POLİTİKA - 27 Eylül 2023 Çarşamba 10:06

“New York’ta yinelenen KKTC’nin tanınma çağrısı, Kıbrıslı Türkleri görünür kılmak için önemli”

A
A
A
“New York’ta yinelenen KKTC’nin tanınma çağrısı, Kıbrıslı Türkleri görünür kılmak için önemli”

Türkiye ve KKTC heyetlerinin Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu dolayısıyla New York’ta gerçekleştirdiği temasları değerlendiren Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Sait Akşit, “New York’ta yinelenen KKTC’nin tanınma çağrısı, Kıbrıslı Türkleri görünür kılmak için önemli” dedi.


ABD’de düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu dolayısıyla temaslarda bulunmak üzere New York’a giden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve beraberindeki heyet yurda döndü. Cumhurbaşkanı Tatar, New York’ta Kıbrıs Türklerinin beklentilerini ve tezlerini dünya kamuoyuna duyurmak için BM Genel Sekreteri Antonio Guterres başta olmak üzere pek çok yetkili ile bir dizi görüşme yaptı. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Uluslararası toplumu, KKTC’nin bağımsızlığını tanımaya, bu ülkeyle diplomatik, siyasi ve ekonomik bağlar kurmaya davet ediyoruz” sözleriyle uluslararası topluma KKTC’yi tanıma çağrısı yapması da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda iz bırakan anlardan biri oldu.


Yakın Doğu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Sait Akşit, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı “KKTC’yi tanıyın” çağrısı ve Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın gerçekleştirdiği temasların Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınma sürecine etkilerini ve olası sonuçlarını değerlendirdi.



Kıbrıslı Türkleri görünür kılmak açısından önemli


New York’ta KKTC’nin tanınması çağrısı ve bu yönde gerçekleştirilen temasların kısa vadede “yeni bir açılım” oluşturma olasılığının çok güçlü olmadığını ifade eden Doç. Dr. Sait Akşit, “Yine de, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın gerçekleştirdiği temaslar ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KKTC’nin tanınması çağrısını Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yinelemesi, Kıbrıslı Türklerin uluslararası kamuoyunda güçlü bir şekilde görünür hale gelmesi için oldukça önemli” değerlendirmesi yaptı.


Özellikle Doğu Akdeniz’de yaşanan enerji krizinde büyük aktörlerin yaptığı çağrıların doğrudan Türkiye’ye yönelik olduğunu söyleyen Doç. Dr. Akşit, Kıbrıslı Rum Lider Nikos Hristodulidis’in BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada da diyalog ve müzakere çağrısı yaparken daha çok Türkiye’yi muhatap aldığını hatırlattı. “Bu yaklaşım, Kıbrıslı Türkleri görünmez kılma çabasının bir sonucu diyen” Doç. Dr. Sait Akşit, “Bu bağlamda yenilenen tanınma çağrısı, özellikle Kıbrıslı Türkleri görünür kılmak açısından önemli bir çağrı” dedi.



Bütün taraflar mevcut çizgilerini koruyor


Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum taraflarının uzun süredir aynı çizgide kalarak, kendi bakış açılarını uluslararası topluma anlatmaya çabaladıklarını söyleyen Doç. Dr. Akşit, bu durumun Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu’nda da tekrarlandığını söyledi. “Kıbrıslı Rum Lider Nikos Hristodulidis, kendi ön plana koyduğu bazı şartları ve müzakere talebini yeniden gündeme getirirken, açılım sergilenmesi ve özel temsilci atanması taleplerini yineledi. Kıbrıs Türk tarafı ise kendi beklentileri doğrultusunda, KKTC’nin varlığının kabul edilmesi üzerine kurulu bir yaklaşım sergiledi” diyen Doç. Dr. Akşit, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da KKTC’nin tanınması çağrısını yineleyerek, egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü vurgusu yaptığını belirtti.


Kıbrıs sorununda, federal çözümün de iki devletli çözümün de hala çok uzak görülen iki ihtimal olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Akşit, “Türk tarafının yaptığı tanınma çağrısının ardından, BM daimi temsilcilerinin, Kıbrıs sorununda BM parametreleri zemininde bir çözümden yana pozisyonlarını tekrarladıklarını görüyoruz. Dolayısıyla bütün tarafların mevcut çizgilerini koruduğu bir tekrarlar döngüsü yaşıyoruz” dedi.


Görüşmelerde Kıbrıs sorununa ilişkin ‘olumlu bir hava’ yaşanmadığını ifade eden Doç. Dr. Akşit, şunları dile getirdi: “Kıbrıs sorununda bir adım atılması yönünde ne federasyon çözüm bağlamında ne de KKTC’nin tanınmasının ileriye taşınması bağlamında çok olumlu bir hava yaşanmadı. Kıbrıs meselesi şu anda her iki tarafın da zarar görmediği, konforlu bir çatışma alanı olarak ortada duruyor. Özellikle egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü olmadan Türk tarafının müzakerelere başlamama vurgusu ve bunu sürdürme çabası daha önceki müzakerelerde çok görülmemiş veya bu kadar güçlü vurgulanmamıştı.”


Kıbrıs sorununa dair müzakere masasına dönülmesinin gündemden çok uzak göründüğünü söyleyen Doç. Dr. Akşit, “Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar kendi pozisyonlarını koruyor. Dolayısıyla müzakere için bir araya gelebilmek adına iki tarafın da ödün vermek istemediğini görüyoruz” dedi.



Enerji veya bölgesel kaynaklar konularında iş birliği gündeme gelebilir


Bölgede Doğu Akdeniz krizi gibi ötelenmiş büyük sorunlar olduğunu da anımsatan Akşit, “Müzakereler başlamasa bile her iki tarafın da belirli bir iş birliği zeminine yönelik adımlar atması gerekirdi. Ancak bu şekilde olumlu bir hava yaşanırdı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasında iş birliğine açık olduğu yönünde atıflar var ama tüm büyük aktörlerin bu zeminde nasıl bir araya gelebileceği yönünde hiçbir bulgu yok. En büyük sıkıntılardan biri de bu. Aslında Kıbrıs sorunu çözülmeden enerji veya bölgesel kaynakların kullanımı konularında iş birliği gündeme getirilebilir” şeklinde konuştu.



Türk heyetinin ilişkileri geliştirmeye yönelik görüşmeleri oldu


Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu’nda Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile ayrı ayrı yaptığı görüşmeleri de anımsatan Doç. Dr. Akşit, “KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın BM Temsilcisi atanmasına sıcak bakmamasına rağmen, Hakan Fidan’ın konuya daha ılımlı yaklaştığını görüyoruz. Bu da aslında, Kıbrıs sorunu konusunda Türkiye’nin dış politikasının şekillenmesine bağlı yeni bir gelişme olabilir mi sorusunu gündeme getirebilir” şeklinde konuştu.


Türkiye ve KKTC heyetlerinin yaptığı görüşmelerin bazı konulardaki mevcut sıkıntıların aşılması amacıyla adımlar atılmasına yönelik talepler içerdiğini ifade eden Akşit, “Kıbrıs Türk heyetinin görüşme dizisinde İsviçre, Almanya, Fransa, ABD, Birleşik Krallık, Rusya, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Türk Devletleri Teşkilatı yetkilileri yer aldı. Burada Kıbrıs sorunundaki mevcut pozisyon yanında, ilişkileri ve Kıbrıs’ta iş birliğini geliştirmeye yönelik girişimler var. Ama çok fazla detay açıklanmadığı için, bu görüşmelerin yansımalarını zaman içinde göreceğiz” ifadesini kullandı.



“New York’ta yinelenen KKTC’nin tanınma çağrısı, Kıbrıslı Türkleri görünür kılmak için önemli”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Bursa, suyunu konuştu Bursa Kent Konseyi’nin ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ temasıyla düzenlenen 92. Olağan Genel Kurulu’nda, kentin geleceğini doğrudan etkileyen su kaynakları ve iklim değişikliği konuları tüm yönleriyle ele alındı. Bursa’da katılımcı demokrasinin yaygınlaşması adına önemli görevler üstlenen Bursa Kent Konseyi’nin 92. Olağan Genel Kurulu, ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ başlığıyla Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. Programa, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, Bursa Kent Konseyi Genel Sekreteri Elvan Atay Özkan, BUSKİ Genel Müdürü Mehmet Ercihan Subaşıoğlu, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyeleri, meclislerin ve çalışma gruplarının temsilcileri ile çok sayıda gönüllü katıldı. Kent konseylerinin önemine vurgu Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, kent konseylerinin vatandaşlar ile resmi kurumlar arasında köprü vazifesi gördüğünü söyledi. Kent konseylerinin halkın sorunlarına duyarlılık gösterdiğini, takibini yaptığını ve sonuçlarını paylaştığını anlatan Başkan Mustafa Bozbey, halkın çıkarları doğrultusunda çalışmaların sürdürüldüğünü ifade etti. "Su kaynakları azaldı" Dünyanın ciddi bir iklim kriziyle karşı karşıya kaldığını belirten Başkan Mustafa Bozbey, tüm bunlara rağmen Bursa’da gerekli önlemlerin alınmadığını vurguladı. Suyun bir yaşam kaynağı olduğunu hatırlatan Başkan Mustafa Bozbey, "Geldiğimiz noktada çevremizi ve suyumuzu kirlettik. İklim krizinden dolayı da su kaynakları azaldı. Bu süreçte Bursa Ovası’nda suyu fazla tüketen işletmelere de izin verildi. Bu, geleceği iyi okumamanın sonuçlarıdır" dedi. "Bursa ovasında su seviyesi 250 metrenin altına indi" Su kesintileri yapmak zorunda kaldıkları dönemde bazı tepkiler aldıklarını belirten Başkan Mustafa Bozbey, "Ama bu sayede farkındalığı başardık. Şu anda Bursalılar suyu tasarruflu kullanıyor. Kesinti yapmadan önce 510 bin metreküp civarında kullanım vardı, kesintilerin ardından 430 binlere düştü. Kesintileri kaldırdık ve hala bu seviyelerde izliyor. Bizim halkı doğru bilgilerle bilgilendirme sorumluluğumuz var. Bursa artık su şehri değil. Bursa Ovası’nda su seviyesi 250 metrenin altına indi. Bilim insanları, Bursa Ovası’nın her sene 6 santim çöktüğünü açıkladı. Bunun sebepleri araştırılmalıdır. Aralık ayının 20’si oldu ve Uludağ’da hala doğru düzgün kar yok. Gerekli tedbirleri almaya devam etmeliyiz" diye konuştu. "Günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var" Çınarcık Barajı’ndaki arıtma tesisi için çalışmaların yoğun biçimde devam ettiğini dile getiren Başkan Mustafa Bozbey, "Göreve gelir gelmez çalışmaları başlattık. Bu yaz bu sıkıntının çekileceğini biliyorduk. Baypass hattı yaparak 100 bin metreküp suyu aktardık. Bunu yapmasaydık daha önceden su kesintileri yapmak zorunda kalabilirdik. Ama bizim günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var. Yaz aylarında daha da artacaktır. Artık bahçelerin işlenmiş suyla sulanmaması lazım. Tarımda yeni çözümler üretmeliyiz. Daha az suya ihtiyaç duyan ürünlere yönelmeleri lazım. Yanlış politikalar, Bursa’nın daha vahim su sıkıntısı yaşamasına sebep olabilir" dedi. Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, suyun sadece çevresel başlık olmadığını, sosyal, ekonomik ve hayati bir mesele olduğunu ifade etti. İklim krizinin etkilerinin yerel ölçekte daha görünür hale geldiğini belirten Aksoy, su politikalarının katılımcı ve bilimsel temelde yeniden ele alması gerektiğini vurguladı. Genel kurulda su kriziyle ilgili çözüm önerilerinin geliştirilmesini amaçladıklarını anlatan Aksoy, yerel yönetimlerin, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve vatandaşların birlikte hareket etmesinin önemine değindi. Tüm paydaşlarla birlikte kent için önemli çalışmalar yürüttüklerini belirten Aksoy, her alanda kendilerine destek veren Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür etti. Açılış konuşmalarının ardından oturum bölümüne geçildi. Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hayrettin Kuşçu ‘Tarımsal kuraklık, su verimliliği ve etkin sulama yöntemi’, Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Doç. Dr. Aslıhan Katip ‘İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik çerçevesinde su kaynakları’, BUSKİ Genel Müdür Yardımcısı Ali Alper Makam ‘İklim değişikliğinin Bursa ve su kaynakları üzerindeki etkisi’, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyesi Murat Demir ‘İklim krizi ve su hakkı’ konularında sunumlar yaparak önemli bilgiler paylaştı.
İstanbul Arnavutköy Belediyesi Yeni Medya Akademisi ilk mezunlarını verdi Arnavutköy Belediyesi tarafından gençleri dijital çağın iletişim ve içerik üretim alanlarında yetkin bireyler olarak yetiştirmek amacıyla kurulan Yeni Medya Akademi ilk mezunlarını verdi. Arnavutköy Belediyesi’ne ait Nuri Pakdil Kültür Merkezi’nde düzenlenen törende öğrenciler sertifikalarını aldı. Arnavutköy’de bulunan Yeni Medya Akademi’nin ilk mezunları bugün düzenlenen törenle sertifikalarını aldı. Programa Arnavutköy Belediye Başkanı Mustafa Candaroğlu, Arnavutköy Kaymakamı Mahmut Hersanlıoğlu ve çok sayıda eğitmen ile öğrenci katıldı. Törende konuşan Arnavutköy Belediye Başkanı Mustafa Candaroğlu, medyanın bilinçli ve etik şekilde kullanılmasının önemine vurgu yaptı. "Değişimin tetiklenmesinde büyük bir güç" Başkan Candaroğlu konuşmasında, "Bu tören bizler için çok anlamlı. Günümüzde bilgi, insanlık tarihinde hiç olmadığı kadar hızlı yayılıyor. Bir yazıyla, bir fotoğrafla, bir paylaşım ile milyonlara ulaşabiliyoruz. Bu da medyanın ne denli güçlü olduğunu bir kez daha gösteriyor. Medya artık sadece bilgi alma aracı değil; toplumların şekillenmesinde, algıların yönetilmesinde ve değişimin tetiklenmesinde büyük bir güç. Etik ve doğru kullanıldığında birleştirici, yanlış ellerde ise toplumları karanlığa sürükleyebilecek bir silah haline geliyor. Bu nedenle özellikle gençlerimizin medya bilincine sahip olmaları çok önemli" dedi. Belediye Başkanı Candaroğlu, dijital çağda doğru bilgiye ulaşmanın ve bu bilgiyi faydalı bir biçimde topluma sunmanın her zamankinden daha önemli hale geldiğini belirterek, akademinin bu amaçla gençlere güçlü bir altyapı sunduğunu ifade etti. Sertifika töreninde öğrenciler, eğitim sürecinde öğrendiklerini paylaştı. Mezun olan gençler, medya ve dijital içerik üretimi alanında çalışmalarına devam edeceklerini belirtti.