ÇEVRE - 10 Mayıs 2024 Cuma 09:44

İstanbul için sağanak yağış ve fırtına uyarısı

A
A
A
İstanbul için sağanak yağış ve fırtına uyarısı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM) tarafından yapılan açıklamada, İstanbul genelinde hafta sonu yer yer kuvvetli sağanak yağmur geçişlerinin yaşanmasının beklendiği kaydedildi.

Pazar sabah saatlerine kadar etkili olması beklenen sistem nedeniyle rüzgarın aralıklarla fırtına şeklinde eseceğinin tahmin edildiği belirtildi.

İstanbul başta olmak özere Türkiye'nin büyük bölümü yeniden soğuk ve yağışlı havanın etkisi altına girdi. İBB Afet İşleri Dairesi Başkanlığı AKOM’un verilerine göre, İstanbul’da akşam saatlerinden itibaren aralıklı sağanak yağmur geçişlerinin yaşanacağı tahmin edilirken, fırtına uyarısı yapıldı. Pazar sabah saatlerine kadar etkili olması beklenen hava sistemi nedeniyle rüzgarın aralıklarla fırtına şeklinde (40-70km/s) eseceği, beraberinde il genelinde yer yer kuvvetli sağanak yağmur geçişleri yaşanacağının öngörüldüğü belirtildi. Sıcaklıkların ise 14-18 derece aralığında seyredeceğinin tahmin edildiği ifade edildi.

İstanbul'da hava sıcaklıklarının 14 Mayıs'a kadar mevsim normalleri civarı ila 2-4 derece altında, 15-25 Mayıs tarihleri arasında mevsim normalleri civarı ila 1-3 derece üzerinde seyretmesinin beklendiği kaydedildi. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Güner, “Aşırı tuz tüketimi insan sağlığını olumsuz etkileyen halk sağlığı problemine dönüşmektedir” Zonguldak İl Sağlık Müdürü Uzman Dr. Ertuğrul Güner, 20-26 Mayıs 2024 “Dünya Tuza Dikkat Haftası” etkinlikleri kapsamında açıklamada bulundu. Uzm. Dr. Güner; vücutta sıvı dengesinin ve dolayısıyla kan basıncının düzenlenmesinde, asit-baz dengesinin sağlanmasında ve sinir-kas sisteminde uyarıların iletilmesinde tuzun (NaCl) önemli görevleri bulunduğunu kaydetti. Aynı zamanda antiseptik özelliği de olan tuzun, nem miktarını büyük oranda düşürerek gıdaların bozulmasına neden olabilecek bakterilerin üremesini kontrol altında tuttuğunu aktaran Güner şöyle dedi: “Bu özelliğinden faydalanarak çeşitli gıdaların saklanmasında, koruyucu olarak kullanılır. Ancak aşırı miktarda tüketildiğinde birçok sağlık problemine neden olmakta ve insan sağlığını olumsuz etkileyen bir halk sağlığı problemine dönüşmektedir. Dünyada ölümlerin yarıdan fazlasına bulaşıcı olmayan hastalıklar neden olurken; bunların yüzde 30’unu kalp-damar hastalıkları oluşturmaktadır. Bu hastalıklar için en önemli değiştirilebilir risk faktörleri; aşırı tuz tüketimini de kapsayan sağlıksız beslenme, fiziksel aktivite yetersizliği, sigara kullanımı ve alkol kullanımıdır. Yüksek kan basıncı (hipertansiyon), kalp-damar hastalıklarının en önemli risk faktörüdür. Yüksek kan basıncı dünyadaki tüm ölümlerin yüzde 13’ünden sorumludur. Kan basıncı seviyesinin en önemli belirleyicisi, diyetle alınan sodyum yani tuz miktarıdır. Yüksek sodyum (günde 2 gram’dan fazla) ya da tuz (günde 5 gram’dan fazla) tüketimi; yüksek kan basıncı, artmış kalp hastalıkları ve inme riski oluşturur. Günümüzde yapılan son çalışmalarda da fala tuz kullanımı ve sağlık etkileri benzer sonuçlar vermektedir. Tuz tüketiminin azaltılması kan basıncının düşürülmesi ve dolayısı ile inme, kalp damar hastalıkları ve böbrek hastalıkları riskini azaltmasında en etkili yöntemlerden birisidir. Günde 5 g’dan daha az tuz alımı inme riskini yüzde 23, kalp damar hastalıkları genel hızını yüzde 17 azaltmaktadır. Pek çok Avrupa ülkesinde günlük alım 8-11 g olup Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından günde 5 g tüketim önerilmektedir. 20-26 Mayıs 2024 Bakanlığımız özel gün ve haftalar takviminde Dünya Tuza Dikkat Haftası olarak belirtilmiştir.”
Kayseri Başkan Özdoğan: "Bize düşen hizmetlerin devamında onların yanında olmak" Hacılar Belediye Başkanı Bilal Özdoğan; katıldığı yılsonu etkinliğinde yaptığı konuşmada gençlere değindi ve “Bize düşen, yerel yönetim olarak bu güzelliği artırmak, bu güzel yavrulara, bu güzel gençlere, hanımefendilere, beyefendilere bu hizmetlerin devamında üstümüze düşen ne varsa yanlarında olmak” dedi. Hacılar Fatma Baktır Kuran Kursu tarafından yılsonu etkinliği düzenlendi. Şehit Polis Ahmet Cihan Kilci Kültür Merkezi’nde düzenlenen programa Hacılar Kaymakamı Burak Dertlioğlu, Belediye Başkanı Bilal Özdoğan, Hacı Ali Baktır ve Hayırsever Baktır ailesi ile vatandaşlar katıldı. Hacılar Fatma Baktır Kuran Kursu tarafından düzenlenen yılsonu etkinliği, şehitler için saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı. Programın açılış konuşmasını yapan Kuran kursu öğreticisi Sevgül Demirayak; "Samimi niyetlerle çocuklarımızı ve gençlerimizi dini ve milli değerlerine sahip çıkan, Allah’a kulluk eden, Peygamberimize ümmetlik ve Kuran’a hadim olmak için uğraşan bir nesil olmaları için çalışıyoruz" şeklinde konuştu. Programda konuşan Hacılar Belediye Başkanı Bilal Özdoğan, insanların ihyası, Müslüman zihniyeti ve çocuklar ile gençlerin buralarda güzel eğitimler almasının çok değerli olduğunu söyledi. Özdoğan sözlerini şöyle sürdürdü; "Bu Kuran kursumuzda sadece 4-6 yaş grubu değil, ilkokul, ortaokul, hanımefendiler ve diğer gruplarımızda erkek arkadaşlarımıza da hocalarımızın çok ciddi çalışmaları var. Emek verilince, işin farkında olunca bu güzellikler de ortaya çıkıyor. Tabii ki bütün Hacılar halkımız da bu Kuran kursuna, özellikle Akyazı Mahallemiz başta olmak üzere, sahip çıktı. Kuran kursunda var olan hizmetler de daha da artmaya başladı. Bize düşen, yerel yönetim olarak bu güzelliği artırmak, bu güzel yavrulara, bu güzel gençlere, hanımefendilere, beyefendilere bu hizmetlerin devamında üstümüze düşen ne varsa yanlarında olmak. Dolayısıyla biz yavrularımıza Allah’a kulluk bilinci, Efendimize ümmet bilincini bu güzel kurslarda, bu güzel hizmetlerle, gayretle çalışan ekibimize yürekten teşekkür ediyorum.” Daha sonra kürsüye gelen ve Hacılar’a İmam Hatip Lisesi yapma sözü veren Hayırsever Hacı Ali Baktır da yaptığı konuşmada, “Rabbime şükürler olsun ki böyle bir annenin ve babanın evladı olarak dünyaya geldik. Annem tam bir Kuran aşığıydı. ’Gündüz dervişin işi neyse gece de düşü o olur’ derler. Rabbim de onun düşüne yakışır, onun şekline yakışır bir Kuran kursunu yapmayı bizlere nasip etti. Sağ olsun, belediye başkanımız da burada her türlü desteği vererek bizlere yardımcı oldu. İnşallah Rabbim nasip ederse, biz Hacılar’ın çocuğuyuz. Hacılarlı ailelerimiz buraya bir imam hatip lisesi talep ettiler. Rabbim nasip ederse babam adına mezarlığın karşısında bir lise yaptırmıştık. Hacılar’a da inşallah böyle bir liseyi yaptırmayı nasip eder” dedi. Çocukların bu yerlerde aldıkları eğitimlerle uzun vadede hayırlara sevk edecek donanımlara kavuştuklarına vurgu yapan Kaymakam Burak Dertlioğlu ise, “Burada yine klasik bir Hacılar dayanışması, bir Hacılar yardımseverliğinin örneği olarak bunu söylemek istiyoruz. Sağ olsun hayırseverlerimiz, her noktada bizler olsun, diğer kurumlarımıza olsun, her türlü yardımları yapıyorlar. Çünkü burası Hacılar” ifadelerine yer verdi. Programda daha sonra Kuran-ı Kerim tilaveti, ilahiler ve şiirler okundu. Mescid-i Aksa gösterisi ile Gazze’deki katliama dikkat çeken etkinlik, toplu fotoğraf çekimi ile son buldu.
Antalya ANTİAD heyeti ticari ilişkileri geliştirmek için Karadağ’a gitti Antalya İş İnsanları Derneği (ANTİAD) Yönetim Kurulu üyeleri ve dernek üyelerinin katılımıyla gerçekleşen Karadağ seyahatinde, iş birlikleri kurmak üzere bir dizi temasta bulunuldu. ANTİAD heyetinin ilk ziyareti Başkent Podgorica’da bulunan Türkiye Cumhuriyeti Montenegro Podgorista Büyükelçiliği’ne oldu. ANTİAD Başkanı Bilal Köleoğlu ve beraberindeki heyet Türkiye Cumhuriyeti Montenegro Podgorista Büyükelçisi Barış Kalkavan’a yaptığı ziyarette; Karadağ Türk Ticaret Odası (MONTENEGRO TURKCHAM) Başkanı Burhan Genç ve yönetim kurulu ile bir araya geldi. Pazar araştırması yaptılar Karadağ-Türkiye ilişkileri, güncel uluslararası ilişkiler ve bölge hakkında ticari yatırımların konuşulduğu görüşmenin ardından ANTİAD heyeti, Karadağ Türk Ticaret Odası Başkanı Burhan Genç’e Antalyaspor atkısı, yöresel turunç reçeli ve günün anısına hediye takdim etti. Pazar araştırması yapmak ve yeni ticari ilişkiler geliştirmek amacıyla Karadağ’a giden heyetin ikinci durağı ise Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığı Montenegro Podgorista Ticaret Müşavirliği oldu. Türkiye Cumhuriyeti Ticari Ataşesi Erdal Karaömeroğlu’yla bir araya gelen ANTİAD heyeti, bölgenin özellikleri ve ticareti hakkında bilgiler aldığı görüşmenin ardından Ticari Ataşe Erdal Karaömeroğlu’na günün anısına hediye takdimi yaptı. Antalyalı heyet, Türk Ticaret Odası ve Ticaret Ataşeliği görüşmelerinin ardından akşam yemeğinde bölgedeki iş insanlarıyla bir araya geldi. "Her iki ülke için güzel işbirlikleri olacak" Verimli bir seyahat gerçekleştirdiklerini belirten Antalya İş İnsanları Derneği Başkanı Bilal Köleoğlu, “Karadağ’ın ticari ve yatırım fırsatlarının konuşulduğu görüşmeler oldukça verimli geçti. Ülkeler arasında ilişkilerin görüşüldüğü görüşmenin ardından akşam yemeğinde yeniden bir araya geldik. Ayrıca bölgede ticaret yapan iş insanlarıyla da görüşme ve temas kurma şansını yakaladık. Her iki ülke için güzel müjdelerin verileceği bir seyahat oldu” dedi. Gezinin ikinci gününde ise ANTİAD üyeleri ve aileleri Montenegro turunda eğlenceli vakit geçirdi.
İstanbul ’’Paslanmaz çelikte yerli üretim korunmazsa piyasa ikinci kalite ürüne mahkûm olacak’’ Türkiye pazarına haddelenmiş soğuk paslanmaz çelik üreten POSCO ASSAN TST, sektördeki haksız rekabetin önüne geçme çağrısı yaptı. Şirketin kurucu ortağı Kibar Holding’in CEO’su Haluk Kayabaşı son dönemdeki tartışmalara dikkat çekerek, “İç talebe yanıt veren nitelikli üretimimiz, ikinci kalite çeliği yüksek kâr marjıyla satanların düzenini bozuyor. Haksız rekabete karşı önlem alınmazsa yerli üretim tükenecek, kaynak israf edilecek, ekonomi zarar görecek. Yerli üretim korunursa yeni yatırımların önü açılacak, sektör gelişecek” dedi. Türkiye’de son dönemde paslanmaz çelik sektöründe hareketli günler yaşanıyor. Türkiye’nin en büyük paslanmaz yassı çelik üretim tesislerinden olan POSCO ASSAN TST’nin 10 yılı aşkın süredir sektör için attığı adımlar ve elde ettiği başarı, Uzakdoğu ülkelerinin haksız rekabetiyle tehlikeye düştü. Çin, Endonezya ve Tayvan gibi ülkeler, üretim kapasitelerini kendi iç tüketimlerinin çok üzerinde tutarak, Türk pazarında dampingli fiyatlarla rekabet ediyor. Avrupa Birliği (AB), ABD hatta Asya ülkeleri bile bahsi geçen üreticilere karşı yerel pazarlarını korumak için yüzde 58’lere varan oranda anti-damping önlemi uygularken, Türkiye ithal paslanmaz çelikten sadece yüzde 12’lik gümrük vergisi alıyor, AB, STA ülkeleri ve DİR kapsamında ise ithalattan gümrük vergisi alınmıyor. Şirketin ortaklarından Kibar Holding’in CEO’su Haluk Kayabaşı, mevcut durumun devam etmesi halinde Türkiye’de paslanmaz yassı çelik üretiminin biteceğini ve sektörün Asyalı üreticilerin insafına kalacağını vurguladı. Kayabaşı, şirketin 10 yıldır zarar ettiğini belirterek, “Uzun süredir ortaklarımızı tesisin üretime devam etmesi için ikna ediyoruz. Fakat 10 yıldır zarar eden bir tesisin uzun süre devam edemeyeceğini de söylemem lazım” dedi. "İkinci kalite ürünü işleyip iç pazara satıyorlar" Haluk Kayabaşı, şirketin faaliyete geçmesinden önce, çelik servis merkezlerinin Avrupa’dan ve Asya’dan aldıkları ikinci kalite malzemeyi işleyip iç pazara yüksek kar marjlarıyla sattıklarını, 2013’te yerli üretimin başlamasıyla kar marjları düştüğü için karşı cephe aldıklarını kaydetti. Kayabaşı, "Çelik servis merkezleri POSCO ASSAN TST’den aldıkları yüksek kalitedeki ürünleri özellikle son yıllarda yerli üreticilere tedarik etmek yerine ihraç etmeyi tercih etti. Çin ve Endonezya’dan aldıkları kalitesiz ve dampingli ürünleri, hatta POSCO ASSAN TST’nin üretiminde bulunmayan ürünleri dahi POSO ASSAN / Türk menşeili gibi göstererek Avrupa Birliği’ne ihraç ettiler. Avrupa Birliği, kendi üreticilerinden gelen şikayetler üzerine konuya ilişkin Ağustos 2023’te soruşturma başlattı. Bunun sonucunda Türkiye bir yıla yakın süre AB’ye ihracat yapamaz hale geldi" diye konuştu. "Önlem alınırsa pazar normalleşecek" Türkiye’de sanayi üretiminin desteklenmesi ve yerli üretimin korunmasının, ekonomik gelişim ve süreklilik açısından kritik öneme sahip olduğunu hatırlatan Kayabaşı, "Diğer tüm yerli üreticiler gibi şirket de bu bakış açısıyla adil rekabet koşullarının sağlanması ve yerli üreticilerin korunması için Türkiye’nin bu yönde adımlar atmasını istiyor" dedi. Kayabaşı, yerli üreticiyi koruyacak önlemlerin alınması halinde sektörde yeni yatırımların önünün açılacağını, üretim maliyetlerinin normalleşeceğini, bu sayede daha rekabetçi ve uygun fiyatların ortaya çıkacağını ifade etti. Türkiye paslanmaz çelik sektöründe son durum Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye’nin soğuk haddelenmiş paslanmaz yassı çelik ithalatı 2023’te 307 bin 219 ton olarak gerçekleşti. Aynı dönemde ihracat ise 89 bin 268 ton oldu. Bugün Türkiye’nin soğuk haddelenmiş paslanmaz çelik ithalatında ilk sırada Uzakdoğu pazarı geliyor. 2023 rakamlarına göre toplam 307 bin 219 olan çelik ithalatının 220 bin tonu Uzakdoğu’dan 81 bin 369 tonu Avrupa Birliği ülkelerinden 5 bin 850 tonu ise diğer ülkelerden gerçekleşti. TÜİK verilerine göre Türkiye’nin yıllık soğuk haddelenmiş paslanmaz yassı çelik tüketimi son 10 yılda yaklaşık 350-400 bin ton civarında oldu. Şirket 2023’te yıllık 300 bin ton üretim kapasitesi ve yüzde 45’lik kapasite kullanım oranıyla 134 bin 552 ton üretim gerçekleştirdi. Bunun 97 bin 667 tonu (yüzde 75) yurt içi satışlara, 32 bin 372 tonu ise ihracata gitti. Türkiye ekonomisine milyarlarca dolarlık katkı Yapılan açıklamaya göre, Türkiye demir-çelik sektörünün gelişmesi için faaliyete geçtiği dönemde ülkede üretimi bulunmayan bir ürünü üretmek amacıyla Güney Koreli POSCO ve Kibar Holding ortaklığıyla 2011’de kurulan POSCO ASSAN TST Çelik Sanayi A.Ş., Kocaeli Asım Kibar Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteriyor. 350 milyon dolar yatırımla hayata geçirilen ve 2013’te üretime başlayan firma, bugüne kadar iki milyon ton üzerinde yüksek kaliteli paslanmaz çelik üreterek, 1,5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi, bu üretimle üç milyar dolarlık ithalatın yerini alarak ülke ekonomisine katkıda bulundu. İkinci kalite çelik insan sağlığını tehdit ediyor Türkiye’de yıllardır iç pazara sürülen ikinci kalite çelikten üretilmiş tencere ve tava gibi mutfak eşyaları, insan ve çevre sağlığı için büyük risk oluşturuyor. Kalitesiz çeliklerde, çevre ve insan sağlığı açısından kritik olan sertifikaların bulunmaması, bu riski daha da artırıyor. Gıdayla temas eden metal ürünlerin (paslanmaz çelik dahil) EC 1935/2004 standartlarına uygun olması gerekiyor. Standart dışında üretilen çeliklerin özellikle gıdayla temas eden ürünlerde kullanılması, uzun vadede kanser, böbrek ve karaciğer problemleri, mide ve bağırsak rahatsızlıkları, alerji gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Gıdayla doğrudan temas eden bu tür ürünler, sağlık açısından ciddi tehditler oluşturuyor. Ancak sorun sadece tencere ve tavalarla sınırlı değil. Endüstriyel mutfaklarda ve gıda fabrikalarında kullanılan borular, tanklar, konveyörler ve gıda işleme makineleri gibi birçok alanda da standart dışı, ikinci kalite ve paslanma dayanımı düşük 200 serisi çeliklerin kullanımı yaygın. Bu da daha geniş ölçekte insan sağlığı ve gıda güvenliği için ciddi tehdit oluşturuyor. Bu nedenle, sadece ev mutfaklarında değil, endüstriyel mutfaklar ve gıda işleme tesislerinde de yüksek kaliteli ve sertifikalı çeliklerin kullanılması kritik öneme sahip. Türkiye’de bu bilincin artırılması ve denetimlerin sıkılaştırılması, halk sağlığı ve çevrenin korunması için büyük bir gereklilik.