KÜLTÜR SANAT - 07 Eylül 2023 Perşembe 09:45

Molla Zeyrek Camii ihtişamıyla dikkat çekiyor

A
A
A

Bizans İmparatorluğunun 899 yıl önce yaptırdığı Pantokrator Manastır Kilisesi, İstanbul’un fethinden sonra Molla Zeyrek Camii'ye dönüştürüldü. Şehrin Ayasofya’dan sonra günümüze ulaşan ve kullanılabilir haldeki en büyük dini yapısının altında bir mezar şapeli bulunuyor. İhtişamıyla dikkat çeken Molla Zeyrek Camii havadan görüntülendi.

Bizans İmparatorluğu tarafından 1118 yılında yapımına başlanan Pantokrator Manastırı Kilisesi, 1124 tarihinde tamamlandı. Tarihi yapının Bizans döneminde typikon adı verilen vakfiyesi 1136 yılında yazılarak impartor tarafından mühürlendi. Dönemin önemli dini yapılarından olan kilise 3 bölümden meydana geldi. Kilisenin bölümlerinden güney taraf evrenin hakimi Pantokrator İsa’ya, kuzey bölümü Şefkatli Meryem’e ve ortadaki yer ise mezar şapeli olarak Başmelek Mikael’e adandı.

Molla Zeyrek Camii ihtişamıyla dikkat çekiyor

Latin istilasında yağmalanan yapının içindeki birçok eser Venedik’e götürüldü. İstanbul’un 1453 yılında fethedilmesiyle birlikte camiye dönüştürülen yapı adını dönemin büyük alimlerinden medreseye müderris olarak atanan Molla Zeyrek Mehmed Efendi’den aldı. Deprem ve yangınlardan büyük hasar gören ve zamanın iyi davranmadığı tarihi yapı 2009 yılında restorasyona alındı. Uzun soluklu restorasyonun ardından 2019’da tekrar ibadete açıldı.

Molla Zeyrek Camii ihtişamıyla dikkat çekiyor

Restorasyon sırasında ise kuzey bölümde yer alan Şefkatli Meryem'e adanan yapının altında bir mezar şapeli keşfedildi. Şehrin Ayasofya'dan sonra günümüze ulaşan ve kullanılabilir halde olan dini yapısının zemininde Bizans dönemine ait ünlü mozaikler bulunuyor. 1986 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil olan Molla Zeyrek Camii havadan görüntülendi.

Molla Zeyrek Camii ihtişamıyla dikkat çekiyor

“Başmelek Mikael’e adanmış olan mezar şapeli bulunuyor”

Molla Zeyrek Camii hakkında bilgi veren Arkeolog Murat Sav, “Her 3 yapının da ana kubbesi bulunuyor. Sadece orta bölümdeki Mikael Şapeli olarak adlandırılan mekanda arka arkaya iki tane kubbe söz konusudur. Şu an içinde bulunduğumuz güney tarafındaki yapı Hz. İsa’ya adanan yapıdır. En kuzey taraftaki yapı ise Şefkatli Meryem’e adanan yapıdır. Bu ikisinin ortasında ise Başmelek Mikael’ e adanmış olan mezar şapeli bulunuyor. İşin güzel tarafı, hem bu yapının içinde hem de şapele doğru devam eder vaziyette zeminde son derece güzel ve o dönemden kalma opus sectile adı verilen mozaik döşemeler yer alıyor. Bu mozaik döşemeler camlarla kaplanarak meraklıları için gerektiğinde görülebilir şekilde bırakıldı.

Molla Zeyrek Camii ihtişamıyla dikkat çekiyor

1453 yılında İstanbul’un fethiyle beraber Fatih Sultan Mehmed’in kendi vakfiyesine bağlı olarak eski adı Pantokrator Manastırı Kilisesi, Molla Zeyrek Camii olarak külliyeye dönüştürülüyor. Sadece cami olarak kullanılmıyor. Daha henüz İstanbul’da Osmanlı geleneği doğrultusunda bir külliyeleşme ve kompleks oluşturma dönemi başlamamıştı.

Molla Zeyrek Camii ihtişamıyla dikkat çekiyor

Onun için uzun yıllara ihtiyaç vardır. Öncelikle burada 3 yapı camiye dönüştürülüyor. Buranın diğer birimleri ise Osmanlı’nın İstanbul’daki ilk eğitim kurumu olarak medreseye dönüştürülüyor. Fetih yıllarında burada ders veren Zeyrek Molla Mehmed Efendi’nin adından dolayı da Molla Zeyrek Camii olarak adlandırılır. Aynı zamanda burada Akşemseddin de dersler vermiştir” dedi.

Molla Zeyrek Camii ihtişamıyla dikkat çekiyor

“Son derece özel bir yapı ve özgün bir şekilde günümüze ulaştı”

Molla Zeyrek Camii’nin günümüze özgün şekilde ulaştığını anlatan Murat Sav, “Fetihten sonra ise Fatih Sultan Mehmed’in kendi vakfiyesine bağlı olarak sayılan İstanbul’da sur içinde 4 tane kilise camiye dönüştürülmüştür. Onlardan bir tanesidir burası. Silivri ve Galata’da dönüştürülen kiliseler ayrı bir şehir olarak tanımlandığı içindir. Kuzey tarafta Meryem Kilisesi olarak bildiğimiz yapının altında günümüzden yaklaşık 10 yıl önce bir altyapı keşfedildi. Bu altyapı aynı üst yapının özellikleri dahilinde izdüşümü şeklinde yapılmış.

Molla Zeyrek Camii ihtişamıyla dikkat çekiyor

Sadece aradaki bu 3 nefleri ayıran kemerlerin oturmuş olduğu sütunların araları duvarla örülerek kapatılmış. Büyük bir ihtimalle yaşanılan statik talihsizlik sonucunda böyle yapıldı. İlk camiye dönüşüm sırasında yapıya o dönem bir minare eklendi. Genellikle bu arada minarelerde şerefelerine kadar özgün olarak kalırdı. Çünkü üst taraflar biraz daha kırılgan olduğu için çabuk etkileniyordu. Hünkar Mahfili, Sultanların namaz kılması için yine aynı dönem 18. Yüzyılda eklenmiştir.

Molla Zeyrek Camii ihtişamıyla dikkat çekiyor

Son derece özel bir yapı ve özgün bir şekilde günümüze ulaştı. Molla Zeyrek Camii de İstanbul’daki diğer tüm camilerin olduğu gibi Vakıflar Genel Müdürlüğünün mülkiyetindedir. Yönetimi de Fatih Sultan Mehmed’in vakfiyesi doğrultusunda yapılmaktadır. Bu tür yapıların korunması ve mevcudiyetlerinin devamı için gerekli intizam gösterilmektedir. Bu tür yapıların özel bir öneme ihtiyacı var” şeklinde konuştu.

Molla Zeyrek Camii ihtişamıyla dikkat çekiyor

Semanur Kaygısız - Ahmet Faruk Sarıkoç

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun İlkadım’dan geleceğe temiz miras: 204 bin kilo atık toplandı Samsun’un İlkadım Belediyesi, gelecek nesillere daha yaşanabilir, daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevre bırakmak amacıyla yürüttüğü sıfır atık çalışmaları kapsamında, ilçe genelinde toplam 204 bin kilogram atık topladı. Atık oluşumunu en baştan azaltmayı, oluşan atıkları kaynağında ayrıştırmayı, mümkün olanların geri kazanımını hedefleyen ve çöpe giden atığı en aza indirmeyi amaçlayan İlkadım Belediyesi, sıfır atık çalışmalarına kararlılıkla devam ediyor. Atık toplama faaliyetlerine kararlılıkla devam eden İlkadım Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğünce, ilçe genelinde toplam 204 bin kilogram atık malzeme toplandı. İlkadım Belediye Başkanı İhsan Kurnaz, "Gelecek nesillerimize daha yaşanabilir, daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevre bırakabilmek için çalışmalarımıza devam ediyoruz" dedi. Toplanan atıkların uygun şartlarda saklanarak geri dönüşümünün ya da imhasının sağlandığını söyleyen Başkan İhsan Kurnaz, "Doğal kaynakların korunması, enerji ve ham madde tasarrufu sağlamak, çevre kirliliğinin azaltılması, iklim değişikliğiyle etkin mücadele ve geri dönüşümün ekonomiye katkısını da göz önünde bulundurarak sıfır atık çalışmalarımıza devam ediyoruz. İlçe genelinde yürüttüğümüz sıfır atık çalışmaları kapsamında 4 bin 620 kilogram ambalaj, bin 600 kilogram atık pil, 2 bin 121 kilogram atık yağ, 2 bin 259 kilogram atık ilaç ve 194 bin kilogram atık tekstil ürünü topladık. Topladığımız ürünlerden geri dönüşüme kazandırılacak olan atıkları geri dönüşüme kazandırıyor, imha edilmesi gereken atıkları ise bu konuda yetkili firmalara göndererek imha edilmesini sağlıyoruz. İlkadım’da sıfır atık ve temiz çevre konularında daha da önemli adımlar atacağız" diye konuştu. Sıfır atık ve geri dönüşüm konularında vatandaşların daha duyarlı olmaları, atıklarını bilinçli bir şekilde ayrıştırarak ilgili atık toplama kutularına bırakmaları gerektiğini hatırlatan Başkan İhsan Kurnaz, "Sıfır atık bilincinin yaygınlaştırılması ve sürdürülebilir çevre hedeflerimiz doğrultusunda İlkadım Belediyesi olarak, içerisinde ’Sıfır Atık Yönetim Sistemi’ projesinin de yer aldığı ’Kalkancı Sıfır Atık Mahallesi’ projemiz devam ediyor. Projemiz için aldığımız hibelerle 4 adet sıfır atık toplama aracını belediyemiz envanterine aldık. Çevre dostu projelerle hem doğal kaynaklarımızın korunmasına katkı sağlamak, gelecek nesillere daha temiz ve yaşanabilir bir çevre bırakmak, belediyemizin atık toplama kapasitesini artırmak ve geri dönüşüm faaliyetlerimizi daha sistemli ve hızlı yürütebilmek için de hibe başvurularımız var. Daha temiz bir gelecek için vatandaşlarımızın da desteğiyle daha sürdürülebilir bir çevreye kavuşacağız" şeklinde konuştu.
Bolu Bu kareler film setinden değil, ilkokuldan Bolu Köroğlu İlkokulu’nda okul binasının iç kısmında bulunan atıl alanda "Yaşayan Müze" projesi hayata geçirildi. 2. sınıf öğrencileri, yeni oluşturulan bu alanda Bolu’nun geçmişini, kültürünü ve mutfağını canlandırarak ziyaretçileri tarihi bir yolculuğa çıkardı. Çıkınlar Mahallesi’nde bulunan Köroğlu İlkokulu’nda, Yerli Malı Haftası ve Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli etkinlikleri kapsamında dikkat çeken bir projeye imza atıldı. 2/B sınıfı öğretmeni Esengül Acar ve velilerin iş birliğiyle, okul binasının iç kısmında bulunan ve bugüne kadar atıl durumda olan üstü kapalı boş alan, etkinlik alanına dönüştürüldü. Okula kazandırılan bu yeni sosyal alanda, 2. sınıf öğrencileri ve Sınıf Öğretmeni Esengül Acar koordinesinde "Yaşayan Müze" etkinliği düzenlendi. Miniklerden geçmişe vefa Okulun mimarisine kazandırılan yeni alanda kurulan müzede, 1970 ve 1980’li yılların Bolu yöresel kıyafetlerini giyen minik öğrenciler, adeta zamanı geriye sardı. Öğrenciler, hazırlanan özel dekorlar eşliğinde buğday öğütme, yün eğirme, halı dokuma ve yöresel çeyiz hazırlama gibi unutulmaya yüz tutmuş geleneksel el sanatlarını uygulamalı olarak canlandırdı. Miniklerin performansı, veliler ve öğrenciler tarafından ilgiyle izlendi. Yöresel lezzetler tanıtıldı Etkinlikte kültürel canlandırmaların yanı sıra gastronomi şöleni de yaşandı. Öğrenci ve velilerin imece usulüyle hazırladığı Bolu mutfağının demirbaşları; keşli cevizli erişte, kızılcık tarhanası, kabaklı gözleme, kanlıca mantarı, kaşık sapı, acem pilavı, lahana sarması ve Kıbrıscık kürülü sergilendi. Okulun yeni atmosferinde sunulan ikramlar, ziyaretçilere eski günleri hatırlattı. Etkinliğe katılan Bolu İl Milli Eğitim Müdürü Fatih Öncü, okula kazandırılan alanda kurulan stantları tek tek gezdi. Öncü, yöresel kıyafetler içindeki öğrencilerle sohbet ederek, sergiledikleri performanslardan dolayı tebrik etti. "Bolu’muza ait yöresel ne varsa hepsini canlandıracağız" Etkinliğin yürütücüsü Köroğlu İlköğretim Okulu 2/B sınıfı öğretmeni Esengül Acar, etkinlik öncesinde yaptığı açıklamada, "2025 yılının Aile Yılı olduğunu vurgulamak için velilerimizle birlikte Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında, Yerli Malı Haftası etkinlikleri çerçevesinde Bolu’muzun tarihi ve kültürel yönlerini tanıtmak amacıyla Yaşayan Müze sergimizi hazırlamış olduk. Hazırlamış olduğumuz bu sergide Bolu’muzun tarihi, yöresel yemekleri ve kıyafetleri tüm okulumuzun öğrencilerine tanıtılmıştır. Şimdi burada öğrencilerimiz, serginin bütün bölümlerini sizlere canlandıracaklar. Bir kısmı yöresel türkülerimizi söyleyecek, yöresel yemeklerimizin tanıtımı yapılacak. Eskiden değirmenlerde buğday öğütülürdü, bunu canlandıracaklar. Yün eğirecekler, halı dokuyacaklar. Eskiden yöresel çeyiz sermelerimiz olurdu, onları canlandıracağız. Aklımıza gelebilecek Bolu’muza ait yöresel ne varsa hepsini canlandıracağız. Bu etkinliği okulumuzda ilk kez yapıyoruz. Okulumuzun tüm öğrencilerinin yararlanması, Bolu’muzun tarihi kıyafetlerini ve yöresel yemeklerini görmeleri ve öğrenmeleri amacıyla, okulumuz genelini kapsayacak şekilde bu etkinliği düzenledik. Bu konuda destek olan bütün velilerime teşekkür ederim" ifadelerini kullandı.