oldukça olumlu bir performans sergilemiştir. Bu yıl sonunda da benzer bir oranda iyileşmeyi hedefliyoruz. Harcama disiplininin yanı sıra, tahsilat oranlarını artırma ve kayıt dışılıkla daha etkin mücadele gibi yöntemlerle, kamu gelirlerinde sağlayacağımız iyileşme de bu hedefimize katkıda bulunacaktır” şeklinde konuştu. Bugün sunulacak olan tasarruf ve verimlilik paketinin geçmişten bazı farklılıklar da arz ettiğine dikkat çeken Yılmaz, “Geçmişten çıkardığımız derslerle bu dönem aldığımız tedbirleri daha sıkı bir izleme sistemi ile hayata geçireceğiz. Ayrıca hesap verebilirlik mekanizmalarını güçlendirerek, haklı bir gerekçeye dayanmayan sapmaları engellemeyi amaçlıyoruz. Bugün ilan edilen programın hayata geçirilmesinde idari ve kanuni olmak üzere iki ayaklı bir çalışma yürütülmektedir. Kanun gerektirmeyen hususlar konusunda hazırlıkları son aşamaya gelmiş olan genelge taslağı kısa bir süre içinde (bu hafta) Sayın Cumhurbaşkanımızın onayına sunulacaktır. Kanun gerektiren hususlarda ise grubumuz ile yürütülmekte olan hazırlıklar Meclisimizin takdirine arz edilecektir” dedi. Yapılacak idari düzenlemelerin tüm kamu kurum ve kuruluşlarını kapsayacak bir anlayış içinde hazırlandığını vurgulayan Yılmaz, “Genelgemizde tek istisna, konumu gereği TBMM olacaktır. Bu konuda Meclis Başkanımız kendi uhdesinde benzer bir çalışma yürüttüğünü ifade etmişlerdi. Yaptığımız görüşmelerde Meclisimiz tarafından alınan önlemlerin sonuçlarının kamuoyu ile paylaşılacağını da öğrenmiş bulunuyoruz. Kendilerine bu anlamlı tutumları için şükranlarımızı sunuyorum. Kanuni düzenleme gerektiren hususlarda parti farkı gözetmeksizin tüm grupların desteğini beklediğimizi özellikle ifade etmek istiyorum” ifadelerini kullandı. Yılmaz, tüm bu çalışmalara vizyonu ve güçlü siyasi iradesi ile yön veren Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şükranlarını sundu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, çalışmalarda titiz bir hazırlık yürüten Maliye ve Hazine Bakanı Mehmet Şimşek ve ekibine, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığına ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığına teşekkür etti.
Adana “Bir dal çiçek istediler” o serasını kurup kendi işinin patronu oldu Adana’nın Kozan ilçesinde yaşayan 2 çocuk annesi Rukiye Çeri, evde hobi olarak baktığı ve evine gelen misafirler tarafından çok beğenilen çiçekleri herkes isteyince eşinin desteği ile kendi işinin patronu oldu. Rukiye Çeri Kozan’da evlerinin balkonunda hobi olarak 4 yıl önce çiçek yetiştirmeye başladı. Evine misafir olarak gelenle ve akrabaları çiçekleri beğenip birer dal istemeye başladı. Çeri, bu taleplere yetişemeyince çiçek serası kurma fikri doğdu. Bunun üzerine Çeri’nin eşi Ömer Çeri’nin desteğiyle kendi serasını kurdu. Eşinin desteği ile kendi işinin patronu olduğunu aktaran Rukiye Çeri, “Çocukken herkesin öğretmen olma hayali vardı. Benim ise hayalim botanik bahçemin olmasıydı. Bu nedenle hobi amaçlı balkonda çiçek yetiştirmeye başladım. Balkondaki çiçeklerimi gören herkes bir dal istemeye başladı. Her gelen isteyince eşim ’emek veriyorsun’ dedi ve ’bunu ticarete dönüştürelim’ dedi." diye konuştu. Çeri, daha sonra sera kurduklarının altını çizerek şöyle devam etti: "Tayland’dan özel getirilen ve kurumayacak Çukurova iklimine uygun çiçekler üretiyorum. Hafta sonu çok yoğun oluyor. 50 saksı ile başladım şimdi binlerce çiçeğim oldu. Ben çiçek isteyenlere hayır diyemezdim. Eşim bu durumu görünce ’Sen emek veriyorsun gelen misafir alıp gidiyor ben sana destek vereyim işini kur’ dedi. Eşim yanımda durdu ve bunu başardık. Hayallerime kavuştum." Eşinin iş kurması için destek veren Ömer Çeri ise, “Eşim 50 -60 saksı ile başladı. Yüzlerce çeşit binlerce saksı oldu. Eşim yetiştirip hep hediye veriyordu. Gelen yine alsın yine hediye verelim ama bu senin gelirin oldun. Şimdi kendi İthal özel türlerini üretiyor. Çukurova sıcağına dayanan günlük değil ömürlük olan çiçekleri yetiştiriyor. Türkiye’nin dört bir yanından çiçekçiler geliyor. Talep güzel. Bu kadar büyüyeceğini tahmin etmiyordum. Bir kadın emek verdikten sonra başaramayacağı hiçbir iş yok” diye konuştu.